Probis02
Kullanıcı üyeliğini pasifleştirmiştir.
Üyelik İptali
tek ayak cezası
Anneler Kulübü
Kayıtlı Üye
- 9 Nisan 2021
- 532
- 782
Merhaba hanımlar, uzun uzun derdimi anlatmaya ihtiyacım var okuyacak olanlara şimdiden teşekkürler.
Yaklaşık 20 gün kadar önce gece suyumun gelmesiyle doğumum başladı. Açıklık 7 cm oluncaya kadar idare ettim. 6-7 cm civarı açıklık 1-2 saat değişmeden devam etti. Ağrımın artmasına rağmen açıklığın aynı kalması bende biraz panik yarattı. Hatta o kadar ağrım artıyor ama açıklık aynı 10 cm olunca napıcam diye düşündüm. O sırada açılmamın daha fazla olmacağını bilmiyordum. Önceden de panik atak geçirmiş bir insanım ve kaygılı bir yapım var. Bir türlü kendimi sakinleştiremem. Ağrım arttıkça aslında dayanabilecek olmama rağmen panikle birlikte yüreğim sıkıştı ve duramadım. Panik olunca dehşet duygusuyla ağrının kendisine değil ama yarattığı hisse dayanamadım. Doktoru çağırdım dedim bu böyle olmaz ben yapamayacağım beni sezaryene alın. Doktor hanım beni epiduralli normal doğuma ikna etti. Ebeyle birlikte sağolsun duş aldırdılar biraz rahatladım. Epidural yapıldı ancak açılmam devam etmedi. Meğer muayenede de doktorun eline gelen bir kemik varmış ben bu açılmam niye durdu diye düşünürken o kemik açılmıyormuş. Bebeğin kafası kanaldaydı zaten. Nst de bebeğin kalp atışlarında sıkıntı olunca beni hemen sezaryene aldılar. Yani dayansamda birşey değişmeyecekmiş.
İlk kez sezaryen ile ameliyathane görmüş oldum, ne olduğunu anlamadan kesip biçtiler, oğlum doğdu. (doktorlar işini şahane yaptı aslında demek istediğim ben normal doğuma hazırlıklı olduğum için birden sezaryene girmek böyle hissettirdi.) Bebek doğduğunda kafası ince uzundu kanalda sıkışmış olduğundan sonradan düzeldi.
Akşam anestezinin etkisi geçince ağrılarım başladı ama idare edebileceğim türdendi. O gün geceye doğru sağ tarafım tutuldu. Bazı ameliyatlardan sonra böyle sıkıntılar olurmuş. 2 gün resmen çocuğu kucağıma alamadım bile. Kramp benzeri bi ağrı giriyordu kilitlenip kalıyordum. Yavrum annesini arıyordu ben kucağıma alamıyordum, o kadar paniktiki o hali hiç aklımdan çıkmıyor.
Biz doğuma eşimle gitmiştik, ben ve eşim aileden yana pek şanslı insanlar değilizdir. Ben fiziksel ve psikolojik şiddet görerek büyüdüm. Annem beni çocukken bir kere bile öpmemiştir mesela ya da sarılmamıştır. Babam da yok gibidir, sadece evde askeri düzen disiplin kuralları koyardı. Yani yardımcı olacak kimsemiz yoktu.
Neyse ben ağrım ve tutulmam olunca çok kötü oldum, oturamıyordum bile, üzerine 2 gün uykusuzluk eklenince en son dayanamayıp anneme nolur gel dedim. Sağolsun geldi ama 2 çocuk büyütmüş kadın benden daha tecrübesiz hareket etti. Bebeğin gazı olduğunu ve çıkarılması gerektiğini bile hemşirelerden öğrendim. Yine de yanımda olması bile manevi olarak güç verdi.
Daha sonra annemle birlikte eve geçtik, o ilk 1-2 gün çok zordu, ara ara ağlıyordum, bebeğe bakmayı beceremiyordum ama yine de eşim ve annem olunca ruhsal olarak dayanıyordum. Bu arada tutulmam geçti ama bu sefer sol kalçamda ağrı başladı ve topallayarak yürümeye başladım. Bu da doğumdan sonra eklemlerin gevşemesiyle alakalı bir durummuş. Yeni doğum yapmışken sezaryenle bu ağrı çok zordu. Doktor dinlen dedi ama ben kıçımın üzerine asla oturamadım.
Bunlara ek olarak bebek her ağladığında öleceğini sanıyordum, ağlamaktan katılacak gibi geliyordu. Ayrıca bebeğin yanından asla başka yere ayrılamıyordum, çocuk ölecekmiş gibi geliyordu. Hala daha hafiften öyle hissediyorum ama yönetmeye çalışıyorum
Derken oğlum 5 günlük olunca sarılığı yükseldi, 1 gece fototerapi gördü, gözüne ışık gelecek bi sıkıntı olacak diye anksiyetelerden anksiyete beğendim. Oğlumun değerleri düştü eve geldik bu sefer annem eve gideceğini söyledi. Hayatımda hiç bir şeye bu kadar üzülmedim. Kötü de olsa annemin evde olması büyük ruhsal destekti. Ev işi beklemiyorduk kendisinden bi kahvaltı bi akşam yemeği hazırlasa yeterdi. Zaten temizliğe kadın geliyor. Ki normalde 32 yaşındayım bu yaşıma kadar annemden bana bi poğaça yapmasını bile istememiştim. İlk kez birşey istedim lohusa halimle gitmesi o kadar kötü hissettirdi ki 2-3 gün sırf buna ağladım. Kendimi sıkışmış, ölecekmiş gibi hissettim.
Annem o topallayan, yürüyemeyen, yatamayan ve uykusuz halim için "Kendine bakacak kadar iyi oldun kendi işini halledersin artık" tarzı birşeyler söyledi bahane olarak. Ki doğumdan önce kızım geleyim son zamanların ben sana bakarım diye teklif etmişti bende iyi olduğum işimi kendim halledebildiğim gerekçesiyle reddetmiştim. Yani annem yine aynı annemdi ama ben o kadar muhtaçtım ki bu sefer farklı olur sanmıştım
2-3 gün daha bebeğe eşimle baktık ama ben lohusa psikolojisine iyice girdim. Nerden bebeği yaptık, hayatım bitti vs gibi klasik düşünceler aldı beni. Ayrıca o kadar iç sıkıntısı hissettim ki sıkıntıdan öleceğim sandım. Duvarlar üzerime geliyordu. Sağolsun eşim kahve yapıp balkonda beni sakinleştiriyordu. Hava alıyorduk iyi kötü.
Sonra bebeği konrtole götürdüğümüzde tekrar sarılığın yükseldiğini öğrendik ve 1 gece daha fototerapi aldı oğlum. Ayrıca doğum kilosu artmamış ve gerektiği kadar besleyememişim. Bunun vicdan azabı da beni mahvetti. Mememden emmiyordu, alıp alıp sürekli bırakıyordu. Süt sağmaktan mama hazırlamaktan oturamadım bütün gün.
Neyse fototerapiden sonra değerlerimiz düştü tekrar eve geldik bu sefer eşimde bende covit olduk. 5 gün oldu eşim odadan çıkmıyor. Ara ara yanıma maskeyle geliyor sadece. Benim çok şükür az bi boğaz ağrım dışında birşeyim yok. Oğluma maskeyle bakıyorum, çocuk doktoru yenidoğanlarda bir sıkıntı olmaz korkmayın dedi.
Böylelikle eşimden de mahrum kalmış oldum. Tek başıma bakmaya başladım, çok şükür şimdi biraz alıştım.
Normalde kamu da çalışıyordum ama bebekten önce istediğim bir bölümü okumak için istifa etmiştim. yüksek lisansa başlamıştım. Tekrar sınava girip aynı bölümün lisansını da okumaya niyetim vardı. Şİmdi ise hayatım bitmiş gibi hissediyorum. Duygularımı yönetemiyorum, kendimi çok çaresiz sıkışmış bunalmış hissediyorum. Olmasaydı diyorum ama bi yandan saçına zarar gelecek diye ödüm kopuyor.
Biraz karışık yazdım kusura bakmayın. Benzer süreçlerden geçen, geçmiş olan kişilerle konuşmak belki iyi gelir.
Yaklaşık 20 gün kadar önce gece suyumun gelmesiyle doğumum başladı. Açıklık 7 cm oluncaya kadar idare ettim. 6-7 cm civarı açıklık 1-2 saat değişmeden devam etti. Ağrımın artmasına rağmen açıklığın aynı kalması bende biraz panik yarattı. Hatta o kadar ağrım artıyor ama açıklık aynı 10 cm olunca napıcam diye düşündüm. O sırada açılmamın daha fazla olmacağını bilmiyordum. Önceden de panik atak geçirmiş bir insanım ve kaygılı bir yapım var. Bir türlü kendimi sakinleştiremem. Ağrım arttıkça aslında dayanabilecek olmama rağmen panikle birlikte yüreğim sıkıştı ve duramadım. Panik olunca dehşet duygusuyla ağrının kendisine değil ama yarattığı hisse dayanamadım. Doktoru çağırdım dedim bu böyle olmaz ben yapamayacağım beni sezaryene alın. Doktor hanım beni epiduralli normal doğuma ikna etti. Ebeyle birlikte sağolsun duş aldırdılar biraz rahatladım. Epidural yapıldı ancak açılmam devam etmedi. Meğer muayenede de doktorun eline gelen bir kemik varmış ben bu açılmam niye durdu diye düşünürken o kemik açılmıyormuş. Bebeğin kafası kanaldaydı zaten. Nst de bebeğin kalp atışlarında sıkıntı olunca beni hemen sezaryene aldılar. Yani dayansamda birşey değişmeyecekmiş.
İlk kez sezaryen ile ameliyathane görmüş oldum, ne olduğunu anlamadan kesip biçtiler, oğlum doğdu. (doktorlar işini şahane yaptı aslında demek istediğim ben normal doğuma hazırlıklı olduğum için birden sezaryene girmek böyle hissettirdi.) Bebek doğduğunda kafası ince uzundu kanalda sıkışmış olduğundan sonradan düzeldi.
Akşam anestezinin etkisi geçince ağrılarım başladı ama idare edebileceğim türdendi. O gün geceye doğru sağ tarafım tutuldu. Bazı ameliyatlardan sonra böyle sıkıntılar olurmuş. 2 gün resmen çocuğu kucağıma alamadım bile. Kramp benzeri bi ağrı giriyordu kilitlenip kalıyordum. Yavrum annesini arıyordu ben kucağıma alamıyordum, o kadar paniktiki o hali hiç aklımdan çıkmıyor.
Biz doğuma eşimle gitmiştik, ben ve eşim aileden yana pek şanslı insanlar değilizdir. Ben fiziksel ve psikolojik şiddet görerek büyüdüm. Annem beni çocukken bir kere bile öpmemiştir mesela ya da sarılmamıştır. Babam da yok gibidir, sadece evde askeri düzen disiplin kuralları koyardı. Yani yardımcı olacak kimsemiz yoktu.
Neyse ben ağrım ve tutulmam olunca çok kötü oldum, oturamıyordum bile, üzerine 2 gün uykusuzluk eklenince en son dayanamayıp anneme nolur gel dedim. Sağolsun geldi ama 2 çocuk büyütmüş kadın benden daha tecrübesiz hareket etti. Bebeğin gazı olduğunu ve çıkarılması gerektiğini bile hemşirelerden öğrendim. Yine de yanımda olması bile manevi olarak güç verdi.
Daha sonra annemle birlikte eve geçtik, o ilk 1-2 gün çok zordu, ara ara ağlıyordum, bebeğe bakmayı beceremiyordum ama yine de eşim ve annem olunca ruhsal olarak dayanıyordum. Bu arada tutulmam geçti ama bu sefer sol kalçamda ağrı başladı ve topallayarak yürümeye başladım. Bu da doğumdan sonra eklemlerin gevşemesiyle alakalı bir durummuş. Yeni doğum yapmışken sezaryenle bu ağrı çok zordu. Doktor dinlen dedi ama ben kıçımın üzerine asla oturamadım.
Bunlara ek olarak bebek her ağladığında öleceğini sanıyordum, ağlamaktan katılacak gibi geliyordu. Ayrıca bebeğin yanından asla başka yere ayrılamıyordum, çocuk ölecekmiş gibi geliyordu. Hala daha hafiften öyle hissediyorum ama yönetmeye çalışıyorum
Derken oğlum 5 günlük olunca sarılığı yükseldi, 1 gece fototerapi gördü, gözüne ışık gelecek bi sıkıntı olacak diye anksiyetelerden anksiyete beğendim. Oğlumun değerleri düştü eve geldik bu sefer annem eve gideceğini söyledi. Hayatımda hiç bir şeye bu kadar üzülmedim. Kötü de olsa annemin evde olması büyük ruhsal destekti. Ev işi beklemiyorduk kendisinden bi kahvaltı bi akşam yemeği hazırlasa yeterdi. Zaten temizliğe kadın geliyor. Ki normalde 32 yaşındayım bu yaşıma kadar annemden bana bi poğaça yapmasını bile istememiştim. İlk kez birşey istedim lohusa halimle gitmesi o kadar kötü hissettirdi ki 2-3 gün sırf buna ağladım. Kendimi sıkışmış, ölecekmiş gibi hissettim.
Annem o topallayan, yürüyemeyen, yatamayan ve uykusuz halim için "Kendine bakacak kadar iyi oldun kendi işini halledersin artık" tarzı birşeyler söyledi bahane olarak. Ki doğumdan önce kızım geleyim son zamanların ben sana bakarım diye teklif etmişti bende iyi olduğum işimi kendim halledebildiğim gerekçesiyle reddetmiştim. Yani annem yine aynı annemdi ama ben o kadar muhtaçtım ki bu sefer farklı olur sanmıştım
2-3 gün daha bebeğe eşimle baktık ama ben lohusa psikolojisine iyice girdim. Nerden bebeği yaptık, hayatım bitti vs gibi klasik düşünceler aldı beni. Ayrıca o kadar iç sıkıntısı hissettim ki sıkıntıdan öleceğim sandım. Duvarlar üzerime geliyordu. Sağolsun eşim kahve yapıp balkonda beni sakinleştiriyordu. Hava alıyorduk iyi kötü.
Sonra bebeği konrtole götürdüğümüzde tekrar sarılığın yükseldiğini öğrendik ve 1 gece daha fototerapi aldı oğlum. Ayrıca doğum kilosu artmamış ve gerektiği kadar besleyememişim. Bunun vicdan azabı da beni mahvetti. Mememden emmiyordu, alıp alıp sürekli bırakıyordu. Süt sağmaktan mama hazırlamaktan oturamadım bütün gün.
Neyse fototerapiden sonra değerlerimiz düştü tekrar eve geldik bu sefer eşimde bende covit olduk. 5 gün oldu eşim odadan çıkmıyor. Ara ara yanıma maskeyle geliyor sadece. Benim çok şükür az bi boğaz ağrım dışında birşeyim yok. Oğluma maskeyle bakıyorum, çocuk doktoru yenidoğanlarda bir sıkıntı olmaz korkmayın dedi.
Böylelikle eşimden de mahrum kalmış oldum. Tek başıma bakmaya başladım, çok şükür şimdi biraz alıştım.
Normalde kamu da çalışıyordum ama bebekten önce istediğim bir bölümü okumak için istifa etmiştim. yüksek lisansa başlamıştım. Tekrar sınava girip aynı bölümün lisansını da okumaya niyetim vardı. Şİmdi ise hayatım bitmiş gibi hissediyorum. Duygularımı yönetemiyorum, kendimi çok çaresiz sıkışmış bunalmış hissediyorum. Olmasaydı diyorum ama bi yandan saçına zarar gelecek diye ödüm kopuyor.
Biraz karışık yazdım kusura bakmayın. Benzer süreçlerden geçen, geçmiş olan kişilerle konuşmak belki iyi gelir.