Önceki konularıma bakın lütfen. Kaçak dövüşüyor olsaydım annem bu ilde bir düzen hiç kurmayacaktı. Asla iş aramayacaktı. Ben atanana kadar bir yerde idare edip tak peşime takılacaklardı. Sevmediğimi, istemediğimi, bana yapması gereken anneliği yapmadığını bin beş yüz defa suratına çarptığım için o kendine bir düzen kurdu bana da "Atanana kadar yanımda kal, sonra canının nereyi istiyorsa oraya tek başına git." dedi. Hatta şu an bahsettiğim kuzenim "Sadece öfke ve kinden ibaretsin. İnşallah en yakın zamanda atan git, birbirinizi daha fazla kırmayın. Birbirini seven anne kız olarak değil bari arkadaş gibi ayrılın." falan diyordu. İçimde tuttuğum bir şey yok yani. Helallik mevzusuna gelince, illa normal aileler mi helallik istiyor anlamadım. Yani" Kırdım, kırıldım. Her şeye rağmen halkını helal et ama bundan sonra diyaloğumuz var ile yok arası olsun. " Bu yani.Konu sahibi bence bakmak zorunda değilsin. Ama anladığım kadarıyla kaçak dövüşüyorsun Türkiyedeki büyük çoğunluk gibi. Duygularını dürüstçe ve açıkça söyleyemiyorsun ve beklentiyi kıramıyorsun.
Açık ve net annene yapması gereken anneliği yapmadığını, ona öfkeli olduğunu açıklayıp kardeşine de karakterini hiç sevmediğini, aranızda kan bağı olmasa asla arkadaş olmayacağını anlatmalısın. Sonra da kesinlikle bir ömür hiçbirine bakma gibi bir durumun olmayacağını, hepsinin kendi ayakları üzerinde durması gerektiğini belirtip sana güvenmemelerini söylemelisin.
Hem bunları söylemeyim, içimde kalsın. Helalliğimi alayım, normal bir aile gibi davranayım hem de istediğim gibi uzak olsunlar demek bence hem karnım doysun, hem pastam dursun durumu. Açıkça hepsiyle konuşun. Bugüne kadar size yapıldığını düşündüğünüz yanlışları öfkeyle değil, olanca açıklıkla anlatın. Bilsinler. Sevmediğinizi, affetmediğini ve ilerde de mesafe istediğinizi bilirlerse başlarının çaresine bakarlar. Olmadı anneniz babasına sığınır. Kardeşler de zaten zamanları gelince kendi hayatlarını kurar gider.
47-48 yaşında.Bu doğu kültürü çok garip, anneler bir sürü çocuk yapıp o çocukları sigorta olarak görüyorlar. Tabii aksi de vardır ama buradaki konulardan gördüğüm genelde bu. Konu sahibi bu arada anneniz kaç yaşında?
Bir hastalığı yoksa çalışabilir bence.47-48 yaşında.
Bir hastalığı yoksa çalışabilir bence.
Dava açtı ancak henüz ilk duruşma bile olmadı. Nafaka falan bile yok yani.Kardeşlerimiz ve anneniz babanızdan nafaka almiyormu resmi boşanma olmadıysa bir an önce dava açıp nafaka baglatsinlar annede bir işe girsin aynı evde olmasa bile aynı şehirde olmazmi yine de . Aslında hemsiresiniz çalışmaya başlayınca aynı evde olsanız bile çok fazla görüşemezsiniz zaten Bir de bu yönden düşünün şimdi çalışmadığınız için 7/24 birliktesiniz o yüzden bazı şeyler size daha ağır geliyor olabilir
Haklısınız ama bu deprem döneminde ailedeki diğer kişilerin de destek olacak gücü kalmamış. Dede dayı teyzenin de konu sahibinin anne babasına bakma destek olma yükümlülüğü yok ki.bu bir masal olur bence..
diyelim ki konu sahibi çanakkaleye atandı,bilmediği yere ailesini peşine taktı,çocukların okulu kaydı kuydu ne olacak? bir kaç aylığına kim okula yazdırcak?
geçici bir süre idare etme kavramı bu konuda işlemez sanki,asıl o zaman vefasız evlat diyecekler,kapının önüne koymuş,anasını evine sığdıramamış diye.
en iyisi kalsın ailesi o memlekette.en azından bildiği bir yer dedesi,dayıları teyzeleri hep oradalarmış zaten hem kirasını ödüyorlarmış,hep birlikte yaşasınlar bu kızı da salsınlar kendi haline. yeni bir il,yeni bi iş,kendisi de ilk etapta çok kazanacağını sanmıyorum ya orada burada kalacak yada ev arkadaşıyla veya 1+1 tutar kendine anca. işte tek başına olursa başının çaresine bakar da,ardından 3 kişiyi sürüklerse işin altından kalkamaz
Beni kurban etmeden güzel bir çözüm yolu bulunsa? Çünkü normalde bu ay kılavuz yayımlanacaktı ama bu olaylar sebebiyle yayımlanmadı. Beni durumum bile muallakta. Bu durum içerisinde benim sırtıma direkt yük yükleniyor.İnsanların hiç tanimadıklari kişilere evlerinin kapisini açıp, yemeğini bölüştüğü bir dönemde, böyle bir dert okumak beni çok rahatsız etti.
Haklılığınızı veya haksızlığınızı tartışmak yerine, şu koşullarda ailenizi bırakıp gitmeye vicdanınız el veriyorsa gidin demek en doğrusu galiba.
Yıllarca akrabalarınızdan destek almışsınız, artık depremin etkisiyle verebilecek pek bişeyleri kalmamış Kİ buna rağmen ailece yine kuzeninizin evine sığınmışsınız. Ailede bir kişinin durumu düzelmişse artık onun destek yapmasını beklemeleri , kendi yağlarında kavrulmalarını beklemeleri gayet normal. Hoşunuza gitmeyecek ama bencilce davranıyorsunuz. Bence mahallenizi gidip görün ve ibret alın.ASRIN FELAKETİ
Gece sarsıntı ile uyandık. Hani deprem anında çöküp belirli bir pozisyon almak gerekiyor ya, sarsıntı şiddeti ona bile müsaade etmedi. İlk saniyelerde direkt güm güm binaların yıkılma sesleri geldi. O kadar şiddetli bir depremdi ki bir duvardan diğer duvara çarpıp durdu bizi, tutunmaya bile...www.kadinlarkulubu.com
Güncelleme : Dün akşama kadar hafif hasar olarak görünüyordu ancak şimdi E-devlet'te ağır hasar olarak görünüyor.
Daha önceden böyle bir konu açmıştım. Şoku yeni yeni atlatabiliyorum. Şu an çok zor zamanlar geçiriyoruz ama elbette hem böyle bir felaketten şimdilik sağ kurtulduğum hem de şimdilik elim ayağım benimle olduğu için şükrediyorum, binlerce defa şükürler olsun. Gerçekten kıyamet gibiydi. Çok korkunçtu. Allah inşallah bir daha böyle bir felaket ve böyle bir acı göstermez.
Önceden kiracı olarak oturduğumuz ev bize ağır hasarlı denmişti. E-devlet'e hafif hasar olarak girilmiş. Hangisi doğru bilmiyorum. Yıkılacak mı bilmiyorum. Sadece gören yakınlarımız çatısı falan uçmuş bir daha o evde oturulmaz, diyorlar. O gece evden kaçarken yanımıza hiçbir şey almadan kaçtık. Sonra zaten girmeden ikinci büyük deprem yaşandı ve ardından binlerce artçı oldu. Artçılar devam ediyor. Bu sebepten eve gitmeye cesaret edemedik. Yakınlarımız da ev ve çevresini görmemizi istemiyorlar çünkü gören kendine gelemiyor, doğru bir ifade olacak mı bilmiyorum ama şehir korku filmi setine dönmüş. Şimdi E-devlet'e hafif hasar olarak girilmiş bu eve girmek çok riskli olur mu? Kimliğim, kartlarım, param... Hiçbir şeyim yok şu an. Tabi eve hırsız girdi mi girmedi mi onu da bilmiyorum. İnanılmaz çalma çırpma olayı olmuş maalesef ki.
Bunun yanında canımı çok sıkan bir başka olay daha var. Özet geçmek gerekirse dünyanın en berbat ailesinin birinde büyüdüm. Bu yaz birtakım korkunç olaylar oldu. Annem ailesinin bulunduğu yani geçen hafta deprem yaşanan on ilden birine taşındı (Normalde bana hiç ayrılmayın annene ve iki kardeşine sen bak bir müddet diye baskı vardı ama ben asla kabul etmedim. Bunun doğru olmadığını söyledim. Bunun üzerine böyle bir yol izlendi.) , boşanma davası açtı. Haftada üç gün çalıştığı hafif bir işe girdi. Ev kirasını babası yani dedem ödüyordu. Bir şekilde geçiniyordu yani. Ben de Kpss 'ye girdim. İstanbul' da yaşıyorduk normalde sınavdan sonra önce dayımın yanına kafa dağıtmaya gittim sonra da annemin yanına geldim. Atama bekliyordum. Atandıktan sonra arkama bakmadan kaçacaktım. Bu ay da kılavuzun yayımlanması bekleniyordu.
Şimdi ise şehir yıkıldı. Kiralanacak ev yok. Kimsenin kimseye yardım edecek hali kalmadı çünkü dede, teyze, dayı... Herkesin evi ya yıkıldı ya ciddi hasar aldı. Geriye hedef alınacak zavallı ben kaldım.
Şu an kuzenimin yanında kalıyoruz çünkü evi şehirden uzak, tek katlı dolayısıyla artçılar hem pek hissedilmiyor hissedilen de aşırı korkutmuyor. Bugün bana "Atama kılavuzu da yayımlanmadı." dedi. Kız kardeşim de "Abla, yayımlandığında haritaya bak fay geçmeyen illeri tercih et." dedi. Bunun üzerine kuzenim de "Siz de ablanızın peşinden gideceksiniz, orada yeni bir hayat kuracaksınız." dedi. Benim sinirler hat safhaya tırmandı. Sadece "Mümkün değil, ben tek gideceğim." dedim. İnsanların evinde kalıp insanlarla hararetli kavgalara girmeyi pek istemiyorum çünkü. Bunun üzerine o da "Bunlara ne olacak, burada şehir mi kaldı? Mecburen hep birlikte gideceksiniz." diye bin tane cümle sıraladı.
Biliyorum, belki binlerce insan ölü ve yaralıyken gerçekten de ortada bir şehir bile yokken hemen bunların kavgasına, bunların peşine düşmemem gerekiyor. Ama inatla onlar beni kendine yem olarak belirliyorlar. Birtakım olaylar oluyor ve ben kendimi sürekli aynı senaryo ile mücadele ederken buluyorum. Ben zaten yüzyılda bir görülmüş bu felakete bizzat şahit olduğum için yeterince dehşet içerisindeyim üstelik bu kadar ölü ve yaralı varken gerçekten ağlamaktan artık gözlerim ağrıyor. Ama onlar hemen beni atadılar peşime de üç kişiyi taktılar. Gerçekten çok üzgünüm ve dayanamıyorum. Atandığım takdirde şartlar ne olursa olsun tek gitmek istiyorum ama onlar çoktan planı yapmışlar ve üzerimde aralıksız bir baskı kuruyorlar. İstemiyorum.
Konteyner konusunda ümidim vardı. Ancak konteyner ev sahiplerine ve evi ya yıkılana ya da ağır hasarlı olana veriliyor deniyor. Kiracı ve hafif hasarlı olanlara yok deniyor, bu doğru mu?
Yıllarca değil, dört beş aylık bir süreç ona burada destek oldular.Yıllarca akrabalarınızdan destek almışsınız, artık depremin etkisiyle verebilecek pek bişeyleri kalmamış Kİ buna rağmen ailece yine kuzeninizin evine sığınmışsınız. Ailede bir kişinin durumu düzelmişse artık onun destek yapmasını beklemeleri , kendi yağlarında kavrulmalarını beklemeleri gayet normal. Hoşunuza gitmeyecek ama bencilce davranıyorsunuz. Bence mahallenizi gidip görün ve ibret alın.
Birde anne ve babanin barışma durumları var mi.
herkesin hassas olduğu bir dönem belki birbirlerinin kıymetlerini anlamışlardır. Bu noktada bir girişim olur mu sizce.onlar da kendi duzenlerine dönerler sizde istediğiniz şekilde hayatinizi kurarsınız.bana yazarken çok mantıklı geldi.birbirlerine bu noktada şans vermek.isterler belki önce ki konularınızi okumadım hic bir fikrim yok.gercekten baba kişi si cocuklarini hic dusunmuyormu ne yaptılar ne ettiler nasillar sağ salim lermi
Ama ben de darda kalmış haldeyim. Evini, düzenini kurmuş bir profesör değilim. Cüzdanımı bile almadan üstümdeki gecelikle sokağa fırladım. Üniversitede çalışıp kurduğum birikimim bile yok. Normalde bu ay kılavuz yayımlanacaktı. Bu olağanüstü durumlar sebebiyle gelmedi, ne zaman geleceği belli değil. Benim durumum bile muallak. Kaldı ki tam da şimdi atansam bile başvuruya gidecek kıyafetim, kimliğim hiçbir şeyim yok. Bir taraftan da kuzenim kırk yaşında bir kro. Büyük bilmez, küçük bilmez, saygı bilmez... Depremden şimdilik sağ kurtuldum çok şükür ama bunun yüzünden kanser olacağım. Durumum olsa katkı yaparım elbette. Kiralarına yardımcı olurum mesela. Ama şartlar ne olursa olsun atandığım takdirde onlarla cümbür cemaat hareket etmek istemiyorum. Annemin cahilliğinin, pasifliğinin, zayıflığının, ekonomik özgürlüğünün olmayışının bedelini çok fazla ödedim.Bu naçizane benim fikrim sizi yargilamak ne de ne yasadiginizi bilmedigim konular ustunden yargi dagitmak hakkim degildir..ama sunu diyebilirim hic annelik yapmamış bir anne de olsa saygısız ergen 2 kardes olsada suan muhtaç durumdalar darda kalmis haldeler .3 kişiyi arkada bırakıp mutlu olabilme ihtimali olduğunu ben kimse için dusunemiyorum..Ne olursa olsun sizin mutluluğunuz ve huzurlu bir hayat surmenizin temel unsuru onlarında bir sekilde hayatlarını kurmada yardımcı olmanızdan geçiyor.bu nasil olur ne şekilde olur bilmiyorum ama bir yolunu bulma noktasında fikir yürütmemiz gerekiyor.siz nasil suan kuzeninizin evinde yaşamak istememenize rağmen kalmak zorundaysanız aynı duygular da o 3 kişi için geçerli olabilir.belki onlarda senin le yaşamak istemiyorlar dir.illa bir arada yaşayın da demiyorum ama 3 kişinin de hayatını kurması ve ikame ettirmeleri yönünde bir katkınız olmalı.her ne kadar ilişkiler kötü olsa da aileniz ki yanlarına gitmişsiniz ve onlarla bir yaşamı kısa sureligine planlasanizda hayatı paylaşmissiniz paylasabilmissiniz.Sizin onlara ihtiyaç duyduğunuz süreçte onların yanında kaliyormussunuz.suan hala onların yanindasınız kuzeninizin evindesiniz cunku başka çareniz yok.ayni durum da onlar icin de geçerli.demem o ki ne olursa olsun ne yaşanmışsa yaşanmış olsun siz ailesiniz..hayat kısa.arkaya dönüp gitmek ne haliniz varsa görün demek merhamete en ihtiyaç duyduğumuz şu zaman diliminde olmaz olmamalı..bir yol muhakkak bulunur yeterki arayalım..
siz küçükken geceleri kim sabahlardı... kim karnınızı doyurdu... hastayken size kim baktı... cahil olabilir ama anneniz...Annemin cahilliğinin, pasifliğinin, zayıflığının, ekonomik özgürlüğünün olmayışının bedelini çok fazla ödedim.
Hepsi tamam da kuzeniniz 40 yaşında kıroysa oturmayın adamın evinde. Zor zamanınızda sizi evine almış insanın arkasından da konuşulmaz, ayıp denen bir şey var. Zorla mı tutuyor sizi? İstemiyorsanız gidersiniz, gidemiyorsanız da biraz minnetiniz olsun.Ama ben de darda kalmış haldeyim. Evini, düzenini kurmuş bir profesör değilim. Cüzdanımı bile almadan üstümdeki gecelikle sokağa fırladım. Üniversitede çalışıp kurduğum birikimim bile yok. Normalde bu ay kılavuz yayımlanacaktı. Bu olağanüstü durumlar sebebiyle gelmedi, ne zaman geleceği belli değil. Benim durumum bile muallak. Kaldı ki tam da şimdi atansam bile başvuruya gidecek kıyafetim, kimliğim hiçbir şeyim yok. Bir taraftan da kuzenim kırk yaşında bir kro. Büyük bilmez, küçük bilmez, saygı bilmez... Depremden şimdilik sağ kurtuldum çok şükür ama bunun yüzünden kanser olacağım. Durumum olsa katkı yaparım elbette. Kiralarına yardımcı olurum mesela. Ama şartlar ne olursa olsun atandığım takdirde onlarla cümbür cemaat hareket etmek istemiyorum. Annemin cahilliğinin, pasifliğinin, zayıflığının, ekonomik özgürlüğünün olmayışının bedelini çok fazla ödedim.