Güçlü ve mutsuz kadınlar...

Lalle

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
20 Aralık 2009
265
7
96
Günümüzde kadınları güçlendirme hareketi almış başını gidiyor. Kadına gereken gücü Yaradan zaten vermiş. Fazladan verilecek güce ihtiyaç yok.

Rabbimiz Kur'an-ı Kerîm'de Nisa Suresi 32.ayette şöyle buyuruyor:

“Allah'ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri arzulamayın, erkeklere kendi kazandıklarından bir pay olduğu gibi kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay vardır. Allah’ın lütfundan isteyin. Allah hakkıyla bilendir.”

Kadın ve erkek yaratılış olarak da eşit yaratılmamış. Rabbimiz: "Sizi birbirinizden farklı noktalarda üstün yarattık, birbirinize özenmeyin." buyuruyor. Her iki cinse ne lazımsa verilmiş.

Erkekler hükümet gibi, kadınlar gizli devlet gibi.

Görünen açık güçler erkeklere verilmiş: Cesaret, liderlik vasfı, mali güç, beden gücü...

Gizli güçler de kadınlara verilmiş: Kurnaz bir zeka, iletişim yeteneği, anne olma...

Materyalist bakış açısında, görünmeyen güçler, göz ardı ediliyor. Kabul edilen görünenin varlığı. Eğitim ve maddi güç. Kadını güçlendirelim, erkeklere ihtiyaçları kalmasın. Oysa kadın erkeğe, erkek kadına farklı noktalarda her ne olursa olsun muhtaç.

Genç kızlar, üniversite sınavına hazırlanırken aileleri ve öğretmenleri tarafından: "Okuyun, ilerde eşinizle anlaşamaz da ayrılırsınız, elinizde mesleğiniz olsun, erkeğe muhtaç olmayın." diye motive ediliyor.

Güçlendirme ve özgürleştirme kampanyalarıyla, takma kanatlarla kadınları zorla uçurmaya çalışıyorlar. Oysa kadının fıtratında aile olma ve bağlanma güdüleri var. Kadın uçtuğu zaman değil, bir erkeğe bağlandığı zaman mutlu olur. Yaradan öyle yaratmış.

Medya dünyasına baktığımızda şöhretli, zengin, çok güzel kadınlar sürekli sevgili değiştirmekten mutlu görünmüyorlar. Hepsi evlenmek, yuva kurmak istiyor. Ne kadar modern görünmeye çalışılsa da fıtrat inkâr edilemiyor, demek ki.

Kadın toplumu yetiştiriyor, bunun için gerekli olan bütün donanıma da sahip. Toplumu yetiştirmekten daha büyük bir güç olabilir mi? Fakat annelik ve ev hanımlığı aşağılanarak, kadınların bu kutsal görevlerine burun bükülüyor ve kadına zoraki güçler atfedilerek, kadın erkekleştirilmeye çalışılıyor.

Kadının gücü şefkat ve teslimiyetindedir.

Kadın güçlenmeli sözlerinin altında bir kışkırtıcılık var: "Siz kadınlar aciz, zavallı varlıklarsınız, güçlenmelisiniz." mesajı da gayet net okunuyor. Sizi güçsüz bırakan kim? Tabii ki erkekler.

Medyanın etkisi bu kadarla kalmıyor. Reklamlar kadını aşağılık hissettirmeye yönelik hazırlanıyor. Reklamlarda kadın bedeni kullanılıyor ve ekran başındaki kadınların bedenlerine saldırılıyor. "Yeterince iyi değilsiniz, ancak bu ürünü kullanırsanız, bu kadın gibi olursanız kendinizi düzeltebilirsiniz. O zaman erkekler sizi beğenir." Bizi beğenmeyen kim? Erkekler. Kötü olan kim? Ne yazık ki yine erkekler!

Bu arada televizyondaki incecik, her daim bakımlı kadınlar, erkeklerin de kadın ölçülerini değiştiriyor. Onlar da eşlerinde kusur bulmaya başlıyorlar, evde manken gibi eşler görmek istiyorlar. Bu da işin ayrı bir boyutu.

Kadınlar, erkeklere ne kadar akıllı, ne kadar becerikli, ne kadar süper kadınlar olduklarını ispat etmeye uğraşırken, erkeklerin bu özellikleri takdir etmelerini bekliyorlar. Takdir göremeyince de kızgınlıkları artıyor.

Kızdıkça daha güçlü olmaya çalışıyorlar. Toplumda eğitimli, çalışan, güçlü görünen fakat yalnız ve mutsuz pek çok kadın var. Erkeğe ihtiyacı yokmuş gibi davranan, yalnız kaldığında ise bolca gözyaşı döken. Güçlü, mutsuz ve yalnız kadınlar ordusu.

Güçlülük gazı, evli kadınları da çok etkiliyor. Kadınların çoğunda bir ezilme korkusu var. Neredeyse her seminerimde "Biz erkeklere yumuşak davranırsak, onlar bizi ezerler." itirazı kadınlardan mutlaka geliyor. Sanki kadınlar çim, erkekler de onları ezmek için fırsat kolluyor.

Kadınlar; masum, kibar, iyi, erkekler; kaba saba ve anlayışsız demek çok tehlikeli bir söz ve Allah'a karşı kötü zandan başka bir şey değil. Yaradan kadınları iyi, erkekleri kötü yaratmış demek olur ki bunun anlamı: "Allah, erkekleri kadınlara zulmetsin." diye yaratmış demekten başka bir şey değil.

Erkeklerde koruma ve kollama güdüleri var. Kadın erkekle güç mücadelesine girmediği sürece, erkek kadını koruma ve kollama ihtiyacı duyar.

Fiziksel olarak kadın zayıf yaratılmış, erkek güçlü yaratılmış.

Evlerde çocuklar zayıf, anne babalar güçlüdür; ama sevgi ilişkisinden dolayı güçlü olan ebeveynler zayıf olan evlatlara hizmet eder. Önemli olan gücün kimde olduğu değil.

Kadın, güçlü olmak için oyun oynuyor. Kadınlığın temelinde olan şefkat ve teslimiyeti bir yana bırakıp güçlü görünmek adına; asık yüzlü, inat, iddiacı ve sert olmaya çalışıyor. Erkekle güç çatışmasına giriyor.

Evlerde yaşanan huzursuzlukların çoğunun temelinde kadın-erkek güç çatışması vardır. Başta ki ayete dönersek, Rabbimiz: "güç çatışmasına girmesinler." diye, kadınlara gizli güçler, erkeklere açık güçler vermiş. Birbirlerini tamamlasınlar ve bütünlesinler diye.

Kadın kendine verilmiş donanımı ve iletişim yeteneğini kullanmayıp erkeksi özelliklere özenip, erkek silahı ile silahlanıyor. Kendine de zarar gelmesin diye kibirden bir kalkan örüyor.

Evlendirme programlarına bir bakın, toplum da kadınların ne hale gelmiş olduğunu görürsünüz.

Erkekler güçlüdürler; fakat kadına karşı zayıftırlar. Hz Mevlana bunu güzel bir misalle anlatır.

"İnsan, yiğitlikte Zaloğlu Rüstem bile olsa, Hamza'dan bile cesur olsa yine de hükmetme hususunda karısının esiridir. Görünüşte su, ateşten üstündür... Fakat ikisinin arasına bir tencere (sevgi) girdi mi ateş o suyu kaynatır, buharlaştırır, yok eder. Görünüşte su nasıl ateşten üstünse sen de kadından üstünsün; fakat hakikatte ona mağlupsun, onu istemektesin."

"Şah bile sevgiye kuldur, köledir." Kadının asıl istediği sevgidir. Sevgiyi de erkekten kavga ederek alamaz. Bu yüzden de kadını mutlu etmeyecek sahte güçler, kadına yük olmaktan başka bir işe yaramaz.

Sema maraşlı
 
Son düzenleme:
hiç bir kelimesine katılmadım. tarih incelenirken o günün koşulları göz önünde bulundurulur. günümüzü de yaşadığımız şartlara göre değerlendirmeliyiz.​
 
belirli gazetelerden ya da belirli sitelerden aldığınız belirli bir görüşü savunan yazıları burada paylaşırken daha az tepki çekecek olanları seçmenizi rica ederim.
yayınladığınız yazıdan çıkarabildiğim temel sonuç kadının evi yeridir dışarda ezilir oldu ve bu sitede bunu savunan çok insan olduğunu sanmıyorum
 
okuyarak yeteri kadar vakit kaybettim,tümüyle absürt diip geçmek istiyorum sadece....
 
kimse ev hanımlığını anneliği aşağılamıyor. Evet toplum değişiyor erkeklerde,insanlar açgözlü olmaya başaladı,hocaların kadınlara verdiği öğüttün neyi yanlış anlamadım.Çoğu kadın evliliğini maddi açıdan güçsüz diye devam ettiriyor aldatma, dayak,hakaretle yaşamını sürdürüyor. hani nerde bu kadına şefkat.işte bu yüzden biz öğrencilerimize ekmeğinizi kazanın içinizdeki şefkati sürdürebilmek için gücünüz olsun diyoruz.Sürekli eşinden sevgisizlik gören kadın zamanı gelir isyan eder. Senin yazdıkların eskidendi. O zamanlar kadınların değerini bilen erkekler vardı.Güzelliğe gelince evet her kadın bakımlı olmalı o bedeni bize sunan Rabim, ona temiz bakmak kilo almamak gerekli.Senin dediğn gibi eşler manken falanda istemiyor.Kadın zaten kocası için kendine bakmalı. Ama ben şuanki kadın sloganlarında kadının güçsüzmüş gibi gösterildiğini sanmıyorum.Erkeklerin ve kadınların eşit olduğunu düşünüyorum. Madem erkekler kadını koruyo neden o kadar kadın tacize,şiddete maruz? kadının güçsüz olduğu düşünülmüyo canım,bu zamana kadar baskın bir erkek psikolojisi kadını ezik yapmış. Çok eski türk tarihini okursan kadının yönetimde (Göktürk devleti) erkekle aynı payı kazandığını anlarsın. Ama şimdi bak kadınlar daha yeni miletvekili oluyor.Bu sadece müslüman ülkelerde değil batı ülkelerinde de geçerli. Noldu da kadın birden ezildi?yuva kurmak için programlanmışız şefkat için evet haklısın ama olmayan yuvada da çocukların için para kazanacak annelerde lazım. işte asıl şefkat tümüyle ruhunu vermedir.tümüyle güçlü olmaktır.hiçbir kadın param var deyip yuvasını dağıtmaz,şefkatini kaybederse insanlığını kaybederse diye güçlü olsun diyoruz biz.
 
Sakami bu???
Gercekten soruyorum sakami bu arkadasim, yoksa senin gercek düsüncelerinimi yansitiyor?
Eger bir hemcinsim olarak bu metni burda yayinliyorsan, simdiye kadar yazilan yorumlari bir cevaplardin.
Herhalde bizi tiye aliyorsun, onun icin kendimi yorup daha fazla birsey yazmayacagim.
Sagolsun benden önceki arkadaslar cok güzel cevabini vermisler.
Kamera nerde, hangi tarafa gülelim?
 
Siz hiç ekonomik özgürlüğü olmadığı için her gün dayak ve küfür yediği halde eşinden ayrılamayan kadınlarla ilgili hikayeler duymadınız mı? Ayrılsa, ailesinin yanına dönse, ailesi çocukları istemez. Çocuklarıma ben bakarım diyebilecek maddi gücü olmadığı için de başka çare bulamaz, katlanır o yaratığa. Gidip çalışsın da diyemezsiniz; o bilinçle yetiştirilmemiştir ki, nereden başlayacağını bilmez. Kapalı kutular içinde, baskıyla büyümüştür, çalışabileceğinin farkında bile değildir. Üstelik korkuyordur da; hem eşinden, hem ailesinden ve sesini çıkaramıyordur. Düşünebiliyor musunuz böyle bir hayatı? Oysa bu kadının bir mesleği olsaydı, gücünün, insan olarak haklarının farkında olsaydı, böyle mi olurdu hayatı?

O yüzden şu yazana katıldığınıza inanmak bile istemiyorum; "Genç kızlar, üniversite sınavına hazırlanırken aileleri ve öğretmenleri tarafından: "Okuyun, ilerde eşinizle anlaşamaz da ayrılırsınız, elinizde mesleğiniz olsun, erkeğe muhtaç olmayın." diye motive ediliyor."


Mutlu olmanın yolu, bir erkeğin egemenliğinde yaşayıp, kendi ayaklarının üstünde durmayı öğrenmemek mi şimdi? Ne diyeceğimi şaşırdım cidden, bu yazıyı neresinden tutsanız elinizde kalır.
 
Çok çağdışı bir yazı hangi tarikata üyesiniz,bilmiyorum? Ayrıca burdan bu yazı ile genç kızlarımıza yanlış mesaj veriyorsunuz!
 
Herkes sizin gibi düşünmek zorunda değil.Farklı düşüncelere saygı göstermek zorundasınız.Bu yazı aşırı feminist düşünen kadınlar için yazılmış.Yazıdan "kızlar okumasın evlenip erkek egemenliği altında yaşasın" gibi sonuçlar çıkarmışsınız böyle bir şeyin söz konusu bile olmaz yazarın kendisi de üniversite mezunudur.Sadece okuyup meslek edinen bir kadın değil de aynı zamanda erkekleşen kadınlardan bahsediliyor.Tabikide her kadın böyle diğer bişey yok ama diğer taraftan böyle kadınlarında olduğunu unutmamak lazım.

Yazını tepki alacağını tahmin etmiştim.Daha olgun ve önyargısız düşünmenizi isterdim.
 
Yazinin ortasina gelmeden sema marasli nin yazisi oldugunu tahmin ettim.
Yazar zaten muhafazakar kesimin feminist yazari olarak biliniyor.Yazilari genellikle kadin-erkek iliskileri uzerine yaziyor.Ben oldukca sert buluyorum yazilarini.

Kadin ve erkegin yaratilisinda esitlik degil,adalet oldugunu dusunuyorum.Tamamen esit olsaydik birbirimizi tamamlayamazdik oyle degil mi?

Ayrica bir bayanin calissada, calismasa da bir meslegi olmasi gerektigini dusunuyorum.Ilerde ne yasayacagimizi hic birimiz bilemeyiz.''Kimseye muhtac olmamak'' sadece bir erkege muhtac olmak degil ayni zamanda gerektigi zaman kendini ve cocuklarini da kimseye muhtac etmemektir.
Neden bir kadin kendisini asagilayan,siddet uygulayan ve cocuklarina iyi bir baba olmayan bir adamala yasamini surdursun ki?Dinimizde sopa yiyin oturun demiyor, ne yasarsaniz yasayin ayrilmayin demiyor.
 
Canim benim neresi önyargili?
Madem böyle bir düsüncedeysen o zaman, su internetide kullanma oda cagimizin yenilikleri.
Hem herseyin nimetlerinden kullanayim su hayatin, ama düsüncem yani beynimin icindekiler 1000 sene sonrasinda kalsin olmuyor ne yazikki.
Bu zamanda hic bir kadin senin bu yazdiklarini kabul etmez, yasli anneannem bile böyle düsünmüyor.
 

Valla yazar boşuna işgal etmiş üniversite sıralarını.Bu yazının neresine baksan beyin yıkama.Kimsenin erkekleştiği falan yok.Erkekleşmeye mecbur kalan kadınlar var.Artık erkekler çalışmayan kadın istemiyor biliyor musunuz ? Artık erkekler ben bakamam deyip ceketini alıp kaçıyor biliyor musunuz?Hepimiz evde ayaklarmızı uzatıp oturmayı biliyoruz inanın.Ama yaşam şartları rolleri de değiştiriyor.Hem erkeğin kötü olmayıp da hasta ya da sakat olduğu durumlar var ne yapacak bu kadınlar,çoluğu çocuğu çocuk esirgemeyemi bırakacak.Yazıdan kadının yeri evidir sonucu çıkıyor ancak kadınlar evlerinden atılalı çok oldu....Milyonlarca kadının içinden bir kum tanesini hemen örnek gösterebilirim size; Bizzat ben !Annem yok ,babam yok ,kocam yok ,arkamda duracak akrabam yok,dört kız kardeşin ikincisiyim.Rahmetli annem ayaklarının üstüne bas,her işini kendin halledebil,kimseye mihnet etme diye diye büyüttü beni.Eekeklerin bir evi idare etmek için yaptığı herşeyi beceriyorum çok şükür.Bir kadının tüm duygularına sahibim buna da çok şükür.Nurlarda yatsın annecim, öyle yetiştirmeseydi şimdi ne yapacaktım???
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…