Ezbuz'dan seçmeler :))

delikanlı sevgilisini akşam eve bırakır

--------------------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------------------
>>>>Delikanli sevgilisini aksam eve birakir.
>>>>Evin önünde masum bir fisiltidan sonra ateslenir.
>>>>Bir elini duvara dayayarak;
>>>>
>>>> >Erkek: "Beni bir öper misin ?"..
>>>>
>>>> >Kiz: "Deli misin evin önünde annemler görür" der..
>>>>
>>>> >Erkek: Ne olacak canim bu saatte kim görecek, ne olur seni çok
>>>>seviyorum...
>>>>
>>>> >Kiz: "Ben de seni ama olmaz...
>>>>
>>>>" Erkek çok atesli tabi devamli israr eder.
>>>>Bir ara aniden merdivenlerin isigi yanar ve kizin küçük kiz
>>>>kardesi belirir.
>>>>
>>>> >Küçük kiz: Babam diyor ki
öpecekse öpsün, öptürecekse öptürsün
>>>>yoksa
>>>> >kendisi gelecek öpecekmis ayrica o hayvan oglu hayvana da söyle
>>>>elini
>>>> >Diyafon dügmesinden çeksin dedi =))
 
YAŞANMIŞ BİR OLAYDIR...
Eğlence dönüşü kadın kocasıyla bağırarak tartışmaktadır:
- tamam anladık, kendin içiyorsun şu zıkkım içkiyi bize neden içiriyorsun. hadi bana içirdin. şu 7 yaşındaki çocuğa neden içiriyorsun. diyerek kızmaktadır.

Tam o sırada Trafik polisi arabayı durdurur. polis alkol kontrolu için kullanılmamış kamışı poşetinden çıkarır, cihaza takar cihazı adama uzatır;

- ''üfleyin lütfen''
adam üfler ve alkollü çıkar.
polis:
- size ceza keseceğim ,aracınızı kapatacağım.
adam:
- yok polis bey ben alkol falan almadım. sizin cihazınız bozuk...!
polis çok kızar:
- o zaman eşiniz üflesin.
eşi üfler o da alkollü çıkar.
adam:
-bakın gördünüz mü? cihaz bozuk işte.

polis sakin bir şekilde:
- eşinizin içkili olmadığı ne malum.

polis tam ceza kesecektir ki. cihazın bozuk olmadığını ispatlamak için aklına kendince çok iyi bir fikir gelir. arabanın yanına tekrar gider.

elindeki alkolmetreyi işaret ederek:

-madem bu cihaz bozuk diyorsunuz. oğlunuz kaç yaşında?
adam:
- 7 yaşında !
- alın cihazı oğlunuz üflesin. Bu cihaz alkol alan kişiyi nasıl tespit ediyormuş görün.

7 yaşındaki çocuk üfler. cihaz 120 promil alkol gösterir.

7 yaşındaki çocukta alkol olmayacağını düşünen polisin suratı mosmor kesilir. cihazı alır yere fırlatıp parçalar.
-devam edin kardeşim. lütfen kusura bakmayın sizden çok özür dilerim...
 
Einsteinın Şöförü

--------------------------------------------------------------------------------

Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile giderdi. Yine bir konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şoförü Einstein’a, "Efendim, uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve artık neredeyse söyleyeceğiniz herşeyi kelimesi kelimesine biliyorum" dedi.

Einstein gülümseyerek ona bir öneride bulundu:

"Peki, şimdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar” dedi. “O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen yap konuşmayı, ben de arka sırada seni dinlerim."

Şoför, gerçekten de çok başarılı bir konuşma yaptı ve sorulan tüm soruları doğru yanıtladı. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne dek hiçbir konferansta sorulmamış bir soru sordu. Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye döndü ve "Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok garip” dedi. Sonra da Einstein’ı işaret ederek şöyle devam etti: “Şimdi size arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve sorduğunuz soruyu, göreceksiniz, o bile yanıtlayacak.”
 
Bush

--------------------------------------------------------------------------------

Amerika'da adamin biri isine giderken birden anormal bir trafigin
icine duser, ama trafik bir milimetre bile kipirdamamaktadir. Bir
sure sonra arabasinin yan camina birisinin tikladigini gorur ve
camini acar.

-Ne var, ne olmus acaba
-Teroristler Bush'u yakaladilar. ........ Eger 1 milyar dolar
verilmezse, ustune benzin dokup yakacaklarmis.
-Haa simdi anladim bu trafigi...
-Ya iste onun icin, herkesten biraz yardim topluyoruz
-Insanlar ne kadar veriyor ortalama olarak ?

-Yaklasik olarak 5 'er litre...!!
 
?rlandal?

--------------------------------------------------------------------------------

?rlandal?
Bir Irlandali, Irlanda da bara gitmis uc bira istemis. Barmen biralari vermis irlandali sirayla herbirinden birer yudum icmis ve bu sekilde biralari bitirmis. Barmen dayanamamis sormus; 'kardesim niye uc birayi bir anda istiyorsun, bi tane soyle bitir digerlerini sonra iste' irlandali: 'biz uc kardesiz, ben irlandada, digerimiz ingiltere digerimiz amerikada, aramizda kararlastirdik her bara gittigimizde uc bira istiyoruz ve hepimiz icin bi yudum iciyoruz, berabermisiz gibi oluyor demis'

bu barmenin cok hosuna gitmis ve boyle bir kac ay gecmis. Bir gun irlandali bara girdiginde barmen tam uc bira verecekken irlandali ikide durmasini soylemis. Barmen donmus kalmis, irlandali bi koseye gitmis sessizce biralarini icmis tam cikacak barmen bunu durdurmus:

'kaybin icin cok uzgunum demis'
irlandali:'niye'

barmen:'bugun sadece iki bira istedin kardeslerinden birini kaybettin heralde' irlandali 'ha yok canim nerden cikariyosun ben sadece alkolu birakt?m......
 
senin ki gibi inek deqil

--------------------------------------------------------------------------------

senin ki gibi inek deqil
Birgün aslan ile boga ormana piknik yapmaya gitmişler.Aslan biraz oturduktan sonra yeter artık ebn kalkıyım yoksa hanım kıyameti koparcak demiş boğa da bunun üzerine sen ne biçim ormanlar kralısın eşinden bile korkuyosun diyip dalga geçimiş aslanda bogaya dönerek beni ewde aslan bekliyo seninkisi gibi inek değil demiş
 
Bu Biiiiiiiiiiiiiiiiiiir.....
Çocuk dedesine sormuş:
-Dede ninem ile kaç yıldır evlisin?
-40 yıldır evlat
-Peki ama dede, ben sizi hiç kavga ederken görmedim bunun sırrı nedir?
-Otur evlat anlatayım... Nikahımız kıyıldı. Benim at arabasına ninenin üç-beş eşyasını attık ve bizim köyün yolunu tuttuk. Yolda atın ayağı tökezlendi. 'Bu bir' dedim. Yola devam ederken bir daha tökezlendi, ben yine 'Bu iki' dedim. Köye de epey yolumuz vardı. Bizim atın ayağı bir daha tökezleyince 'Bu üç' dedim ve çektim piştovu, atı orada vurdum. Ben atı vurunca başladı bana söylenmeye:
Biz nasıl gideceğiz. Niye durup dururken atı vurdun. Sende hiç akıl yok mu? Bu eşyaları nasıl götüreceğiz?
Ben de döndüm ninene:
"Bu biiirrr" dedim.
O gündür bu gündür, gül gibi geçinip gidiyoruz....
 
ezbuzun çok güzeller canım emeğine sağlık bi tanede benden
karadenizlitemelaz2.jpg


Temel uçakla Trabzona gidecekmis. Oturmus bir yere rasgele... Asil yer sahibi gelmis;


Yer sahibi: Beyfendi burasi benim yerim kalkarmisiniz?

Temel: Hayir

Yer sahibi : Beyfendi burasi benim yerim kalkin

Temel: Hayir

Yer sahibi gider hostese basvurur.

Hostes: Beyefendi burasi sizin yeriniz degil kalkarmisiniz lütfen

Temel: Kalkmam

Hostes çare bulamayinca kaptana basvurur. Kaptan, Temel'in kulagina bisey fisildar ve Temel gecer arka tarafa oturur. Herkes hayret etmis biz bu kadar ugrastik kalkmadi acaba Kaptan nasil kaldirdi bunu. Dayanamayıp sormuslar kaptana:

Kaptan:
-Dedim ki Burasi Trabzon'a Gitmez.
 
2 deli hüsnü ile hüsniye gecenin geç bir saatinde yürürken,
Hüsnü elindeki el fenerini havaya açmış. "Buraya tırmanabilir misin?" demiş.

Hüsniye ise şu cevabı vermiş:

"Tırmanırım tırmanmasına da sana güvenim yok.. ya ışığı ben tepedeyken kapatırsan!?!?"
 
Jim ile Mary akil hastanesinde iki hastadir. Birgun hastanenin yuzme havuzunun etrafinda dolasirken Jim aniden suya atlayip en dibe batar. Bunu goren Mary hemen ardindan atlar ve dibe kadar yuzup Jim'i kurtarir.

Tabii Mary'nin bu kahramanca davranisi hastanede olay olur. Bunu duyan bashekim de Mary'nin artik iyilestigini dusunup, hastaneden derhal taburcu edilmesi emrini verir. Islemler yapilir, belgeler cikartilir, Bashekim ayni gun Mary'nin yanina gider:

- Mary, sana bir iyi bir de kotu haberim var. Iyi haberim, yaptigin kahramanca davranistan oturu anladik ki akli dengen tamamen yerinde ve boylece hastanemizden taburcu oluyorsun. Kotu habere gelince, kurtardigin hasta, Jim, intihar etmis. Az once odasinin banyosunda kendisini asmis bulundu.

Mary gayet sakin yanit verir:

- O intihar falan etmedi ki. Ben onu astim kurusun diye.
 
avcının biri kahvehaneye gelir.benim vurduğum tilkinin kuyruğu der yüksekten atarmış. bir gün adamın biri ben öksürünce tilkinin kuyruğunu kısalt demiş. Bir gün adam kahvehaneye gelip vurduğum tilkinin kuyruğu 15m.
-öhö öhö
-12,5 m
-öhö öhö
-10 m
-öhö öhö "halbuki adamın boğazına gıcık gelmiştir"
-yarım metre
-öhö öhö
lan demiş bu tilkinin kuyruğu hiç mi yoktu :):):):) ha haha
 
Başkan Bush'un yeni talimatı:
-Üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
Bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.
Başkan Bush küplere binmiş ve yetkiliyi çağırıp sormuş;
- Üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi?
- Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş;
- Yapışmamasının nedeni, herkesin pulun ön yüzüne tükürmesi....."
 
cehennemde her ülkenin bir kazanı varmış içinde sıcak kaynayan yağ olurmuş günah işleyenler bu kazanlarda cezalandırılıyormuş.kazandan kafasını çıkaranları zebaniler kafasınıa vurarak geri kazana sokuyormuş. baş zebani bir bakmış diğer kazanlarda her kes çıkmaya çalışıyor ama türkiyenin kazanından kimse kafasını bile çıkarmıyor baş zebani zebanilerden birini çağırmış ve sormuş niçin türkiyenin kazanından kimse çıkmıyor yoksa orda günahkar yokmu?
zebani: olmazmı, ama çıkmaya çalışanı alttakiler geri çekiyor...
 
Temel savasta büyük çatismanin hemen ardindan gecenin sessizliginde bir sigara yakar.

Arkadasi bagirir,

-Ne yapiyorsun bu çok tehlikeli!..

Temel sakin,

-Merak etme içime çekmeyrum.
 


Yolda bir kaza olmuş, iki araba birbirine geçirmiş. Neyse arabaların birinden bir avukat çıkmış, diğerinden ise bir doktor. Önce avukat:
- Geçmiş olsun, bir şeyin var mı ? diye sormuş. Doktor:
- Önemli birşey yok, ufak tefek sıyrıklar var, demiş. Avukat arabadan bir içki çıkarmış ve doktora:
- Çek bir fırt rahatlarsın, Doktor:
- Sağol, demiş ve biraz içtikten sonra:
- Sen de alsana, demiş. Avukat:
- Yok ben polisler geldikten sonra alacağım.

 
Çok zengin bir kadın gözlerinden rahatsızlanmış. Hangi doktora gitse bir çare bulamamış. Bir arkadaşı bir doktor tavsiye etmiş ona gitmiş muayene olmuş tedaviye başlamışlar .

Birkaç hafta sonra kadının gözleri iyileşmiş, eski haline gelmiş. Kadın doktorun çalıştığı hastanenin Başhekim'inden izin almış hastanenin bahçesine bir göz heykeli yaptırmış. Gözün tam ortasın da doktorun resmini koydurmuş.

Heykelin açılışına doktoru çağırmış ve demiş ki
- Sen benim gözlerimi eski sağlığına kavuşturdun bende seninin adına itafen bir göz heykeli yaptırdım,
gör bakalım beğenecek misin? demiş.

Doktor heykele bir bakmış göz bebeğinde kendi resmini görünce
- Allah'a şükürler olsun bir tehlikeyi daha ucuz atlattık demiş.

-Kadın sağlığına kavuşan benim şükreden sensin hem bunun neresi tehlike atlatmak demiş.

Doktor iyi ki göz doktoru olmuşum, ya jinekolog olsaydım şimdi benim resim nerede olacaktı demiş.


 
Din dersinde hoca Temele sordu:

"söyle bakalım Temel...Adem ile Havva ne zamana kadar cennette kaldılar?"

Temel gayet sakin:

"Sonbahar'a kadar..."

Hoca şaşırır:

"Ne alakası var Temel?"

"Mantık bunu gerektirir hocam...Çünkü elmalar sonbaharda olgunlaşır
 
SAVUNMA
Temel silah satan bir dükkandan içeri girer:
-Ben tutukluk yapmayan seri bir silah ariyorum.
Satıcı sorar:
-Savunma amaçlı mı?
Temel: -Hayır... Savunmamı sonradan avukatım yapacak...
 
ALLAHIN RAHMETİ
Yağmurlu bir günde Nasrettin Hoca pencereden dışarı bakarken komşusunun koşa koşa yağmurdan kaçtığını görür pencereyi açar :
-Hey Ahmet Efendi, birde hacı olacaksın rahmetten kaçılır mı?, der.
Zavallı adam eli mahkum sırılsıklam olur. Ertesi gün hocanın komşusu hocayı yağmurdan kaçarken görür ve hocaya bir ders vermek ister :
-Hoca Hoca dün bana diyordun bugün sen neden rahmetten kaçıyorsun, der.
Hoca hiç durmadan yoluna devam eder ve komşusuna şöyle der :
-Ben rahmetten kaçmıyorum sadece allahın rahmetine basmamak için çabalıyorum.




 
Üç deli hastaneden kaçmak için karar verirler. Fakat üçüncü katta olduklarından işleri biraz zordur. En yaşlılarının aklına bir fikir gelir. - "Hergün bir çarşaf çalacağız, birbirlerine bağlayıp pencereden ineceğiz, üç çarşaf, üç gün sonra özgürüz."
Anlaştıkları gibi her gün bir çarşaf çalarlar, üç çarşafı tamamladıktak sonra birbirlerine bağlarlar. En küçüklerinin denemesi için aşağıya sarkıtmaya karar verirler.
- "Şimdi deneme zamanı en küçüğümüz ilk olarak denesin."
En küçükleri bağlanan çarşaflardan aşağı iner bir süre sonra nefes nefese yukarı tekrar çıkar, gözleri çıkacakmışcasına:
- "Mahvolduk, bittik, işimiz zor, çarşaf otuz santim uzun geldi makas lazım...!"
 
X