hayatın her anında yaşadığım eziklik ve yalnızlık

Bu yaziyi okurken gözümden yaş geldi. Sosyal hayatta tanışsak iyi anlaşacağız belli ki. Çünkü beni anlatıyorsun. Küçüklüğümden beri ben de sosyal çevrede sorunlar yaşıyorum. Okulda herkes birbiriyle oyun oynardı tuhaf bir şekilde ben tek kalırdım birini bulamazdım. Yaşım 24. İlkokuldan beri sanki her yere fazla geldim. İnsanlar benimle 1 veya 2 kez buluşurlardi sonra ellerini ayaklarını çekerlerdi. Çalışıyorum şu an. Tek sevilmeyen insan yerine konulmayan benim. Arkadaş bulamıyorum iş yerinde sev8lmiyorum. Neden napıyorum anlamıyorum. Hep görünmez oldum. Keşke gerçek hayatta görseydim seni belki birbirimize iyi gelirdik

niye suçu kendinizde ariyorsunuz ... ya biri sizi ya sever ya sevmez beni de çok aramiyorlar ne olmuş ...ben kimseye hayir diyemeyen biriydim beni sevsinler diye...sonra farkettimki seni sevmeyen zaten bir bahane bulup sevmiyor ... yeri geliyorlar herkes yalniz kaliyor ..işte burdaki önemli konu yalnizken kendini eglendirecek hobiler bulman
 
İnsanları kırmamak ve sevilmek için fazla çabalıyorsunuz gibi geldi bana. Bu tarz insanların kıymetini bilen yok maalesef. İçinizden geldiği gibi davranmanızı öneriyorum ben size. Sinirlendiyseniz, beğenmediyseniz ya da kırıldıysanız söylemekten çekinmeyin, dürüstçe duygularınızı açık açık belli edin. Kibarlıktan kırılıyor izlenimi vermeyin karşı tarafa, hem samimi de durmazsınız hep aynı duygu içinde davranırsanız.
 
Tam beni anlatmisiniz , sade uni de arkadas edindim onlada kesildi konusmamiz.. No sunu kayp etim ,telimi yenilerken onun no suda gitmis.. Bukadar senin gibi hic takilmadim, niye takiliyorsunki.. Daha 23 yasindaymisin, sagligin herkesten daha önemli... Iş cikisi spora gidemezmisin cidden tam stres atma yeri.. Kilo dan cikiyor sonra konu uzuyorda uzuyor ...
 
ben okul döneminden kimseyle konusmuyorum :/... spora gidin? belki orda tanisirsiniz. piskolog degilde, böyle kisilik seminarlari yok mu? orda analiz yaptirin bakim sorun gercekten sizde mi.
 
Burda konu sahibi ve onun dişinda pek cok kişi ayni sorunu yaşiyor sosyal kaygi,degersizlik,yetersizlik,sucluluk gibi hislere yakalanmak.Biliyorum ben dedim diye hisleriniz degismeyecek ama ben gene de yazacagım.Insanları bu kadar önemseyip büyütmeyin gözünüzde.Büyutulecek,önemsenecek tek kisi var o da kendinizsiniz.Açıkcası ben siyahı seviyorsam karsimdaki de yeşili seviyorsa bu konusulup paylaşılabilir.Amma siyahı yeşilden daha kötüymüs yada en iyisi yeşilmis diyeni bozarcasına dinlerim.Benim karsımdakine yapmadıgımı kendime yaptırmam.Bence kendin ol ve iyi bir dinleyici olduğun gibi iyi bir konusmacı da ol sonuçta sohbet tek tarafli ve surekli onaylayarak olmaz.Seni 1-0 geride birakir.Bu sohbet esnasinda da rahat ol senle konuşan seni dinlemek icin senle konusur.Fikrine sohbetine saldirirsa da bundan memnun kalmadiğini soyle,soyleyemiyorsan davranislatinla hissettir.Sen kendini varedeceksin kimse seni varetmeye calismaz.
 
Hayvanlara yönelin. Eger kendinize güveniyor ve eviniz müsaitse bir sokak kedisi besleyin. Eger evinizde olmayacaksa hobi olarak bos vakitlerinizde hayvanlara yardim eden kurumlarda calisarak katkida bulunun.

Evrim okuyun. Hayatin kuralini ve bu sayede kendinizi ve insanlari cok daha iyi anlarsiniz. Sadece hayvan belgesellerini izleyip, üzerinde düsünmek bile insanin dünya bakisini o kadar degistiriyorki...

Eger imkaniniz varsa seyahat edin. Diger ülkeleri, kültürleri taniyin. Inanin psikolojiye bu cok iyi geliyor.

Yurtdisina seyahat imkaniniz yoksa Türkiyede seyahat edin.

Icinde bulundugunuz bosluktan insanlarin özellikle de erkeklerin yararlanmamasina, sizi kullanmamalarina dikkat edin.
 
ben de sosyal ilişkileri zayıf biriyim. etrafımda o kadar çok çıkarcı, yalancı, düzenbaz, pislik, işlerini başkaları sayesinde halleden parazit tipler vardı ki tiksindim sanırım insanlardan. iletişim kurmak, günaydın bile demek gelmiyor artık içimden kimseye.. bu tiplerin yakın arkadaşım olmasını kendime hakaret olarak algılayıp yalnız kalmayı seçtim hep.
yalnız değilsin, benzer sorunları olan binlerce insan var. bu tipler yüzünden intihar etmeyi düşünmek çok kötü.

bir de şu mezuniyet olayın aklıma albert camus un bi sözünü getirdi. hüzünlendim ben de çok yaşadım bu durumu.)

"Bazı insanların sırf normal olabilmek için olağanüstü enerji sarf ettiklerini kimse bilmez."
 
Bu yaziyi okurken gözümden yaş geldi. Sosyal hayatta tanışsak iyi anlaşacağız belli ki. Çünkü beni anlatıyorsun. Küçüklüğümden beri ben de sosyal çevrede sorunlar yaşıyorum. Okulda herkes birbiriyle oyun oynardı tuhaf bir şekilde ben tek kalırdım birini bulamazdım. Yaşım 24. İlkokuldan beri sanki her yere fazla geldim. İnsanlar benimle 1 veya 2 kez buluşurlardi sonra ellerini ayaklarını çekerlerdi. Çalışıyorum şu an. Tek sevilmeyen insan yerine konulmayan benim. Arkadaş bulamıyorum iş yerinde sev8lmiyorum. Neden napıyorum anlamıyorum. Hep görünmez oldum. Keşke gerçek hayatta görseydim seni belki birbirimize iyi gelirdik
Beni anlatmışsin resmen ya yok böyle birşey nerde oturuyorsun tanışalım
 
Çoğu kişi fark etmeyecek bu başlığı fark edenler de okumaya üşenecek belki, ama ben gene de yazacağım çünkü içimdekileri bu kadar uzun bir yazıya dökecek kadar doldum. Bu kadar dolmama neden olan yaşadıklarımdan ziyade bu yaşadıklarımın kısır döngü olduğu ve bu döngüden hiç kurtulamayacağım düşüncesi. Yaşadığım her şey ve kendi zayıflığım bu düşünceyi sürekli körüklediğinden ve kuvvetlendirdiğinden artık bu düşüncenin doğruluğuna kendimi inandırdım. Belki bu yazıyı okuyan biri çıkar, belki benle benzer durumları yaşayanlar vardır. Bunlar da dert mi diye düşünecek kişiler de olacak belki ama bizzat yaşayan bilir, bunlar çok ağır geliyor insana ve ben bu döngüden çıkamama gerçeğine daha fazla dayanamayacağım.
Küçüklüğümden beri hep grupların dışında kaldım, girdiğim grupların da zayıf halkası hep ben oldum. Bir kişi oyun grubu oluştururdu, ben oluşturmaya kalksam kimse katılmazdı bile. Sanki yokmuşum gibi. Arkadaş gruplarında bir yere gidileceği zaman unutulan tek kişi ben olurdum. Öğle teneffüsü olurdu, grupça kantine inilirdi, işi uzayan sona kalan kim olursa olsun grup o kişiyi beklerdi, benim dışımda. Eğer sona kalan ben isem grubun çok umrunda olmaz ve sınıfa çıkarlardı. Sona kalan Ayşe, Fatma bilmem kim ise onlar beklenirdi. Bu çocukluk zamanlarımla sınırlı kalmayıp ergenliğime de sıçradı. En iyi arkadaşım dediğim kişilerin en iyi arkadaşları hiçbir zaman ben olmadım. Ergenlik dönemimde beraber sinemaya gidelim diyeceğim ya da beni davet edecek bir arkadaşım hiç olmadı. Elimden geleni de yapıyordum halbuki, sıcakkanlı davranıyordum, fazla yılışmıyordum her şeyi kararında götürüyordum ya da ben öyle sanıyordum. Ne zaman biriyle tanışsam ilk zamanlarda sıcak davranan bu biri, ileriki zamanlarda sanki hakkımda utanç verici bir dedikodu dönmüş gibi benden hızla uzaklaşıyordu. Lisenin bahar şenliklerine " yanımda kimse yok tek başıma nasıl eğleneceğim ki" deyip hiç gitmedim. Yalnızlığımdan utanırdım ama kaçamıyordum da üstümde bir kara büyü varmış gibi. Okulda ya da dershanede sanki vebalıymışım gibi sınıfta yanı boş olan kişi hep ben oldum,istisnasız, inanın.
Üniversitede de bu durumdan kurtulamadım. Bu sefer bir tane arkadaş edinebilmiştim kendime ancak o arkadaşın da bir arkadaşlığını göremedim. Yine de yalnızlıktan iyidir deyip attığı kazıklara rağmen yanında olmaya devam ettim. İlk defa sinemaya gittiğim arkadaşım oydu, cafeye gittiğim de. Asosyal değildim ama bilmediğim bir sebepten insanlar hep benden uzaklaşıp bana karşı tiksinti ya da acıma dolu bakışlar atıyordu. Tanımadığı kişiyle bile notlarını paylaşan öğrenciler nedense bende hep bir bahane buluyordu. Mezuniyet günümde de bu dışlanılmışlığın utancını ve kaygısını yaşadım. Diploma için ismi anons edilen her kişi alkışlanıyordu. Ben ise alkışlanmayacağımı biliyordum ve ailemin bu dışlanmışlığa şahit olmasının vereceği ağır utanç duygusu beni daha da streslendiriyordu. Evet dışlandığımdan utanıyordum ve ailemin de bu dışlanmışlığımı ve ezikliğimi görmesinden çok korkuyordum. Ama ilginçtir orada ismim anons edildiğinde alkış sesleri geldi çok olmasa da. Sanki hiç hazırlanmadığım çok önemli bir sınav birkaç ay sonraya ertelenmiş gibi müthiş bir rahatlık ve mutluluk yaşadım. Bu alkış herkes için olağandı ama benim için imkansız gibi bir şeydi.
Şu an 23 yaşındayım ve çalışmaktayım. Ofiste 6 kişiyiz. Tahmin edeceğiniz gibi tek dışta kalan kişi benim. Günaydınına cevap verilmeyen iyi akşamlarına kem küm ses çıkartılan kişi benim. Yemekhanede genelde yalnız yemek yiyen, ya da ofisteki grubuyla gittiğinde sona kalırsa beklenmeyen tek kişi benim. Hiç sevgilim de olmadı, dostum da. Sadece arada bir iki yazdığım üniversite arkadaşım var yukarıda bahsettiğim.
Bunları hak etmek için ne yaptım bilmiyorum, hayatımın her anında ve her ortamda böyle ezik ve dışlanmış olmak için bilmeden insanlara hakaret falan yağdırıyorum herhalde. Milletin telefonları susmazken bana haftada anca bir iki kere gelen whatsapp mesajı, ona da şükür diyorum aylarca kimsenin mesaj attığı olmadığı zamanları da yaşadım çünkü. Daha fazla böyle devam edebilir miyim bilmiyorum. Birkaç kez intihara kalkışmıştım ergenken, şu an da aklıma gelip gelip gidiyor. Nickimi de bilinçli böyle aldım, prozac kullanıyorum, yaşadıklarımı bir nevi takmamamı sağlıyordu ama artık o da yetmiyor. Hiçbir psikolog psikiyatr da çözüm etmiyor sanki hepsi para tuzağıymış gibi, boş boş dinliyorlar ve seans bitimini bekliyorlar.

Tiyatro kursuna yazılsana insanlar kendini sahnede daha rahat ifade ediyor utangaçlık içe kapanıklık kalmiyor
 
kaba olacak ama çirkin, pis, pasaklı, kokan biri misin?

muhtemelen değilsin.
bence milleti bırakıp sen önce kendini sevmeyi öğrenmelisin.
sana seni sevmeyi dr ya da ilaç öğretemez.
ancak sen yapabilirsin bunu.
kendini sev ve dünyayı boşver. eminim düzelecek bir şeyler.
ne guzel yazmissinuz
 
Actigim bir konuda bununla alakali sikintimi yazmistim.
Benzer seyleri zamaninda yasadigim icin soyluyorum bunlari bazen yalnızlıktan ağladığımı bilirim.
Lise de filan arkadaşım vardı ama can ciğer değildik hic.
28 yaşındayım öncelikle anladın ki an ciğer dost sahibi olan insan sayısı çok çok az.

Insanları umursamamayi denedin mi hic icten bi sekilde gunaydın deyip yerine gec mesela. Umursama crvap geldi mi gelmedi mi.
Bide devir ye kürküm ye devri. Dış görünüşüne kişisel temizliğine önem ver.
Güzel tenine uyan bir parfüm al mesala. Insanların bakışlarından konuşmalarından asla anlam çıkarma hayat yaşanmaz olur
 
İki ihtimal var. Ya çok sıkıcı birisiniz, insanlara hiçbir şey katmıyor anlatmıyor sadece dinliyorsunuz. Böyle biriyle kimse arkadaşlık etmez.

Ya da özgüvensizliğiniz, kendinize olan sevgisizliğiniz dışarı yansıyor. Emin olun algıları en kapalı insanlar bile hisseder bunu. Ben ortaokul lisedeyken sizin gibi hep yedek tekerdim arkadaşlık gruplarında. Ben insanların üstüne düştükçe insanlar kendini naza çekerdi. Sonra canıma tak deyince kendimi geri çektim, kendi değerimin farkına vardım. O zaman her şey tersine döndü inanın. İnsanların üstüne düştüğü, arkadaşlık etmek istediği, her ortama çağırılan insan oldum. Arkadaşlarımı beni isteyen insanların arasından kendim seçtim.
Merhaba yazalı baya olmuş ama bende bu konu sahibin dertten muzdaribim. Neden insanlar bana boyle davraniyor soguk davrandigimi soyluyor cok yakin bir arkadasim bu yuzden boyleymis soguk davranmayip sicak davranincada kendilerini naza aliyorlar yine arkadaslik kuramiyorum bana yardimci olabilri misiniz lutfen :KK43:
 
İnsanları kırmamak ve sevilmek için fazla çabalıyorsunuz gibi geldi bana. Bu tarz insanların kıymetini bilen yok maalesef. İçinizden geldiği gibi davranmanızı öneriyorum ben size. Sinirlendiyseniz, beğenmediyseniz ya da kırıldıysanız söylemekten çekinmeyin, dürüstçe duygularınızı açık açık belli edin. Kibarlıktan kırılıyor izlenimi vermeyin karşı tarafa, hem samimi de durmazsınız hep aynı duygu içinde davranırsanız.
Insanlara oyle davranincada cok gaddarsin diye hayatindan cikariyor ama
 
Arkadaş ayakbağı. Arkadaş sorun. Neden bu arkadaş takıntısı. Mis gibi kuzenlerim varken. Akrabalarıma can kurban. Akrabalarınıza değer verin. Kötü gününüzde onlar olacak yanınızda. Akrabalarınızı çaya çağırın. Yemeğe davet edin. Onların düğünlerine gidin. Hastalıklarında ziyaret edin. Cenazelerde bulunun. Bakın değer göreceksiniz. Arkadaş boş iş.
 
Arkadaş ayakbağı. Arkadaş sorun. Neden bu arkadaş takıntısı. Mis gibi kuzenlerim varken. Akrabalarıma can kurban. Akrabalarınıza değer verin. Kötü gününüzde onlar olacak yanınızda. Akrabalarınızı çaya çağırın. Yemeğe davet edin. Onların düğünlerine gidin. Hastalıklarında ziyaret edin. Cenazelerde bulunun. Bakın değer göreceksiniz. Arkadaş boş iş.
akraba olayı zor olmasida gerekmez nerde her zaman akrabayı bulacaksın insanlarla ilişkin sıcak samimi ise yalnız olmazsın
 
Çoğu kişi fark etmeyecek bu başlığı fark edenler de okumaya üşenecek belki, ama ben gene de yazacağım çünkü içimdekileri bu kadar uzun bir yazıya dökecek kadar doldum. Bu kadar dolmama neden olan yaşadıklarımdan ziyade bu yaşadıklarımın kısır döngü olduğu ve bu döngüden hiç kurtulamayacağım düşüncesi. Yaşadığım her şey ve kendi zayıflığım bu düşünceyi sürekli körüklediğinden ve kuvvetlendirdiğinden artık bu düşüncenin doğruluğuna kendimi inandırdım. Belki bu yazıyı okuyan biri çıkar, belki benle benzer durumları yaşayanlar vardır. Bunlar da dert mi diye düşünecek kişiler de olacak belki ama bizzat yaşayan bilir, bunlar çok ağır geliyor insana ve ben bu döngüden çıkamama gerçeğine daha fazla dayanamayacağım.
Küçüklüğümden beri hep grupların dışında kaldım, girdiğim grupların da zayıf halkası hep ben oldum. Bir kişi oyun grubu oluştururdu, ben oluşturmaya kalksam kimse katılmazdı bile. Sanki yokmuşum gibi. Arkadaş gruplarında bir yere gidileceği zaman unutulan tek kişi ben olurdum. Öğle teneffüsü olurdu, grupça kantine inilirdi, işi uzayan sona kalan kim olursa olsun grup o kişiyi beklerdi, benim dışımda. Eğer sona kalan ben isem grubun çok umrunda olmaz ve sınıfa çıkarlardı. Sona kalan Ayşe, Fatma bilmem kim ise onlar beklenirdi. Bu çocukluk zamanlarımla sınırlı kalmayıp ergenliğime de sıçradı. En iyi arkadaşım dediğim kişilerin en iyi arkadaşları hiçbir zaman ben olmadım. Ergenlik dönemimde beraber sinemaya gidelim diyeceğim ya da beni davet edecek bir arkadaşım hiç olmadı. Elimden geleni de yapıyordum halbuki, sıcakkanlı davranıyordum, fazla yılışmıyordum her şeyi kararında götürüyordum ya da ben öyle sanıyordum. Ne zaman biriyle tanışsam ilk zamanlarda sıcak davranan bu biri, ileriki zamanlarda sanki hakkımda utanç verici bir dedikodu dönmüş gibi benden hızla uzaklaşıyordu. Lisenin bahar şenliklerine " yanımda kimse yok tek başıma nasıl eğleneceğim ki" deyip hiç gitmedim. Yalnızlığımdan utanırdım ama kaçamıyordum da üstümde bir kara büyü varmış gibi. Okulda ya da dershanede sanki vebalıymışım gibi sınıfta yanı boş olan kişi hep ben oldum,istisnasız, inanın.
Üniversitede de bu durumdan kurtulamadım. Bu sefer bir tane arkadaş edinebilmiştim kendime ancak o arkadaşın da bir arkadaşlığını göremedim. Yine de yalnızlıktan iyidir deyip attığı kazıklara rağmen yanında olmaya devam ettim. İlk defa sinemaya gittiğim arkadaşım oydu, cafeye gittiğim de. Asosyal değildim ama bilmediğim bir sebepten insanlar hep benden uzaklaşıp bana karşı tiksinti ya da acıma dolu bakışlar atıyordu. Tanımadığı kişiyle bile notlarını paylaşan öğrenciler nedense bende hep bir bahane buluyordu. Mezuniyet günümde de bu dışlanılmışlığın utancını ve kaygısını yaşadım. Diploma için ismi anons edilen her kişi alkışlanıyordu. Ben ise alkışlanmayacağımı biliyordum ve ailemin bu dışlanmışlığa şahit olmasının vereceği ağır utanç duygusu beni daha da streslendiriyordu. Evet dışlandığımdan utanıyordum ve ailemin de bu dışlanmışlığımı ve ezikliğimi görmesinden çok korkuyordum. Ama ilginçtir orada ismim anons edildiğinde alkış sesleri geldi çok olmasa da. Sanki hiç hazırlanmadığım çok önemli bir sınav birkaç ay sonraya ertelenmiş gibi müthiş bir rahatlık ve mutluluk yaşadım. Bu alkış herkes için olağandı ama benim için imkansız gibi bir şeydi.
Şu an 23 yaşındayım ve çalışmaktayım. Ofiste 6 kişiyiz. Tahmin edeceğiniz gibi tek dışta kalan kişi benim. Günaydınına cevap verilmeyen iyi akşamlarına kem küm ses çıkartılan kişi benim. Yemekhanede genelde yalnız yemek yiyen, ya da ofisteki grubuyla gittiğinde sona kalırsa beklenmeyen tek kişi benim. Hiç sevgilim de olmadı, dostum da. Sadece arada bir iki yazdığım üniversite arkadaşım var yukarıda bahsettiğim.
Bunları hak etmek için ne yaptım bilmiyorum, hayatımın her anında ve her ortamda böyle ezik ve dışlanmış olmak için bilmeden insanlara hakaret falan yağdırıyorum herhalde. Milletin telefonları susmazken bana haftada anca bir iki kere gelen whatsapp mesajı, ona da şükür diyorum aylarca kimsenin mesaj attığı olmadığı zamanları da yaşadım çünkü. Daha fazla böyle devam edebilir miyim bilmiyorum. Birkaç kez intihara kalkışmıştım ergenken, şu an da aklıma gelip gelip gidiyor. Nickimi de bilinçli böyle aldım, prozac kullanıyorum, yaşadıklarımı bir nevi takmamamı sağlıyordu ama artık o da yetmiyor. Hiçbir psikolog psikiyatr da çözüm etmiyor sanki hepsi para tuzağıymış gibi, boş boş dinliyorlar ve seans bitimini bekliyorlar.
Canım ya üzüldüm kendini dinleme boşver ben de çok sessiz bi insanım allah cezalarını verir merak etme yine başladım ceza okumaya :)) ben de o tarz bişey kullanıyorum bazen kendimi komple kaybetmeye yakın oluyorum İnan sen de sorun yok bence bu zayıflık da diil bir gün elbet....
 
Amcanız, dayınız, teyzeniz, halanız ve onların çocukları. Evinizde bir davet yapın. Çağırın. Uzakta olsalar önemli günlerine gidin. Görevinizi yapın. Onlara can kurban.
 
X