• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Gassan Satar Siirleri

GÜN DOĞUMUNDA AŞK

Gün doğdu kadınım
Kahveni yaptım
Yudumla dudaklarından taşırdığın sevincinle
Bırak ben de seni yudumlayayım
Günün ilk ışığını yudumlayan şafaklar gibi

Sen koynumda sıcacık gülümseyen kadın
Ben üstüne gün doğmuş dağlar gibi ışıklı erkek
Gel koynuma
İlk ışığını günün
Dudaklarından yudumlayayım
Dudaklarında kadın kokunu hapsetmiş
Kahvenin çiy damlasını

Bırak sarhoş olayım
Senin koynunda uyanmak
Güne sarhoş başlamak gibi
Hangi sarhoşluğuna dayansın bu yürek

Gecede sevişmelerimizin izi var daha
Gecenin delirten şehvetini mi yudumlayayım
Sabah mahmurluğundan süzülmüş
Işıklı kadın şefkatini mi içeyim

Bırak kahvaltıyı
Sevişmeliyiz ilk önce
Öyle uyanmalı ruhum güne
gülüşünde ruhun çıplak
kendini verişlerinde arzuların çıplak
bana sarılışlarında şefkatin çıplak
en çok da sevişmelerden sonraki dinmeyen özlemin çıplak
bırak çıplak sonsuzluğunda seveyim seni

sen dudaklarına düşür
ürpertilerini sevilmenin
sen renklen durmadan
özlemlerini dindiren sevişmelerin şehvetiyle
sen uzan sabah ışıklarının koynuna
gecenin arzu fırtınalarından süzülmüş
şefkat kıvılcımlarının sıcaklığında

kadınımsın sen
özlemlerimin sevişgen kadını
hiç dinmeyen arayışlarımın
hasretlerimin serin pınarı
gölgesinde allı pullu balıkların oynaştığı
derinine ışığın askını büyüttüğü pınarımsın

bırak denizin olayım
senin hep kavuşmalarına koştuğun
çakıl tası da olayım ben
akısında sürüklenen
boylu boyunca uzanan topraklar olayım
bir avuç suyuna sevdalanan
ama bırak denizin olayım
bütün arzu akışlarından sonra
tek vücut olduğu deniz ben olayım
bırak akısında
bırak kavuşmalarında masalsı aşkı tadayım
hep senin özlemin
hep senin sevincin
hep senin arzunla .....

GASSAN SATAR
 
ZEHRA-2

cagla zamani geldi.
kiraza daha zaman var..
yesil yapragina dokunup seni anlatiyorum bahar meyvesine..
`Zehra` diyorum
sonra dusunuyorum Zehra miydi adin
yoksa su esen ruzgarin tadi miydi adini fisildayan
kime anlatayim seni
ben kime akitayim bu icimdeki isminle yasayan arzuyu

Bahar geldi sevdicegim
Adinla yeseriyor tabiat
Ruzgarin kollarina verdin kokunu
Su degdigi agacta sevdan var
Su ruzgarda salina cimenlerde tadin var

kaciyorum sehirden.
kaciyorum dusuncelerime dar gelen butun bu sokaklardan
senin sevdanla buyudum sigmam bu sehre
bana senden baska mekan yok
deliligimi kim anlar
deli diyorlar bana, deliligimi anlamadan
`Zehra kim` diyorlar, zehraya vurgunlugumu anlamadan
kime anlatayim seni.. nasil anlatayim
bir mahallenin delisi var
hani o trafik polisi oyunu oynayan
`gec` diyor bana durmadan
`sen asiksin, ben anlarim gozlerinden senin`
`ben de deliyim ya, senin ki beni asmis`
`gec` diyor bana, `sana durmak olmaz`

deliyim ben sevdicegim
deliligin hic bir noktasinda duramayan bir sevdali
bak guluyorlar deliligime
bak guluyorum ben onlarin sevdasizligina
Zehra miydi adin sahi
yoksa yagmurun avuclarindaki sarki mi

Lades tutusuyorum kendimle
Ruhum yuregimle
Duygularim dusuncelerimle yarista
Ilk kim anarsa seni kazanacak
Kaybetmek yok ki senin sevdanda
Ruhum kazaniyor devamli
Ilk ruhumda isiyor ismin
Ilk ruhumda basliyor arzum
Ruhumdan akiyorsun yuregime
Duygularima ,dusuncelerime…


kahkahalar atiyorum durmadan, alisiklar gulumsemelerime
ama herkes guluyor benimle
`bir baska kahkaha bu` diyorlar
`sen asiksin degil mi`
`gulersin tabi durmadan`
`Zehra miydi` diyorlar gulumseyerek
`tanistir` diyorlar bizimle
`siz goremezsiniz ki` diyorum
`sari sacli mi, siyah mi` diyorlar
`gunese bakamazsiniz, kamasir gozleriniz`,
`goremezsiniz saclarinin rengini diyorum`
`mavi gozlu mu diyorlar, yesil mi, bal rengi mi`
`denizde goremezsiniz onu` diyorum
`ormanda ayirt edemezsiniz`
`nasil yani` diyorlar
`anlamazsiniz siz` diyorum.
`ari kovanindan ilk damlayandir` diyorum
`dalganin akliginda onun gozlerinin isigi`,
`yapraklar bile, yapraklar bile ondan calmislar yesillerini`,
`denizi hic sormayin, okyanuslari dusunmeyin`,
`su gokyuzu damlamis onun gozbebeklerinden`
`o kadar da degil` diyorlar
`o kadar degil` diyorum
`daha fazlasi cunku`
`anlamiyoruz` diyorlar
`biliyorum diyorum


arinin kanatlarindasin
sari isiltili
bal tadina dusuyor dusuncelerim
dudaklarina
opuslerine…
gunes bir baska gunes
bakislarindan suzulunce gundogumu

soyle bana nasil anlatayim seni, nasil soz gecireyim bu deli hasretine
sahi yanimdamiydin yoksa.
neden o zaman bu delice yakan ozlem
yeni mi sevistik daha
neden o zaman tenimin bu haykirislari
daha doymadi mi evren arzumuzun dogurganligina
daha gece uzun mu
sahi adin Zehra miydi
yoksa sevismelerimizin bu yakan tadi miydi ismin

Gassan Satar
 
Muhur Vur



Yoklugunu kaldirmaz artik duslerim
Orman yangini gibi yakar sensizlik

Birak ellerinden dokunuslar yayilsin ruhuma
Ruhumdaki umudun rengidir sevdan
Umutlarim artik avuclarinda
Muhur vur istersen sevdanla

Surgun kalsin yuregim solugunda
En guzel yerindeyim cennetin o zaman

Gassan Satar
 
ZEHRA-3

bugun sohbet ettim seninle
sen, Zehra oldugunu bilip de, bilmezden gelerek
ben senin Zehra oldugunu gizleyerek
dostlarima anlatiyorum
guluyorlar durmadan
ask oyunu nedir haberleri yok
kelimelerle nasil sevisilir bilmiyorlar
sesi bes diyor birisi
marsa gidiyormus, tavlada en iyisi oymus
haberleri yok icimde esen firtinalardan
seni kime anlatsam bilmiyorum

bu gece kadinimdin
bu gece ruhumun isgiydin
geceden tenime akan sestin
bu gece asktin bana
sevda turkusuydun
ask oyunlarinin guzel cicegi
baharin yesil daliydin
siirdin bu gece
yildizdin
durmadan yuregime kayan

ah Zehra`m sensizlik bir bilsen nasil basa bela.
daha seninle olmadim ki ben
yoksa biz sarildik mi sicacik
yoksa dudaklarimizdan ictik mi birbirimizi
`susadim` diyorum
`ayran getireyim mi abi` diyor garson
`neden ki` diyorum
`susadim dedin ya abi` diyor
guluyorum…
`bir bilsen yanginimi anlardin nuh`un tufani bile sondurmez sussuzlugumu`
`ne diyorsun abi` diyor bana garson
`demli bir cay getir` diyorum
`rengi sevgilinin dudak renginde olan`
guluyor tavlada marsa giden
`anlamaya calisma` diyor garsona
`bizim mahallenin delisidir O`
`en asik deli`
guluyorlar durmaksizin
ben de katiliyorum
garsonun saskin ifadesinde seni gordum ya
bana gulmeler ask tadina geliyor
garson nerden bilsin anlamamazliklarinda benim sevdam var
sevdaya gulumsemek gerek
gulumsuyorum

bir yaprak dusuyor agacin dibine
erken sararmis
bahar mi gec geldi ne
baharin hasreti mi vuran yapragi
sensizim ya bende
sana kavusmalarin sevinci yesertiyor beni
avuclarimda bir sari yaprak
durmaksizin ayriligimizi dusunuyorum
sararmis sicakligim dusuyor aklima
bir senin varligin salar beni yesile biliyorum
koynuma sokuyorum sarisini yapragin
arkadaslar guluyorlar
`hayrola yapraga uvey babalik mi yapiyorsun` diyorlar
bilmiyorlar zehrami koynuma alir gibi
aliyrum sari yapragi koynuma
bilmiyorlar ayriligimin en guzel adidir o sari yaprak
`bir babaligim kalmisti`
`iste o da tamam diyorum
`Zehra`siz olmaz` diyorlar `ama degil mi`
`Zehra kim` diyorum
`koynuna aldigin yaprak olmasin` diyorlar
`o zaman birazdan yeserir ruhum` diyorum
`Zehra`ysa koynumdaki`
`alem adamsin` diyorlar
sevdama alem yeter mi
bu sefer ben guluyorum onlara
Zehra`ma alemin ismi yeter mi hic

Gassan Satar
 
ZEHRA-4

`ne o, yuzun alli pullu` diyor arkadaslarim
`hayalinde sevismeleri mi buyutuyorsun yine`
sevismeler neresine yetsin kadinimin cicek acmis baharinin kokusuna
sakli gizli heyecanli arzulu bir ask
sen benim ugur bocegim oldun kadinim
yani sen benim sevisgen ugur bocegimsin
herkesin sevismelerimizi merak ettigi kadinim


bahar mi gelmis ne
ugur bocekleri kaplamis umudumun ufkunu
uc uc bocegim zehran sana sevda alacak
sevdalar akiyor durmadan
duru bir pinarin kollarinda
seviyorum seni kadinim
dudaklarindaki arzu cicegini uzat bana
birak ben aski deliligimle yasayayim

`yine titriyorsun` diyorlar
`cok mu usudun yoksa`
`sicak bir yap yapin su deli saire` diyorlar
bir seyin farkina variyorum ansizin
isminin gectigi her anda arzudan titremelere nobet tutuyor tenim
sevdanin sicaginda titriyor bedenim.
bazen istiyorum ki durdurayim bunu
istiyorum ki insanlar arzumun tastigini gormesin
soruyorlar durmadan
`seni bu hale zehra mi getirdi` diye
`yuruyusunde yurumeyi ogrenmis bir tayin sevinci var` diyorlar
gulumsuyorum beni anlamamalarina
`hic ask yasamadin mi siz` diyorum
`yasamaz miyiz` diyorlar
`asik adam yurumez ucar bilmiyor musunuz` diyorum
`baktiginiz her noktada aski okumadiniz mi`
`sesinizde sevismediniz mi maviyle, yesille, ruzgarla`
`her uyanisiniz sabaha arzu titremelerinin yoldasliginda olmadi mi`
`okumadiniz mi bir romani` ,
`icinizdeki coskuya yol verip romandaki guzel kiza asik olmadiniz mi`
gulumsemeleri donuyor birden suratlarinda
anladigimi biliyorum bir kez daha
onlar aski bilmemisler, yasamamislar
onlarin bir Zehra`si yok , olmamis
`siz bana bakmayin, deli olan benim` diyorum

ask nerde sanirsiniz
ask hangi titresimde
hangi ozlemde sakli
bakin su tasan sevincime
asigim ben
bakin su umutlu turkume
bakin sevdayi dokundugum her noktaya asilayan yuregime
asigim ben diye haykiriyorum

insan sevince guzel
sevilince bir baska guzel
hele senin gibi bir arzu cenneti kadinin ruhunda seviliyorsa
bu siir tadindaki sozleri senin sevdanla akitiyorum
farkina variyorum ki sadece senin sevdanin, senin arzunun, senin kadinliginin sairi olmusum
bu daha cok sair yapiyor beni
daha cok heyecanli yapiyor
sen simdi bu satirlari okurken sevisiyorsun belki benimle
ben ise seninle sevismisim, sonra seninle sevismenin tadi parmaklarimin ucunda, senin sevismelerinin arzusunu kagida dokuyorum
dusuncelerime dudaklarin dusmeye gorsun
bir bakiyorum sana dair bir siir olmus
ya da bir ask masali
ya da eski bir ask hikayesi
ya da ilerde evrenin tekrar dogusunun temeli olacak en guzel sevi
belki yildizlar bu askin izinde kayacaklar gokyuzunde
belki ay isigi bu sevdanin izinde ulasacak dunyaya
asktan senden daha renkli olan senden askindan daha dogurgan ne var ki

birak kaysin yildizlar
kadim zamanda gozlerinden dokulmuslerdi
birak isisin ay
o ilk yaratilista bakislarindan dogmustu
birak sessizlige burunsun evren
sen turkunde doalsirken ruhlarimizi
susardik biz eskiden beri
birak olsun gece
sevismelerimize mekan gerek
birak olsun gece
aydinligi koynunda yasamak gerek

daha seninle sevismeden senin sevismelerinin delisi olmusum ya
tanidik geliyor seninle sevismeler
annenin gogsunden aldigin o ilk yudum sut gibi
o ilk sefkat kokusu gibi tanidik geliyor senin sevdan
biz cok sevistik daha once degil mi
sevistik evet
hatirliyorum delice sirilsiklam kalmistik sevdali bir gecenin tam ortasinda
ellerinin izi hala duruyor gogsumde
agaca kazinmis isimlerimizin bas harfleri gibi sonsuza kadar yasayacak
sevismelerimizin terinden sulanacak bu agacin kokleri
her sevismeden sonra daha cok uzanacak gokyuzunun mavisine
mavi dedim de
gozlerin yesil miydi, siyah miydi
gozlerim kamasiyor ne zaman baksam sana
her bakista gokkusaginin bir baska rengine burunuyor bakislarinin tonu
soylediklerim, yazdiklarim hep yetersiz
aklimdan dilime dusen tek bir sozcuk kaliyor
seni seviyorum benim sevisgen kadinim
seni sevmelerin tutkunluguna daliyorum
seni her hatirima dusurdugumde

Gassan Satar
 
HADİ GEL BENİMLE


Hadi gel benimle
Bakma arkana
Korkularını göreceksin ardında
Korkacaksın o zaman
Bakma ardına
Şüphelerini göreceksin o zaman
Korkacaksın
Gel benimle
Koşalım birazda
Hep sakındın adımlarını
Hep düşünerek attın
Yürüdün hep her yönünü gözleyerek
Gel koşalım biraz seninle
Ardımıza bakmadan
Şüphe yokken
Korku yokken nasıl olurmuş yaşam öğrenelim
Hadi gel hesapsızca yaşayalım birazda
Dönme arkana
Gelecek korkusunu göreceksin ardında
Geçmişteki KEŞKE`lerini göreceksin
Pişmanlıkların boğacak seni
Korkacaksın yine
Duracaksın
Duracaksın kararsızlıkların yüreğinde
Bir adım seni atacakken ileri
Bir adımın geriye bağlayacak
Ne istediklerini yapabileceksin
Ne de yapmaya korktuklarından kaçabileceksin
Gel benimle
Bir kez olsun at senden başka herşeyi bir kenara
Gel benimle
Koşalım özgürce
İstersek duralım
İstersek uçalım
Koşalım sonra yeniden
Yudumlayalım birbirimizi
Birbirimizde görelim sevincimizi
Hadi gel benimle
Hadi birazda kendini yaşa
Hadi gel benimle
Birazda kendimi yaşayayım seninle

GASSAN SATAR
 
GECEMİN SESİ

Öylesine oturmuşum
Sanki akıp giden bir yaşam yok
Yalnızlık mı
Hasret mi
Gurbet mi
Bilmiyorum hiç birini
Hepsi beni yaşıyor da
Onların hiçbirini yaşamadan
Ben oturmuşum öylesine bir gece vakti
Hep gece vakti üşüşür bu düşünceler beynime
Gecenin sessizliği midir içimdeki sesleri duyuran bana
Yoksa yorulur da insan gündüz yaşam koşusunda
Gece mi verir kendini düşüncelere
Geceleri hep düşünürüm
Sebepleri bulmak çok mu gereklidir
Sanki sebepleri bulmak bir şey kazandıracak bize
Oysa yaşam kendi yolunda ilerliyor
Sormuyor ki bize hiç bir şey
Bulsak sebepleri ne olacak
Yaşam kendi yolunda yürüyecek yine ne de olsa
Biz yine yaşamın yorgunu
Yine yaşamın bıkkını
Belki bir yudum mutluluk var önümüzde
Belki bir yudum huzur
Belki bir adımlık sevda
Sonra yine yaşamın zalim koşusu
Yaşam bıkmaz ki
Bizim tükettiklerimizle büyütür kendini ne de olsa
Geceden gündüze yürünülen bir yol vardır
Belki insanın kendini bulduğu tek an
Sonra yine başka insanlar
Belki bir çalınmış sevda
Bir anlık aşk
Çalınmış yaşamın zalim koşusundan
Korkarken yaşamın farkına varmasından
Yaşanan bir çalınmış aşk kendini buldurur insana
Sonra yine bir koşturmaca
Yine gündüzlerin zalim sesi
Dinleyebilir mi insan kendini bu koşuda
Şöyle soluklanıp
Bakabilir mi kendine
Belki bir deniz kıyısında
Suların yüzüne bakıp
Kendini görebilir mi
Konuşabilir mi kendisi ile
Gece lazım sonunda
Gecenin sessizliği
Gecenin sessizliğinde en çok duyar insan kendini
Yine bir gece vakti
Yine öylesine uzanmışım kanepemde
Beni yaşayan her şeyi unutarak
Kendimle başbaşayım
Belki bir müzik gerek
Bir hüzünlü nağme
Neşelenirim hüzünlü notaların dansında
Gecenin gündüze olan koşusunu anlatır hüzünlü notalar
Belki bizi anlatır hüzünlü notalar
Belkide hüzünlü notalarda kendimizi bulmanın neşesidir bu
Ama yine de yaşam bir koşu
Belki yarışı birinci bitirmek telaşı olmasa
Olmasa kazanma arzusu
Belki yarışı bitirmek yeterli olsa
Belki
Belki gündüzler gecenin içinde görünecek bize
Belki gündüz seslerinde de duyabileceğiz
Duyabileceğiz kendi sesimizi .

GASSAN SATAR
 
GIDISINDEN SONRA

Gecenin derin koynu sarmalamis beni
Dusunmeleri kovmaya cabalamak nafile
Ne yapsam yalnizligim
Ne yapsam sensizlik
Ne yapsam gitmelerini koyamiyorum
Sigdiramiyorum hic bir gercege

Bir tarafim sevmeye devam ediyor seni
Bir yanim kirgin
Bir yanim mutlu seni sevmelerimde
Bir yanim gozyasi dokuyor yokluguna

Yine de karanligin ortasinda
Bir su damlasi gibi hayalin
Isigi yanaklarindaki gulumsemeden alan bir buyu
Ve ne varsa anlam adina
Sana ozlemlerimde can buluyor

Dunyama girisin
Tarihin yeni bir caga acilmasi gibiydi
Ve gidisin
Ah soyletme beni daha cok
Icimin acimasindan degil suskunlugum
Senden ayriligi hatirlamak en kotusu

Dingin bir huzun sarmalamis beni
Yarina uyanip seni sevemeyecegimi bilmek

Bak iste yanlis soyletiyor beni bu aci
Seni sevmekten hic vazgecmedim ki
Sabaha uyanip senin tarafindan sevilmeyecegimi bilmek
Ah bogabilsem dudaklarimdaki bu ayrilik kelimelerini

ben aski nedensizlikte aradim en cok
en cok yarinsizlikta yasadim renklerini
yine de gidisine nedenler bulmaya calisiyorum
aciyor icim aciyor tarifsiz

gidisinden onceleri
ve tatmamisken dudaklarinin sevda kokan tadini
en cok yalnizliginda tutkulu bir adamdim ben
arayislarinda arzulu
birliktesizliginde asik
ve en cok bir kadinin sevismelerinin orta yerinde
en derininde opuslerin gitmeye istekli

simdi yalnizligim soldurmus heyecanimi
gidecek bir yerim yok
ustelik ozleyebilecegim
ve hayal edebilecegim bir ten… bir ruh yok
ve isteklerim prangali kalislara

yeni bir soz kalmamis dilimde
yeni bir sehir, ya da yeni bir gulumseme
gonlumun seruven defteri rotasiz

ey gulumsemesinden evrenler yaratan kadin
dillenmemis tutkularim dolaniyor sende
saklamaya gerek yok
kacamiyorum mutsuzlugumdan

sen cok iyi bilirsin beni
en az yolu kostugum zamanlarda yurudum
en cok konustugum zamanlarda sustum
en cok dualarimda inancsizdim
en cok cesaretlerimde korkak

ve simdi en cok dinginligimde firtinali ruhum
ustelik hic bir yere varmiyor cumlelerim
ve geveliyorum cumle yiginlarini
anlatacak cok seyimin olmasindan degil
sadece sevgili
sadece mutsuzlugum var sozcuklerimde
sadece yoklugun

simdi senden isteyebilecegim tek bir sey kaldi
unutma yasananlari
sevismelerimizi.. geceye kutsal bir emanet gibi dokudugumuz
unutma sarilislarimizdaki huzuru
ve seni ne kadar cok sevdigimi

iste sirf bu yuzden unutma sevdamizi
kutsal bir emanet gibi tasi ruhunda
ben en cok unutuluslara agladim..
ayrilislara degil

Gassan Satar
 
İÇİM ACIYOR

gecenin içinde yalnızlığım donuyor ..
dokunulmayan sevgilinin hayaline..
yarına ne kalmış..
düşü yaşanacak..
elimde bir ressam fırçası..
çizdiğim acısı yüreğimin..
sevgilinin yokluğuna dair olan..

bir garip telaşsızlık içinde herşey..
gece kendi dinginliğinde..
yağmur da acelesiz..
bir tek anlamalar durmuyor..
sevda içinde..
sevgilinin yokluğunu sorgulayan..

ah sevgili içim acıyor..
yolu yok bunun..
maske takmaya mecalim yok..
düpedüz intihar gibi..
çırılçıplak hüznünü yaşıyorum..

şimdi söyle ne dökülsün dilimden..
söyle ne desin söyleyemediğim heyecanlarım..

ah sevgili içim acıyor..
tutkum öyle öksüz..
öyle boynu bükük..
varoluşundaki umudu kırık gerçekler vuruyor beni..
üstelik dilimdeki şarkı da bitmek üzere..
üstelik gece de aydınlığa ıslık çalmak üzere..
yarın geliyor
yarınsız umutları kucaklayarak......

GASSAN SATAR
 
ZEHRA-1

sana yazdigim siirleri dostlarima okutuyorum
takiliyorlar bana `oglum sen asik olmussun` diye
`yok yahu` diyorum `ne aski `
`ben Zehra`ya tutulmusum sadece`
`kim bu zehra ya` diyorlar
`bilmezsiniz siz o Zehra`yi`,
`O baska alemlerden gelip, hic dokunmadan, beni sevda ateslerine atandir`
`hic gorustun mu beraber oldunuz mu` diyorlar
`beraber olmadan olduk` diyorum
`yahu nasil olur` diyorlar
`olur, olur `diyorum
`anlat` diyince
susuyorum dillerimi kilitleyip
anlatilmaz degil mi.. bilmiyorlar.. anlamiyorlar

anlatamam ben sevdami kimselere
deli diyecekler
deliligimden gectim
deliligimde sevdam var
anlamayislarinda sonecek pirilti
anlatmiyorum kimselere bu yuzden


deli sevda desen insanlara.. hadi canim diyecekler..
aciklasan,
bakin desen; `siir yazmaya baslayince birden sevgiliyi koynuna aliyorsunuz,
o hic tanimadiginiz vucudun her kivrimini biliyor, taniyor oluyorsunuz,
o hic icine cekmedigiizn kokuyu, yagmur sonrasi gelen yasamin kokusu gibi, topragin kokusu gibi,
tanidik bir soluk gibi aliyorsunuz icineze` diyorum
`allah, allah` diyorlar

anlatmiyorum bu yuzden kimselere seni
kendime sakliyorum guzelliklerini
kendimden sakindigim sevismeleri
bir sana yazilan siirlerimle paylasiyorum
yagmur gibi yagiyorsun ustume
ruhumda burcu burcu esiyor sevdan
ah bir solukluk sevismelerin nerde
canima can katan

`ee peki bu hayal mi, gercek mi `diyorlar
`kim` diyorum
`Zehra dedin ya` diyorlar
`hangi Zehra` diyorum
`yahu bu senin asik oldugun kiz iste ya`
`Zehra miydi` diyorum
benim icin isim konmayan o
kimsenin isminde yasatamam onu.
kiyamam onun ismini harflere hapsetmeye

ismini sakliyorum sir gibi yuregimde
harflerin kelepcesine vermem seni sevdicegim
agir gelir sevdan butun alfabeye
donup kalir
seni anlatmaya calisan butun sozcukler

`tekrar bulusacak misiniz` diyorlar bana sonra.
`biz hic ayrilmadik ki` diyorum.
`kollarima gelmeden once O hep bendeydi`,
`ve gidecek olduktan sonra hep benimle olacak`
`hep benimle kalacak` diyorum.
`sen delisin oglum` diyorlar. `yine sacmalamaya basladin`
`O da sevda eker gibi kalbime sacmalardi` diyorum
`Zehra mi` diyorlar
`Zehra miydi ismi` diyorum
`oglum asik oldugun kizin ismini bilmiyor musun` diyorlar
`hic sormadim ki ismini` diyorum.
`gozlerinin isiltisina takili kaldi butun sorgularim`..
`belki Zehra`dir belki baska bir isim bilmiyorum.
`ama asigim` diyorum onlara.
guluyor gozleri.
biliyorlar asik olunca gozum gormez bir seyi
dokulur benden ask siirleri
`siir yazarsin artik sen bol bol` diyorlar
`bilmem` diyorum `daha once yazdigim siirlerde belki onundu`
`ya da artik siir yazmam` diyorum
onu gordukten sonra siirin gucu yeter mi anlatmaya bu sevdayi
siirin kac misrasina sigdirabilirim sevdicegimin guzelligini

kiracagim seni siirimin kalemi
ve sen beyaz kagit
yirtip atacagim seni geldigin koklere
bir agacin govdesinden yuruyup
bir yapragin yesiline savrulacaksin
bir yapragin tazeliginden damlayacaksin
sevdigime en guzel ilani ask gibi………………

Gassan Satar
 
EBEDİ AŞK

Ah bu geceler beni delirtiyor
Bütün sevdalı düşler üşüşür beynime
Özlemlerle ben kalırız basbaşa
Pususuna düşerim gece sevdalarının
Yalnızlık bir garip ölüm
Her anı bir başka yokoluş
Kocaman bir sensizliktir yalnızlığım
Gecem yalnızlığımla
Yalnızlığım sensizlikle dolu
Oysa yatağımda sen olmalısın
Gece düşlerine inat
Sen aydınlatmalısın odamı
Şimdi sen olmalısın yatağımı ısıtan
Yüreğimin en güzel konuğu sen olmalısın geceye inat
Sevişmelerimizle dolmalı gece sevdaları
Öpücüklerle uğurlamalı seni uykunun koynuna
Sen yüzünde bir mutlu gülümseme
Sen kollarını göğsüme dolamış
Bir melek
Bir küçük çocuk sevecenliği ile vermelisin kendini uykuya
Sevdanı söyleyen yürek atışlarım ninnin olmalı
Düşlediklerini yasayan bir küçük çocuk olmalısın
Sen yanıbaşımda vermişsin uykunun koynuna güzelliğini
Veremem kendimi uykunun kollarına
Dilimde bir aşk türküsü mırıldanırım hafiften
Neşeye dair çıkar türküm dilimden
Mırıldanırım hep neşeli sevdayı anlatan şarkıları
Gözüm dalar belki
Uykunun sıcaklığı çeker beni koynuna
Ama bir nefes alışına yürek uyanır
Beden uyanır ellerinin sıcaklığına
Uykunun koynundasın sen gecenin bir vakti
Ben gecenin tutsak düşlerine inat seni yaşarım
Yüzünün kıvrımlarını doldururum bakışlarıma
Gecenin elleri olmak isterim
Seni
Seni tutmak isterim
Uykunun koynu olmak isterim
Seni almak isterim bağrına yüreğimin
Sen başını dayamışsın göğsüme
Yaşarım seninle sevdamı gecenin düşlerine inat
Ben çoktan astım gecenin karanlığını
Sevdanın direnişçi neferiyim ben
Yenmişim gecenin tutsak düşlerini
Sen varsın koynumda
Koynumda bir gökkuşağını taşırım
Kollarımda bir güneş sarısını tutarım
Uykunun koynundasın sen sevgili
Bir öpücük dokundururum dudaklarına
Bir çiçeği okşar gibi
Çiçeği incitmeye korkak
Bir öpücük kondururum dudaklarına
Belli belirsiz bir gülümseme yayılır yüzünden
Ne güzel olursun sen gülünce
Koynumda bir çiçek yaşatırım
Yapraklarını okşamaya korkak
Narin bir kuş yüreği yatar kollarımın arasında
Nefes alışlarına verir kendini yüreğim
Sevişmelerimizin ritmini yaşatır bana
Sevdanın şarkısını söyler her nefes alışın
Sıcak nefesin vurur tenime
Ürpertiler dolaşır bedenimde
Bir yakamozun ışıltısını taşırım koynumda
Sacların dağılmış yastığıma
Saçların bedenime yorgan olmuş
Sen bir küçük çocuk masumiyetinde uykunun koynundasın
Ben senin sevdalı hülyalarında
Gecenin karanlığına inat
Gecenin tutsak düşlerine inat seni yaşarım
Uyumaya korkak
Sen varsın yatağımda
Sen varsın koynumda
Ben seni yaşamaya yeminli
Uykunun sıcaklığına baş kaldırmışım
Gecenin tutsak düşlerine inat
Senin sevdalarını yaşarım.

GASSAN SATAR
 
BİR AŞK YEŞERECEK

birazdan
gecenin koynunda demlenmiş
binlerce düşün
binlerce hasretin avuçlarında
bir aşk yeşerecek
mutluluktan daha pembe
mutluluktan daha özgür

birazdan
yıllardır büyütülmüş özlemlerde
binlerce arzunun ateşinde
binlerce saklanmış dokunuşun sıcağında
bir aşk yeşerecek
gökyüzünden daha mavi..
bahardan daha yeşil

birazdan
söylenmemiş sözlerin tınısında
yürekte kok salmış ilanı aşkların kanatlarında
bir aşk yeşerecek
çocuk oyunlarından daha sevinçli
denizin türküsünden daha gülümsemeli

birazdan
binlerce sevişmelerin koynunda
bir aşk yeşerecek
yağmurdan daha doğurgan
şehvetten daha kırmızı

iki ruh..iki vücut..iki ses
aynı anda. aynı mekanda.. aynı ateşte
aynı akışta eriyecek birazdan
her akışta sonsuz aşk yaratılacak

GASSAN SATAR
 
BEN VE SEN

Ben ben`de değilim
Ben`i kendinde alan sen`deyim
Ben kendimi kendimde istemem
Sen ben`de olmayınca
Ben ben`i özlemem
Ben`i kendinde tutan sen ben`de olunca
Ben seni alınca ben`e
Yürek dolar taşar evrenle
Yürek dolunca sen`le
Dolar taşarım kendimle
Kaybedince yolunu sen sen`deki ben`le
Kaybederim kendimi ben hayat yolunda
Bulunca neşeyi bendeki sen`le
Sen yaşam olursun bendeki ben`e…

GASSAN SATAR
 
YAŞANACAK ÇOK ŞEY VAR

Yaşanacak çok şey var sevdiceğim
Daha çok şiir yazılacak sevdamız üzerine
Çok şiir dökülecek yüreğimden
Daha yürek çok titreyecek
Her bakışın vücudu yakan dokunuşlarında…
Eller aşk şarkısını daha çok yayacak okşamalarıyla
Gece yine bitecek…
Sabah yine olacak…
Güneş yine ışıyacak…
Ve sen sevdiceğim
Her yeni gelen günde sevgi dolu bakışlarımı yine göreceksin
Ben her gülümsemene yine yeniden aşık olacağım
Ve sen sevdamıza bakıp bakıp
Yine korkuyorum diyeceksin …
Korkuyorum kaybetmekten…
Korkuyorum sevda büyümüzün bozulmasından
Ve yine gülümseyeceğim sana
Korkma diyeceğim
Dün yoktu bu sevda
Bugün var ama
Yarın yok olacak diye düşünme
Bugün varız
Bugünü yaşa diyeceğim
Daha yaşanacak çok şey var diyeceğim
Yine buluşacağız
Bakışlarımız yine sevişecek ilk sarılışımızda
Yine sevişeceğiz…
Tek ruh olacağız yine her sevişmede
Yine özlem olacak…
Ayrılık yine kıskanacak sevdamızı
Yine ayrılacağız yeniden kavuşmak için
Yine özlem dolu…
Yine hasret dolu şiirler dökülecek dilimden
Sana yönelen her bakıştan kıskanacağım seni yine
Yine gülümseyeceksin sen kıskanmalarıma bakıp
Seninim diyeceksin…
Benimsin diyeceğim
Ve seninim diyeceğim…
Yaşanacak çok şey var sevdicegim
Ben sevdamı yine anlatacağım beni dinleyen her yüreğe
Yine coşacağım her ismini anışımda
Her sevdalı bakışta yenilenecek sevdamız
Ve her özlemde büyüyecek aşkımız
Ve sen yine soracaksın bana…
Daha ne yaşanabilir ki aşka dair
Daha ne kadar coşabilir yürek…
Huzur ve mutluluk daha ne kadar olabilir bundan fazla
Yine gülümseyeceğiz
Ve yine diyeceğiz ki
Yaşanacak daha çok şey var
Aşka dair
Ve bize dair.

GASSAN SATAR
 
KURTULUŞUN HİKAYESİ

1.

Kara bulutlar gibi sarmıştı kardaş
Mavi denizini İstanbul’un
Düşman gemileri

İhanetin ucu yoktu
Yıl 1919
Aylardan marttı
Vatana pençelerini indirmiş sömürgeciler
Bir de dişleri ile kemiren hainler

İngilizler soğuk bakışlarıyla üşütüyor yürekleri
İtalyanlar ve yunan ve Fransızlar
Açık artırmada vatan toprağının her karışı

Pencereden bakıyordu iki hain göz olanlara
Baktı O hain koltuğuna
Baktı o hain yeniden özgürlüğü prangalarmış vatana
Yumdu gözlerini sonra
Vatanı satacaktı bir iktidar hırsına

İhanetin sonu yoktu kardaş
Amerika’n mandası diyorlardı
İngiliz himayesini savunuyorlardı
Direnmek boşaydı
Yenilmek kaçınılmazdı
Ver toprağının bir kısmını daha
Ver ve kurtul
Milliyetçilik de neymişti
Varsın kapitilasyonlar artsındı
Özgürlük ve istiklal dediğin boş bir masaldı

O biraz düşünceli, biraz dalgın
Ama çokça inançlı, çokça hırslı
Ruhunda milyonlarca inanmışın yürek atışıyla
‘ Geldikleri gibi giderler’ diyordu
Gitmek zorundaydılar zaten
Baktı tekrar denizlerimizi karartmış o gemilere
Hınçla ökeyle
Baktı Mustafa Kemal içindeki binlerce isyan volkanıyla
İçindeki o ateş şimdi bile yakıp kül edebilirdi onları

İstanbul`un kaldırımlarında yürüyordu
Adım seslerinde isyan
Adım izlerinde henüz yazılmamış bir direnişin renkleri
Havaya ihanetin gölgesi sinmişti kardaş
Şüphe dört koldan ele geçirmişti beyinleri

Baktı İstanbul`un karanlık dehlizlerinden Anadolu`nun ışığına
O çorak topraklara
Belki yorgun ama yürekli
Belki cahil ama vatansever Anadolu halkına
`Gitmeli Türk`ün yüreğinin attığı topraklara` dedi
Sabrı inancıyla bileniyordu
Hıncını ve öfkesini istiklalin rüyası alevlendiriyordu
İsimsiz bir kahramandı belki daha
Bu istiklal, bu kurtuluş, bu savaş
Binlerce isimsizin yüreğinde kazanılmayacak mıydı
Gitmeli dedi buradan

Baktı son bir kez yüzyılların köhnemiş şehrine
İhanetin kokusunu çekmemek için içine
Karanlığı kovmak için ışıklı özgürlük rüyasından
`Gitmeli` dedi buradan

Anadolu duvağını açmasını bekleyen bir gelin gibi bekliyordu
Düğünümüz özgürlük ateşidir dedi
O sarışın bir alev topu gibi yürüyordu İstanbul’un sokaklarında
Görmek isteyenler için
O bir ışıktı artık, ateşti, direniş ve özgürlüktü

2.

Mayısın onaltısı, aksam üzereydi
Galata rıhtımında ilk kıvılcımı kurtuluş savaşının
Yirmidir yürek bandırma vapuru ile seferdeydi
İstiklalin seferidir bu
`İsyanın ilk adımıdır bu`
`Böyle beline` diyordu o sarışın kurt

Karadeniz bir deli ruhtur kardaş
Hırcındır dostluğu
Hırpalar sevgisinde
Sevincinden belki
Belki sınamak istemesinden bu ölüme yol alanları
Bir başka hırcındı, bir başka isyankar

Baktı Mustafa Kemal bu deli dalgalara
Gülümsedi sadece
`Dünyayı yenmeye geliyoruz`
`Senin bu isyanın tatlı bir okşamadır bizim için` dedi
Karadeniz sevinçli
Karadeniz yurdun bağrında düşmana atılacak ilk kurşun gibi
Avuçlarında taşıdı yirmidir yüreği
İncitmeye korkak
Tarihe imzasını atmaktan gururlu

Mayısın ondokuzuydu kardas
Karadeniz kutsal bir emanet gibi
Konuklarını avuçlarında sunuyordu Samsun`a
Durdu bir an o sarışın kurt
Avuçladı Karadeniz`in asi suyunu
`Söz` dedi sana
`Özgürlüğüne düşkün bu asi durusun gibidir Türk`un imanı`
`İliklerime işleyen bu asiliğin`
`Bu prangayı kabullenmeyen isyanın benim ateşimdir`
Sularında özgür insanlar gezecek
`Söz` dedi sana
`Yokluğu sileceğiz yüreklerden`
`Balıklarınla, maviliğinle, ak köpüklerinle halaya duracağız`
Kimselerin görmediği ilahi bir kucaklaşma
İbadeti içeren bir antlaşmaydı bu

Nazlı bir gelin gibidir Samsun kardaş
Karadenizli vurgun bir aşk yaşar
Bu yüzden yanaşamaz tek bir gemi kıyılarına
Sırtını vermiştir etekleri denize inen dağ yamacına
Teslim olmayan bir deli taydır Samsun
Ta Amazon`lardan beri yanar durur isyanın ateşi

Mıntıka palas oteli kardaş
Türk`ün yüreğinin attığı yerdir
Ye istiklal ye ölüm diyordu o sarışın fırtına
Bir avuç insandılar belki
Ye da her yürekte milyon insanın imanını taşıyorlardı
Samsundan başladı kardaş yürüyüşleri
Havza dediler , Amasya durmadan
Yeni bir ülke hedefimizdir
Düşmanın yenilmesi ilk adımıdır sadece bu savaşın

Karadeniz’in halkı yiğittir kardaş
Bir avuç toprağına memleketinin, verir canını
Gördü bunu Mustafa Kemal
Hissetti bunu iliklerinde
Türk`ün o demiri büken cesaretine baktı
Gözleri ışıl ışıldı
İnanç fışkırıyordu saçlarının uçlarından
`Yeneceğiz` dedi bu makus talihini milletin

`Ya silahı ne yapacağız` dedi yirmi birden biri`
Pençesini gösterdi
`Bu pençeleri ki bu toprağa bereket bağışlayan sabanların efendisidir`
`Bundan ala silah mı olur`
`Ye dünyaya hükmeden İngilizler`
`Biz kendi toprağımızın efendisiyiz dedi
`Ya padişah` dedi
`Hiç hainlerin özgürlüğü yendiği görülmüş müdür` dedi
`Silkinin` diye kükredi o aslan
`Bu halk ki her şeye boyun eğer de`
`Köleliğe bir tek dimdiktir`

Yüzünde imanın korkunç ışığı
Karadenizcin asiliği ceplerinde
Anadolu’un içlerine yürüyordu
Kıraç topraklarında memleketinin
İsyanın çiçeklerini yeşertiyordu
Kızılırmağın kıvrılışı gibidir yürüyüşü
Değdiği her yere bereketti bıraktığı
O Mustafa Kemal Atatürk`tü..

3.

Erzurum dağlarını bilir misin kardaş
Göğe değecek gibi sanırsın
Zirvesinden eksik olmaz kar beyazı
Ve bir bulut asılı kalır
Aklığını yitirmeye korkar gibi
Bekçisidir yücelerin
Ve sert yüzlüdür insanı kardaş Erzurum`un
Gülümsemeyi bilmediklerinden değil
Zemheri soğuklarıyla savaşmanın sertliğidir
Yine de dimdik ayaktadır kardaş Erzurum`un insanı
Adeta dimdik ölüme gider

Erzurum dağlarıyla şimdi kucak açmıştır sarışın deve
Dolma lastikle vurmuştur kendini yollara
Araba ha durdu ha duracaktı
Yolun ıssızlığına yoldaş olmuş gibi
Issızlıklarını yüklenmiş giden insanlar
Ayak çıplak, gözlerde umutsuzluk
Ve belki daha kötüsü yılgınlık
Baktı Mustafa Kemal yürüyen bu insan akınına
İçindeki iman olmasa belki korkmaya başlayacaktı
Nasıl kazanılacaktı bu savaş bu yılgınlıkla

Ve sonra tekrar baktı O dev
Yürüyüşlerinden kalkan tozla ışığı büyüten kalabalığa
Baktı bir ihtiyar dağ yolundan iniyordu dimdik
Yaşlı ayaklarına isyan edercesine toprağa izini bırakıyordu adımları
Erzurum`un insanı böyledir işte kardaş
Yılgınlığın içinde açan çiçek gibidir
Çukurova`dan sükun etmiştir göçü ile
Arkasında bir ihtiyar daha, iki erkek evlat ve bir gelin
Ve gözlerinde bir garip şaşkınlıkla küçük çocuklar
`Nerden gelirsin böyle ağa`
Baktı ihtiyar güneşi bakışlarında toplayan O`ne
`İşittim ki İstanbul Ermeni`lere verirmiş Erzurum`u`
`Geldim ki kimin malını kime verir bu namus fukaraları`
`Geldim ki bu canımı `
`Ve elleriyle göstererek arkasında dimdik bakan yürekleri`
`Ve kanında Türk`ün namusunu taşıyan buncacık canı vermeye`
`Uğruna Erzurum`umun `
Güldü sarışın dev.
Sıcaklığıyla Palandökenin zirvesindeki karları eritircesine
Bu milletle neler yapılmaz ki
Bir savaşın zafer destanı gibi söylenmişti
İbadet gibi, neşeli bir türkü gibi
`İste bizim tüfeğimizdeki kurşun budur`
`Kılıcımızın keskinliği`
`Toplarımızın mermisi budur` dedi
Bu imanla yeni bir dünya yaratılmaz mıydı

Rivayet odur ki İstanbul telaşlıdır
Ve korkarmış İngiliz`ler Anadolu`da yanan bu ateşten
Bir elinde hilafetin bayrağı
Ve diğer eli ihanetin kirliliğinde
`Geri gel` diyordu padişah Mustafa Kemal`e
Canlanan ateşi boğmak için
Ayağa kalkan milleti düşürmek için
Ve belki uyanan Türk`ün neler yapacağını bildiklerinden
İngiliz`ler hükmettikleri Padişaha emir veriyordu
Doğu`da yanan bu ateşi söndürmesi için
Duymak istemedikleri şeyler oluyordur çünkü
Ki Rawlinson denen İngiliz albayı
Erzurum`un yiğit çocuklarını görüp de
Üstelik okuyup öğrenen çocuklardı
Karabekir Paşa`nın çocuklarıydı
Yetim kalmışlığı şehit çocuğu olmanın gururuyla sevince çeviren çocuklardı
Ve sanat öğreniyorlardı
Ve zemheriye meydan okuyan gür sesleriyle şarkılar öğreniyorlardı
Ve küçük ama becerikli elleriyle üretiyorlardı
Ve hiç bilmedikleri yüzüydü bu Türk`ün
Ürküp bir rapor hazırlıyordu efendilerine
` Bu iş böyle örgütlenip ülkeye yayılırsa
zaten doğuştan yürekli ve dayanaklı olan Türk`ler
yalnız Doğu`da değil, belki Batı`da da büyük güç olacaklardır`

Çocuk Hasan İstanbul`un kenar mahallerindendir
Üstü başı yüreğindeki inançtan ibarettir
Baba istiklalin savaşında canını bedel etmiştir vatana
Dokuz yaşında büyük bir adamdır Hasan; Çocuk Adam
Okur yazarlığı da yoktur ya duyar ülkenin işgalini
Hem gözleri iki büyük ışık gibi zekayla parlar
Hınçla bakar İngiliz`in askerine
Ki oyun alanı olan sokaklar şimdi düşman çizmelerinindir
Duyar ki paraya ihtiyacı vardır Kemal`in askerinin
Rivayet olunur ki çocuk Hasan endam ederken meydana
Kocaman adımları vardır ve yüzündeki çizgiler büyük bir adamındır
Ki avuçları kutsal emanetini sımsıkı kavramıştır
Üstelik de terlidir düşürüp kaybedecektir diye
Ve sadece bu avuçları bir çocuk avuçlarıdır
Kocaman adamların yanından usulca sıyrılır
Ve açar kutsal avuçlarını
Duaya benzer emaneti uzatır tahsildara
`Hasan`dan 5 kuruş`
Avuçları bütün mal varlığından boşalmıştır ya
Yüreği vatan askıyla dolmuştur Çocuk Hasan`ın
Ve anlatırlar ki Mustafa Kemal`e bu olayı
Ki istifası istenmektedir üçüncü ordu müfettişi Mustafa Pasa`nın
Üstelik tereddütlüdür Paşa
Der ki; `rütbesiz ne kadar yardımcı olabilirim istiklal savaşına`
Ve işte bu olay anlatılır ki sarışın kurda
Apoletlerini sökerken sükunetle
Güne kavuşmuş toprak gibi bereketle uyanır
Yüreğindeki ışığı besleyen güneştir Çocuk Hasan
Ve der ki; `kutsal savaşımızın başarıya kavuşması için`
`Bir vatandaş olarak mücadeleye devam edeceğim`
` Rütbem Çocuk Hasan`ların bu inancıdır`
` Ki dünyada hiç bir komutan bu güce sahipken yenilmemiştir`
` ve bilin ki`
`Bu ülkenin özgürlüğü Çocuk Hasan`ların yüzü suyu hürmetine kurtulmuştur`
Gözlerindeki yaşı silmedi de Mustafa Kemal
`Görsün herkes ki bu ülke nice gözyaşı ile kurtulmuştur`
`Ve düğün bayramın ilk adımıdır bu gözyaşları

GASSAN SATAR
 
ÖZLEM AYRILIĞA ÇARE DEĞİL

Gece biter mi
Kavuşur mu güne
Biter mi düşlere esaret
Biter mi ayrılığa prangalı mahkumiyet
Uzakta yaşamak sevdayı
Mesafelere mahkum olmak
Bir anlık kavuşma sevinci ile avunmak
Kader mi saatleri
Günleri saymak
Kader mi bir anlık sevişmenin anısını
Bir anlık gülüşün anısını yaşamak
Ayrılığa mahkum ayların hüznünde
Bak isyan etmiyorum
Bak ağlamıyorum ayrılığın arkasından
Ama özlüyorum
Özlüyorum sıcak nefesini
Özlüyorum aşk dolu bakışını
Tenini
Teninde oynaşan ayışığının parıltısını
Özlemek çözüm değil biliyorum
İsyan etsem de bitmez bu ayrılıklar
Dökmek özlem satırlarını şiire bitirmiyor ayrılığı
Ama seni yazıyorum
Seni yaşıyorum her satırda
Bitmiyor ayrılıklar belki
Ama bir kelimenin tınısında seni buluyorum
Bir avuntu seni yazmak belki
Özlemini akıtmak yüreğimden bir avuntu
Belki bitmeyecek ayrılıklar
Belki bitmeyecek özlem
Ama bileceksin sen özlemimi
Bileceksin ayrılığın yüreğimdeki fırtınasını
Bak şimdi oturmuşum kendimle
Oturmuşum senin düşlerinle
Bak gözüm telefonda
Bir zil sesine kilitlenmiş yüreğim
Bir zil sesi ki
Cennetin müjdecisi
Bir zil sesi ki baharın gelişi
Bak bir alo sesine durmuş yüreğim
Baharda bir gün yaşamayı düşleyen kelebek gibi
Bak gözlerim kapıda
Şimdi kapı çalınacak derim
Şimdi sevgilin adım seslerini duyacağım
O adım sesleri ki
Toprağın yağmur sesini özlediği gibi özlediğim
Gülün bülbül sesini beklediği gibi beklediğim
Sen yine de üzülme
Sen yine de bakma hüzünlü satırlarıma
Aklıma elinin sıcaklığı geldi
Yüzünün o yüreğe vuran güzelliği geldi de
Sevmelerin geldi de aklıma
Sevişmelerimizin o çıldırtan tadı geldi de aklıma
Özlemim depreşti sevgili
Sen beklemeyi öğrendin sevgili
Bende öğreniyorum
Sen sevmeyi öğrettin sevgili
Beklemeyi de öğreneceğim
Sen yine de bakma hüzünlü satırlarıma
Sevginin özleme vuran duygusu bu
Hasretin canı acıtan darbesi bu
Öldürmüyor yine de bu darbeler
Bilirsin sevgili
Öldürmeyen her darbe büyütürmüş insanı
Her özlem kasırgasında böyle ölürüm bende
Her özlem selinde yüreğimdeki aşkım büyür
Her hasret çığında bendeki sen büyürsün
Bende büyürüm
Bende büyürüm yüreğimle birlikte
Bende büyürüm aşkın yüreğimde büyüdükçe

GASSAN SATAR
 
DUMANI ATEŞİMİN

Ateşler içindeyim,
Yüreğim alev alev
Kendi dumanımdan kara bulutlarım
Vefasızlık kıvılcımı olmuş yangınımın
İhanetler çırası
Yürek alev alev yanıyor,
Dumanlar yükseliyor gökyüzüne
Avuçlayamam
Tutamam
Saramam
Kayar gider dumanı yüreğimin
Karabulutum olur kendi yüreğim
Yangınlardayım
İhanetler gerimde
Sevmelere korkaklıklar bekler beni
İsmi sevgilinin yangın sonrasının işlerinde gömülü
Sevda kalıntıların arasında harabe
Bilenemezlik yakamda dert
Kararsızlık bir yağlı ilmek
Yürek alev alev
Bir okyanusun ortasında dümensizim
Bir rüzgar yok yelkenimi şişirmeye
Kendi dumanımın karanlığındayım
Atmış ateşlere beni sevgili
Yürek alev alev
Kendi kalıntısından doğar mı tekrar bu yürek
Tekrar aşka yelken açar mı bu kor olmuş yürek
Dilimde elveda sözcüklere
Bir karabulut olmuş yüreğim
Çöllere doğru yolculuklardayım

GASSAN SATAR
 
CİĞERPAREM

Ciğerparem ne olmuş böyle sana
İçindeki çocuğun acılarını sustur artık
Birikmiş içinde gözyaşların
Acılarınla öldürüyorsun içindeki masumiyeti

Uyan gülümsemelerinin güzelliğine
Kimseler görmez mi acılarını
Ya içindeki çocuğa ne anlatacaksın
Ya içindeki sevdayı ne yapacaksın ciğerparem

Sahi sen unutmuşsun değil mi sevmeleri
Sevilmeleri bindir heyecan içinde
Gizleme acılarını küçüğüm
Gizledikçe büyüyecek yaşamın yarası
Bak eksik kalıyor ruhun

Ah korkuyorum dokunmaya
Kanayacak avuçlarım kanayan yüreğinle birlikte
Bak susuyorum
Bak kelemlerimi çektim mahcup korkularından

Peki düşlerin daha ne kadar çeker bu yükü
Ah anlatma bana yastığınla yoldaşlığını
Gece katran karası
Yastığın gözyaşının sır perdesi
Odan soğuk
Zemheri yalnızlığının izleri
Ciğerparem yok oluyorsun direnişinle

Kandırırdım seni belki
Baharı anlatıp
Belki bir aşk şiiri yazıp
Belki dokunurdum sana aşk hikayeleriyle
Kanar mıydı acıların buna
Ruhun dinginleşir miydi bu avunmalarla
Ciğerparem yalanla işim yok
Öyle gerçek ki güzelliğin
Avunmalarla gölgeleyemem sevdanı
Bak kanıyor işte sevdan
Kanıyor düşlerin
Bak bana her adım atışında eksiliyorsun
Bak buharlaşıyor yüreğindeki bahar yağmurları
Daha yağmadan tenime

Şimdi sen konuş
Öyle kocaman gözlerinle şaşkın bakma
Bak arzularının ateşine yenik düşmüş çocuk yanın
Ateşine gülümsemelerini ek
Tohumlansın acıların masumiyetinle
Sevinçler yeşersin ruhunda
Gül küçüğüm sen
Durmaksızın sonsuz gülümse......

GASSAN SATAR
 
AŞK MEYHANESİ

Donat masamı meyhaneci
Boş bir kadeh gönder bana
Kalsın rakı şişesi
Özlemlerimi doldurup içeceğim
İstemem mezeyi meyhaneci
Boş bir tabak gönder bana
Düşlerimi meze yapacağım hasretlerime
Donat masamı meyhaneci
Teybe koy bir kaset
Özleme dair olsun ama
Hasrete dair olsun
Sevdayı söylesin bahar çiçekleri içinde
Çek bir sandalye sende meyhaneci
Gel otur yanıma
Hesaplar benden
Donat masayı hesaplar benden meyhaneci
Sevdayı konuşalım seninle meyhaneci
Sen ne dertli insanlar görmüşsündür
Acılarını katık etmişler rakı kadehlerine
Ayrılıkları yaşayanları görmüşsündür sen
Yüreklerini vermişler ayrılık ateşine
Bırakalım acıyı
Geride kalsın hüzünler
Ben sevdamı getirdim meyhaneci
Neşemi getirdim yüreğimde
Özlemlerim var
Hasretlerim var
Neşeli bir özlem yaşarım yüreğimde
Gel anlatayım sana sevdamı
Neşemi anlatayım meyhaneci
Kalsın rakı şişesi meyhaneci
Ben sevdamla sarhoşum
Kalsın ayıltma beni meyhaneci
Ben bulutların üzerindeyim
Dağların yücelerini gezerim şimdi
Sarhoşum meyhaneci
Ama sen ayıltma beni yine de
Şimdi bir kuş kanadıyım
Rüzgarları yakalarım avuçlarımda
Uçarım sevgilinin yüreğinin üzerine
Ah meyhaneci bir bilsen sarhoşluğumu
Anlasan bu deli sevdamı
Aşk meyhanesi olsun buranın adı meyhaneci
Özlemler dolsun rakı kadehlerine
Hasretlerimizi meze yapalım meyhaneci
Teypte bir deli sevda türküsü
Konuşalım aşk üstüne meyhaneci

8/10/2001 GASSAN SATAR



 
AŞK YAĞMURU

Yağmur yağıyordu
Sıcaktı
Gökyüzü masmavi pırıltılar içinde idi
Tek bir bulut yoktu gökyüzünde
Ama yağmur yağıyordu
Ruhu yıkanıyordu
Her damla bir serinlik veriyordu yüreğine
Pırıl pırıl bir yağmur yağıyordu
Kendinden geçmiş
Kendini vermişti bu yağışa
Doğurganlık
Ve bereket yağıyordu üstüne
Damlaları yüzünde hissediyordu
Saçlarından yüzüne ve bütün bedenine
Ve ruhuna akıyordu
Gökyüzü masmavi
Tek bir bulut yoktu
Ve yağmur yağıyordu
Aşkın
Arzunun
Ve okşamaların birer damla olup yüreğe aktığı bir yağmur
Her bakış
Ve her bakıştaki sevgi parıltısı bir yıldırım
Aydınlatıyor yüreğini
Her bakış bir enerji volkanı olarak patlıyordu yüreğinde
Bindir çiçek tomurcuklanıyor yüreğinde
Her aşk fısıltısı bir yağmur damlası
Ver okşayış bir sevgi seli yaratıyordu bedende
Ve ruh aşk yağmurunda kendini yeniliyor
Toprağın yağmurda yenilenmesini
Yürek simdi aşk yağmuru ile yaşıyordu
Seviyorum seni diyordu yağmur
Bir serinlik yayılıyordu bedene her seni seviyorum fısıltısında
Ve yağmur yağmaya devam ediyordu
Gözler kapalı
Gönül gözü ile bakıyordu dünyaya
Sevgi sadece gördüğü
Aşk mey olmuş içiyordu
Aşk yağmuru ıslatıyordu yüreğini
Seni seviyorum kadınım diyordu
Aşk yağmuru bağışlayan sevgini seviyorum…

GASSAN SATAR
 
Back