Her şey başlıkta olduğu gibi. Ben bu kadını maddi, manevi doyuramıyorum artık.
Her şey onunla alakalı olsun, bir şey oluyorsa mutlaka oda dahil olsun istiyor. Evli, çocuğu var. Maddi durumları çok iyi değil, zorla geçiniyorlar tek maaş ile. İstese kendide çalışabilir, çocuğu ortaokula gidiyor.
Fakat öyle alışmış ki evde oturmaya, rahatı bozulsun istemiyor. Sürekli kendi kök ailesinden bir alma dengesi içerisinde. Çok normal sohbet ederken mesela kazara ağzımızdan avm ye ya da markete gideceğimizi duymuş olsun. "Ya bende şuna bakınıyordum alır mısınız ben sizden bi ara alayım" gibi emrivakiler. O an istediği şey çok mu pahalı? hayır.
Fakat bu çok sık olmaya başladığında insan kullanıldığını hissediyor. Zaten eşimle biz tanışmadan önce elinde eşimin kredi kartı varmış, oradan taksitle bir şey alacağında alıyormuş sonra eşime parasını ödüyormuş. Bekar kız kardeş olsa anlarım bunu. Evli barklı kadın niye erkek kardeşinin kredi kartını kullansın? Biz evlendikten sonra bu durum devam etmedi. Nişanlılık döneminde bu durumun doğru olmayacağını anlattım eşime ve oda hak verdi.
Ben çalışıyorum, bende isterdim evde oturayım tüm gün boş boş, çevremdeki insanlara sarayım ama öyle yapmıyorum ne yazık ki. Zaten yorgun bir şekilde geliyoruz işten.
Sürekli evimize gelmek ve bizim oraya gitmemiz ile alakalı bir ısrar var. Daha çok bize gelmek ile ilgili ısrar mevcut gerçi. Çünkü bize geldiğinde rahat rahat yiyip, içiyor. Kendisi bir şey hazırlamak zorunda kalmıyor. Daha bir gün olsun bir kek yapıp getirmedi şu eve gelirken. Beklentim var mı? Asla yok ama ben bu kadar hep alıcı bir insan görmedim.
Kızı dediğim gibi ortaokul çocuğu ve seviyorum da. Fakat bir insan hiç mi kızına bir şeyleri anlatmaz. Hani dayısının evi bile olsa her şeyin bir sınırı vardır.
Hep beraber oturuyoruz salonda. Kız ne görse evin içinde beğense eline alıp geliyor "Bu benim olsun mu dayı/yenge?" her gelişlerinde bir şeyler hediye etmek zorunda mıyım ben, hele ki kendi eşyalarımı? Ben zaten yeterince hediye aldım kızına sevgililik dönemimizden beri. Biz çocuk üzülmesin diye geri çevirmemeye çalışıyoruz çok önemli şeyler istemiyorsa ya da diyoruz ki "Sana yenisini alırız, bunu biz kullanıyoruz" gibi gibi. Annesi sağolsun susup oturuyor. İnsan güzel bir dil ile uyarmaz mı çocuğunu? Zaten çocuğun ne zaman bir şeye ihtiyacı olsa, şaka yollu "Dayısı ayakkabı istiyormuş", "Dayısı elbise istiyormuş" duyuruyor. Ben zaten zamanında almışım mesela bi kıyafet etiketi duruyor üstünde artık tarzım değil diyelim. Kırmadan güzelce soruyorum çocuğa. Yengecim bunu beğendiysen senin olabilir gibi gibi. Ya da ergenlik çağına girdi, bir kere sivilcem vs çıktı diye dert edindiğini duyduğumda kendime tonik alırken ona da almıştım.
Eşim duymamazlığa geliyor çünkü oda biliyor bizim sorumluluğumuzda olmadığını ne ablasının ihtiyaçlarının, ne de yeğeninin. Sanki babası yok bu çocuğun. Bize aldıramadıysa, bi bakıyorum kayınvalideme, kayınpederime aldırmış. Düğünümüzde giyeceği abiyeyi bile eşime aldırmaya çalıştı. Bu insanlar evleniyor borçları vardır vs diye düşünmeden. Bi abiye mi batıracaktı bizi hayır ama düşüncesizliği sinirlendiriyor beni. Aldık mı hayır, yine kayın valideme aldırdı.
En çok rahatsız olduğum şeylerden biride, yine ne zaman evimize gelse sürekli herhangi bir eşyamızı ödünç istemesi. Süpürge, buharlı temizleyici, çantam vs ya aklınıza ne gelirse. Ben zaten eşyalarımı paylaşmayı seven bir insan değilim, eşimde öyle. Sevmiyorum yani birine bir şeyimi vermeyi. Kimseden de istemem, varsa kullanırım yoksa yoktur.
Kardeşler arası aynı evde yaşarken eşya paylaşmak olabilir ama ben sürekli sürekli bir akrabaya evimin elektronik eşyalarını ya da kendi kişisel eşyalarımı verip durmak zorunda mıyım? Birkaç kere "Bana lazım, şu an veremem" dedim. Zannettim ki anlar hani bir daha bir şey istemez. Ya anlamıyor ya da anlamamazlığa geliyor. Yüzüne karşı " Ben eşyalarımı vermeyi sevmiyorum, veremem" desem kaba olacakmış gibi geliyor. Kendi annesinden de ne zaman bir eşya alsa çok uzun süre vermiyor, hatta şaka yapıyor annesine "Ya bu çok güzelmiş, benim mi olsa" diye. İşe girip çalışmak yerine hala annesinden harçlık alan bir kadın bir yere gideceğinde... Kendi hayatı ama demek ki tek maaş ile geçinemiyorsunuz işte, ya gir işe çalış. Çalışmıyorsan da insanlardan faydalanmaya çalışma.
Beni sürekli dışarıya davet ediyor. Sinemaya gidelim, kuaföre gidelim vs. Gitmiyorum, terslemiyorum ama güzel bir dile müsait olmadığımı söylüyorum. Zaten çalışıyorum, evime, eşime, kendime anca vakit ayırabiliyorum ben öyle sürekli sürekli sinemaya, kafeye vs gelemem dedim bir keresinde. 40 yılda bir çağırsa tamam ama yüz buldu mu astarını istiyor. Tabi gidilen her yerde kendisi çalışmadığı için, benden / bizden bekliyor ödensin.
İşin komik tarafı, biz asla davet etmiyoruz. Özellikle görüşme planı yapmıyoruz. Yazmadıkça yazmıyoruz ama bir insan hiç bi bozulmaz, hiç mi kendini geri çekmez ya. Eşim ablasını seviyor ama oda farkında bu emrivakilerin, ısrarların, çıkarcılığın ve gerçekten kendini tamamen geri çekmiş durumda. Kadın buna rağmen yapışıyor resmen. Hani ne yapmam lazım? Alıp kadını karşıma "Sen bizi kullanıyorsun, görüşmek istemiyorum seninle" demek istemiyorum. Sınır çiziyorum anlamıyor. 3 arıyorsa 1 açıyorum. Müsait değildim diyorum. O yazmazsa yazmıyorum genelde özel durumlar olmadıkça. (Doğum günü, hastalık vs) Buna rağmen "Ya bak yazmıyor demek ki çok samimi olmak istemiyor" diye düşünmüyorsa, tekrar yazıyor. "Çok hayırsızsın, hiç yazmıyorsun" diye
Hiçbir zaman aşırı yakın can ciğer davranmadım bu arada. Kendisi tanıştığı andan itibaren sanki 30 yıllık dostmuşuz gibi davranışlara girdi. Sürekli benden ve eşimden iltifat istiyor. Bir tek eşim değil yani. Bende iltifat edeceğim.
Doğum günü olduğunda "Taş gibiyim hala" diyor gülüyor mesela. Cevap vermedim sadece güldüm diyelim. "Öyleyim değil mi? Söyle hadi, taş gibisin de" baya söyletene kadar tekrarlıyor.
Eşime onun yanında kazara "Yerim seni" demiş olayım salladım şu an bu örneği bu arada. "Beni de yersin dimi, söyle hadi beni de yersin dimi" diye ısrar ediyor.
Baya "aynen yerim" diye duyacak
Bizimle alakalı her şeye bizden daha çok özeniyor. Bir ara taşınsak mı dedik, öyle bir düşünceydi sadece ve ona söylemedik. Başka bir yakın akrabadan duymuş, bir uyandım whatsapp ev ilanları dolu. Ben sana sormadım ki, biz ev bakıyoruz sende baksana ilan demedim ki. Hani bir şeyi iyilik için yapmak istese bile teklif edilmeden hemen kendini dahil ediyor. Böyle olunca da insan üzülüyor. Ya yardımcı olmak istiyor diye düşünüyorum herhangi bir konu için ama bazen insan kendi annesinin bile yardımını istemiyor. Eşim ile baş başa halletmek isteyeceğim şeylere bile öyle çok ısrar ediyor ki dahil olmak için yardım etmek adı altında. Biz belki bi 10-15 kere "gerek yok, biz yaparız" dedikten sonra zorla anlıyor ve o gün gelene kadar ara ara yokluyor bizi.. Biz istediğimiz kadar anlatmayalım kv aracılığıyla sohbet esnasında bir şey duyuyor. Artık kv ye bile en ufak şeyi anlatmama kararı aldım. Kadın sohbet olsun diye bir şey söylesin bizle alakalı. (Soruyor çünkü bizi mesela ne yapıyorlar fln gibi) Bi bakıyosun hop görümce meydana çıkıyor. Kv ye desem şimdi "Anne bizle alakalı hiçbir şey söyleme" diye bu sefer sebebini açıklamak lazım. O kadar çok garip davranışlar var ki, hangi birini anlatayım....
Eve yeni bi kahve makinesi alalım dedik, duyduğu an öyle bir bağırışı var ki sevinç mutluluk bağırışları. Sanki onun evine alıyoruz. Zaten tepkileri aşırı abartılı genel olarak... Düğün günü kuaförde benden neşeli, mutluydu. Evlenen o gibi
Ya böyle bizle alakalı şeylere sevinmesi, mutlu olması güzel bir şey ama o kadar abartılı ki ve o kadar yakından ilgili ki, bana itici gelmeye başlıyor çünkü rol çalıyor ortamdan.. Mesela yarın bir gün hamile kalsam kv ve kp ye ayrı söylemeyi düşünüyorum çünkü aynı ortamda söylesem eminim yine bir anda tüm dikkat onun üzerinde olacak ve sadece o konuşacak, her sohbet onun Hala olması hakkında olacak
Biz anne, baba olmuyoruz, o hala oluyor olacak
Zaten daha nişanlıyken "Hemen evlenin çocuk yapın ben hala olmaya çok hazırım" demişti.
Genel olarak artık anlatmadığım şeylerde çok fazla ama gerçekten midem bulandı bu kişilik yapısından... Bir şey bahane edip kavga çıkartıp tüm köprüleri yakasım var sırf maruz kalmamak için bu durumlara. Çünkü mesafe ve sınır koymaktan anlamıyor.