Fmf Hastalığı Olup Hamile Olanlar yada Bebek İsteyenler Buraya..

umitvar

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
19 Mart 2008
12
0
merhaba arkadaşlar.ben fmf hastasıyım veyeni evliyim.bebek istiyorum fakat korkuyorumda .aynı durumda olan arkadaşlar varsa buluşalım.



..........
......... 2-
Ailevi Akdeniz Ateşi Nedir?

Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığı (AAA) veya ıngilizce adı 'Familial Mediteranean Fever' ef-em-ef (FMF)olarak okunmakta ve hekimler kadar hastalar arasında da yaygın olarak kullanılmaktadır.

Ailevi Akdeniz Ateşi 2500 yıllık mazisi olan antik bir hastalıktır. Dünyada 150.000 FMF hastası olduğu varsayılmaktadır.

FMF belirli etnik gruplarda Askenazi olmayan Yahudilerde, Araplarda, Türklerde ve Ermenilerde görülen ve göçmenlerle birlikte Avrupa ve diğer kıtalara yayılan, çeşitli organlarda ve eklemlerde tekrarlayan iltihabı ataklara neden olan genetik bir hastalıktır.

Amiliodoz hastalığın en önemli komplikasyonudur. Ailevi Akdeniz Ateşi, ateş ve serozit atakları ile karakterize bir hastalıktır. Atakların kendi kendini sınırlayıcı nitelikte olması hastalığın en önemli özelliğidir.


AıLEVı AKDENıZ ATEŞı TEDAVı EDıLEBıLıR Mı?

AAA tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bu tedavi, hastalığın genetik bir hastalık olması nedeniyle, hastalığın tamamen ortadan kalkması (şifa) şeklinde bir tedavi değildir. Hastalığın oluşturduğu bozuklukları ortadan kaldırmaya yöneliktir ve bu amaçla kolşisin ilacı kullanılmaktadır. Kolşisin çiğdem (colchicum autumnale) bitkisinden elde edilmektedir ve ülkemizde Colchicum Dispert ve Kolsin isimleriyle satılmaktadır (0.5 mg draje). ıltihabı baskılayıcı özellikleri nedeniyle gut ve Behçet hastalığı gibi başka hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır.

AAA tedavisinde kolşisin 2 önemli amaçla kullanılır

Atakların engellenmesi veya hafifletilmesi

Düzenli olarak ve yeterli dozda kolşisin kullanan hastalarda ataklar ya hiç tekrarlamaz ya da daha öncekilere oranla çok daha seyrek gelir ve hafif geçerler. Sadece atak döneminde kullanılmasının bir yararı yoktur ve bu şekilde başlamış olan atağı geçirici bir etki sağlamaz. Etkinliği ilacın düzenli ve yeterli dozda kullanımına bağlıdır ve ataklardan 'koruyucu' bir etkinliktir.

Amiloidoz gelişiminin engellenmesi

Kolşisin düzenli ve yeterli dozda kullanıldığında amiloidoz gelişimini engeller. Hatta, amiloidoz gelişmiş hastalarda, idrarla protein kaybı ve böbrek yetersizliği belirtilerinde bir miktar düzelme bile sağlayabilir.

Alınması gereken kolşisin dozu hastanın kilosuna göre farklılık göstermekle beraber bir erişkin için günde en az 1,5 mg olması önerilmektedir. Bu doz günde iki veya üçe bölünmüş olarak alınabilir. Doz aksamalarının atakların tekrarlamasına neden olabildiği bilinmektedir.


HASTALIK HANGı YAŞLARDA BAŞLAR?

Hastalığın ilk belirtileri genellikle çocukluk döneminde başlar. AAA hastaların yaklaşık %90'ında 20 yaşından önce başlamakla beraber, az sayıda hastada erişkin yaşlarda da hastalığın belirtilerinin ilk kez görülebileceği bilinmektedir.

Kadınlar ve erkeklerde eşit sıklıkta görülmesi beklenmekle beraber, erkek hastaların sayısı bir miktar daha fazladır. Bu da, genleri taşıyan erkek hastalarda hastalığın ortaya çıkma olasılığının (penetrans) kadınlardan az da olsa yüksek olduğunu düşündürmektedir.


HASTALIĞIN BELıRTıLERı NELERDıR?

AAA hastalığının özelliği genellikle 12-72 saat sürebilen iltihabi ataklara eden olmasıdır. Ataklar nadiren birkaç saat kadar kısa veya bir hafta kadar uzun olabilir. Bu ataklar sırasında aşağıdaki belirtiler görülebilir:

Ateş

Ataklar sırasında ateş yükselmesi görülür. Ateşsiz veya çok hafif bir ateş ile seyreden ataklar olabileceği gibi, bazı ataklarda 39-40°C'yi bulabilen ve titremeyle yükselen ateş görülebilmektedir.

Karın ağrısı

En sık görülen atak türü olan karın ağrısı karın zarındaki iltihaplanmaya (peritonit) bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bir bölgeden başlayarak bütün karına yayılabilir ya da belirli bir bölgeye sınırlı kalabilir. Karın ağrısına kabızlık veya ishal eşlik edebilir.

Karın ağrısı atakları, karın zarında iltihaplanma yapabilen diğer hastalıklara çok benzeyen belirti ve bulgulara neden olur. Bunun sonucunda, bazı hastalar akut apandisit, divertikülit, kolesistit veya bağırsak tıkanması (ileus) gibi tanılarla bir ya da daha çok kez ameliyat edilmiş olabilir. Adet döneminin hemen öncesinde olduğunda adet ağrıları ile de karıştırılabilmektedir.

Göğüs ağrısı

Akciğer zarlarındaki iltihaplanma atakları, göğüs kafesinin yan bölgelerinde derin nefes almakla batıcı nitelikte ağrılara neden olur. Çok daha nadiren görülen kalp zarı iltihapları ise, göğüs kafesinin ön bölgesinde, öne eğilmekle şiddetlenen ağrılı ataklar yapabilir.

Eklem ağrısı ve şişliği

En çok ayak bileği ve dizlerde olmak üzere, eklemlerde birkaç gün-hafta sürebilen ve şiş, ağrı ve kızarıklığa neden olabilen ataklar olabilir. Aşırı yogunluk, uzun süren egzersiz ya da ayakta kalma eklem iltihabı ataklarını başlatabilir. Eklem iltihabı atakları bazen aylarca sürebilir. Daha nadiren diz ve kalça gibi eklemlerde kronik (müzmin) iltihaplar (artrit) ve omurga romatizması (spondilit) gelişebilir.

Deri döküntüsü

Bazı ataklarda deride kızarıklık şeklinde döküntüler görülebilir.

Kas ağrıları

Uzun süre ayakta kalma, yorgunluk ya da egzersiz sonrasında özellikle baldırlarda ve uyluklarda ağrı, nadiren de ağrılı şişlikler olabilir. Çok daha seyrek olarak yüksek ateşle beraber 3-4 hafta sürebilen yaygın kas ağrıları da görülebilmektedir.

Daha az görülen belirtiler

Erkek çocuklarda yumurtalıklarda ağrılı şişmeler şeklinde ataklar oluşabilmektedir. Çok daha nadiren, AAA hastalığının damarlarda itihaplanmalara (vaskülit) neden olabildiği bilinmektedir. Bu hastalıkta Henoch Schönlein purpurası ve poliarteritis nodosa diye bilinen damar iltihabı hastalıklarının görülme olasılığı artmıştır.

Ataklarda genellikle yukarıda sayılan bulgulardan birisi görülür. Ateş her atağa eşlik etmeyebilir. Ataklarda görülebilen bulgulardan birkaçının aynı anda görülme olasılığı düşüktür. Bir atakta karın ağrısı olurken, bir başka atakta göğüs ağrısı veya eklem şişi gelişebilir. Bir süre belirli bir tipte ataklar tekrarlarken, daha sonra atak şekli değişebilir.


HASTALIĞIN TANISI NASIL KONUR?

AAA tanısı her şeyden önce yukarıda tanımlanan iltihabi atakların varlığına, yani klinik bulgulara dayanarak konur.

Tekrarlayan ataklar

Hastaların tekrarlayan hastalık belirtilerini tanımlaması, tanı için en kıymetli bulgudur. Benzer belirtilere neden olabilecek hastalıkların da dışlanması gereklidir. Hasta ilk atak sırasında görülmüşse, hastalığın tekrarlayıcı niteliğinin görülmesi amacıyla takibe alınması yararlı olacaktır.

Kan testleri

Hasta eğer atak sırasında görülmüşse, atağa eşlik eden iltihap bulgularının varlığı (ateş, kanda beyaz kürelerin -lökosit- sayısının artması, eritrosit sedimentasyon hızının artması, fibrinojen, CRP ve SAA düzeylerinin yükselmesi) ve bu testlerin atak sonlanınca normal değerlere inmesi tanıya yardımcı olur. Bu testlerin pozitif bulunmasının ailevi Akdeniz ateşine özgü olmadığı, sadece vücutta iltihabi bir reaksiyonun varlığına işaret ettikleri unutulmamalıdır. Dolayısıyla başka bir iltihabi hastalıkta (örneğin akut apandisit, bakterilere bağlı infeksiyonlar, vb) da yüksek çıkabilirler.

Aile öyküsü

Hastaların yaklaşık yarısında ailede benzer şikayetleri olan akrabaların olması tanıyı destekleyen önemli bir bulgudur. Bununla beraber, AAA'nin çekinik geçen bir hastalık olması nedeniyle, ailede başka bir hastanın olmaması da şaşırtıcı olmaz.

Amiloidoz

Hastada ikincil amiloidozun varlığı da tanıyı kuvvetle destekler.

Kolşisin tedavisine yanıt

AAA olduğu düşünülen hastalarda yeterli dozda kolşisin verildikten sonra atakların hiç tekrarlamaması ya da atak sıklığının ve şiddetinin belirgin olarak azalması tanıyı destekler.

Genetik testler

Günümüzde AAA hastalığına neden olabilen mutasyonların taraması da yapılabilmektedir. Bununla beraber,

hastalıkla ilişkili olduğu gösterilen mutasyonların sayısı 50'den fazladır ve az sayıda merkez dışında tamamını taramak mümkün olmamaktadır. Onun dışında, mutasyonların tamamı taransa dahi, klinik olarak AAA teşhisi konan hastaların yaklaşık %70'inde iki mutasyon göstermek mümkün olmaktadır.

Hastaların yaklaşık %20'sinde tek MEFV mutasyonu saptanırken, %10 kadar hastada hiç mutasyon gösterilememektedir. Öte yandan ülkemizde taşıyıcılık oranı da oldukça fazladır (yaklaşık %13-20) ve herhangi bir şikayeti olmayan insanlarda hastalıkla ilişkili bir mutasyonu taşıyıcı olarak bulma olasılığı da oldukça yüksektir. Yorumlama güçlükleri nedeniyle, belirli merkezler dışında genetik yöntemlerin 'tanı amaçlı' olarak kullanılması önerilmemektedir.

AıLEVı AKDENıZ ATEŞı TEDAVı EDıLEBıLıR Mı?

AAA tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bu tedavi, hastalığın genetik bir hastalık olması nedeniyle, hastalığın tamamen ortadan kalkması (şifa) şeklinde bir tedavi değildir. Hastalığın oluşturduğu bozuklukları ortadan kaldırmaya yöneliktir ve bu amaçla kolşisin ilacı kullanılmaktadır. Kolşisin çiğdem (colchicum autumnale) bitkisinden elde edilmektedir ve ülkemizde Colchicum Dispert ve Kolsin isimleriyle satılmaktadır (0.5 mg draje). ıltihabı baskılayıcı özellikleri nedeniyle gut ve Behçet hastalığı gibi başka hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır.

AAA tedavisinde kolşisin 2 önemli amaçla kullanılır

Atakların engellenmesi veya hafifletilmesi

Düzenli olarak ve yeterli dozda kolşisin kullanan hastalarda ataklar ya hiç tekrarlamaz ya da daha öncekilere oranla çok daha seyrek gelir ve hafif geçerler. Sadece atak döneminde kullanılmasının bir yararı yoktur ve bu şekilde başlamış olan atağı geçirici bir etki sağlamaz. Etkinliği ilacın düzenli ve yeterli dozda kullanımına bağlıdır ve ataklardan 'koruyucu' bir etkinliktir.

Amiloidoz gelişiminin engellenmesi

Kolşisin düzenli ve yeterli dozda kullanıldığında amiloidoz gelişimini engeller. Hatta, amiloidoz gelişmiş hastalarda, idrarla protein kaybı ve böbrek yetersizliği belirtilerinde bir miktar düzelme bile sağlayabilir.

Alınması gereken kolşisin dozu hastanın kilosuna göre farklılık göstermekle beraber bir erişkin için günde en az 1,5 mg olması önerilmektedir. Bu doz günde iki veya üçe bölünmüş olarak alınabilir. Doz aksamalarının atakların tekrarlamasına neden olabildiği bilinmektedir.

GEBELıKTE VE EMZıRıRKEN KOLŞıSıN
ALINABıLıR Mı?

Gebelik döneminde kolşisin tedavisinin kesilmemesi önerilmektedir. Pek çok sayıda gebede yapılan gözlemler kolşisin tedavisinin gebelikte kullanımının güvenli olduğunu düşündürmektedir. Bununla beraber, AAA hastalarının gebeliklerinin planlı olması ve öncesinde takiplerini yapan doktorlarının olurlarının alınması gereklidir. Kolşisin tedavisi altında gebelik takiplerinin düzenli yapılması ve özellikle amniyosentez yapılarak herhangi sorunun olmadığının gözlenmesi önerilmektedir. Kolşisin kullanımının emzirme döneminde de güvenilir olduğu gösterilmiştir.

AıLEVı AKDENıZ ATEŞı BULAŞICI MIDIR?

AAA bulaşıcı bir hastalık değildir. Aile bireyleri arasında sık görülmesi ırsi bir hastalık olmasına bağlıdır.
-netten derleme yapılmıştır-
 
Son düzenleyen: Moderatör:
fmf hastalığı nedir? doktorlar sakınca görmesse korkmana gerek yok ki.
 
bende hastalığı duymadım
,ayda farklı ad altında biliyoruz
 
Ailevi Akdeniz Ateşi dünyada “FMF” kısaltmasıyla tanınıyor, bu üç harf hastalığın ingilizce adı olan “Familial Mediterranean Fever”’ın baş harflerinden oluşuyor ve okunuşundaki müzikaliteden dolayı (ef-em-ef) en az 40 yıldır varlığını ve popülaritesini sürdürüyor. Biz de bu web sayfasında hastalığı uluslararası kısaltılmış şekli FMF olarak isimlendireceğiz.


FMF nasıl bir hastalıktır?

Bu ilginç hastalık çoğu kez çocukluktan başlayarak düzensiz aralıklarla tekrarlayan yüksek ateş ile birlikte karın ağrısı, yan ağrısı ve diz veya ayak bileği eklemlerinde ağrılı şişlikler yapar. Hastayı çok rahatsız edecek ve doktorların apandisit sanmasına yol açabilecek kadar şiddetli yakınmalar 24-72 saat içinde kendiliğinden düzelir ve hasta tamamen sağlıklı bir hale döner. Aynı tablo birkaç hafta sonra geri gelir.

FMF “ailevi” bir hastalık mıdır?

Evet, FMF otozomal resesif tipte kalıtımsal bir hastalıktır. Otozomal olması nedeniyle cinsiyetimizi belirleyen kromozomlardan bağımsız (bundan dolayı da kadın ve erkeklerde hemen hemen eşit sıklıkta), resesif (çekinik) olması nedeniyle ancak hem annesi hem de babası hastalık genini taşıyanlarda görülür.

FMF hastalığının adındaki “Akdeniz“ nereden geliyor?

İlk önceleri FMF Ortadoğu kökenli musevilerde tanımlanmıştır, daha sonraları Türkler, Ermeniler ve Araplar da bu gruba katılmıştır. Böylece Akdeniz bölgesinde yaşayan insanların hastalığı olduğu düşüncesi doğmuştur. Günümüzde Akdeniz kökenli insanların dünyanın her köşesinde varolduklarını unutmayalım.

Ateş ve ağrıların nedeni nedir?

FMF hastalığı kanımızdaki akyuvarların içinde bulunan ve muhtemelen iltihap uyarıcısı etkenlere karşı frenleme görevi olan bir proteinin yetersiz görev yapmasından kaynaklanmaktadır. Bu yeni keşfedilmiş bir proteindir ve henüz adı bile kesinlik kazanmamıştır. Ateş yapıcı özelliği nedeniyle “pyrin”, Akdeniz bölgesinden ilham alınarak da “marenostrin” (Romalılar Akdeniz’e bu ismi vermişlerdi) beraber kullanılmaktadır: PYRİN/MARENOSTRİN. Bu proteinin yetersizliği sonucunda basit ve engellenebilecek bir iltihabi olay FMF hastalarında şiddetli bir ateş ile birlikte karın zarı (periton), akciğer zarı (plevra) ve eklem zarı (sinovya) iltihabı yapar. Hastanın ağrılarının nedeni budur (böylece peritonit, plevrit ya da daha yaygın adıyla plörezi ve sinovit olutur).

FMF kaç yaşından sonra görülür?

Hastalık çoğu kez 5-15 yaş dolaylarında belirti vermeye başlar, seyrek olarak daha erken ve daha ileri yaşlarda da başlayabilir. 40 yaşını geçmiş bir kişide FMF’in başlaması nadirdir.

Hastanın yaşı ilerledikçe ataklar hafifler mi?

Genellikle evet ama çok iyimser olmak mümkün değil.

FMF’in tedavisi var mıdır?

Evet koltisin isimli bir ilaç FMF ataklarının gelmesini çoğu kez engeller ya da daha seyrek ve hafif geçmesini sağlar. Bu ilaç ancak sürekli (yani her gün) kullanılırsa gerçek etkinliğini gösterir. Günlük dozu 1-2 mg’dır (günde 2-4 tablet). Türkiye’de “Colchicum Dispert” ve “Kolsin” isimleriyle satılmaktadır, her tablette 0.5 mg kolşisin bulunur.
 
Ayyyyyyy bu hastalık ben yiğenimde var
Ne olur hatırlatmayın
Çok kötü oldum

Bir ara araştırdım ben hastalığı ve çok kötü oldum
Günlerce uyuyamadım
Canım yavrum çok acı çekiyodu
Hastalığı son 1-2 yıldır bulundu
Bebekliğinde bu yana devam ediyor
Şuan oda ilaç kullanıyor adı kolsijin
çok kötü bir durum yaaa
Allah kimsenin başına vermesin..

ümitvar arkadaşım seninde öyle kramp şeklinde ağrıların varmı..
 
ayyyy geçmiş olsun kızlar ya inşallah sorunlar yaşamadan bebekler getirirsiniz
 
ayyyy geçmiş olsun kızlar ya inşallah sorunlar yaşamadan bebekler getirirsiniz hayırlısıyla
 
evet canım var.ataklar ı düşünmek bile istemiyorum.ama şükretmek lazım teşhis ve ilaç için.ben çok küçükken hastalandım ama teşhis 10 yıl kadar gecikti.şu andada dr um bebek için rahim flmi şart tüplerinde ataklardan dolayı yapışma olabilir bakmamız lazım dedi.sevindim haberar insanlar da var demek.allah şifa versin hepimize.
 
Benimde eşimde var bu hastalıktan... Allah yardımcın olsun.
Eşimede 2,5 yıldır teşhis koyamadılar hatta apandisit ameliyatı bile oldu bu yüzden. yaklaşık 2 aydır ilaç kullanıyor çok şükür ağrısı olmadı.
 
Merhaba, bende fmf hastasıyım ama benim rahatsızlığım karın bölgesinde değil ayak bileklerimde ortaya çıktı. Aynı şekilde erkek kardeşimde FMF hastası karın bölgesinde görülürdü en çok ağrılar.
Bende FMF hastası olup hamilelik geçirmiş bir arkadaşla konuşmak istiyorum. Aranızda böyle bir arkadaş varsa gebelik döneminde kolşisin dispert dediğimiz ilacı kullandı mı? gebelik dönemi nasıl geçti? Bizimle paylaşırsa çok sevinirim.
 
günaydın arkadaşlar,ben de fmf hastasıyım ve 6 aylık hamileyim.Erzurum dayım ve çalışıyorum.İlk 3 ay ilacı kestim sonra kullanmaya başladım ve devam ediyorum.Allah a çok şükür bir sorun yok.Erzurum Atatürk Üniversitesi Kadın Hast. ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Doç.Dr.Metin İMGEÇ'e danıştık ilaç konusunda kullanabilirsin dedi ayrıca başka bir hematoloji uzmanı da kullanmamı tavsiye etti,kendi akrabalarımda da var onlar da kullandı hamilelik döneminde çok sağlıklı çocukları var.Benimki de gayet sağlıklı şu anda Allah a çok şükür,Allah yardımcımız olsun.
 
Merhaba xkardelenx sorunsuz bir gebelik geçirmene çok sevindim. Ben ankarada'yım ve o kadar çok kadın doğum doktrouyla görüştüm ki her biri faklı şeyler söylüyor kolşisin ilacının kullanımına ilişkin. Bende ne yapacağımı şaşırdım. İlk 3 ayda da olsa geçirilebilecek atakların vereceği zarar daha kötü sonuçlar doğurabilirmiş. Ama bir taraftanda ilacı bırak diyenlerde var. Kafam çok karışıkk. Benim durumumda olan bir çok FMF hastası var onu öğrendim. Dilerim sağlıklı bir şekilde bebeğini kucağına alırsın. İnşallah en kısa sürede bende sorunuma bir çare bulabilirim.
 
Mehraba

Gercektende Hamilelik sürecinde kolsizine devam etmek cok ama cok önemli,zira kolsizine ara verildigi takirde yasanabilcek ataklarin düsüklere sebep olabilcegi annenin hayatini cekilmez kilabilcegi bir gercektir... isterseniz biz FMFlilerin olusturmus oldugu Ailevi Akdeniz Ateşi Hastalığı sitesine girerek Anne adaylarinin ve annelerin bu konudaki deneyimlerinden ve diger konulardada yardimlasma icinde bulunabilirsiniz...Önemli olan yanliz olmadiginizi bilmek...

Arti bi konunda altini cizmek istiyorumki günümüzde artik hasta evebeyinlerin dahi saglikli cocuk sahib olabiliyorlar.. Bu yüzden FMF hastasi veya tasiyicisi olan ailede FMF vakasi izlenen kisilerin bebek istediklerinde mutlaka bir hummangenetikerle dayanisma icinde bulunmalari gerekir.. Günümüzde mikrochipanaliz sistemiyle irsi bir cok hastalik artik detart edilebiliniyor..buda saglikli nesiler icin cok ama cok önemli...


FMF in geçimi nasıl olur?

FMF genelde Otozomal-Resesif bir geçimi var, yani anne veya babanın sağlıklı taşıyıcı (yani bir mutasyona sahipler ama hiç bir bulgu ve şikâyet taşımayan kişilere taşıyıcı denir)olması gerekmekte. Ve çocuğa her ikisinden de değişime uğramış bir gen(Mutasyon) verilmesi sonucu hasta olmakta. Ailede başka bir FMF hastası olmayabilir. Fakat dikkatli incelendiğinde ikinci veya üçüncü derece akrabalar arasında başka hastalara rastlana bilir. Anne ve baba FMF hastası bir ailenin çocuğunun hasta olma riski % 100 dür. Ebeveynlerden biri hasta biri taşıyıcı ise risk oranı %50 FMF hastası,% 25 sağlıklı, % 25 taşıyıcı olabilir. Ebe beyinlerden biri sağlıklı biri hastaysa veya taşıyıcı ise o zaman oran % 25 de sınırlıdır.

Son yıllarda FMF in çok nadir de olsa Otozomal-dominant geçim yapabildiği konusunda uzmanlar tartışıyor. Özellikle M694V ve X148Y Mutasyonlarının Dominant geçim yaptığı ve kişinin sağlıklı taşıyıcı olması gereken tüm FMF bulgularını taşıdığı ve FMF hastası olduğu kesinlik kazanmıştır. Berhard-Nocht-Inst-troppen medizin Hamburg genetik araştırmacılarından Dr.Christian Timman’ın açıklamalarına göre 600 FMF hastasını üzerinde yapılan bir araştırmada, hastaların % 30 unda sadece bir mutasyon (M694V) bulunmasına rağmen bu kişiler FMF´in tüm bulgularını taşıyorlarmış.


Kolşisin hamilelik ve emzirme süresince de kullanılmalı mıdır?

Kolşisin hücre bölünmesini engellediği ve bebeklerde kromozom kırıklığı yapa bildiği için eskiden hamilelik süresince kullanılmaması öneriliyormuş. Bu konuda birçok araştırma yapılmış. Hastaların hamilelik süresi ve çocukların ilk 10 yaş arasında yapılan araştırmalar da çok nadiren kolşisinin kromozom kırıklığı yapmasına bağlı, sakatlık vakası gözlemlenmiş. 2004 te Berhard-Nocht-Ins. Hamburg un yaptığı araştırmaya göre 444 Hamile FMF´lide 2 çocuğun sakat olduğunu, 1998´de Sonay firmasının (Cholchicum-Dispert üretici firma) yapmış olduğu bir araştırmada ise 500 Hamilede 4 sakatlık vakası izlendiği yolunda. Bu sakatlık vakaları kromozom kırıklığı nedeni ile trisomie 21 (dwon-syndrom) ve yarık damak olarak kayıtlara geçmiştir. Günümüzde artık düzenli ve detaylı kontroller altında sakatlık vakalarının çok nadir görülmesi nedeni ile hamilelik süresince mutlaka hastanın düzenli olarak kolisizin alması öneriliyor. Hamilelik süresince Kolşisine ara verildiği takdirde atakların çoğalabileceği, şiddetinin artarak annenin hayatını çekilmez kılabileceği bir gerçek. Ayrıca ataklar nedeni ile düşük riski oldukça yükselir ve böbreklerde ciddi sorunlar oluşabilmektedir. Hamilenin ve bebeğin sağlığı için birkaç ek testin yapılması gerekmekte ve bebeğin gelişimini izlemeye yardımcı olmakta. Aminosentez testi hamileliğin 14 -16 haftasında yapılmakta ve bebekte olumsuz bir sonuç olup olmadığı kolaylıkla takip edilebilmekte. Yine bebeğin genel durumunu öğrenmek amacı ile Karyotip Analiz de yapılabilmektedir.
 
selam bende fmf hastasıyım ama infertılıte tedavisi görüyorum 7 ay oldu atak geçirmeyeli çok şükür ama yumurtalıklarımı etkilediği için 1 ay ara vermeyi düşünüyorıum daha detaylı bilgi verirseniz çok sevinirm.
 
merhaba arkadaşlar.ben fmf hastasıyım veyeni evliyim.bebek istiyorum fakat korkuyorumda .aynı durumda olan arkadaşlar varsa buluşalım.
bende seninle aynı hastalıgı çekiyorum malesef arkadasım 7 yasından beri ilacı kullanıyorum ama düzenli degil aklıma geldikce içiyordum.suan evliyim 1 oglum var 4 aylıkta hamileyim hamileyken izin vermedi doktorum içemedim dolayısıyla ve cokca hastaladım 4 gün boyunca yatakta yattıgım oluyodu çok zor günler geçirdim şimdi ikinci hamileligimde doktorum 4 aydan sonra içebilirsin diyor ama ben gene de güvenip içemiyorum ... yani sana diyecegim hastalık için hamilelikten korkma bişi olacagı yok bi kaç kez hastalıgı cekersin o kadar :teselli::CüvCüv:
 
erkeklerde çok problem olmuyo işte asıl problem kadınlarda olursa bu hastalık çok zor ceçiyo heleki hamileysem ben yasadım ve biliyorum çoook zor...mirmirmirmir
 

merhaba kızlar,
benim eşimde fmf hastası, ben bebek için tedavi görüyorum, ama bu hatalık sanırım kalıtsal, çocuğum da mutlaka fmf hstası olacak diye biliyorum.. olmama durumu varmı acaba? yani babadan çocuğa geçme olasılığı helede erkek çocuksa çok büyükmüş,
biz evlendik evleneli çok şükür atak yaşamadı eşim düzenli ilaç kullanıyo, ama bir kez 2006 da biz nişanlı iken yaşadı 2 gün işe gidemedi bu yüzden. Ne zor bi hastalıkmış, Allah hepinize şifalar versin. helede hamişlerimize inşallah ataklar yaşamazsınız kızlar..
 
Merhaba arkadaşlar, benim eşimde de fmf olmasından şüpheleniliyor, aslında doktorumuz kesin diyor ama tahlil sonuçları fmf'i doğrulamıyor. Gen testinde de çıkmadı ama doktor başka birşey olamaz diyor. Eşim yaklaşık 1 senedir colchicum dispertkullanıyor. Bu ilacın yan etkileri arasında seyrek de olsa sperm sayısında azalma olduğunu okudum internetten. Eşi bu ilacı kullanırken hamile kalan var mı? Allah herkese acil şifalar versin.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…