- 30 Kasım 2016
- 26
- 8
- 16
- 34
- Konu Sahibi binickimbileyok
- #1
Yakın bir akrabamın ''bence yakışırsınız.'' diye bana facebook'tan profilini göstermesi ile başladı her şey. Çocuğu çok fazla tanımıyordu ama annesi ile sık sık dertleştikleri için, çocuğun hayatında kimse olmadığından, evlilik gibi ciddi düşünceleri olduğundan haberdardı. Ben profil fotoğraflarına bakıp; ''Yok!'' dedim, ''Bu çocuk çok yakışıklı, üzer beni.'' Tamamen dış görünüşünden dolayı verdiğim bu karardan bir kaç gün sonra arkadaşlarımla buluşmak için bir kafeye gittim, masa da üç sandalye vardı ama biz dört kişiydik. Arka masada 3 kişi oturuyordu, hiç birinin yüzüne bakmadan masaya doğru yaklaşınca onu gördüm. Oydu... ''Sandalye boşsa olabilir miyim?'' dedim ama yüzümde ki şaşkın ifadeye engel olamadım. Bir gün önce facebooktan bakıp, bir gün sonra onu karşımda görmek benim için kocaman bir işaret oldu ve dayanamayıp Swarm'dan ekledim. İki gün boyunca hiç konuşmadık, ne o yazdı ne de ben. Sonra biz bir şekilde konuşmaya başladık ve görüşmeye karar verdik. Tanıdık birbirimizi, 30 yaşında olduğu için ''Ben senin yaşın daha küçük sanmıştım, benim niyetim ciddi, olursa evlilik için adım atmak istiyorum 26 yaşında olmana sevindim.'' gibi cümleler kurdu.
Anlattı Sonra...
''Benim severek ayrıldığım bi kız oldu, ailesi İstanbul'dan buraya gelin vermek istemedi. Ama ne o vazgeçebildi ne de ben. Sonra oyaladı beni, aylarca... Psikolojim çok bozuktu yeni yeni kendime geldim ama geçmişte bıraktım onu. Artık imkansız.'' dedi.
''Hala seviyorsun sen onu?'' dedim burukta olsa gülümseyerek. Cevap vermedi...
Arkadaşça ayrıldık o gün. Flört etmeye başlamıştık, benden etkilendiğini hissetmiştim, ama geçmişten gelen bir yaranın yarabandı olmayı hangi kadın kabul ederdi ki? Bir süre daha görüştük, o eski sevgili mevzusu asla açılmadı ve biz hissettiğimiz yoğun duygularla sevgili olmaya başladık. O fabrika da çalışıyordu ve aynı fabrika dan kısa süreli bir görüştüğüm olmuştu, ''daha önce niye söylemedin?'' dedi o çocuk şöyle pis, böyle pis dedi ve arabanın içinde ağlamaya başladı. Yediremiyorum dedi ve beni eve bırakıp gitti...
O gece sürekli mesajlaştık, bunu sindirmem lazım zaman ver dedi ve gitti. Ertesi gün tekrar buluştuk, ikimizin de gözleri ağlamaktan şişmişti. Ben o üzülmesin diye biraz daha güçlü durmaya çalışıyordum ama o ağlamaya devam edince bende yanında ağlama krizine girip, içimi döktüm. O an sımsıkı sarıldı bana ''yalnız değilsin ben varım.'' dedi ve biz üç ay boyunca neredeyse her gün buluştuğumuz ailelerimizin onayladığı birbirimizde huzur bulduğumuz bir ilişki yaşadık. Evlilikten bahsettik, hayaller kurduk ama hiç bir zaman bunun için adım atmadı, bi tarih belirlemedi. İlişkimiz üç aylık olduğu için bende hep ''tanımaya çalışıyodur'' diye düşündüm üzerinde durmadım.
Taa ki iki gün önceye kadar. Akşamüstü aradı ''balım.'' oldu ''canım.'' Sesi sıkılgan, keyifsiz... Anladım ya yemin ederim o an anladım içime bir şey oturdu. Telefonu kapattık ama odamda dört dönüyorum biliyorum bir şey var. Dayanamadım ve mesaj attım, zorladım o sustuğu şeyin ortaya çıkması için.
Ailesi evlilik konusunu açmış, ısrar etmiş ve o da bana şunları yazmış...
''Açık konuşayım ne zaman evlilik konusu açılsa aklıma o geliyo. Seninle çok iyi anlaşıyorum, çok keyifli vakit geçiriyorum çok iyi bi insansın ama yapamıyorum onu aklımdan atamıyorum. İlk zamanlar unuttum sandım, sonra yine aklıma düştü. İçim kan ağlarken yanında gülmek zorunda kaldım hep. Öyle güzel seviyodun ki beni, öyle güzel hayallerin vardı ki söyleyemedim sana bunları. Ama artık bilmen gerek... Çünkü doğrusu bu! Onunla hiç bi iletişimim bağım yok ama sana da haksızlık ediyorum. Bundan sonra yalnız kalmak istiyorum.''
Delirdim ya delirdim! Bunları yazmadan bir hafta önce yemek takımı baktık biz, hayaller kurduk, kızımızın ismini düşündük, sürekli beni sevdiğini iyi ki benimle olduğunu, çok huzurlu olduğunu söyledi.
İçimde kanayan yarayı durduramıyorum, üç ay belki kısa bi süre ama o kadar çok inandım ki bu ilişkiye saldım kendimi otokontröllü davranmadım hiç tavizler verdim ve aşık oldum. Sitemli mesajlar göndermekten, ağlamaktan alamıyorum kendimi, biliyorum bu hiç bir şey biliyorum her şey nasip, biliyorum kaderimin önüne geçemem ama benim günahım ne??
Tek istediğim sevdiğim adamla huzurlu bir yuva kurmaktı. ''Sen üniversite mezunusun, o lise mezunu ama erkeğin elinde diploma olmalı, onu fabrikadan çıkarsalar ne olacak!'' dediklerinde bile ''erkek kadın ne fark eder? Benim diplomam var yeteneğim var tasarımcıyım küçük bir ajans açar o bizi geçindirir.'' dedim. O kadar büyük bi hayal kırıklığı içerisindeyim ki, kalbimin orta yerinde soda şişesi patlamış gibi. Her yer cam kırığı, her yer yara bere...
Anlattı Sonra...
''Benim severek ayrıldığım bi kız oldu, ailesi İstanbul'dan buraya gelin vermek istemedi. Ama ne o vazgeçebildi ne de ben. Sonra oyaladı beni, aylarca... Psikolojim çok bozuktu yeni yeni kendime geldim ama geçmişte bıraktım onu. Artık imkansız.'' dedi.
''Hala seviyorsun sen onu?'' dedim burukta olsa gülümseyerek. Cevap vermedi...
Arkadaşça ayrıldık o gün. Flört etmeye başlamıştık, benden etkilendiğini hissetmiştim, ama geçmişten gelen bir yaranın yarabandı olmayı hangi kadın kabul ederdi ki? Bir süre daha görüştük, o eski sevgili mevzusu asla açılmadı ve biz hissettiğimiz yoğun duygularla sevgili olmaya başladık. O fabrika da çalışıyordu ve aynı fabrika dan kısa süreli bir görüştüğüm olmuştu, ''daha önce niye söylemedin?'' dedi o çocuk şöyle pis, böyle pis dedi ve arabanın içinde ağlamaya başladı. Yediremiyorum dedi ve beni eve bırakıp gitti...
O gece sürekli mesajlaştık, bunu sindirmem lazım zaman ver dedi ve gitti. Ertesi gün tekrar buluştuk, ikimizin de gözleri ağlamaktan şişmişti. Ben o üzülmesin diye biraz daha güçlü durmaya çalışıyordum ama o ağlamaya devam edince bende yanında ağlama krizine girip, içimi döktüm. O an sımsıkı sarıldı bana ''yalnız değilsin ben varım.'' dedi ve biz üç ay boyunca neredeyse her gün buluştuğumuz ailelerimizin onayladığı birbirimizde huzur bulduğumuz bir ilişki yaşadık. Evlilikten bahsettik, hayaller kurduk ama hiç bir zaman bunun için adım atmadı, bi tarih belirlemedi. İlişkimiz üç aylık olduğu için bende hep ''tanımaya çalışıyodur'' diye düşündüm üzerinde durmadım.
Taa ki iki gün önceye kadar. Akşamüstü aradı ''balım.'' oldu ''canım.'' Sesi sıkılgan, keyifsiz... Anladım ya yemin ederim o an anladım içime bir şey oturdu. Telefonu kapattık ama odamda dört dönüyorum biliyorum bir şey var. Dayanamadım ve mesaj attım, zorladım o sustuğu şeyin ortaya çıkması için.
Ailesi evlilik konusunu açmış, ısrar etmiş ve o da bana şunları yazmış...
''Açık konuşayım ne zaman evlilik konusu açılsa aklıma o geliyo. Seninle çok iyi anlaşıyorum, çok keyifli vakit geçiriyorum çok iyi bi insansın ama yapamıyorum onu aklımdan atamıyorum. İlk zamanlar unuttum sandım, sonra yine aklıma düştü. İçim kan ağlarken yanında gülmek zorunda kaldım hep. Öyle güzel seviyodun ki beni, öyle güzel hayallerin vardı ki söyleyemedim sana bunları. Ama artık bilmen gerek... Çünkü doğrusu bu! Onunla hiç bi iletişimim bağım yok ama sana da haksızlık ediyorum. Bundan sonra yalnız kalmak istiyorum.''
Delirdim ya delirdim! Bunları yazmadan bir hafta önce yemek takımı baktık biz, hayaller kurduk, kızımızın ismini düşündük, sürekli beni sevdiğini iyi ki benimle olduğunu, çok huzurlu olduğunu söyledi.
İçimde kanayan yarayı durduramıyorum, üç ay belki kısa bi süre ama o kadar çok inandım ki bu ilişkiye saldım kendimi otokontröllü davranmadım hiç tavizler verdim ve aşık oldum. Sitemli mesajlar göndermekten, ağlamaktan alamıyorum kendimi, biliyorum bu hiç bir şey biliyorum her şey nasip, biliyorum kaderimin önüne geçemem ama benim günahım ne??
Tek istediğim sevdiğim adamla huzurlu bir yuva kurmaktı. ''Sen üniversite mezunusun, o lise mezunu ama erkeğin elinde diploma olmalı, onu fabrikadan çıkarsalar ne olacak!'' dediklerinde bile ''erkek kadın ne fark eder? Benim diplomam var yeteneğim var tasarımcıyım küçük bir ajans açar o bizi geçindirir.'' dedim. O kadar büyük bi hayal kırıklığı içerisindeyim ki, kalbimin orta yerinde soda şişesi patlamış gibi. Her yer cam kırığı, her yer yara bere...