hayatın her anında yaşadığım eziklik ve yalnızlık

P prozaclustral ve şuan gözlerim doldu duygusal bi insanım darılma ama ben kolay kolay değişeceğini sanmam böyle gelmiş böyle gider
Kendimden biliorum hep ciddi olgun biri olucam dedim durdum son iki senedir umudu kestim olmuyo işte seven böyle sevsin o geri kalan beş kişiyi de Allah’a havale ediyorum
 
Merhaba yazalı baya olmuş ama bende bu konu sahibin dertten muzdaribim. Neden insanlar bana boyle davraniyor soguk davrandigimi soyluyor cok yakin bir arkadasim bu yuzden boyleymis soguk davranmayip sicak davranincada kendilerini naza aliyorlar yine arkadaslik kuramiyorum bana yardimci olabilri misiniz lutfen :KK43:
Canımm ya kıyamam ben senin arkadaşın olurum
 
Ben de sizin gibiydim. Ama aldırmadığım gibi arkadaş olduğum birkaç kişiden de zarar gördüm. Akrabalarıma değer veririm. Kuzenlerle ayda bir toplanırız. Watsaptan grup kurduk. Çay kek birşeyler yapar dayı oğullarını eşleriyle çaya davet ederim. Amcam hasta duysam hemen hastaneye koşar evinde ziyaret ederim. Akraba yaptığın iyiliği görür. Seni severler. Evlenince de eş ve çocuğun arkadaşın. Eşinin ailesi eltilerin. Hayat mis gibi. Bir derdim mi var. Eltime anlatıru
 
Prozac lustral doktor bana da yazıyor. Çöpe atıyorum. Yan etkileri yüksek. Dediğim gibi amcam dayın yengen. Yemek yapmada kendini geliştir. Misafirperver ol. Çok geniş çevren olur. Komşularına kapın açık olsun. Akraba sonra da komşu. Gerisi boş iş. Kek yap. Çay yap. Çağır komşunu. Muhabbet et. İnsanlar sohbet arar.
 
giyim tarzımı genelde beğenirler, elimden geldiğince kibar davranmaya çalışıyorum herkese ve bencil olmamaya çalışıyorum, genelde konuşmaları dinliyorum, onaylayıcı tavır içerisindeyim
Eğer bir rahatsızlığınız var ise ağız kokusu yapabilir bu yüzden de insanlar kaçabilir annenize veya bir yakınınıza sorun ağız kokunuzun olup olmadıgını
Benim reflüm var eşim benden kaçardı ağzım kokuyormuş sonradan söyledi
Doktora gittim ilaç kullandım reflü için koku gitti.
 
Her gün güne pozitif düşüncelerle başlayın çok iyiyim güzelim ve ben başarılıyım en ufak bi sorunla karşılaştığınızda dünyanınnsonuymuş gibi düşünmeyin günaydınıma cevap vermediler kahretsin gibi bi daha sizde sadece günayfın diyenlere cevap verin kimse demezse de takmayın güzel giyinin güler yüzlü ve iyi niyetli olun ve yardımsever
 
Aslında bu his çevreden değil kesinlikle aileden gelen bir duygu. Aileniz size karşı çok kabullenici yaklaşsa , kimsenin tavırları önemli olmazdı. Dışlamak , kendini ispat edememiş insanların çiğ davranışlarıdır. Siz bunu düşünerek hareket edin ve kimseye taviz vermeyin, sizi sevsinler diye attığınız her adim ters teper o yüzden doğal olun ve kasmayın. Yalniz olduğunuz için de hic takılmayın.

Kendim için söyleyim. İs yerimde daha bu zamana kadar bir tane bile arkadaşlık kurmadım. Bu benim kişisel tercihim. Hiçbir gruba dahil olmam ve herkesle asgari düzeyde muhatap olurum. Çünkü bilirim ki bi gerginlik yaşanırsa bu performansimi düşürür. Amacim verimli çalışmak . Sosyalleserek verimimi düşürmek istemiyorum.
 
Çoğu kişi fark etmeyecek bu başlığı fark edenler de okumaya üşenecek belki, ama ben gene de yazacağım çünkü içimdekileri bu kadar uzun bir yazıya dökecek kadar doldum. Bu kadar dolmama neden olan yaşadıklarımdan ziyade bu yaşadıklarımın kısır döngü olduğu ve bu döngüden hiç kurtulamayacağım düşüncesi. Yaşadığım her şey ve kendi zayıflığım bu düşünceyi sürekli körüklediğinden ve kuvvetlendirdiğinden artık bu düşüncenin doğruluğuna kendimi inandırdım. Belki bu yazıyı okuyan biri çıkar, belki benle benzer durumları yaşayanlar vardır. Bunlar da dert mi diye düşünecek kişiler de olacak belki ama bizzat yaşayan bilir, bunlar çok ağır geliyor insana ve ben bu döngüden çıkamama gerçeğine daha fazla dayanamayacağım.
Küçüklüğümden beri hep grupların dışında kaldım, girdiğim grupların da zayıf halkası hep ben oldum. Bir kişi oyun grubu oluştururdu, ben oluşturmaya kalksam kimse katılmazdı bile. Sanki yokmuşum gibi. Arkadaş gruplarında bir yere gidileceği zaman unutulan tek kişi ben olurdum. Öğle teneffüsü olurdu, grupça kantine inilirdi, işi uzayan sona kalan kim olursa olsun grup o kişiyi beklerdi, benim dışımda. Eğer sona kalan ben isem grubun çok umrunda olmaz ve sınıfa çıkarlardı. Sona kalan Ayşe, Fatma bilmem kim ise onlar beklenirdi. Bu çocukluk zamanlarımla sınırlı kalmayıp ergenliğime de sıçradı. En iyi arkadaşım dediğim kişilerin en iyi arkadaşları hiçbir zaman ben olmadım. Ergenlik dönemimde beraber sinemaya gidelim diyeceğim ya da beni davet edecek bir arkadaşım hiç olmadı. Elimden geleni de yapıyordum halbuki, sıcakkanlı davranıyordum, fazla yılışmıyordum her şeyi kararında götürüyordum ya da ben öyle sanıyordum. Ne zaman biriyle tanışsam ilk zamanlarda sıcak davranan bu biri, ileriki zamanlarda sanki hakkımda utanç verici bir dedikodu dönmüş gibi benden hızla uzaklaşıyordu. Lisenin bahar şenliklerine " yanımda kimse yok tek başıma nasıl eğleneceğim ki" deyip hiç gitmedim. Yalnızlığımdan utanırdım ama kaçamıyordum da üstümde bir kara büyü varmış gibi. Okulda ya da dershanede sanki vebalıymışım gibi sınıfta yanı boş olan kişi hep ben oldum,istisnasız, inanın.
Üniversitede de bu durumdan kurtulamadım. Bu sefer bir tane arkadaş edinebilmiştim kendime ancak o arkadaşın da bir arkadaşlığını göremedim. Yine de yalnızlıktan iyidir deyip attığı kazıklara rağmen yanında olmaya devam ettim. İlk defa sinemaya gittiğim arkadaşım oydu, cafeye gittiğim de. Asosyal değildim ama bilmediğim bir sebepten insanlar hep benden uzaklaşıp bana karşı tiksinti ya da acıma dolu bakışlar atıyordu. Tanımadığı kişiyle bile notlarını paylaşan öğrenciler nedense bende hep bir bahane buluyordu. Mezuniyet günümde de bu dışlanılmışlığın utancını ve kaygısını yaşadım. Diploma için ismi anons edilen her kişi alkışlanıyordu. Ben ise alkışlanmayacağımı biliyordum ve ailemin bu dışlanmışlığa şahit olmasının vereceği ağır utanç duygusu beni daha da streslendiriyordu. Evet dışlandığımdan utanıyordum ve ailemin de bu dışlanmışlığımı ve ezikliğimi görmesinden çok korkuyordum. Ama ilginçtir orada ismim anons edildiğinde alkış sesleri geldi çok olmasa da. Sanki hiç hazırlanmadığım çok önemli bir sınav birkaç ay sonraya ertelenmiş gibi müthiş bir rahatlık ve mutluluk yaşadım. Bu alkış herkes için olağandı ama benim için imkansız gibi bir şeydi.
Şu an 23 yaşındayım ve çalışmaktayım. Ofiste 6 kişiyiz. Tahmin edeceğiniz gibi tek dışta kalan kişi benim. Günaydınına cevap verilmeyen iyi akşamlarına kem küm ses çıkartılan kişi benim. Yemekhanede genelde yalnız yemek yiyen, ya da ofisteki grubuyla gittiğinde sona kalırsa beklenmeyen tek kişi benim. Hiç sevgilim de olmadı, dostum da. Sadece arada bir iki yazdığım üniversite arkadaşım var yukarıda bahsettiğim.
Bunları hak etmek için ne yaptım bilmiyorum, hayatımın her anında ve her ortamda böyle ezik ve dışlanmış olmak için bilmeden insanlara hakaret falan yağdırıyorum herhalde. Milletin telefonları susmazken bana haftada anca bir iki kere gelen whatsapp mesajı, ona da şükür diyorum aylarca kimsenin mesaj attığı olmadığı zamanları da yaşadım çünkü. Daha fazla böyle devam edebilir miyim bilmiyorum. Birkaç kez intihara kalkışmıştım ergenken, şu an da aklıma gelip gelip gidiyor. Nickimi de bilinçli böyle aldım, prozac kullanıyorum, yaşadıklarımı bir nevi takmamamı sağlıyordu ama artık o da yetmiyor. Hiçbir psikolog psikiyatr da çözüm etmiyor sanki hepsi para tuzağıymış gibi, boş boş dinliyorlar ve seans bitimini bekliyorlar.
Etrafimda bir suru insan var ama hep yalnizimdir.hep ben caguririm simfi bile benim zorumla gelen birkac arkadasim yeni gitti.yani kimseyi aramasam yillarca akillatina bile gelmem.komsulari hep ben cagiritim.birininde aklina gelip gel bir kahve icelim demez.xagiranlar ise mutlaka talnizdir sehre yeni gelmistir yada mutlaka bir cokari vardir.vakit gecirmek icin ararlar .isleri biyip cevre edindiklerinde ise bir daha ne ararlar nede sorarlar
 
Dayığımın oğlu ve eşi watsaptan mesaj attı. Evde misin diye. Bekliyorum dedim. Şimdi pilav çorba bir de çayın yanına kek poğaça gibi birşey yapacağım. İkramlı olun. Akrabalar yeter. Bir iki de komşu. Evimiz temiz eliniz becerikli olursa kısmetiniz de bol olur. Beğendiğinizle kurarsınız yuvanızı. Sonrası eş, çocuk, aile. Herkes böyle yapıyor. Arkadaş birvyere kadar. Arkadaşa ayıracak zamanın bile olmaz kendi işlerinden. Dediğimiz yap. Mutfağın olsun. Evine iyi bak. İyi biri çıkarsa evleneceğin yönünde sinyal ver çevrene. O ilaçları da çöpe at.
 
Son düzenleme:
Merhaba bende yorum yazmak istedim. Bakın bir çok kişi sizi onemsedi ve cevap yazdı bile... Bence küçüklük ve özellikle ergenlikten kalma 'kalıplaşmış dislaniyorum' düşünceniz var. Bir kere bundan kurtulmaya çalışın. En başta kendinizi sevin.. insanlar sizle muhatap mı degil.. sizde onlarla muhattap olmayın. Çokta mühim değil.. böyle dusunun.ve ailenize sıkıca sarılın. Çünkü en önemlisi onlar ve onları üzecek Allah korusun ebedi cehenneme düşecek intihar dusuncenizden de vazgecin. Anmayin bile
 
Merhaba bende yorum yazmak istedim. Bakın bir çok kişi sizi onemsedi ve cevap yazdı bile... Bence küçüklük ve özellikle ergenlikten kalma 'kalıplaşmış dislaniyorum' düşünceniz var. Bir kere bundan kurtulmaya çalışın. En başta kendinizi sevin.. insanlar sizle muhatap mı degil.. sizde onlarla muhattap olmayın. Çokta mühim değil.. böyle dusunun.ve ailenize sıkıca sarılın. Çünkü en önemlisi onlar ve onları üzecek Allah korusun ebedi cehenneme düşecek intihar dusuncenizden de vazgecin. Anmayin bile
Ya çevrendé ailen de yoksa yalnızsan bir şehirde
 
uzun süredir giremiyordum şimdi okudum hepsini ve duygulandım gene, yazılan güzel mesajlar için çok teşekkür ediyorum herkese.
 
Senin yasadiklarinin cogunu emin ol herkes bir dönem yaşamıştır..ben evimde ve akraba cevremde cok konuskan girisken bilinirim ve disarda tam tersiyim utanip cekiniyorum ve arkadas edinemiyorum artik.Ama beni boyle yapan insanlar oldu..Samimiyetsizlik güvensizlik yalnızlastirdi.
Bazen bunalsamda yalnizliktan kafami agritan insan yok diye de şükrediyorum
 
Çoğu kişi fark etmeyecek bu başlığı fark edenler de okumaya üşenecek belki, ama ben gene de yazacağım çünkü içimdekileri bu kadar uzun bir yazıya dökecek kadar doldum. Bu kadar dolmama neden olan yaşadıklarımdan ziyade bu yaşadıklarımın kısır döngü olduğu ve bu döngüden hiç kurtulamayacağım düşüncesi. Yaşadığım her şey ve kendi zayıflığım bu düşünceyi sürekli körüklediğinden ve kuvvetlendirdiğinden artık bu düşüncenin doğruluğuna kendimi inandırdım. Belki bu yazıyı okuyan biri çıkar, belki benle benzer durumları yaşayanlar vardır. Bunlar da dert mi diye düşünecek kişiler de olacak belki ama bizzat yaşayan bilir, bunlar çok ağır geliyor insana ve ben bu döngüden çıkamama gerçeğine daha fazla dayanamayacağım.
Küçüklüğümden beri hep grupların dışında kaldım, girdiğim grupların da zayıf halkası hep ben oldum. Bir kişi oyun grubu oluştururdu, ben oluşturmaya kalksam kimse katılmazdı bile. Sanki yokmuşum gibi. Arkadaş gruplarında bir yere gidileceği zaman unutulan tek kişi ben olurdum. Öğle teneffüsü olurdu, grupça kantine inilirdi, işi uzayan sona kalan kim olursa olsun grup o kişiyi beklerdi, benim dışımda. Eğer sona kalan ben isem grubun çok umrunda olmaz ve sınıfa çıkarlardı. Sona kalan Ayşe, Fatma bilmem kim ise onlar beklenirdi. Bu çocukluk zamanlarımla sınırlı kalmayıp ergenliğime de sıçradı. En iyi arkadaşım dediğim kişilerin en iyi arkadaşları hiçbir zaman ben olmadım. Ergenlik dönemimde beraber sinemaya gidelim diyeceğim ya da beni davet edecek bir arkadaşım hiç olmadı. Elimden geleni de yapıyordum halbuki, sıcakkanlı davranıyordum, fazla yılışmıyordum her şeyi kararında götürüyordum ya da ben öyle sanıyordum. Ne zaman biriyle tanışsam ilk zamanlarda sıcak davranan bu biri, ileriki zamanlarda sanki hakkımda utanç verici bir dedikodu dönmüş gibi benden hızla uzaklaşıyordu. Lisenin bahar şenliklerine " yanımda kimse yok tek başıma nasıl eğleneceğim ki" deyip hiç gitmedim. Yalnızlığımdan utanırdım ama kaçamıyordum da üstümde bir kara büyü varmış gibi. Okulda ya da dershanede sanki vebalıymışım gibi sınıfta yanı boş olan kişi hep ben oldum,istisnasız, inanın.
Üniversitede de bu durumdan kurtulamadım. Bu sefer bir tane arkadaş edinebilmiştim kendime ancak o arkadaşın da bir arkadaşlığını göremedim. Yine de yalnızlıktan iyidir deyip attığı kazıklara rağmen yanında olmaya devam ettim. İlk defa sinemaya gittiğim arkadaşım oydu, cafeye gittiğim de. Asosyal değildim ama bilmediğim bir sebepten insanlar hep benden uzaklaşıp bana karşı tiksinti ya da acıma dolu bakışlar atıyordu. Tanımadığı kişiyle bile notlarını paylaşan öğrenciler nedense bende hep bir bahane buluyordu. Mezuniyet günümde de bu dışlanılmışlığın utancını ve kaygısını yaşadım. Diploma için ismi anons edilen her kişi alkışlanıyordu. Ben ise alkışlanmayacağımı biliyordum ve ailemin bu dışlanmışlığa şahit olmasının vereceği ağır utanç duygusu beni daha da streslendiriyordu. Evet dışlandığımdan utanıyordum ve ailemin de bu dışlanmışlığımı ve ezikliğimi görmesinden çok korkuyordum. Ama ilginçtir orada ismim anons edildiğinde alkış sesleri geldi çok olmasa da. Sanki hiç hazırlanmadığım çok önemli bir sınav birkaç ay sonraya ertelenmiş gibi müthiş bir rahatlık ve mutluluk yaşadım. Bu alkış herkes için olağandı ama benim için imkansız gibi bir şeydi.
Şu an 23 yaşındayım ve çalışmaktayım. Ofiste 6 kişiyiz. Tahmin edeceğiniz gibi tek dışta kalan kişi benim. Günaydınına cevap verilmeyen iyi akşamlarına kem küm ses çıkartılan kişi benim. Yemekhanede genelde yalnız yemek yiyen, ya da ofisteki grubuyla gittiğinde sona kalırsa beklenmeyen tek kişi benim. Hiç sevgilim de olmadı, dostum da. Sadece arada bir iki yazdığım üniversite arkadaşım var yukarıda bahsettiğim.
Bunları hak etmek için ne yaptım bilmiyorum, hayatımın her anında ve her ortamda böyle ezik ve dışlanmış olmak için bilmeden insanlara hakaret falan yağdırıyorum herhalde. Milletin telefonları susmazken bana haftada anca bir iki kere gelen whatsapp mesajı, ona da şükür diyorum aylarca kimsenin mesaj attığı olmadığı zamanları da yaşadım çünkü. Daha fazla böyle devam edebilir miyim bilmiyorum. Birkaç kez intihara kalkışmıştım ergenken, şu an da aklıma gelip gelip gidiyor. Nickimi de bilinçli böyle aldım, prozac kullanıyorum, yaşadıklarımı bir nevi takmamamı sağlıyordu ama artık o da yetmiyor. Hiçbir psikolog psikiyatr da çözüm etmiyor sanki hepsi para tuzağıymış gibi, boş boş dinliyorlar ve seans bitimini bekliyorlar.
Insanlar sizi degil hep siz kendinizi degersiz gormusunuz. Baksaniza burda konu acarken bile daha konuya girmeden bu konunun ne kadar degersiz olduguna ve kimsenin okumayacagina kendinizi ne kadar cok inandirmissiniz.
Bu sorun taa ilkokuldan itibaren basladigina gore bence cocuklugunuzda yasadiginiz bir sorun var. Belki de aileniz sizi degersiz gordu hep ikinci planda tuttu ve siz de kendinizin oyle bir birey olduguna ikna ettiniz kendinizi.
Yani bence psikiyatrdan ziyade bu duygunun temeline inip bilincaltinizdaki seyi ortaya cikarip onaracak bir terapiste ihtiyaciniz var.
 
Çoğu kişi fark etmeyecek bu başlığı fark edenler de okumaya üşenecek belki, ama ben gene de yazacağım çünkü içimdekileri bu kadar uzun bir yazıya dökecek kadar doldum. Bu kadar dolmama neden olan yaşadıklarımdan ziyade bu yaşadıklarımın kısır döngü olduğu ve bu döngüden hiç kurtulamayacağım düşüncesi. Yaşadığım her şey ve kendi zayıflığım bu düşünceyi sürekli körüklediğinden ve kuvvetlendirdiğinden artık bu düşüncenin doğruluğuna kendimi inandırdım. Belki bu yazıyı okuyan biri çıkar, belki benle benzer durumları yaşayanlar vardır. Bunlar da dert mi diye düşünecek kişiler de olacak belki ama bizzat yaşayan bilir, bunlar çok ağır geliyor insana ve ben bu döngüden çıkamama gerçeğine daha fazla dayanamayacağım.
Küçüklüğümden beri hep grupların dışında kaldım, girdiğim grupların da zayıf halkası hep ben oldum. Bir kişi oyun grubu oluştururdu, ben oluşturmaya kalksam kimse katılmazdı bile. Sanki yokmuşum gibi. Arkadaş gruplarında bir yere gidileceği zaman unutulan tek kişi ben olurdum. Öğle teneffüsü olurdu, grupça kantine inilirdi, işi uzayan sona kalan kim olursa olsun grup o kişiyi beklerdi, benim dışımda. Eğer sona kalan ben isem grubun çok umrunda olmaz ve sınıfa çıkarlardı. Sona kalan Ayşe, Fatma bilmem kim ise onlar beklenirdi. Bu çocukluk zamanlarımla sınırlı kalmayıp ergenliğime de sıçradı. En iyi arkadaşım dediğim kişilerin en iyi arkadaşları hiçbir zaman ben olmadım. Ergenlik dönemimde beraber sinemaya gidelim diyeceğim ya da beni davet edecek bir arkadaşım hiç olmadı. Elimden geleni de yapıyordum halbuki, sıcakkanlı davranıyordum, fazla yılışmıyordum her şeyi kararında götürüyordum ya da ben öyle sanıyordum. Ne zaman biriyle tanışsam ilk zamanlarda sıcak davranan bu biri, ileriki zamanlarda sanki hakkımda utanç verici bir dedikodu dönmüş gibi benden hızla uzaklaşıyordu. Lisenin bahar şenliklerine " yanımda kimse yok tek başıma nasıl eğleneceğim ki" deyip hiç gitmedim. Yalnızlığımdan utanırdım ama kaçamıyordum da üstümde bir kara büyü varmış gibi. Okulda ya da dershanede sanki vebalıymışım gibi sınıfta yanı boş olan kişi hep ben oldum,istisnasız, inanın.
Üniversitede de bu durumdan kurtulamadım. Bu sefer bir tane arkadaş edinebilmiştim kendime ancak o arkadaşın da bir arkadaşlığını göremedim. Yine de yalnızlıktan iyidir deyip attığı kazıklara rağmen yanında olmaya devam ettim. İlk defa sinemaya gittiğim arkadaşım oydu, cafeye gittiğim de. Asosyal değildim ama bilmediğim bir sebepten insanlar hep benden uzaklaşıp bana karşı tiksinti ya da acıma dolu bakışlar atıyordu. Tanımadığı kişiyle bile notlarını paylaşan öğrenciler nedense bende hep bir bahane buluyordu. Mezuniyet günümde de bu dışlanılmışlığın utancını ve kaygısını yaşadım. Diploma için ismi anons edilen her kişi alkışlanıyordu. Ben ise alkışlanmayacağımı biliyordum ve ailemin bu dışlanmışlığa şahit olmasının vereceği ağır utanç duygusu beni daha da streslendiriyordu. Evet dışlandığımdan utanıyordum ve ailemin de bu dışlanmışlığımı ve ezikliğimi görmesinden çok korkuyordum. Ama ilginçtir orada ismim anons edildiğinde alkış sesleri geldi çok olmasa da. Sanki hiç hazırlanmadığım çok önemli bir sınav birkaç ay sonraya ertelenmiş gibi müthiş bir rahatlık ve mutluluk yaşadım. Bu alkış herkes için olağandı ama benim için imkansız gibi bir şeydi.
Şu an 23 yaşındayım ve çalışmaktayım. Ofiste 6 kişiyiz. Tahmin edeceğiniz gibi tek dışta kalan kişi benim. Günaydınına cevap verilmeyen iyi akşamlarına kem küm ses çıkartılan kişi benim. Yemekhanede genelde yalnız yemek yiyen, ya da ofisteki grubuyla gittiğinde sona kalırsa beklenmeyen tek kişi benim. Hiç sevgilim de olmadı, dostum da. Sadece arada bir iki yazdığım üniversite arkadaşım var yukarıda bahsettiğim.
Bunları hak etmek için ne yaptım bilmiyorum, hayatımın her anında ve her ortamda böyle ezik ve dışlanmış olmak için bilmeden insanlara hakaret falan yağdırıyorum herhalde. Milletin telefonları susmazken bana haftada anca bir iki kere gelen whatsapp mesajı, ona da şükür diyorum aylarca kimsenin mesaj attığı olmadığı zamanları da yaşadım çünkü. Daha fazla böyle devam edebilir miyim bilmiyorum. Birkaç kez intihara kalkışmıştım ergenken, şu an da aklıma gelip gelip gidiyor. Nickimi de bilinçli böyle aldım, prozac kullanıyorum, yaşadıklarımı bir nevi takmamamı sağlıyordu ama artık o da yetmiyor. Hiçbir psikolog psikiyatr da çözüm etmiyor sanki hepsi para tuzağıymış gibi, boş boş dinliyorlar ve seans bitimini bekliyorlar.

Daha bugün konu açmıştım bende yine. İnsanları fazla önemsiyoruz bence. Önemsemeyince daha degerli olunuyor hep. Ve özgüven sorunu var bence bizde cok düşünerek konuşup hareket ediyoruz galiba. Bende evinizdeki terapist kitabı var bide iyi hissetmek arada bakıyorum. Şimdi iki kitap daha aldım doğan cüceloğlu tavsiye ederim. Antidepresan kullanıyorum ve psikologum da var. Valla bu devirde samimiyet zaten yok ya. İnsan kendine odaklanmalı cidden kendini geliştirmeli bende yapmalıyım bunu :)
 
X