2 yıldan fazla depresyon, anksiyete ve panik bozuklukla uğraştım. Ki ben bayağı kötüydüm. Örneğin geçen yıl bu zamanlar cama bakıp "atlasam mi?" diye düşünmek, "bundan kaç tane içersem kesin ölürüm acaba?" diye doz hesabı yapmak benim için rutin hâle gelmişti. Şu an büyük oranda iyileştim. Düzenli olarak psikiyatri randevularıma gittim. İlaç + terapi şeklinde ilerledik psikiyatristimle. Hâlâ ilaca devam ediyorum. Terapide benim dönem dönem ihtiyaçlarıma göre farklı uygulamalar yaptık. Düşünce inceleme tablosu ve başka çeşitli çizelgeler gibi. Bunlar sayesinde alternatif düşünce üretmek bende otomatik hale geldi ve hayat boyu işime yarayacak bir kazanım oldu bu.
Bunun dışında beni en çok iyileştiren şeylerden biri öz şefkat oldu. Kendime sarıldıkça iyileştim, iyileştikçe sarıldım. Doktorum bir gün "Senin senden başka kimin var ki?" demişti. Basit bir cümle ama benim mottolarımdan biri oldu. Ne zaman kendime sert davranacak, kendimi yaralayacak olsam, kendime ihtiyacım olan desteği vermeyi reddetsem bu cümle kulaklarımda çınlar. Çünkü içimizdeki küçük çocuk elini uzatmış tutmamızı bekliyor, bize ihtiyacı var.
Bir de örgü örmeye başladım o dönem. Bana o kadar iyi geldi ki. Bir şey ürettiğinizi görmek depresyonun yaşattığı o pasifleşme duygusuna çok iyi geliyor.
Bir de hiçbir şey yapmak istemediğimizde zorlayıp istemesek de keyif almasak da bir şey yapmak kilit nokta bence. Zor bir şey, bir sorumluluk değil bundan kastım. Açıp film izlemek, kitap okumak, örgü örmek, yürüyüş yapmak gibi normalde sevdiğimiz bizi mental olarak çok yormayan şeylerden bahsediyorum. Çünkü o eylemsizlik insanı iyice dibe çekiyor.
Şimdilik aklıma gelenler bu kadar, sormak istediğiniz bir şey olursa seve seve yardımcı olurum
Öz şefkat için aşağıdaki videoya bakabilirsiniz fikir edinmek açısından