fıkralardan seçmeler

Bir gün Temel ile Dursun konuşurken Temel demişki:
Dursun savaş çıkarsa poku yedik.
dursun demişki:
İki olasılık var ya çıkar ya çıkmaz.
Çıkmazsa sorun yok çıkarsa iki olasılık var.
Ya çürüğe ayırılırız yada askere alınırız.
Çürüğe çıkarsak mesele yok askere alınırsak iki olasılık var.
Ya geri cephe ya ileri cephe.
Geri cephe olursa mesele yok ileri cephe olursa iki olasılık var.
Ya ölürüz yada esir düşeriz.
Esir alınırsak mesele yok.ölürsek iki olasılık var.
Ya gömerler. yada kağıt fabrikasına yollarlar.
gömerlerse mesele yok .
Kağıt fabrikasına yollarlarsa iki olasık var.
Ya birinci kalite yada ikinci kalite.
Birinci kalite olursa mesele yok.
İkinci kalite olursa iki olasılık var.
Ya gazete kağıdı yaparlar yada tuvalet kağıdı yaparlar.
Gazete kağıdı olursa mesele yok tuvalet kağıdı olursakkk.
İşte o zaman poku yedik Temel...
 
Sol gözü takma olan adam otobüse binmişti. Otobüs kalabalık hava sıcaktı. Bir süre sonra sıcaktan bunalan, terleyen ve canı sıkılan adam, takma gözünü çıkardı, havaya atıp tutmaya başladı. Durumun biraz sonra farkına varan yanında oturanlar deşhetle irkildiler:
-Ne oluyor yahu!!..
Adam gayet sakin gözü atıp tutmaya devam ederek cevap verdi:
-Hiç, burada canım sıkıldı da ön taraftlarda yer var mı diye bakıyorum..
 
Adamın biri hayvanat bahçesine gitmiş, bakmış ki bütün hayvanlar kahkalarla gülüyor, eşek yan gelmiş yatıyor. Adam anlam verememiş. Merakından ertesi gün tekrar gitmiş, bu seferde bütün hayvanlar yatıyor eşek kahkalarla gülüyor. Hayvanat bahçesi müdürüne sormuş:
-Dün bu hayvanlar gülerken eşek yatıyordu, bugün ise hayvanlar yatarken eşek gülüyor bu ne biçim iştir ne oluyor...Müdür:
-Sormayın beyefendi dün zürafa bir espiri yaptı eşek bugün anladı...
 
Kolay İngilizce
Adamın biri bir gün İngiltere'ye gezmeğe gitmek istemiş. Tabii İngilizce bilmediğinden arkadaşına sormuş :
-Yav ben İngiltere'ye gidince onlarla nasıl anlaşacağım?, demiş. Arkadaşıda :
-Bak konuştuğun her cümlenin sonuna 'ing' koy. Onlar senin ne demek istediğini anlarlar, demiş. Ve adam İngiltere'ye gitmiş ve solugu bir cafede almış. Arkadaşının taktiğini uygulamaya başlamış ve garsonu çağırmış :
-Sen bana bir çay getirebiling? demiş ve garson şaşkın şaşkın çay getirmeye gitmiş. Garson çayı hemen getirmiş. Adam demişki :
-Bak, ben ne güzel İngilizce konuşuyoring değiling? demiş. Garson lafı yapıştırmış :
-Ben Türk olmaying , b.. içerdin çaying
 
Yol Kaç Şeritli Olsun?
Adamın biri birgün yolda giderken Alaaddinin lambasını bulmuş. Lambayı okşamış ve içinden cin çıkmış :
-Dile benden ne dilersen, demiş. Adam da :
-Ya cin ben Kıbrısı çok merak ediyorum, ama ne uçağa, ne de gemiye binebiliyorum. Bana oraya bir köprü yol yapsana, demiş. Cin de :
-Ya kardeşim senin işin gücün yok mu? Şimdi yol yapmak için oraya bir sürü asfalt, iş makinalari demir, çelik halat falan filan lazım şimdi onunla kim uğraşacak sen başka birşey iste, demiş. Adam da :
-O zaman bana kadınları nasıl anlayacağımı söyle, demiş. Cinde adama demiş ki :
-Ya senin şu yol kaç şeritli olsun.
 
Kuyruk
Adamın biri sabah evden ise giderken ilginç bir cenaze kafilesi fark eder. En önde yürüyen köpekli bir adam. Arkasında bir tabut ve onun 10 metre arkasında bir başka tabut. Bunları takip eden, tek sıra olmuş 200'den fazla adam. Meraklanır. Kafilenin başındaki köpekli adam hiç kuşku yok ki cenazenin sahibidir. Yanına yaklaşır ve sorar:
-Beyefendi, bu üzüntülü gününüzde hatırlatmak istemem ama ölenler neyiniz oluyor?
Adam yanıtlar:
-Öndeki karım, arkadaki de kayınvalidem.
-Vah vah, başınız sağ olsun. Nasıl oldu?
-Köpeğim karıma saldırıp öldürmüş. Kayınvalidem de karıma yardıma gelmiş. Köpek onu da öldürmüş.
Adam biraz düşündükten sonra sorar:
-Beyefendi, köpeğinizi ödünç alabilir miyim?
-Sıraya geç!
 
kadınla adam yatakda konuşuyorlarmış. birden kadının telefonu çalmış.
kadın telefona bakmış. bir süre konuştuktan sonra telefonu kapatmış,
yanındaki adam sormuş ' arayan kimdi?' kadın ' kocamdı, seninle
toplantıdaymış'
 
Fıkra : Dursun, saatlerin geri alınacağını duyunca, evdeki saatleri toplayıp Saatçi Temel’e gider:
- Ula Temel, saatler geri alınacakmış. Biz de evdeki saatleri senden satın aldığımız için sana getirdik. Bunları geri alacaksun da.
Temel kendinden emin bir şekilde:
- Öyle yağma yok. Ben de duydum ama, sadece 1 saat geri alınacakmış. 1 tanesini alırım, diğerlerini almam. xD




 
Bir gün İngiliz, Fransız ve Temel aynı uçaga binmisler. Temel : – Yine mi siz lan, demis :) :)
 
Temel 60 katlı bir gökdelenden aşağıya düşmüş. 50-40-20-10-5-4-3-2 derken 1.kata geldiğinde aklından şu geçmiş : – Allahım sana şükürler olsun. Bu kata kadar ölmeden geldiysem zaten 1.kattan düşsemde ölmem :)
 
Temel 60 katlı bir gökdelenden aşağıya düşmüş. 50-40-20-10-5-4-3-2 derken 1.kata geldiğinde aklından şu geçmiş : – Allahım sana şükürler olsun. Bu kata kadar ölmeden geldiysem zaten 1.kattan düşsemde ölmem :)
 
Bir İngiliz vampir, bir Fransız vampir, bir de Temel vampir
Uçakta gidiyorlarmış. Bir sure sonra İngiliz vampir aralarından ayrılmış, aşağılara dalmis. Bir sure sonra geri gelmiş ki, ağzı yüzü kan içinde.
Sormuşlar: - Ne oldu, nereye gittin?
İngiliz vampir : - şu aşağıdaki beyaz evi gördünüz mü?
Cevap:- Gördük.
İngiliz Vampir : - Onun yanındaki duvari gördünüz mü?
Cevap: - Gördük.
İngiliz vampir : - Onun yaninda uyuyan küçük çocuğu gördünüz mü?
Cevap: - Gördük.
İngiliz vampir : - İşte ben o çocuğun kanını içtim, geldim.

Yolculuk devam eder. Bir süre sonra Fransız vampir de ayni şekilde ayrılıp aşağılara gider ve geldiginde onun da yüzü gözü kan icindedir.
Yine sorarlar: - Nereye gittin?
Fransiz Vampir: - Şu aşağıdaki ağacı gördünüz mü?
Cevap: - Gördük.
Fransiz Vampir: - Onun yanındaki küçük kutuyu gördünüz mü?
Cevap: - Gördük.
Fransiz Vampir: - O kutuya yaslanmış yatan adamı gördünüz mü?
Cevap: - Gördük.
Fransız Vampir : - İşte ben o adamın kanını içtim geldim.

Yolculuk yine devam eder. Bir sure sonra Temel Vampir ayni şekilde ayrılır ve o da ağzı yüzü kan içinde geri gelir.
Ona da sorarlar: - Nereye gittin?
Temel Vampir: - Şu aşağıdaki evi gördünüz mü?
Cevap: - Gördük.
Temel Vampir: - Peki onun yanındaki direği gördünüz mü?
Cevap: - Gördük.
Temel Vampir: - İşte ben o direği görmedim.........
 
Genç is adami uçaga binmek üzere havaalanina gelir ve bilet kontrolü yapilan masaya giderek, elindeki valizleri teslim eder.
Görevli; "Biletinizi alabilir miyim?" der.
Adam biletini verir ve ekler; "Biletimden göreceginiz gibi New York'a gidiyorum. Ancak, verdigim yesil valizin Londra'ya, mavi olanin da Paris'e gitmesini istiyorum."
Görevli kiz saskinlikla ; "Özür dilerim, ancak bunu yapmam mümkün degil".
Bunun üzerine genç adam; "Bunu duyduguma çok sevindim. Geçen sene yapmistinizda!"
 
Fransız delikanlı, Paris'in bulvar kahvesinde oturmuş, tipik kahvaltısını yapıyormuş. Kahve, kruvasan, ekmek, tereyağ, reçel. Yan masaya ağzında cikleti ile tipik bir Amerikalı turist oturmuş. Sohbet başlamiş...
Amerikalı: o ekmeğin hepsini yiyecek misin?
Fransız: Tabii..
Amerikalı: Biz yemeyiz. İçinden biraz alır yeriz. Kalan bir fiçida toplanır. Fabrikaya gider. Kruvasan yapılır. Fransa'ya satılır, demis. Fransiz cevap vermemiş.
Amerikalı: Reçel de yer misiniz?
Fransız (öfkeli): Tabii..
Amerikalı: Biz meyveyi taze yeriz. Kabuklarını, çekirdeklerini, çürümüşlerini bir fıçıda toplar fabrikaya gönderir, reçel yapar, Fransızlar'a satarız.
Fransız: Peki siz kullandiginiz prezervatifleri seviştikten sonra ne yaparsiniz?
Amerikalı: Atarız tabi...
Fransiz: Biz atmayız. Bir fiçida içindekilerle biriktirir, fabrikaya gönderir, ciklet yapar, Amerikaya satarız, demiş....
 
Avcılar aralarına yeni katılan acemi avcıyı sınamak isterler ve ellerinde bulunan; av kuşları ile ilgili kitabı çıkartıp bir sayfa açarlar.Bu sayfada bulunan kuşun gövdesini kapatıp bacaklarını acemi avcıya gösterirler, cevap alamayınca diğer resme geçerler...Ondan da cevap alamazlar ve birkaç resimden sonra alaylı biçimde
-"Senin iyi bir avcı olman için daha çok çalışman lazım" deyince,acemi olan avcı mahçup ve üzgün olarak aralarından ayrılırken, diğer arkadaşlardan biri
-"Arkadaşım senin adın neydi?" deyince acemi avcı pantolonunu indirip bacaklarını gösterir..
 
Temel ava çıkmış, eli boş dönmemek için kasaptan bir tavşan almiş.
Fadime,
- Ha pu netur, soyulmus tavşanı nasıl avlaysun?
- Sex yaparçen yakaladum, çiyinmeye firsatu olmadu...
 
Temel Dallas'taki kuzeni Dursun'u görmeye gitmiş. Dursun Temel'i havaalanında karşılamış. Beraberce dışarı çıkmışlar. Temel bir bakmış 10 metre boyunda bir limuzin! "Uyyy, amma da büyük bu, daa!" Dursun hafifçe gülmüş: "Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!" Yola çıkmışlar, Dursun'un çiftliğinin kapısından içeri girmişler. Git git bir türlü eve varmıyorlar. Temel şaşkınlık içinde: "Uyy, amma da büyük çiftlik daaa!" Dursun gene hafifçe gülmüş. "Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!" Neyse, akşam olmuş, yemek salonuna geçmisler. Salonun ortasinda kocaman bir masa. Bir ucunda Temel bir ucunda Dursun. Temel Dursun'u taa uzaktan zor seçiyor. "Uyy!" diye bağırmış: "amma büyük masa, daa!" Dursun'un sesi gelmiş "Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!" Yemekten sonra Temel'in tuvalete gitmesi gerekmiş. Dursun: - "Temelim, alt kata in, soldan üçüncü kapı" diye tarif etmiş. Temel alt kata inmiş ama sol yerine sağdan üçüncü kapıya girmiş. Orası evin havuzunun oldugu yermiş. Heryer karanlık olduğu için Temel elektrik düğmesini ararken havuza düşmüş. Can havliyle bağırmaya başlamış: - "Sifonu çekmeyiiin!! Sifonu çekmeyiiin!"
 
Coccuk dedesine sormus.

+dede

--Efendim

+ sen ninemle evlenirken ondan elektirik aldinmi?

-- yok bizim zamanimizda elektirik yoktu.

+Nasil?

--Gaz lambasi vardi, gaza geldim evlendim..:)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…