Bir kere tarzını,kendini ifade biçimini,nişanlına üslubunu hiç beğenmedim.
Asıl konuya gelince de ben de Egem'e katılıyorum erken başlayan sensin.
Nedir bu iki aile arasında ki şartlı,şurtlu ziyaretler ya,
sanırsın paris kontunun evi,kadın gitmek istiyor oğluyla haber gönderiyor,
''annene söyle annemi arasın ona söylesin geleceğinizi''
Bu ne saçmalık,ne gerek var?kız evi değil Çankaya köşkü resepsiyonu sanki.
Bu insanlar yabancı değil ki,yanlarında getirecekleri hala sözlünün halası!
İyi de bir insan diyorsun,eee?
Bir iki fazladan tabak koymak mı külfiyet geliyor?
neyse son kez şunu söyleyim;
hayat öyle planladığımız gibi gitmiyor arkadaşım,
senin planların karşı tarafa uymaz,
onların ki size uymaz,aksilikler çıkar,planlar değişir,
hayallerin bile değişir.Ama sana düşen her durumda,
gerçekten sevdiğin adamla kurmaya çalıştığın hayatta
böyle devede kulak sayılabilecek pürüzleri,değişiklikleri tolere edebilmek.
Hayatın akışına,aileler arası dengenin kurulmasına,bu tür telaşlara ve aksiliklere uyum sağlama da daha şimdiden böyle sorun
yaşıyorsan ileride sıkılabileceğin çok durum olur;
yaramaz çocuklarıyla evine gelen çok da sevimli bulmadığın akrabalar,
habersiz çat kapı gelen kayınvalide,kayınpeder,
siz iki kişilik romantik bir plan yapmışken arayıp size geleceğini söyleyen aile büyükleri vs vs...
Bütün bu durumlarda hışmından nasibini hep eşin mi alacak?
Tek başına uygun,kibar ve nazik bir üslupla sorunları çözmeyi öğrenmelisin.
Devamlı eşine dert yanman ilişkinizi de çok kötü etkiler.