gülmeyi sevmeyen bakmasın hehehe :D

Temel ve Dursun kış mevsimi Sibirya’ya geziye giderler.
Temel bir mağazada ayağına çok büyük bir çorap ve iki kalpak alır.
Çorabı başına, kalpakları da ayaklarına geçirdiğini gören Dursun:
- Uy Temel, ha pu yaptuğun puranun modasimidur? - diye sorunca, Temel:
- Ne modasu. Penum Toktor temiştiçi, hasta olmamak içun, ayaklarunu siçak, paşuni serun tutacaksun. -
 
Bir gün Temel Dursun’un yanına gelerek, internetten bir bayan tanıdığını, çok güzel, zengin ve kendisini görür görmez aşık olduğunu defalarca anlatmasına rağmen Dursun’dan ilgi görmeyince:
- Ula Dursun neden pir şey demeysun?- diye sorar.
- Tüşüneyrum da.
-Ne tüşüneysun?
- Haçan sana aşuk olacak kadunun kaç gram aklinun olduğuni tüşüneyrum.
 
Temel bir gün bir davete gider. Orada oturan bir adama yaklaşıp sorar:
- Uşağum sen japon misun? Adam:
Yok kardeş değilim. Aradan 10 dakika geçer Temel yine adama sorar
- Uşağum sen japon misun? Adam bu sefer:
- Kardeşim git manyak mısın ya sen? Aradan bir 10 dakika daha geçer ve Temel adama bir daha sorar:
- Uşağum sen japon misun? Adam da artık iyice sinirlenmiş.
- Evet lan japonum ne olacak!
Bizim temelde der ki:
- Vallahi hiç benzemiyisun.
 
Temel arabasıyla giderken kırmızı ışıkta geçer ve polis durdurur ve ehliyetini ister.
Temel de:
-Ula verdunuz mu da isteysunuz.
 
Temel bir gün Dursun'la dağa tırmanıyormuş. Tırmanırken temelin karşısına ölü bir kuş çıkmış. Temel:
Aa bak kuş ölmüş.
Dursun da havaya bakıp:
-Hani ula ben göremeyrum..
 
Temel bir gün arkadaşlarıyla denize gitmiş. Denizin altından en uzağa kim gider diye iddaya girmişler. Herkes dalmış sıra Temel'e gelmiş. Temel daldığı gibi çıkmış. Herkes şaşırmış. Sormuşlar:
-Temel napaysun uşağum sen?
-Ula nefes almayi unutmuşum da!
 
Temel askere gider ama komutanı karadenizlileri hiç sevmez. Komutanı bir gün karadenizlileri bir köşeye ayırır.Ve tek tek sorar.
"Fındık de bakim oğlum", "Finduk" der asker. Birine daha sorar. Fındık de bakim oğlum. Finduk. Temel düşünür ve öğrenir.Temele gelir sıra.
"Fındık de bakim" der komutanı. Fındık der Temel. Komutan şaşırır ve bir daha sorar. Temel yine doğru söyler. Komutan düşünür. Bu kez "fıstık de bakim oğlum" der. Temel fistuk der ve yumruğu yer.
 
Temel her gece yatmadan önce ayaklarına böcek ilacı sıkıyormuş. Fadimenin çok dikkatini çekmiş sonunda sormuş:
-Temelum niye ayaklarina böcek ilacı sıkayisun?
-Ayaklarimda karincalanma olayi da.
 
Hergün işten eve ıslak olarak gelen Temel'e karısı Fadime sorar:
- Ula Temel nedur pu halin hercun aynu sey eve ıslak celiyorsun.
Temel:
- Falla bende anlamayrum karucum. Sandalla eve celurken cigaramu denize atayrum tam sönsün die bide ustune basayrum sonra boyle ıslanayrum.
 
Temel dahiliyeciye gitmiş. Doktor ona neyinin olduğunu sormuş.

-Öksurayrum, demiş Temel.

-Ne zamanlar öksürüyorsun?

-Tuvalette oturayurken kapiyu tiklattiklari zaman, demiş Temel.
 
Temel, Dursun'un evi önünde bağırmaktadır:

-"Ula Tursun evde misun?"

Dursun:

-"Evde değülum da!"

Temel:

-"Ula Tursun kapida bir çift çizme var!"

Dursun:

-"Olabilür benim uç çift çizmem var!"
 
Temel'in oğlu yüzünde üzgün bir ifade ile okuldan gelmiş.Temel bu durumu görünce sormuş:
- Ne oldu ?
- Matematik dersinden zayıf aldım.
- Niye ?
- Öğretmen 2 kere 2 kaç eder dedi, bende 6 dedim.
- E oğlum, 2 kere 2 dört eder, hadi bilemedin beş eder. 6 nerden çıktı?
 
İhtiyar Temel doktora gider, sol ayağı ağırmaktadır.

Doktor muayene eder:

-"Yaşlılıktan, yaşlılıktan!"

Temel doktorun teşhisini beğenmez!

-"Doktor bey, haçan sağ ayağum da aynı yaştadır, o niçun ağırmayi?"
 
Temel ve Dursun akıl hastanesinden kaçınca doktorlar bütün gün ikiliyi aramış...
Bakmadık yer bırakmamışlar ama bir türlü bulamamışlar. Akşam hastaneye dönünce Temel'le Dursun'u yerlerinde bulmuşlar;
- Sabahtan beri sizi arıyoruz, nereye gittiniz?
- Bugün prova yaptuk yarin kaçacağız.
 
Cemal bir gün amansız hastalığa tutulmuş. Hastaneye kaldırmışlar. Dikkatini doktorların eldivenleri çekmiş. Temele sormuş:
-Temel bu toktorlar niye eldiven takayi?
-Ameliyatta ölürsen, parmak izi kalmasun diye daa :)
 
Erzurumlu, Bayburt'a gitmiş, kahveye girmiş:

-“Hele gardaş bir çay getir de içek.” demiş.

Ve peş peşe 29 bardak çay içmiş. Bayburtlu sormuş:

-“Ağabeyi, daha getirim mi? “

Erzurumlu, elini kalbine götürüp, yanıt vermiş:

-“Yoğ gardaş. 30 bardak oldu mu çarpıntı yapir.”
 
Nasrettin Hoca'ya sormuşlar:
“Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.”
Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca:
...“Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasrettin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam.
“Daha sonra?” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki, ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş:
“Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam. Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: "Hiçlik makamında!”
 
Nasreddin Hocaya sormuşlar:
- Hocam Ramazan bizden memnun mu, onu memnun edebiliyor muyuz?
Hoca cevaplamış:
- Memnun olmasa her sene 10 gün önce gelir miydi?
 
Hoca'ya yaşını sorarlar, "Kırk" diye yanıtlar, "Tam kırk!" On sene sonra aynı soruyu yine "Kırk" diye yanıtlayınca, "E hocam, on yıl önce de kırk yaşında olduğunu söylemiştin" derler. Hoca da hiç istifini bozmadan, "Evladım, ne bileyim on sene öncesini!" diye yanıtlar.
 
Nasreddin Hoca oğlunun eline bir testi tutuşturup çeşmeden su getirmesini istemiş. Çocuk dışarı çıkarken de ensesine bir tokat atıp :
- Testiyi kırma ha ! diye öğüt vermiş .
Bunu gören komşulardan biri :
- Yahu Hocam demiş, henüz testiyi kırmadan niye dövüyorsun yavrucağızı ?
Hoca cevap vermiş :
- Testiyi kırdıktan sonra neye yarar be birader !
 
X