Gece sarsıntı ile uyandık. Hani deprem anında çöküp belirli bir pozisyon almak gerekiyor ya, sarsıntı şiddeti ona bile müsaade etmedi. İlk saniyelerde direkt güm güm binaların yıkılma sesleri geldi. O kadar şiddetli bir depremdi ki bir duvardan diğer duvara çarpıp durdu bizi, tutunmaya bile...
www.kadinlarkulubu.com
Güncelleme : Dün akşama kadar hafif hasar olarak görünüyordu ancak şimdi E-devlet'te ağır hasar olarak görünüyor. Daha önceden böyle bir konu açmıştım. Şoku yeni yeni atlatabiliyorum. Şu an çok zor zamanlar geçiriyoruz ama elbette hem böyle bir felaketten şimdilik sağ kurtulduğum hem de şimdilik elim ayağım benimle olduğu için şükrediyorum, binlerce defa şükürler olsun. Gerçekten kıyamet gibiydi. Çok korkunçtu. Allah inşallah bir daha böyle bir felaket ve böyle bir acı göstermez.
Önceden kiracı olarak oturduğumuz ev bize ağır hasarlı denmişti. E-devlet'e hafif hasar olarak girilmiş. Hangisi doğru bilmiyorum. Yıkılacak mı bilmiyorum. Sadece gören yakınlarımız çatısı falan uçmuş bir daha o evde oturulmaz, diyorlar. O gece evden kaçarken yanımıza hiçbir şey almadan kaçtık. Sonra zaten girmeden ikinci büyük deprem yaşandı ve ardından binlerce artçı oldu. Artçılar devam ediyor. Bu sebepten eve gitmeye cesaret edemedik. Yakınlarımız da ev ve çevresini görmemizi istemiyorlar çünkü gören kendine gelemiyor, doğru bir ifade olacak mı bilmiyorum ama şehir korku filmi setine dönmüş. Şimdi E-devlet'e hafif hasar olarak girilmiş bu eve girmek çok riskli olur mu? Kimliğim, kartlarım, param... Hiçbir şeyim yok şu an. Tabi eve hırsız girdi mi girmedi mi onu da bilmiyorum. İnanılmaz çalma çırpma olayı olmuş maalesef ki.
Bunun yanında canımı çok sıkan bir başka olay daha var. Özet geçmek gerekirse dünyanın en berbat ailesinin birinde büyüdüm. Bu yaz birtakım korkunç olaylar oldu. Annem ailesinin bulunduğu yani geçen hafta deprem yaşanan on ilden birine taşındı (Normalde bana hiç ayrılmayın annene ve iki kardeşine sen bak bir müddet diye baskı vardı ama ben asla kabul etmedim. Bunun doğru olmadığını söyledim. Bunun üzerine böyle bir yol izlendi.) , boşanma davası açtı. Haftada üç gün çalıştığı hafif bir işe girdi. Ev kirasını babası yani dedem ödüyordu. Bir şekilde geçiniyordu yani. Ben de Kpss 'ye girdim. İstanbul' da yaşıyorduk normalde sınavdan sonra önce dayımın yanına kafa dağıtmaya gittim sonra da annemin yanına geldim. Atama bekliyordum. Atandıktan sonra arkama bakmadan kaçacaktım. Bu ay da kılavuzun yayımlanması bekleniyordu.
Şimdi ise şehir yıkıldı. Kiralanacak ev yok. Kimsenin kimseye yardım edecek hali kalmadı çünkü dede, teyze, dayı... Herkesin evi ya yıkıldı ya ciddi hasar aldı. Geriye hedef alınacak zavallı ben kaldım.
Şu an kuzenimin yanında kalıyoruz çünkü evi şehirden uzak, tek katlı dolayısıyla artçılar hem pek hissedilmiyor hissedilen de aşırı korkutmuyor. Bugün bana "Atama kılavuzu da yayımlanmadı." dedi. Kız kardeşim de "Abla, yayımlandığında haritaya bak fay geçmeyen illeri tercih et." dedi. Bunun üzerine kuzenim de "Siz de ablanızın peşinden gideceksiniz, orada yeni bir hayat kuracaksınız." dedi. Benim sinirler hat safhaya tırmandı. Sadece "Mümkün değil, ben tek gideceğim." dedim. İnsanların evinde kalıp insanlarla hararetli kavgalara girmeyi pek istemiyorum çünkü. Bunun üzerine o da "Bunlara ne olacak, burada şehir mi kaldı? Mecburen hep birlikte gideceksiniz." diye bin tane cümle sıraladı.
Biliyorum, belki binlerce insan ölü ve yaralıyken gerçekten de ortada bir şehir bile yokken hemen bunların kavgasına, bunların peşine düşmemem gerekiyor. Ama inatla onlar beni kendine yem olarak belirliyorlar. Birtakım olaylar oluyor ve ben kendimi sürekli aynı senaryo ile mücadele ederken buluyorum. Ben zaten yüzyılda bir görülmüş bu felakete bizzat şahit olduğum için yeterince dehşet içerisindeyim üstelik bu kadar ölü ve yaralı varken gerçekten ağlamaktan artık gözlerim ağrıyor. Ama onlar hemen beni atadılar peşime de üç kişiyi taktılar. Gerçekten çok üzgünüm ve dayanamıyorum. Atandığım takdirde şartlar ne olursa olsun tek gitmek istiyorum ama onlar çoktan planı yapmışlar ve üzerimde aralıksız bir baskı kuruyorlar. İstemiyorum.
Konteyner konusunda ümidim vardı. Ancak konteyner ev sahiplerine ve evi ya yıkılana ya da ağır hasarlı olana veriliyor deniyor. Kiracı ve hafif hasarlı olanlara yok deniyor, bu doğru mu?