- 2 Kasım 2013
- 7.797
- 37.031
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
- #221
Arkadaşlar biraz zor günler geçiriyorum bu aralar. Hepinize teşekkür ederim, tüm cevapları okudum. Tek tek cevaplamayı çok istesem de, ne zihnimi toparlayabiliyorum ne de şu an için mecalim var. Kusuruma bakmazsanız topluca cevap vereyim.
Bir arkadaşımızın yazdığı üzere, esasında ne yapılması gerektiğini biliyorum. Yapılanın yanlış olduğunu da biliyorum. Ancak bazen her doğru her durumda uygulanmıyor. Mesela 34 yaşındaki abimin koca adam olması ve buna rağmen dengesiz davranmasından bahsedilmiş. Evet doğru. Belki bundan 2 yıl önce bu şekilde davransaydı, rahatlıkla söylerdim yaptığının yanlış olduğunu. Ancak bu 34 yaşındaki adam, 5 yıl boyunca deli gibi sevip mücadeleler sonucunda evlendiği, sadece 9 yıl evli kalabildiği eşini kaybetti. Hem de yavaş yavaş gözünün önünde eriyerek kaybetti. Mesela abime kızıp çemkirmek istediğim her an gözümde bir sahne canlanıyor. Yengem, ölmeden bir ay önce artık ağrılarından hareket edemez durumdayken nadiren başardığı yatakta doğrulma hareketini yapmıştı. Odada ben, abim ve yengem... Zorlukla kalkıp abimin omzuna başını koydu. Seni çok seviyorum deyip gözünü kapattı. Ölmedi hayır, söylediği son cümlelerden biriydi sadece. Abim gözümün önünde o kadar çok ağladı ki, sırf rahatsız olmasın diye o pozisyonda saatlerce oturdu. Yengemin bir sonraki krizine kadar. Şimdi ben bu adama tam kendi sınırlarımı söyleyecek oluyorum, bu sahne geliyor gözümün önüne. Ve bunun gibi başka onlarca sahne. Sus diyorum idrak, onun saçmalamaya hakkı var. Sen idare et.
Kardeşime gelelim. Daha 23 yaşında. Çalışmaya başladığından beri maddi manevi abime destek oluyor. Kendine ait bir hayatı neredeyse yok. Yeğenleri eğlensin diye hafta sonu gezmek yerine onlarla oluyor. Hasta annemin hastane randevularına, pimpirikli hali dolayısıyla durmadan acile gitmesine katlanıyor. Hayatı boyunca maddi manevi destekle yaşamayı ancak başarabilen abime, kardeşi olduğu halde abilik yapıyor. Evet bana karşı oldukça bencil davranışları var. Evet ben bu konuda çok haklıyım. Ancak tepki vermek istediğimde "sus idrak. Çocuğun zaten genç yaşta hayatı mahvolmuş. Ailenin yükü omuzlarında. Bari seni yıpratsın, senin evinde şımarsın" diyorum.
Gelelim anneme. Her ne kadar ona öfkeli olsam da, 55 yaşından sonra kalıcı rahatsızlıkları olmasına rağmen yeniden iki çocuk büyütmeye başladı. Bu hiç kolay değil onun için. Babam huysuz bir insandır zaten, tek başına ömür tüketmeye yeter. Bir evin içinde kalabalık bir yaşam. Annem gibi çoğu zaman şımarık ve bencil olan bir insan için şu an içinde bulunduğu durum çok çok zor. Ömrünün sonuna kadar iki küçük çocuğun sorumluluğuna mecbur olacak. Ağzımı açsam "sen benim ne yaşadığımı biliyor musun" diyecek zaten. Ne diyeyim ki...
Bu noktada bahanemin olmadığı tek konu eşime karşı ailemin yaptıklarını savunmam. Bunun için onunla konuştum, haklı olduğunu söyledim. Bir daha ailem yüzünden onu kırmamaya azami gayet göstereceğim.
Tüm bunlara rağmen bir gelişme yaşandı aslında. Kardeşim bugün beni aradı. "abla o gün için kusurumuza bakma. Ben aslında 21.30'da kuzenlerle vedalaşıp kapıdan çıkacakken abim geldi. Ben de oturucam ne kalkıyorsunuz dedi. Ondan dolayı gecenin yarısında geldik. Bir dahaki sefere söz hep sende olucaz" dedi. Ben de "kardeşim mevzu gecikmen değil. Bu tek seferlik olan bir şey de değil. Siz bana ne zaman gelseniz hep aynı şeyi yapıyorsunuz. Bunun anlamı bana ve eşime zerre saygınızın olmaması ve değer vermemeniz. Ben yemek yaptım diye gebermem, ancak gün boyu emek verip hazırlanıyorsam, yemek yer yemez koşarak kaçmanız ve geç saatlerde dönmeniz aptal gibi hissetmeme sebep oluyor. Bundan sonra kuzenlerle planınız varsa direkt onlara gidin. Bana gelmezseniz gücenmem. Zira böylesi daha çok üzüyor beni. Bana geldiğinizde de sadece bende kalın. Bir de tavuk, robot diyorsunuz ya normal olan bizim yaptığımız. Hiçbir çocuk 3'e 4'e kadar uyanık kalmamalı. Sizin saçma sapan düzeninize o çocukları da alet ettiniz"dedim. Haklısın abla deyip kapattı. Bakalım ne olacak bundan sonra.
Tekrar teşekkür ederim değerli fikirleriniz için.
Bir arkadaşımızın yazdığı üzere, esasında ne yapılması gerektiğini biliyorum. Yapılanın yanlış olduğunu da biliyorum. Ancak bazen her doğru her durumda uygulanmıyor. Mesela 34 yaşındaki abimin koca adam olması ve buna rağmen dengesiz davranmasından bahsedilmiş. Evet doğru. Belki bundan 2 yıl önce bu şekilde davransaydı, rahatlıkla söylerdim yaptığının yanlış olduğunu. Ancak bu 34 yaşındaki adam, 5 yıl boyunca deli gibi sevip mücadeleler sonucunda evlendiği, sadece 9 yıl evli kalabildiği eşini kaybetti. Hem de yavaş yavaş gözünün önünde eriyerek kaybetti. Mesela abime kızıp çemkirmek istediğim her an gözümde bir sahne canlanıyor. Yengem, ölmeden bir ay önce artık ağrılarından hareket edemez durumdayken nadiren başardığı yatakta doğrulma hareketini yapmıştı. Odada ben, abim ve yengem... Zorlukla kalkıp abimin omzuna başını koydu. Seni çok seviyorum deyip gözünü kapattı. Ölmedi hayır, söylediği son cümlelerden biriydi sadece. Abim gözümün önünde o kadar çok ağladı ki, sırf rahatsız olmasın diye o pozisyonda saatlerce oturdu. Yengemin bir sonraki krizine kadar. Şimdi ben bu adama tam kendi sınırlarımı söyleyecek oluyorum, bu sahne geliyor gözümün önüne. Ve bunun gibi başka onlarca sahne. Sus diyorum idrak, onun saçmalamaya hakkı var. Sen idare et.
Kardeşime gelelim. Daha 23 yaşında. Çalışmaya başladığından beri maddi manevi abime destek oluyor. Kendine ait bir hayatı neredeyse yok. Yeğenleri eğlensin diye hafta sonu gezmek yerine onlarla oluyor. Hasta annemin hastane randevularına, pimpirikli hali dolayısıyla durmadan acile gitmesine katlanıyor. Hayatı boyunca maddi manevi destekle yaşamayı ancak başarabilen abime, kardeşi olduğu halde abilik yapıyor. Evet bana karşı oldukça bencil davranışları var. Evet ben bu konuda çok haklıyım. Ancak tepki vermek istediğimde "sus idrak. Çocuğun zaten genç yaşta hayatı mahvolmuş. Ailenin yükü omuzlarında. Bari seni yıpratsın, senin evinde şımarsın" diyorum.
Gelelim anneme. Her ne kadar ona öfkeli olsam da, 55 yaşından sonra kalıcı rahatsızlıkları olmasına rağmen yeniden iki çocuk büyütmeye başladı. Bu hiç kolay değil onun için. Babam huysuz bir insandır zaten, tek başına ömür tüketmeye yeter. Bir evin içinde kalabalık bir yaşam. Annem gibi çoğu zaman şımarık ve bencil olan bir insan için şu an içinde bulunduğu durum çok çok zor. Ömrünün sonuna kadar iki küçük çocuğun sorumluluğuna mecbur olacak. Ağzımı açsam "sen benim ne yaşadığımı biliyor musun" diyecek zaten. Ne diyeyim ki...
Bu noktada bahanemin olmadığı tek konu eşime karşı ailemin yaptıklarını savunmam. Bunun için onunla konuştum, haklı olduğunu söyledim. Bir daha ailem yüzünden onu kırmamaya azami gayet göstereceğim.
Tüm bunlara rağmen bir gelişme yaşandı aslında. Kardeşim bugün beni aradı. "abla o gün için kusurumuza bakma. Ben aslında 21.30'da kuzenlerle vedalaşıp kapıdan çıkacakken abim geldi. Ben de oturucam ne kalkıyorsunuz dedi. Ondan dolayı gecenin yarısında geldik. Bir dahaki sefere söz hep sende olucaz" dedi. Ben de "kardeşim mevzu gecikmen değil. Bu tek seferlik olan bir şey de değil. Siz bana ne zaman gelseniz hep aynı şeyi yapıyorsunuz. Bunun anlamı bana ve eşime zerre saygınızın olmaması ve değer vermemeniz. Ben yemek yaptım diye gebermem, ancak gün boyu emek verip hazırlanıyorsam, yemek yer yemez koşarak kaçmanız ve geç saatlerde dönmeniz aptal gibi hissetmeme sebep oluyor. Bundan sonra kuzenlerle planınız varsa direkt onlara gidin. Bana gelmezseniz gücenmem. Zira böylesi daha çok üzüyor beni. Bana geldiğinizde de sadece bende kalın. Bir de tavuk, robot diyorsunuz ya normal olan bizim yaptığımız. Hiçbir çocuk 3'e 4'e kadar uyanık kalmamalı. Sizin saçma sapan düzeninize o çocukları da alet ettiniz"dedim. Haklısın abla deyip kapattı. Bakalım ne olacak bundan sonra.
Tekrar teşekkür ederim değerli fikirleriniz için.