- 21 Temmuz 2012
- 895
- 243
- 323
- Konu Sahibi Munevvergul
- #1
Merhaba arkadaşlar bu konuyu boşanan ve boşanma sürecinde olan arkadaşlar eski eşlerine söyleyemekdiklerini yazsınlar. İçlerini döksünler diye açtım. İlki benden gelsin...
Evden ayrıldıktan sonra seninle bir daha görüşmedim. Görmeyi de inan hiç istemedim, istemiyorum da. Aramandan bile öyle korktum ki... O kabus eve dönmekten öyle korktum ki... Sonunda başarmıştın yuvamızı dağıtmayı. Bin bir hayalle dizdiğim o evi tek tek topladım elimle, arkama bakmadan çıktım. Benim o kadar gururlu olacağımı, gideceğimi tahmin etmemiştin biliyordum... Ama gittim işte, sen ne kadar dünyayı kendi çevrende dönüyor sansan da gittim. Çünkü bunu yapmam gerekti ya ölecektim seninle her gün ya da bir gün ölsem de gidecektim. Buna beni mecbur bıraktın. Acının en derinini yaşamıştım. O gün hayat bitmişti. Bilmiyorum sen ne yaşadın? Tabi bunu sen anlayamazsın. Sana dair her şeyi yakıp küllerini savurdum. Hiçbir şey kalmadı. Ben ne kadar narinsem sen bir o kadar acımasız ve gaddardın. Uzun süre bu durumu kabullenemedim. Seni sevdiğim için, sana inandığım için ve sana evet dediğim için kendimden öyle utandım ki. Evet utandım. Çünkü sen bir katildin, beş para etmezdin. En güzel günlerimin, en güzel hayallerimin katili... Bir ara ruh halini çok merak ettim, çünkü aklım almadı bu kadar acımasız, yalancı ve haysiyet yoksunu bir insan olabileceğin. Çünkü beni sevdiğine dair, benden vazgeçmeyeceğine dair ne yeminler etmiştin. Ben istemiyorum olmasın dediğimde bile sırf beni ikna etmek için seni mutsuz edersem yüzüme tükürürsün demiştin hatırlıyor musun? Fakat yüzüne tükürmedim, çünkü o kadarlık bile yüzünü görmeye tahammülüm kalmamıştı. İnsan sevdiğine kıyar mı derdin? Ama sen bana kıydın. Sahi nasıl kıydın? Ya beni hiç sevmedin, ya da bilmiyorum...Bende sana dair bir şey kalmadı fakat yaşattıkların çoookk derin bir yara bıraktı. Sen beni anlamadın, anlayamazsın da! Çünkü ben senin insanlığından ve duygularından şüphe ediyorum. Acizsin... Karına sahip çıkamayacak, yuva kuramayacak kadar... Ben sana inandığımda gencecik bir kızdım sense koca adam. Beni koruyup kollayacağına evimin erkeği olacağına öyle inanmıştım ki. Ama beni öyle bir hale soktun ki, kanadı kırık kuşlardan bile utandım. Şimdi annenin eteğinden ayrılma sakın, ne de olsa çok küçüksün daha 35 yaşındasın. Şimdi temiz yatağını, evini yıkıp gidip çekyatlarda yattığın o evde hiç aklına geliyor muyum bilmiyorum ama sana diyecek başka laf bulamıyorum. Neyse olan oldu. Ben bir şekilde yaralarımı sardım, sarıyorum da. Hayat diyip yoluma devam ediyorum ama sana dair hiç iyi dileklerim yok. Dilerim beni yaktığın kadar sen de yanarsın. Hayat sana öyle yollar, öyle hesaplar çıkarır ki, bir gün aklına benim ahımı aldığın gelir! Ve şunu bil her duamda Allah'a hesabımı sorması için yalvarıyorum. Ve biliyorum o da olacak. Sana son sözüm yazıklar olsun!
Evden ayrıldıktan sonra seninle bir daha görüşmedim. Görmeyi de inan hiç istemedim, istemiyorum da. Aramandan bile öyle korktum ki... O kabus eve dönmekten öyle korktum ki... Sonunda başarmıştın yuvamızı dağıtmayı. Bin bir hayalle dizdiğim o evi tek tek topladım elimle, arkama bakmadan çıktım. Benim o kadar gururlu olacağımı, gideceğimi tahmin etmemiştin biliyordum... Ama gittim işte, sen ne kadar dünyayı kendi çevrende dönüyor sansan da gittim. Çünkü bunu yapmam gerekti ya ölecektim seninle her gün ya da bir gün ölsem de gidecektim. Buna beni mecbur bıraktın. Acının en derinini yaşamıştım. O gün hayat bitmişti. Bilmiyorum sen ne yaşadın? Tabi bunu sen anlayamazsın. Sana dair her şeyi yakıp küllerini savurdum. Hiçbir şey kalmadı. Ben ne kadar narinsem sen bir o kadar acımasız ve gaddardın. Uzun süre bu durumu kabullenemedim. Seni sevdiğim için, sana inandığım için ve sana evet dediğim için kendimden öyle utandım ki. Evet utandım. Çünkü sen bir katildin, beş para etmezdin. En güzel günlerimin, en güzel hayallerimin katili... Bir ara ruh halini çok merak ettim, çünkü aklım almadı bu kadar acımasız, yalancı ve haysiyet yoksunu bir insan olabileceğin. Çünkü beni sevdiğine dair, benden vazgeçmeyeceğine dair ne yeminler etmiştin. Ben istemiyorum olmasın dediğimde bile sırf beni ikna etmek için seni mutsuz edersem yüzüme tükürürsün demiştin hatırlıyor musun? Fakat yüzüne tükürmedim, çünkü o kadarlık bile yüzünü görmeye tahammülüm kalmamıştı. İnsan sevdiğine kıyar mı derdin? Ama sen bana kıydın. Sahi nasıl kıydın? Ya beni hiç sevmedin, ya da bilmiyorum...Bende sana dair bir şey kalmadı fakat yaşattıkların çoookk derin bir yara bıraktı. Sen beni anlamadın, anlayamazsın da! Çünkü ben senin insanlığından ve duygularından şüphe ediyorum. Acizsin... Karına sahip çıkamayacak, yuva kuramayacak kadar... Ben sana inandığımda gencecik bir kızdım sense koca adam. Beni koruyup kollayacağına evimin erkeği olacağına öyle inanmıştım ki. Ama beni öyle bir hale soktun ki, kanadı kırık kuşlardan bile utandım. Şimdi annenin eteğinden ayrılma sakın, ne de olsa çok küçüksün daha 35 yaşındasın. Şimdi temiz yatağını, evini yıkıp gidip çekyatlarda yattığın o evde hiç aklına geliyor muyum bilmiyorum ama sana diyecek başka laf bulamıyorum. Neyse olan oldu. Ben bir şekilde yaralarımı sardım, sarıyorum da. Hayat diyip yoluma devam ediyorum ama sana dair hiç iyi dileklerim yok. Dilerim beni yaktığın kadar sen de yanarsın. Hayat sana öyle yollar, öyle hesaplar çıkarır ki, bir gün aklına benim ahımı aldığın gelir! Ve şunu bil her duamda Allah'a hesabımı sorması için yalvarıyorum. Ve biliyorum o da olacak. Sana son sözüm yazıklar olsun!