En Yeni Kitaplar/Son kanlar

arkadaşlar ben genellikle roman okumayı seviyorum ama şimdi birazda kişisel gelişim tarzında kitap okuyayım diyorum. son olarak en son yürekler ölür- canan tan ı okudum.harika bir kitap.kişisel gelişim olarak hangi kitapları tavsiye edebilirsiniz
 

Doğan Cüceloğlu "insan insana" .. sakin , duru bir anlatım .. ve düşündüren nüanslar,
Kadır Özer "ben değeri tiryakiliği" .. düşünmeye zorlayan bir uslup ile, kendi içinde yüzdürüyor.. tekrar tekrar okunası bir kitap.. dirilten bir kaynak..
Erich From hocanın tüm kitapları..
Leo Buscaglıa .. öyle dingin bir anlatımı var ki.. anladığınızı anlamadan anlıyabiliyorsunuz..
yani ben çok sevdim..
bir de Osho.. Osho felsefesine şapka çıkartırım, büyülüyor beni adeta ..

pc den okumayı seviyorsan, e-kitap olarak da indirebileceklerin vardır muhakkak.. googleden bulabilirsin..
 



teşekkürler
 
bence suç ve ceza güzel kitaptı, başka hmm ayşe kulinden füreya önerebilirim okumayı sevenler için güzel kitaptı, yabancı olarak tess gerritsen cerrah öneririm heyecanlı bi kitaptı, alacakaranlık serisini okumadım en yakın zamanda okumayı düşünüyorm
siz ne tür kitaplardan hoşlandığınızı da eklerseniz ona göre kitap önerebilirim, sizinde önerilerinizi bekliyorum, ben belli bir tür okumam ama bu ara çok akıcı diğer sayfayı merak edeceğim ve hızlı bitecek bir kitap okumak istiyorm..
 
evet kızlar suc ve ceza mukemmeldı uzun zaman once okumustum ama hala her satırı aklımda elınden bırakamıcagınız bır kıtap cok ders cıkarılcak emın olun
 


AÇLIK OYUNLARI
Suzanne Collins

KAZANMAK ÜN VE TALİH, KAYBETMEK İSE KESİN ÖLÜM ANLAMINA GELİR. BU OYUNUN GALİBİNİN KARNI DOYACAK KAYBEDEN İSE ÖLÜMLE TANIŞACAK… AÇLIK OYUNLARI BAŞLASIN..

'Bu kitaba o kadar bağımlı kaldım ki, yemeğe çıktığımda bile kitabı yanımda taşıdım ve masanın altında okumaya devam ettim. Hikayesi beni birçok gece uykusuz bıraktı çünkü bitirdiğimde bile, yatakta bu kitabı düşünmeye devam ettim. Açlık Oyunları kesinlikle büyüleyici.'
—Stephenie Meyer

'Elimden bir türlü bırakamadım… Bağımlısı oldum.'
—Stephen King


Not : Tavsiye üzerine okuduğum kitaplardandır. Yine fantastik bir dünyada değişik bir konu. Anlatım akıcı. Tavsiye ederim.
 
Katre-i Matem
İskender Pala




Roman, müzayededen alınan elyazması bir kitabın hikâyesi olarak başlıyor. Okurlar, bu elyazması kitabın açtığı kapıdan içeri giriyor, bir devre adını veren lalenin izinde İskender Pala'nın yarattığı etkileyici ve büyüleyici bir atmosferin içinde yol alıyor.

İstanbul bu romanda, karmaşası, heyecanı, isyanları, kalabalığı ile lalelere bürünüyor. Öyle ki lale sadece bir çiçek değil, bir yaşayış tarzı, estetik bir tavır, kültürel ve tarihsel bir birikim olarak İstanbul'u, hatta tüm Osmanlı'yı çevreliyor. İstanbul, doğal tüm güzelliklerinin, mimari şaheserlerinin tarihî debdebesi ile beraber lalezarlara, lale yarışlarına, lale şiirlerine bezeniyor; lalelerin şehri, renklerin şehri, yaprakların şehri haline dönüşüyor.

İskender Pala, Katre-i Matem'de usta kalemiyle lalelere bezediği İstanbul'da kavuşup doyulamayan, kavuşulamayıp yakan aşkların elemli ve Osmanlı hallerini de tüm ıstırap ve coşkularıyla anlatıyor. Sevdiğini, aşklarının ilk gecesinde kaybeden Şahin'in macerasını anlatan roman, bu kaybın ardındaki esrarı çözmek için külhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanlı sarayına kadar gidiyor. İşte bu yolculuk, okuru hiç ummadığı yerlerde hiç ummadığı maceralarla karşılaştırıyor.

Cinayetlerin gölgesiyle giderek gizemli bir hal alan olaylar Lale Devrine nihayet veren Patrona Halil İsyanının yakıcı siyasal çalkantılarıyla birlikte çözülmeye başlıyor.

Kalemimi hokkaya bandırdığım şu anda –ki Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'yı canından; Sultan III. Ahmet'i de tahtından eden cehennemden nişan Eylül İhtilali'nin üzerinden henüz iki hafta geçti- şahit olduğum olayları yazıp yazmamakta kararsız sayılırım.

Bilemiyorum. Yazmak gerektiğini düşündüğüm şeyler bir bakıma devlete ait sırları ifşa etmek gibi bir ihanetin ağırlığını da vicdanıma yükleyecek. Öte yandan Şark'ın kutsal çiçeği laleye dair yorumlarda bulunacak ve belki şükufeciyan esnafını gücendirmiş de olacağım.

Ama birisi çıkıp yiğit Şehzade Ahmet'i, aşağılık isyancıların yaptıklarını, cennete benzeyen İstanbul'u ve Sadabat'ın laleye kattığı zarafeti anlatmazsa bu dahi tarihe ve şehre haksızlık sayılır.

kitap tanıtımları alıntıdır.
 
Kötü Karma
David Safier




Almanya'yı kasıp kavuran, satış rekorları kıran, okuyan herkese vay canına dedirten müthiş kitap. İnanıyoruz ki Safier'in bu romanı bugüne kadar okuduğunuz kitapların hepsinden daha fazla tat verecek.

Öldükten Sonra Dünyaya Bir Daha Gelmek Mi
Yıldızların gecesi yaklaşıyor. Almanya'nın önde gelen program sunucusu Kim Lange'ye Alman TV Ödülü verilecektir. Utanç verici fiyasko gösterinin ardından Kim kocasını aldatır. Aynı akşam Rus Uzay İstasyonu'nundan bir parça tam da bizim seçkin sunucunun başına düşer.
Parıltılı bir ışık, tüm anıların bir film şeridi gibi akması ve yeni bir hayat. 6 ayakçık, yuvarlak bir kafa, abartılı uzun antenler. Kim şaşkınlık içindedir. Çekici bir bayandan, sıradan bir karıcaya dönüşmek! Öteki dünyada, hayatında ne kadar çok kötü karma biriktiğini öğrenir; kızını ihmal etmiş ve kocasını aldatmıştır. Bu yüzden birinci aşamaya dönmek zorundadır. Büyük karınca Budha'sı ortaya çıkar ve onu teselli etmeye çalışır. 'Hitler ve yandaşları gibi gerçek kötü adamlar bedel ödemek için bağırsak mikrobu olarak yeniden doğmuşlardır.' Elbette bu, henüz yeni reenkarne olmuş biri için çok da teselli edici değildir. Dünyaya yeniden insan olarak gelebilmesi için iyi karmalar biriktirmelidir.

'Vay canına! Birçok kitap okutum fakat bu gerçekten elime geçen kitapların en iyisi. Görüyoruz ki fazla söze görek yok. Kesinlikle muhteşem!'
Ravi Unger, Amazon.com

'Dikkat çekici, absürd, komik, üzücü… Safier'in bu muhteşem karışımı tatsız romanların sınırlarını altüst ediyor.'
Publishing Trends

' Çılgınca, dahice, kesinlikle çok komik ve eğlenceli!'
Bild
 
Koloni
Jean Christophe Grange



Grangé'nin uzun zamandır beklenen romanı...
Soluğunuzu kesen tempo, heyecan ve gerilim hiç bitmeyecek!

Onlar Çocuktular...
En mükemmel elmasların saflığındaydılar...
Ne ufak bir lekeleri...Ne de en ufak bir kusurları vardı...
Ve ne de en ufak bir günahları...
Ama onların saflığı kötülüğün saflığıydı...

Paris'te bir Ermeni katedralinde işlenen bir cinayet. Kan yok, cinayet aleti yok, yara bere yok…
Biri yaşlı ve huysuz emekli bir polis, diğeri Çocuk Bürosu'nda görevli, ancak açığa alınmış uyuşturucu müptelası genç bir polis. Bu ikisi, gitgide hunharca bir hal alan ve peşpeşe işlenen cinayetlerin katilini veya katillerini bulmak için birlikte çalışmak zorundadır. Birbirlerine ihtiyaçları vardır, birbirlerini tamamlamaktadırlar. Ancak bu cinayetler sıradan bir seri katilin işi değildir. Gizli servisler, naziler,Yahudiler, ülke içinde ülkeler, ve 'siyah bölgeler'… Sanki birileri bir şeyleri gizlemek istemektedir.

Fransa'nın göbeğinde başka bir ülke olabilir miydi?
Bu ülkeye kim veya kimler göz yumuyordu?
Burada neler yapılmaktadır?
Kaçırılan çocuklar ile öldürülenler arasındaki bağ nedir?
İki polisin çabası cinayetleri açığa kavuşturmaya yetecek midir?
Yoksa…

KİTAP TANITIMLARI ALINTIDIR.
 
Bin muhteşem güneş-Halit hüseyni.. okuyan var mı kızlar aranızda..ben merak ettim internetteki yorumları okuyunca ..
 


On günlük Noel ve yılbaşı tatili boyunca uzak ve pahalı Castle Spa'da başarılı kadınların buluşması var. Hiç biri daha önceden birbiriyle tanışmamıştı. Gidecek evleri yok muydu? Neden hayatlarını beklemeye alıyorlardı? Belki de Botox, aromaterapi ve her çeşit lüks içersinde hayatlarına yeni bir anlam kazandırabileceklerini düşünerek gelmişlerdi buraya. Ama yine de bildiklerini okudular: Bir yandan Jakuzinin keyfini çıkarırken, diğer yandan şampanya içip, yemelerine izin verilen havyar ve yasak çikolataları yiyerek, şaşırtıcı ve ayıp sayılabilecek hayat hikâyelerini birbirlerine anlattılar. Belki de daha iyi bir terapi yöntemi bulmuşlardı. Peki kimdi bu kadınlar? ‘Öteki-ben'i huysuz kadın olan Savaş Muhabiri Yalnızlığı ve kalp kırıklarıyla Uluslararası Konferans Konuşmacılarının Kraliçesi Çaresizliğini makyajla kapatmak isteyen, Yunan hapishanesinden yeni çıkmış Vitrin Eşi ıkizler ve karıştırılan kimliklerin hikâyesiyle Beyin Cerrahı Karakterlerinin kendisini yazdığını düşünen Hollywood Senaristi Kadının mı erkeğin mi seksten daha fazla zevk aldığını bir o bilir: Bir zamanlar erkek olan Yargıç En büyük korkuları gerçeğe dönen Komplo Teorisyeni Neden bir korumaya ihtiyacı olduğu bilinmeyen Liverpoollu Bakire Manikürcü Külkedisinin aksine kendisi mağdur olan Üvey Anne Esprili, şefkatli, rastlantı sonucu şehvetli, on gün süren hikâyeleriyle, kitabını döneminin kadınlarına ithaf etmiş Bocaccio'nun Decameron'una selam eden Fay Weldon'ın yeni parlak romanı. Erkekler şehvetli hikâyelerini anlatmakta özgürken, kadınlar kendilerininkini ketumluk örtüsünün altına saklamaya zorlanıyorlar. Buna karşın Weldon'ın kadınları, bugünün kadınları: onlar için ketumluğun örtüsü yok



Yaşamının kurgulanmış ve büyük ölçüde cinsellikle dolu uyarlaması olan ilk romanı bir anda çok satanlar arasına girdikten sonra, takma adla bilimkurgu romanları yazmaya başladı.

Kızı Joy’un yetişkinliğe kabul töreninin hazırlıkları başladığında, Cannie’nin hayatında her şey yolunda gidiyordu. Ama Joy, annesinin yıllar önce yazdığı romanı keşfedip de bir anda kendini, dünyaya gelmesiyle ilgili gerçek hikâyeyle karşı karşıya bulunca her şey değişecekti. Weiner’ın parlak zekâsını yansıtan diyalogları, modern hayata dair keskin gözlemleri ve hem komik hem de insanı rahatlatan duyarlılığıyla, Karmaşık ılişkiler aşk, kayıplar ve güçlü aile bağları üzerine unutamayacağınız bir hikâye.

“Weiner, sıcacık bir yüreğe ve toplumsal etkileşim konusunda hınzırca bir mizah anlayışına sahip. Evet, eğlendirmek için yazıyor ama empati kurmaktan da geri kalmıyor.” – BALTIMORE SUN

Weiner, kadınların hayatına dair kuvvetli sezgileriyle sadakat, özsaygı ve kimlik gibi ciddi temaları bol kahkahalı mizahın içinde harmanlıyor.” – THE PHILADELPHIA INQUIRER


kizlar bugun bu iki kitabi aldim guzele benziolar bakalim
 

Robin Sharma, aile bilgeliği ile ilgili kafa yormuş bu kitabında. Ailede liderlik nasıl sağlanır, evlilik nasıl daha anlamlı hale gelir ve çocukların liderlik özellikleri nasıl ortaya çıkarılırı anlatmaya çalışıyor kitap.
 


Haremden saltanata giden tehlikeli yolda yürüyen bir kadın.

Hürrem, tarihi gerçekler ve kimi gerçek karakterler kullanılarak kurgulanan bir roman ve yazarımız Demet Altınyeleklioğlu, kendi hayalgücünün ürettiği müthiş bir Hürrem hikayesi anlatırken, 16. Yüzyılın saray atmosferine, kokusuna, rengine, dokusuna ve duygusal haritasına da yeniden hayat veriyor 16. yüzyılın özellikle ilk yarısına hiç kuşkusuz

Osmanlı Hakanı Kanuni Sultan Süleyman, ıngiltere Kralı Sekizinci Henry ve Kutsal Roma Germen ımparatoru Şarlken damgasını vurmuştu. Bu hükümdarların iktidar mücadesi ve savaşları kadar aşkları da tarihin seyrini değiştirdi. Sultan Süleyman ve güzel cariyesi Hürrem, Sekizinci Henry’nin başını kestirerek öldürdüğü iki kraliçesinden biri olan Anne Boleyn ve Şarlken’in Avrupa’yı din savaşlarına sürüklemesinde

başrolü oynayan karısı Isabella…

Birbirini tanımayan bu üç güzel kadının, hemen hemen aynı yıllarda iktidar mücadelesi verdiği üç saray, romanlara, filmlere, TV dizilerine ilham veren büyük aşklara, inanılmaz entrikalara, komplolara, kanlı cinayetlere sahne oldu.

Fakat bu öykülerin hiçbiri; haremle, dünyanın en kudretli hükümdarı

Sultan Süleyman arasındaki tehlikeli yolda yürüyen

Hürrem’in macerası kadar masalsı değildi...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…