- 3 Mart 2016
- 18.150
- 76.557
-
- Konu Sahibi Yokuspokus
- #1
Selam hanımlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat?
Ne hoş sonbahar, sanki içime içime işleyip "İkinci baharın geliyor" diyor dökülen yapraklar.
Şuralara şiirler filan yazasım var; içimdeki şaire iki tokat atıp "Sus kız KKya beni rezil mi edecen hea?" diye azarlar kayasım var...
Hanımlar; bunun bir dert olup olmadığından emin olmamakla birlikte, dert değilse de artık banlanma pahasına açtım. Öncelikle belirtmek isterim ki sorun akli dengemde değil, yani tamamen değil.
Bu konu, önceki konunun devamı niteliğinde olmasa da, daha iyi anlaşılması için, bir önceki konumu okuyabilirsiniz.
https://www.kadinlarkulubu.com/forum/threads/onumde-kalan-tek-engel-ben.1096040/
Şimdi konuya gelebilirim:
Kızlar, ben çok heyecanlıyım; çok... Senelerdir saçma salak şeylerle geriye ittiğim şeye, bu sene ilk kez ömrümde bu kadar yakınım. Daha eski konularımdan bilenler bilir, babamı bekleyip dururdum "Dünya gözüyle bi gör yaptıklarının takdir edildiğini" diyerek. Çok da öfkeliydim o sıra... O konuyu da ekleyeyim; bazı arkadaşlara fazla entel geldiğim için linç yemiştim ama olsun. Belirteyim yine de "Boynumda fularla gezmiyorum, bildiğiniz ayağında tuvalet terliği, çalı süpürgesiyle balkon yıkayan bi tipim yani"
https://www.kadinlarkulubu.com/forum/threads/o-gemi-gelecek-mi-ismail-abi.1023232/
Ben ömrümde bu kadar ne zaman heyecanlandım diye düşünüyorum:
1)Oğlumun doğumu
2)Düğün günü ilk dansa kalktığımda
3. de bu sanırım...
Tablolar kat kat çoğaldı, üstelik ben jet hızında takıldıkça babama da bi haller oldu. Adam "Tual filan alalım ben de başlayayım sana yetişeyim" filan demeye başladı. Sanırım babam kendine beni rakip görüyor, baktı atı alan Üsküdarı geçiyor, şimdi kıyın kıyın başladı o da çiziyor-boyuyor. Buraya kadar her şey hoş. Dert kısmına gelecek olursam, şöyle ana başlıkları var:
1)Aşırı heyecanlıyım; hala görüşmeye gitmedim. "Ya olmazsa" diye küçük bir tarafım dürtüyor ki içimdeki kung fu bilen Polyanna tarafım, o tarafı bastırıyor; olumsuz düşünmüyorum ama olumlu düşünmenin verdiği yetkiyle, heyecanlardan heyecan beğeniyorum... Aramızdaki oyuncu, sanatçı, iş kadınları, yeni gelinlere sesleniyorum; o kahveyi sunarken ellerinizin titremesini nasıl önlediniz, sahneye çıkmadan hangi tekniği uyguladınız da heyecanınızı ekarte ettiniz, slaytınızı koca bir masa etrafındaki patronlara açıklarken nasıl sakindiniz? Heyecanı ne geçirir? Sakinleştirici neyim alıp yarı sarhoş gibi olmak istemiyorum. Teknik verebilir misiniz?
2)Resimlerim baya birikti, evde onları bir dolaba üst üste koyuyorum; mat vernik sıkacağım üstlerine henüz yapmadım (Belki rötuşlarım filan diye); sanki eski resimlerim güzel değil gibi, yenileri geldikçe. Ressam hanımlar, bu duygu normaldir değil mi? Yani eski resimleri beğenmeme hali? Bunu haftasonu hocama da soracağım ve fakat burada sizlere de sormak, üzerine konuşmak istedim. Eski resimlerime dokunmayı acilen bırakmam lazım.
3)Verdiğim kiloları delicesine geri aldım... En son 63 kiloyu görmüştüm ki üni. zamanında bu kilodaydım 174 boya... Şimdi oldum mu 68-69 yeniden? Heyecan acayip iştah yapıyor bende. Onu da yiyim bunu da yiyim, getir yiyim, du getirme ben alır yerim filan derken dolabı indirmişim. 5 kiloyu bir insan evladı 8-10 günde nasıl alır ya, bu nasıl mümkündür? Suratım filan bazlama kıvamına geldi. Bana iştah kapatan bi şeyler söyleyin gözünüzü sevim.
4)Sürekli akrilik-guaj çalıştım. Ressam hanımlara sorum yine; kağıda çalıştıklarımı sizce sergiye koymalı mıyım? Tuvalde akrilik çalıştıklarım mı olmalı? Yağlı boyaya geçip öyle mi sergi işini netleştirsem? Yağlı boya çalışmalar daha ciddi mi gelir insanlara? Soramadım da, hani anladınız ümit ediyorum; bi yağlı boya olsun mu illa?
5)En ideal resim sayısı kaçtır bi de? Bunları haftasonu hocama da sorabilirim ama sizinle biraz konuşmak şu heyecanı da atmak istiyorum üzerimden. Sergi nasıl olabilir? Düzen olarak nasıl olmalı, zaman olarak hangi zaman seçilmeli? Seneye kışı mı bekleyeyim hani yağmurda yaşta insanlar kapalı mekanları daha çok tercih ederler ya, daha çok mu rağbet görür? Yoksa tam tersi midir? Broşür bastırmak gerekir bi de değil mi? Reklam bilgisi verebilecek hanımları da beklerim konuma... İzlenecek yolları madde madde yazar mısınız bana?
Ben de haftasonu hocama bir daha sorar üzerine daha akılcıl tartışabilirim.
Okuyan gözlerinizden öperim, okumayanların da canı sağ olsun.
Ne hoş sonbahar, sanki içime içime işleyip "İkinci baharın geliyor" diyor dökülen yapraklar.
Şuralara şiirler filan yazasım var; içimdeki şaire iki tokat atıp "Sus kız KKya beni rezil mi edecen hea?" diye azarlar kayasım var...
Hanımlar; bunun bir dert olup olmadığından emin olmamakla birlikte, dert değilse de artık banlanma pahasına açtım. Öncelikle belirtmek isterim ki sorun akli dengemde değil, yani tamamen değil.
Bu konu, önceki konunun devamı niteliğinde olmasa da, daha iyi anlaşılması için, bir önceki konumu okuyabilirsiniz.
https://www.kadinlarkulubu.com/forum/threads/onumde-kalan-tek-engel-ben.1096040/
Şimdi konuya gelebilirim:
Kızlar, ben çok heyecanlıyım; çok... Senelerdir saçma salak şeylerle geriye ittiğim şeye, bu sene ilk kez ömrümde bu kadar yakınım. Daha eski konularımdan bilenler bilir, babamı bekleyip dururdum "Dünya gözüyle bi gör yaptıklarının takdir edildiğini" diyerek. Çok da öfkeliydim o sıra... O konuyu da ekleyeyim; bazı arkadaşlara fazla entel geldiğim için linç yemiştim ama olsun. Belirteyim yine de "Boynumda fularla gezmiyorum, bildiğiniz ayağında tuvalet terliği, çalı süpürgesiyle balkon yıkayan bi tipim yani"
https://www.kadinlarkulubu.com/forum/threads/o-gemi-gelecek-mi-ismail-abi.1023232/
Ben ömrümde bu kadar ne zaman heyecanlandım diye düşünüyorum:
1)Oğlumun doğumu
2)Düğün günü ilk dansa kalktığımda
3. de bu sanırım...
Tablolar kat kat çoğaldı, üstelik ben jet hızında takıldıkça babama da bi haller oldu. Adam "Tual filan alalım ben de başlayayım sana yetişeyim" filan demeye başladı. Sanırım babam kendine beni rakip görüyor, baktı atı alan Üsküdarı geçiyor, şimdi kıyın kıyın başladı o da çiziyor-boyuyor. Buraya kadar her şey hoş. Dert kısmına gelecek olursam, şöyle ana başlıkları var:
1)Aşırı heyecanlıyım; hala görüşmeye gitmedim. "Ya olmazsa" diye küçük bir tarafım dürtüyor ki içimdeki kung fu bilen Polyanna tarafım, o tarafı bastırıyor; olumsuz düşünmüyorum ama olumlu düşünmenin verdiği yetkiyle, heyecanlardan heyecan beğeniyorum... Aramızdaki oyuncu, sanatçı, iş kadınları, yeni gelinlere sesleniyorum; o kahveyi sunarken ellerinizin titremesini nasıl önlediniz, sahneye çıkmadan hangi tekniği uyguladınız da heyecanınızı ekarte ettiniz, slaytınızı koca bir masa etrafındaki patronlara açıklarken nasıl sakindiniz? Heyecanı ne geçirir? Sakinleştirici neyim alıp yarı sarhoş gibi olmak istemiyorum. Teknik verebilir misiniz?
2)Resimlerim baya birikti, evde onları bir dolaba üst üste koyuyorum; mat vernik sıkacağım üstlerine henüz yapmadım (Belki rötuşlarım filan diye); sanki eski resimlerim güzel değil gibi, yenileri geldikçe. Ressam hanımlar, bu duygu normaldir değil mi? Yani eski resimleri beğenmeme hali? Bunu haftasonu hocama da soracağım ve fakat burada sizlere de sormak, üzerine konuşmak istedim. Eski resimlerime dokunmayı acilen bırakmam lazım.
3)Verdiğim kiloları delicesine geri aldım... En son 63 kiloyu görmüştüm ki üni. zamanında bu kilodaydım 174 boya... Şimdi oldum mu 68-69 yeniden?
4)Sürekli akrilik-guaj çalıştım. Ressam hanımlara sorum yine; kağıda çalıştıklarımı sizce sergiye koymalı mıyım? Tuvalde akrilik çalıştıklarım mı olmalı? Yağlı boyaya geçip öyle mi sergi işini netleştirsem? Yağlı boya çalışmalar daha ciddi mi gelir insanlara? Soramadım da, hani anladınız ümit ediyorum; bi yağlı boya olsun mu illa?
5)En ideal resim sayısı kaçtır bi de? Bunları haftasonu hocama da sorabilirim ama sizinle biraz konuşmak şu heyecanı da atmak istiyorum üzerimden. Sergi nasıl olabilir? Düzen olarak nasıl olmalı, zaman olarak hangi zaman seçilmeli? Seneye kışı mı bekleyeyim hani yağmurda yaşta insanlar kapalı mekanları daha çok tercih ederler ya, daha çok mu rağbet görür? Yoksa tam tersi midir? Broşür bastırmak gerekir bi de değil mi? Reklam bilgisi verebilecek hanımları da beklerim konuma... İzlenecek yolları madde madde yazar mısınız bana?
Ben de haftasonu hocama bir daha sorar üzerine daha akılcıl tartışabilirim.
Okuyan gözlerinizden öperim, okumayanların da canı sağ olsun.