Alinti : Soru
BİR YAKINIM 5 AYLIK HAMİLE. YAPILAN 3 LÜ TARAMA TESTİNDE DOWN SENDROMU BELİRTİSİ OLABİLECEĞİ İLERİ SÜRÜLDÜ VE AMNİYOSENTEZ İLE BEBEK YATAĞINDAN SIVI ALINDI. 1 AY SONRA SONUÇ EVET VEYA HAYIR ŞEKLİNDE VERİLECEK VE DOLAYISIYLA OLUMSUZ BİR SONUÇTA (İNŞALLAH OLMAYACAĞINI DUA EDEREK) BEBEK 6 AYLIK İKEN ALINABİLECEKMİŞ. BU TAMAMEN ANNE BABANIN YETKİSİNDE. HER ŞEY ALLAHIMIZIN TAKDİRİNDE OLDUĞUNA GÖRE NE YAPILMASI GEREKLİDİR? BİR CANI HASTA OLDUĞU VAR SAYILARAK SONA ERDİRME GÜNAH SAYILMAZ MI?
Cevap :Konu gerçekten çok ciddi ve karar verilmesi de o kadar zordur. Ama insan hayatı her şeyden daha önemli. Düşünün yeni doğan bir bebeğiniz var ve dediler ki çocuk zihinsel özürlü. Ne yapardınız?
Hemen öldürelim diyebilir miydiniz?
Herhalde diyemezdiniz. Kırk günü geçen bir çocuk anne hayatını ölüme götürmüyorsa kesinlikle aldıramayız. O bizim yavrumuzdur. Nasıl kıyabiliriz. Ayrıca her şeyi veren Allah’tır. Bunlar bizim için birer imtihandır. Belki bizi denemek istiyor.
Ahirette bize şefaatçi olmasını istiyor olabilir. Çocuğun sahibi de bizim sahibimiz de Allah’tır. Bizim görevimiz onun emanetine sahip olmaktır. Hangisini iyi olacağını bilemeyiz. Bu gibi hayati konularda son sözü söyleyecek olanlar, sakat doğuma teşhis koyan doktorlarla anne baba olmalıdır elbette. Bununla beraber soruyla ilgili tespitlerimizi şöyle özetleyebiliriz:
1- Doğum kontrolü konusunu inceleyen fıkıhçıların çoğunluğu, sakat doğma ihtimaliyle çocuğun aldırılmasına sıcak bakmıyorlar, hatta sakat doğmuş bir çocuk sakat olması gerekçesiyle nasıl öldürülemezse, ana rahminde yaşamaya başlayan cenin de sakat doğma ihtimaliyle aldırılamaz, yani öldürülemez yorumunu yapıyorlar. Kaldı ki, diyorlar bazen sakat doğacak zannedilen cenin nur topu gibi sağlam bir yavru olarak da dünyaya gelebiliyor. Yahut da sakatlık derecesi yaşamasını zorlaştıracak boyutta olmuyor, kolay yaşayacak bir arıza ile çocuk hayatını sürdürebiliyor. Anlaşılan, verilecek aldırma kararında bu hususların iyi düşünülmesi gerekiyor...
2- Çocuğun aldırılması; ancak annenin hayatının tehlikeye girmesi durumunda caiz olabiliyor. Bu konuda deniyor ki: Rahimdeki ceninin hayatı henüz tam değildir. Ama annenin hayatı tamdır. Tam olan bir hayat, tam olmayan hayata feda edilmez. Öyle ise ölüm tehlikesi beliren bir annenin hayatını kurtarmak için nakıs hayatlı cenin aldırılabilir. Bu, meşru bir mazerettir. Bunda görüş birliği de vardır!..
3- Bazıları da anne hayatının tehlikesi dışında da meşru mazeretler kabul etmekte, bakamayacağı kadar fazla çocuğun bulunması halinde de (bir buçuk ayı geçmeden) aldırmayı bu meşru mazeretlerden biri olarak görmekteler.
Diğer taraftan tıp bazen yanılabiliyor. Bunun örneklerini görüyoruz. Nitekim, Ahmed Şahin hocamızın başına gelen şu olay bunun en güzel örneğidir:
Telefonun öbür ucundan gelen ses sanki imdat diye sızlanıyor gibiydi. Belli ki ciddi bir sıkıntı içindeydi.
– Hocam şükürler olsun ki size ulaşabildim, ömür boyu bana vicdan azabı çektirecek bir imzayı atmak üzereyim. Yardım edin lütfen!. dedi.. Önce şaşırdım böyle bir imza işine. Ne imzasıydı bu?
– Atacağın imza çek, senet imzası ise bizim bu konuda pek bilgimiz olmaz, dedim. Bir ah çekti:
– Keşke, dedi, çek senet imzası olsaydı. Çekten, senetten çok daha büyük olay bu. Bir insanın öldürülmesi için atacağım imza. Daha doğrusu kendi yavrumun ölümüne izin vermem için istenen imza.!. İyice şaşırdım:
– Açıklayın da şaşkınlıktan kurtarın bizi. Çocuğunuzu mu öldürtmek istiyorlar size?
– Aynen öyle, dedi. Sonra da şöyle açıkladı durumunu:
– Bir müddetten beri hamilelik kontrolleri yaptırıyorum. Son kontrolümde çocuğun sakat olacağı görüşünü benimsediler doktorlar. Bu çocuğun sağlam doğma şansı yok denecek kadar azdır, geç kalmadan aldır, dediler. Günlerdir buhranlar içindeyim. Uzatılan kağıdı imzalayıp sakat doğacak çocuğumu aldırayım mı? Yoksa sakat ta olsa doğsun mu? Yanlış bir karar verir de ömür boyu vicdan azabı çekerim diye deprasyona girdim. Çek, senet imzasıyla kıyaslanamayacak kadar büyük bir olay değil mi bu? Bana bir çıkış yolu gösterin. Aldırayım mı sakat doğma ihtimali olan çocuğumu? Yoksa sakat ta olsa doğmalı mı?.
– Bu sizinle doktorlarınızın arasında bir mesele. Durumun ciddiyetini doktorlarınız bilir. Biz ancak ilgili kitaplardaki bilgiyi aktarmakla iktifa ederiz. Başka bir etkimiz, tepkimiz olamaz!.
– Ben de onu istiyorum zaten. İlgili kitaplarımızda ne hüküm veriliyor sakat doğacak çocuk konusunda? Sakat doğma ihtimali varsa aldırılabilir, diyor mu?
– Hayreddin Karaman Hocaefendi (Hayatımızdaki İslam) kitabında, ”sakat, geri zekalı, hasta doğma ihtimallerinden dolayı çocuk aldırılamaz” diyor. Anlaşılan, sakat ta olsa hiçbir çocuğun yaşama hakkı elinden alınamaz. Ama ölü doğarsa veya doğduktan sonra ölürse ondan da kimse sorumlu tutulamaz..
– Açıkça aldırma mı diyorsunuz bana?.
– Ben bir şey demiyorum. Kararı siz verin. İmzayı siz atacaksınız. Ben sadece bildiğimi arz etmeye çalıştım... Teşekkür ederek ayrıldı telefondan.. Aradan epeyce bir zaman geçti. Bir gün yine bir telefon. Ama nefes nefese:
– Hocam iki gündür durmadan size dua ediyorum. Beni ömür boyu vicdan azabı çekeceğim bir yanlıştan kurtardınız.
– Tanıyamadım kusura bakmayın!..
– Hani sakat doğum yapma ihtimali olan biri vardı ya?. İşte ben O’yum. Siz, sakat ta olsa çocuğun yaşama hakkı elinden alınamaz, demiştiniz. Ben de sizden aldığım cesaretle, dua ederek sonucu beklemeye başladım. Şu anda Ok Meydanı hastanesindeyim. Mutluluğumu sizinle paylaşmak istiyorum. Şükürler olsun Rabbime. Sakat filan değil nur topu gibi bir oğlan çocuğu ihsan etti bana. Sağlam doğma ihtimali çok az demişlerdi. İşte o çok az gerçekleşti. Bana cesaret verdiğiniz için, size özel dualar ediyorum.
– Dileriz bütün sakat ihtimali olan doğumlar da sizin gibi mutlu şekilde sonuçlansın...
– Bu duanıza da amin diyorum. Rabbim benzerlerine de aynı mutluluğu nasip eylesin!
Sakat doğum konusuna ait bir telefon sohbetimizi takdim etmiş olduk. Bilmem iştirak ettiniz, bilmem itiraz.. Artık takdir ve tercih sizindir..
Selam ve dua ile...