Eugenie Grandet

Elif

Onur Üyesi
Pro Üye
12 Temmuz 2006
35.047
30.494
61
KİTABIN ADI :EUGENİE GRANDET
KİTABIN YAZARI :Honoré de BALZAC
BASIM YILI :1992
KİTABIN KONUSU :Aşk



EUGENİE DE GRANDET

Kimi taşra kentlerinde öyle evler vardır ki görünüşü insana en loş manastırların, en kurak toprakların, en acıklı yıkıntıların verdiği üzüntüye benzer bir duygu verir. Bunlar insanlarında da her şeyinde de Fransız geleneklerinin günden güne yitirdiği şu yalınlık özelliğinin bulunduğu bir yüzyılın saygıdeğer kalıntılarıdır.
Saumur’de yılların izini taşıyan çok eski evler vardır. En ufak eğri büğrülüğü insanda anılar uyandıran bu evlerden birisi de B.Grandet’e aittir.
B.Grandet Saumur’de çok ünlü biridir.1789’ da okuma yazması olan, sayı saymasını bilen, hali-vakti pek yerinde bir fıçıcı ustasıdır ve zengin bir kerestecinin kızıyla daha yeni evlenmiştir.Fransız devrimi Saumur bölgesinde, kilise mallarını satışa çıkardığında, kendi nakit servetiyle ve karısının çeyiz parasına dayanarak sudan ucuz bir çiftlik ve manastır alır.
Saumur halkı pek az devrimci olduğu için, Grandet gözüpek bir adam,cumhuriyetçi bir yurtsever, yeni düşünceleri benimseyen biri sayılır.Oysaki onun gözü sadece bağlardadır.O yıllarda Grandet Saumur bölgesi yönetim kurulu üyesi olur ve daha sonrada belediye başkanı ilan edilir.Ama bir süre sonra bu işi bırakmak zorunda kalır.O yıl içinde arka arkaya üç mirasa konar.Akıllı ve tutumlu bir çalışmayla fıçıcılığı geliştirir ve çok para kazanır.Hiçbir fırsatı kaçırmaz.Fıçının toplanacak üründen daha pahalı olduğu zaman elinde satacak fıçı bulundurur, kendi şarabını mahzenlere koyar, küçük fıçıcılar beş altına verirlerse o iki yüz franga satabileceği günü bekler.Yıllarca böyle yaparak çok zengin olur.
Saumur’da B.Grandet’den laf açılınca ondan “Grandet Baba” diye söz ederler.Artık B.Grandet çok zengindir.Böylesine büyük bir servet bu adamın her yaptığına altın bir kılıf giydirmiştir.En ufak davranışlarında bile ona tam yetki tanınır.Sözleri, giyinişi, davranışları, gözlerini kırpışı orada yasa demektir; herkes bir doğabilimcinin hayvanlardaki içgüdüyü incelemesi gibi onu inceledikten sonra en hafif davranışlarında bile derin, sessiz bir akıllılık bulur.
Evlendikten bir sonra bir kızı dünyaya gelir.Yıllar sonra kızı büyüyüp evlenecek yaşa geldiğinde, kızına talip olanlar olur.Bunlardan birisi de komşularının oğlu Adolphe’dur.
1819’da kasım ayının ortasında bir akşamüstü Koca Nanon (B.Grandet’in hizmetçisi) ilk kez ocağı yakar.Güz çok güzel gelmiştir.O gün Eugenie’nin doğum günüdür.Cruchot’larla, Des Grassins’ler kızın doğum gününü kutlamak için hazırlık yaparlar.Akşam olduğunda herkes gelir ve hediyeler verilir.Adolphe’nun ve Başkan Cruchot’un hediyeleri Eugenie’yi çok sevindirir.Fakat Eugenie Adolphe’nun hediyesini daha çok beğenir.Adolphe’da, Başkan Cruchot’da Eugenie ile evlenmek ister.Gerçekte, onların Eugenie’ye karşı besledikleri bu aşk, B.Grandet’nin servetini ele geçirme isteğinden kaynaklanmaktadır. Bu yüzden her iki taraf arasında bir rekabet vardır.Grandet bu durumun farkında olduğu için kızını, bu iki servet düşkününe vermek istemez.Hediyeler verildikten sonra misafirler otururlar ve tombala oynamaya başlarlar.O sırada B.Grandet’in Paris’teki kardeşinin oğlu gelir ve oda onlara katılır.B.Grandet Charles’in bu ani gelişine biraz şaşırır.
Ertesi gün B.Grandet bir mektup alır.Bu mektup dün akşamki merakını giderir.Çünkü bu mektup Paris’teki kardeşinden gelmektedir.Kardeşi, Grandet’ye iflasın eşiğinde olduğunu belirterek oğluna iyi bakmasını tembihler.Kardeşi, bu mektubu okurken kendisinin hayatta olmayacağını ve oğlunu Hindistan’a göndermesini söyler.Oğlunun orada tekrar bir servet kazanarak borçlarını ödemesi gerektiğini belirtir.
O günden sonra Eugenie artık eski Eugenie değildir.Genç kız çok değişir ve amca oğlu Charles’a aşık olmaya başlar.Amca oğlu Charles’a yaklaşmanın yollarını arar.Fakat babasının korkusundan pek fazla bir şey yapamaz.Grandet’nin, Charles’a babasının ölümünü açıklaması Charles’i çok üzer ve Eugenie’ye daha çok yakınlaşmasını sağlar.Eugenie bu fırsattan yararlanarak Charles’a daha çok yakınlaşır.Charles’ın acısını paylaşarak, dertlerini unutmasında yardımcı olur.Asıl amacı ise kendisini ön plana çıkarmak ve Charles’ın kendisine aşık olmasını sağlamaktır.
B.Grandet kardeşinin borçlarını ödeme havası içinde büyük işler çevirir ve çok kurnazca davranarak binlerce frank sahibi olmayı amaçlar.
Bir sabah, yaşlı bağcı Montes’te pek büyük ölçüde silah yapımına girişilmesinden dolayı, altın fiyatlarının iki katına çıktığını ve birtakım açgözlülerin şimdi altın almaya Angers’a geldiklerini duyar. Altınlarını yüksek fiyata satarak parasını arttırdıktan sonra, hazine fiyatı üzerinden hisse senetleri almaya karar verir.
Yaşlı bağcı, ertesi sabah evden habersiz bir şekilde ayrılarak Angers’a gider.Eugenie babasının gittiğini görünce Charles’ın odasına gider.Charles’ın mektup yazarken uyuduğunu görür ve onun yazdığı mektupları okumaya karar verir.Mektupları okuyunca biraz üzülmüş, biraz da sevinmiştir.Charles’ın Annett’i bırakması onu çok sevindirir ve Charles’a olan aşkı bir kat daha artar.Charles’a, Hindistan’a gidebilmesi için yardim etmek ister ve bugüne kadar biriktirdiği paraları ona vermeyi düşünür.Charles bu parayı kabul eder ve Eugenie’ye annesinin ve babasının portresini saklamasını söyler.Ayrıca Charles annesinin kendisine verdiği altından yapılmış bir hediye kutusunu da ona verir.
Yıl 1980, yılbaşı sabahı her zaman olduğu gibi Eugenie babasının yılbaşını kutlar. Grandet kızına altınlarını getirmesini söyler.Böylece her yıl olduğu gibi kızının altınlarına bir göz atmış olur.Eugenie buna karşılık babasına altınlarını iyi bir işe yatırdığını ve onların şu an yerinde olmadığını söyler.Babası nereye yatırım yaptığını sorunca söylemek istemez.Bunun üzerine yaşlı bağcı kızının paraları Charles’a verdiğini anlar ve onu odasına hapseder.Kızının odasına hapsedilmesini hazmedemeyen Bn.Grandet hastalanarak yatağa düşer.Kocasına ne kadar kızını affetmesini söylese de Grandet affetmez.Bir iki ay sonra Saumur’de bu konu yayılır ve herkes konuşur olmuştur.Bunu duyan Cruchot Bn.Grandet’i ziyarete gelir.Bn.Grandet’de durumu Cruchot’a açıklar ve kocasını bu konuda ikna etmesini ister.Cruchot Bn.Grandet’in bu isteğini kabul ederek B.Grandet’i kızının affı konusunda ikna eder.B.Grandet kızına, onu affettiğini söylemek için eve geldiğinde kızını annesinin odasında Charles’ın verdiği emanete bakarken bulur.Kızının elindeki altın kutuyu görünce, aklına Eugenie’nin Charles’a verdiği altınlar gelir.Yine cimriliği tutar ve Eugenie’den altın kutuyu almak ister.Bu durumu gören Bn.Grandet yine fenalaşır. Eşinin fenalaşmasından dolayı B.Grandet de kızından altın kutuyu almaktan vazgeçer. Bn.Grandet artık çok hastalanmış ve ömrünün sonuna yaklaşmıştır.Eugenie annesini 1822, babasını da bundan 5-6 sonra kaybeder.Artık yapayalnızdır.
Charles Hindistan’da her türlü işi yaparak zengin olur.(Hatta insan bile satmıştır).Eugenie‘yi unutur ve bir başkasını bulur.Eugenie’ye bir mektup yazarak evleneceğini belirtir.Mektupta, yıllar önce verdiği sözün artık geçerli olmadığını söyler.Eugenie’de bu habere çok üzülür ve kendisiyle yıllardır evlenmek isteyen Başkan De Bonfons ile evlenmeye karar verir.Hiçbir ilişkileri olmaksızın evlilikleri birkaç yıl sürer.Başkan De Bonfons milletvekili olduğu yıllarda ölür.Bunun üzerine dul kalan Eugenie hayatini tek başına devam ettirmeye karar verir.Geriye kalan yaşantısı boyunca bol bol bağış yapar ve babası gibi cimri olmadığını gösterir.

KİTABIN ANAFİKRİ :para her şey demek değildir.Hayatta paradan daha önemli şeyler de vardır.(Aşk gibi).Bir insan gönül verdiği değerler uğruna her türlü çılgınlığı yapabilir. Bu kitap insana değer verdiği şahıs veya yargılardan vazgeçmemesini öğütlemektedir."NOKTA KADAR MENFAAT İÇİN VİRGÜL KADAR EĞİLME" sözü ile bu kitabın bize vermek istediği yargıları çok rahat anlayabiliriz.



KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

B.Grandet; yapısı bakımından, Grandet 1.62 boyunda, tıknaz, dört köşe bir adamdır;çevresi bir karış gelen baldırları, çıkıntılı diz kapakları,.Çenesi geniş omuzları vardır.Yüzü yuvarlak, güneş yanığı, çiçek bozuğudur biçimli, dudakları dümdüz, dişleri apaktır. Davranışları pek basit olan bir adamdır.Az konuşan, çoğunlukla, düşüncelerini birtakım özlü sözler savurur gibi kısa tümcelerle belirten, tatlı bir sesle söyleyen bir adamdır.Çok cimridir.Evindeki kullandığı malzemeleri çok tutarlı bir şekilde kullanır.Bunun yanında çok da zekidir.Çok kurnaz davranışlar içerisine girer ve almak istediği her şeyi hemen elde eder.Kazandığı para onu toplum içinde sevdirmeye yetmiş de artmıştır.Parasının çok oluşu onu yüksek mevkilere taşımış ve Saumur’de ünlü bir kişi yapmıştır.
Saumur’de Belediye başkanlığı bile yapmıştır.

Koca Nanon; 1.80 boyundadır.Vücut yapısı tam bir devi andırır.Çok çirkin bir suratı vardır.Yüzünde birçok siğiller vardır.Tuğla gibi ten rengi, damarlı kolları, tırtık pırtık giysileriyle tam bir zavallıyı andırır.Dev gibi bir yapısı olmasına karşın hiç kimseyi incitmez ve efendisine çok sadık birisidir.Ev işlerini yapmaktan hiçbir şeye vakit bulamamıştır ve böylece sosyal bir çevre edinememiştir.

Bn.Grandet; kuru, zayıf, ayva gibi sapsarı, sakar, ağır bir kadındı.Kemikleri iri, burnu iri, alnı iri, gözleri iriydi.Dişleri kapkara, seyrek, ağzı buruşuktu, çenesi de pabuç çene denilen biçimdeydi.Bn.Grandet hep yeşilimtrak ipekliden bir entari giyerdi.Çok iyi bir kadındı.Bir melek tatlılığı, çocukların elinde eziyet çeken bir böceğin boyun büküşü, az bulunur bir dindarlık, şaşmaz bir ruh yüceliği, iyi bir yürek ona karşı herkeste hem bir acıma, hem bir saygı uyandırırdı.Kendisi için hiçbir şey istemeyen bir kadındı.Ne kadar zengin olsa da kocası kadar sosyal bir çevresi yoktur.Kendi halinde birisidir.Çevresiyle pek ilgilenmez.

Eugenie; çok güzel bir kızdır.İnce beli, bembeyaz yüzüyle tıpkı annesidir.Kıvırcık saçlı, uzun boylu genç bir kızdır.Davranışları tıpkı annesininki gibiydi.Çok saf, hayatında bir kez bile aşık olmamış bir kızdır.Charles’a aşık olduktan sonra dünyası değişti.İçine kapanıklığı bırakıp hırçın bir kız oldu.Annesi gibi kendi halinde birisidir.Evden dışarı pek çıkmaz ve arkadaş çevresi de yoktur.

Başkan De Bonfons; açgözlü bir adamdır.B.Grandet’in mirasına konmak için Eugénie ile evlenmek ister.Bu yüzden sürekli B.Grandet’in peşinde dolaşır durur.Sosyal çevresi geniş birisidir.Amacı milletvekili olmak ve Eugénie ile evlenmektir.Bunu başarmıştır da.

KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER
Eserin adı ile muhtevası arasında doğru bir orantı vardır.Bütün olaylar Eugenie üzerine kurulmuştur.Eugenie Charles'a aşık olmuş ilk başta sevgisinin karşılığını almasına rağmen daha sonra alamamıştır.Eugenie büyük bir ihanete uğramış ve bu durum Eugenie'nin hayatını mahvetmiştir.Eugenie bir daha hiç kimseye aşık olmamış ve hayatını hep öyle devam ettirmiştir. Yazar; tenkit yöneltici,özeleştirici bir yaklaşım sergilemektedir. Olay 3.tekil şahıs tarafından anlatılmaktadır. Yazar;olayı,şahıs ve mekan unsurları zengin diyaloglarla anlatmıştır. Olaylar düz bir çizgi halinde gerçekleşmektedir. Yazarın üslubu çok anlaşılır ve sadedir.Kitabı okuyan her insan rahatlıkla anlayabilir.

KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ
Gerçekten roman okurları için Balzac, vazgeçilmez bir Balzac, “Napoléon’un kılıcıyla yaptığını ben kalemimle yapmak istiyorum!” demişti.Amacı yaşadığı dönem Fransa’sının insanlarıyla, gelenekleriyle, çeşitli çevrelerin özellikleriyle, yaşayışı, düşünüşü ile tam bir tablosunu çizmekti.
Amacını gerçekleştirmek için de, yüzü aşkın romandan oluşacak bir “İnsanlık Komedisi” tasarlamıştı, ölümüne kadar bunun ancak 100’e yakınını yazabildi.
Honoré de Balzac, 20 Mayıs 1799’da Tours’da doğdu.Dört yaşında okula başlamıştı, başarılı bir çocuktu.Yatılı okuldaki günlerini sonradan anlatan müdür ve okulun eski kapıcısı, onun sınıftan çok kulübede kaldığını, çünkü yaramazlıklarından ötürü hep cezalandırıldığını söylediler.
1819 yılında hukuk fakültesini bitirdi, ailesi, evin geçimine onun da katkısını bekliyordu.Oysa Balzac’ın niyeti dava dosyalarını okumak değil, yazar olmaktı.
İyi bir romancıydı, yaşama sevinci fışkırırdı adeta ondan.George Sant, onu şöyle tanımlıyor:
“Öyle coşkun bir yaradılışı vardı ki, su içerken sarhoş olurdu...Bön yanı da vardı, cin yanı da.En olmayacak şeye inanır, en kesin şeyden kuşku duyardı.Çelişkilerle, bilinmezliklerle dolu bir adamdı o.”
Balzac, umutsuz aşklar yaşadı. Çağının adamları gibi, bu acı çekmek biçiminde gerçekleşmezdi.
Balzac, 21 Ağustos 1850’de toprağa verilişinin ardından Fransız edebiyatının başka büyük adı Victor Hugo’da “Avrupa büyük adamlarından birini kaybetti” dedi.Törende onu öven bir konuşma yaptı.
roman-ozetleri.blo gspot.com