Ben Bursada dogdum,merkezde yasadik hep. Hayatimda köyü ilk defa annemin gorev yaptigi sirada gordum. Annem de hep merkezde dogmus buyumus,babam sadece cocuklugunda koy hayati yasamis. Kucuk sehir de degil yani hep buyuk sehirde yasadilar,dolayisiyla ben de. Annem babam ogretmendi,ben hep yalniz buyudum sahsen. Sobali ev hic bilmem,kirada oturduk hep. Bilenler bilir 80li yillarda kiralik ev bulmak bile buyuk meseleydi,hele ki sehir merkezinde. Bu yuzden masraflarimiz coktu. Annem hep anlatir 80lerde zorlukla yasadik iki takim elbisemiz vardi biri yazlik digeri kislik diye. Bir cantaya bir ayakkabiya bir maas oder alirdik der. Evde dikilmis,orulmus kiyafet giymezlerdi bizimkiler. Bu tarz yasadiklari icin aliskanliklari da ona gore. Buna ragmen hic tatil yuzu gormedi annem babam. Ben 23 yasinda ise basladigimda ilk maasimla annemi tatile goturdum,babam rahmetli olmustu bile coktan.
Bence dunya genelinde rahat yasamak 2000li yillarda basladi. 2019daki kriz donemine kadar iyi kotu idare edebildi herkes kendisini. Artik son 3 yildir giderek alim gucu ve yasam standartlarimiz dusuyor. Ben 23 yasindayken 750 lira maasla ise basladigimda annemi tatile goturebiliyordum. Ustune param kaliyordu anneme verebiliyordum. Ayni otelin 1 haftalik tatilinin fiyatina baktim,su anki maasim yetmiyor
bi kere sizinkiler öğretmenmiş
o zamanlar öğretmenler gerçekten az para alıyordu... babam 1.5 ek görevi olursa 2 öğretmen maaşı alıyordu, oradan biliyorum. e bir de lojman farkı var. üstüne benim annemin ev hanımı olup herşeyi kendi örmesi, dikmesi (annem sadece kendimize değil tüm kuzenlerimin çeyizlerini de ördü, beceriklidir). üstüne köy bağlantısı. üstüne beni okumam ama mesela hep burslu okumam...ben hayatımda 1 kere olsun harçlık almadım. 1 kere olsun okul kantininden bir simit olsun yemedim. ama sadece bizim değil etrafımızda çoğu ailenin böyleydi. hatta biz içki sigara kuaför kumar (at yarışı filan çok meşhurdu o zamanlar) şu bu bilmediğinden bizimkiler, iyiydik bile. o kadar ki biz 4-5 çocuk üstüne 3-4 de kuzenim okuduk. (çünkü okumak kurtulmak demekti, nasıl hevesle okuduk hemen hepimiz!) tek maaşla. çok erken yaşta çalışmaya başladım 18 yaşında ilk reşit yaşımda yurtdışına gittim :) filan . sizinki gibi yaşamak istesek yaşayamazdık elbette. ama biz öyle bir hayatı bilmiyorduk zaten.
demem o ki...ben tek gözlü kerpiç bir köy evinde doğmuştum. ailemde imkan sınırlıydı ama ufkumuz genişti. meslek seçimi olsun, yurtdışı tecrübeleri olsun. şimdi maaşım (daha doğrusu gelirim) yine yeter gitmeye, annemi gezdirmeye, sorun o değil, zaten her sene tatile gideriz.
sorun benim maaşımın yetmesi değil.
biz hep "okuyacağız, çok güzel işler yapacağız, ülkemiz kalkınacak, gelişecek, müreffeh bir ülke olacak, çünkü çalışırsak neden olmasın?"
diye bir mottoyla büyümüştük.
ben buna gerçekten inanıyordum!
çok kızgınım şimdi.
bizden inancımızı, umudumuzu, köklerimizi çalmışlar gibi hissediyorum.
babamla konuşuyorum (babam emekli ama hala çalışıyor, geçinemediğinden değil gerçi boş duramadığından), babamda büyük bir hayalkırıklığı var.
yurtdışında çok güzel işleri varken sadece ülkesinde bir şeyler yapmak için dönmüş onlarca kişi tanıyorum (sektörüm öyle benim)
bizimkiler "böyle giderse biz tekrar kurtuluş savaşı vereceğiz herhalde" diyorlar
ben bu yüzden çok kızgınım. çok çalıştık. çok güzel okullar okuduk. çok güzel işler yaptık. biz hep fakir aile çocuklarıydık. yokluk da yoksulluk da bildik ama mesela kitabımız eksik hiç olmadık. eğitimimiz 4 4 lüktü. tertemizdik.
biz yarından umutluyduk. biz hep " daha da iyi olacak çünkü çalışırsak olur neden olmasın" diyorduk....
şimdi çalışıyorum. ama hiç bir umudum yok. hiç hevesim yok. haksızlığa uğramış gibi hissediyorum.
markete gidiyorum, para düşünmüyorum ama asla savurgan olamam ben mesela... internetten de söylüyorum. zaten alışkanlıklarım bellidir, karbon ayakizi düşünen atık üretimi düşünen bir insanım. ama biliyorum buralar çoook uzak çoğu kişi için, ki kendi memleketimde aç yatan insanlar var. biliyorum, tanıyorum. vallahi ben çocukken yoktu aç yatan! bu muydu? buraya mı gelecektik? sanki döndük dolaştık 90'lara geri döndük; üstelik daha kırgın, daha kalabalık, daha adaletsiz, daha umutsuz....