Hafif Hasar Raporu Verilen Ev ve Konteyner Meselesi

siz küçükken geceleri kim sabahlardı... kim karnınızı doyurdu... hastayken size kim baktı... cahil olabilir ama anneniz...

birçok insan oradaki hiç kimseyi tanımadığı halde maddi manevi destek oluyor... her ay belli bir bağış yapıyor. evlerinde işe yarar ne varsa tırlara koyup göndermek için uğraşıyor. bir sürü insan evini açtı... çocuklar yanlız kalmasın diye bir sürü insan koruyucu aile başvurusunda bulundu... size ne yaptılarsa yaptılar ama aileniz... mesafeli olsanız bile destek olmalısınız. yaptığınız bencillik kusura bakmayın...
Bakın, insanların neden bana ben sanki kurulu düzeni olan, geliri bol bir iş insanıymışım gibi yorum yazdığını anlayamıyorum. Geçmişi bir kenara bırakıyorum ben de cüzdanımı bile almadan gecelik ile sokağa fırladım. Normal akışta kılavuzun gelmiş olması gerekiyordu ama gelmedi. Ben de yani desteğe ihtiyaç duyan konumdayım.
 
Hepsi tamam da kuzeniniz 40 yaşında kıroysa oturmayın adamın evinde. Zor zamanınızda sizi evine almış insanın arkasından da konuşulmaz, ayıp denen bir şey var. Zorla mı tutuyor sizi? İstemiyorsanız gidersiniz, gidemiyorsanız da biraz minnetiniz olsun.
Mesajı dışarıdan okuyan biri olarak hoş bulmamanızı ve tepki göstermenizi anlıyorum, hak veriyorum. Ancak zamanında biz de onu ve ailesini çok ağırladık. Çok hizmet ettik. Kimseye de bir saygısızlık yapmadık. Bir insana yardım etmenin bir adabı vardır. Annem o kadının teyzesi mesela, oturup anneme "Teyze şurayı sil. Teyze şunu yap. Teyze çay koy. " tarzı bir seviyesi var. Çok hakaret ve küfür içerikli konuşuyor kimse yadırgamıyor çünkü öyle kötü yetişmiş. Bana durup dururken ağzına geleni sayıyor. İstanbul 'da ki o şaşalı hallerim olsaydı asla haddine düşmezdi, bunu biliyor. Onun o kültürsüzlüğünü, saygısızlığını on saat aralıksız aşağılardım asla susmazdım. Bana hadsizlik yapmasına asla müsaade etmezdim. Maalesef insan ne olacağını hiç bilmiyor, hayat insanı her duruma sokuyor. Beğenmiyorsan git, ifadesine de katılıyorum. Keşke gidebilsem. Cüzdanımı bile alamadan gecelik ile sokağa fırladım. Bir yere gitmek istesem kimliğim, kıyafetim bile yok. Bunu bildiği için bu kadar yükleniyor.
 

Güncelleme : Dün akşama kadar hafif hasar olarak görünüyordu ancak şimdi E-devlet'te ağır hasar olarak görünüyor.

Daha önceden böyle bir konu açmıştım. Şoku yeni yeni atlatabiliyorum. Şu an çok zor zamanlar geçiriyoruz ama elbette hem böyle bir felaketten şimdilik sağ kurtulduğum hem de şimdilik elim ayağım benimle olduğu için şükrediyorum, binlerce defa şükürler olsun. Gerçekten kıyamet gibiydi. Çok korkunçtu. Allah inşallah bir daha böyle bir felaket ve böyle bir acı göstermez.

Önceden kiracı olarak oturduğumuz ev bize ağır hasarlı denmişti. E-devlet'e hafif hasar olarak girilmiş. Hangisi doğru bilmiyorum. Yıkılacak mı bilmiyorum. Sadece gören yakınlarımız çatısı falan uçmuş bir daha o evde oturulmaz, diyorlar. O gece evden kaçarken yanımıza hiçbir şey almadan kaçtık. Sonra zaten girmeden ikinci büyük deprem yaşandı ve ardından binlerce artçı oldu. Artçılar devam ediyor. Bu sebepten eve gitmeye cesaret edemedik. Yakınlarımız da ev ve çevresini görmemizi istemiyorlar çünkü gören kendine gelemiyor, doğru bir ifade olacak mı bilmiyorum ama şehir korku filmi setine dönmüş. Şimdi E-devlet'e hafif hasar olarak girilmiş bu eve girmek çok riskli olur mu? Kimliğim, kartlarım, param... Hiçbir şeyim yok şu an. Tabi eve hırsız girdi mi girmedi mi onu da bilmiyorum. İnanılmaz çalma çırpma olayı olmuş maalesef ki.

Bunun yanında canımı çok sıkan bir başka olay daha var. Özet geçmek gerekirse dünyanın en berbat ailesinin birinde büyüdüm. Bu yaz birtakım korkunç olaylar oldu. Annem ailesinin bulunduğu yani geçen hafta deprem yaşanan on ilden birine taşındı (Normalde bana hiç ayrılmayın annene ve iki kardeşine sen bak bir müddet diye baskı vardı ama ben asla kabul etmedim. Bunun doğru olmadığını söyledim. Bunun üzerine böyle bir yol izlendi.) , boşanma davası açtı. Haftada üç gün çalıştığı hafif bir işe girdi. Ev kirasını babası yani dedem ödüyordu. Bir şekilde geçiniyordu yani. Ben de Kpss 'ye girdim. İstanbul' da yaşıyorduk normalde sınavdan sonra önce dayımın yanına kafa dağıtmaya gittim sonra da annemin yanına geldim. Atama bekliyordum. Atandıktan sonra arkama bakmadan kaçacaktım. Bu ay da kılavuzun yayımlanması bekleniyordu.

Şimdi ise şehir yıkıldı. Kiralanacak ev yok. Kimsenin kimseye yardım edecek hali kalmadı çünkü dede, teyze, dayı... Herkesin evi ya yıkıldı ya ciddi hasar aldı. Geriye hedef alınacak zavallı ben kaldım.

Şu an kuzenimin yanında kalıyoruz çünkü evi şehirden uzak, tek katlı dolayısıyla artçılar hem pek hissedilmiyor hissedilen de aşırı korkutmuyor. Bugün bana "Atama kılavuzu da yayımlanmadı." dedi. Kız kardeşim de "Abla, yayımlandığında haritaya bak fay geçmeyen illeri tercih et." dedi. Bunun üzerine kuzenim de "Siz de ablanızın peşinden gideceksiniz, orada yeni bir hayat kuracaksınız." dedi. Benim sinirler hat safhaya tırmandı. Sadece "Mümkün değil, ben tek gideceğim." dedim. İnsanların evinde kalıp insanlarla hararetli kavgalara girmeyi pek istemiyorum çünkü. Bunun üzerine o da "Bunlara ne olacak, burada şehir mi kaldı? Mecburen hep birlikte gideceksiniz." diye bin tane cümle sıraladı.

Biliyorum, belki binlerce insan ölü ve yaralıyken gerçekten de ortada bir şehir bile yokken hemen bunların kavgasına, bunların peşine düşmemem gerekiyor. Ama inatla onlar beni kendine yem olarak belirliyorlar. Birtakım olaylar oluyor ve ben kendimi sürekli aynı senaryo ile mücadele ederken buluyorum. Ben zaten yüzyılda bir görülmüş bu felakete bizzat şahit olduğum için yeterince dehşet içerisindeyim üstelik bu kadar ölü ve yaralı varken gerçekten ağlamaktan artık gözlerim ağrıyor. Ama onlar hemen beni atadılar peşime de üç kişiyi taktılar. Gerçekten çok üzgünüm ve dayanamıyorum. Atandığım takdirde şartlar ne olursa olsun tek gitmek istiyorum ama onlar çoktan planı yapmışlar ve üzerimde aralıksız bir baskı kuruyorlar. İstemiyorum.

Konteyner konusunda ümidim vardı. Ancak konteyner ev sahiplerine ve evi ya yıkılana ya da ağır hasarlı olana veriliyor deniyor. Kiracı ve hafif hasarlı olanlara yok deniyor, bu doğru mu?
yanlış anlamayında bi arkadaş demi depremden önce haklıydın ama ya şimdi vicdanın rahat edecekmi merak ettim biz burda hiç tanımadığımız insanlara kucak açıyoruz evinde bakanımı dersin evini bedelsiz verenimi dersin çeyizlik yorganlarımızı tencerelerimizi neler nelere topladık ayarladık bin kere helal olsun insan kanlı bıçaklı olsada durum toplanana kadar ailene sahip çıkman gerekir
 
yanlış anlamayında bi arkadaş demi depremden önce haklıydın ama ya şimdi vicdanın rahat edecekmi merak ettim biz burda hiç tanımadığımız insanlara kucak açıyoruz evinde bakanımı dersin evini bedelsiz verenimi dersin çeyizlik yorganlarımızı tencerelerimizi neler nelere topladık ayarladık bin kere helal olsun insan kanlı bıçaklı olsada durum toplanana kadar ailene sahip çıkman gerekir
Şu kısım neden anlaşılmıyor, yardıma benim de ihtiyacım var. Evini, düzenini kurmuş yüksek gelirli bir iş insanı değilim. Ben de kimliğim, üstüm, çorabım bile olmadan sokağa fırlamış bir depremzedeyim. Normal akışta bu ay kılavuz gelecekti ancak bu olağanüstü durum ortaya çıkınca o bile gelmedi. Ne zaman gelir belli değil. Burası kıyamet yeri gibi. İnanın normal şartlarda olsaydım tanımadığım insanlara ben de yardım ederdim.
 
Bakarsan başına kalacaklar ve belki de omur boyu evlenemeyeceksin .Başına bela olacaklar ve Allah razı olsun bile demeyecekler Maalesef çoklu kardeşlikten nankörlük çok oluyor .olan sana olacak .herkes depremden önce sonra demiş ama bunun öncesi sonrası olmaz .bugün acıdığın o insanlar yarın tepene çıkacak .en ufak bir lafta bütün iyiliklerin silinecek. Sen bakmak zorunda değilsin kaldı ki anneleri terk etmiş. Allah rızası diyorsun ,iyilik yap denize at diyorsun ama bu devirde bunu umursayan kalmamış. O yüzden kimse kimseye laf edemez.senin için hangisi uygunsa onu yap zira onlar da onu yapardı seni umursamazdi. Enayilikle Allah rızası için bakmak arasında ince bir çizgi var .Bu biraz enayilige giriyor
Yani onlara kalsa belki lisede okulu bırakıp kendimi onlara adamam gerekirdi.
 
Bakarsan başına kalacaklar ve belki de omur boyu evlenemeyeceksin .Başına bela olacaklar ve Allah razı olsun bile demeyecekler Maalesef çoklu kardeşlikten nankörlük çok oluyor .olan sana olacak .herkes depremden önce sonra demiş ama bunun öncesi sonrası olmaz .bugün acıdığın o insanlar yarın tepene çıkacak .en ufak bir lafta bütün iyiliklerin silinecek. Sen bakmak zorunda değilsin kaldı ki anneleri terk etmiş. Allah rızası diyorsun ,iyilik yap denize at diyorsun ama bu devirde bunu umursayan kalmamış. O yüzden kimse kimseye laf edemez.senin için hangisi uygunsa onu yap zira onlar da onu yapardı seni umursamazdi. Enayilikle Allah rızası için bakmak arasında ince bir çizgi var .Bu biraz enayilige giriyor
Yani onlara kalsa belki lisede okulu bırakıp kendimi onlara adamam gerekirdi.
 
yanlış anlamayında bi arkadaş demi depremden önce haklıydın ama ya şimdi vicdanın rahat edecekmi merak ettim biz burda hiç tanımadığımız insanlara kucak açıyoruz evinde bakanımı dersin evini bedelsiz verenimi dersin çeyizlik yorganlarımızı tencerelerimizi neler nelere topladık ayarladık bin kere helal olsun insan kanlı bıçaklı olsada durum toplanana kadar ailene sahip çıkman gerekir
Konu sahibine ben de yukarıda tepki gösterdim, hatalı olduğu noktalar var. Ama bizim hiç tanımadığımız insanlara yaptığımız destekle bu konudaki bir değil. Biz gücümüz yetmediği noktada “kusura bakma” diyip bırakabiliriz. Ama konu sahibi alıp atandığı yere götürse 6 ay sonra misafirlik uzadı hadi diyemez. Pratikte “durum toplarlanana kadar”ın karşılığı yok maalesef. Çünkü annesine destek olan diğer insanlar da depremzede artık. Ben konu sahibine de suç bulamıyorum çünkü o da oldukça sıkışmış ve çaresiz.
 
Konu sahibine ben de yukarıda tepki gösterdim, hatalı olduğu noktalar var. Ama bizim hiç tanımadığımız insanlara yaptığımız destekle bu konudaki bir değil. Biz gücümüz yetmediği noktada “kusura bakma” diyip bırakabiliriz. Ama konu sahibi alıp atandığı yere götürse 6 ay sonra misafirlik uzadı hadi diyemez. Pratikte “durum toplarlanana kadar”ın karşılığı yok maalesef. Çünkü annesine destek olan diğer insanlar da depremzede artık. Ben konu sahibine de suç bulamıyorum çünkü o da oldukça sıkışmış ve çaresiz.
Bunu anlatamıyorum işte. Yukarıda da dediğim gibi ben de felaketin tam ortasında kalmış bir depremzedeyim. Çocukluğumdan beri hep kendi kendime uğraştım. Bir şekilde başarı bursları kazandım. Bunlarla kendi kendime hesap kitaplar yaptım. Kimseden bir kitap bile istemeden çok şükür bu yaşa kadar geldim. Ama ilk defa elimi cebime attığımda bir lira param bile yok. Ev ağır hasarlı ama galiba duruma göre yarım saat, bir saat falan izin verilecek. Kısmet olur eve gidersem ne ile karşılaşacağım belli değil. "Deprem bitti, biz sağ kaldık." diyemiyorum. Çünkü öyle bir şey ki sürekli sallanıyoruz. Deprem bitmiyor, büyüklüğü değişiyor sadece. Buraya birkaç ay önce geldim. Bilmediğim bir memleket. Ve ben bana yabancı gelen bu memlekette tırlarla kefen taşındığına şahit oldum. Maddi ve manevi anlamda çökmüş haldeyken daha da berbat bir haldeyim şu an. Sadece oturup "Sağım şimdilik, sağlıklıyım şimdilik, çok şükür." diyebiliyorum. Bu ay kılavuz gelecekti, olağanüstü bir durum ortaya çıktı, gelmiyor. Ne zaman geleceği belli değil. Tam şimdi şu an sağ kalıp atansam bile kendi kendime bakacak durumda değilim yani. Üç beş ay diye akıl verenleri hiç anlayamıyorum. Yabancı depremzede bir aile olsa ya da depremzede bir akraba olsa tamam, kimse kimsenin yanında ömür boyu kalamayacağını bilir. Şimdi biz cümbür cemaat gittik diyelim, üç beş ay sonra ne olacak yani? Annem "Tamam beş ay seninle kaldık. Bize yeter. Biz yeni bir yer arayalım. Sen yalnız yaşarsan daha mutlu olursun, daha rahat edersin." yani böyle bir konuşma yapıp kalkıp gidecekler mi? Yapılan birtakım kıyaslamaları asla anlamıyor ve asla mantıklı bulmuyorum. Şu an şartları elverişli biri olsam ben de herkes gibi elimden geleni yapardım zaten .
 
Bunu anlatamıyorum işte. Yukarıda da dediğim gibi ben de felaketin tam ortasında kalmış bir depremzedeyim. Çocukluğumdan beri hep kendi kendime uğraştım. Bir şekilde başarı bursları kazandım. Bunlarla kendi kendime hesap kitaplar yaptım. Kimseden bir kitap bile istemeden çok şükür bu yaşa kadar geldim. Ama ilk defa elimi cebime attığımda bir lira param bile yok. Ev ağır hasarlı ama galiba duruma göre yarım saat, bir saat falan izin verilecek. Kısmet olur eve gidersem ne ile karşılaşacağım belli değil. "Deprem bitti, biz sağ kaldık." diyemiyorum. Çünkü öyle bir şey ki sürekli sallanıyoruz. Deprem bitmiyor, büyüklüğü değişiyor sadece. Buraya birkaç ay önce geldim. Bilmediğim bir memleket. Ve ben bana yabancı gelen bu memlekette tırlarla kefen taşındığına şahit oldum. Maddi ve manevi anlamda çökmüş haldeyken daha da berbat bir haldeyim şu an. Sadece oturup "Sağım şimdilik, sağlıklıyım şimdilik, çok şükür." diyebiliyorum. Bu ay kılavuz gelecekti, olağanüstü bir durum ortaya çıktı, gelmiyor. Ne zaman geleceği belli değil. Tam şimdi şu an sağ kalıp atansam bile kendi kendime bakacak durumda değilim yani. Üç beş ay diye akıl verenleri hiç anlayamıyorum. Yabancı depremzede bir aile olsa ya da depremzede bir akraba olsa tamam, kimse kimsenin yanında ömür boyu kalamayacağını bilir. Şimdi biz cümbür cemaat gittik diyelim, üç beş ay sonra ne olacak yani? Annem "Tamam beş ay seninle kaldık. Bize yeter. Biz yeni bir yer arayalım. Sen yalnız yaşarsan daha mutlu olursun, daha rahat edersin." yani böyle bir konuşma yapıp kalkıp gidecekler mi? Yapılan birtakım kıyaslamaları asla anlamıyor ve asla mantıklı bulmuyorum. Şu an şartları elverişli biri olsam ben de herkes gibi elimden geleni yapardım zaten .
Şimdilik kendinizi doldurmayın. Zorla gelecek değiller. Heleki büyükşehire atanırsanız bir hemşire maaşı zaten ev tutup döşemenize yetmeyecek. Bence ilk aşamada eşyalı bir eve ev arkadaşı olarak girin ya da apart tutun. Yani ben ev tutmaya gücünüz olmayacağı için zaten birlikte yaşama imkanınızın olmayacağını düşünüyorum. Şu an boş yere endişe ediyor gibisiniz.
 
Şimdilik kendinizi doldurmayın. Zorla gelecek değiller. Heleki büyükşehire atanırsanız bir hemşire maaşı zaten ev tutup döşemenize yetmeyecek. Bence ilk aşamada eşyalı bir eve ev arkadaşı olarak girin ya da apart tutun. Yani ben ev tutmaya gücünüz olmayacağı için zaten birlikte yaşama imkanınızın olmayacağını düşünüyorum. Şu an boş yere endişe ediyor gibisiniz.
İşte etraf cahil kaynadığı için bir hemşire maaşı ile artık yaşamın mümkün olmayacağını bilmiyorlar ya da biliyorlar ancak bu şekilde konuşmak elbette işlerine geliyor. Konuda bu herkesin yabancılara bile yardım ettiği ile üç beş ay mevzusu nasıl türedi, buna anlam veremediğim için bu kadar uzun uzun açıklamak istedim.
 
Yani onlara kalsa belki lisede okulu bırakıp kendimi onlara adamam gerekirdi.
Salla gitsin
Annemde de babamda da hatta eşimin sülalesinde gördüğüm, istisnalar güzel kardeşlikler hariç kimsenin iyilikten bilmediği.
 
Şimdilik kendinizi doldurmayın. Zorla gelecek değiller. Heleki büyükşehire atanırsanız bir hemşire maaşı zaten ev tutup döşemenize yetmeyecek. Bence ilk aşamada eşyalı bir eve ev arkadaşı olarak girin ya da apart tutun. Yani ben ev tutmaya gücünüz olmayacağı için zaten birlikte yaşama imkanınızın olmayacağını düşünüyorum. Şu an boş yere endişe ediyor gibisiniz.
Annesinin çalışma kendi düzenini kurma durumu yok anladığım kadarıyla. Yeğeninde sonsuza kadar kalamayacağına, ona maddi destek veren insanların da destek verecek durumu kalmadığına ( onlar da depremzede) göre bu problemin bir çözümü yok bence. Gittiği şehirde oda veya apart tutmadığı tüm senaryolarda ailesinin onun yanında kalmaktan başka şansı yok. O nedenle tek kişilik bir yer ayarlamalı.
 
X