bugun twitter de paylaştıgı yazısı..bence okunması gerek...
Uzun zaman önce bildiğiniz veya hatırladığınız üzere zayıflama haberlerimle gündeme bomba gibi düşmüştüm )
Bu lafa da bayılıyorum yaniii…
Ne demekse ?
Bu ülkede ve dünyada ‘bomba gibi düşmek’ lafı bir çok konuda tedirgin ederken, her türlü magazin haberinin üstüne yapıştırılan bu tanımlamadan pek haz etmiyorum doğrusu!
Ne kadar mühim olabilir ki?
Neyse, uzatmaya gerek yok.
Doğruydu işte.
Tam 15 kilo verdim.
Ardından tonlarca soru yağmuru, sayamayacağım kadar çok gazete haberi ve beni davet etmek isteyen yığınla televizyon programı geldi.
Kaçabildiğim kadar kaçtım ortalıktan, yakalanmak istediklerime ise yakalandım.
Eh! Fena haber değildi hani, 70 kilodan düştüm 56 kiloya.
Nasıl? Nasıl? Nasıl?
Hala merak edilen bu sorulara, tez cevap veriyorum.
Meraklılarına geliyor bu yazı.
Buyurun…
Öncelikle karar verdim.
Kendimi beğenmediğime, istediklerimi giyemediğim ,sabah aynalarını sevmediğime…
Her yemek vakti geldiğinde, ne yiyeceğimi düşünmekten, abuk sabuk tıkıştırmaktan, şuursuzca abur cubura dadanmaktan, aslında hoşlanmadığımı anladım.
Sağlıksız beslenmek; farkında değilseniz eğer, sizi rahatsız etmiyor gibi geliyor ama günbegün büyüyen göbeğiniz ve kalçanız sizi fena bozuyor:)
Ne şekilde olursa olsun, ”zayıflayayım yeter” demedim bi kere bile.
Kesinlikle ilaçlara başvurmadım.
Uydurma zayıflama tuzaklarına düşmedim.
Oysa kim istemez hiç koşmadan birinci gelmeyi?
Ben zoru seçtim.
Bir bilene danışmak ,eğitilmek, bilinçlendirilmek, güvenmek, kendimi kendime ispat etmek istedim.
Taylan Kümeli ‘yi ağlayarak aradığımda; tarih 11.Şubat.2009 du.
Bildiğiniz ağlamaktan bahsediyorum
Sabah uyandım ve tartıda sihirli rakamı gördüm.Yoksa sinirli rakamı mı demeliyim?
70!!!
Neeeee?!!!
Ben bu hale nasıl geldim?
Bi kişi dur demedi mi?
Boyum 1.68 ve ben toparlak bi şeye dönüşüyorum.
Hani o yolda kesin adımlarla ilerliyordum kiii… ciik bastım frene.
Taylan ile bu proje üstünde çalışmamız, tam 9 ay sürdü.
Proje deme sebebim, sahiden bunu bir iş gibi görmemdi.
Bakalım Doğa hanım 56 kiloya düşebilecek mi? İdeal kilom buymuş çünkü.
Kendimle bir yarış, bir oyun başlattım.
Sahiden bilgisayar oyunu gibi; bastım tuşa o Şubat akşamı ve çıktım sahaya.
Kimse için değil, kendim için ! (burası önemli)
Yapayalnız kaldığınız bir dönem çünkü bu.
Çünkü etrafınızdaki herkes, düşman o sırada
Tüm hazır yemek dükkanları düşman, kafelerde oturanlar, buluştuğunuz arkadaşlarınız, evde sofraya oturan aileniz, gece yarısı guruldayan karnınız, cipsler, çekirdekler, gofretler )
Her gün 6 öğün yedim.
Sabah kahvaltısı, ara, öğlen yemeği, öğleden sonra arası, akşam ve yatmadan evvel.
Azar azar ama doyurucu.
İlk iki hafta zordu elbet, ancak alıştıktan sonra, farkında bile olmuyorsunuz.
Saatlerim belliydi, plan programım belliydi, yemeklerim her hafta başı değişiyordu.
Her hafta başı tartılıyordum, yüzümde kahkahalarla dolaşıyordum sokaklarda.
Bİ kilo, bi kilo daha , aaa 3 kilo birden derken rejim yapmaya hayran oldum.
Ne yemem gerektiğini biliyordum, yemeklerimi kendim pişiriyordum, saatlerimi hiç aksatmadan, her yeni güne tuhaf bi neşeyle uyanıyordum.
Yemem gereken günlük diyet listem hep cebimdeydi.
Bir beslenme çantam vardı mesela; arkadaşlarımın ve tiyatro ekibimin çok güldüğü.
Evet ,bayağı beslenme çantamla geziyordum.
Günde en az iki litre suyu, hiç aksatmıyordum. (bu çok önemli)
Sabah evden çıkmadan hazırlıyordum yemeklerimi ve saatlerim geldiğinde her nerede olursam olayım , kendime zaman ayırıp karnımı doyuruyordum.
Ne yedin diye sormayın, bu şekilde bir yardım hiç işe yaramıyor.
Her beden kendi ritminde çalışıyor, ne yemeniz gerektiğini ve sağlıklı biçimde kaç kilo vermeniz gerektiğini doktorunuz söylüyor.
Bu işin kuralı bu.
Bu nedenle bir bilene danışmak şart.
Öylesine şart ki, sizi kontrol eden biri olduğunda; rotanızdan şaşmıyorsunuz.
Kendi kendinize, kafanızdan zayıflamaya çalışmanız, hiç doğru değil inanın.
Hızlıca kilo vermek ise; hatalı.
Adım adım, yavaş yavaş zayıflamak kalıcı.
Öbür türlü verdiğiniz tüm kiloları, tekrar alıyorsunuz.
Kulaktan dolma bilgiler; sadece komik, üstelik sakıncalı da.
Bilen birine kendinizi teslim edin ve kurallara uyun.
İnanın bu hiç sıkıcı değil, aksine hayatınızı kolaylaştırıyor.
Ben, Taylan ve tartısından korkuyordum bile O derece ciddiye alıyordum hedefimi.
Sözünden hiç çıkmadan yiyip, içiyordum. Neticede her hafta; o kontrol anı geliyor ve tartıyla başbaşa kalıyorsunuz…
9 koca ay geçti …
Yağmur,çamur,kar,kış,rüzgar,güneş ve ben 56 kiloydum SONUNDA.
Bunu her gün; aksatmadan, köpeğimle yaptığım 40 dakikalık yürüyüşlere de borçluydum tabii..
Spor?
Keşke öyle bir yeteneğim olsa Ben sadece yürümekten ve yüzmekten faydalandım.
Başardım.
Şortları, etekleri, çiçekli elbiseleri üst üste yığdım.
Sabah aynalarında, kendime defileler yaptım:))
Eğer kilonuz varsa ve aslında size ait olmadığını düşünüyorsanız…
Lütfen; hedefinizi belirleyin.
Kararınızı verin.
Kendinizi ikna edin.
Bir diyetisyen edinin.
Sabırlı olun.
Azmedin.
Caymayın.
Vazgeçmeyin.
Yarı yoldan dönmeyin.
Kimselere kanmayın.
Yoldan çıkmayın.
Diyet listenizi elden bırakmayın.
ve
haykırın !!!
” Aynalar; açılın bakın kim geldi? ”
———
NOT=Bütçenize uygun diyetisyen bulma imkanınız da var. Özel diyetisyenler olduğu kadar, tüm belediyeler ve çeşitli hastaneler, uzman doktorlarıyla; bu hizmeti veriyor. Niyetiniz varsa, vazgeçmeyin ve adım atın. Ne demişler? İstemek başarmanın yarısıdır
Uzun zaman önce bildiğiniz veya hatırladığınız üzere zayıflama haberlerimle gündeme bomba gibi düşmüştüm )
Bu lafa da bayılıyorum yaniii…
Ne demekse ?
Bu ülkede ve dünyada ‘bomba gibi düşmek’ lafı bir çok konuda tedirgin ederken, her türlü magazin haberinin üstüne yapıştırılan bu tanımlamadan pek haz etmiyorum doğrusu!
Ne kadar mühim olabilir ki?
Neyse, uzatmaya gerek yok.
Doğruydu işte.
Tam 15 kilo verdim.
Ardından tonlarca soru yağmuru, sayamayacağım kadar çok gazete haberi ve beni davet etmek isteyen yığınla televizyon programı geldi.
Kaçabildiğim kadar kaçtım ortalıktan, yakalanmak istediklerime ise yakalandım.
Eh! Fena haber değildi hani, 70 kilodan düştüm 56 kiloya.
Nasıl? Nasıl? Nasıl?
Hala merak edilen bu sorulara, tez cevap veriyorum.
Meraklılarına geliyor bu yazı.
Buyurun…
Öncelikle karar verdim.
Kendimi beğenmediğime, istediklerimi giyemediğim ,sabah aynalarını sevmediğime…
Her yemek vakti geldiğinde, ne yiyeceğimi düşünmekten, abuk sabuk tıkıştırmaktan, şuursuzca abur cubura dadanmaktan, aslında hoşlanmadığımı anladım.
Sağlıksız beslenmek; farkında değilseniz eğer, sizi rahatsız etmiyor gibi geliyor ama günbegün büyüyen göbeğiniz ve kalçanız sizi fena bozuyor:)
Ne şekilde olursa olsun, ”zayıflayayım yeter” demedim bi kere bile.
Kesinlikle ilaçlara başvurmadım.
Uydurma zayıflama tuzaklarına düşmedim.
Oysa kim istemez hiç koşmadan birinci gelmeyi?
Ben zoru seçtim.
Bir bilene danışmak ,eğitilmek, bilinçlendirilmek, güvenmek, kendimi kendime ispat etmek istedim.
Taylan Kümeli ‘yi ağlayarak aradığımda; tarih 11.Şubat.2009 du.
Bildiğiniz ağlamaktan bahsediyorum
Sabah uyandım ve tartıda sihirli rakamı gördüm.Yoksa sinirli rakamı mı demeliyim?
70!!!
Neeeee?!!!
Ben bu hale nasıl geldim?
Bi kişi dur demedi mi?
Boyum 1.68 ve ben toparlak bi şeye dönüşüyorum.
Hani o yolda kesin adımlarla ilerliyordum kiii… ciik bastım frene.
Taylan ile bu proje üstünde çalışmamız, tam 9 ay sürdü.
Proje deme sebebim, sahiden bunu bir iş gibi görmemdi.
Bakalım Doğa hanım 56 kiloya düşebilecek mi? İdeal kilom buymuş çünkü.
Kendimle bir yarış, bir oyun başlattım.
Sahiden bilgisayar oyunu gibi; bastım tuşa o Şubat akşamı ve çıktım sahaya.
Kimse için değil, kendim için ! (burası önemli)
Yapayalnız kaldığınız bir dönem çünkü bu.
Çünkü etrafınızdaki herkes, düşman o sırada
Tüm hazır yemek dükkanları düşman, kafelerde oturanlar, buluştuğunuz arkadaşlarınız, evde sofraya oturan aileniz, gece yarısı guruldayan karnınız, cipsler, çekirdekler, gofretler )
Her gün 6 öğün yedim.
Sabah kahvaltısı, ara, öğlen yemeği, öğleden sonra arası, akşam ve yatmadan evvel.
Azar azar ama doyurucu.
İlk iki hafta zordu elbet, ancak alıştıktan sonra, farkında bile olmuyorsunuz.
Saatlerim belliydi, plan programım belliydi, yemeklerim her hafta başı değişiyordu.
Her hafta başı tartılıyordum, yüzümde kahkahalarla dolaşıyordum sokaklarda.
Bİ kilo, bi kilo daha , aaa 3 kilo birden derken rejim yapmaya hayran oldum.
Ne yemem gerektiğini biliyordum, yemeklerimi kendim pişiriyordum, saatlerimi hiç aksatmadan, her yeni güne tuhaf bi neşeyle uyanıyordum.
Yemem gereken günlük diyet listem hep cebimdeydi.
Bir beslenme çantam vardı mesela; arkadaşlarımın ve tiyatro ekibimin çok güldüğü.
Evet ,bayağı beslenme çantamla geziyordum.
Günde en az iki litre suyu, hiç aksatmıyordum. (bu çok önemli)
Sabah evden çıkmadan hazırlıyordum yemeklerimi ve saatlerim geldiğinde her nerede olursam olayım , kendime zaman ayırıp karnımı doyuruyordum.
Ne yedin diye sormayın, bu şekilde bir yardım hiç işe yaramıyor.
Her beden kendi ritminde çalışıyor, ne yemeniz gerektiğini ve sağlıklı biçimde kaç kilo vermeniz gerektiğini doktorunuz söylüyor.
Bu işin kuralı bu.
Bu nedenle bir bilene danışmak şart.
Öylesine şart ki, sizi kontrol eden biri olduğunda; rotanızdan şaşmıyorsunuz.
Kendi kendinize, kafanızdan zayıflamaya çalışmanız, hiç doğru değil inanın.
Hızlıca kilo vermek ise; hatalı.
Adım adım, yavaş yavaş zayıflamak kalıcı.
Öbür türlü verdiğiniz tüm kiloları, tekrar alıyorsunuz.
Kulaktan dolma bilgiler; sadece komik, üstelik sakıncalı da.
Bilen birine kendinizi teslim edin ve kurallara uyun.
İnanın bu hiç sıkıcı değil, aksine hayatınızı kolaylaştırıyor.
Ben, Taylan ve tartısından korkuyordum bile O derece ciddiye alıyordum hedefimi.
Sözünden hiç çıkmadan yiyip, içiyordum. Neticede her hafta; o kontrol anı geliyor ve tartıyla başbaşa kalıyorsunuz…
9 koca ay geçti …
Yağmur,çamur,kar,kış,rüzgar,güneş ve ben 56 kiloydum SONUNDA.
Bunu her gün; aksatmadan, köpeğimle yaptığım 40 dakikalık yürüyüşlere de borçluydum tabii..
Spor?
Keşke öyle bir yeteneğim olsa Ben sadece yürümekten ve yüzmekten faydalandım.
Başardım.
Şortları, etekleri, çiçekli elbiseleri üst üste yığdım.
Sabah aynalarında, kendime defileler yaptım:))
Eğer kilonuz varsa ve aslında size ait olmadığını düşünüyorsanız…
Lütfen; hedefinizi belirleyin.
Kararınızı verin.
Kendinizi ikna edin.
Bir diyetisyen edinin.
Sabırlı olun.
Azmedin.
Caymayın.
Vazgeçmeyin.
Yarı yoldan dönmeyin.
Kimselere kanmayın.
Yoldan çıkmayın.
Diyet listenizi elden bırakmayın.
ve
haykırın !!!
” Aynalar; açılın bakın kim geldi? ”
———
NOT=Bütçenize uygun diyetisyen bulma imkanınız da var. Özel diyetisyenler olduğu kadar, tüm belediyeler ve çeşitli hastaneler, uzman doktorlarıyla; bu hizmeti veriyor. Niyetiniz varsa, vazgeçmeyin ve adım atın. Ne demişler? İstemek başarmanın yarısıdır
Son düzenleyen: Moderatör: