• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Gezi Parkı eyleminin sonuçları ;

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Patron gelecekteki kızı için topiğine döndü ama bizler buradayız, nerde kalmıştık, HES, nükleer santral, ileride Dünya'nın yaşayacağı su sorunları ve gıda problemleri üzerine fikri olan var mı?
Bana kalsa genleriyle oynanan sebze, meyve ve hayvanlar üzerine bile konuşurum, 20 günde civcivden tavuğa dönen, günü dolunca kesmezseniz tık diye ölen tavuklar, bu Dünya nereye gidiyor kardeş, tüm hücrelerimizi radyasyon ve kanserli hücrelerle donatıyorsunuz dedirtiyor insana:ssz:
 
Japonya Başbakanı Naoto Kan, Japonya'nın nükleer enerjiye olan bağımlılığını azaltmak zorunda olduklarını bildirdi.

Başbakan Kan, Japonya'da meydana gelen deprem ve tsunaminin yol açtığı Fukuşima Nükleer Santralinde yaşanan radyasyon sızıntısının, ülkede nükleer enerjiye yönelik endişelerin artmasına neden olduğunu belirtti. Kan, ''Japonya'nın elektrik enerjisi arzında 2030 yılına kadar nükleer enerjinin payını yüzde 53 oranında azaltmak için plan yapmak zorundayız'' dedi.

Enerji kaynaklarından yoksun bulunan Japonya'da yaşanan deprem, nükleer santrallere olan bağımlılığın olumsuz sonuçlarını ortaya çıkardı. Halen Japonya'da bulunan 54 reaktörün 35'i devre dışı konumda bulunuyor.
Japonya Başbakanı'ndan nükleer istifası
Japonya'da Başbakan Naoto Kan, deprem ve tsunami felaketleri ile yaşanan nükleer kriz nedeniyle oturduğu başbakanlık koltuğundan ayrıldı (2011)
 
Son düzenleme:
ABD Başkanı Barack Obama, iklim değişikliğiyle mücadele için aralarında elektrik santrallerine karbon salımı kısıtlamasının da bulunduğu bir önlemler paketi açıkladı.
Planlar uyarınca ilk kez, yeni yapılacak ve mevcut elektrik santrallerine karbon salımı kısıtlaması konulacak.

Elektrik santralleri ABD'nin karbon salımının yüzde 40'ını oluşturuyor.

Ancak konulacak kısıtlamanın ne düzeyde olacağı henüz net değil.

Geçen yıl ABD Çevre Koruma Örgütü yeni yapılacak santrallere kısıtlama konmasını önermiş, ancak plan ertelenmişti.

Yedi eyalet valisi Obama'dan, bunun termik santrallerin kapanmasına ve yenilerinin yapılmasına engel olacağı gerekçesiyle bu öneriyi geri çekmesini talep etmişti.

Senato'daki azınlık lideri Cumhuriyetçi Partili Mitch McConnel, elektrik santrallerine karbon salımı kısıtlaması getirilmesinin 'kömüre karşı savaş' anlamına geleceğini söyledi.

Başkan Obama, ABD'nin ülke dışındaki yeni termik santrallerin yapımına verdiği desteği de durdurması çağrısında bulundu.

Plan, mevcut en temiz teknolojiyi kullanan en yoksul ülkelerin kapsam dışında bırakılmasını öngörüyor.

Kamu arazilerinde daha çok güneş ve rüzgâr enerjisi projesinin hayata geçirilmesi çağrısı yapan Obama, 2020'ye dek altı milyon haneye bu yolla elektrik verilmesinin hedeflendiğini söyledi.

Obama, federal iskan projelerindeki yenilenebilir enerji hedeflerini de yükseltti.

Barack Obama yeşil teknolojilere yatırımı arttırmak için 8 milyar dolarlık bir federal fonu da kamuoyuna açıkladı.

Uluslararası Çevre ve Kalkınma Enstitüsü'nden Salimül Hak ise Obama'nın planının 'çok az ve çok geç kalmış' olduğunu belirtti.
 
Su ve gıda sorununa gelirsek önceki sayfalardan birinde İsrail'in tohum bankası kurduğu yazılmıştı.O konu hakkında bildiğim o tohumlar ve piyasadaki diğer tohumların çoğu tek kullanımlık.Yani genleriyle oynanmış tohumlar sadece bir senelik ürün veriyor ve daha sonra o ürünün çekirdeği ya da tohumu herneyse ekilerek tekrar ürün elde edilemiyor.Yani her sene yeni tohum almak zorunda kalınıyor.İlerleyen yıllarda bu konu yüzünden gıda için İsrail'e muhtaç kalabiliriz diye düşünüyorum.

Su konusunda düşüncem ise dünyadaki temiz su kaynakları giderek azalıyor fakat bilimin buna bir çare bulabileceğini düşünüyorum ben.Yalnız bu çare de bunu yapabilecek teknolojiye sahip ülkelerin tekelinde olacaktır büyük ihtimalle
 
ABD rüzgar ve güneş enerjisine dönüyor biz Japonya'yla Sinop'ta kurulacak nükleer santral anlaşması yapıyoruz, e güzel:ssz:
Japonya sızıntı yapan nükleer santralin atıklarını okyanusa salmamak için yanıp tutuşurken biz Karadeniz'e ve akarsularımıza zehir karışmasını nasıl engelleyeceğiz?

Oy annem, vah gelecekteki torunlarımın haline:50:
 
ABD rüzgar ve güneş enerjisine dönüyor biz Japonya'yla Sinop'ta kurulacak nükleer santral anlaşması yapıyoruz, e güzel:ssz:
Japonya sızıntı yapan nükleer santralin atıklarını okyanusa salmamak için yanıp tutuşurken biz Karadeniz'e ve akarsularımıza zehir karışmasını nasıl engelleyeceğiz?

Oy annem, vah gelecekteki torunlarımın haline:50:

Japonya gibi bir ülke bile engel olamadıysa bu gibi felaketlere düşündürücü gerçekten!!! Ayrıca Mersin santralini de Rusya yapacakmış
 
Su ve gıda sorununa gelirsek önceki sayfalardan birinde İsrail'in tohum bankası kurduğu yazılmıştı.O konu hakkında bildiğim o tohumlar ve piyasadaki diğer tohumların çoğu tek kullanımlık.Yani genleriyle oynanmış tohumlar sadece bir senelik ürün veriyor ve daha sonra o ürünün çekirdeği ya da tohumu herneyse ekilerek tekrar ürün elde edilemiyor.Yani her sene yeni tohum almak zorunda kalınıyor.İlerleyen yıllarda bu konu yüzünden gıda için İsrail'e muhtaç kalabiliriz diye düşünüyorum.

Su konusunda düşüncem ise dünyadaki temiz su kaynakları giderek azalıyor fakat bilimin buna bir çare bulabileceğini düşünüyorum ben.Yalnız bu çare de bunu yapabilecek teknolojiye sahip ülkelerin tekelinde olacaktır büyük ihtimalle

Evet, o tohumlara ebter tohum deniyor, sadece İsrail değil, Norveçte tohum deposu kurulduğu bilinir, o depoyu bazı avrupa ülkeleri destekliyor, bu konuyu araştıranların ortak düşüncesi Avrupa'nın ileride tekelleşeceği yönünde, istedikleri ülkelere tohum yardımı yapacaklar, kendi tohum bankasını kurmayan ülkeler tehlikede deniyor, öyle x ülkeden falan değil direk has be has kendi verimli sebze ve meyvelerimize dönmeli ve kendi ürünümüzün tohumlarını depolamalıyız.
 
Evet, o tohumlara ebter tohum deniyor, sadece İsrail değil, Norveçte tohum deposu kurulduğu bilinir, o depoyu bazı avrupa ülkeleri destekliyor, bu konuyu araştıranların ortak düşüncesi Avrupa'nın ileride tekelleşeceği yönünde, istedikleri ülkelere tohum yardımı yapacaklar, kendi tohum bankasını kurmayan ülkeler tehlikede deniyor, öyle x ülkeden falan değil direk has be has kendi verimli sebze ve meyvelerimize dönmeli ve kendi ürünümüzün tohumlarını depolamalıyız.


Bill Gates milyonlarını Kuzey Kutbu’nun 1,100 kilometre uzağındaki Arktik Okyanusu yakınlarındaki Barents Denizi’ndeki bir tohum bankasına yatırmaktadır .Bill Gates tanrının insafına bırakılmış olan bu adada Rockefeller Vakfı, Monsanto Şirketi, Syngenta Vakfı, Norveç hükümeti ve diğerleriyle birlikte, “kıyamet günü tohum bankası” olarak adlandırılan bir projeye on milyonlarca dolar yatırmaktadır. Norveç’in Svalbard adalar grubunun bir parçası olan Spitsbergen adası üzerindeki Proje, resmi olarak, Svalbard Küresel Tohum Deposu olarak adlandırılmaktadır.
 
Bill Gates milyonlarını Kuzey Kutbu’nun 1,100 kilometre uzağındaki Arktik Okyanusu yakınlarındaki Barents Denizi’ndeki bir tohum bankasına yatırmaktadır .Bill Gates tanrının insafına bırakılmış olan bu adada Rockefeller Vakfı, Monsanto Şirketi, Syngenta Vakfı, Norveç hükümeti ve diğerleriyle birlikte, “kıyamet günü tohum bankası” olarak adlandırılan bir projeye on milyonlarca dolar yatırmaktadır. Norveç’in Svalbard adalar grubunun bir parçası olan Spitsbergen adası üzerindeki Proje, resmi olarak, Svalbard Küresel Tohum Deposu olarak adlandırılmaktadır.

İşte yine deniyor ki tohumlara sahip olan insanlara hükmeder, çok araştırmaları takip ettim, gelecekteki su savaşı ve ülkelerden incelemek üzere diye toplanan bitkilerin ne amaçla alındığını dinleyince insan ister istemez ürküyor, ülkemizden kaç bitki örnek diye alınıp gidildi.

Yerel tohumumuz yok denecek kadar az, çoğu ekilen ebter tohum, hani benim karaman koyunum, tiftik keçim, mis gibi ineğim, onlar bile ithal, yerli pirinç yok, dışa bağımlıyız bu ilerisi için çok kötü:ssz:
Çiftçi bilinçlendirilmeli, bir ağaçtan 10 kilo yerine 20 kilo ceviz alıyor diye yerli ceviz ekmiyor çoğu, nerede eskiden düdüklüde saatlerce pişirilen tavuk, at tencereye 20 dakika sonra pişiyor, tat yok lezzet yok.
 
İşte yine deniyor ki tohumlara sahip olan insanlara hükmeder, çok araştırmaları takip ettim, gelecekteki su savaşı ve ülkelerden incelemek üzere diye toplanan bitkilerin ne amaçla alındığını dinleyince insan ister istemez ürküyor, ülkemizden kaç bitki örnek diye alınıp gidildi.

Yerel tohumumuz yok denecek kadar az, çoğu ekilen ebter tohum, hani benim karaman koyunum, tiftik keçim, mis gibi ineğim, onlar bile ithal, yerli pirinç yok, dışa bağımlıyız bu ilerisi için çok kötü:ssz:
Çiftçi bilinçlendirilmeli, bir ağaçtan 10 kilo yerine 20 kilo ceviz alıyor diye yerli ceviz ekmiyor çoğu, nerede eskiden düdüklüde saatlerce pişirilen tavuk, at tencereye 20 dakika sonra pişiyor, tat yok lezzet yok.

Doğru diyon Mune dünyanın tahıl ambarı olmak istiyoruz ama hala tahıl ithal eden bir ülkeyiz!!! Bu adamlar milyon dolarları boşuna yatırmıyor ki tohumlara sahip olan insanlara hükmeder çok doğru bir söz... Kıyamet günü tohum bankası adı bile ürkütücü
 
Şafak Pavey'in Meclis Genel Kurul konuşması
[video=youtube;QIQ-BlvfH_8]https://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=QIQ-BlvfH_8[/video]

Şafak Pavey hakkında bilgi vermek istiyorum biraz belki bilmeyenler vardır..

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliğindeki yönetici görevinden ayrılarak CHP İstanbul Milletvekili olan Şafak, uluslararası kamuoyunda insan hakları, insani yardım ve küresel barış konusundaki çalışmalarıyla tanınıyor.

Toplumsal duyarlılığı, çocukluğunun geçtiği yazı ve sanat çevresinden beslenmekle birlikte, Zürih’te sanat ve film eğitimi aldığı sırada geçirdiği tren kazası onun engelli dünyasıyla tanışmasına yol açtı. Uzun süren ve cesaret isteyen iyileşme sürecindeki sıra dışı duruşu Zürih Üniversite Hastanesi’nde tez konusu oldu ve bu çalışma kitap olarak yayınlandı. Bu kaza dünyaya bakışını yeniden şekillendirdi. Kendisi için verdiği mücadeleyi diğerleri için de vermeyi seçti. Engelliler, azınlıklar, çocuklar, şiddete uğramış kadınlar, mülteciler, iskence kurbanlari, hakları fütursuzca çiğnenen bütün mağdurlar ilgi alanı oldu.

Diğer yandan eğitimine ara vermedi ve Londra Westminster Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünü bitirdi ve hemen ardından London School of Economics’de yüksek lisansını tamamladı. Akademik uzmanlığı olan Milliyetcilik ve azınlık hakları üstüne hazırladığı “İslam Ülkelerinde Gayrimüslim Vatandaşların Mülkiyet Hakları” büyük beğeni topladı ve itibarlı uluslararası yayınlarda yer aldı.

BM’deki görevine başlamadan önceki süreçte, her platformda insan hakları konusunu gündeme getirdi. Kendi eğitim hayatının sponsoru olarak öğrenciliği boyunca uluslararası medya şirketleri için serbest gazetecilik, belgesel yapımcılığı ve tercümanlık yaptı. Türkiye’deki Agos gazetesinin ilk Türk köşe yazarı oldu.

Nobel Barış Ödülü sahibi Dr Şirin Ebadi ile hazırladığı, Norveç Dış İlişkiler Bakanlığı himayesinde “İran’daki Mülteci Hakları” üzerine hukuk kitabınında olduğu üç uluslararası yayının editörlüğünü üstlendi. Yine bu süreçte, insan hakları konusundaki belgesel çalışmalarında yer aldı. 2003 yılında BM Mülteciler yüksek Komiserliği bünyesinde göreve başladı. BM’nin, engelli olmanın saha çalışmasında engel olmayacağını ispatlayan zorlu görevlerini üstlendi.

2003 ve 2010 yılları arasında Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği için Cezayir, Sahra, Mısır, Yemen, Lübnan, Suriye ve Irak’ ta insani yardım görevlisi olarak, İran ve Afganistan da sözcü olarak,

Cenevre genel merkezinde global halkla ilişkiler ve stratejik iletişim projelerinin yöneticisi olarak,

Washington’da Ted Kennedy Nansen Mülteci Ödülü Komitesinin Koordinatorü olarak,

Macaristan’da Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Orta Avrupa üst düzey sözcüsü olarak,

2010 ve 2011 yılları arasında Cenevre’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği sekreteri olarak görev yaptı.

Ana dili Türkçe`nin yanı sıra İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır. Temel seviyede Arapça ve Farsça dillerine hakimdir. Akıcı olarak uluslararası işaret dili konuşabilmektedir.
 
Yerli tohum satmak yasak, neden acaba? İsrail'den hybrit tohum almalıyız kiii dışa bağımlı olmalıyız. İsrail'le tohum anlaşması yapmalıyız. Hybrit tohumda zaten kısır. Çok ilginç değil mi!!!
 
Valla sıkı sıkı tembih ediyorum anneanneme eski tohumlarını tut elinde hybritle karıştırma diye. Bizden sonraki nesillerin vay haline!
 
Tohum kanunu uretim ile ilgili olan maddeleri
..Tohumluk üretimi...........
. MADDE 5 –.Bakanlık tarafından, bitkisel ve tarımsal özellikleri belirlenerek sadece kayıt altına alınan çeşitlere ait tohumlukların üretimine izin verilir............. Tohumlukların yetiştirileceği özel üretim alanlarının özellikleri ile sınırları içerisinde tohumluk üretimi yapan ve bitkisel ürün yetiştiren gerçek veya tüzel kişilerin uyması gereken hususlar yönetmelikle belirlenir... Özel üretim alanlarının sınırları içerisinde, Bakanlıkça izin verilmeyen tohumluk veya bitkisel ürün yetiştirilemez. Tohumculuk sektörü, yurt içinde yatırım yapmak kaydıyla, Avrupa Birliği standartlarında ve uluslararası rekabete uygun bir şekilde gelişmesi amacıyla Bakanlıkça belirlenecek teşvik ve desteklerden yararlandırılır. Destekleme usul ve esasları, Bakanlık tarafından çıkarılacak tebliğ ile düzenlenir..

Tohumluk sertifikasyonu.....
MADDE 6 –.Yurt içinde üretilen, 4 üncü maddeye göre tescil edilen veya üretim izni verilen çeşitlerden, tohumluk sınıflarına göre yetiştirilen ve üretilen tohumluklar, sertifikasyon işlemine tâbi tutulur..Tarla ve laboratuvar kontrolleri yapılarak, tohumluk standartlarına uygun olarak sertifikalandırılan tohumluklar, usulüne göre ambalajlanarak etiketlenir..Tohumluk sertifikasyon esasları ile ambalajlama ve etiketlemede uyulacak hususlar, bitki gruplarına göre yönetmelikle belirlenir...
..........
Tohumluk ticareti............
MADDE 7 –.Yurt içinde sadece kayıt altına alınmış çeşitlere ait tohumlukların ticaretine izin verilir.Bu tohumluklar, Bakanlık tarafından belirlenmiş nitelik ve standartlara uygun, sertifikalı veya kütüğe kaydedilmek üzere kabul edilmiş veya standart tohumluk olarak ambalajlı ve etiketli olarak ticarete arz edilir............. Tohumlukların ithal edilmesi ve ihracı Bakanlığın iznine tâbidir. İthal edilecek tohumluklarda yurt içi standartlara uygun olma şartı aranır. Tohumluk ithalatı ve ihracatına ilişkin usul ve esaslar, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak Bakanlıkça belirlenir..
Piyasa denetimi..
MADDE 8 –.Tohumlukları yetiştiren, işleyen ve satışa hazırlayan, dağıtan ve satan gerçek veya tüzel kişiler, Bakanlık tarafından yetkilendirilir ve denetlenir. Yetkilendirme ve denetim ile ilgili usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir..Ticarete arz edilen tohumlukların standartlara uygunluğu ile etiket ve ambalaj bilgilerinin doğruluğu Bakanlıkça denetlenir.
--------------------------------------------
Kanuna bagli olarak yerli tohum uretmek yasak degildir. Bakanliktan izin almak gerekir. Bunun sebebi kaliteyi arttirmak, duzenli takibini yapabilmek.
Tarim ve koy isleri bakanligi buyuk kucuk bas hayvan uretimi konusunda muthis hibeler veriyor. Bu konuda veriyormu bilmiyorum.
Sunuda belirteyim; esimin ailesi koyde yasiyor ve ciftcidir. Kendine tohumluk ayirabiliyor ayni zamanda takas yapabiliyorlar yasal olarak.
 
Sanırım akil(?) tiplerin raporu bir bir uygulanmaya baslanmış. Sabah gelirken gazete bayiinde bir gazetede "Sabiha Gökçen havalimanının" adı değişebilir diye bir başlık okudum.

Sinirlerim tavan.
 
son bir iki cümle daha yazıp çıkacağım. muneciğim geçmiş sayfalarda bir yazı paylaşmıştın devleti ana gibi gören gençlerden bahsetmişsin oldukça da duygusal dı. fakat ben o gençlerin kesinlikle masum olduklarına inanmıyorum. başta masum gibi başlayan olaylar tamamen isyandı. hükümete baş kaldırı , hükümeti düşürmek adına yapılan eylemlerdir. gözleri dönmüş maskeli saldırgan gruplar amaçları buydu yani isyan çıkarmak halkı ayaklandırmak. haberleri doğan grubu medyalarından yada halk tv , ulusal tv gibi bölücü yayın organlarından takip eden halk (özellikle buradaki kişiler) herşeyin nasıl çarpıtıldığını tek taraflı bakıldığını göremiyorlar. sarısülük 'ün arkadaşları ile birlikte polisse nasıl saldırdığını, nasıl linç etmek istediğini seyredin lütfen . polis orada tamamen görevini yapıyor. halkın isyanını bastırıyor. bunu anlamak zor mu. ben insanların nasıl bu kadar gözünün döndüğünü anlamıyorum hala. lütfen hak aramak saçmalıklarıyla olayı masumlaştırmayalım. eyleme katılan herkesin içinde isyan ve yıkımdan başka bir şey yoktu.
görevi başında şehit olan komsiremizin adı geçmezken resmen gözü dönmüş şekilde saldıran polise taş ve molotof atan birisini ardından nasıl öldüğü henüz kesinlik kazanmamış birisini burada sayfalar dolusu yazılması gerçekten çok garip

Lacey abla işte bende bunu demek istemiştim halen inanmıyorum ben polisin vurduğuna,o ethem denilen şahış türk bayrağını yakarkende görüntüleri var eşimle izledimm .
mobese görüntülerinde adamı tek tek göstermişler ne yaptığını,
 
Takvim Gazetesi Haber Müdürü Mevlüt Yüksel, CNN İnternational televizyonu ile sunucusu Christiane Amanpour hakkında, gerçeğe aykırı haber yaparak 'suç işlemeye tahrik', 'suçu ve suçluyu övme' ve 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik' suçlarını işlediği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.

Avukatı ile Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelen Mevlüt Yüksel savcılığa suç duyurusu dilekçesini sunduktan sonra çıkışta açıklama yaptı. Yüksel, CNN İnternational televizyonu ve Christiane Amanpour'un Türkiye aleyhine yaptığı yayınlarla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.

Yüksel, "CNN İnternational, Türkiye'de her yer yanıyor yıkılıyor, ayaklanma varmış gibi bir yayın yapınca biz bir haber yapmaya karar verdik. Christiane Amanpour'un yaptığı yalan, yanlış ve kasıtlı haberlere bir ironi yapmak istedik. 'Kirli itiraf' başlığıyla bu haberi yaptık. Ancak haberin devamında 14. sayfada bu haberin asparagas olduğunu belirttik. Amanpour'un yaptığı haberler Türkiye'ye maddi manevi çok zarar verdiği için şikayetçi olmaya karar verdik. Savcı inceleyecek." dedi.

Amanpour ile sadece sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden mesajlaştıklarını belirten Yüksel, "En son bana 'Yazıklar olsun' diye bir tweeti vardı. Eğer görüşmek istiyorsa ister Türkiye'de ister Amerika'da biz görüşmeye hazır olduğumuzu, yaptığı yayınlarla ilgili konuşabileceğimizi söyledik. Bekliyoruz hem şahsım hem de Takvim Gazetesi olarak kendisiyle röportaj yapmak istediğimizi belirttik. Bakalım yüreği yetiyorsa bizimle görüşür." dedi.

Yüksel'in avukatı Abide Gülel tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunduğu suç duyurusu dilekçesinde, Amanpour ve CNN İnternational'ın yaptığı haberlerin gerçeğe aykırı olduğu iddia edilerek, "Şüphelilerin Kazlıçeşme mitingini dünyaya direniş gibi göstermesi, Başbakan danışmanına nezaketsiz bir üslup ile sorular sorulması ve devamında halkın önünde küçük düşürme çabaları, Gezi Parkı olayları ile Hatay ili arasında sıkı bağlantı kurulmaya çalışılması kabul edilebilir bir durum olmayıp kamu barışını tehdit eder nitelik taşımaktadır." ifadesine yer verildi.

Ayrıca dilekçede, "Mevlüt Yüksel, bu yalan haberlere tepki niteliğinde 18 Haziran 2013 günü Takvim Gazetesi’nin 1 ve 14 sayfalarında (Kirli İtiraf) başlıklı bir haber yayımlamıştır. Haberde şüpheliler tarafından sürekli surette ülkede iç karışıklığa yol açma çabaları esprili bir dille eleştirimli ve haberin asparagas olduğu yazılarak şüpheliler ile hayali bir de röportaj yapılmıştır. Sözde muhabir Amanpour müvekkilime bu haberin yayınlanmasından sonra (utanmalısınız) şeklinde sosyal medyada hakarette bulunmuş, haberin tamamını okumadan, asparagas haber olduğu yazılı olduğu halde hakaret etme gereği duyan Amanpour, bir kesim çevrelerce internet ortamında çok sayıda ağır eleştirilere maruz kalmıştır. Müvekkilim bu hakarete dayalı Amanpour’a karşı açılacak diğer dava haklarını da saklı tutmaktadır." denildi.

(Cihan)
 
Ölümü öldürülmeyi asla savunmuyorum...
Yalnız, Ethem'in ailesinin verdiği demeçi okudum 'doğuda özellikle yaşamak istediğini ve geri gelmek istememesi' ile alakalı ısrarını okuyunca duraksadım.
Daha sonradan da kendisinin terör örgütüne olan kaydının gerçekten de bulunduğunu 1. elden öğrendim.
Elbette bu onu ölmek için öldürülmek için kurban yapmaz... Bunda anlaşalım...
Öldürülme anı videosunu da izledim...
Evet o insan ölmüş, öldürülmüş polis bunda meslek hatası yapmış bu gayet açık ve net, yalnızca kasıtlı olmadığı belli bir durum. Videoda açıkça görünüyor bu durum... Yargının bu yüzden o polise ceza vermediğini düşünüyorum.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Back