Gülmekten öleceksiniz allah korusun:)))

E

EU2

Ziyaretçi

AKILLI KADIN
Mehmet ile Handan öğrenci olup, aynı evi paylaşmaktadırlar.
Bir gün Handan ve Mehmet, Mehmetin annesini yemeğe davet
ederler,Mehmetin annesi akşam yemeği süresince Handanı uzun uzun süzer
ve aslında Handanın çok alımlı ve güzel bir kız olduğunu , acaba
aralarında ev arkadaşlığından daha ileri bir boyutta bir ilişkinin
mevcut olup, olmadığını merak eder.
Aklını okumuşçasına Mehmet annesine der ki: Ne düşündüğünü biliyorum
ama emin ol ki sadece ev arkadaşıyız, ötesi yok.
Akşam yemeğinden sonra Mehmetin annesi evine döner.
Aradan bir iki gün sonra Handan der ki: Mehmet,annen bize yemeğe
geldiğinden beri gümüş çorba kasesini bulamıyorum.
Mehmet yanıtlar: Annemin almış olabileceğini tahmin etmiyorum ama ben
yine de kendisine bir mektup yazayım.Oturur ve yazar:
Anneciğim,Gümüş çorba kasesini sen aldın demiyorum, ama almadın da
demiyorum.Fakatkonu şu ki: sen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş
çorba kasesi kayıp. sevgiler oğlun Mehmet.

Bir hafta sonra Mehmetin annesinden mektup gelir:
Sevgili oğlum: Handanla yatıyorsun demiyorum, ama yatmıyorsun da
demiyorum. Fakat konu şuki: Handan kendi yatağında yatıyor olsaydı,
gümüş çorba kasesini çoktan bulmuş olurdu.
Sevgiler annen.



BABAYI ZİYARET

Babo nasısan, eyimisen?
Gene Fatihayı gaptın, keyfin yerinde.
Oraları bilmem amma... Buraları bura olmaktan çıhmış gayri.
Mezarıydan galksan,gafayı yersen.Öldüğüye sevinirsen...


Sıra geceleri bitti artık.
Şindi Bitliste beş minare de yok.
Hasangalasında caketim de galmamış.
Hem Urfa dağlarında ceylanlar da gezmiy.Herkes:
Şak - şuka, şaka da - şuka söylüy...


Ne mırranın, ne de gayfenin dadı galdı,
Gayfenin neslisi çıkmış, südü de içinde.
Gaçak çay da hepden gaçak olmus, Sallama içiyler...


Ahhh...Şu gavur icadı televizyon yokmu?
Tam üç tene eve aldım, gene de acans dinliyemiyem.
Gumasının yüzünden gocasından ayrılan böyük gız,
Yaseminin penceresinden bakmazsa göremiymiş.
Öbür oğlan Gurtlar Vadisi.Hele o güccüğü yok mu? Sen görmedin.
Saçını hep Amerikan kesdiren,Gözü,gulağı oynuy namıssızın.
Acun Firarda diy, başka bişey demiy...
Turizm dersine eyi geliymiş.
Valla yalan, Mahsadi çıbıldak garılara baha...


Torunun Şehmuzla iftihar etmelisen,
Aletirik Mehendisi çıktı.İş bulamadı,galdırım mehendisiyem diy.
Galdırım da yok ya, çamırlarda debeleniy, duruy...


Babo bi de telefon çıkmış, minnacık.
Şalvarın cebine on tene sığar şerefsizim.
Tele-fon amma teli, meli yok.
Eyi bisey de çok yalan söylüy.
Ben Siloyu tarlada görüyem, Aradığın gişiye ulaşılmıy diy.
Ancaaa foturaf bilem çekiy vallaha...


Bu cumma ruhuya hatim indirecektik;
Mevlüt Hoca nazlanıy, boğazı ağrıymış.
Yoh gendini üçaylara hazırlıymış...
Eve iki tene CD gondermiş, Bunuyla gırk hatim iner demiş.
Eh... Sende bunuyla idare edersiy.


Dünya işleri bitmiy.
Şimdi bana müsade:Aşagi kepir tarlaya gidiyim.
Golf oynuyacağım da...


KOCAYA MEKTUP

Genç bir kadın, aylardır şantiyede olan kocasına aşağıdaki satırları yazar:

'Sevgilim,
Biliyorsun, sen şantiyedeyken nur topu gibi bir bebeğimiz oldu. Sütüm
yetmediği için, yavrumuzu besleyebilmek amacıyla bir sütanne tuttum.
Yalnız, bu sütannenin zenci olmasından dolayı çocuğumuz, emdiği sütün
etkisiyle zaman içinde zenciye dönüştü. Haberin olsun dedim.
Bu konuda benim bir suçum olduğunu düşünmezsin umarım.
Öptüm,
Biricik eşin'

Kadının kocası da bunun üzerine annesine bir mektup yazar:
'Sevgili anneciğim,
Karım bana gönderdiği son mektupta, sütü yetersiz olduğu için bir
sütanne tuıtmak zorunda kaldığını, o sütannenin zenci olduğunu ve bu
yüzden bebeğimizin renginin de zamanla koyulaştığını yazıyor. Bundan
eşimi sorumlu tutamayız, tabii ki .
Selam ve sevgilerimle'

Annesi ise oğluna şöyle bir cevap yazar:

'Sevgili oğlum,
Aslına bakarsan, sen doğduğunda benim sütüm de yetersiz kalmıştı.
Ama biz fakir olduğumuzdan dolayı, sütanne tutamayıp onun yerine seni
inek sütüyle beslemek zorunda kalmıştık. Bu durumda takdir edersin ki,
senin safkan bir öküz olmanın sorumlusu ben değilim.
Seni seven annen'


BENİM ZEKAM DURUYOR

Adam oğlunun okuldaki başarısıyla, sürekli övünürdü. Çocuğunun karnesini okurken gururla karısına: "Hiç şüphe yok, bu çocuk benim zekamı almış" dedi. Karısı şöyle cevap verdi:
- Orası doğru, çünkü benim zekam yerinde duruyor!



UYKU SORUNU

İki arkadas yıllar sonra karşılaşır. Birinin saç sakalı
birbirine karışmış. Gözlerinin feri sönmüş. Bitkin halde..
"Bu ne hal" der öteki..
"Sorma" diye dertli dertli baslar, bitkin olani.. "Uyku sorunum var.."
"Erken yat.."
"Sorun da orda basliyor zaten.. Saat sekizde uykum geliyor.
Yataga yatiyorum. Hemen gozlerim kapaniyor. Kapanir kapanmaz
da kendimi koca bir TIR'in direksiyonunda buluyorum. Zeytinburnu'nundan
yükü
sariyorum.. Edirne.. Gec Bulgaristan, Sofya'da mal indiriyorum.
Yeni mali yukluyorum, ayni hizla,gene Zeytinburnu'na geliyorum ki sabah
olmus.
Tursu gibi kalkiyorum yataktan.. Bu her gece boyle.."
"Aaaa" der arkadasi.. "Benim bir ruh doktoru arkadasim var.
Kartini vereyim. Bir dene, belki faydasi olur.."
Adam doktora gider son bir umitle.. Doktor uzun uzun dinler..
Sonra anlatir: "Bu gece Zeytinburnu'ndan ciktiginda, Florya'daki Shell
istasyonunda seni bekleyecegim, sorunu da cozecegim, merak etme.."
Adamin pek akli basmaz ama, uykuya dalar dalmaz, mali yukleyip yola
cikinca,
Florya benzin istasyonunda doktora sahiden rastlamaz mi?..
Durdurur TIR'i.. Doktor yanina gelir.. "Tamam" der, "Senin yolun bu kadar..
Bundan otesi bana ait. Hadi in.."
Adam TIR'dan iner.. Ondan sonra ve o gunden sonra, artik
rahat rahat uyur, sagligina kavusur..
Birkac hafta sonra, bu defa, uzun zamandir gormedigi
baska bir arkadasina rastlar.. Bakar tipki kendi eski hali.. Bitkin
zavalli..
"Hayrola" der..
"Vallahi uyku sorunum var" der, oteki.. "Gece sekizde uykum geliyor.
Yatiyorum.. Bes cilgin kadin.. Sharon, Claudia, Cindy, Naomi, Laetitia!..
Sabaha kadar nasil saldiriyorlar bana...adeta parçalıyorlar beni.
Yani keyifli de, bittim birader.. Bittim.. Cildirmak üzereyim.."
"Tesadüfe bak" der, bizimki.. "Benim de benzeri bir sorunum vardi..
Bir doktor tavsiye ettiler. Gittim. Bir seansta cozdu.. Iste
karti,bir de sen ugra.."
Bir hafta sonra iki arkadas tekrar karsilasir. Bitkin adamin hali
eskisinden beter.
"Ne oldu yahu.. Gitmedin mi benim doktora" der, bizimki..
"Gittim.. Gitmez olur muyum?.. Bu halimin sebebi o..
Senin de, doktorunun da Allah belanızı versin.."
"Ne oldu yahu, anlatsana.."
"Daha ne olacak?.. Senin doktor benden kadınları aldı.
Altıma bir TIR verdi.
Her gece Florya - Sofya gidip geliyorum....



TEMELİN BABASI NASIL ÖLDÜ?

Temel'in babası vefat eder... Cenazeye gelen bir aile dostu Temel'e sorar: Nasıl oldu? Cevap: 30.kattan aşağıya düştü... Adam: Vah vah desene çok feci ölmüş... Temel: Yok yok öyle ölmedi... tam yere düşecekken manavın tentesine çarpıp tekrar yükseldi... Adam: Vah Vaah! Daha şiddetli çakıldı o zaman. Temel: Yok! Karşıdaki kasabın tenteden zıpladı bu sefer karşı binanın çatısına... Adam: Demek çatıya çarpıp öldü. Temel: Yok ya! Çatıdan yuvarlanıp elektrik tellerine gitti... Adam: Deme ya! Çarpıldı o zaman... Temel: Yok canım teller yaylandı babamı 200 metre yukarı fırlattı. Adam: 200 metreden yere çakıldı öyle mi? Yazık... Temel: Yok ya yine en baştaki bakkalın tenteye... Adam: Orda mı öldü? Temel: Yooo... Ordanda yine kasaba... En sonunda bunalan adam Temel'e bağırarak sordu: Ulan nasıl öldü bu adam? Temel: "Baktık durmuyo... Vurduk!"




KİM DAHA ZEKİ

Küçük Temel`le arkadaşları
sınıfta aralarında kim daha zeki diye tartışıyorlarmış
Küçük Temel:
- Ben çok zekiyimdir,
üç aylıkken yürümeye başlamışım, demiş.
Oradan Dursun hemen atlar:
- Sen habuna zeka mi deyisun.
Haçan ben üç yaşına kadar kendumi kucakta taşitmişum.



HURİYE,NURİYE VE DÜRİYE

Huriye, Nuriye ve
Düriye 75-80 yaslarinda, çok eski üç arkadastir.
Birgün Huriye Nuriye ye telefon eder ve Düriye ye gitmeye karar verirler ve giderler.
Biraz muhabbetten sonra Düriye kahve yapar ve içerler.
Biraz sonra Düriye yine:
Ay kusura bakmayin unuttum, birer kahve yapayim da içelim der.
Huriye ve Nuriye birsey demezler ve içerler.
Aradan biraz zaman geçer. Düriye yine :
Size bir kahve bile yapmadim hemen yapayimda içelim der ve yapar getirir. Bizimkilerde yine itiraz yok.
Aksama dogru Huriye ve Nuriye kalkarlar, yola
düserler.
Yolda bastonlari ile yavas yavas yürürken aralarinda su konusma geçer;

Huriye: Kiz Nuriye, gördün mü Düriye yi..!!! Ne kadar pinti olmus
Bize bir kahve bile ikram etmedi Nuriye: Kiizzz Düriye yi ne zaman gördün?

CENAZE ARABASI

cenaze arabası şöförü bir kıza seslenmiş
-Şiiiişştt kız gelsene arabayla gezelim.Kız da
-Hadi ordan be!!!! deyince adam:
-Sen nediyon be millet bu arabaya binmek için..
Ölüyo..Ölüyoooooooooooooooo



KÜÇÜK KIZIN RESMİ





küçük kız önünde duran resim kağıdına bakmaktadıır.Babası gelir ve sorar;
-kızım ne resmi yapıyorsun?
-"çimenlikte otlayan keçi resmi babacım",babası boş kağıda bakar ve sorar:
-çimen nerede?
-"keçi yedi" der kızı,babası;
-keçi nerede diye sorar?
-"yiyecek hiç birşey bulamayınca o da gitti" der

DOĞANIN DENGESİ

Temel ormanda ağaç kesiyormuş, o sırada çevreciler de ormanda yürüyüşe çıkmışlar, Temel'i bu vaziyette görünce bir güzel pataklamışlar... Temel üstü başı perişan halde köye dönerken Dursun a rastlamış, Dursun;
-Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormuş, Temel de anlatmış;
- Ormanda ağaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Doğan'ın yengesini bozmişum diye dövdü peni, halbuki ne Doğan'ı taniyruuum, ne de yengesuni..



KIZAMIK

Bey, telefonu açıp seslendi :
-Alo...Doktor Bey, bizim oğlan kızamık.
-Biliyorum, dedi doktor, dün sizin eve girip gerekli şeyleri söyledim, kendisini kimseyle temas ettirmeyin ve..
-Ama doktor bey, oğlan hizmetçiyi öpmüş bir kere...
-Ya bu fena işte...Öyleyse hizmetçiyi de karantinaya almalı.
-Doktor bey, bir şey daha var, sonra hizmetçiyi bende öptüm...
-O... İşler çatallaştı, hastalık herhalde size de bulaşmış olmalı.
-Ya..sonra ben karımı öptüm...
-Ne diyorsun be? ben de kızamık olacağım demek...

HİÇ POZİTİF HABER YOKMU?

Adam, kisa bir sure once ayrildigi evine telefon acar, bahcivana sorar:
- Nasil her sey yolunda mi ?
- Yolunda. Yalniz, kuregin sapi kirildi onu tamir etmeye calisiyorum.
- Neden kirildi?
- Kopeginize mezar kazarken, zorlamisim, bu yuzden kirildi.
- Nee! Kopegim öldu mu?
- Havuza dustu öldu.
- Benim kopegim cok iyi yuzerdi; nasil havuzda olur?
- Ama havuzun suyu bosalmisti, betona cakildi; bu yuzden hayatini kaybetti.
- Daha havuzu yeni doldurtmustum. Neden bosalttiniz?
- Biz degil itfaiyeciler bosaltti. Cunku evdeki yangini sondurmek icin ilâve suya ihtiyac duydular.
- Evde yangin mi cikti?
- Evet efendim. Annenizin vefati dolayisiyla cok sayida insan geldi. Bir sigara izmaritinden kâgitlar,

ardindan da perde tutusmus. O kalabalikta farkina varamadik.
- Annem nasil oldu? Sapasaglamdi.
- Haklisiniz. Biz de sasirdik ama, sizin yatak odaniza bir sey bakmaya girmis.

Yatakta karinizla en yakin arkadasinizi gorunce kalbine inmis.
- Yahu hic pozitif bir haber yok mu? Bunaldim.
- Olmaz olur mu? Var. Gecen gun siz AIDS testi yaptirmistiniz ya..

Iste onun neticesi pozitif cikti .



BU SEFER DURUM CİDDİ

Mahalledeki iki afacan çocuk, yaramazlıkları yla tüm mahalleyi bıktırmış.

Kırılan camların, çizilen duvarların, lastiği indirilen otomobillerin,

kuyruğuna teneke bağlanan kedilerin sorumlusu, hep afacan kardeşler.

Anne ve baba bu işten iyice usanmışlar....

Sonunda, kilisenin papazına gidip, yardım istemişler.

Papaz da 'çocukları bana gönderin, konuşayım' demiş.

Çocuklar gelmiş.

Papaz önce büyük olanı yanına çağırmış;

Söyle bakalım evladım, Tanrı nerede?'

Çocuk susar...

Papaz tekrar sorar: Evladım söylesene, Tanrı nerede?'

Çocuk susmaya devam eder.

Papaz ısrarla sorar, çocuk yine susmaya devameder.

Papaz, sonunda sinirlenir: 'Konuşsana be çocuk, nerede Tanrı?'

Çocuk, aniden fırlayıp koşar.

Kardeşine de seslenir: 'Kaçalım çabuk!..'Eve giderler ve odalarına girip kapıyı kilitlerler.

Küçük oğlan, büyüğüne sorar: 'Neden kaçıyoruz?'

Büyük yanıtlar: 'Bu kez olay ciddi... Tanrı kaybolmuş, bizden biliyorlar



MUTLAKA BULACAKLAR

Yaşlı çift evliliklerinin kırkıncı yıl dönümünde paraya kıymışlar,
Avusturalya'da tatil yapmaya karar vermişlerdi. Pencereden saatlerdir
okyanusu seyrediyorlardı.

Sessizliği pilotun anonsu bozdu: 'Sayın yolcularımız! Korkarım size kötü bir
haberim var. Motorlarımızdan biri sustu, diğeri de susmak üzere. Acil iniş
yapmak zorundayız.'

'Neyse ki altımızda haritada görülmeyen bir ada var ve sahiline inmeye
çalışacağız.'

'Bunu başarabilirsek tek sorunumuz bizi bulabilmeleri için dua etmek
olacak.'

Uçak minik adanın kumsalına başarılı bir iniş yaptı, kimsenin burnu
kanamadı.

Uzun bir rahatlama sessizliğinden sonra adam karısının ellerini tuttu,
gözlerine endişeyle baktı;

'Mona, bu ayki kredi kartı borcunu ödemiş miydin?' 'Hayır sevgilim,
unutmuşum. Kızdın mı?'

Adam endişeyle yine sordu: 'Araba kredisinin taksitini ödemiş miydin?' 'Özür
dilerim canım, onu da ödememiştim.'

Yaşlı adam karısının ellerini bıraktı ve kırk yıldır yapmadığı şekilde ona
sıkı sıkıya sarıldı. Karısı şaşkın, korkarak sordu. 'İyi misin tatlım?'

'Hiç olmadığım kadar. Bizi mutlaka bulacaklar!'

TUVALETTEKİ SES

Genç adam İstanbul'dan Ankara'ya otobüsle giderken, Bolu Dağı'nda verilen molada hemen tuvalete koşturdu korkunç sıkışmıştı. Şansına boş kabin bulup kendini oraya attı...

Tam oturmuştu ki yan kabinden bir ses "merhaba" dedi adam şaşkın "merhaba" diye cevap verdi ses devam etti:

- Nasılsın?

İlk defa başına böyle bir şey geliyordu... Yine şaşkın şaşkın yanıtladı:

- Sağol iyiyim. Sen nasılsın?

Ses sordu:

- Ne yapıyorsun?

Bir an tereddüt geçirdi. Adam onun tuvalette olduğunu bildiği için mutlaka ne yaptığını da biliyordu. Başka birşey anlatmak istedi ve "ben" dedi:

- İstanbul'dan Ankara'ya gidiyorum. Sen nereye gidiyorsun?

Adamın sonraki cümlesi bu muhabbeti sona erdirdi.

- Hayatım, telefonu kapatıyorum. Yandaki tuvalette bir gerizekalı var. Sana sorduğum sorulara yanıt verip duruyor. Ben seni sonra ararım.



EVLİ ÇİFT

Yeni evlenen mutlu çift odalarina çekilirler.


Damat Bey yeni karisina :


Senden bana söz vermeni istiyorum. Basucumda duran bu komidinin ilk

çekmecesini hiç açmayacaksin ve bana da hiç bir zaman bunu

sormayacaksin. "


Karisi söz vermis ve aradan 10 yil geçmis.


Kadin merakdan çildiriyormus.


Artik dayanamamis ve sözünü unutup çekmeceyi açmis. Çekmecede 3

yumurta ve 750 $ görmüs.


Kocasina merakini yenemedigini anlatmis ve ne oldugunu sormus.


Adam " Madem gördün bende sana anlatayim o zaman.


Evlendigimiz gün kendi kendime karar verdim. Seni her aldattigimda

çekmeceye bir yumurta koydum.


" Kadin kocasinin 3 kaçamagini affetmis. Ve tekrar sormus " Peki o 750

$ ne için ? "


Adam : " Yumurtalar çekmeceye sigmayinca onlari satip dolar aldim. "





Kıyamet koptuktan sonra gazete manşetleri
Sabah: Biz Öldük!

Anadolu ajansı: Kıyamet koptu ( AA)

Zaman: Biz demiştik! böyle olacağı belliydi!

Dünya Gazetesi: IMKB' de endeks bir daha yükselmeyecek

Hafta Sonu: Ayhan Işık ile Hülya Avşar gizlice buluştular

Erkekçe: Ayin hurisi

Fanatik Gazetesi: Bu maçın galibi yok!

Cumhuriyet: Sonunda Ata’mıza kavuştuk

Bilim Teknik: Evren hakkında bütün bilmediklerimiz

Oyun dergisi: Game Over

Elle: Yargı gününde anında 10 kilo verin!

Para: Kıyametten kâr yapmanın 100 yolu

Star Gazetesi: Şok! Kandırıldık, Şeytan aslında iyiymiş!

Aktüel: Mahşer günü yanınızda olması gereken 2 şey: Sevaplar ve Isıya dayanıklı elbise

Auto Show: Sırat köprüsünde saniyede 100 km ye ulasan son model arabalar

Arena Uğur Dündar: Cennete rüşvetle kaçak giren günahkârların tüyler ürperten dosyası

Hürriyet Ertuğrul Özkök: İyimserliği elden bırakmayalım, hiç olmazsa cehennemde ısınmak için yakıt parası yok!

Sadettin Teksoy: Eeevet sayın seyircileeer!!!, Sizler için cehennemin
dibine girmeyi başardık Ben Sadettin Teksoıyy!!!

Radikal: Yeni dosyayı açıyoruz: Yeşil itiraf ediyor "Aslında kıyametten Susurluk çetesi sorumlu

Show TV Reha Muhtar: Sayın Zebani, kazanların yanında terlemiyor musunuz?

Kanal 6: İzliyorsunuz sayın seyirciler, kazanların içi bir volkan gibi, insanlar bağrış çağrış yanıyor, kızarıyor

Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı: Devletimiz,bütün yaraları saracaktır

TEMEL İLE DURSUN

Temel ve Dursun iki ayrı kuruluşta Genel Müdürdürler. Bir yerde oturup dertleşirken Temel odacısından şikayet eder:

- Ula benim odaci o kadar aptaldir ki sorma gitsin. Biktim aptalliğindan,iyi uşak ama aptal işte.

Dursun içini çekerek::
- Mudirum, seninki benimkinin yaninda çok akulludur. Bende bir odaci var, beni de çildirtiy.

- Ula seninki benimki kadar aptal olamaz.
- Benim odaciyi bir gör, sen de anlarsin. Gel istersen deneyelum, pakalum hangisi daha aptal.
Denemeye karar verirler. Temel zile basar, odacisi gelir:
- Puyur mudirum! Temel odacısına:
- Al şu 100 lirayi, bağa bir Mercedes al getur!
Odacı:
- Başustune mudirum, der çıkar.
Bu sefer de Dursun odacısını çağırır :
- Uşağim hele bir git bak pakayum ben evde miyum?
- Başustune mudirum, der, o da çıkar.
Kapıda iki odacı karşılaşır. Biri öbürüne:
- Ula nereye gideysun, diye sorar.
- Sorma dayioğli, pizum Genel Mudir çok aptaldir da... Bana diy ki , al şu 100 lirayi Mercedes al. Ula bugün pazar bütun dukkanlar kapali. Ben arabayi nerden alacağum.

Diğer odacı ağlamaklı olarak:
- Sen halune şukret! Penum mudür seninkinden daha aptaldur. Bağa diyki, git pak pakalum ben evde miyum?
Ula onünde telefon, aç da sor! Penu neye yoraysun. sırnaşık şeysırnaşık şeysırnaşık şeysırnaşık şey





 
X