• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

film önerisi..

Aşk ve Gurur (tek geçerim bu filmi)
Hayalet
Sadece Sen (kore versiyonu)
Kiralık Sevgili(Dermot mulroney başrolde harika bir romantik komedi)
 
merhabalarr yeh jawaani hai deewani bu film allahımmmm inanılmaz güzel müzikleri ayrı güzel film ayrı güzel bayıldım 3 -4 kere izledim psikopat gibi:KK48:ama bence net izleyin derim veee BARFİ! bu da mükemmelll kesinlkle pişman olmazsınız
 
BLACK. hint filmi ama güzel film. engelli bir kızı ve öğretmenini anlatıyor. içinde aşk yok ama görme engelli kız öğretmine aşkını itiraf ediyor sadece aşk olayı yok yani ama güzel film.
geçtiğimiz yıllarda Türk yapımı taklidi yapıldı. "Benim dünyam" Beren Saat oynuyordu. Belki izlemişsinizdir. Ben hint versiyonunu izlemedim. Hangisi daha güzeldir acaba. Merak ettim şimdi.
Benim dünyam i izlediğime pişman olamamistim. Güzeldi.
 
Kız 2012 yılında ağlamak için film önerisi istemiş, kıza Lucy ile Annabelle filmlerini önermişsiniz kızlar :KK53:

Konu sahibi son 3 yılda hala ağlamadıysan " The Fault in Our Stars"ı izle..
 
Kız 2012 yılında ağlamak için film önerisi istemiş, kıza Lucy ile Annabelle filmlerini önermişsiniz kızlar :KK53:

Konu sahibi son 3 yılda hala ağlamadıysan " The Fault in Our Stars"ı izle..
Yorumunuza bayıldım güldürdünüz beni :) Sizin önerinizi de aldım izlerim teşekkür ederim bana duygusal,dram tarzına film olsun yeter :KK48:
 
Öneri yazan herkese tek tek teşekkür ederim çoğu izlemediğim filmler arasında fırsat buldukça mutlaka izleyeceğim :KK68:
 
romantik-dram alanında beni ağlatabilecek enfes duygusal bri film izlemek istyorum konusu olarak platonik aşklar olursa daha iyi olur benim için ama yine de onun harinizde izleyipte çok duygulandığınız bir film varsa önerilerinizi bekliyorum
ağlamak diyince aklıma ilk gelen film ''kız kardeşim-mommo''dur 4 kere izleyp 4 kere ağladığım, aşkla alakası olmayan çok sade bir filmdir.kimsesizliğin çaresizliği ve en sonda söylenen ağıt türkü ile göz yaşlarım akar gider
 
ağlamak diyince aklıma ilk gelen film ''kız kardeşim-mommo''dur 4 kere izleyp 4 kere ağladığım, aşkla alakası olmayan çok sade bir filmdir.kimsesizliğin çaresizliği ve en sonda söylenen ağıt türkü ile göz yaşlarım akar gider
Teşekkür ederim öneriniz için :KK68:
 
Siccin 3, baskın benim izlediklerim. Genelde korku filmlerini tercih ediyorum. Bu listede en iyi Türk korku filmlerinin listesi yer alıyor. Ne izlesem diyenlerin bakmalarını öneriyorum.




Ürkmeye Hazır Olun: Türk Korku Sinemasının En İyi ve Unutulmaz 13 Filmi

Film - Belgesel Polat Öziş

Son yıllarda sıkça örneklerine rastladığımız Türk korku filmleri arasından en iyi ve en unutulmaz olanları sizler için derledik. Baştan uyaralım, kalbi olanlar bu listeyi sizlere önermiyoruz; ancak bir nebze de olsa adrenalin depolamak isteyen veyahut korkmak isteyenler, bu liste tam size göre!


Sinema, tüm insani duyguları harekete geçirme kabiliyetine sahip bir sanat dalıdır. O, yeri geldiğinde fütursuzca kahkaha attırabilir, yeri geldiğinde en amansız dram ile gözyaşlarımızın sel olmasına sebebiyet verebilir, yeri geldiğinde ise tüyleri diken diken ederek umarsızca korkmamıza neden olur. İşte en iyi Türk korku filmleri listesi sıralamasında yer alan yapıtlar, sizi pek de hazır olmadığınız anlarda kalpten götürebilir.

En unutulmaz Türk korku filmleri listemize geçmeden önce “sinemada korku teması” üzerine biraz bilgi vermek istiyoruz. Bir tür sineması olarak kabul gören korku teması, sinemanın hayatımıza girmeye başladığı 1900’lerin başından itibaren popülerliğini hiçbir zaman kaybetmeyerek günümüze kadar uzanmıştır. Nitekim yıllar boyunca, başta Hollywood ve Uzak Doğu Sineması’nın örnekleri olmak üzere birçok korku filmi izledik ve defaatle de korkmaya devam ettik. Malumunuz, korku adrenalin seviyesini yükselten ve heyecanı adeta damarlarımızda hissetmemize olanak sağlayan bir duygu. Durum böyle olunca da korku sineması maceraya atılmanın en kolay yollarından biri haline geldi ve yıllar yılı güncelliğini korumaya devam etti.

Her ülkenin, her inanışın, kendi değerlerine göre şekillenebilme özelliği taşıyan Korku Sineması, ülkemizde ise genellikle dini motifler üzerinden bir ateşten gömlek giymekte. Hele İslam dininde adını bile söylemeyip “3 harfliler” dediğimiz cin veya kıyamet temalı Türk korku filmleri inanılmaz tutuyor diyebiliriz. Çoğu zaman cin ya da kıyamet temalarıyla karşımıza gelen korku türü, yeri geldiğinde ise özgün örnekler sunabilmeyi başarıyor. Yeşilçam ile andığımız en çok ağlatan Türk filmleri gibi milenyum sonrasında korku filmleri de altın çağını yaşamaya başladı. Her yıl vizyona giren birçok korku filmi, milyonlarca izleyici sinema salonlarına topluyor ve deyim yerindeyse tüyleri diken diken etmeyi başarıyor.

Türk Korku Sineması’nın Tarihçesi

Türk Korku Sineması’nın TarihçesiTürk Korku Sineması’nın geçmişine doğru bir yolculuğa çıktığımızda, ilk ulaşılabilen korku filminin Mehmet Muhtar’ın yönettiği Drakula İstanbul’da olduğunu görmekteyiz. Nitekim bu filmi YouTube gibi sosyal mecralardan izlemek mümkün olsa da “Drakula İstanbul’da”nın ilk korku filmimiz olmadığını söylemekte yarar var.1949 yılında Aydın Arakon’un yönetmenliğini yaptığı Çığlık bu alandaki ilk gerçek örneğimiz olma özelliğini taşıyor. Ancak ne yazık ki Çığlık filmine ulaşmak mümkün değil. Filmin orijinal kayıtlarının kaybolmasından ötürü, maalesef bu filmi izleme şerefine nail olamıyoruz. Yalnızca Çığlık’ın orijinal afişiyle yetinmek durumundayız.



1950’li yıllarda üretilen ilk örneklerden sonra ise Metin Erksan’ın Şeytan’ı (1974) gelmektedir. Nitekim bu filmde 1973 yılında vizyona giren ve bir şeytan çıkarma ritüelini izleyenlere aktaran kült film The Exorcist’in yeniden uyarlamasıdır. Daha sonrasında VHS kuşağında bolca B Film olarak karşımıza çıkan korku türü, ne yazık ki akılda kalmayan bir dolu çöp örneğiyle evlerimize konuk olmuştur. Kutluğ Ataman’ın 90’lardaki cesur adımları ise ilgi çekici örnekleri önümüze getirse de korku türünün Türkiye’ye iyiden iyiye adapte olması 2000’lerin ortasına kadar uzanacaktı. Özellikle Hasan Karacadağ’ın çektiği Dabbe, bu alandaki üretimi arttıran öncü bir iş olarak kabul görmektedir. Ayrıca Hasan Karacadağ ile Türk korku filmleri son derece popülerlik kazanmıştır desek, yanlış olmayacaktır.

Pekâlâ, korku türünün ülkemizdeki geçmişine kısa bir bakış attıktan sonra, en unutulmaz örneklerine göz atmaya ne dersiniz? Yeri geldiğinde bizi koltuğumuza çivileyen, zaman zaman dışa vurulan çığlıkların müsebbibi olan ve de en önemlisi adrenalin seviyesinin tavan yapmasına sebebiyet veren en korkunç filmler karşınızda…

Not: Filmler kronolojik olarak sıralanmıştır.

Süt Kardeşler (Ertem Eğilmez – 1976)


“Ya bu filmin neresi korku!” diyenleri duyar gibiyim. Evet, Süt Kardeşler net bir korku filmi değil. Aksine mizahi ile öne çıkan bir film. Ancak içinde barındırdığı Gulyabani figürü ile birçoklarının çocukluk kâbusu olarak da hatırlanmaktadır. Sahi o kocaman ve ürkütücü görüntüsü hangimizin küçük yaşlarda uykusunu kaçırmamıştır ki! Nitekim Ayşen Gruda’nın Gulyabani ile ilk karşılaşmasından sonra tutulan dili hala hafızalarımızda ilk günkü tazeliğini korumaktadır. Sonuç ise elmas soygunuydu. Sinemamızın en nevi şahsına münhasır örneklerinden biri olan Süt Kardeşler; Şener, Şen Kemal Sunal, Adile Naşit ve niceleriyle tüm film boyunca bolca kahkaha vadetse de Gulyabani ile bir döneme damgasını vurmuş ve popüler bir korku ikonu olarak da anılarda yer etmiştir. Hazır soygun demişken, en iyi soygun filmleri listemize de göz atmanızı öneririz.

Karanlık Sular (Kutluğ Ataman – 1994)


Sinemamızın en önemli yönetmenlerinden biri olan Kutluğ Ataman’ın ilk filmi olma özelliği taşıyan Karanlık Sular, aynı zamanda Türk Korku Sineması’nın da dişe dokunur ilk örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Değişime ayak uydurmak zorunda kalan İstanbul’un merkez olduğu filmde, şehrin köklü ailelerinden birine mensup Lamia’nın öldü sandığı oğlunu arama evresine şahitlik ediyoruz. Bu süreçte İstanbul’un görünmeyen yüzünde vampirlerle rast gelmeyi vadeden hikâye, estetik duruşu ve batı janrındaki anlatısıyla da dönemim Türk Sineması’nın en iyi örneklerinden biri olarak öne çıkmakta. Kutluğ Ataman’ın yalnızca korkutmadığı, aksine oldukça gizemli bir hikâyeyi de önümüze getirdiği Karanlık Sular, Mystfest Italy’den En İyi Film ödülünü alırken, Ankara Film Festivali’nden Jüri Özel Ödülü ve İstanbul Film Festivali’nden de SİYAD Özel Ödülünü alarak başarısını taçlandırmıştır.


Okul (Taylan Biraderler – 2004)



1999 yılında çektikleri korku temalı Sır Dosyası dizisiyle adlarından söz ettiren Yağmur-Durul Taylan Kardeşler ya da halk arasında bilinen isimleriyle Taylan Biraderler, 2004 yılına gelindiğinde ise Türk Korku Sineması’nın 2000’lerdeki ilk örneği ortaya koyuyordu. Bir lisede gelişen olayları merkezine alan filmde, okulun güzel kızı Güldem’e âşık olan ve aşkına karşılık alamayışından dolayı intihar eden Gökalp’in hayaletinin okula geri dönmesi konu alınır. Ancak onun hayaletinin okula dönmesi tesadüfî değildir. Aksine Gökalp, ölümüne sebep olduğunu düşündüğü herkesten intikam almak için geri dönmüştür! Bu dakikadan sonra, tam bir korku-komediye dönüşen okul, zaman zaman hortlayan mizahı dışında, türünün ilk örneklerinden biri olarak da dikkat çekiyor. Özellikle Taylan Biraderler’in kendilerine has üsluplarıyla ağırlıklarını ortaya koydukları film, dönemin genç ancak parlamaya aday yıldızları olan Nehir Erdoğan, Berk Hakman, Sinem Kobal, Melisa Sözen ve Burak Altay gibi isimleri bünyesinde barındırmasıyla da öne çıkıyor.

Gen (Togan Gökbakar – 2005)


“Korkacak kimse yok… Kendinden başka”

Şahan Gökbakar’ın kardeşi olan ve Recep İvedik serisinin yönetmen koltuğunda oturmasıyla adından söz ettiren Togan Gökbakar’ın ilk uzun metrajı olan Gen, Amerikan sinemasını örnek alan, stilize bir korku filmi olarak karşımıza çıkıyor. Togan Gökbakar’ın başından sonuna dek yönetmenlikteki yeteneğini ortaya koyduğu filmi psikolojik bir gerilim olarak da tanımlayabiliriz. Doğa Rutkay’ın hayat verdiği Doktor Deniz’in, bir akıl hastanesinde göreve başlamasıyla birlikte cereyan eden olaylar silsilesinde, bolca cinayete şahit olacak ve finale doğru adrenalin seviyenizin git gide yükseldiğine tanıklık edeceksiniz. Başarılı senaryosu ve hikâyeye uygun sinematografisiyle adından söz ettiren Gen, yönetmeni Togan Gökbakar’a Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülü kazandırarak da başarısını ortaya koymuştur.

Tavsiye Ederiz: En İyi Beyin Yakan – Kafa Açan 60 Film Listesi ve Önerileri

D@bbe (Hasan Karacadağ – 2006)


Herhalde Dabbe, Türk Korku filmleri için milat dersek hata etmiş olmayız. Dini motiflerin ilk defa böylesine işlevsel kullanıldığı film, vizyona girdiği 2006 senesinde yaklaşık 500 bin kişi tarafından izlenince, bir seri haline gelmiş hatta bununla da yetinmemiş birçok cin ve kıyamet temalı filmin çekilmesine de ön ayak olmuştur. Japonya’da eğitim alan ve Uzak Doğu Korku Sineması’na hâkimiyetiyle bilinen Hasan Karacadağ; Kur’andan aldığı referansları korku temasıyla harmanlayarak sunduğu filmi, dünyada sebepsiz yere artan intiharların baş müsebbibi olarak görülen Dabbe’tül arz isimli varlığın interneti ve cinleri kullanarak evrenin sonunu getirmeye çalışmasını konu alıyor. Çekildiği döneme kadar, dini konuları çıkış noktası olarak ele alan pek fazla film olmamasından dolayı oldukça ses getiren ve izleyenlerini derinden etkileyen yapısıyla fark yaratan Dabbe, sinemalarda bolca çığlıkların atılmasına sebebiyet verdiği gibi uzunca bir sürede insanların kâbusu olmayı başarmıştır.

Küçük Kıyamet (Taylan Biraderler – 2006)


Okul filminden iki yıl sonra, daha ciddi ve daha ürkütücü bir korku filmi için kolları sıvayan Taylan Biraderler, yakın geçmişin en can alıcı hadiselerinden biri olan depremi odak noktalarına alarak çektikleri film ile adeta gerilimin sınırlarını zorlamaktadırlar. Olası İstanbul Depremi’nin yarattığı psikolojik gerginliğe son vermek adına, küçük bir kasabaya yerleşme kararı alan Bilge ve ailesi etrafına kurulu hikâye, onların peşini bırakmayan esrarengiz olaylarla gizemli atmosferini perçinlemektedir. Ne kadar uzağa gidilirse gidilsin, korkulardan asla kaçılmayacağını gözler önüne seren ve bunu yaparken de tüyleri diken diken etmeyi başaran Küçük Kıyamet; sinematografisi ve görsel efektleriyle Türk Korku Sineması’nda örneğine az rastlanacak türden bir ustalığı içinde barındırıyor. Bu nedenle sadece hikâyesi ile değil, teknik altyapısı ile de hayranlık uyandıran film, Başak Köklükaya, İlker Aksum ve Binnur Kaya gibi yetenekli oyuncularının omuzlarında yükselip, etkileyici bir film olmayı başarmıştır.

Musallat (Alper Mestçi – 2007)


Dabbe ile birlikte dini motiflerden son raddede beslenmesi ile adından söz ettiren ve cin temasına farklı bir boyut kazandıran Musallat da en az Dabbe kadar en unutulmaz Türk korku filmleri için öncü kabul edebileceğimiz işlerden biri. Alper Mestçi’nin yönetmen koltuğunda oturduğu ve cinlerle örülü bir hikâyeyi odak noktasına alan film, Suat ve Nurcan ismindeki iki aşığın evlilik kararı almasından sonra başlarına gelen ilginç olayları konu alır. En başta kendilerini sonrasında ise çevrelerini etkileyen bu esrarengiz olaylar silsilesinin tek bir açıklaması vardır; o da dünyada bizimle birlikte yaşadığına inanılan cinlerin bu iki aşığa musallat olması. Başından sonuna dek hop oturup hop kaldıran ve Kur’andan aldığı referansları ustaca işleyen Musallat, yönetmen Alper Mestçi’nin özgün üslubuyla şekillenen ve izleyenlerini olabildiğince korkutan bir film olarak öne çıkıyor. Başrollerini, günümüzün en büyük starlarından biri olarak kabul gören Burak Özçivit ile dönemin genç oyuncusu Biğkem Karavus’un paylaştığı film, vizyona girdiği dönem adından sıkça söz ettirmiş ve kendinden sonra çekilecek cin filmleri furyasının da ilk örneklerinden biri olmuştur.

Semum (Hasan Karacağ – 2008)


Yönetmen Hasan Karacağ’ın Dabbe dışındaki en etkileyici Türk korku filmi olma özelliğini taşıyan Semum, mutlu ve huzurlu bir evlilik yaşamına sahip olan Canan ve Volkan’ın taşındıkları yeni evde, beklenmedik olaylarla karşılaşmalarını konu alır. İslamiyet’te yeri olan Semum’u odak noktasına alan ve onun Canan’ın içine girmesiyle birlikte şekillenen filmde, cehennemin kapılarının ardına kadar açıldığına şahitlik edeceksiniz! İlgi çekici bir mistik hikâyeye sahip olan Semum, hem inançlardan beslenerek ürkütmeyi hedef ediniyor hem de Hasan Karacadağ’ın desibeli yüksek seslerden fazlaca faydalanmasıyla tüyleri diken diken etmeyi vadediyor. Başrollerini Burak Hakkı ve Ayça İnci’nin paylaştığı film, sizi korkularınızla yüzleştirecek ve bolca yerinizden fırlatacak!

Karadedeler Olayı (Erkan Bağbakan – 2011)


1989 yılında bir köyde gerçekleştiği iddia edilen ve gerçek görüntülerden bir kolaj olarak ortaya çıkan Karadedeler Olayı, yerli Paranormal Activity olarak da bilinmektedir. Yönetmen Erkan Bağbakan’ın ısrarla, “Kurgu değil belgesel” dediği film, gerçek olması iddiasıyla oldukça ilgi çeken ve izleyenlerin tüylerini diken diken eden bir konuya sahip. Bahsedilen yılda, köylülerin cinlerle karşılaştığını ve korkudan sokağa dahi çıkamadıklarını beyan ettikleri haberleri gazetelerde yer almıştır. Bunun üzerine köye giden gazeteci H.B. birkaç hafta boyunca orada ikamet etmiş ancak ilginç bir hadiseyle karşılaşmamıştır. Köyden ayrılma vakti geldiğinde ise kamerasını genç bir çocuğa emanet etmiştir. Onun ayrılışından 3 gün sonra ise kamerasını emanet ettiği çocuk dâhil 7 kişi parçalanarak öldürülmüştür. Tüm bu olaylar yaşanırken de kamera hala kayıt altındadır! Bu korkunç olaylardan yola çıkarak anlatısını yapan Karadedeler Olayı, özellikle sosyal medyada bir fenomen haline gelmiş ve izleyen herkesin günlerce uykularının kaçmasına sebebiyet vermiştir.

Buna da Göz Atın: Aklımıza Yer Etmiş 60 Unutulmaz Efsane Film Listesi

Azazil: Düğüm (Özgür Bakar – 2014)


Türk Korku Sineması’nın artık klişeleşmiş cin temasına, özgün bir bakış açısı getiren ve özenle çekildiğini her halinden belli eden Azazil: Düğüm, yönetmen Özgür Bakar’ın elinde şahlanan hikâyesiyle dikkat çeken bir film. Yakın zamanda annesini ve babasını kaybeden Sinem’i, yalnız bırakmamak adına teyzesi ve eniştesi onun yanına yerleşmiştir. O, evindeki yeni düzene alışmaya çalışırken, arabayla yol aldığı sırada yanlışlıkla öldürdüğü köpek onun kâbusların başlamasına neden olur. Bu dakikadan sonra, Özgür Bakar’ın hikaye anlatmadaki yeteneğine şahitlik ettiğimiz Azazil: Düğüm, yüksek temposu ve paranormal olaylara getirdiği bakış açısıyla korkutmayı başaran ve insanı büyük bir gerginliğin ortasına itmesiyle öne çıkıyor.

Naciye (Lütfü Emre Çiçek – 2016)


Türk Sineması’nın son yıllarda ürettiği en nevi şahsına münhasır korku-gerilim filmlerinden biri olan Naciye, yer yer korkutmasının yanı sıra, tüm film boyunca diken üzerinde oturuyormuş hissini yaşatmasıyla da dikkat çekiyor. Adada yalnız başına bir evde yaşayan ve evi terk etmeye hiç de niyeti olmayan Naciye’nin evi çoktan elden gitmiş ve bir başkasına kiralanmıştır. Eve yeni taşınan çift, evin geçmişinden bir haber biçimde geldikleri bu yeni yerde, çok geçmeden Naciye ile tanışmak zorunda kalacaklar ve bu gizemli kadının sarsıcı yönüyle yüzleşmek zorunda kalacaklardır. Michael Haneke filmlerinin sertliğini andıran yapısıyla dikkat çeken ve özgün senaryosuyla fark yaratan film, salt bir korku filminden öte, bütünüyle ayakları yere sağlam basan bir film olarak da dikkat çekiyor. Sinemamızın usta oyuncusu Derya Alabora’nın başrolünde yer aldığı film, onun kalitesine yaraşır performansıyla şaha kalkarken, her bir sahnesiyle de gerilimini bir tık yukarıya çekmeyi başarıyor.

Siccin 3: Cürmü Aşk (Alper Mestçi – 2016)


Türk Korku Sineması’nın usta yönetmenlerinden biri olarak anılması elzem olan Alper Mestçi’nin yönettiği ve Siccin serisinin üçüncü filmini temsil eden Siccin 3: Cürmü Aşk, serinin diğer filmlerine oranla artan gerilimi ve duygulandıran tavrıyla fark yaratan bir film. Bir trafik kazasından sonra değişen hayatları ele alan film, bir yandan aşkın kendine has atmosferiyle büyülerken bir yandan da Alper Mestçi’nin kendine has üslubuyla korkutmayı başarıyor. Geçtiğimiz yılın en ilgi çeken Türk korku filmleri arasında olan ve izleyiciden tam not alan film, hem aşka açtığı pencere ile yüreğinizi derinden yaralayacak hem de adrenalin seviyenizin tavan yapmasına olanak sağlayacak.

Baskın (Can Evrenol – 2016)


Çektiği kısalarla dünya çapında hatırı sayılır bir takipçi kitlesine sahip olan Can Evrenol’un ilk uzun metrajı Baskın, Türk Korku Sineması’nda eşi benzeri görülmemiş derecede farklı ve anlatısıyla büyüleyen bir film. Sırtını dayadığı hiçbir dini motifi olmayan, cinden köşe bucak kaçan, buna rağmen olanca şiddetiyle ürkütmeyi başaran Baskın, yalnızca bir korku filmi olarak değil aksine diyaloglarıyla da hayatın içinden olabilmeyi başaran bir film. Özellikle açış sekansıyla Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği Bir Zamanlar Anadolu’da filmini akıllara getiren Baskın, bu destansı girizgâhtan sonra vites yükseltiyor ve izleyen herkesin hayranlıkla ekrana bakmasına olanak sağlıyor. Devriye gezen beş polisin, gelen bir çağrı neticesinde gittikleri evde başlarına gelen sıra dışı olayları konu alan film, başından sonuna dek seyir zevkini yukarılarda tutmayı başaran ve bir an olsun kaybolmayan temposuyla da muadillerinden ayrılmayı başaran, türünün eşsiz bir örneği.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Back
X