• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Erkeklerin Hizmetçisi Olarak Yetiştiriliyoruz

Leithia

Frühling in Paris
Kayıtlı Üye
7 Ağustos 2010
983
2.105
113
Çocukluklarından itibaren kızlar, evlenip çocuk sahibi olmaktan başka hayatta hiçbir amaçları olmayan bireyler olarak yetiştirilirler.

Küçükken üzerlerine pembe kıyafetler geçirilir, ellerine Barbie bebekler tutuşturulur. Küçük kızların hanım hanımcık davranması tembihlenir, hatta oyunlarında bile evcilik oynarlar. Anne ve baba bu düşünceleri sürekli pekiştirir, kıza temizlik yaptırılır ve hatta evde erkek kardeşi varsa ona hizmet etmesi dahi öğretilir.

Bu sebeple büyüyen kızların analitik düşünme yetenekleri gelişmez, kendilerini bir birey olarak göremez ve iş hayatında, bilimde, sanatta ilerleyemezler. Kendilerini ifade etme ortamı oluşmamıştır, varsa yoksa bir erkeği mutlu etmenin (ve tabi erkeğin ailesini mutlu etmenin) yolları öğretilir. Erkekler gibi iş hayatında başarı ve kariyer peşinde koşmalarının anlamsız olduğu belirtilir her zaman. Çocuk sahibi olmak dünyada en önemli şeydir, çocuk sahibi olan bir kadının da sonrasında iş hayatında, bilimde, sanatta ilerlemesi otomatik olarak durur, geriler.

Evde temizlik yapmayı reddettiğim ve babamın ya da erkek kardeşimin bize neden yardım etmediğini sorguladığım zamanlarda, annemin cevabı hala sarsar beni: "Evlenince iki ayda kocan kapının önüne koyar seni."

Nasıl yani?

Neden kapı önüne konan ben oluyorum?

Evlilikte her iki tarafın da sorumluluklarının eşit olduğunu savunanlardanım. Kadın da erkek de çalışıyor sonuçta. Ev işleri de ikiye bölünmeli o zaman. Ben tüm gün çalışacak ve bir de ev işi yapacağım, erkek ise dinlenecek öyle mi? Ve ben bu görevi(!) yapmadığım için "kapı önüne konulan taraf" olacağım?



Burada özetle söylemek istediğim şu hanımlar: En başta biz kendimize kötülük yapıyoruz. Evladınız erkek ise onu gereğinden fazla şımartmayın. Paşanız, tosununuz sizin biricik evladınız olabilir ama onu da eleştirmeyi bilin. Onu günün birinde gelininize hizmetçi gibi davranan biri haline dönüştürmeyin. Kızınız prensesinizi de "Kısmet, torun torba" lafları ile boğmayın. Bırakın kızınız evlenmek istemiyorsa, evlenmesin. Belki de geleceğin güçlü kadınlarından birinin eline bebek tutuşturup onu kaybediyoruz.

Not: Mutlu bir evliliğim var, bu yazdıklarım sebebiyle beni analiz etmeye kalkmayın. Sadece kadınlara yapılan haksızlıklar canımı sıkıyor. Bu haksızlıkları önce biz kendimize yapıyoruz.
 
Son düzenleme:
Bende senin gibi düşünüyorum,bekarken erkek kardeşlerimize evliyken eşlerimize hizmet etmek bizim görevimiz gibi.Oysa kadınlar da artık çalışıyor ama eve gelince erkek uzanır kadın çalışmaya devam eder...Bir de ev temizliği yapmak,güzel yemek yapmak vs maharetmiş gibi hemcinslerimiz tarafından gurur kaynağı olur,bunlar biz kadınları kandırmak için bence.
 
Artık yeni neslin bu konuda bilinçlendiğini çocuklarını daha adaletli yetiştirdiğini düşünüyorum.
Ailem bana böyle öğütlerde bulunmadı fakat babama hizmet etmekten onur duyarım.
Eş kısmına gelince şimdiden söyleyeceğimi söyledim ben çalışıp didinip eve geliyorsam kesinlikle benim olduğum evde beyimiz yan gelip yatamaz.
Kabul edip etmemek kendisine kalmış,etmeyen kendi yoluna devam eder zaten.
 
Geçen arkadaşımla konuşuyorduk. Kadınların aldatılmasından konu açıldı. "Neden bir erkeğin evde sevişebileceği bir kadın varken dışarıda gözü olur ki?" diye sordum. Erkeğin güdülerini bastıramaması, ahlaksızlığı ya da yeni heyecanlar araması gibi seçenekleri göz ardı edip "Belli bir yaştan sonra kadınların geceleri başı ağrıyormuş" diye yanıt verdi. Bakışlarımdaki şaşkınlığa yanıt verircesine açıkladı sonra: "Belli bir yaştan sonra kadınların hormonları eskisi gibi çalışmaz. Bu da cinsel isteksizliğe yol açar. Kadınların neden hep başı ağrır sorusunun yanıtı da bu. E adamın da ihtiyaçları var..."

Nasıl yani? Erkeğin vicdansızlığının sorumlusu yine mi kadın oldu?

Bazen düşünüyorum da, aslında erkekler ve kadınlar diye bir çekişme hiç olmadı. Kadınlar ve kadınlar arasında oldu hep. Kadınlar kuralı koydu kadınlara. "Mükemmel bir anne ve aynı zamanda başarılı bir iş kadını olabilmelisin, yeni nesil güçlü kadın bu demektir" diyerek zorladılar kadınları ya da "Erkeğini evde tutabilmelisin. Bakımsız kadının evinde niye dursun adam, işten eve gelip senin mıymıntı yüzünü mü çekecek üstelik?" dediler.

Kadınlar kadınlar için giyinir oldular ve erkeklere bundan keyif çıkarmak kaldı. Hemcinsini korumak yerine "O mu? Şırfıntının önde gidenidir" diye konuştular kadınlar birbirleri ardından. Erkeklerin kadınları "şırfıntı olan" ve "şırfıntı olmayan" olarak ayırmalarını kadınlar sağladı.

Kadınlar en mükemmel dişi olmaya uğraşıp hemcinsleri arasındaki "İyinin en iyisi" sıfatına ulaşmaya ve erkeklere kendilerini beğendirmeye çalışırlarken aslında robota dönüştüklerinin farkına varamıyorlar sanırım. Oysa erkekler mükemmeli aramıyor. Erkekler mükemmel değil zira. Kimse değil.
 
aynen katılıyorum ya.
özellikle evlilikte kadının en küçük kusurunda erkek kolayca suçu kadını atıp terk edebiliyo ama kadından her zaman fedakarlıklar bekleniyo.
artık kadınlar da çalışıyo ama ne yazık ki toplum hala eski kafalı.
 
En kızdığım şeylerden biri, bu forumda da oluyor, "Benim kocamı tahrik edip baştan çıkarmış o kaşar" diyerek kadınların kadınlara saldırması.
Hayır canım, senin kocanın şeyi gevşekmiş, kız bahane olmuş. O kız olmayaydı, başkası olacaktı.

Ya da "Önüne gelenle yatıyormuş" denilen erkeğin çapkın, kadının motor diye tanımlanması.
"Bir sürü kadınla yattım ama sen farklısın" diyen bir erkek "Iyy, senin kavanozunu başkası açmış, kirletilmişsin sen" denilip terk edilmeli.

Başta kadınlar kadınları korumalı. Sen erkeğinin gözüne girmek için "O kız yollu ya, bak ben bir tek seninle çıkıyorum yıllardır, o kaşar önüne gelene boncuk dağıtıyor" diye başkasının namusu üzerinden kendilerini övüyorsan, o kızdan farksızsın yolluluk konusunda. Erkeklere hizmet etmek sadece su götürmekle olmuyor, aklımızda onları üstün görmek de bir tür hizmet.
 
En başta bence anneler erkek çocuklarını iyi yetiştiremiyorlar bu anlamda...
...Aman benim oğlum iş yapamaz , yatağını toplayamaz , sofrayı kuramaz , suyunu kalkıp alamaz....vs.....:19: :19:
Bu zihniyetle küçük yaşlardan itibaren erkek çocuklarına asla ev işine, ilerde olacak eşine yardım etmeyeceği aşılanıyor ve o çocuk da büyüyüp evlenince aynen bu şekilde davranıyor....:19:
 
Son düzenleme:
En başta bence anneler erkek çocuklarını iyi yetiştiremiyorlar bu anlamda...
...Aman benim oğlum iş yapamaz , yatağını toplayamaz , sofrayı kuramaz , suyunu kalkıp alamaz....vs.....:19: :19:
Bu zihniyetle küçük yaşlardan itibaren erkek çocuklarına asla ev işine, ilerde olacak eşine yardım etmeyeceği aşılanıyor ve o çocuk da büyüyüp evlenince aynen bu şekilde davranıyor....:19:

Komşumuzun bir oğlu iki kızı var. Oğlunu "prensim" diye severken, iki kızına üvey evlat muamelesi yapıyor. Desem ki "ilk iki kızı oldu, erkeğe hasret kaldı, ondan böyle davranıyor." öyle bir durum yok, erkek ilk doğan evladı.

Kızlar başarı üzerine başarı getiriyor ama takdir edilmiyorlar. Oğlu poposunu kaldırıp ders çalışmıyor, kazana kazana adı duyulmamış bir üniversite kazandı. Annesi "Prensimi eve çıkardık, erkeğim benim üniversite yurtlarında sürünmesin" diyor. Kızlara ise "Bulunduğumuz şehirde bir üniversite kazanmazlarsa üniversiteye gönderemeyecekleri söylendi, Ankara'da yaşıyorlar ve kız ODTÜ'yü kazandı. Buna rağmen annenin bir kere bu konu hakkında övündüğünü duymadım, varsa yoksa oğlu.

Oğlu o kadar şımarık ki, "Kız arkadaşım evime gelip bulaşıklarımı yıkamadı" diyerek ayrıldı sevgilisinden.
 
alıntı yaptığınızı belirtirseniz hoş olur bu yazıları çok yerde okudum sözlüklerde vs.
ve evet sonuna kadar katılıyorum.
 
"Kocam anasının kuzusu :(((" diye başlıklar açılmasının sebebi de bundan kaynaklanıyor, erkeklerin anneleri tarafından aşırı şımarık yetiştirilmesinden.

Anne el üzerinde tutmuş, "yakışıklım" diye sevmiş, şımartmış, "ah" dese pamuklara sarmış, "gak" dese su götürmüş ayağına, "guk" dese en sevdiği yemekleri pişirmiş. Bu adam yemek seçen, hiçbir şeyden tatmin olmayan, kendi arzusu yerine getirilmediğinde çirkefleşen birine dönüşmesin de ne yapsın?

Bu kız için de geçerli. Kızlar da "Ayyh, elimi sallasam ellisi" diye kibirleniyorlar bu şekilde büyütüldükten sonra. Şımartmayalım, sorumluluk verelim. Yoksa bu çocuklar gerçek hayatla karşılaşıp aslında o kadar güzel, çekici, mükemmel olmadıklarını fark ettiklerinde burunları üzerine çakılıp depresyona giriyorlar.
 
bu durumda tek suç annenin yetiştirmesinde mi ?
hayır tabiki de..

insana insan olarak cinsiyetinden bağımsız olarak değer veriilirse sorun kalmaz
 
Son düzenleme:
alıntı yaptığınızı belirtirseniz hoş olur bu yazıları çok yerde okudum sözlüklerde vs.
ve evet sonuna kadar katılıyorum.
Alıntı yaptığım tek yer ilk mesajımda tek paragraf. Kalan yazılar alıntı değil.
Orayı da alıntı olmadan kendi düşüncelerimle yazabilirim, sadece üşendim yeniden yazmaya.
 
Geçen arkadaşımla konuşuyorduk. Kadınların aldatılmasından konu açıldı. "Neden bir erkeğin evde sevişebileceği bir kadın varken dışarıda gözü olur ki?" diye sordum. Erkeğin güdülerini bastıramaması, ahlaksızlığı ya da yeni heyecanlar araması gibi seçenekleri göz ardı edip "Belli bir yaştan sonra kadınların geceleri başı ağrıyormuş" diye yanıt verdi. Bakışlarımdaki şaşkınlığa yanıt verircesine açıkladı sonra: "Belli bir yaştan sonra kadınların hormonları eskisi gibi çalışmaz. Bu da cinsel isteksizliğe yol açar. Kadınların neden hep başı ağrır sorusunun yanıtı da bu. E adamın da ihtiyaçları var..."

Nasıl yani? Erkeğin vicdansızlığının sorumlusu yine mi kadın oldu?

Bazen düşünüyorum da, aslında erkekler ve kadınlar diye bir çekişme hiç olmadı. Kadınlar ve kadınlar arasında oldu hep. Kadınlar kuralı koydu kadınlara. "Mükemmel bir anne ve aynı zamanda başarılı bir iş kadını olabilmelisin, yeni nesil güçlü kadın bu demektir" diyerek zorladılar kadınları ya da "Erkeğini evde tutabilmelisin. Bakımsız kadının evinde niye dursun adam, işten eve gelip senin mıymıntı yüzünü mü çekecek üstelik?" dediler.

Kadınlar kadınlar için giyinir oldular ve erkeklere bundan keyif çıkarmak kaldı. Hemcinsini korumak yerine "O mu? Şırfıntının önde gidenidir" diye konuştular kadınlar birbirleri ardından. Erkeklerin kadınları "şırfıntı olan" ve "şırfıntı olmayan" olarak ayırmalarını kadınlar sağladı.

Kadınlar en mükemmel dişi olmaya uğraşıp hemcinsleri arasındaki "İyinin en iyisi" sıfatına ulaşmaya ve erkeklere kendilerini beğendirmeye çalışırlarken aslında robota dönüştüklerinin farkına varamıyorlar sanırım. Oysa erkekler mükemmeli aramıyor. Erkekler mükemmel değil zira. Kimse değil.
birebir alıntı (!) bu sayfada kadınlar başlığı altındaki yazı
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Back