- 3 Aralık 2006
- 3.073
- 132
- 63
Evlilik Oyunu
Evlilik nedir? Eşimle evlilik amacıyla görüştüğümüzde kendisine sorduğum ilk soru buydu. Bu soruya vereceği cevap benim için çok önemliydi. Bana göre evlilik; kadın ve erkeğin aynı çatı altında bir beraberlik oluşturarak pek çok şeyi paylaştıkları bir güzellikti. Ve bu güzelliğin en önemli iki unsuru kadın ve erkekti. Eşimden aldığım, "Evlilik, kadın ve erkeğin bir araya gelerek bir ömür boyu mutlu yaşayabilmesidir. Belli bir yaşa geldim, doğru insanla evlenmek, mutlu ve huzurlu bir yuva kurmak istiyorum." cevabı, ı7 yıldır sürdürdüğümüz evliliğimizin ilk adımıydı.(evlilik oyunu, mutlu evlilik) Evlenmek isteyen bir insan öncelikle "Ben niçin evleniyorum?" sorusunu kendisine sormalı ve amacını eş adayına açıklamalı. Çünkü evlilik her şeyden önce anlaşmadır. Ne istediğini bilen gençlerin yaptıkları evlilikler in çok iyi sonuçları olduğunu gözlemliyorum. Aksi halde beklentiler karşılanmıyor ve evlilikler hüsranla bitiyor. Evlenmek istediğiniz kişinin "Evlilik nedir?" sorusuna vereceği 'doğru' cevap, iyi kurulacak bir yuvanın temeline arılan ilk harçtır.(evlilik oyunu, mutlu evlilik) Kadın gözüyle evliliği tanımlamaya çalışırsak; çocuklukta farkında olmadan aldıkları programlardan önemli ölçüde etkilendiklerini görürüz. Türk filmlerindeki gibi beyaz atlı bir prens gelecek, genç kızı ailesinden alacak, bir anlamda onu bulunduğu yerden kurtaracak ve tam da prenseslere layık bir hayat yaşatacak gibi hayaller kurulur. Bir elinde yağ, bir elinde bal ya da elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacak bir yaşamın arzusu vardır gönüllerinde. Oysa ki, gerçekle yüz yüze geldiklerinde bambaşka bir yaşamla karşılaşan kadının ayağı sendeler ve evliliğin gerçek anlamını bulmakta zorlanır. Bu aşamada, sorumlulukların ve farklı paylaşımların olması gerektiğini öğrenen gençler sendrom yaşıyor ve depresyona giriyorlar. Butik işlettiğim yıllarda pek çok kadınla tanışma fırsatı bulmuştum. Bir yandan tasarım yapıp dikiş dikiyor, bir yandan da onların dertlerine ortak oluyordum. Mesela sık sık karşılaştığım durumlardan biri; eşlerin, ev dışında başkalarının yanında birbirlerini kıran, inciten, acıtan bir dil kullandıklarıydı. Özellikle bayanlarda rastladığını bir durumdu bu. Bu, evliliği öldüren nirengi noktalardan biridir. Karşınızdaki insanın yarılışları olabilir; ama bunu her ortamda dile getirmek evliliğin ruhuna aykırıdır. Yıllarca kadınların sorunlarını dinledim. Bu sayede onların nerelerde yanlış yaptıklarını, hangi noktalarda haksızlığa uğradıklarını gördüm. Henüz evli değildim ama duyduklarım benim için önemli bir birikim olmuştu. Bu birikime dayanarak "Ben daha iyisini nasıl yapabilirim, nasıl daha farklı bir yuva kurabilirim, nasıl daha mutlu olabilirim?" gibi arayışlar içine girdim. Nasıl bir evlilik yapmak daha istediğime o zamanlarda karar verdim. İnsanoğlu, kendisine benzeyen insanları sever her zaman. Kendi yapınıza kim daha yakınsa ona pozitif enerji gönderirsiniz. Eşimi seçerken de benim için belirleyici unsur bu oldu. Benim özelliklerimden bazıları onda da olmalı diye düşünüyordum. Ayrıca her ortamda beni taşıyıp taşıyamayacağı da önemliydi tabi. Mutlu çiftlerde gözlemlediğim en önemli şey, gerçekten karşılıklı bir emeğin varlığıydı. Onlar evliliklerine, birlikteliklerine karşılıklı emek veriyorlar, birbirlerine saygı duyuyorlardı. Yani kimsenin eline mutluluk hazır verilmez. Nasıl ki bir evin yapımında işçi, usta, mühendis işbirliği yaparsa, mutluluğu bina etmek için de eşlerin birlikte çalışması gerekir. Evlilikte mutluluğu ve huzuru yakalamanın başka bir formülü yoktur. Evlenmek; gelinlik giymek, takı takmak, yeni ve güzel eşyalarla döşenmiş bir eve sahip olmak değildir. Elbette onlar da önemlidir ama onların. önemi buzdağının görünen kısmı kadardır. Evlilik pek çok güzelliğin paylaşıldığı bir ortamdır. Bunların başında da cinsellik gelir.(evlilik oyunu, mutlu evlilik) En özel anını, henüz tanımakta olduğu bir eşle paylaşmak, hazırlıklı olmayan gençlerin kolay alıştığı bir durum değildir maalesef. Aşağıda vereceğim örnek, evliliğin gerçekten ne anlama geldiğini bilmeyenlere ders olması bakımından ibret vericidir. Okuduğunuz zaman "Hata kimde?" diye sorun ve lütfen cevabını siz bulun. 20 yaşındaki gencimiz yaşadığı şoku şöyle anlatıyor: "Evlendim, ancak cinsellikle ilgili pek bilgim yoktu, hatta eşimle birlikte olacağımızı bile bilmiyordum. Çünkü hiç kimse bunu bana söylememişti. Sadece birlikte yatacaksınız demişlerdi. Ben de ilk gece, geceliğimi giydim, eşimin yanına bir güzel yattım. Eşim bana durumu izah edince ben şoka girdim. Eşimin o günkü ifade tarzı beni intihara kadar götürdü. Sekiz tane hap içtim ama eşim yakaladı, hastaneye zor götürdü." Anne ve babalar, sekiz yaşından sonra cinselliği çocuklarınıza adım adım öğretmelisiniz. Eğer nasıl öğreteceğinizi bilmiyorsanız muhakkak bir uzmandan yardım almayı ihmal etmeyin. -ALINTI-
Evlilik nedir? Eşimle evlilik amacıyla görüştüğümüzde kendisine sorduğum ilk soru buydu. Bu soruya vereceği cevap benim için çok önemliydi. Bana göre evlilik; kadın ve erkeğin aynı çatı altında bir beraberlik oluşturarak pek çok şeyi paylaştıkları bir güzellikti. Ve bu güzelliğin en önemli iki unsuru kadın ve erkekti. Eşimden aldığım, "Evlilik, kadın ve erkeğin bir araya gelerek bir ömür boyu mutlu yaşayabilmesidir. Belli bir yaşa geldim, doğru insanla evlenmek, mutlu ve huzurlu bir yuva kurmak istiyorum." cevabı, ı7 yıldır sürdürdüğümüz evliliğimizin ilk adımıydı.(evlilik oyunu, mutlu evlilik) Evlenmek isteyen bir insan öncelikle "Ben niçin evleniyorum?" sorusunu kendisine sormalı ve amacını eş adayına açıklamalı. Çünkü evlilik her şeyden önce anlaşmadır. Ne istediğini bilen gençlerin yaptıkları evlilikler in çok iyi sonuçları olduğunu gözlemliyorum. Aksi halde beklentiler karşılanmıyor ve evlilikler hüsranla bitiyor. Evlenmek istediğiniz kişinin "Evlilik nedir?" sorusuna vereceği 'doğru' cevap, iyi kurulacak bir yuvanın temeline arılan ilk harçtır.(evlilik oyunu, mutlu evlilik) Kadın gözüyle evliliği tanımlamaya çalışırsak; çocuklukta farkında olmadan aldıkları programlardan önemli ölçüde etkilendiklerini görürüz. Türk filmlerindeki gibi beyaz atlı bir prens gelecek, genç kızı ailesinden alacak, bir anlamda onu bulunduğu yerden kurtaracak ve tam da prenseslere layık bir hayat yaşatacak gibi hayaller kurulur. Bir elinde yağ, bir elinde bal ya da elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacak bir yaşamın arzusu vardır gönüllerinde. Oysa ki, gerçekle yüz yüze geldiklerinde bambaşka bir yaşamla karşılaşan kadının ayağı sendeler ve evliliğin gerçek anlamını bulmakta zorlanır. Bu aşamada, sorumlulukların ve farklı paylaşımların olması gerektiğini öğrenen gençler sendrom yaşıyor ve depresyona giriyorlar. Butik işlettiğim yıllarda pek çok kadınla tanışma fırsatı bulmuştum. Bir yandan tasarım yapıp dikiş dikiyor, bir yandan da onların dertlerine ortak oluyordum. Mesela sık sık karşılaştığım durumlardan biri; eşlerin, ev dışında başkalarının yanında birbirlerini kıran, inciten, acıtan bir dil kullandıklarıydı. Özellikle bayanlarda rastladığını bir durumdu bu. Bu, evliliği öldüren nirengi noktalardan biridir. Karşınızdaki insanın yarılışları olabilir; ama bunu her ortamda dile getirmek evliliğin ruhuna aykırıdır. Yıllarca kadınların sorunlarını dinledim. Bu sayede onların nerelerde yanlış yaptıklarını, hangi noktalarda haksızlığa uğradıklarını gördüm. Henüz evli değildim ama duyduklarım benim için önemli bir birikim olmuştu. Bu birikime dayanarak "Ben daha iyisini nasıl yapabilirim, nasıl daha farklı bir yuva kurabilirim, nasıl daha mutlu olabilirim?" gibi arayışlar içine girdim. Nasıl bir evlilik yapmak daha istediğime o zamanlarda karar verdim. İnsanoğlu, kendisine benzeyen insanları sever her zaman. Kendi yapınıza kim daha yakınsa ona pozitif enerji gönderirsiniz. Eşimi seçerken de benim için belirleyici unsur bu oldu. Benim özelliklerimden bazıları onda da olmalı diye düşünüyordum. Ayrıca her ortamda beni taşıyıp taşıyamayacağı da önemliydi tabi. Mutlu çiftlerde gözlemlediğim en önemli şey, gerçekten karşılıklı bir emeğin varlığıydı. Onlar evliliklerine, birlikteliklerine karşılıklı emek veriyorlar, birbirlerine saygı duyuyorlardı. Yani kimsenin eline mutluluk hazır verilmez. Nasıl ki bir evin yapımında işçi, usta, mühendis işbirliği yaparsa, mutluluğu bina etmek için de eşlerin birlikte çalışması gerekir. Evlilikte mutluluğu ve huzuru yakalamanın başka bir formülü yoktur. Evlenmek; gelinlik giymek, takı takmak, yeni ve güzel eşyalarla döşenmiş bir eve sahip olmak değildir. Elbette onlar da önemlidir ama onların. önemi buzdağının görünen kısmı kadardır. Evlilik pek çok güzelliğin paylaşıldığı bir ortamdır. Bunların başında da cinsellik gelir.(evlilik oyunu, mutlu evlilik) En özel anını, henüz tanımakta olduğu bir eşle paylaşmak, hazırlıklı olmayan gençlerin kolay alıştığı bir durum değildir maalesef. Aşağıda vereceğim örnek, evliliğin gerçekten ne anlama geldiğini bilmeyenlere ders olması bakımından ibret vericidir. Okuduğunuz zaman "Hata kimde?" diye sorun ve lütfen cevabını siz bulun. 20 yaşındaki gencimiz yaşadığı şoku şöyle anlatıyor: "Evlendim, ancak cinsellikle ilgili pek bilgim yoktu, hatta eşimle birlikte olacağımızı bile bilmiyordum. Çünkü hiç kimse bunu bana söylememişti. Sadece birlikte yatacaksınız demişlerdi. Ben de ilk gece, geceliğimi giydim, eşimin yanına bir güzel yattım. Eşim bana durumu izah edince ben şoka girdim. Eşimin o günkü ifade tarzı beni intihara kadar götürdü. Sekiz tane hap içtim ama eşim yakaladı, hastaneye zor götürdü." Anne ve babalar, sekiz yaşından sonra cinselliği çocuklarınıza adım adım öğretmelisiniz. Eğer nasıl öğreteceğinizi bilmiyorsanız muhakkak bir uzmandan yardım almayı ihmal etmeyin. -ALINTI-