- 27 Mart 2023
- 245
- 441
- 30
- Konu Sahibi Mikasa Ackerman
- #1
Merhaba tekrar
Vefat durumuyla ilgili bir konu açmıştım. Aynı konudan mı devam etmeliyim yenisini mi açmam gerekiyor bilemiyorum ama farklı bir soru olduğu için yeniden açmak iyi olur diye düşündüm. Ben bazen güneşliyim bazen bulutlu. İyi olacağımı umuyorum ama inancım yok açıkçası. Öncesinde de yaşamdan mutlu değildim. Bundan sonra da böyle geçecek olma ihtimalinin yüksek olacağını düşünerek yaşamayı hedefliyorum. Çünkü beklemek çok yoruyor. Günler daha uzun geçiyor. 28 yaşında ilk defa sevme ve sevilmeyi tattım. Beni gerçekten anlayan ve seven bir insanla. Eğer sevgi dolu bir ilişkiniz varsa lütfen benim için de kıymetini bilin. Çocuğunuz varsa benim içinde öpün lütfen. Muhtemelen benim hiç olmayacak. Çocukları sevsem bile. Hislerimi kısaca döktükten sonra sizi daha fazla yormadan sorularıma geçiyorum çünkü sorularım sizi yoracak :') Size boş gelebilir ama kafam o kadar dolu ki mantıklı düşünebildiğimi sanmıyorum. Yanıtlarınızla desteklerseniz çok sevinirim. (Kıza bak derdi yok da uyduruyor diye düşünecek olan olur muhakkak. Şöyle diyeyim seçimlerim hakkında çok düşündüm. Mantığımı ve irademi doğru kullanmaya çabaladım. Sorunlarım genelde benimle alakalı olmadı. Benim yüzümden olmadı. Sırf daha fazla acı çekmemek için fedakarlıklar yaptım. Seçimlerimden memnunum. Sorun yaşamamak için elimden geleni yapsam da en büyük korkumdan kaçamadım tabi Allah sınayacaksa kaçamıyoruz.)
Dört yıldır öğretmenim. Çeyiz için yaptığım borç bir kaç aya kadar bitecek. Sonrasında da birikim yapamayacağım tayin isteyeceğim için elimde fazla bir şey kalmayacak. Kiranın diğer illere nazaran uygun olduğu(İstanbul, izmir, muğla, antalya vb. gibi olmayan kira açısından). Yeşil, çok soğuğun ya da sıcağın olmayacağı insanı sakin bir il veya ilçesini tercih etmek istiyorum. Genelde evde vakit geçirmeyi severim. Hep bahçede ekip biçmek istemiştim. İl öneriniz var mı?
Ailem İstanbul'da yaşıyor. Bu bahsedilen çürük evlerden biri. Durup dururken yıkılacak diye korkuyorum. On yıldır kendi isteğimle ailemden ayrı yaşıyorum eğitim ve iş sebepleriyle. Bu zaman boyunca hep deprem olacak da ölecekler diye korkarak uyandım uykumdan. Gerçekten başıma geldi bu ama hiç beklemediğim bir ilde beklemediğim birini kaybettim. Hala bunlar gerçek mi inanamıyorum. Konuyu dağıtmamalıyım. Ailemle oturmak istemiyorum sorunlular ve yükü üstlenmek zorunda olan ezilen ben olacağım. Gittiğim ile taşınmalarını istiyorum ayrı olacak şekilde. Babam ben gelmem diyor, oturdukları ev ise tamamen rutubetli beton dökülüyor. Annemin psikolojisi bozuk ve daha da çok bozuyor, kız kardeşimin iyi bir lisede eğitimi bir yıl daha devam edecek. Annem ve kardeşimi dediğim şekilde yanıma yerleştirmek için konuştuğumda babam kız okuldan mezun olmadıkça olmaz diyor. Bu durumda annem de orada kalmak zorunda olacak. Onları orada öylece bırakmalı mıyım?
Düşündüğüm gibi aynı yere gelirlerse kira ve diğer giderleri benim karşılamam gerekecek. Bu durumda elimde hiç bir şey kalmayacak belki borca gireceğim bilemiyorum. Annem sözde çalışmayı istiyor ama sanmıyorum.
Küçüklüğümden beri evlat edinmeyi istiyorum. Ama şimdi düşündükçe yalnız bir anne olarak onun ihtiyaçlarını karşılayabilir miyim bilmiyorum. Sabit bir evim, hastalansa bir arabam yok. İleride baba figürüne ihtiyacı olacak ama o da bende yok. Sevgi açısından onu eksik hissettireceğimi sanmıyorum. Ama erkek de olsa kız da olsa baba gibi bir insana ihtiyacı olacak. Çok korkuyorum hanımlar. Yaşamaktan çok korkuyorum.
35 gibi bir yaşta evlatlık edinirim diye düşünüyordum ama erken bir yaş mı acaba bunu 40 olarak mı düşüneyim sizce?
Saatlerce yazılarınızı okudum. Çok kötü insanlarla karşılaşmışsınız. Haklı olmadığı halde illede beni destekleyin diyeni de gördüm. Herkes bir şeylerden şikayetçi. Ben yalnızlıktan şikayetçiydim ömür boyu. Evlenenlerin büyük kısmı da ne yazık ki evlilikten şikayetçi. Parmakla sayılacak kadar az var çevremde ben mutluyum diyen. Şimdi yalnızım diye üzülürken ileride salak kafam demek istemiyorum. Ama hanımlar her şeyle tek başıma ilgilenmekten yoruldum. Derdimi kendim sarmaktan da. Artık bitti demişken yine tek kaldım. Güvenecek insan bulmak zor. Hele ki ileri yaşta bulmak daha zor. İyiler erken kapılıyor biliyorsunuz Yalnız ömür boyu nasıl yaşanır? Özellikle böyle bir hayat süren varsa dinlemeyi çok isterim.
Normalde eve bağımlıyımdır. Kendimce zevklerim var saatlerimi geçirebildiğim. İnsanlar hayret ederdi bana nasıl böyle yapabiliyorsun diye. Devamlı aynı kafelerde oturmak veya aynı muhabbetleri yapmak beni sarmıyor. Duvara ya da tavana bakmayı tercih ederim. Şükür ki bunu sadece ağlarken yapacak vaktim oluyor :') Sevdiğimin vefatından sonra ise artık bunlar da keyif vermiyor. Her gün ben nasıl böyle yaşayacağım diyorum. Geçmiyor iyileşir gibi yapıp iyileşmiyor. Ölmek istemiyorum ama yaşamak da istemiyorum. Bir ev almak istesem öğretmen maaşıyla mümkün değil. Tutun ki aldım en az 20 yıl boyunca maaşımın çoğunu yatırmam gerekecek. O vakit neredeyse 50 olacağım. O zamana kadar yaşayacağım da belli değil. Henüz gençken hayatımda bir değişiklik yapıp gezmeye başlayayım diye düşündüm. Belki tam tersim olan aktiviteleri yapmak yeni bir yol çizer. Önce hac kurasına yazılayım dedim yıl sonu. Hac çıkana kadar da önce Türkiye'yi sonra dünyada bazı yerleri gezerim. Para biriktirip bir araç almaya çalışırım. Kırklarıma geldiğimde de eğer psikolojimi düzeltebilirsem bir çocuk evlat edinirim. Ama bir yandan da düşünüyorum. Paranın dini boyutu da var. Sözlerimizden hesaba çekileceğimiz gibi harcadığımız paradan da hesaba çekileceğiz. Ben bir gezi için on bin lira verecekken insanlar o miktara sahip olmadıkları bir kaç ay zorluklar yaşıyor. Kısıtlı imkanlarla yaşadığım için çalışana kadar maddi geliri düşük insanları düşünmeden edemiyorum. Siz ne dersiniz?
Gerçekten buraya kadar okuduysanız size kocaman sarılıyorum
Vefat durumuyla ilgili bir konu açmıştım. Aynı konudan mı devam etmeliyim yenisini mi açmam gerekiyor bilemiyorum ama farklı bir soru olduğu için yeniden açmak iyi olur diye düşündüm. Ben bazen güneşliyim bazen bulutlu. İyi olacağımı umuyorum ama inancım yok açıkçası. Öncesinde de yaşamdan mutlu değildim. Bundan sonra da böyle geçecek olma ihtimalinin yüksek olacağını düşünerek yaşamayı hedefliyorum. Çünkü beklemek çok yoruyor. Günler daha uzun geçiyor. 28 yaşında ilk defa sevme ve sevilmeyi tattım. Beni gerçekten anlayan ve seven bir insanla. Eğer sevgi dolu bir ilişkiniz varsa lütfen benim için de kıymetini bilin. Çocuğunuz varsa benim içinde öpün lütfen. Muhtemelen benim hiç olmayacak. Çocukları sevsem bile. Hislerimi kısaca döktükten sonra sizi daha fazla yormadan sorularıma geçiyorum çünkü sorularım sizi yoracak :') Size boş gelebilir ama kafam o kadar dolu ki mantıklı düşünebildiğimi sanmıyorum. Yanıtlarınızla desteklerseniz çok sevinirim. (Kıza bak derdi yok da uyduruyor diye düşünecek olan olur muhakkak. Şöyle diyeyim seçimlerim hakkında çok düşündüm. Mantığımı ve irademi doğru kullanmaya çabaladım. Sorunlarım genelde benimle alakalı olmadı. Benim yüzümden olmadı. Sırf daha fazla acı çekmemek için fedakarlıklar yaptım. Seçimlerimden memnunum. Sorun yaşamamak için elimden geleni yapsam da en büyük korkumdan kaçamadım tabi Allah sınayacaksa kaçamıyoruz.)
Dört yıldır öğretmenim. Çeyiz için yaptığım borç bir kaç aya kadar bitecek. Sonrasında da birikim yapamayacağım tayin isteyeceğim için elimde fazla bir şey kalmayacak. Kiranın diğer illere nazaran uygun olduğu(İstanbul, izmir, muğla, antalya vb. gibi olmayan kira açısından). Yeşil, çok soğuğun ya da sıcağın olmayacağı insanı sakin bir il veya ilçesini tercih etmek istiyorum. Genelde evde vakit geçirmeyi severim. Hep bahçede ekip biçmek istemiştim. İl öneriniz var mı?
Ailem İstanbul'da yaşıyor. Bu bahsedilen çürük evlerden biri. Durup dururken yıkılacak diye korkuyorum. On yıldır kendi isteğimle ailemden ayrı yaşıyorum eğitim ve iş sebepleriyle. Bu zaman boyunca hep deprem olacak da ölecekler diye korkarak uyandım uykumdan. Gerçekten başıma geldi bu ama hiç beklemediğim bir ilde beklemediğim birini kaybettim. Hala bunlar gerçek mi inanamıyorum. Konuyu dağıtmamalıyım. Ailemle oturmak istemiyorum sorunlular ve yükü üstlenmek zorunda olan ezilen ben olacağım. Gittiğim ile taşınmalarını istiyorum ayrı olacak şekilde. Babam ben gelmem diyor, oturdukları ev ise tamamen rutubetli beton dökülüyor. Annemin psikolojisi bozuk ve daha da çok bozuyor, kız kardeşimin iyi bir lisede eğitimi bir yıl daha devam edecek. Annem ve kardeşimi dediğim şekilde yanıma yerleştirmek için konuştuğumda babam kız okuldan mezun olmadıkça olmaz diyor. Bu durumda annem de orada kalmak zorunda olacak. Onları orada öylece bırakmalı mıyım?
Düşündüğüm gibi aynı yere gelirlerse kira ve diğer giderleri benim karşılamam gerekecek. Bu durumda elimde hiç bir şey kalmayacak belki borca gireceğim bilemiyorum. Annem sözde çalışmayı istiyor ama sanmıyorum.
Küçüklüğümden beri evlat edinmeyi istiyorum. Ama şimdi düşündükçe yalnız bir anne olarak onun ihtiyaçlarını karşılayabilir miyim bilmiyorum. Sabit bir evim, hastalansa bir arabam yok. İleride baba figürüne ihtiyacı olacak ama o da bende yok. Sevgi açısından onu eksik hissettireceğimi sanmıyorum. Ama erkek de olsa kız da olsa baba gibi bir insana ihtiyacı olacak. Çok korkuyorum hanımlar. Yaşamaktan çok korkuyorum.
35 gibi bir yaşta evlatlık edinirim diye düşünüyordum ama erken bir yaş mı acaba bunu 40 olarak mı düşüneyim sizce?
Saatlerce yazılarınızı okudum. Çok kötü insanlarla karşılaşmışsınız. Haklı olmadığı halde illede beni destekleyin diyeni de gördüm. Herkes bir şeylerden şikayetçi. Ben yalnızlıktan şikayetçiydim ömür boyu. Evlenenlerin büyük kısmı da ne yazık ki evlilikten şikayetçi. Parmakla sayılacak kadar az var çevremde ben mutluyum diyen. Şimdi yalnızım diye üzülürken ileride salak kafam demek istemiyorum. Ama hanımlar her şeyle tek başıma ilgilenmekten yoruldum. Derdimi kendim sarmaktan da. Artık bitti demişken yine tek kaldım. Güvenecek insan bulmak zor. Hele ki ileri yaşta bulmak daha zor. İyiler erken kapılıyor biliyorsunuz Yalnız ömür boyu nasıl yaşanır? Özellikle böyle bir hayat süren varsa dinlemeyi çok isterim.
Normalde eve bağımlıyımdır. Kendimce zevklerim var saatlerimi geçirebildiğim. İnsanlar hayret ederdi bana nasıl böyle yapabiliyorsun diye. Devamlı aynı kafelerde oturmak veya aynı muhabbetleri yapmak beni sarmıyor. Duvara ya da tavana bakmayı tercih ederim. Şükür ki bunu sadece ağlarken yapacak vaktim oluyor :') Sevdiğimin vefatından sonra ise artık bunlar da keyif vermiyor. Her gün ben nasıl böyle yaşayacağım diyorum. Geçmiyor iyileşir gibi yapıp iyileşmiyor. Ölmek istemiyorum ama yaşamak da istemiyorum. Bir ev almak istesem öğretmen maaşıyla mümkün değil. Tutun ki aldım en az 20 yıl boyunca maaşımın çoğunu yatırmam gerekecek. O vakit neredeyse 50 olacağım. O zamana kadar yaşayacağım da belli değil. Henüz gençken hayatımda bir değişiklik yapıp gezmeye başlayayım diye düşündüm. Belki tam tersim olan aktiviteleri yapmak yeni bir yol çizer. Önce hac kurasına yazılayım dedim yıl sonu. Hac çıkana kadar da önce Türkiye'yi sonra dünyada bazı yerleri gezerim. Para biriktirip bir araç almaya çalışırım. Kırklarıma geldiğimde de eğer psikolojimi düzeltebilirsem bir çocuk evlat edinirim. Ama bir yandan da düşünüyorum. Paranın dini boyutu da var. Sözlerimizden hesaba çekileceğimiz gibi harcadığımız paradan da hesaba çekileceğiz. Ben bir gezi için on bin lira verecekken insanlar o miktara sahip olmadıkları bir kaç ay zorluklar yaşıyor. Kısıtlı imkanlarla yaşadığım için çalışana kadar maddi geliri düşük insanları düşünmeden edemiyorum. Siz ne dersiniz?
Gerçekten buraya kadar okuduysanız size kocaman sarılıyorum