42T otobüs hattında, İstanbul’da 5 ay önce karşılaştığım öğrenci çocuk…
Ey iyi kalpli çocuk, o gün otobüste benim İstanbul Kart’ımla bilet ücretimi ödediğin ve uzattığım parayı aldığın için sana teşekkür etmek istiyorum. Büyük ihtimalle seni bir daha asla görmeyeceğim, ama burada sana söylemek istedim ki, o küçük iyiliğinle beni ne kadar mutlu ettin.
Ben Türkçe bilmiyordum, İstanbul Kart’ı tam olarak nasıl kullanacağımı ve Türkiye’deki otobüs kurallarını da bilmiyordum. Kartımda yeterli bakiye kalmadığında, ödeme yaparken şoför bana yolculardan rica etmemi ve nakit vererek onların kartıyla geçiş yapmam gerektiğini söyledi. Tam o anda yaşlı bir adam geldi, kendi İstanbul Kart’ını kullandı ve şoför ona “Bu hanımefendi için de kart bas” dedi. Ama o adam gururla “Bunu yapmam” dedi. O an içimde bir boşluk hissettim ve kimsenin benim için kart basmayacağından korktum.
Türkçeyi iyi bilmediğim için bir elimde İstanbul Kart, diğer elimde nakit para tutarak otobüsün içinde dolaşmaya başladım. Yolculara göstermek istiyordum ki benim için kart bassınlar. Tam umutsuz ve korkmuş hissettiğim anda, sen o güzel gülümsemen ve sıcacık kalbinle telefonunla ödeme yaptın. Sana teşekkür ederken yüzündeki iyiliği, tevazuyu ve samimiyeti gördüm.
O günden beri her gün seni hatırlıyorum. Başka bir ülkeden sana güzel enerjiler gönderiyor ve Allah’ın hayatına en iyilerini getirmesi için dua ediyorum. Ne zaman üzgün hissetsem seni düşünüyorum ve biliyorum ki, bu dünyada hâlâ iyi insanlar var.