- Konu Sahibi fatmarosse
-
- #21
Burada mesela giysilerimizi gösterip beğeni almaya ilgili almaya çalışıyoruz. Evimizi resimleyip
nasıl olmuşum kızlar diyoruz. Kimse yanıt vermeyince
aaaaa o kadar kişi bakmış fikir söylemek çok mu zor a dostlar diyoruz,
sonra patır patır canııımm çok güzelsin, sandalyen masa saatin lamban harika diyoruz,
konuyu açan kişi zorla beğeni alıyor:) halbuki beğeninin samimiyetlisi makbuldür.
Yada güldüğümüz şeylere neden gülüyoruz? Gülmediklerimize neden gülmüyoruz?
Sıkıntımızı paylaştığımızın nedeni onanma ihtiyacı mı? hafiflemek mi? İçimizdekini artık taşıyamamak mıdır?
Neden kendimizdeki en ufak birşeyleri paylaşma ihtiyacı duyarız? Anlatırız?
Hayır ben daha zor şeyler yaşadım yarışındayız adeta. Daha çok acı yaşadığımızı ispatlayıp daha çok ilgi daha çok alâka mı almaya çalışırız?
Bilmemek mutluluk der filozofun biri, yada herhangi biri. Sanırım sorgulamaktan psikolojisi mutsuzluğa gidenlerden biri olsa gerek
Kölelik gerçek özgürlüktür sevgili fatmagül. Dayatılanı, alışılagelmişi sorgusuz yaşayacağız, kölemsi gibilik oyunu bu. Soru yok,sorgu yok,sorumluluk yok. At tüm sorumluluğu sisteme. At mutsuzluğunun sorumluluğunu sisteme. Ben mutluyum de. Sistem mutsuz ediyor beni de.
Mutlu değilim de. Mutsuz da değilim de.
Alt tarafı evlilik bu kadar felsefe yapmaya gerek yok. Madem 4 yıl sonra hiç bir şey kalmayacak boşanırsınız. Bugün söylüyorlardı her 100 kişiden 60 ı boşanıyor. Burdaki hanımların hepsi acı çeken kadınlar hepsi kendince çok seviyor. Sizde Sevmenin ne olduğunu biliyormuşsunuz. Ama sıkılıyormuşsunuz vs.
Demekki sadece erkeğin acımasızı olmuyormuş kadından da acımasızlar çıkıyormuş. Erkekte ki tatminsizliğe kadınlarda da rastlanıyormuş.
evet canım yaaa, işte insan nasıl anlar hazır olduğunu? nasıldır bu işler, ya bize öğretilenler kulaktan dolmalar gibi değil yada belkide ben daha tamam hemen evlenmeliyim kısmına gelmedim..
Sözlüme aşıktım bir zamanlar hemde yok böyle bir aşk. ama aşk geçici. geriye sevgi ve saygı kalıyor ilişki bunlarla yürüyor.
Yani bir başkasına aşık olsam,hıh aşık oldum hadi evlenelim diyemem yine,çünkü aşk bitecek, ya sonra?
cometciğim bu konuda haklısın,tespitin güzel aslında. Ben kendimi erkek meşrepli bir bayan olarak görüyorum. Yani erkeklerin nasıl korkuları var nasıl ilgileri var ben onların aynı bayan haliyim...bir erkek yapısını al, bir kadına ver aynı öyleyim işte. sadece erkeklerin tersine, ben erkeklere ilgi duyuyorum. yani birde bayanlara ilgi duysaymışım ortaya tam bir erkek çıkardı belkide :))
erkeksi bir duruşum yada fiziğim yoktur sadece duygusal olarak aynı onlar gibiyim, sıkılmaya gelemeyen, vıdı vıdıya gelemeyen,hesap vermeye gelemeyen,kolay rest çeken vs.vs. ve güzel olan herşeye bakmayı seven biriyim.
evet acımasızlık yaptım çok bende. 4 senelik ilişkime hiç birşey demeden bitirdim sırf sıkıldım diye. ve bunun vicdan azabını yaşadım,en azından oturup konuşarak bitirseydim, onun hak ettiği kadar düzgün bir şekilde diye kızıyorum hala bile kendime.
Ben erkekleri atıp tutanlara hep erkeklerin açısından da bakmaları için yorumlar yazarım. kadınların aradıkları "neden?" sorusuna elimden geldiğince erkek gözüyle ama bayan tavsiyesiyle yorumlar yazmaya çalışıyorum. çünkü erkekleri anlayabiliyorum. ben olsam bende öyle yapardım diye eşleyebiliyorum kendimi onlarla.
tabiki sadece erkeğin tatminsizi ve acımasızı olmuyor.erkek kadın olayı değil zaten. insanoğlu...insanoğlunun ne tatminsizliği biter, ne derdi, nede nankörlüğü...hepsinin farkındayım.
boşanmak okadar basit olacaksa, evlilikte de okadar meşakkate girilmemeli ozaman. insan baştan hiç gitmeyecekmiş gibi bir temel atmamalı bulunduğu yere...ozaman yıkımlar daha büyük olmazmı yada olmuyormu.. bilemiyorum belkide kadere ve beyaz atlı prense verdiğim değer yada hayatımda ayırdığım yer okadar fazlaydı ki bu kadar üzerinde kafa yoruyorum ve gerçeklerin hayallerin yerini doldurmayacağını gördüğüm için büyük bir boşlukla karşı karşıyayım.
Fazla önemsiyorum belkide bu konuyu.
cevabını bir ben bilmiyorum galiba bu kadar evlenecek yada evlenen insan arasında, herkesin bildiği şeyi bir ben bilmiyorum.
umarım mutsuz olmadan öğrenebilirim, her nekadar şuanda bile mutsuz olsamda
canım evlilik güzel ama öyle kerametli bişey değil.evlenmeden önce aynı evde yaşamaktan sa tek farkı artık ailelerin de beraber yaşadığınız biliyor olması.bunun verdiği bir ağırlık elbet ki var.birine aşık olduğun zaman o duygu malesef sonsuza kadar pırpır ederek kendini hissettirmiyor.biz eşimle 3 bucuk sene kadar flört edip öyle evlendik.evlenene kadar pırpır kelebek modum geçmişti ama ne bilim istemeye geldiklerinde nişanlandığımızda düğünümüzde yaşadığım heyecanı hatrlıyorum çok keyifli, kendimi sil baştan aşık olmusum gibi hissetmiştim enteresan:) evlilikten inanılmaz dercede korkan eşimden önceki 5 senelik ilişkimi sırf bu sebepten ötürü bitiren biriyim ki inan mükemmel biriydi,ben de senin gibi sıkılmıstım sadece.monotonluk arada yaşanıyor evliliklerde ama herşeye rağmen eşime baktığımda iyiki evlenmişim diyorsam demek ki pırpır kelebek modum derinlere gömülmüş yada durulmuş olgunlaşmış ve ben arada onu hissediyorum.kimse kimseyi 7 24 aşık bekleyemez bu çok saçma aşkın ne manası varki ozaman.aşk nerde yaşanıyor biliomusun detaylarda.mesela sabah kalktığımda işe giden eşimin yastığa seni sevyrm yazan bi not bırakmasında,hiç beklemediğin sıradan bi günde eve bi demet çiçkle gelmesinde,gece senden önce yattıysa uyku arasında kalkıp su içeceğini bilip te komidine bi bardak su koyup öyle yatmasında İŞTE AŞK BU DETAYLARDA...bunları hissedebildiğin biri ise karsındaki evlen mutlu olursun ama öyle evlilikler görüyorum ki adamkarısına yada kadın adama karsı senede bi gün bile onun değerli olduğunu hissettrcek bişi yapmıo işte bu cok vahim.
Animusun animandan gelişkin demek ki fatmagül:) Yetişme şekli ile ilgili olabilir belki.
Kendime baktığımda insandaki animus tarafının bana daha fazla yön verdiğinin farkındayım. Okuduğum kadınsı dertleri dert edinmem, özel günler sıradandır benim için, sık sık aranıp aramaya sormaya sorulmaya gelemem. Sıkılırım. Ne yaptın nerdeydin niye geç geldin sormam,sorulmasını da istemem, söyler geçerim. Ama bunlara erkekleri anlayabiliyorum noktasından bakmamıştım. Erkek olsam evlenmezdim sanırım, birden fazla eşli bukowskimsi bohem bir yaşantım olurdu heralde
Evliliğin bu kadar abartılı olmaması konusunda size tamamıyle katılıyorum. O kadar şaşaalı hazırlıklardan sonra bir anda boşanabiliyor insanlar. Zaten bu bir akittir. İki kişinin birlikteliğine toplumun onay vermesidir. Gelenek görenek toplumsal kurallar vb. gibi etkiler nedeniyle törenler yapılıyor. Bence çok gereksiz. Ama bu işten ekmek yiyen insan da var tabii. Velhasılı isteyen şaşaalı evlensin isteyen gitsin iki şahitle geçsin memurun karşısına.
Peki evlenmeli miyiz?Benim kendi düşüncem evliliklerin yürümediği yönünde istisnalar dışında. Evlilik kadın için çok şey ifade ederken erkek için fazla birşey ifade etmez. Zira her erkek birden fazla kadınla evlenebilir diye bir kanun çıksa hiç bir erkek buna hayır demeyecektir. Böyle yaratılmışlar belki de, böyle de bir sınava tabii tutulmuşlardır. Yani nefs mes'elesi.
İnsanı üstün kılan aklını kullanabilme yetisidir. Siz sorgulayan, düşünen, hayat kavramını anlamaya çalışan bir birey olabilirsiniz. Birşeyi yapmadan önce hep neden sorusunu soruyorsunuzdur. Evlenmeli miyim?Çocuk sahibi olmalı mıyım?vs.vs. Ya da evlenmeyeyim bir bilim adamı olayım insanlığa yararım olsun.Misal madam Curie gibi vs. ki o da evliydi.
Belkide çok fazla sorgulamadan yaşamalıyız. Belki de içimizde bir ses var ya o sesi dinlemeliyiz.
Aklıma şöyle bir söz geldi..
İnsanlık, cehaletin sakin vadisinde mesut yaşıyordu.
canım hani kadın milleti hep fazlasını ister demişsin ya
hayır sadece kadınlar değil
insanoğlunun doğasında var bu.
bir nevi kaçan kovalanır hesabı. biri kovaladıkça öbürü o kadar kaçar
sen şimdi sıkıldığını düşünüyosun ya, bu mutlaka davranışlarına da yansıyodur.
o da sana aşık olduğu için seni kaybetme korkusu alır onu ve daha çok üstüne titriyodur
o şimdi biraz kendini geri çekse
sen dersin ki yok yaa ben bu adama hala aşıkmışım!
bu sefer sen onun etrafında dört dönmeye başlarsın.
bu bi kısır döngü
bunu iyi ayarlamak gerekiyo. ne biliim arada nazlanmalar olmalı, tatlı tartışmalar olmalı, çılgınlıklar olmalı ilişki dört dörtlükmüş gibi gözükmemeli insana
o zaman tıkanır yollar. monotonluk başlar
ya da
sen belki de onun tatlı serseriliğine vuruldun =) ama adam 180 derece değişip geldi, mantık olarak istediğin gibi döndü geri
belki de o zaman o tatlı serseriliğiyle birlikte aşkınızın büyüsünü de geride bıraktı..
Eğer bu türden korkuların varsa hiç evlenme canım. Çünkü bu senin yaratılışın olabilir. Kimi insan tek eşli değildir olamaz, eş değiştirmek ister hep. Senin tarzın da budur belki. Çünkü aşk denen şey geçici birşey. Kaderimdeki insan bu mu nasıl bilicem demişsin.. Yok bence öyle birşey. Sen kimi seçersen kaderindeki insan o olacak. O ayrı.. Ama senin fıtratında "değişim sevgisi" var bence. Sen aşık olacaksın, yaşayacaksın, tüketeceksin ve yeni bir sayfa açacaksın, senin mutlu olabilmen için bu hep böyle gidecek...
Bana sorsan, ben hiç zevk almam aşktan, yıpratıcı buluyorum. Bir tür delilik, hastalık hali gibi kontrol kaybı gibi geliyor bana. 24 saat aynı insanı düşünüyorsun, konsantre olamıyorsun, sürekli ilgi bekliyorsun, en basitinden bedenin bile isyan ediyor kalbin deli gibi atıyor, yanakların al al oluyor, hassas oluyorsun, yerli yersiz ağlayıp saçmalıyorsun falan.. Çok rahatsız edici buluyorum. Aşık olmaktan çok korkarım o yüzden. Ben çok genç evlendim, üniversite bittiği yıl evlendim. Aşk zaten bitmişti, 5 senelik bir birlikteliğimiz vardı evlenirken. Yine de herkes çok şaşırdı. Pişman olursun, çok gençsin sıkılırsın bu sorumluluktan tekdüzelikten dediler. Ama ben burnumun dikine gittim. İyi ki de kimseyi dinlememişim, iyi ki de evlenmişim.. Dualar ediyorum ölene dek onunla olayım, hiç ayrı kalmayalım diye. Hergün akşam olsa da işimizden gücümüzden dönüp aynı çatı altında yan yana olsak bir an önce diye hergün ama hergün sabırsızlanıyorum. Ki yani evlenmeden önce de kısmen beraber yaşıyorduk zaten..
Evet 7 sene geçti aşık değiliz, o gümbür gümbür atan kalpler yok artık; onun yerine aynı anda, aynı hızda atan iki kalp var. Aşkın bitmesi bize çok iyi geldi. Aşıkken çok fırtınalıydık, huzursuzduk, birgün kavga etmiyorsak ertesi gün bir bahane bulup kavga ediyorduk. O da bir kenara, böyle garip bir yabancılık keşfedememişlik vardı üzerimizde. Çok aşık olmak demek çok tutku demek, iniş çıkış demek.
Aşk biterken yavaş yavaş dinginlik alır yerini. İşte o noktada ya sıkılırsın ya rahatlarsın. Sen sıkılıyormuşsun, ben rahatlıyorum. Evlilik ise birlikte sıkılmaktan keyif almak gibi biraz. Sakin, tanıdık, bildik, güvenli, huzurlu, sığınılacak bir liman gibi.. Bekar arkadaşlarıma bakıyorum, bir ayrılıyorlar bir barışıyorlar, biri sigaraya başladı, biri alkolik oldu, ağlama krizleri, büyük kavgalar, atışmalar, kaprisler falan derken bir bakıyorsun başka bir adamla başlamış aynı şeyleri yaşamaya, kısır döngü, sonra başkası, sonra bir başkası.. O kadar yorucu geliyor ki bana. Bir de kendime bakıyorum. Hayatım süt liman; akşam oluyor kapıyı koşarak açıyorum, her akşam bir sarılma faslı var kapıda, sonra sofraya geçiyoruz konuşa gülüşe tv izleyerek yemek yiyoruz hem de benim 5 dakkada salladığım genelde kötü olan yemeklerimi güzelmiş gibi zevkle yiyoruz, sonra aylarca özene bezene seçip kafamıza göre uyduruk muyduruk dekore ettiğimiz salonumuza geçiyoruz, birer kahve yapıyorum ben, bir film koyuyoruz, bazen o film yarım kalıyor =) sonra koltukta kucak kucağa uyuklamaya başlayınca yatağımıza geçiyoruz.. Birbirimizin cümlelerini tamamlayabiliyoruz. Haftasonları anne babalarımıza gidip kahvaltı ediyoruz, hayır dualarını alıyoruz. Bizi yuvamızı kurmuş şekilde, birlikte görmekten nasıl mutlu olduklarını anlatamam. Her geçen gün güçleniyor bağımız. Hayat bize böyle tatlı geliyor. Evlilik bir imzadan ibaret değil. Benim için hiç önemli değildi zaten o imza, biz zaten tamam bundan sonraki hayatımızı birlikte geçirmek istiyoruz artık temelli aynı evi paylaşalım demiştik. Anne babalarımızın da gönlü olsun diye işi usulünce yaptık. Bütün ömrümü aynı insanla, derin bir sadakatle geçirecek olmak heyecan verici. AİLE olmak çok başka bir duygu.. Anlatamam.
Ama eğer sen "ben bundan zevk almam" diyorsan sakın evlenme, bu seni maddi manevi yıpratmaktan başka işe yaramaz. Evlenip boşanmak en basit haliyle bile baş ağrıtıcı birşey. Çünkü işin içine maddiyat giriyor. Böyle bir korkun varsa bu riski alma bence. Hem herkes evlenmek zorunda değil, keyfine bak canım neden zorluyorsun. Mutlu olmaya bak.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?