- 12 Temmuz 2006
- 35.006
- 30.350
- 60
Emziren kadınların çoğu yeterince vitamin ve mineral alamadığını düşünüp ek gıdalarla bu durumu takviye etmeyi düşünür. Peki bunun bilimsel doğruluğu nedir?
Emzirme döneminin özellikle başlarında anneler, hem sütlerini artırmak için hem de emzirme döneminde iyi beslenmek gerektiğini düşündükleri için, yiyip içtiklerine özen göstermeye çalışırlar. Bu düşünce, biraz da çevrenin katkısıyla desteklenir. Aile yakınları emziren anneye, “Sen emziriyorsun, iyi beslenmelisin!” ya da “Şunları yemelisin ki sütün olsun!” derler. Anneler bu önerilerin doğru olup olmadığını sınamak için araştırma yapmaya yönelirler ve çoğu zaman okuduklarının da düşüncelerini desteklediğini görebilirler. Anne, düzenli ve sağlıklı beslenemez ise yeterli sütü üretemeyeceğini düşünür. Bu öneriler, annede bir baskı oluşturarak vücuduna ve sütüne olan inancını zedeleyebilir. O nedenle, bilimsel olarak bu konunun doğru olup olmadığını ele almak oldukça önemlidir. Öyleyse, emziren annenin gerçekten besin desteğine ihtiyacı var mıdır?
Bir anne, emzirme döneminde olsun ya da olmasın iyi beslenmeyi elbette tercih edebilir. Ancak, anneye emzirme uğruna iyi beslenmeye ihtiyacı olduğuna dair bir ısrar, haklı ve doğru değildir. Tüm anneler, ciddi bir beslenme yetersizliği (malnourished) yaşasalar dahi, bebeklerinin normal gelişimini destekleyecek yeterli miktarda süt üretebilirler. Çünkü, Wiessinger’in de dediği gibi, “Gerçek şudur ki, emzirmek normalden fazla bir şey değildir.”
Bunu bilimsel olarak kısaca açıklayalım.
Yapılan araştırmalar sonucunda, emziren ve emzirmeyen kadınlar arasında bazal metabolizma hızında ve toplam enerji harcamada anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Ancak, emziren bir annenin süt üretimi, kilo kalori değeri olarak göz önünde bulundurulduğunda, eğer gebelik dönemindeki kilo alımı düşük ya da normal düzeyde ise, günde toplam 500 kcal ek enerji alımı önerilmektedir. Dikkat ederseniz bu, bir besin desteği önerisi değildir. Sadece, günlük atıştırmalıklar içerisinde 500 kcal ek enerji alabilirsiniz, denmektedir. Yani, 2 bardak meyve suyu, 2 kalın dilim ekmek ya da bir paket bisküvi ek enerji alımı için yeterlidir. Bir kadının ortalama günlük kalori ihtiyacı 1.400 – 1.800 arasıdır ve emziriyorsanız 500 kcal buna eklemelisiniz denir.
Peki siz, klasik bir Türk Kahvaltısının 1000 kalori civarında olduğunu biliyor muydunuz? Günün geri kalan öğünlerinin kalori değerlerini de gözden geçirdiğinizde, ek kaloriye ihtiyacınız olup olmadığını değerlendirebilirsiniz. Ayrıca şunu da belirtelim, bir kadının gebelik döneminde 15 kg üzeri kilo almış ise, enerji depo düzeyine göre ek enerji alım oranı düşebilir ya da hiç gerekmeyebilir.
Öyleyse, piyasada annelere sunulan emziren anne içeceklerinin üzerinde belirtilen, “Emziren her anne vitamin ve mineral kaybı yaşar. Yeterli ve dengeli beslenmenin yanı sıra her gün bir bardak bu içecekten içmelidir. Bu dönemde emziren annelerin besin ihtiyacı normal döneme göre daha fazladır” sözlerinin, bilimsel olarak doğru olmadığını söylemek mümkündür.
Sevgili anneler, besin ihtiyacı ve kalori ihtiyacı farklı şeylerdir. Kalori ihtiyacı, sizin çayınıza attığınız 2 kesme şekerden de, içtiğiniz ayranın tuzu ve yağından da karşılanır. Oysaki, piyasadaki emziren anne içecekleri size A, C, D, E, vitaminleri; folik asit, kalsiyum, demir takviyesi sunar ve aslında emziren bir annenin bu besinleri fazladan almaya hiç ihtiyacı yoktur.
Neden mi?
A vitamini iki faklı kaynaktan alınabilir: hayvansal kaynaklardan alınan retinol (karaciğer, tam yağlı süt ve yumurta) ve vücutta daha sonra retinole dönüştürülen bir provitamin olarak karoten (sarı ve yeşil sebze ve meyveler). Anne sütü, A vitamini açısından mükemmel bir kaynaktır. Hatta emzirme dönemini uzun yıllar devam ettiren bebekler için anne sütü, A vitamini açısından en önemli kaynağı oluşturmaya devam eder. Bir adet çiğ havuç bir yetişkinin günlük A vitamini ihtiyacının 3 katını karşılar. A vitamini vücutta depo edilen bir vitamin olduğundan her gün alınması şart değildir. Bu nedenle de yetersizlik belirtileri, ancak çok uzun bir süre A vitamini alınmadığı takdirde ortaya çıkar.
C vitamini, vücutta üretilemediği için sebze ve meyvelerden alınması gereken bir antioksidandır. Günlük öğünlerimizde yer alan ekşi meyveler, yeşil yapraklı sebzeler, domates, patates gibi besinler C vitamini kaynaklarıdır. Örneğin, salatanıza sıktığınız yarım adet limon günlük ihtiyacı karşılar. C vitamini fazladan alınması gereksiz kabul edilen bir vitamindir. Çünkü, fazlası vücuttan atılır, depolanmaz. Annenin C vitamini değerlerinden bağımsız olarak sütünde bulunan C vitamini ise, bebeği için yeterlidir.
D vitamini, bebeğin kemik, fosfor, hücre, kas, solunum, kardiyovasküler ve beyin fonksiyonları açısından son derece önemli bir vitamindir. Balık yağı ve güneş, D vitamini kaynaklarındandır. D vitamininin en önemli kaynağı olan güneş, ülkelere, mevsimlere ve saatlere göre değişiklik gösterir. Annenin D vitamini değerlerinden bağımsız olarak tercihen bebeğe D vitamininin dışarıdan verilmesinde fayda vardır.
E vitamini, hücre zarlarını oksidasyondan koruyan yağda çözünen bir antioksidandır. Bebekler için hem kolostrum hem de olgun süt, mükemmel bir E vitamini kaynağıdır. Günlük yiyeceklerde yeterli miktarda bulunduğundan insanlarda yetersizlik belirtilerine sıklıkla rastlanmamaktadır. Bu nedenle de takviye alımı gerekli görülmez.
Folik asit, bilindiği gibi gebelik döneminde doktor tavsiyesi üzerine kullanılan bir B grubu vitaminidir. Çoğu zaman gebelik öncesi dönemde annenin beslenme düzeni yeterli ise, gebelikte takviye alımı gerekli görülmeyebilir. Kimi anne, bu vitamini sentetik değil, doğal yollarla almayı tercih eder. Emzirme dönemindeki bir annenin ise, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve tahıllar gibi günlük yiyeceklerden kolaylıkla alabileceği bir vitamindir.
Yetişkin bir insan vücudunda ortalama 3-5 gram demir bulunur. Demirin çoğunluğu kanda ve kırmızı kan hücrelerinde hemoglobinde bulunur. İnsan sütündeki demir miktarı ise, inek sütünün beş katıdır. Bio-yararlılığı oldukça yüksek olan demirin, emzirme döneminde fazladan alımına gerek görülmez. Ayrıca anne sütünde bulunan yüksek laktoz ve C vitamini demir emilimine yardımcıdır.
Emzirmekle kalsiyum kaybetmezsiniz
İnsan sütündeki minerallerin emilimi, metabolizmayı ve boşaltımı olumlu etkileyen çok yüksek bio-yararlanıma sahiptir. Annenin emzirme döneminde bilinenin aksine fazladan kalsiyum almasına kesinlikle ihtiyaç yoktur. Çünkü, anne sütündeki kalsiyum konsantrasyonu trabekular kemik metabolizmasından (omurga ve uzun kemiklerin ucu) gelir ve idrarla da atılır. Ayrıca anne sütünün miktarı ve kalsiyum arasında hiçbir ilişki yoktur. Eğer bir annenin kemik kalsiyum oranı normal ise, sütündeki değerler de normal olacaktır. Bu normal değerler için, bir yetişkinin günlük alması gereken kalsiyum oranından fazlasına ihtiyaç yoktur. Ayrıca, emzirme döneminde bir annenin yüksek kalsiyum kaybettiği ve bunu tamamlaması gerektiği düşünülür. Aksine, bir grup genç anne arasında yapılan bir araştırmada, emziren annelerin kemik yoğunluğu, emzirmeyen annelere oranla yıllar sonra dahi çok daha yüksek çıkmıştır. Buna göre, vücuttaki kalsiyum oranının emzirmekle kaybedilmediğini söylemek mümkündür.
Özetle, emzirme dönemindeki bir annenin de, bir yetişkinin ortalama günlük besin ihtiyacından fazlasına ihtiyacı yoktur. Çünkü emziren anne, bebeğini emzirerek son derece doğal bir fizyolojik eylemi gerçekleştiriyordur. Anneye, emzirme sürecinin fazladan bir şeyler yapılması gereken bir dönemmiş gibi düşündürmek, emzirmenin normal olan doğasını bozabilir. Milyonlarca yıllık insan türünün devamlılığı bize göstermiştir ki, bir annenin emzirme döneminde yeterli sütü üretebilmesi için, bebeğini bol bol emzirmekten ve bebeğiyle sık sık ten teması kurmaktan başka yapması gereken bir şey yoktur. Annenin ihtiyacı bebeği, bebeğin de ihtiyacı annesidir.
hthayat.com
Emzirme döneminin özellikle başlarında anneler, hem sütlerini artırmak için hem de emzirme döneminde iyi beslenmek gerektiğini düşündükleri için, yiyip içtiklerine özen göstermeye çalışırlar. Bu düşünce, biraz da çevrenin katkısıyla desteklenir. Aile yakınları emziren anneye, “Sen emziriyorsun, iyi beslenmelisin!” ya da “Şunları yemelisin ki sütün olsun!” derler. Anneler bu önerilerin doğru olup olmadığını sınamak için araştırma yapmaya yönelirler ve çoğu zaman okuduklarının da düşüncelerini desteklediğini görebilirler. Anne, düzenli ve sağlıklı beslenemez ise yeterli sütü üretemeyeceğini düşünür. Bu öneriler, annede bir baskı oluşturarak vücuduna ve sütüne olan inancını zedeleyebilir. O nedenle, bilimsel olarak bu konunun doğru olup olmadığını ele almak oldukça önemlidir. Öyleyse, emziren annenin gerçekten besin desteğine ihtiyacı var mıdır?
Bir anne, emzirme döneminde olsun ya da olmasın iyi beslenmeyi elbette tercih edebilir. Ancak, anneye emzirme uğruna iyi beslenmeye ihtiyacı olduğuna dair bir ısrar, haklı ve doğru değildir. Tüm anneler, ciddi bir beslenme yetersizliği (malnourished) yaşasalar dahi, bebeklerinin normal gelişimini destekleyecek yeterli miktarda süt üretebilirler. Çünkü, Wiessinger’in de dediği gibi, “Gerçek şudur ki, emzirmek normalden fazla bir şey değildir.”
Bunu bilimsel olarak kısaca açıklayalım.
Yapılan araştırmalar sonucunda, emziren ve emzirmeyen kadınlar arasında bazal metabolizma hızında ve toplam enerji harcamada anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Ancak, emziren bir annenin süt üretimi, kilo kalori değeri olarak göz önünde bulundurulduğunda, eğer gebelik dönemindeki kilo alımı düşük ya da normal düzeyde ise, günde toplam 500 kcal ek enerji alımı önerilmektedir. Dikkat ederseniz bu, bir besin desteği önerisi değildir. Sadece, günlük atıştırmalıklar içerisinde 500 kcal ek enerji alabilirsiniz, denmektedir. Yani, 2 bardak meyve suyu, 2 kalın dilim ekmek ya da bir paket bisküvi ek enerji alımı için yeterlidir. Bir kadının ortalama günlük kalori ihtiyacı 1.400 – 1.800 arasıdır ve emziriyorsanız 500 kcal buna eklemelisiniz denir.
Peki siz, klasik bir Türk Kahvaltısının 1000 kalori civarında olduğunu biliyor muydunuz? Günün geri kalan öğünlerinin kalori değerlerini de gözden geçirdiğinizde, ek kaloriye ihtiyacınız olup olmadığını değerlendirebilirsiniz. Ayrıca şunu da belirtelim, bir kadının gebelik döneminde 15 kg üzeri kilo almış ise, enerji depo düzeyine göre ek enerji alım oranı düşebilir ya da hiç gerekmeyebilir.
Öyleyse, piyasada annelere sunulan emziren anne içeceklerinin üzerinde belirtilen, “Emziren her anne vitamin ve mineral kaybı yaşar. Yeterli ve dengeli beslenmenin yanı sıra her gün bir bardak bu içecekten içmelidir. Bu dönemde emziren annelerin besin ihtiyacı normal döneme göre daha fazladır” sözlerinin, bilimsel olarak doğru olmadığını söylemek mümkündür.
Sevgili anneler, besin ihtiyacı ve kalori ihtiyacı farklı şeylerdir. Kalori ihtiyacı, sizin çayınıza attığınız 2 kesme şekerden de, içtiğiniz ayranın tuzu ve yağından da karşılanır. Oysaki, piyasadaki emziren anne içecekleri size A, C, D, E, vitaminleri; folik asit, kalsiyum, demir takviyesi sunar ve aslında emziren bir annenin bu besinleri fazladan almaya hiç ihtiyacı yoktur.
Neden mi?
A vitamini iki faklı kaynaktan alınabilir: hayvansal kaynaklardan alınan retinol (karaciğer, tam yağlı süt ve yumurta) ve vücutta daha sonra retinole dönüştürülen bir provitamin olarak karoten (sarı ve yeşil sebze ve meyveler). Anne sütü, A vitamini açısından mükemmel bir kaynaktır. Hatta emzirme dönemini uzun yıllar devam ettiren bebekler için anne sütü, A vitamini açısından en önemli kaynağı oluşturmaya devam eder. Bir adet çiğ havuç bir yetişkinin günlük A vitamini ihtiyacının 3 katını karşılar. A vitamini vücutta depo edilen bir vitamin olduğundan her gün alınması şart değildir. Bu nedenle de yetersizlik belirtileri, ancak çok uzun bir süre A vitamini alınmadığı takdirde ortaya çıkar.
C vitamini, vücutta üretilemediği için sebze ve meyvelerden alınması gereken bir antioksidandır. Günlük öğünlerimizde yer alan ekşi meyveler, yeşil yapraklı sebzeler, domates, patates gibi besinler C vitamini kaynaklarıdır. Örneğin, salatanıza sıktığınız yarım adet limon günlük ihtiyacı karşılar. C vitamini fazladan alınması gereksiz kabul edilen bir vitamindir. Çünkü, fazlası vücuttan atılır, depolanmaz. Annenin C vitamini değerlerinden bağımsız olarak sütünde bulunan C vitamini ise, bebeği için yeterlidir.
D vitamini, bebeğin kemik, fosfor, hücre, kas, solunum, kardiyovasküler ve beyin fonksiyonları açısından son derece önemli bir vitamindir. Balık yağı ve güneş, D vitamini kaynaklarındandır. D vitamininin en önemli kaynağı olan güneş, ülkelere, mevsimlere ve saatlere göre değişiklik gösterir. Annenin D vitamini değerlerinden bağımsız olarak tercihen bebeğe D vitamininin dışarıdan verilmesinde fayda vardır.
E vitamini, hücre zarlarını oksidasyondan koruyan yağda çözünen bir antioksidandır. Bebekler için hem kolostrum hem de olgun süt, mükemmel bir E vitamini kaynağıdır. Günlük yiyeceklerde yeterli miktarda bulunduğundan insanlarda yetersizlik belirtilerine sıklıkla rastlanmamaktadır. Bu nedenle de takviye alımı gerekli görülmez.
Folik asit, bilindiği gibi gebelik döneminde doktor tavsiyesi üzerine kullanılan bir B grubu vitaminidir. Çoğu zaman gebelik öncesi dönemde annenin beslenme düzeni yeterli ise, gebelikte takviye alımı gerekli görülmeyebilir. Kimi anne, bu vitamini sentetik değil, doğal yollarla almayı tercih eder. Emzirme dönemindeki bir annenin ise, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve tahıllar gibi günlük yiyeceklerden kolaylıkla alabileceği bir vitamindir.
Yetişkin bir insan vücudunda ortalama 3-5 gram demir bulunur. Demirin çoğunluğu kanda ve kırmızı kan hücrelerinde hemoglobinde bulunur. İnsan sütündeki demir miktarı ise, inek sütünün beş katıdır. Bio-yararlılığı oldukça yüksek olan demirin, emzirme döneminde fazladan alımına gerek görülmez. Ayrıca anne sütünde bulunan yüksek laktoz ve C vitamini demir emilimine yardımcıdır.
Emzirmekle kalsiyum kaybetmezsiniz
İnsan sütündeki minerallerin emilimi, metabolizmayı ve boşaltımı olumlu etkileyen çok yüksek bio-yararlanıma sahiptir. Annenin emzirme döneminde bilinenin aksine fazladan kalsiyum almasına kesinlikle ihtiyaç yoktur. Çünkü, anne sütündeki kalsiyum konsantrasyonu trabekular kemik metabolizmasından (omurga ve uzun kemiklerin ucu) gelir ve idrarla da atılır. Ayrıca anne sütünün miktarı ve kalsiyum arasında hiçbir ilişki yoktur. Eğer bir annenin kemik kalsiyum oranı normal ise, sütündeki değerler de normal olacaktır. Bu normal değerler için, bir yetişkinin günlük alması gereken kalsiyum oranından fazlasına ihtiyaç yoktur. Ayrıca, emzirme döneminde bir annenin yüksek kalsiyum kaybettiği ve bunu tamamlaması gerektiği düşünülür. Aksine, bir grup genç anne arasında yapılan bir araştırmada, emziren annelerin kemik yoğunluğu, emzirmeyen annelere oranla yıllar sonra dahi çok daha yüksek çıkmıştır. Buna göre, vücuttaki kalsiyum oranının emzirmekle kaybedilmediğini söylemek mümkündür.
Özetle, emzirme dönemindeki bir annenin de, bir yetişkinin ortalama günlük besin ihtiyacından fazlasına ihtiyacı yoktur. Çünkü emziren anne, bebeğini emzirerek son derece doğal bir fizyolojik eylemi gerçekleştiriyordur. Anneye, emzirme sürecinin fazladan bir şeyler yapılması gereken bir dönemmiş gibi düşündürmek, emzirmenin normal olan doğasını bozabilir. Milyonlarca yıllık insan türünün devamlılığı bize göstermiştir ki, bir annenin emzirme döneminde yeterli sütü üretebilmesi için, bebeğini bol bol emzirmekten ve bebeğiyle sık sık ten teması kurmaktan başka yapması gereken bir şey yoktur. Annenin ihtiyacı bebeği, bebeğin de ihtiyacı annesidir.
hthayat.com