Hayat Pahaliligi

Bunu bende anlamıyorum ama vardır devletin bir bildiği
Geçen sokak röportajında iki kadın kendini yırttı. Ama nasıl bağırıyorlar
Almanyada sürünüyorlarmış. Burada insanlar çok şanslıymış. Kiloyla meyve sebze alabiliyormuşuz, herkeste akıllı telefın varmış.

E dön türkiyeye. Dön diyince dönmüyorlar bende bunu anlamıyorum. Sonuçta anavatanın. Vatandaşısın. İzin vs gibi uğraşların yok. Bin uçağa dön, rahatla, niye sürünüyorsun almanyada bacım

Ona bende baktim. Egitimin yoksa öyle reportaj verirsin ancak. Cünkü az da ekonomi bilgisi olan böyle sacmalamaz. Birde sunu eklemek isterim: Normal seyleri insana lüks olarak satmalarina calismalarina anlam veremiyorum: Calisan insan cafeye de gidebilir, restorana gidebilir, yiyecek alabilir, telefon da. Bunlar aslinda lüks degil ki, bugün ki standartlari aslinda.
 
ha bir de hep benzini 50 liralık alanlar var :/ allah yardımcımız olsun, bu ülkenin bu hale gelmesinde parmagı bulunan bu haksız duzeni alkıslayan kimseye uzulmuyorum, zaten onlar da kendi hallerine uzulmuyorlardır gerci dolarla maas almıyoruz ya sonucta
 
tek değilsiniz

Herkes aynı durumda

Ama en azından memursunuz geliriniz garanti işten atılma tehlikeniz yok
 
ha bir de hep benzini 50 liralık alanlar var :/ allah yardımcımız olsun, bu ülkenin bu hale gelmesinde parmagı bulunan bu haksız duzeni alkıslayan kimseye uzulmuyorum, zaten onlar da kendi hallerine uzulmuyorlardır gerci dolarla maas almıyoruz ya sonucta

Malesef o katagoriye bizde giriyoruz. persembe günü en son yakıt aldık. 50tl ye ibre ileri geri yapar oldu. Eşimde kaskosu ,trafik sigortasi ,bakımi ,yakıti satsakmı yoksa arabayı sırtımızdami gezdirsek dedi 😦
 
Arkadaşlar önceki sayfalarda çocuğuna çilek alamadığını, muzu sakladığını yazan bir hanım vardı. Bir market çocuklar için göz hakkı diye bir uygulama başlatmış. Keşke diğerlerine de örnek olsa.
 

Eklentiler

  • 47129F93-EDF5-4C2C-8654-5C36FC0D56AE.jpeg
    47129F93-EDF5-4C2C-8654-5C36FC0D56AE.jpeg
    227,6 KB · Görüntüleme: 70
belki siz büyükşehirde yaşıyorduysanız? aynı yaştayız.

ben küçük bir şehirde yaşıyordum.

babamın çalıştığı kurumda zaten çalışan kadın yoktu :) kira veren de yoktu pek çünkü lojman diye bir şey vardı. lojmanlar çok uygundu. bahçeliydi.

ama mutfak tüpü senede 1 kere değişirdi (çünkü bahçede odun ateşinde pişerdi tüm yemekler ve ekmekler, + çamaşırlar da orada kaynatılırdı, banyoda da soba vardı, çalı çırpı toplanır yakılırdı). herkes okula işe yürüyerek giderdi. ben servis diye bir şey olduğunu ankaraya taşınınca öğrendim... ya da yoğurdun markette satılan ambalajlı bir şey olduğunu! marketten sadece belli şeyleri alırdık biz.

yani biz memurduk ama taşra hayatı yaşadık: sadece bayramdan bayrama kıyafet alınırdı herkesin 3-4 çocuğu vardı. buna göre de mesela kışa girerken 15 litrelik bidonlara turşu kurulur 50şer kilo 2 çuval patates alınırdı. un filan çuvalla alınırdı. kışın portakal elma 5'er 7'şer kilo alınırdı. boğazdan hiç kısılmazdı yani. bizim gibi yapmayan memur aileleri -mesela günlük bakkaldan alışveriş yapanlar ve herşeyini bakkaldan alanlar, içki sigara kullananlar vs.- rahat geçinemezdi net hatırlıyorum. anneme ekmek parası borç istemeye gelirdi komşular. ki biz ekmeği nadiren satın alırdık...(e kredi kartı yoktu o zamanlar)

şimdi bu şekilde yaşayacak bir memur ailesi yok..."memurların durumu iyiydi" algısı bence biraz o zamanlar bizim gibi taşra hayatı yaşayan çooook memur olmasından kaynaklanıyor. başka masraf yoktu, boğaza bakım çok iyiydi. o zamanlar için bunlar mükemmel görülüyordu. (yani bizde başka masraf yoktu; sizin gibi ev kirası yol parası veren yoktu).

şimdi ise herkes sizin o zamanlar yaşadığınız gibi yaşıyor üstüne başka masraflar da geldi zaman gereği..mesela internet, mesela çocuk bakıcısı, mesela kuru temizleme.

neyse işte bu aileler sadece babanın emekli ikramiyesi-maaşıyla 90'larda ev aldı üstüne de ya oğlana küçük bir dükkan açtı ya da kızının çeyizini (e kızları da çalışmıyordu 90'larda) kesme bardağından fiskos masasına kadar aldı.

benim babam bu yıl emekli oldu 200 bin lira aldı ikramiye. evin ancak bi odasını alır...
Ben Bursada dogdum,merkezde yasadik hep. Hayatimda köyü ilk defa annemin gorev yaptigi sirada gordum. Annem de hep merkezde dogmus buyumus,babam sadece cocuklugunda koy hayati yasamis. Kucuk sehir de degil yani hep buyuk sehirde yasadilar,dolayisiyla ben de. Annem babam ogretmendi,ben hep yalniz buyudum sahsen. Sobali ev hic bilmem,kirada oturduk hep. Bilenler bilir 80li yillarda kiralik ev bulmak bile buyuk meseleydi,hele ki sehir merkezinde. Bu yuzden masraflarimiz coktu. Annem hep anlatir 80lerde zorlukla yasadik iki takim elbisemiz vardi biri yazlik digeri kislik diye. Bir cantaya bir ayakkabiya bir maas oder alirdik der. Evde dikilmis,orulmus kiyafet giymezlerdi bizimkiler. Bu tarz yasadiklari icin aliskanliklari da ona gore. Buna ragmen hic tatil yuzu gormedi annem babam. Ben 23 yasinda ise basladigimda ilk maasimla annemi tatile goturdum,babam rahmetli olmustu bile coktan.
Bence dunya genelinde rahat yasamak 2000li yillarda basladi. 2019daki kriz donemine kadar iyi kotu idare edebildi herkes kendisini. Artik son 3 yildir giderek alim gucu ve yasam standartlarimiz dusuyor. Ben 23 yasindayken 750 lira maasla ise basladigimda annemi tatile goturebiliyordum. Ustune param kaliyordu anneme verebiliyordum. Ayni otelin 1 haftalik tatilinin fiyatina baktim,su anki maasim yetmiyor 😂
 
Ben Bursada dogdum,merkezde yasadik hep. Hayatimda köyü ilk defa annemin gorev yaptigi sirada gordum. Annem de hep merkezde dogmus buyumus,babam sadece cocuklugunda koy hayati yasamis. Kucuk sehir de degil yani hep buyuk sehirde yasadilar,dolayisiyla ben de. Annem babam ogretmendi,ben hep yalniz buyudum sahsen. Sobali ev hic bilmem,kirada oturduk hep. Bilenler bilir 80li yillarda kiralik ev bulmak bile buyuk meseleydi,hele ki sehir merkezinde. Bu yuzden masraflarimiz coktu. Annem hep anlatir 80lerde zorlukla yasadik iki takim elbisemiz vardi biri yazlik digeri kislik diye. Bir cantaya bir ayakkabiya bir maas oder alirdik der. Evde dikilmis,orulmus kiyafet giymezlerdi bizimkiler. Bu tarz yasadiklari icin aliskanliklari da ona gore. Buna ragmen hic tatil yuzu gormedi annem babam. Ben 23 yasinda ise basladigimda ilk maasimla annemi tatile goturdum,babam rahmetli olmustu bile coktan.
Bence dunya genelinde rahat yasamak 2000li yillarda basladi. 2019daki kriz donemine kadar iyi kotu idare edebildi herkes kendisini. Artik son 3 yildir giderek alim gucu ve yasam standartlarimiz dusuyor. Ben 23 yasindayken 750 lira maasla ise basladigimda annemi tatile goturebiliyordum. Ustune param kaliyordu anneme verebiliyordum. Ayni otelin 1 haftalik tatilinin fiyatina baktim,su anki maasim yetmiyor 😂
bi kere sizinkiler öğretmenmiş
o zamanlar öğretmenler gerçekten az para alıyordu... babam 1.5 ek görevi olursa 2 öğretmen maaşı alıyordu, oradan biliyorum. e bir de lojman farkı var. üstüne benim annemin ev hanımı olup herşeyi kendi örmesi, dikmesi (annem sadece kendimize değil tüm kuzenlerimin çeyizlerini de ördü, beceriklidir). üstüne köy bağlantısı. üstüne beni okumam ama mesela hep burslu okumam...ben hayatımda 1 kere olsun harçlık almadım. 1 kere olsun okul kantininden bir simit olsun yemedim. ama sadece bizim değil etrafımızda çoğu ailenin böyleydi. hatta biz içki sigara kuaför kumar (at yarışı filan çok meşhurdu o zamanlar) şu bu bilmediğinden bizimkiler, iyiydik bile. o kadar ki biz 4-5 çocuk üstüne 3-4 de kuzenim okuduk. (çünkü okumak kurtulmak demekti, nasıl hevesle okuduk hemen hepimiz!) tek maaşla. çok erken yaşta çalışmaya başladım 18 yaşında ilk reşit yaşımda yurtdışına gittim :) filan . sizinki gibi yaşamak istesek yaşayamazdık elbette. ama biz öyle bir hayatı bilmiyorduk zaten.

demem o ki...ben tek gözlü kerpiç bir köy evinde doğmuştum. ailemde imkan sınırlıydı ama ufkumuz genişti. meslek seçimi olsun, yurtdışı tecrübeleri olsun. şimdi maaşım (daha doğrusu gelirim) yine yeter gitmeye, annemi gezdirmeye, sorun o değil, zaten her sene tatile gideriz.

sorun benim maaşımın yetmesi değil.

biz hep "okuyacağız, çok güzel işler yapacağız, ülkemiz kalkınacak, gelişecek, müreffeh bir ülke olacak, çünkü çalışırsak neden olmasın?"

diye bir mottoyla büyümüştük.
ben buna gerçekten inanıyordum!

çok kızgınım şimdi.
bizden inancımızı, umudumuzu, köklerimizi çalmışlar gibi hissediyorum.

babamla konuşuyorum (babam emekli ama hala çalışıyor, geçinemediğinden değil gerçi boş duramadığından), babamda büyük bir hayalkırıklığı var.

yurtdışında çok güzel işleri varken sadece ülkesinde bir şeyler yapmak için dönmüş onlarca kişi tanıyorum (sektörüm öyle benim)

bizimkiler "böyle giderse biz tekrar kurtuluş savaşı vereceğiz herhalde" diyorlar

ben bu yüzden çok kızgınım. çok çalıştık. çok güzel okullar okuduk. çok güzel işler yaptık. biz hep fakir aile çocuklarıydık. yokluk da yoksulluk da bildik ama mesela kitabımız eksik hiç olmadık. eğitimimiz 4 4 lüktü. tertemizdik.

biz yarından umutluyduk. biz hep " daha da iyi olacak çünkü çalışırsak olur neden olmasın" diyorduk....

şimdi çalışıyorum. ama hiç bir umudum yok. hiç hevesim yok. haksızlığa uğramış gibi hissediyorum.

markete gidiyorum, para düşünmüyorum ama asla savurgan olamam ben mesela... internetten de söylüyorum. zaten alışkanlıklarım bellidir, karbon ayakizi düşünen atık üretimi düşünen bir insanım. ama biliyorum buralar çoook uzak çoğu kişi için, ki kendi memleketimde aç yatan insanlar var. biliyorum, tanıyorum. vallahi ben çocukken yoktu aç yatan! bu muydu? buraya mı gelecektik? sanki döndük dolaştık 90'lara geri döndük; üstelik daha kırgın, daha kalabalık, daha adaletsiz, daha umutsuz....
 
bi kere sizinkiler öğretmenmiş
o zamanlar öğretmenler gerçekten az para alıyordu... babam 1.5 ek görevi olursa 2 öğretmen maaşı alıyordu, oradan biliyorum. e bir de lojman farkı var. üstüne benim annemin ev hanımı olup herşeyi kendi örmesi, dikmesi (annem sadece kendimize değil tüm kuzenlerimin çeyizlerini de ördü, beceriklidir). üstüne köy bağlantısı. üstüne beni okumam ama mesela hep burslu okumam...ben hayatımda 1 kere olsun harçlık almadım. 1 kere olsun okul kantininden bir simit olsun yemedim. ama sadece bizim değil etrafımızda çoğu ailenin böyleydi. hatta biz içki sigara kuaför kumar (at yarışı filan çok meşhurdu o zamanlar) şu bu bilmediğinden bizimkiler, iyiydik bile. o kadar ki biz 4-5 çocuk üstüne 3-4 de kuzenim okuduk. (çünkü okumak kurtulmak demekti, nasıl hevesle okuduk hemen hepimiz!) tek maaşla. çok erken yaşta çalışmaya başladım 18 yaşında ilk reşit yaşımda yurtdışına gittim :) filan . sizinki gibi yaşamak istesek yaşayamazdık elbette. ama biz öyle bir hayatı bilmiyorduk zaten.

demem o ki...ben tek gözlü kerpiç bir köy evinde doğmuştum. ailemde imkan sınırlıydı ama ufkumuz genişti. meslek seçimi olsun, yurtdışı tecrübeleri olsun. şimdi maaşım (daha doğrusu gelirim) yine yeter gitmeye, annemi gezdirmeye, sorun o değil, zaten her sene tatile gideriz.

sorun benim maaşımın yetmesi değil.

biz hep "okuyacağız, çok güzel işler yapacağız, ülkemiz kalkınacak, gelişecek, müreffeh bir ülke olacak, çünkü çalışırsak neden olmasın?"

diye bir mottoyla büyümüştük.
ben buna gerçekten inanıyordum!

çok kızgınım şimdi.
bizden inancımızı, umudumuzu, köklerimizi çalmışlar gibi hissediyorum.

babamla konuşuyorum (babam emekli ama hala çalışıyor, geçinemediğinden değil gerçi boş duramadığından), babamda büyük bir hayalkırıklığı var.

yurtdışında çok güzel işleri varken sadece ülkesinde bir şeyler yapmak için dönmüş onlarca kişi tanıyorum (sektörüm öyle benim)

bizimkiler "böyle giderse biz tekrar kurtuluş savaşı vereceğiz herhalde" diyorlar

ben bu yüzden çok kızgınım. çok çalıştık. çok güzel okullar okuduk. çok güzel işler yaptık. biz hep fakir aile çocuklarıydık. yokluk da yoksulluk da bildik ama mesela kitabımız eksik hiç olmadık. eğitimimiz 4 4 lüktü. tertemizdik.

biz yarından umutluyduk. biz hep " daha da iyi olacak çünkü çalışırsak olur neden olmasın" diyorduk....

şimdi çalışıyorum. ama hiç bir umudum yok. hiç hevesim yok. haksızlığa uğramış gibi hissediyorum.

markete gidiyorum, para düşünmüyorum ama asla savurgan olamam ben mesela... internetten de söylüyorum. zaten alışkanlıklarım bellidir, karbon ayakizi düşünen atık üretimi düşünen bir insanım. ama biliyorum buralar çoook uzak çoğu kişi için, ki kendi memleketimde aç yatan insanlar var. biliyorum, tanıyorum. vallahi ben çocukken yoktu aç yatan! bu muydu? buraya mı gelecektik? sanki döndük dolaştık 90'lara geri döndük; üstelik daha kırgın, daha kalabalık, daha adaletsiz, daha umutsuz....
Evet iste tam da bu noktalar onemli.
İcimizde heves de kalmadi. Topragini sevdigimiz ulkede yasamakta zorlaniyoruz,cunku insanlar? Acikca yazilacak yerde degiliz,daha agzimizi acip elestiride bulunamiyoruz. Alim gucumuz, gelecek kaygimizla ters orantili olarak ilerlemekte. Aliskanliklarimizi kaybediyoruz,bildigimiz hayati unutuyoruz,gitgide kotuye gidiyoruz. Cunku ekonomi? İsyan etsen ise yaramiyor,kabullensen olmuyor. Sansli azinlik olarak dogduk ama simdi giderek yok oluyoruz. Canimin istedigini alamayacaksam,canimin istedigi yere gidemeyeceksem burada neden yasiyorum diye sorgulamaya basliyorum.

Esim de meslektasim,kendi isini yapiyor cunku hak ettigi maasi alabilecegi bir kurum yok ulkede. Becerikli ama genc. Az paraya calismaz,hakli kendince. O yuzden de her gecen gun daha fazla yoruluyor mesela. Kafa yorgunlugu dinlenince de gecmiyor. Hep bir gelecek kaygisi. Bugun yaptigi isten kazaniyor tamam,peki yarin?

Maddi manevi refah icinde yasayamiyoruz. En buyuk sorunumuz bu. Kazancin su anda yetiyor olabilir ama gelecegin yok. Kafamin icinde bir yerlerde surekli bu cumle yanip sonuyor benim. Surekli. Dusunuyorum ama cikar yol da bulamiyorum gercekten. O 80leri 90lari mumla ariyorum valla. Eminim hamileyken cubuk kraker almaya parasi kalmamis olan annem o zamanlar daha mutluydu. Beni en cok uzen nokta bu.
 
Daha dün 5 intihar haberi okudum. Can kıymetlidir, cana kıymak için bir damlacık umudu kalmamalı insanın. Bu insanlar birilerinin babası, abisi, evladı.
Bir iaf var, "baban öldüğünde uyursun ama açken uyuyamazsın" diye. İnsanımız hangi ara bu kadar acımasız oldu anlamak mümkün değil.
Ben çok ama çok üzülüyorum çaresizlik içinde kıvranan insanlar için.
Kimbilir şuan nefes alan ama kafasından ölümü geçiren kaç kişi vardır. İki gün sonra aramızda olmayacak kaç insan vardır. Bunları düşünmek bile hayat enerjisini aliyor insanın.
Ortalık yangın yeri olmuş, hala inatla particilik yapan insanlar var. Bütün partiler toplansa benim evlatlarımın bir damla gözyaşı kadar kıymeti yok gözümde.
O nedenle anlamiyorum, anlayamıyorum.
Her cana kıyma haberi aldığımda benim de canım yanıyor. Kendimi suçluyorum, ya bana bir şekilde yolu düşmüşse ve ben görememişsem, hiç mi kimse yoktu bu insanlar ölüm karanlığına bürünene dek bir ümit ışığı yakacak... Diye. Vicdan kaldırmıyor. Ailesi, eşi, çocukları... İntihar etmeden önce kimbilir neler duydu o insanlar? Parasızlık yüzünden ne ümitsizliklere düştüler kim bilir? Her gün zenginleşen bir kesim var ve onların umrunda bile değil bunlar
 
Şimdi site site gezerken üstüne bu konuyu okumak beni iyice üzdü.
Nerede neyi ucuz alabilirim, bu ay buranın açığını nasıl kapatabilirim.
Evde kalan yemekleri nasıl değerlendiririm.
Çorabım eskimiş yenisini ucuza nasıl alabilirim.
Ayakkabım yırtıldı, ikamesini en uyguna nereden alabilirim derken artık kafam patladı!
6-7 sene önce aldığım ayakkabım 170 tl iken şuan aynısı 850 tl.
Ben yıllardır çalışıyorum ve yıllardır borç ödüyorum.
Öncesinde krediyle borçla araba ev alınırdı ama şuan resmen geçinebilmek için krediye başvuruyoruz.
Yıllardır maaşımı alıp tek seferinde kendime bu ayda şunu aldım diyemedim.
Bir ay gömlek aldıysam, diğer ay pantolon aldım, öteki ay çanta.
Böyle böyle şu zaman gelsin de durumlar düzelecek diye diye 30 yaşına geldim hala borcum var.
Ev geçindir, kira öde, annemin makinesi bozulur makine al, evleneceğim kredi, düğün yaptım kredi, balayına gittim geldim onun bile borcunu ödedim 7-8 ay.
Şimdi ev geçindirmeyi hiç söylemiyorum bile.
Bir peynir olmuş 70 lira kilosu, domates, patates, çilek, muz, deterjan, ped, yumurta her şey ya her şey ateş pahası!
Hangisini almayalım, hangisini yemeyelim.
Birini kısınca başlıyor hemen hastalıklar.
20 liralık peynir al bakalım vücudun ne hale geliyor.
Makarna yiyelim diyelim hemen kabızlık, şişmanlık geliyor.
Spor salonuna gidemiyoruz, kitap okuyamıyoruz, tatil yapamıyoruz, ev-araba sahibi olamıyoruz.
Bu maaşlarla yapabildiğimiz tek şey günü kurtarmak.
Dün hatta 4 vatandaşımız intihar etti sırf bu zor günler yüzünden :KK43:
Nereye dönsem, kiminle konuşsam herkeste bir geçim sıkıntısı.
Evime giren para iyi bir para ama gel gör hepsi gider ve borç.
O kadar yorgunum, o kadar bitkinim ki.

Çok mutsuzum çok :KK43:
 
Her cana kıyma haberi aldığımda benim de canım yanıyor. Kendimi suçluyorum, ya bana bir şekilde yolu düşmüşse ve ben görememişsem, hiç mi kimse yoktu bu insanlar ölüm karanlığına bürünene dek bir ümit ışığı yakacak... Diye. Vicdan kaldırmıyor. Ailesi, eşi, çocukları... İntihar etmeden önce kimbilir neler duydu o insanlar? Parasızlık yüzünden ne ümitsizliklere düştüler kim bilir? Her gün zenginleşen bir kesim var ve onların umrunda bile değil bunlar
İnanın o aşamaya bende geldim aylar önce. Hangi şekilde garanti olur diye intihar fikirleri geçiyordu aklımdan. Üstelik çocuklarımı da yanımda götürmeyi düşünüyordum, Allah affetsin.

Bana burdan bir iyilik meleği el uzattı. Kurban olurum ona, inanın kim olduğunu bile bilmiyorum. O olmasa belki şuan burada yazamıyor olacaktım.
Bir duruma alışma süreci var. O süreçte bunalıma giriyor ve sürekli ölüm düşünürken buluyorsunuz kendinizi. Sağlıklı düşünemiyor insan. O nedenle intihar edenlerin psikolojisini çok iyi anlıyorum.
Şuanda o sürece alıştım, hani ev sahibi yeter artık evimi boşaltın dese, sokakta yaşar yine intihar düşünmem. Ama umudunuzu ve geleceğe olab inancınızı kaynçbettiğiniz o ilk zamanlar.... yeni güne uyanmak işkence gibi geliyordu bana. Hayatımda tanımadığım, bilmediğim bir duyguydu.
Hiç tanımadığı bir duyguyla karşılaşınca bocalıyor insan, korkuyor. Bu duygunun adı çaresizlik! Geleceğe dair inancını kaybetme, kendinde mücadele edecek gücü bulamama.
İnanın devlet büyüklerinin hepsine mail attım o dönem, bir umut aradım, bir tanesi birikmiş faturalarıiımızı ödedi. Böyle olmaz bize iş lazım dedim, umurlarında bile olmadı. Dönüp öldünüz mü kaldınız mı diye soran da olmadı :)

Benim elimden tutan burdan biri oldu, beni ve iki çocuğumu yaşattı. Dediğim gibi şuan açlıktan ölsem intihar düşünmem. Keşke herkes birilerinin elinden tutsa. Bu süreç geçene kadar başka kimse canına kıymasa...
 
Luksu birak temel ihtiyaclarimizi bile alamiyoruz.malesef ulkemiz sert bir kapitalizme girdi.zenginler gittikce zenginlesiyor fakirler gittikce fakirlesiyor.cok aci bi durum ama herkes bu halde.eskiden et falan luks sayilirdi suan ekmek domates luks hale geldi.daha kemerleri ne kadar sikacagiz bilmiyorum.

Daha da zenginleşenler ve daha da fakirleşenler seçim zamanı aynı adrese yöneldikçe bu durum devam edecek.
 
O kadar zor bir dönem ki... Allah herkesin yardımcısı olsun diyorum her marketten vs çıktığımda.
Kur artışı desek kur düşüyor fiyatlar düşmüyor. Üstüne arttıkça yine zamlanıyor.
Yeni evlenme hazırlığında olan biriyim aynı zamanda aileme de yardım ediyorum Allah'a şükür bir şekilde geçiniyoruz tabi ki ama bir gecekondu mahallesinde oturuyorum ve neredeyse her yemek yiyişimde kapı komşumun çocuğunu düşünüyorum.
Hele bu pandemi dönemi çok daha zor.

Kur düşmüyor ki. 8.50'den 8.30'a düştü diye sakız fiyatında bile düşüş bekleyemezsiniz. Çünkü asıl buraya nerden ve neden çıktığına bakmalıyız. Buraya 5 TL seviyesinden hızla çıktı. 8.50'ye dayandı. Bu yükselişin ne kadar dehşet olduğunu pas geçip bir ara 7.50 civarına düştü diye fiyatlar neden inmiyor demeye başladık. Neden insin? Orda kalacağına kimse inanmıyor ki piyasa inansın. Zaten kalmadı bugün yine 8.30
 
Evet bu konuyu okuduktan sonra Online marketten ayıptır söylemesi sadece 5-6 parça abur cubur söyledim. Ve 80 TL tuttu yapacak bir şey yok galiba. Ailem elimden kuruş almıyor ama aylık 5000 ile kıt kanaat geçiniyorum
 
Oluyir yine de ana gida maddelerinde ve temizlik urunlerinde a101de haftasnu baslayan indirimler oluyor baya guzel
Bakıcam hafta sonu..a101 de ulker kelogs gevrek var onun fıyatı uygun mıgrosda pahalı sanıyodum
Benım aldıgım 380 gr
Mıgrosdakı 420
Lcw de yuz havlusuna baktım 19.90 yazıyodu
Olcu 50×80
Oysa standart
50×90
Degılmı
Bırseylerden gr ..cm gıdıyor😁😁😁
 
Evet bu konuyu okuduktan sonra Online marketten ayıptır söylemesi sadece 5-6 parça abur cubur söyledim. Ve 80 TL tuttu yapacak bir şey yok galiba. Ailem elimden kuruş almıyor ama aylık 5000 ile kıt kanaat geçiniyorum
Aılenlemı oturuyorsun
 
Son bir yıldır farkettiğimden beri dikkat ettiğim birşey var belki birilerinizin işine yarar. Benim aldığım yoğurdun peynirin yumurtanın sucuğun vs marketi farklıdır. O yüzden ayda bir kez farklı marketlere girdiğimden fiyat karşılaştırması yapmak kolay oluyor. Ben kaliteli ürünlerle beslenmeye dikkat ederim. İçim veya pınarın organik sütü Migros gibi büyük marketlerde 8.90 dan başlıyor. Aynı süt A101 veya Şok markette 5.90, yahut 6 küsür gibi fiyatlara satılıyor. A101 de cumhuriyet sucuk 33 lirayken getir de aynı sucuk 45 liradan fazla. Ben getir ve Migros’u çok kullanan biri olarak diğer marketlerle aralarındaki uçurumu farkettiğimden beri gerçekten tasarruf yapabiliyorum.
Ben sureklı pınar yogurt 2 kg a101 den alıyodum
Mıgrosa gıttım aynı yogurt sandım 2 kg pınar 22 tl ama aynı degıl
Ikısı arasında nasıl bır fark var merakım bu
Kalıte vb mı
 
X