Herkese merhaba,
Öncelikle fazla detaylı ve uzun yazdım, okumak istemeyen veya özet geç diyenlere göre göre bir konu değil. Konumuz kayınvalide/görümce/elti/koca problemi de değil. Konumuz büyük ihtimalle 3 yaşındaki bir çocuk gibi kaprisli olan bir insan olmam (27 yaşındayım) veya düz takıntılı bir ruh hastası olmam ve bunun kedimiz üzerinden siyaret etmesi. Okuyan herkese şimdiden teşekkürler.
Sorunum kedim, ailem ve sanırım ruh hastası olmam. En başından başlamak gerekirse her şey 5 yıl önce köpeğimiz yaşlılığa bağlı öldüğünde başladı. Kendisi çok ani ve hızlı bir şekilde hastalanmış ve ölmüştü. Hayvanları ne kadar sevsem de uzun bir süre başka bir evcil edinmeyi istemedim, ki en büyük isteğim bir kediyle beraber yaşamaktı. Her neyse, bundan yaklaşık 2.5 yıl önce annem evimize bir kedi yavrusu getirdi ve benden beklendiği gibi kendisine aşırı bağlandım.
Kedimiz 7 aylıkken, ailemin dikkatsizliği de yüzünden, 3. kattaki evimizin balkonundan düştü ve ben gece geç saatte eve geldiğimde fark ettim. Gece 3e kadar sokaklarda ağlaya ağlaya aradım ve bulamadığımım için ertesi gün gideceğimiz yurt dışı turuna katılmamaya karar verip evimizde kaldım. Bir hafta boyunca sabah akşam kendisini sokaklarda aradım ve çok şanslıyım ki sağ salim bir şekilde buldum. Bu olaydan sonra kendisine olan bağlılığım sanırım sağlıksız halini almaya başladı, sürekli başına kötü şeyler gelmesinden korkar bir şekilde buldum kendimi. Sonrasındaki 2 ay boyunca sürekli balkondan düşüp kaçtığını gördüğüm rüyalar gördüm, ki hala da görmeye devam ediyorum.
Sorun şu ki ben eğitimim sebebiyle 4 ay öncesinde yurt dışına taşındım, ev kiralamayı ve kedinin evrak işlerini halledene kadar da aileme bıraktım. Ancak tahmin edersiniz ki covid-19 yüzünden hem kedimin evrak işleri gecikti, hem de getirebileceğim tarih belirsizleşti. Bugün ailemle görüntülü konuşurken annemlerin Türkiyede'ki önlemlerin esnetildiği ilk anda yazlığımıza gitmek istediğini öğrendim ve sinir krizi geçirttiren ve ruh sağlığımı sorgulatan olaylar gerçekleşti. Annemlerin iki önerisi var, birincisi kediyi evimizde bırakıp yaşıtım olan kuzenimin kedi ile bizim evde kalması diğeri de yazlığımıza götürmeleri.
Ancak iki öneriyi de kabul etmek istemiyorum. Yazlık evin bahçesinde bir sürü FIP hastası sokak kedimiz var ve evin dibi yol. Sarhoş araba kullananı, fast and furious sitili araba kullanan dolmuşu vs gece gündüz sokakta. Kedimizi araba ezebilir veya kendisi malesef tedavisi olmayan FIP'i diğer kedilerden kapabilir. Kuzenim konusu ise bambaşka uzun bir hikaye. Eğer bu planla devam edilirse kendisi bizim evde master'ı bitene kadar yaşayacak ve bu dönemde ailem yeni aldıkları eve çıkacak. Bu yeni alınan ev de giriş kat ve işlek bir sokak yanında, o yüzden ailem kediyi diğer evde kuzenime bırakmayı düşünüyor. Ve dananın kuyruğu da burada kopuyor benim için. Ben kuzenimden çok hoşlanmıyorum, hem kendi özgüvensizliklerim (yaşıt olduğumuz için kıyasa dolayı oluşan rekabet) hem de her ne kadar kabul etmek istemesem de gereksiz kıskanç olabilişim. Aklımdaki sorular ya kediye iyi bakamazsa, ya yine kaçarsa ve en utanç vericisi ya benden çok onu/kız arkadaşını/ev arkadaşını severse ve de beni artık sevmezse.
2-3 yaş çocuğu gibi kıskançlık krizine girdiğimin ya da ruh hastası gibi düşündüğümün farkındayım. Benim isteğim 3 ay boyunca evimizde dönüşümlü olarak kedi ile annem babam kalsa, hiç kediyi kuzenime bırakmasalar ve ben biraz önümüzü görebildiğimizde kediyi getirebilmem. Manas detanının rekorunu kırmadan sormak istediğim sorular şunlar: Sizce en makul çözüm ne, ben ruh hastası mıyım veya bildiğin düz şımarık mıyım? Dünyanın en özgüvenli insanı sayılamam ve 2 aydır full karantina sürecinde iyice garip bir ruh haline girdim. Mantıklı düşünemiyorum ve yardımınızı istiyorum.
Biliyorum herkesin derdi başından aşkın, ancak benim de derdim bu. Bu sorunun altındaki daha büyük sıkıntılarımın da farkındayım, evet psikolojik yardıma ihtiyacım var. Şimdilik bu sorunumu, uzun vadede de özgüvensilik/paranoyaklık/kabul edilme ihtiyacımı çözmek istiyor, bu konularda fikirlerinizi bekliyorum.