pehh sinan meydanın koyduğum yazısını ben yazdım diye mune ya şikayet ediyor.yazıyı okumak zor gelirse şu önemli kısmı kopyalayım tekrar.
çamur at izi kalsınmı deniyordu ne deniyordu buna sahi.
13 Ekim 1934 tarihli 282y sayılı Resmi Gazete
CUMHURİYET’İN BİRACI ÇOCUKLARI VE ŞARK MALT HÜLASASI
Erdoğan'ın sözlerini bir kere daha okuyalım: “Aileler sağlığa faydalı diyerek ilkokul çocuklarına birayı sevdirmeye çalışmıştır. Bunlar bu ülkede yaşandı.Tarih kitaplarında Atatürk Orman Çiftliği'nde ellerine bira şişeleri tutuşturulmuş çocuklar görürsünüz. Bunlar bu ülkede yaşandı! Hatta zorladılar! Alkol toplumu zorla dönüştürmenin, kimliksiz hale getirmenin, değerlerinden koparmanın aracı olarak kullanılmıştır.”
Eğer yakın tarihi hiç bilmesek, Atatürk’ü ve onun kurduğu Cumhuriyeti hiç tanımasak ve sadece Erdoğan’ın sözünü ettiği resimlere bakarak sonuç çıkarmaya çalışsak “Evet, Erdoğan haklı!” diyebiliriz!
Ankara Orman Çiftliği’nde çekilmiş bu fotoğraflar gösterilip Atatürk’ün çocuklara bira içirdiği propagandasını yapılmaktadır.
Evet, bu fotoğraflar montaj değil! Hepsi gerçek! Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği’ndeki bira vemalt fabrikaları açıldıktan sonra çiftlikteki bira bahçesine aileler zaman zaman çocuklarıyla gelmiştir. Bilgiye sahip olmadan fikir sahibi olanlar, her şeyin göründüğü gibi olduğunu sananlar ve geçmişe geçmişin penceresinden değil de bugünün penceresinden bakanlar için “Bira şişelerinin olduğu o masalarda çocukların ne işi var?” diyerek bağırıp çağırmak, hatta Atatürk’ü çocuklara bira içirmekle suçlamak son derece normaldir! Nitekim bugün yapılan budur! Ancak bu “bira eleştirmenlerinin” bilmedikleri veya bilip de bilmezden geldikleri çok ilginç bir gerçek vardır! Şöyle ki: Bugün bira ve çocuk ilişkisi insanlara ters gelmektedir. Ancak 1920’lerde, 1930’larda bira ve çocuk ilişkisi bugünkünün aksine daha doğal karşılanmaktadır. Çünkü birincisi, o zaman biranın sağlıklı, besleyici olduğu düşünülmektedir. İkincisi ise o zaman bira ve malt fabrikalarında çocuklara yönelik de özel bir bira/hülasa/ilaç üretilmekte ve çocuklar da bir anlamda bu çocuk biralarını içmektedir.
İlginçtir! Sadece bira fabrikalarında bebeklere, çocuklara yönelik üretim yapılmıştır. ‘‘Şark Malt Hülasası'' adı altında üretilen bu besleyici içecek Osmanlı'da ve Cumhuriyet dönemindeeczanelerin başköşelerinde yer almıştır. Malt, sadece Türkiye’de değil dünyada da bebekler ve çocuklar için kullanılmış bir içecektir.
Bu fotoğraf Cumhuriyet döneminden önceye ait… Bira masasında çocuklar görülmekte! (Foto: Gökhan Akçura)
Çocuk Birası/İçkisi Şark Malt Hülasası Reklamları
Çocuk Birası/İçkisi Şark Malt Hülasası bira şişelerinde satılmıştır.
Malt hülasaları, Gliserofosfatlı ve Gliserofosfatsız olmak üzere iki tip üretilmiştir. Yıllar boyu “zayıflık” ve “halsizlik” çeken bebek ve çocukların dertlerine derman olmuştur. Ayrıca iştah açıcı, kuvvetlendirici, kansızlığa çare olarak satılan Şark Malt Hülasası’nı bebekli annelerin de “süt artırıcı” olarak kullanabilecekleri belirtilmiştir. İstanbul ve Ankara Tekel bira fabrikalarında 1989'a kadar üretilen bu içkinin üretimi bu tarihten itibaren durdurulmuştur.[27] Mert Sandalcı’nın dediği gibi O günlerde eczanelerin baş köşelerinde satılan bu çocuk birasının etiketi reçeteden farksızdır: "Nekahette bulunanlar için pek kıymetli ve Anemi, Kloroz, Albüminuri, Fosfatüri, Dispepşi, Siyatik, ve Umumi Zaafiyette büyük faideleri olan bir devadır. Çocukların dişlerinin kolayca çıkmasına, kemiklerinin kuvvetlenmesine, çocuk emziren annelerin sütünün çoğalmasına yardım eder. Çocuklara: Yemeklerden evvel bir veya iki çorba kaşığı Büyüklere: Yemeklerden evvel bir kahve fincanı…"Evet,bu günden bakınca tuhaf, garip görünen bu durum Melih Aşık’ın ifadesiyle tam “Bebelere Bira” durumudur.[28] Bira ve malt fabrikalarına üretilen Şark Malt Hülasası, Yukarıdaki fotoğraflarda da görüldüğü gibi, bira şişelerine benzer şişelerde satışa sunulmuştur.
Atatürk Orman Çiftliği’nde çekilmiş bazı fotoğraflarda bazı çocukların elindeki bira şişelerini görüp Atatürk, “Toplumu kimliksiz hale getirmek, değerlerinden koparmak” için çocuklara bira bile içirdi! Demek son derece yanlıştır. Biranın “sağlığa yararlı” olduğunun düşünüldüğü ve çocuklar için Şark Malt Hülasası adlı çocuk içeceğinin/ilacının üretildiği bir ortamda çocukların poz vermek için ellerine alıp içer gibi yaptıkları bira bardaklarından çok iddialı bir tarih tezi çıkarıp “Cumhuriyeti kuran jakobenler toplumu, kimliksiz, kişiliksiz bırakmak için çocuklara bira içirdi!” diye bas bas bağırmak hangi vicdana sığar? Bu yönde hiçbir ciddi belge bulgu yokken böyle iddialar ortaya atmanın amacı nedir? Aslında amacın ne olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
ATATÜRK CUMHURİYETİ’NİN ÇOCUK SAĞLIĞI MÜCADELESİ
Erdoğan,“Alkol toplumu zorla dönüştürmenin, kimliksiz hale getirmenin, değerlerinden koparmanın aracı olarak kullanılmıştır.” diyerek bence Atatürk’ün “kimliksiz”, “kişiliksiz”, “değerlerinden kopuk” bir nesil yaratmak istediğini bunun için de çocuklara içki içirdiğini iddia etmiştir.
Oysaki Atatürk kurduğu Cumhuriyeti sağlıklı, ahlaklı, faziletli genç nesillere emanet etmiştir. Bu nedenle kafanın sağlamlığı kadar vücudun sağlamlığına da büyük önem vermiştir. Bu nedenle örneğin bir Cumhuriyet projesi olan “Gürbüz Türk Çocuğu” projesini başlatmıştır. Atatürk çocuklara öyle büyük önem vermiştir ki, benzerine rastlanmadık bir şekilde çocuklarabir bayram armağan etmiştir. 1923 yılında hazırlanan “Cenevre Çocuk Hakları Beyannamesini” 1928 yılında imzalayarak çocukların beslenmesi, tedavi edilmesi ve her bakımdan korunarak büyütülmesini taahhüt etmiştir. Çocukları korumak için kurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu)’nin hamisi/koruyucusu olmuştur. Bu cemiyetin çocuklar için yaptığı çalışmalardan öylesine memnun kalmıştır ki soyadı kanunu çıkar çıkmaz cemiyetin başkanıFuat Umay Bey’e “Çocukların koruyucu” anlamına gelen “Umay” soyadını vermiştir. Çocuk Esirgeme Kurumu’nun balolarına katılmış, cemiyete para yardımı yapmıştır. Bu cemiyeti de “kamu yararına cemiyetlerden biri” olarak kabul etmiştir. 23 Nisan Çocuk Haftası kutlamalarına Türk Ocağı, Halkevi ve Gazi Orman Çiftliği’ni tahsis etmiştir. [29]
Atatürk Cumhuriyeti her şeyden önce anne çocuk sağlığına büyük önem vermiştir. Osmanlı’da çocuk ölüm oranlarının çok fazla olması nedeniyle ilk olarak çocuk ölümlerini azaltmanın yolları aranmıştır. Ankara, Konya, Balıkesir, Adana, Çorum, Malatya, Erzurum ve Kars’ta 8 Doğum ve Çocuk Bakımevi açılmıştır. Doğum ve Çocuk Bakımevlerinde 7 yıl içinde 7.025 kadın yatırılarak, 41. 483 kadın ayakta tedavi edilmiştir. Ayrıca 1000’e yakın çocuk yatırılarak 88.202 çocukta poliklinikte tedavi edilmiştir. Tıbbiye’de okuyan yoksul öğrenciler için İstanbul’da parasız yatılı 300 yataklı bir Tıp Talabe Yurdu açılmıştır. Sağlık Bakanlığı 1937 yaz aylarında Dr. Eckstein, karısı ve yeni asistanı Dr. Selahaddin Tekand’dan oluşan bir ekibe Orta ve Güney Anadolu’nun 13 ilçesi ve köylerinde çocuk hastalıkları ve ölüm oranları ile kadınların doğurganlık oranları inceletilmiştir. Sonuçta toplam nüfusu 52.662 olan 60 köydeki tüm kadın ve çocuk hastalıkları belirlenip tedavilerine başlanmıştır. Hem genel sağlık, hem anne çocuk sağlığı konusunda kitaplar, dergiler, filimler, konferanslar ile halk bilinçlendirilmiştir. Hilal-i Ahmer Cemiyeti çocuklar için Yetimler Yurdu açmıştır. Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin 5. Maddesi şöyledir: “Çocukları zaman zaman muayene ederek ailesine beslenme usulü hakkında bilgi vermek üzere dispanserler kurmak, sağlıklı süt ve ilaç verilmesi, ara sıra evlerin dolaşılarak çocukların yaşayabileceği sıhhi şartlara sahip olup olmadığının incelenmesi ve konuyla ilgili risaleler dağıtılması”. Cemiyetin nizamnamesinin 7. Maddesine göre de veremli çocuklar için hastaneler ve senatoryumlar açılacağı belirtilmiştir. Cemiyet çocuklarda görülen her türlü salgın hastalıkla başarıyla mücadele etmiştir. Köylerde sağlık taraması yapılıp aile anketleri hazırlanmıştır. Ülkenin değişik yerlerindeYurtlar ve Misafirhaneler, Dispanserler, Çocuk Bakım Kursları, Ana Bakım Evleri, Ana Kucakları, Gündüz Bakım Evleri (Kreşler), Aşevleri, Süt Damlaları, Çocuk Bahçeleri, Çocuk Sinemaları, Kütüphaneler, Okuma Odaları yapılmıştır. Bu kurumlar içinde özellikle ANA KUCAKLARI veSÜT DAMLALARI son derece önemli birer Cumhuriyet kurumudur. Ana Kucakları, anasız, babasız çocukların alınıp bakılıp büyütüldüğü yerlerdir. Hiç çekinmeden, hiç vicdan sızısı duymadan Atatürk’ü “biracı nesiller” yetiştirmekle suçlayanlara, özellikle Atatürk Cumhuriyeti’nin SÜT DAMLALARI’nı anlatmak gerekir uzun uzun… Bir fikir vermesi bakımından Süt Damlalarında sadece 1927 yılı içinde1.605 çocuğa 16.568 kilo süt verilmiştir. 1.046 çocuk muayene ve tedavi edilmiştir. 82 anne ve çocuk da göz hastalıkları nedeniyle ücretsiz muayene edilmiştir. 1923-1933 arasındaki 10 yıl içinde toplam 115.000’e yakın çocuğa 120.000 kilo kadar süt verilmiştir. 1927-1929 arasında çocuklara 53.000 şişe bedava süt dağıtılmıştır. Çocuklar ve anneler için sıhhi banyolar kurulmuştur. Okul çocuklarına süt ve yoğurt dağıtılmıştır. Himaye-i Etfal Cemiyeti, CHP’li belediyelerin desteğiyle ülkenin değişik yerlerinde Çocuk Nasihat Yuvaları açmıştır. İçinde beşik, yastık, muşamba, fanila, örme örtü, 4 patiska gömlek, 4 fanila, 2 yelek, 4 don, 4 pazen bez, 6 bez, 6 Amerikan bezi, patik, 4 göğüslük, anne gömleği, 6 çengel iğne, sabun, iplik, pudra, pamuk vb bulunan “Dolaşan Sepet” uygulaması başlatılmıştır. Atatürk’ün ükenin dört bir yanında kurdurduğusosyal fabrikalarda mutlaka bir kreş ve bir ilk okul açılmıştır. Anneler çalışırken çocuklarını fabrika kreşlerine bırakabilmiştir. Atatürk Cumhuriyeti’in bu anne çocuk politikası sonunda her şeyden önce bebek ölüm oranları azalmış ve o zor koşullarda sağlıklı bir nesil yetiştirilmiştir.[30]Atatürk Cumhuriyeti’nin en çok önem verdiği konulardan biri de çocukların eğitimidir. Bu amaçla özellikle ilkokulların sayısı artırılmıştır. Ayrıca ortaokullar, liseler, üniversiteler, enstitüler açılması planlanmıştır.
Atatürk’ün de kontrolünden ve onayından geçen 1935 CHP Programı’nda “Gençlik Örgütü ve Spor” başlığı altında şu satırlara yer verilmiştir: “TÜRK GENÇLİĞİ, ONU TEMİZ BİR AHLAK, YÜKSEK BİR YURT ve DEVRİM AŞKI İÇİNDE TOPLAYACAK ULUSAL BİR ÖRGÜTE BAĞLANACAKTIR. Bütün Türk gençliğine şevk ve SIHHATLARINI, NEFSE VE ULUSA İNANLARINI BESLEYECEK beden eğitimi verilecek ve gençlik devrimi ve bütün erginlik şartları ile YURDU KORUMAYI EN ÜSTÜN ÖDEV TANIYAN ve onları bu ödev uğrunda bütün varlıklarını vermeye hazır tutan bir düşünüşle yetiştirilecektir.”
Programın altıncı kısmında “Çocuk Bakımı” başlığı altında “Partinin çocuk hayatı ve analarının sıhhati ile derin ilgisi vardır” denilerek bunun yapılacak çalışmalar şöyle sıralanmıştır: “Doğum Evlerini arttırmak, hasta yurtlarında ayrıca doğum hizmetleri ayırtmak, parasız doğrum yardımları sağlamak ve çocuk bakımını öğretmek için her öğretme aracından faydalanmakla beraber ilmi ebe ve bakı kadınları çoğaltmak”. Daha sonra “SÜT DAMLALARI” başlığı altında yapılacaklara yer vermiştir: “Şehir ve kentlerde Süt Damlalarını, süt çocukları için Bakım ve Danışma Evlerini, Kreşleri, Öksüz Yurtlarını çoğaltmak. İşçi olan yerlerde işçi analarını ve çocuklarını korumak. Hayatını çalışarak geçiren işçi anaları için iş bölgelerinde Kreşler açmaya devam edeceğiz.”[31]
1935 CHP Programı’ndan bir bölüm
Şimdi soruyorum! Türkiye Cumhuriyeti’nin Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birkaç fotoğraftan ve reklamdan, afişten yola çıkarak Atatürk’ün çocuklara bira içirdiğini iddia ediyorsunuz da, mesela neden onlarca belgeden yola çıkarak Atatürk Cumhuriyeti’nin çocuklar için ANA KUCAKLARI ve SÜT DAMLALARI gibi kurumlar kurup çocuklara şişe şişe süt dağıttığını söylemiyorsunuz? Neden gerçeği çarpıtıyorsunuz?
Sinan Meydan
Odatv.com
Mune sanırım 10cu sayfadaki makaleyi yazmakla suçlanıyorum. bir bakarsın kim yazmış:)