Evlilikte alkol tehlikesi
Onlara göre, istedikleri zaman içkiyi bırakabilirler, oruç tutarken hiç içmezler; zaten sosyal içicidirler; bütün gün değil sadece gece 2-3 bardak içerler... Aslında içkiye düşkünlük bir zayıflıktır. Bir alışkanlık söz sonusudur. Ama eğer şahıs içkiye yatkın ise, ailesinde içki alışkanlığı varsa, içki içilen yerlerde çalışıyor veya yaşıyorsa bu doz gitgide artarak alkolizme dönüşedebilir.
Evlilik alkolizmi
Mutlaka her zaman dertli olup içkici olunmayabilir. Ancak alışkanlık, tutkuya kolayca dönüşebilir. Gelin, evlilikten kaynaklanan alkolizmi; veya içki alışkanlığının evliliğe zararlarını konuşalım. Evlilikten kaynaklanan alkolizm tam bir müdafaa mekanizmasıdır. Şahıs bilhassa kadın ise, ruhsal boşluğunu, sevgi açlığını, şevkat eksikliğini içki ile dengelemeye çalışır. Genelde gizli gizli içer. Kocası gelmeden önce, ağzına sakız ya da nane gibi şeyler atar. Kokusu çok olmayan cins içkiler içer. Yemekte durumu idare etmeye çalışır, ancak ailesi tarafından hemen anlaşılır. Bu durum ne yazık ki çocuklar tarafından saygı eksikliği yaratır; eş tarafından acıma veya kızgınlık hissini ortaya çıkarır. Kadın içki içtikçe eşine daha pervasız davranır. Sözleri, yakıcı birer ok gibi kocasına fırlatır. Ayık kafa ile söyleyemediği ne varsa, arka arkaya sıralar. Genelde taşkınlık yapmaz ama çok rahat konuşur ve hiç çekinmez. Duruma gore küfür, hakaret edebilir. Ancak içki içen erkek gibi fiziksel taarruza geçmez. Erkek alkolikler, veya onların tabiri ile "birazcık içki içen, içkiyi seven" kişiler, evliliklerine tahammül edebilmek için bu yolu seçer.
Seks hayatları sonra erer
Genelde aşağılanan, azarlanan, horlanan ve erkekler, eğer içkiye de meyilliyse, bu şekilde müdafaa mekanizmasına başvururlar. İçmedikçe çok normal, hatta sakin bir erkekken, içince mütecaviz, alaycı, terör estiren bir yaratığa dönüşürler. Çoğu zaman da radarlarını eşlerine çevirir, adeta ondan hınç alırlar. Gelmiş geçmiş ne varsa, ağızlarına hiç sahip olmadan, döküp sayarlar. Eski hadiseler temcit pilavı gibi ortaya koyar; günlük hadiselerde canlarını sıkan her şeyi ağızlarına dolarlar. Gece geç saatlere kadar oturur ve uyuma zorluğu çekerler. Eşleri yalnız yatar, aralarındaki karı koca yakınlığı kalmaz. Kadınsa, çeşitli kılıklara girerek kocasına zorla yanaşmaya çalışır ve ne yazık ki iğrenilerek geri püskürtülürler. Yahut da geride çok derin yaralar bırakarak odasına götürülürler. Erkekse, karısı yerine porno film veya bilgisayarda tanımadıkları kişilerle chat (sohbet) yaparak onları dışlarlar. Gece yarıları yemek yapıp gürültü yaparak, rahatsız ederek yaşarlar. Seks hayatları içki yüzünden yok olmaya yüz tutar ve bu çiftler arasında büyük prolem yaratır. Özellikle genç evliliklerde bunlar sorun olur, çiftler gittikçe uzaklaşır. Kimi evde değil dışarıda içmeyi, barlarda veya meyhanelerde sabahlamayı, efkar dağıtmayı tercih eder.
Söylenenlere dikkat!
Her akşam, her akşam devam eden bu tür tutumlar bir süre sonra eşi bezdirir ve evde kıyametler kopar. Bir kadın veya erkeğin içmesini iyi irdelemek lazımdır. Neden içiyor? Halinden memnun olmamasının sebepleri ne? Ev hayatında, ilişkilerinde aksayan ne? Genelde pek de dışa dönük olmayan, daha ziyade her şeyi içine atan kişiler içki ile rahatlar. Kolaycacık, bütün söylemek istediklerini, dile getirir ve kendilerini ele verirler. Böyle zamanlarda söylenenlerde hakikat payı yüksektir. Diğer eş, eğer akıllı davranıp bunlara kulak verirse, genelde bazı prolemlere ışık tutabilirler. Bakın bakalım neler diyor, nelere takıyor? Belki sizi söylenenler üzecektir veya kabul edemeyebilirsiniz. Ama netice itibari ile, eşiniz eğer bunları ağzına doluyorsa, çaresiz buralara yönelip, enine boyuna düşüneceksiniz. Saçma bile gelse, hiç olmazsa ayık kafalıyken, kızmadan, kırmadan veya itham etmeden soracaksınız. Bakalım akşam söylediklerini inkar edecek mi? Burada yapıcı davranmak gerekir. Bir de üste çıkıp size kızabilir. Her halukarda gayemiz 'üzüm yemek', 'bağcıyı dövmek' değil. Öyleyse iletişimi kesmemek ve alttan almak, hele hele katiyyen gelmiş-geçmiş-gelecek ne varsa ortaya döküp günah çıkarttırmamalıdır. Bizi sevmediği kanaatine varırsak, nedeni sorulmalı ve mümkünse yeniden bağları sıkılaştırmalıdır. Karşılıklı hakaretler, serzenişler, alay, küçümseme, azarlama veya vır vır etmek hiç bir şey kazandırmaz. Sadece yıpratır ve içeni daha da içmeye yöneltir. Amatem tarzında yerlerden yardım almak ve tedavi süresince evde çok pozitif, çok yapıcı, yardımcı bir atmosfer sağlamak gerekir.
Onlara göre, istedikleri zaman içkiyi bırakabilirler, oruç tutarken hiç içmezler; zaten sosyal içicidirler; bütün gün değil sadece gece 2-3 bardak içerler... Aslında içkiye düşkünlük bir zayıflıktır. Bir alışkanlık söz sonusudur. Ama eğer şahıs içkiye yatkın ise, ailesinde içki alışkanlığı varsa, içki içilen yerlerde çalışıyor veya yaşıyorsa bu doz gitgide artarak alkolizme dönüşedebilir.
Evlilik alkolizmi
Mutlaka her zaman dertli olup içkici olunmayabilir. Ancak alışkanlık, tutkuya kolayca dönüşebilir. Gelin, evlilikten kaynaklanan alkolizmi; veya içki alışkanlığının evliliğe zararlarını konuşalım. Evlilikten kaynaklanan alkolizm tam bir müdafaa mekanizmasıdır. Şahıs bilhassa kadın ise, ruhsal boşluğunu, sevgi açlığını, şevkat eksikliğini içki ile dengelemeye çalışır. Genelde gizli gizli içer. Kocası gelmeden önce, ağzına sakız ya da nane gibi şeyler atar. Kokusu çok olmayan cins içkiler içer. Yemekte durumu idare etmeye çalışır, ancak ailesi tarafından hemen anlaşılır. Bu durum ne yazık ki çocuklar tarafından saygı eksikliği yaratır; eş tarafından acıma veya kızgınlık hissini ortaya çıkarır. Kadın içki içtikçe eşine daha pervasız davranır. Sözleri, yakıcı birer ok gibi kocasına fırlatır. Ayık kafa ile söyleyemediği ne varsa, arka arkaya sıralar. Genelde taşkınlık yapmaz ama çok rahat konuşur ve hiç çekinmez. Duruma gore küfür, hakaret edebilir. Ancak içki içen erkek gibi fiziksel taarruza geçmez. Erkek alkolikler, veya onların tabiri ile "birazcık içki içen, içkiyi seven" kişiler, evliliklerine tahammül edebilmek için bu yolu seçer.
Seks hayatları sonra erer
Genelde aşağılanan, azarlanan, horlanan ve erkekler, eğer içkiye de meyilliyse, bu şekilde müdafaa mekanizmasına başvururlar. İçmedikçe çok normal, hatta sakin bir erkekken, içince mütecaviz, alaycı, terör estiren bir yaratığa dönüşürler. Çoğu zaman da radarlarını eşlerine çevirir, adeta ondan hınç alırlar. Gelmiş geçmiş ne varsa, ağızlarına hiç sahip olmadan, döküp sayarlar. Eski hadiseler temcit pilavı gibi ortaya koyar; günlük hadiselerde canlarını sıkan her şeyi ağızlarına dolarlar. Gece geç saatlere kadar oturur ve uyuma zorluğu çekerler. Eşleri yalnız yatar, aralarındaki karı koca yakınlığı kalmaz. Kadınsa, çeşitli kılıklara girerek kocasına zorla yanaşmaya çalışır ve ne yazık ki iğrenilerek geri püskürtülürler. Yahut da geride çok derin yaralar bırakarak odasına götürülürler. Erkekse, karısı yerine porno film veya bilgisayarda tanımadıkları kişilerle chat (sohbet) yaparak onları dışlarlar. Gece yarıları yemek yapıp gürültü yaparak, rahatsız ederek yaşarlar. Seks hayatları içki yüzünden yok olmaya yüz tutar ve bu çiftler arasında büyük prolem yaratır. Özellikle genç evliliklerde bunlar sorun olur, çiftler gittikçe uzaklaşır. Kimi evde değil dışarıda içmeyi, barlarda veya meyhanelerde sabahlamayı, efkar dağıtmayı tercih eder.
Söylenenlere dikkat!
Her akşam, her akşam devam eden bu tür tutumlar bir süre sonra eşi bezdirir ve evde kıyametler kopar. Bir kadın veya erkeğin içmesini iyi irdelemek lazımdır. Neden içiyor? Halinden memnun olmamasının sebepleri ne? Ev hayatında, ilişkilerinde aksayan ne? Genelde pek de dışa dönük olmayan, daha ziyade her şeyi içine atan kişiler içki ile rahatlar. Kolaycacık, bütün söylemek istediklerini, dile getirir ve kendilerini ele verirler. Böyle zamanlarda söylenenlerde hakikat payı yüksektir. Diğer eş, eğer akıllı davranıp bunlara kulak verirse, genelde bazı prolemlere ışık tutabilirler. Bakın bakalım neler diyor, nelere takıyor? Belki sizi söylenenler üzecektir veya kabul edemeyebilirsiniz. Ama netice itibari ile, eşiniz eğer bunları ağzına doluyorsa, çaresiz buralara yönelip, enine boyuna düşüneceksiniz. Saçma bile gelse, hiç olmazsa ayık kafalıyken, kızmadan, kırmadan veya itham etmeden soracaksınız. Bakalım akşam söylediklerini inkar edecek mi? Burada yapıcı davranmak gerekir. Bir de üste çıkıp size kızabilir. Her halukarda gayemiz 'üzüm yemek', 'bağcıyı dövmek' değil. Öyleyse iletişimi kesmemek ve alttan almak, hele hele katiyyen gelmiş-geçmiş-gelecek ne varsa ortaya döküp günah çıkarttırmamalıdır. Bizi sevmediği kanaatine varırsak, nedeni sorulmalı ve mümkünse yeniden bağları sıkılaştırmalıdır. Karşılıklı hakaretler, serzenişler, alay, küçümseme, azarlama veya vır vır etmek hiç bir şey kazandırmaz. Sadece yıpratır ve içeni daha da içmeye yöneltir. Amatem tarzında yerlerden yardım almak ve tedavi süresince evde çok pozitif, çok yapıcı, yardımcı bir atmosfer sağlamak gerekir.