biraz sert bir dille yazılmış ama konunun özü olduğunu düşündüğümden,yüzümde bir şamar etkisi yarattığından bunu sizlerle de paylaşmadan edemedim canlar...
GDO’lu diyet tarifleri
Haliyle panik halindesiniz... “Nasıl anlarız? Genetiği değiştirilmiş organizma yemekten nasıl kurtuluruz?” filan.
Şöyle...
*
Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken, siz, “Aman annane be, boş versene” deyip, marketten hazır çorba alıyordunuz ya... Annane rahmetli oldu ve siz, o tarhananın tarifini annaneden alıp, bir kenara yazmadınız ya... İşte o nedenle, siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten kurtulamazsınız maalesef.
*
Ne verirlerse...
Onu yiyeceksiniz.
*
Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz... Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor. Bilmeli... Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata yapmasını bilmiyor! Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran... İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkûm maalesef... Torunlarınız da.
*
Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için, kek yapmaya üşendiğiniz için... İçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri, mısır patlaklarını kemiriyor sizin oğlan! Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp, çantasına koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu. Tahin-pekmezi “köylü işi”, vıcık vıcık yağ fışkıran kremaları “modernite” sandığınız için, daha 10 yaşında ayıya döndü, yuvarlana yuvarlana yürüyor, tıkanıyor, merdiven çıkamıyor.
*
Size zor geliyor ama, zor mu evde yoğurt yapmak? İstanbul’un güneşi müsait değil, anlarım, zor mudur İzmir’de, Antalya’da, Adana’da evde salça yapmak?
Şikâyet edip duruyorsun, içine katkı maddesi konuyor, zorla beyazlatılıyor diye... İster tam buğday unundan, ister çavdardan, hakikaten zor mudur evde ekmek yapmak? Bütün ailen kabız... Tonla para verip, abuk sabuk ambalajlı-meyveli saçmalıklardan medet umacağına, niye öğrenmiyorsun kabak tatlısı yapmayı?
*
Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun, taze taze yesinler diye, pazara gidiyorsun... Eğri büğrü biberlere, doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere ağız burun kıvırıyorsun, hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini alıyorsun... Ne işe yaradı senin pazara gitmen?
*
Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi... Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!
*
Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok; gazetelerin tiraj almak için kıçından uydurduğu kıçımın uzmanlarından fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun... Brüksel lahanası yiyerek mi AB’ye gireceğini sanıyorsun?
*
Çin’den bal getiriyorlar mesela... Taaa Arjantin’den, Meksika’dan bal getiriyorlar. Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan... İçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin! Ben iddia ediyorum... Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla, Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına sahip çıksa, Şemdinli’de, Pervari’de terör bile azalır, terör bile.
*
Uzatmayayım.
Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.
*
Elin adamı, mısırdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA’sını değiştirdi!
*
Hurrraaa diye köyden kente göçerken, dışarda tıkınmayı şehirleşme zannettik. Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.
*
Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz... Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz.
Yılmaz ÖZDİL
malesef doğru canım GDO suz yaşamak çok zor olacak ama elimizden geleni yapacağız önce yemek içmek gibi görünüyor ama olaya geniş bakacak olursak GDOlu besinleri tüm canlılara aşılanırsa kısır döngü ortaya çıkacak hayvanların yemleri GDOlu, bitkilere verilen gübreler GDOlu,bitkiler GDOlu,hayvanların etleri GDOlu,bütün bunları bilinçsizce tüketirsek bizlerde malesef GDOlu olacağız,yani genetiğimiz değişecek sağlıksız,hastalıklı nesiller demek oluyor ki çok vahim bir durum bu hale gelmemek için elimizden geleni yapmamız gerekir,şimdilik GDOsuz ürün aramak zorundayız gelecek neler getirir meçhul haa bir gerçek varki eğer GDOyu tamamen hayatımıza sokacak olursak yarın ülkemizdeki insanlar organik arayışı içinde olacak bunuda çok yüksek fiyatlara dışarıdan amerikadan v.s almak zorunda kalacağız Türkiyenin karı ne olacak dersen??tuğçe çok güzel paylaşımın ama tamamen gdosuz yaşamak imkansız gibi. ben süt almak için köye gittim bebeğime. koca köyde suni yem kullanmayan yoktu.bir kişide bulabildim ondada sıraya giriliyor (kentli maddi gücü iyi kesim üşenmeyip oraya süt almaya geliyorlardı yani onlar çoktan farkındaymış işin.)resmen iki katı para talep ettim.
köy yumurtası kolayda köy tavuğu biraz zor.eti daha sert eti yumuşak olanlarda henüz çok küçükler kıyamıyor insan yemeye.zaten köylüde hazır tavuk yiyor sadece yumurtası için besliyorlar genelde.
kırmızı et bulmak imkansız ötesi nerdeyse suni yemle beslendikleri için.
köp pazarından alışveriş ediyorum.köylüler bile işin hilesini bulmuşlar manavdan iki üç kilo mal alıp önüne koyuyor sanki kendi malı gibi.
????????????
babam bir ara organik tarım yapmaya karar vermişti ilaç kulllanmadı vs vs ve ürün olunca bizden önce kuşlar yedi.mecbur ilaçlıyor şimdi.organik tarım yapalım demiştik şartları çok zordu o zamanlar iyikide zormuş diyorum en azından organik onaylı ürünlere güveniyorum.
oyyyy oyyyy oyyyy
dün haberler de izledim gdo nohut,mercimek ve kuru fasulyede yokmuş.
hayır hayır hayır amaaa bizi kim dinlerki
niye sağlığımız için hakkımızı arıyamıyoruzz
33 yaşımdayım 4 senedir kendi tarhanamı kendim yapıyorum açıktan süt alıcam kendim mayalıyacağım ama o sütlerde çok kötüüü evde ekmek makinem var ama unladada koruyucu maddeler var tabiii bu daha uzar gider ama biz galibaaa gerçekten doluya değil tipiye yakalandıkk:sm_confused:
GDO ların tam zıttı atadan babadan kalma böcek ilaçsız, hormonsuz, suni gübresiz ekim yapılan ve akredite firmalar tarafından periyodik olarak denetlenerek organik sertifika verilen tarım alanlarıdır.
Organik tarım yapılan alanlar fabrikalardan, otoyollardan, kentsel ve sanayi atıklarından uzak ve sertifika alabilmeleri için en az 3 yıl böcek ilacı, hormon, suni gübre vb. sentetiklerden arındırılmış tarım arazileri olmaları gerekir.
Konvansiyonel yani kimyasal ve sentetiklerin, GDO tohumların serbestçe kullanıldığı alanlar ile aralarında fiziki sınır ve uzaklık olması şartı da aranır.
Organik ürünlerin diğer ürünlerden daha pahalı olmasının en büyük nedeni ise çekirge vb. zararlıların GDO tahılları yemezken, özellikle ilaçlanmayan organik tarım sahalarındaki ürünlerde kayba neden olmalarıdır, yani verim düşmekte, birim alana düşen hasat önemli ölçüde azalmaktadır.
Tabii ki insanca yaşamak için de bu tür külfetlere katlanıp organik bazlı besin maddeleri ve kozmetikler tüketmek biraz kesemizi zorlasa da en doğru seçim.
Çekirgenin beğenmeyip yemediği GDO lu buğdayı bizler çocuklarımıza neden yedirelim ?
Organik ürün tüketimi artıp yaygınlaştıkça maliyet değerleri de aşağı çekilecektir.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?