• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Ekonomik özgürlük palavrası

Çok sevindim sizin adınıza.
İnşallah o üyeler ölüm sınırına gelmeden kurtarırlar kendilerini

1 yılı bile dolmadan bitti gitti. Umarım yasal olarak da kısa sürede biter kurtulurum. allahtan çabuk açtım gözümü
O yüzden nerde fırsatını bulsam kadınlara boşanma konusunda destek veririm.
Şiddetin hakaretin sonu gelmez. İlkinde ayrılmak boşanmak lazım
 
Yetistirilis tarzi , kiz erkek ayirimi yapmadan , kizlariniz ozgur ruhla yetistirse aileler o zaman kadinlar da boyle koca delisi olmaz , kendi ayaklari uzerinde durur
Ayni sekilde erkekler de pasam , pipilim , elini sicak sudan soguk suya sokmam vb yetistirilmese bu bdvdeki anlatilan hanzo erkeklerin de soyu tukenir
Buna en net ornek ben ve erkek kardesim , son derece feminist bir erkek kardesim ve ben varim , beni bilen biliyor zaten , bilmeyen profil fotoma baksin anlar :)
Çok hoşsunuz:) profil fotosu gayet açıklayıcı evet:KK52:
 
Ben farklı bir açıdan bakayım. Üniversite okumuş ve çalışan bir kadına “Sen artık okudun, akıllı, mantıklı bir kadın oldun, yanlış yapmazsın” gözüyle bakılır toplumda, çoğu zaman da seçimlerine saygı duyulur. Bu da kadına “Ben bilirim, akıllıyım, yanlış yapmam” tarzında bir öz güven pompalar. Bu kadın kendi tercih ettiği adamla evlenir, sanır ki o diğerlerinden farklı, geleneksel kalıpların dışında bir erkek. Oysa aşktan gözü görmemiştir hiçbir şeyi. Evlenir, olumsuzluklar yaşar ama kendisinin bunları yaşayabileceğini kabul edemez. Kendisinin de hata yapabileceğini, hatanın eğitimle ilgisi olmadığını, insani bir şey olduğunu kabul edemediği için yaşar bunları. Kendi kendine bile itiraf edemez yanlış bir seçim yaptığını, başaramadığını. Bu nedenle çeker de çeker, özellikle öğretmenler -meslekleri eğitim olduğu için- karşısındakini eğitmeye, hatalarını düzeltmeye çalışır ve bir ömür böyle geçer.

Çoğunluğun durumu bu bence.
Ben bu hisleri yaşadım, şimdi şimdi geriye döndüğümde anlıyorum ki okul ve iş hayatında başarılı olsam bile hayata dair içi bomboş bir özgüvenim varmış, halbuki hayat tecrübesi bakımından epey cahilmişim ama aşktan gözüm birşey görmemiş. Yanlış seçim yaptığımı bir süre kabullenemedim. Allahtan sonradan kabullendim ha yoksa sonum yorumunuzun sonu gibi olacaktı, çek allah çek :anne:
 
Tek başına tatil! Hayatta en az bir kez yapılması gereken bir şey. Ama ondan sonra yaptığınız diğer tatiller çok monoton geliyor o ayrı:dondurma:

Kesinlikle tavsiye ederim. Yalnız ve mutlu olmanın Nirvanası diyebilirim:halay:
Bunu kesinlikle çok istiyorum
Kendi paramla yapmam gerek ama
Elbet bir gün kavuşacağız :KK45:
 
2 üniversite mezunu arkadaşım evlenince çalışmam, bu yaşa kadar çalıştım koca parası yiyeceğim diyor ve bütün çevrem neredeyse böyle. Ben de sizin gibi düşünüyorum hatta arkadaşıma sorsanız o da öyle düşünüyorum der ama içten içe sözde erkek egemenliğine kapılabiliyor insanlar. Çaresi kesinlikle eğitim değil. kitap okumak, anlamak, görmek, farkındalık. Bunlar belirli bi yaşa gelen insanlar için yardımcı olabilir ama en önemlisi aile eğitimi diye düşünüyorum her şey ebeveynler de en başta başlıyor
 
Tek başına tatil! Hayatta en az bir kez yapılması gereken bir şey. Ama ondan sonra yaptığınız diğer tatiller çok monoton geliyor o ayrı:dondurma:

Kesinlikle tavsiye ederim. Yalnız ve mutlu olmanın Nirvanası diyebilirim:halay:
Ayyy evet ya , ne muhtesemdir yalniz tatil
Hele bir basina uzun tren yolculugu kadar zevkli bir yolculuk olamaz
 
Son 2-3 gündür KK da kocaya, sevgiliye itaat, kocam küfretti boşanamam, kocam dövdü ama aşığım, kocam öküz ama seviyorum, kocam kaltak dedi ama affettim, kocam aileme şerefsiz köpek dedi ama olsun minvalinde konular açılıyor.

Konuları açan kadınların tamamı üniversite mezunu, çalışan, 25 yaş üstü.

Bu kadınlara ne oluyor, ne yediriyorlar da bu kadar mantıksız ve saplantılı hale geliyorlar?

Gelecek nesilleri nasıl kurtaracağız?

Hiç eğitim, ekonomik özgürlük vs demeyin. Örnekler yukarıda.
Başka bir çözüm olmalı mutlaka.
Ben çocuğun çok büyük etken olduğunu düşünüyorum..çoğu kişiye bahane gibi gelebilir ama kesinlikle öyle..sürekli huzursuzluk yaşanan aileler için ya da şiddet aldatma dışındaki şeyler için bu böyle..çocuğum anne baba birarada büyüsün de varsın ben bu küfrü yutayım oluyor...ve yenilmiş olmamak için bu evlilik savaşından mağlup ayrıldığını kimse bilmesin istediğin için..yenildiğini söylemek zordur..
 
Sene 1980 olsa boşanmak korkutucu olabilirdi.
Gelinlikle girdin, kefenle çıkardın.

2018 yılında bu zihniyet yok denecek kadar azaldı.
Ama kocişim müessesesi hala 1950 lerde.
Aslında bu hanımların hiç bir engeli yok. Ekonomik özgürlükleri var kendilerini yargılayacak bir çevre yok. Ama sanırım onur gurur meselesi oluyor. Ben herşeyi başardım ama evliliği başaramadım duygusu baskın gelebiliyor. Yani ele güne kuyruğu dik tutma meselesi. Bıcak kemiğe dayananlar ya da çevreyi çok umursamayanlar boşanabiliyor. Bir de işin içinde çocuk olduğunda daha farklı b düşünme mekanizması devreye giriyor ona bişey diyemeyeceğim.
 
Sorun egitimsizlik degil ,maddi durumyetistirilme de degil aileme arkamda anlatmiyorum diyenler de var.Sorunlar ilk gunden beri olmasina ragmen ayrilmamak icin cocuk da yapamiyorlar . Gercekten nasil bir psikoloji cozemedim
 
Son 2-3 gündür KK da kocaya, sevgiliye itaat, kocam küfretti boşanamam, kocam dövdü ama aşığım, kocam öküz ama seviyorum, kocam kaltak dedi ama affettim, kocam aileme şerefsiz köpek dedi ama olsun minvalinde konular açılıyor.

Konuları açan kadınların tamamı üniversite mezunu, çalışan, 25 yaş üstü.

Bu kadınlara ne oluyor, ne yediriyorlar da bu kadar mantıksız ve saplantılı hale geliyorlar?

Gelecek nesilleri nasıl kurtaracağız?

Hiç eğitim, ekonomik özgürlük vs demeyin. Örnekler yukarıda.
Başka bir çözüm olmalı mutlaka.
Herşeyi bilirsin ama ayrilamazsin çocuğun varsa imkansız gibi o yarım kalacağına ben yarım kalayım dersin zordur tecrübe etmiş biri olarak söylüyorum. Türkiye'nin en büyük projesinde mühendisim deli değilim ama elim kolum bağlı belki de geleneksellik ama iyi bişey varsa oda çocuklarım mutlu
 
2 üniversite mezunu arkadaşım evlenince çalışmam, bu yaşa kadar çalıştım koca parası yiyeceğim diyor ve bütün çevrem neredeyse böyle. Ben de sizin gibi düşünüyorum hatta arkadaşıma sorsanız o da öyle düşünüyorum der ama içten içe sözde erkek egemenliğine kapılabiliyor insanlar. Çaresi kesinlikle eğitim değil. kitap okumak, anlamak, görmek, farkındalık. Bunlar belirli bi yaşa gelen insanlar için yardımcı olabilir ama en önemlisi aile eğitimi diye düşünüyorum her şey ebeveynler de en başta başlıyor
Ben ev hanımıyım ve koca parası yiyorum :)

Üç kızımı büyütmek istiyorum çünkü. Evlenmeden ve çocuk olmadan önce çalışıyordum. Çünkü ev işi kadını körelten bir şey.
Ye iç yat ev temizle.
Bir ömür bununla geçmez.
 
Herşeyi bilirsin ama ayrilamazsin çocuğun varsa imkansız gibi o yarım kalacağına ben yarım kalayım dersin zordur tecrübe etmiş biri olarak söylüyorum. Türkiye'nin en büyük projesinde mühendisim deli değilim ama elim kolum bağlı belki de geleneksellik ama iyi bişey varsa oda çocuklarım mutlu
Çocuklar mutlu mu gerçekten?
Eminseniz bir şey diyemem.
Çocuklar en geç 18 yaşında okumak için evden ayrılıyor.
Ondan sonra başbaşa kaldığınızda içinizi pişmanlık kaplamayacak mı acaba?
 
Umarım okursunuz...
Sosyolog Mümin Sekman yazısı
Okuduktan sonrada paylaşacağınıza inanıyorum.
Merak etmeyiniz yazı sizi yemeyecek
Siz okuyunca kendi kendinizi yiyeceksiniz
Ülkemiz Ortadoğulu bir zihniyet tarafından, Ortadoğulu bir üslupla yönetiliyor ve görünen o ki yakında tamamen Ortadoğu’ya dönüşeceğiz.
Ortadoğululuk nedir bilir misiniz?
-Ölümü yüceltip güzel yaşamayı aşağılamak Ortadoğululuktur.
-Dini yüceltip bilime kayıtsız kalmak Ortadoğululuktur.
-Lideri yüceltip, iyi sistem kurmayı aşağılamak Ortadoğululuktur.
-İmanı yüceltip aklı aşağılamak Ortadoğululuktur.
-Duyguları yüceltip mantığı küçümsemek Ortadoğululuktur.
-Müteahhitti yüceltip, mühendisi aşağılamak Ortadoğululuktur.
-Üniversiteleriyle değil, camileriyle gurur duymak Ortadoğululuktur.
-“Alnı secde görüyor” diye, zorba ve hırsız politikacılara oy vermek Ortadoğululuktur.
-İmamları yüceltip, filozofları aşağılamak Ortadoğululuktur.
-Ev kadınlığını yüceltip, kariyer yapan kadını aşağılamak Ortadoğululuktur.
-Kendi çocuklarını Amerika’da okutup, halk çocuklarını imam hatiplere zorlamak Ortadoğululuktur.
-Sözü yüksek olanı değil, sesi yüksek olanı iyi lider sanmak Ortadoğululuktur.
-Kurumsal çözümler üretmek yerine, karizmatik lidere tapmak Ortadoğululuktur.
-Hatasından öğrenmek yerine, onunla duygusal bağ kurup hayatını bataklığa çevirmek Ortadoğululuktur.
-Standart sahibi olmak yerine, düştükçe “beterin beteri var” diye kendini avutmak Ortadoğululuktur.
-Başına gelene katkısını görmek yerine, hep dış güçleri suçlamak Ortadoğululuk.
-Şeytan taşlamaktan ibadet etmeye zaman bulamamak Ortadoğululuktur.
-Kendi hayatında hiçbir başarısı yokken, sürekli atalarıyla övünmek Ortadoğululuktur.
-Sıkılmış bir yumruğun, açık bir elden daha güçlü olduğuna inanmak Ortadoğululuktur.
Yukarıdaki maddelerin birçoğunun dinle ilgili olduğunu görüyorsunuz, neden?
Çünkü ortalama bir Ortadoğulunun beyninin yüzde 75'i dinle kaplıdır. Bu yüzden diğer şeylere çok az yer kalır.
Onun zihniyetiyle ilgili söylediğiniz her şeyi, dinine saldırı sayar.
Dinle ilgili olmayan pek fikri olmadığı için, dinini ilgilendirmeyen hiçbir eleştiri yapma şansınız da yoktur!
Üstünüzü ıslatmadan, elinizle balık yakalamanın imkansızlığı gibi bir şey.
İronik bir şekilde, Ortadoğulular ülkelerinin sıkıcılığından kaçıp, nefes almak için turist olarak Türkiyeye geliyor.
Türkiyenin yöneticileri ise gittikçe ülkemizi Ortadoğululaştırıyor.
Birkaç yıldır, yılın yarısını yurt dışında geçiriyorum.
Yurt dışında, gittiğim en iyi restoranların en iyi yerlerinde hep Arap şeyhlerinin çocukları, yanlarında Rus sevgilileriyle oturduğunu görüyorum.
Kendi ülkelerini modernleştirmek yerine, modern ülkelerde hayatlarını yaşıyor, kendi halklarına da din pazarlıyorlar.
Gidip, bu adamların ülkesinde, “bu adamlar size din merkezli yaşamayı övüyor ama kendileri son derece dünyevi yaşıyor” desem, beni o diktatörlerin polislerinden önce, o yoksul insanlar linç eder.
Celladına aşık zihniyetteki insanlar için ne yapılabilir ki?
Bu açıklamayı kimseyi ikna etmek için yazmadım.
Mantığa inanmayan insanların mantıklı argümanlarla değiştirilemeyeceğini bilecek kadar tecrübeliyim.
Bu hayatta, bazıları akılla öğreniyor, bazıları acıyla.
Maalesef bu coğrafya, acıyla öğrenenlerin coğrafyası.
Benimki, sadece geleceğe dönük bir “ben dememiş miydim” notu.
Bu topraklarda, her şeyin bir gün anlaşıldığını ama hep geç anlaşıldığını biliyorum.
Hepsi bir gün neyin ne olduğunu anlarlar, ama hep geç anlarlar!
Azgelişmişlerin kaderi iki kelimede saklıdır:
İdrak gecikmesi!
Matbaanın 300 yıl geç geldiği bir topluma, mantık da olması gerekenden 30 yıl sonra geliyor. Neyin en mantıklı çözüm olduğuna karar vermeden önce 30 yıl kavga ediliyor!
"Coğrafya kaderdir" der, Ibni Haldun, bizim kaderimiz de idrak gecikmesi!
Mümin Sekman
Sosyolog
Hocam göndermiş okudum paylaşayım istedim
 
Çok ama çok güzel bir konu.Ekonomik özgürlüğü olan kadınların böyle davranması da beni sinirlendiriyor.Kadın her daim güçlü olmalı ister ekonomik özgürlüğü olsun ister olmasın ama kendine güvensin ve dik durabilsin her zaman.
 
Back