Gdo 'yu tanıyın ve sizlerde hayır deyin!....


O kadar da abartmayın arkadaşlar.Ne organik unu.Millet döndü dolaştı yine Türk markalı,kendilerini beğenmedikleri köylülerin üretimlerine.ılla ki yabancı marka takılıyorlardı.Üretici firma ve üretim yerine bakın ve alın.Organik olması şart değil ki?
Türk mallarında gdo'lu ürünler yok zaten.
 
Son düzenleme:
gdo lu ürünler türk mallarında yok diye birşey olamaz.çünkü gdolu olarak ithal edilen mısırlardan bizim yağ fabrikalarımızda yağ yapılıyor vb. örnekler verilebilir.
kanola,soya vb...
 

doğru söylüyorsunuz bu birazda tabiri caizse para tuzağı bende biraz köy pazarına yönelicem böyle olunca
 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı
Şemsi Bayraktar, kamuoyunda oluşan kanaatin aksine bütün ürünlerin genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) olmadığını belirterek, “Türkiye’de üretilen ürünlerin hiç birisinde GDO bulunmamaktadır. Halkımız meyve ve sebzeleri rahatlıkla tüketebilir” dedi.
Bayraktar açıklamasında bilgi kirliliğinden yakınarak, bilgi kirliliğinin halkı tedirgin ettiğini kaydetti. Üretimde kullanılan yöntemlerin tümünün GDO’lar ile irtibatlandırıldığını ifade eden Bayraktar, üretimde kullanılan bitki gelişim düzenleyicilerinin, zirai ilaçların, hibrit tohumların GDO’lar ile karıştırıldığına dikkat çekti.

Daha GDO’nun ne olduğunu bilmeyen insanların yalan yanlış açıklamalarına bakıp, domatesten, biberden, üzümden, elmadan ve narenciyeden ve diğer meyve ve sebzelerden korkmamasını isteyen Bayraktar, “Türkiye’de GDO’lu ürünlerin üretimine izin verilmemektedir. Hali hazırda Türkiye’ye giren GDO’lu ürünler ise mısır, soya, pamuk ve kanoladır” dedi.

Bence de bilgisizlik bayağı kötü.Ben yetkililer ne diyorsa onu söylüyorum.Mısır,soya,pamuk,kanoladan Türkiye dışarıdan ihraç ediyor.Ben Türk menşeili ürünlerden bahsediyorum zaten.Yurt dışından gelen mısır,kanola vb.ürünleri kullan demiyorum.Yerli malı tüketelim!
Yeli malı yurdun malı bunu herkez kullanmalı!!!
 
Son düzenleme:

Hanımlar çok çok dikkatli olun, devlet ağzından söylenmiş sözler bunlar..
 
napalım valla pazardan alıyoruz sebzeyi, meyveyi ama üzerinde ben gdo luyum mu yazıyor artık üreticilerin insafına kalmışız, marketten de alışveriş yapıyoruz bilemiyorum yani insanlar ne kadar titiz davranabilir ne kadar organik ürün alabilir. Aç mı kalalım yani, napabiliriz ki sonuçta. Bende GDO karşııtı gruplara katılıp tepkimi gösteriyorum sizin gibi.
 

Haklsıın arkadaşım.Ben de senin gibi düşünüyor ve de ifade ediyorum.Mesela et alıyoruz ama bilmiyoruz at mı eşek mi?Bunun gibi birşey o da.Gdo'lu mu değil mi nereden bilelim?İstanbulda da 2 organik pazar var Şişli ve Kartal dı sanırım yeni açıldı.Her zaman da oraya mı gidilir?Ayrıca herşeyin organiğini markette bulamaz kimse.
 
Aç kalmayacağız organik ürünleri daha fazla destekleyecek daha fazla soframıza alacağız

evet arkadaşım kesinlikle katılıyorum, bu ürünleri daha çok satın alıp daha çok üretilmesini sağlayacağız. talep artarsa hem fiyatlar düşer hem de kalite artar. yeter ki halk seçmeyi bilsin. bu arada mevsim sebze ve meyvelerinde GDO yok. yok ben ille de bu mevsimde domates yicem derseniz GDO riskini göze alıyor olmalısınız.
 
ABD de aşırı böcek ilacı (DDT ve türevleri) kullanımı ve uzun süreli suni gübre kullanımı yüzünden konvansiyonel tarım alanlarında büyük miktarda ağır metal ve tuz birikimi var.

Baktılarki başka çare yok tahılın genetiğiyle oynayıp zararlılara karşı böcek ilacı kullanmadan söz konusu tahılı böceklerin beğenmeyeceği bir hale getirdiler.

Burada bir noktayı atlamamak gerekiyor, böcek o tahılı neden yemiyor ? Çünkü artık o tahıl normal genlere sahip değil.

Böcek yemiyor ancak binlerce ton GDO tahılı ithal edip bebek mamalarına kadar kullanıyorlar, çocuklarımıza ve bizlere yediriyorlar, birde sanki bu çok olağan ve normalmiş gibi TV de ahkam kesiyorlar.

Böceklerin beğenmediği GDO lu tahıllar toplu arı ölümlerine de yol açıyor. Polenleri organik tarım alanlarını tehdit ediyor.

Şimdi organik tarıma ağırlık verdiler, ABD, Japonya ve AB ülkelerinde organik tarım yaygınlaştı, ancak konvansiyonel tarımda GDO ya geçmiş ve devlet tarafından desteklenen büyük çiftçilerin büyük miktarlarda ürettikleri ürünlerini de biryerlere satmak gerekiyor.

Bunların gözünde yöneticileri gamsız Türkiye ideal bir GDO pazarı.

Bu konuyu açanlara teşekkür ediyorum, vurdumduymaz kendi çıkarlarını ön planda tutan ve gelecek nesilleri tehlikeye sokan cahil yöneticileride kınıyorum.
 
biraz sert bir dille yazılmış ama konunun özü olduğunu düşündüğümden,yüzümde bir şamar etkisi yarattığından bunu sizlerle de paylaşmadan edemedim canlar...

GDO’lu diyet tarifleri


Haliyle panik halindesiniz... “Nasıl anlarız? Genetiği değiştirilmiş organizma yemekten nasıl kurtuluruz?” filan.


Şöyle...

*

Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken, siz, “Aman annane be, boş versene” deyip, marketten hazır çorba alıyordunuz ya... Annane rahmetli oldu ve siz, o tarhananın tarifini annaneden alıp, bir kenara yazmadınız ya... ışte o nedenle, siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten kurtulamazsınız maalesef.

*

Ne verirlerse...

Onu yiyeceksiniz.

*

Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz... Piyano çalıyor, ıngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor. Bilmeli... Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata yapmasını bilmiyor! Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran... ışte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkûm maalesef... Torunlarınız da.

*

Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için, kek yapmaya üşendiğiniz için... ıçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri, mısır patlaklarını kemiriyor sizin oğlan! Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp, çantasına koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu. Tahin-pekmezi “köylü işi”, vıcık vıcık yağ fışkıran kremaları “modernite” sandığınız için, daha 10 yaşında ayıya döndü, yuvarlana yuvarlana yürüyor, tıkanıyor, merdiven çıkamıyor.

*

Size zor geliyor ama, zor mu evde yoğurt yapmak? ıstanbul’un güneşi müsait değil, anlarım, zor mudur ızmir’de, Antalya’da, Adana’da evde salça yapmak?
Şikâyet edip duruyorsun, içine katkı maddesi konuyor, zorla beyazlatılıyor diye... ıster tam buğday unundan, ister çavdardan, hakikaten zor mudur evde ekmek yapmak? Bütün ailen kabız... Tonla para verip, abuk sabuk ambalajlı-meyveli saçmalıklardan medet umacağına, niye öğrenmiyorsun kabak tatlısı yapmayı?

*

Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun, taze taze yesinler diye, pazara gidiyorsun... Eğri büğrü biberlere, doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere ağız burun kıvırıyorsun, hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini alıyorsun... Ne işe yaradı senin pazara gitmen?

*

Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi... Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!

*

Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok; gazetelerin tiraj almak için kıçından uydurduğu kıçımın uzmanlarından fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun... Brüksel lahanası yiyerek mi AB’ye gireceğini sanıyorsun?

*

Çin’den bal getiriyorlar mesela... Taaa Arjantin’den, Meksika’dan bal getiriyorlar. Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan... ıçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin! Ben iddia ediyorum... Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla, Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına sahip çıksa, Şemdinli’de, Pervari’de terör bile azalır, terör bile.

*

Uzatmayayım.

Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.

*

Elin adamı, mısırdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA’sını değiştirdi!

*

Hurrraaa diye köyden kente göçerken, dışarda tıkınmayı şehirleşme zannettik. Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.

*

Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz... Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz.

Yılmaz ÖZDıL
 
PINAR abla bu yazı harika gerçekten. hem güldüm,hem de ciddi ciddi düşündüm. teşekkür ederim.
 
PINAR abla bu yazı harika gerçekten. hem güldüm,hem de ciddi ciddi düşündüm. teşekkür ederim.

afferin pınarıma dogru söze ne denir

yılmaz özdil in fikrine diline sağlık..cidden hepimizden bir parçayı almış öyle bir yazı yazmış ki..ne kadar yok ben öyle değilim demek istesekte,köşesinden berisinden hepimizin kendisini bir şekilde bulduğu bir yazı yazmış..ben ikinci defaa paylaşıyorum bu yazıyı bu topikte..gerçekten okumayan kalmasın isttiyorum..ne büyük bir hata yaptığımızı hepimiz anlayalım..derin uykulardan artık uyanalım diye...
 

GDO lu ürünlerin ithalini tamamen yasaklatana kadar uğraşmaktan başka çare yok.

Doğadaki yaşam dengesini bozan bırakın arı ölümlerini gelecekteki insan neslinin sağlığını doğurganlığını tehlikeye atan böceğin bile beğenmediği ürünü bırakın Türkiye değil hangi ülke beğenirse o tüketsin !
 
çıldırıcam ya evet gdo ya hayır ama ne yapıcam çocuğuma be yediricem ya
 
aldığınız paketler bakın üstünde amerika yazıyorsa mutlaka genetiği değiştirilmiştir

özellikle pirinç'ee dikkat edin
 
pinaripekci;yılmaz özdil'in yazısını paylaştğın için teşekkürler, doğru söze ne denir ki.alkisalkisalkis
 
amerikadan gelen hertürlü yiyecekten uzak durmakta fayda var adamlar sadece paraya endeksli çalışıyor ,cepler dolsun insan sağlığın önemi yok zaten ülkelerinde
bu tohumları üretipte kendi ülkelerinde uyguluyorlar bu gibi şirketleri deşifre edelim dünya genelinde yayılıyor arkalarındada israeliler var bir araştırma yapalım

bunları deşifre etmek en büyük kayıp olur onlar için

ama siz siz olun amerikadan gelmiş pirinçleri tüketmeyin
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…