- Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.
Gezi Parkı eyleminin sonuçları ;
- Konu Sahibi okypete
- Başlangıç Tarihi
- Durum
- 2 Eylül 2012
- 41.591
- 141.631
- 598
Yeteri kadar süreden kastım parka müdahale için geldiklerinde tanıdıkları süre değil hanımefendi ,
O parkta çadır eylemi hangi tarihte başlamış , polis müdahaleye hangi tarihte dahil olmuş , bir bakınız .
27 mayıs - 30 mayıs arası bence gayet imtiyazlı ve yeterli bir süre .
Halk neye tepki verdi ?
Devlet yasal olmayan bir şey başlatmadı .Bu bilgilere ulaşmak çok kolay.
Gezi parkında yasal süreç devam ederken , yargı kararı beklenirken ;
devlet topçu kışlası ve gezi parkının yıkımı için değil , bakın burası çok önemli , yargıdaki mesele için değil ; yol düzenleme çalışması için sadece 5 adet ağacın yerini değiştirdi ve bir duvarın bir kısmını yıktı .
Sonrada eylemciler ''devlet yasal süreci beklemeden gezi parkını yıkıyor '' diyerek parkta konuçlanmaya başladı.
Bu kadar bilgi kafidir sanırım .
kızlar kota dolduğu için resimleri paylaşamıyorum.
Gezi Parkı eylemlerine destek amaçlı Ankarada yapılan gösterilerde polis kurşunuyla ölen Ethem Sarısülükün, bir mevzide elinde silahlı şekilde fotoğrafının basına yansımasına ailesi isyan etti.
Ethem Sarısülük'ün ağabeyi Cem Sarısülük, Terör kamplarında çekilmiş gibi gösterilen fotoğrafı, geçen yıl Hakkarideki Tekelli Tabur Komutanlığı inşaatında çalışırken çekilmiş. Elindeki G-3, güvenliğin sağlayan askerden alıp hatıra fotoğrafı çektirmiş. Kardeşimi terörist gibi gösterilme çabası var dedi.
ASKERİ MEVZİDE ÇEKİLDİ
Ağabey Cem Sarısülük, kardeşinin terörist gibi gösterilirken, vuran polisin ise aklanmaya çalışıldığını belirterek şunları söyledi:
Yandaş medya birilerinden direktif alarak kardeşimi karalama kampanyası başlattı. Geçen yıl kardeşim Hakkaride Tekelli Tabur Komutanlığı inşaatında çalıştı. Üst bölgesini koruyan askerlerin bulunduğu mevzide fotoğraf çekilmiş. Elindeki de askerin kullandığı G-3 silahı. Fotoğrafın çekildiği yere bakıldığında bir askeri mevzi olduğu görülüyor. Arkasında kum torbaları var, solunda askeri parkalar var. Burada bir askerde hatıra fotoğrafı çektirmek için silahını almış ve fotoğraf çektirmiş.
BİRAZ VİCDAN
Tabur Komutanlığı inşaatında çalışırken askeri mevzide çekilmiş bir fotoğrafı terör örgütü kampında çekildi izlenimi yaratarak servis yapılıyor. Bu nasıl bir vicdan, insan Allahtan korkar. Bizi arayıp sorsalardı o fotoğrafı anlatırdık. Kardeşim askerliğini de Hakkari Şemdinlide yaptı. O bölgeyi bildiği için de çalışmayı kabul etti. Aynı fotoğrafları zaten kendisi de sosyal paylaşım sitesine koymuştu. Terör kampında çekilen bir fotoğrafı buraya koyar mı?
BABA 21 YILDIR DOĞADA YAŞIYOR
Aileden alınan bilgiye göre, Ethem Sarısülükün babası 54 yaşındaki Muzaffer Sarısülükün 21 yıldır kentlerden uzak yaşadığı da basına yansıdı. Karadeniz Teknik Üniversitesinden mezun olan, 1985 yılında ilk olarak Şanlıurfada edebiyat öğretmenliğine başlayan baba Sarısülük, ardından öğretmenlikten istifa etti. Meslekten ayrıldıktan sonra oğulları Cem, Mustafa, ölen Ethem ve İkrar ile eşini terk eden baba Sarısülük, ardından Çorum Sungurluya bağlı Beylice Köyüne yerleşti. Burada birkaç yıl kalan baba Sarısülük, 1992 yılında ise toplumdan kendini tamamen soyutlayarak doğada yaşamaya başladı. Dağ eteğinde tarlada kurduğu barakada yaşayan baba Sarısülükü oğulları da sık sık ziyaret ediyor.
KENDİ TERCİHİ
Cem Sarısülük, babasının insanlardan, kent hayatından uzaklaşarak doğada yaşamaya karar verdiğini belirterek, Birçok kez ikna edip geri getirmek istedik. Ancak kabul etmedi. 1992 yılından beri kendisini herşeyden soyutlayarak doğda yaşıyor. Çoğu zaman ziyaretine gidiyoruz. Bizimle bile çok az şey konuşuyor. Kendi tercihi, bi türlü ikna edemedik ve böyle kabul ettik dedi.
Gezi Parkı eylemlerine destek amaçlı Ankarada yapılan gösterilerde polis kurşunuyla ölen Ethem Sarısülükün, bir mevzide elinde silahlı şekilde fotoğrafının basına yansımasına ailesi isyan etti.
Ethem Sarısülük'ün ağabeyi Cem Sarısülük, Terör kamplarında çekilmiş gibi gösterilen fotoğrafı, geçen yıl Hakkarideki Tekelli Tabur Komutanlığı inşaatında çalışırken çekilmiş. Elindeki G-3, güvenliğin sağlayan askerden alıp hatıra fotoğrafı çektirmiş. Kardeşimi terörist gibi gösterilme çabası var dedi.
ASKERİ MEVZİDE ÇEKİLDİ
Ağabey Cem Sarısülük, kardeşinin terörist gibi gösterilirken, vuran polisin ise aklanmaya çalışıldığını belirterek şunları söyledi:
Yandaş medya birilerinden direktif alarak kardeşimi karalama kampanyası başlattı. Geçen yıl kardeşim Hakkaride Tekelli Tabur Komutanlığı inşaatında çalıştı. Üst bölgesini koruyan askerlerin bulunduğu mevzide fotoğraf çekilmiş. Elindeki de askerin kullandığı G-3 silahı. Fotoğrafın çekildiği yere bakıldığında bir askeri mevzi olduğu görülüyor. Arkasında kum torbaları var, solunda askeri parkalar var. Burada bir askerde hatıra fotoğrafı çektirmek için silahını almış ve fotoğraf çektirmiş.
BİRAZ VİCDAN
Tabur Komutanlığı inşaatında çalışırken askeri mevzide çekilmiş bir fotoğrafı terör örgütü kampında çekildi izlenimi yaratarak servis yapılıyor. Bu nasıl bir vicdan, insan Allahtan korkar. Bizi arayıp sorsalardı o fotoğrafı anlatırdık. Kardeşim askerliğini de Hakkari Şemdinlide yaptı. O bölgeyi bildiği için de çalışmayı kabul etti. Aynı fotoğrafları zaten kendisi de sosyal paylaşım sitesine koymuştu. Terör kampında çekilen bir fotoğrafı buraya koyar mı?
BABA 21 YILDIR DOĞADA YAŞIYOR
Aileden alınan bilgiye göre, Ethem Sarısülükün babası 54 yaşındaki Muzaffer Sarısülükün 21 yıldır kentlerden uzak yaşadığı da basına yansıdı. Karadeniz Teknik Üniversitesinden mezun olan, 1985 yılında ilk olarak Şanlıurfada edebiyat öğretmenliğine başlayan baba Sarısülük, ardından öğretmenlikten istifa etti. Meslekten ayrıldıktan sonra oğulları Cem, Mustafa, ölen Ethem ve İkrar ile eşini terk eden baba Sarısülük, ardından Çorum Sungurluya bağlı Beylice Köyüne yerleşti. Burada birkaç yıl kalan baba Sarısülük, 1992 yılında ise toplumdan kendini tamamen soyutlayarak doğada yaşamaya başladı. Dağ eteğinde tarlada kurduğu barakada yaşayan baba Sarısülükü oğulları da sık sık ziyaret ediyor.
KENDİ TERCİHİ
Cem Sarısülük, babasının insanlardan, kent hayatından uzaklaşarak doğada yaşamaya karar verdiğini belirterek, Birçok kez ikna edip geri getirmek istedik. Ancak kabul etmedi. 1992 yılından beri kendisini herşeyden soyutlayarak doğda yaşıyor. Çoğu zaman ziyaretine gidiyoruz. Bizimle bile çok az şey konuşuyor. Kendi tercihi, bi türlü ikna edemedik ve böyle kabul ettik dedi.
- 21 Aralık 2009
- 25.770
- 28.943
- 798
Kanal A Genel Yayın Yönetmeni Alper Tan, Gezi Parkı bahanesiyle başlayıp ülke içine yayılan olaylarla ilgili çarpıcı bir analiz kaleme aldı. İşte Tan'ın o analizi:
27 Mayıs 2013 gecesinde başlayan ama bir iki gün sonra çığrından çıkarak yaklaşık 3 hafta devam eden vahşi eylemler tartışılmaya devam ediliyor. Bu vahşeti demokratik bir hak ve bir özgürlük eylemi olarak cicili bicili göstermeye çalışanlar, milletin gözünü boyamaya çalışıyorlar. Aklımızla ve zekamızla alay ediyorlar. Arkadaki vahşetin önüne üç beş güzel kız, birkaç sanatçı, birkaç gitar çalan konu mankeni yerleştirerek gerideki olanları perdelemeye uğraşıyorlar.
Baskı var mı?
Neymiş efendim arkadaşlar kendilerini baskı altında hissediyorlarmış. Neymiş? Arkadaşların her yerde rahat rahat içki içmeleri engellenmeye çalışılıyormuş. Neymiş Başbakan kadınların kaç çocuk doğurması gerektiğine karar veriyormuş. Yapma yahu! Öyle mi?
Bunlar baskı değil miydi?
Bak şimdi dinle.. Senin zihniyetin cumhuriyet boyunca bu ülkenin neredeyse yüzde 80-90’ını oluşturan mütedeyyin insanları sürekli olarak tehdit ve baskı altında tuttu. Müslümanın ezanını yasakladı. İnsanların dinini öğrenmesini engelledi. Kutsal kitaplarının öğrenilmesine mani oldu. İnancından dolayı örtünen kadınların zorla başı açtırıldı. Fransız askerleri de Maraş’ta Müslüman kadının zorla başını açmaya kalkışmıştı. 28 Şubat 1997 sonrası Kur’an öğrenme yaşı kanun çıkarılarak kısıtlandı. 12 yaşından önce Müslüman çocukların dinlerini öğrenmesi yasaklandı. Müslümanların kendi paralarıyla alıp kestiği kurbanların derisinin nereye verileceğine kanun çıkararak rejim karar veriyordu.
Halkın oylarıyla seçilen bayan milletvekili Meclis’te yemin ettirilmedi. Dönemin Başbakan'ı örtülü bayan milletvekili Merve Kavakçı’ya düşman askerine saldırırcasına hakaret etti. Yüzlerce milletvekili sözlü olarak kadına saldırdılar, hakaret ettiler. Rejimin militan savcısı gece yarısı o bayan milletvekilinin kapısına dayandı. Mütedeyyin insanların kurduğu siyasi partiler sistemin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı.
O gün zulmü neden desteklediniz?
Daha binlercesini sayabilirim. Ama değmez. Sadece sana şunu soruyorum. Madem demokrasiyi ve özgürlüğü bu kadar çok seviyordunuz. O günlerde bu olanları üzüntüyle mi karşıladınız, göbek atarak mı? Neden zerre kadar demokratik bir tepki göstermediniz de aksine bu yasakçı zihniyete destek verdiniz?
Onlar yakıp yıktılar mı?
Ayrıca cumhuriyet tarihi boyunca bu sistematik zulme maruz kalan insanlar bir kere olsun sokağa çıkıp, kamu binalarını yıktılar mı, polise saldırdılar mı, Başbakanlık Binası'nı ve Başbakan'ın konutunu işgal etmeye yeltendiler mi? Masum esnafın iş yerlerini yakıp yıktılar mı? Otobüsleri tahrip edip, polisleri öldürdüler mi? Yoldan geçen çocukları köprüden aşağı attılar mı? Kendilerine zulmediliyor diye farklı görüşten vatandaşlara saldırgan davranıp küfür ve hakaret ettiler mi? Eylem alanında bu ülkenin bayrağını yaktılar mı? Yabancı ülkelerin gizli servisleri ve medyası ile ortak eylem ve iş birliği yaptılar mı?
O polis kardeşin olsaydı?
Vay efendim polis Ethem Sarısülük’ü neden öldürmüş? Elbette hiçbir insanın öldürülmesini tasvip edemeyiz ve savunamayız. Peki; Ethem Sarısülük masum bir şekilde parkta piknik yaparken mi vurulmuş, yoksa sokaktaki tedhiş olaylarını organize ederken mi? Adana’da yoldan geçerken sizin savunduğunuz eylemciler tarafından köprüden atılan küçük çocuğun ne günahı vardı? Görevini yaparken şehit edilen polis bu ölümü hak etmiş miydi?
Sen içki içme özgürlüğünü savunurken başkalarının hayat hakkını elinden alacaksın. Öldürme özgürlüğün de olacak.. Her yeri yakıp yıkma özgürlüğün de olacak.. Ama bu yakıp yıkma işini yapanlar yakalanıp yargılanmaya başlayınca buna “Cadı avı başladı” diyeceksin. Yok yahu..
Başbakan “şey”ini mi kesti?
Devlet karar alıp kadınların az sayıda çocuk doğurması için “Aile planlaması” adı altında bedava doğum kontrol hapı dağıttığında rejim baskı yapmış olmuyor, demokrat ve özgürlükçü oluyor da Başbakan Erdoğan, ülkenin geleceği ve nüfusun korunması adına, bir baskı yapmaksızın herhangi bir mecburiyet söz konusu değilken sadece bir tavsiye niteliğinde “üç çocuk” dediği zaman baskı oluyor öyle mi? Başbakan Erdoğan bir yasa çıkardı da “En az 3 çocuk yapmayan erkeklerin ‘şeyini’ keserim mi” dedi.
“Ethem Sarısülük neden öldürüldü” diye sorduğu halde, “Gezi Parkı’nda çadırlar neden yakıldı, polis neden biber gazı kullandı” diye sorduğu halde, bu kadar kamu malı neden tahrip edildi, masum esnafın işyerleri neden yakılıp yıkıldı, polis neden öldürüldü bu kadar polisi kim yaraladı diye sormayan ve hatta bu soruları duymak istemeyenlere soruyoruz. Bu vahşileri kahramanlaştıran CHP ve diğer destekçilere soruyoruz:
Bunlar size yapılsaydı?
Bu vahşeti yapanlar, özgürlük istiyoruz diyerek CHP Genel Merkezi’ni basıp cam-çerçeve indirseler, binayı yakıp yıksalardı; Kemal Kılıçdaroğlu bunu yapanlara “Çocuklar ne büyük bir kahramanlık yaptınız” mı derdi? Ucuz kahramanlık yaparak polise ana avrat söven CHP milletvekili Levent Gök, öldürülen polis senin kardeşin olsaydı ne düşünürdün? Kafasında gaz maskesiyle eylem yerine gidip olayları fişekleyen CHP’li Sezgin Tanrıkulu, Adana’da eylemciler tarafından köprüden atılan çocuk senin oğlun olsaydı, ne derdin? Kendini şövalye zanneden Muharrem İnce, yolu mecburen eylem alanından geçtiği için o eylemcilerden küfür ve hakaret yiyen kadın senin eşin olsaydı o eylemcilere teşekkür mü ederdiniz?
Sizin arzu ettiğiniz özgürlük, borsayı allak bullak etme ve 3 haftada bu millete yüzlerce milyon lira zarar verme özgürlüğü müdür? Sizin arzu ettiğiniz özgürlük başına bir örtü geçirerek şalvarlı müftünün karısı olduğunu iddia ederek Başbakan'a hakaretler yağdıran CHP’li bar işletmecisinin yalan ve hakaret özgürlüğü müdür? Menemen’de de 28 Şubat’ta da böyle yapmıştınız. Sizin arzu ettiğiniz özgürlük meydanda soyunup kendini izleyen erkeklere bedenini sergileyen ve “İsviçre’den özgürlük ve aydınlık getirdim”diyen kadının söyledikleri midir?
Sizin arzu ettiğiniz özgürlük bu ülkenin iflah olmasını istemeyen ülkelerin gizli servisleriyle bu ülkede operasyon yapma özgürlüğü müdür?
Geçti o günler..
Menemen’de, Dersim’de, 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de 28 Şubat’ta, 27 Nisan’da yaptıklarınızı bu millet unutmadı? Ve asla …asla unutmayacak..
Alper TAN
26.06.2013
Ne deyim; Sayın Tan, Yüreğinize sağlık! Bütün Kalbimizle katılıyoruz, duygu ve düşüncelerimizin adeta tercümanı olmuşsunuz. Yüreğinize sağlık
27 Mayıs 2013 gecesinde başlayan ama bir iki gün sonra çığrından çıkarak yaklaşık 3 hafta devam eden vahşi eylemler tartışılmaya devam ediliyor. Bu vahşeti demokratik bir hak ve bir özgürlük eylemi olarak cicili bicili göstermeye çalışanlar, milletin gözünü boyamaya çalışıyorlar. Aklımızla ve zekamızla alay ediyorlar. Arkadaki vahşetin önüne üç beş güzel kız, birkaç sanatçı, birkaç gitar çalan konu mankeni yerleştirerek gerideki olanları perdelemeye uğraşıyorlar.
Baskı var mı?
Neymiş efendim arkadaşlar kendilerini baskı altında hissediyorlarmış. Neymiş? Arkadaşların her yerde rahat rahat içki içmeleri engellenmeye çalışılıyormuş. Neymiş Başbakan kadınların kaç çocuk doğurması gerektiğine karar veriyormuş. Yapma yahu! Öyle mi?
Bunlar baskı değil miydi?
Bak şimdi dinle.. Senin zihniyetin cumhuriyet boyunca bu ülkenin neredeyse yüzde 80-90’ını oluşturan mütedeyyin insanları sürekli olarak tehdit ve baskı altında tuttu. Müslümanın ezanını yasakladı. İnsanların dinini öğrenmesini engelledi. Kutsal kitaplarının öğrenilmesine mani oldu. İnancından dolayı örtünen kadınların zorla başı açtırıldı. Fransız askerleri de Maraş’ta Müslüman kadının zorla başını açmaya kalkışmıştı. 28 Şubat 1997 sonrası Kur’an öğrenme yaşı kanun çıkarılarak kısıtlandı. 12 yaşından önce Müslüman çocukların dinlerini öğrenmesi yasaklandı. Müslümanların kendi paralarıyla alıp kestiği kurbanların derisinin nereye verileceğine kanun çıkararak rejim karar veriyordu.
Halkın oylarıyla seçilen bayan milletvekili Meclis’te yemin ettirilmedi. Dönemin Başbakan'ı örtülü bayan milletvekili Merve Kavakçı’ya düşman askerine saldırırcasına hakaret etti. Yüzlerce milletvekili sözlü olarak kadına saldırdılar, hakaret ettiler. Rejimin militan savcısı gece yarısı o bayan milletvekilinin kapısına dayandı. Mütedeyyin insanların kurduğu siyasi partiler sistemin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı.
O gün zulmü neden desteklediniz?
Daha binlercesini sayabilirim. Ama değmez. Sadece sana şunu soruyorum. Madem demokrasiyi ve özgürlüğü bu kadar çok seviyordunuz. O günlerde bu olanları üzüntüyle mi karşıladınız, göbek atarak mı? Neden zerre kadar demokratik bir tepki göstermediniz de aksine bu yasakçı zihniyete destek verdiniz?
Onlar yakıp yıktılar mı?
Ayrıca cumhuriyet tarihi boyunca bu sistematik zulme maruz kalan insanlar bir kere olsun sokağa çıkıp, kamu binalarını yıktılar mı, polise saldırdılar mı, Başbakanlık Binası'nı ve Başbakan'ın konutunu işgal etmeye yeltendiler mi? Masum esnafın iş yerlerini yakıp yıktılar mı? Otobüsleri tahrip edip, polisleri öldürdüler mi? Yoldan geçen çocukları köprüden aşağı attılar mı? Kendilerine zulmediliyor diye farklı görüşten vatandaşlara saldırgan davranıp küfür ve hakaret ettiler mi? Eylem alanında bu ülkenin bayrağını yaktılar mı? Yabancı ülkelerin gizli servisleri ve medyası ile ortak eylem ve iş birliği yaptılar mı?
O polis kardeşin olsaydı?
Vay efendim polis Ethem Sarısülük’ü neden öldürmüş? Elbette hiçbir insanın öldürülmesini tasvip edemeyiz ve savunamayız. Peki; Ethem Sarısülük masum bir şekilde parkta piknik yaparken mi vurulmuş, yoksa sokaktaki tedhiş olaylarını organize ederken mi? Adana’da yoldan geçerken sizin savunduğunuz eylemciler tarafından köprüden atılan küçük çocuğun ne günahı vardı? Görevini yaparken şehit edilen polis bu ölümü hak etmiş miydi?
Sen içki içme özgürlüğünü savunurken başkalarının hayat hakkını elinden alacaksın. Öldürme özgürlüğün de olacak.. Her yeri yakıp yıkma özgürlüğün de olacak.. Ama bu yakıp yıkma işini yapanlar yakalanıp yargılanmaya başlayınca buna “Cadı avı başladı” diyeceksin. Yok yahu..
Başbakan “şey”ini mi kesti?
Devlet karar alıp kadınların az sayıda çocuk doğurması için “Aile planlaması” adı altında bedava doğum kontrol hapı dağıttığında rejim baskı yapmış olmuyor, demokrat ve özgürlükçü oluyor da Başbakan Erdoğan, ülkenin geleceği ve nüfusun korunması adına, bir baskı yapmaksızın herhangi bir mecburiyet söz konusu değilken sadece bir tavsiye niteliğinde “üç çocuk” dediği zaman baskı oluyor öyle mi? Başbakan Erdoğan bir yasa çıkardı da “En az 3 çocuk yapmayan erkeklerin ‘şeyini’ keserim mi” dedi.
“Ethem Sarısülük neden öldürüldü” diye sorduğu halde, “Gezi Parkı’nda çadırlar neden yakıldı, polis neden biber gazı kullandı” diye sorduğu halde, bu kadar kamu malı neden tahrip edildi, masum esnafın işyerleri neden yakılıp yıkıldı, polis neden öldürüldü bu kadar polisi kim yaraladı diye sormayan ve hatta bu soruları duymak istemeyenlere soruyoruz. Bu vahşileri kahramanlaştıran CHP ve diğer destekçilere soruyoruz:
Bunlar size yapılsaydı?
Bu vahşeti yapanlar, özgürlük istiyoruz diyerek CHP Genel Merkezi’ni basıp cam-çerçeve indirseler, binayı yakıp yıksalardı; Kemal Kılıçdaroğlu bunu yapanlara “Çocuklar ne büyük bir kahramanlık yaptınız” mı derdi? Ucuz kahramanlık yaparak polise ana avrat söven CHP milletvekili Levent Gök, öldürülen polis senin kardeşin olsaydı ne düşünürdün? Kafasında gaz maskesiyle eylem yerine gidip olayları fişekleyen CHP’li Sezgin Tanrıkulu, Adana’da eylemciler tarafından köprüden atılan çocuk senin oğlun olsaydı, ne derdin? Kendini şövalye zanneden Muharrem İnce, yolu mecburen eylem alanından geçtiği için o eylemcilerden küfür ve hakaret yiyen kadın senin eşin olsaydı o eylemcilere teşekkür mü ederdiniz?
Sizin arzu ettiğiniz özgürlük, borsayı allak bullak etme ve 3 haftada bu millete yüzlerce milyon lira zarar verme özgürlüğü müdür? Sizin arzu ettiğiniz özgürlük başına bir örtü geçirerek şalvarlı müftünün karısı olduğunu iddia ederek Başbakan'a hakaretler yağdıran CHP’li bar işletmecisinin yalan ve hakaret özgürlüğü müdür? Menemen’de de 28 Şubat’ta da böyle yapmıştınız. Sizin arzu ettiğiniz özgürlük meydanda soyunup kendini izleyen erkeklere bedenini sergileyen ve “İsviçre’den özgürlük ve aydınlık getirdim”diyen kadının söyledikleri midir?
Sizin arzu ettiğiniz özgürlük bu ülkenin iflah olmasını istemeyen ülkelerin gizli servisleriyle bu ülkede operasyon yapma özgürlüğü müdür?
Geçti o günler..
Menemen’de, Dersim’de, 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de 28 Şubat’ta, 27 Nisan’da yaptıklarınızı bu millet unutmadı? Ve asla …asla unutmayacak..
Alper TAN
26.06.2013
Ne deyim; Sayın Tan, Yüreğinize sağlık! Bütün Kalbimizle katılıyoruz, duygu ve düşüncelerimizin adeta tercümanı olmuşsunuz. Yüreğinize sağlık
Son düzenleme:
- 3 Kasım 2011
- 15.931
- 9.383
- 448
ay bayılacağım ya ne var bu görüntüde kız arkadaşı ile eyleme katılmış gazdan tomadan can havli ile kaçıp camiye sığınmışlar belli kız korkmuş erkek arkadaşı moral olsun diye öpmüş ben bakınca böyle yorumluyorum
Cami kilise gibi ibadethanelerde öpüşülmez , ibadet halinde kadın ve erkek bile yan yana durmaz.
- 2 Eylül 2012
- 41.591
- 141.631
- 598
Ben bireysel yaşantıdan kesitler sunup genelleme yapmaktan bahsediyorum , bu bizi doğruya ulaştırmaz .
Yoksa herkes gördüklerini kendi penceresinden yorumlar , bunu yapmayacaksan forumda ne işimiz var değil mi arkadaşım ?
gençliğimizin;
1)hayatın sadece cep telefonu markasından ibaret olmadığını...
2)ne kadar çok kız arkadaşın/erkek arkadaşın olursa o kadar popüler olunmayacağının bilincinde olmalarını...
3)hayatın nike/adidas/puma vs vs markaları kullanarak bir imaj oluşturmak olmadığının farkına varmalarını...
4)ellerindekilere her zaman şükür edip kendilerinden kötü durumda olanları düşünmelerini...
5)aile kavramına biraz daha dikkat edip anne/baba değerini daha iyi anlamalarını...
6)maddiyatın hayatta herşey olmadığını ve birazda maneviyatın gerektiğini bilmelerini...
7)hazırcılığa alışıp armut piş ağzıma düş mantığına bürünmemelerini...
Isteyebilirim veya dileyebilirim...
Bu yorumumdan şunu çıkarmayınız lütfen
bunu kendimi içinde ve tüm gençlik içinde dilkiyorum sadece belli bir kesim için değil
Zaten gençlik yukarıdaki yazdığınız gibi değil ki.Yazdıklarınız doğrusunu isterseniz fazlaca tuzu kuru kesimin istekleri.Siz çevrenizde gördüklerinizle değerlendiriyorsunuz.Ama tüm gençliğe vurmayın.Benim çocuklarım ve çevrem ki(oldukça geniştir) sizin yazdıklarınızı 1-2 kişde gördüm.Ben bilgisayar başında sanal takılan olarak çok kızıyordum sonradan anladım ki doğru kullandıklarında gerçekten farkındalık yaratıyorlar.
- 3 Kasım 2011
- 15.931
- 9.383
- 448
Çok şey geliyor dilime elime ama yazamıyor söyleyemiyorum arkadaşım bizde öpüşülür içilir demiyoruz bizde müslümanız şatlar nasıl gelişmiş ortada gezmeye camiye gitmemiş bu gençler değil mi? O anda onu mu düşünecek yan yana durmayalım aman günah mı diyecekler
Onlar musluman degil insan degil hepsi....off cok sinirleniyorum cok iste bu yuzden Gezi var iste bu insanlar yuzunden biz sokaga cikiyoruz! Hukumet bu insanlari temsil ediyor bu kafada tamamen.Yok ayakkabiyla girilsmis icki icilmis utanmadan soylenebiliyor bunlar kimsede cikip demiyorku o meydanda aga sen ne sacmaliyorsun bunun neresi muslumanlik ? muslumanligi gectim insanlik..hani biz muslumandik? bir toplulugu karalama pesinde boyle kucuk oyunlara girmek cok uzuntu verici
Son düzenleme:
Kedi ciğer derdinde kasap et.Sizin kide bu misal.
Ortada fuhusmu var? Ya opse nolucak neyin pesindesiniz siz gercekten aciyorum halinize :) ne ariyorsunuz bu olayda? Iste bu yuzden cok kiziyorum sizlere.
Nasil erkek gibi cikip soyleyemiyorsa RTE ben ataturk ten nefret ediyorum kendisi oyleydi boyleydi yerine iki sarhos, O turk bayraklarindaki maskotlar logolar diye bahsediyor ya ayni iste :) Kardesim derdin ne? Cik adam bak ADAM diyorum adam gibi soyle herkes niyetini bilsin...
Yasalar ne zaman ciddiye alinacak.
Dagilin uyarisindan sonra grup dagilmazsa polisin mudahale yetkisi vardir.
Devlet kurumları buranın bir hukuk devleti olduğunu hatırlayıp hukuksuz davranmadığında.
“Yerde sürükleyip, ateşe attılar!” | Sözcü Gazetesi
Bakın ne kadar yasal hareketler.
Yaşadığım ülkeyi ne hale getirdiler annemle babamla bile aram açıldı sağolsun başbakanım ne güzel böldü milleti - 3 Kasım 2011
- 15.931
- 9.383
- 448
- Durum
