Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken bizde nabzı ölçelim !

Cumhurbaşkanlığı seçiminde tercihiniz hangi isim olur ?


  • Ankete Katılan
    275
Eğer çoğunluğun farkındalığı sağlanabilirse, vatandaşlık görevinin sadece oy kullanmaktan ibaret olmadığı çoğunluğa farkettirilebilirse...
En azından seçilseler dahi, halk istemediği vakit çıktıkları yerden inebileceklerini, halkın onayıyla orada olduklarını unutmayacakları bir bilinç yerleşirse...
......
Belki... bir adım atarız...

Çoğunluk oy kullanmazsa.. ya da gidip boş oy kullanırsa bunun büyük bir tepki olacağı kanaatindeyim. Bunu göz ardı edemezler.
Çok ütopik bir düşünce değil aslında. Halk ayaklanmayacak, yürümeyecek, slogan atmayacak... gidip boş oy kullanacak.
Olur ama, bu bilincin oluşmaması için zihinlerimize öyle yerleştirmişler ki bu "vatandaşlık görevi" yalanını...
İnsanlar 4-5 yılda "bir gün" kendilerini "çok önemli insan" görüyor... Diğer günler kimin umurundasın...

Şimdi bakıyorum, İhsanoğlu'nu tanımadığı, şüpheyle yaklaştığı halde sırf Erdoğan seçilmesin diye ona oy verecekler var. İnkar da etmiyorlar. Seçenek de yok ki başka... Ehven-i Şer durumu yani...
"Sistem" dediğimiz şey bunu bilmiyor mu? Elbette biliyor. Bize aynı kapıyı farklı yöntemle açtıracaklar. Sonra da siz "seçtiniz" diyecekler...

"Bu topraklarda çok uzun yıllardır birlikte yaşıyoruz. Ayrımız gayrımız olmamıştır. Biz ne zaman bu asrın başında, 1. Dünya Savaşı'nın sonunda yeni devlet, ulus devlet kurduk, o zaman sopalar kullanıldı. O zaman sıkıntı oldu. Beraber yaşama kültürünü canlandırmamız lazım."
demiş Sayın İhsanoğlu... :26:

Mideme kramplar giriyor düşündükçe... :25:

Ya sizce kulitta? Bu devran nasıl döner? Ya da döner mi?

Simdi, isaretledigim yerden baslayarak diger yorumlarda da yazdigin noktalarda fikrimi soylemek isterim. Evet, Erdogan gelmesin diye Ihsanoglunu tanimadiklari ve suphe ile baktiklari halde oy verecekler var, evet, ama onlar tek bir paydada birlesiyorlar: ERDOGAN'I COK IYI TANIYORLAR.. Yetmez mi?
A partisinin B partisinin cikardigi kisilere oy veriyoruz, sadece bir gun, secim gunu adam yerine koyuluyoruz, 5 yil hesapsoramiyoruz demissin. Cok dogru bir noktaya temas etmissin. Cumhuriyetle yonetiliyoruz, demokratik olarak halk kendi idarecilerini kendi seciyor filan diyoruz ama aslinda hic de oyle degil. Bizler sadece bir lideri seciyoruz, meclis 550 kisi, ama aslinda kac lider varsa o kadar farkli fikir var, onlarin altindaki vekiller de bu liderlerin dediklerinin yuzde kac adam yerine konuldugunu gosteriyor, hepsi bu. Bu milletvekillerine Turk milleti bosu bosuna para oduyor, aslinda hic birine gerek yok. Kac lider girmisse o meclise, o kadar sandalye koysalar meclise, onlara da aldiklari oy oraninda kanunlarini gecirme hakki verseler hic bir sey degismez, sadece cebimizden daha az milletvekili maasi cikar. Hic tanimadigimiz milletvekillerine parti lideri o ile, o ilceye onu aday koydugu icin sorgusuz sualsiz secmiyor muyuz her zaman? Basiyoruz evet'i parti ambleminin ustune, artik ne cikarsa bahtimiza.. Adina da demokrasi diyoruz, kendi milletvekilimizi kendimiz sectik diyoruz. Kendimizi kandiriyoruz. 5 sene boyunca sikayet etme hakkimiz da yok, ne de olsa kendimiz sectik ya..:52:

Amerika'da da demokrasi var. Onlarda Cumhurbaskani ve basbakan yerine bir tek adam var, o da Baskan. Buraya kadar beni alakadar eden birsey yok. Bundan sonrasi ile ilgileniyorum. Baskanliga adayligini koyabilmen icin secereni gozler onune sermen lazim. Temiz, duzenli aile, namus, seref, temiz gecmis.. Toparlayici ve insanlari pesinden surukleyici liderlik vasiflarina haiz olma. Bunlardan biri yoksa adayligin bile kabul olmuyor, yani oyle hakkinda 50,000 dava olacak rusvet, yolsuzluk, usulsuzluk gibi, sen de baskanliga adayligini koyabileceksin, Amerika ve Amerikalilara kufret daha iyi..:9:
Burada milletvekili, Amerika'da kongre uyesi, delege, senator, her ne ise... Onlarin secilmesi tamamen halkin icinden geliyor. Secimler mahallelerden basliyor, ayni bizim muhtar secimleri gibi.. O civarda oturanlar kendi adaylarini gene o mahallede, semtte oturan tanidiklari adaylardan secip onlari kongreye gonderiyorlar. Onlarla her an dirsek temasi icindeler. Onlara bir telefon ya da dilekce, e-mail ile ne konuda nasil tavir takinmalarini istediklerini soyleme, yanit alma haklari var. Yani kendi sectikleri adama benim icin oyunu su sekilde kullan diyebiliyorlar. Ben bile yaptim, kendi mahallemdeki kongre uyesine Ermeni soykiriminin kongreden gecmemesi yonunde oy kullanmasi icin dilekce yazip gonderdim, adam metubuma tesekkur edip oylamaya mutlaka katilacagini yazdi. Halkin vekili olmak boyle birsey.. Ulkemizde milletvekilleri halkin degil, liderin vekilleri, hatta kullari, milletin de efendisi olmuslar. Cunki onlari halk degil, parti lideri seciyor..:34:
Amerika'da ulkemizdekinin aksine, bu halkin sectigi uyeler baskan adayini belirliyor. Onlarin oylari ile aday olanlar en son olarak halkin onune cikartiliyor. Sonuc olarak hic bir adayin baskana minneti yok, herkes kendini secen halka karsi sorumlu. Yoksa gercekten bir daha secilemezler...:34:

Bunlari niye anlatiyorum, bizdeki bir gozu kor, bir ayagi topal demokratik secimleri bir baska demokratik ulke ile kiyasladigimda aradaki farki gorun diye.. Gercekte halkin kendi kendini yonetmesi nasil oluyor baska ulkelerde kiyaslayabilin diye.. Amerikali bile hala sikayet ediyor, sorguluyorken bizim icimizdeki hic sorgulamadan kabullenen kesim gercekten cok agirima gidiyor.
 
Simdi, isaretledigim yerden baslayarak diger yorumlarda da yazdigin noktalarda fikrimi soylemek isterim. Evet, Erdogan gelmesin diye Ihsanoglunu tanimadiklari ve suphe ile baktiklari halde oy verecekler var, evet, ama onlar tek bir paydada birlesiyorlar: ERDOGAN'I COK IYI TANIYORLAR.. Yetmez mi?
A partisinin B partisinin cikardigi kisilere oy veriyoruz, sadece bir gun, secim gunu adam yerine koyuluyoruz, 5 yil hesapsoramiyoruz demissin. Cok dogru bir noktaya temas etmissin. Cumhuriyetle yonetiliyoruz, demokratik olarak halk kendi idarecilerini kendi seciyor filan diyoruz ama aslinda hic de oyle degil. Bizler sadece bir lideri seciyoruz, meclis 550 kisi, ama aslinda kac lider varsa o kadar farkli fikir var, onlarin altindaki vekiller de bu liderlerin dediklerinin yuzde kac adam yerine konuldugunu gosteriyor, hepsi bu. Bu milletvekillerine Turk milleti bosu bosuna para oduyor, aslinda hic birine gerek yok. Kac lider girmisse o meclise, o kadar sandalye koysalar meclise, onlara da aldiklari oy oraninda kanunlarini gecirme hakki verseler hic bir sey degismez, sadece cebimizden daha az milletvekili maasi cikar. Hic tanimadigimiz milletvekillerine parti lideri o ile, o ilceye onu aday koydugu icin sorgusuz sualsiz secmiyor muyuz her zaman? Basiyoruz evet'i parti ambleminin ustune, artik ne cikarsa bahtimiza.. Adina da demokrasi diyoruz, kendi milletvekilimizi kendimiz sectik diyoruz. Kendimizi kandiriyoruz. 5 sene boyunca sikayet etme hakkimiz da yok, ne de olsa kendimiz sectik ya..:52:

Amerika'da da demokrasi var. Onlarda Cumhurbaskani ve basbakan yerine bir tek adam var, o da Baskan. Buraya kadar beni alakadar eden birsey yok. Bundan sonrasi ile ilgileniyorum. Baskanliga adayligini koyabilmen icin secereni gozler onune sermen lazim. Temiz, duzenli aile, namus, seref, temiz gecmis.. Toparlayici ve insanlari pesinden surukleyici liderlik vasiflarina haiz olma. Bunlardan biri yoksa adayligin bile kabul olmuyor, yani oyle hakkinda 50,000 dava olacak rusvet, yolsuzluk, usulsuzluk gibi, sen de baskanliga adayligini koyabileceksin, Amerika ve Amerikalilara kufret daha iyi..:9:
Burada milletvekili, Amerika'da kongre uyesi, delege, senator, her ne ise... Onlarin secilmesi tamamen halkin icinden geliyor. Secimler mahallelerden basliyor, ayni bizim muhtar secimleri gibi.. O civarda oturanlar kendi adaylarini gene o mahallede, semtte oturan tanidiklari adaylardan secip onlari kongreye gonderiyorlar. Onlarla her an dirsek temasi icindeler. Onlara bir telefon ya da dilekce, e-mail ile ne konuda nasil tavir takinmalarini istediklerini soyleme, yanit alma haklari var. Yani kendi sectikleri adama benim icin oyunu su sekilde kullan diyebiliyorlar. Ben bile yaptim, kendi mahallemdeki kongre uyesine Ermeni soykiriminin kongreden gecmemesi yonunde oy kullanmasi icin dilekce yazip gonderdim, adam metubuma tesekkur edip oylamaya mutlaka katilacagini yazdi. Halkin vekili olmak boyle birsey.. Ulkemizde milletvekilleri halkin degil, liderin vekilleri, hatta kullari, milletin de efendisi olmuslar. Cunki onlari halk degil, parti lideri seciyor..:34:
Amerika'da ulkemizdekinin aksine, bu halkin sectigi uyeler baskan adayini belirliyor. Onlarin oylari ile aday olanlar en son olarak halkin onune cikartiliyor. Sonuc olarak hic bir adayin baskana minneti yok, herkes kendini secen halka karsi sorumlu. Yoksa gercekten bir daha secilemezler...:34:

Bunlari niye anlatiyorum, bizdeki bir gozu kor, bir ayagi topal demokratik secimleri bir baska demokratik ulke ile kiyasladigimda aradaki farki gorun diye.. Gercekte halkin kendi kendini yonetmesi nasil oluyor baska ulkelerde kiyaslayabilin diye.. Amerikali bile hala sikayet ediyor, sorguluyorken bizim icimizdeki hic sorgulamadan kabullenen kesim gercekten cok agirima gidiyor.

:46:
giving-thumbs-up-smiley-emoticon.gif
 
Kazanamayacağını bilerekte olsa Ekmelettin ihsanoğluna vereceğim çünkü oy kullanmazsam eğer daha sonra mevcut yönetime sövmeyede şikayet etmeyede hakkım olmayacağını düşünüyorum. Bir oy bir oydur kime verecekseniz verin ama bence mutlaka oyunuzu kullanın.


iPhone 'den Kadınlar Kulübü aracılığı ile gönderildi
 
insanların düne kadar hiç tanımadığı adını google dan arattığı İhsanoğlundan nefret etmeleri hatta dalga geçmeleri çok enteresan(!).... tanımıyorsunuz ki:27:

bence şimdiye kadar gayet seviyeli bir duruş sergiledi, önceleri bu aday herhangi bir duygum düşüncem yokken(normal olarak) şimdilerde sempatik gelmeye başladı, eşininde first lady liğe çok yakışacağını düşünüyorum
 
insanların düne kadar hiç tanımadığı adını google dan arattığı ihsanoğlundan nefret etmeleri hatta dalga geçmeleri çok enteresan(!).... Tanımıyorsunuz ki:27:

Bence şimdiye kadar gayet seviyeli bir duruş sergiledi, önceleri bu aday herhangi bir duygum düşüncem yokken(normal olarak) şimdilerde sempatik gelmeye başladı, eşininde first lady liğe çok yakışacağını düşünüyorum



:46::38::16::1:
 
KK'nin cogu ekmeleddinci anlasilan..sonuclara bakarak..neyseki Turkiye KK dan olusmuyor... halkin sesi hakkin sesidir..bekleyip gorecegiz...
 
Bir feminist olarak araya girmek zorundayım, o hak "verilmedi", Osmanlı'dan itibaren süren kadınların hak arama mücadelesinin sonunda "alındı."
Lütfen ezbere kalıplarla konuşmayalım. Kadınlara "hediye edildi" demeniz, o zamanki kadın mücadelesine karşı haksızlıktır.


kusura bakma ama herhalde kk da şu ana kadar yazılan en temelsiz ve saçma yorum bu olmuş. ne yapmış kadınlar osmanlıdan beri bu hakkı 'almak' için???

ahahahahaaaa diye gülerdim ama gülmek de yasaklandı. Kadın hakları işte yaaaa,hayat ne güzel gemiler falan......
 
Bir feminist olarak araya girmek zorundayım, o hak "verilmedi", Osmanlı'dan itibaren süren kadınların hak arama mücadelesinin sonunda "alındı."
Lütfen ezbere kalıplarla konuşmayalım. Kadınlara "hediye edildi" demeniz, o zamanki kadın mücadelesine karşı haksızlıktır.

Bu konuda yazılmış bir kitap önerir misin. Bu mücadeleyi Osmanlı da ilk kim verdi?
 
kusura bakma ama herhalde kk da şu ana kadar yazılan en temelsiz ve saçma yorum bu olmuş. ne yapmış kadınlar osmanlıdan beri bu hakkı 'almak' için???

ahahahahaaaa diye gülerdim ama gülmek de yasaklandı. Kadın hakları işte yaaaa,hayat ne güzel gemiler falan......


Bu konuda yazılmış bir kitap önerir misin. Bu mücadeleyi Osmanlı da ilk kim verdi?

Öncelikle savunduğum düşünce için "temelsiz , saçma " demek yerine kaynak isteyerek gösterdiğiniz nezaket için teşekkür ederim gulay_gulay. Karşıt görüşü direkt böyle ifadelerle yaftalamak yerine, gerçekten anlamak için okuduğu kaynakları istemek tartışma üslubu için gerekli tekrar sağolun.

Imm, kısa vadede bu konuda bilgi edinmek isterseniz şu blog yazısını önerebilirim; http://www.sosyalistfeministkolektif.org/feminizm/feminizme-giris/605-osmanlida-kadin-orgutlenmesi-nasil-baslamisti.html

Bu blogtaki yazıının sonunda yararlandığı pek çok kaynakça var. Yani "kafasına göre" yazılmış bir yazı değil. Güvenebilirsiniz.

Uzun vadede konu hakkında bilgi edinmek isterseniz de şu kitabı önerebilirim; http://www.idefix.com/kitap/osmanli-kadin-hareketi-serpil-cakir/tanim.asp?sid=L5EWEU2PAO5AM3LT5CN6

Erkek egemen tarafından yazılan tarih ne yazık ki kadın mücadelesini görmezden geliyor. Sanki dönemin kadınları bunun için herhangi bir mücadele vermemiş gibi. Bugün iktidar tarafından sistematik bir biçimde kadına karşı bir söylem geliştiriliyor. Biz kadınlar kendi mücadele geçmişimizden bihaber olduğumuz için belki bugün bu kadar pasifiz ve kadına karşı söylem için gerekli mücadeleyi veremiyoruz.
 
Öncelikle savunduğum düşünce için "temelsiz , saçma " demek yerine kaynak isteyerek gösterdiğiniz nezaket için teşekkür ederim gulay_gulay. Karşıt görüşü direkt böyle ifadelerle yaftalamak yerine, gerçekten anlamak için okuduğu kaynakları istemek tartışma üslubu için gerekli tekrar sağolun.

Imm, kısa vadede bu konuda bilgi edinmek isterseniz şu blog yazısını önerebilirim; http://www.sosyalistfeministkolektif.org/feminizm/feminizme-giris/605-osmanlida-kadin-orgutlenmesi-nasil-baslamisti.html

Bu blogtaki yazıının sonunda yararlandığı pek çok kaynakça var. Yani "kafasına göre" yazılmış bir yazı değil. Güvenebilirsiniz.

Uzun vadede konu hakkında bilgi edinmek isterseniz de şu kitabı önerebilirim; http://www.idefix.com/kitap/osmanli-kadin-hareketi-serpil-cakir/tanim.asp?sid=L5EWEU2PAO5AM3LT5CN6

Erkek egemen tarafından yazılan tarih ne yazık ki kadın mücadelesini görmezden geliyor. Sanki dönemin kadınları bunun için herhangi bir mücadele vermemiş gibi. Bugün iktidar tarafından sistematik bir biçimde kadına karşı bir söylem geliştiriliyor. Biz kadınlar kendi mücadele geçmişimizden bihaber olduğumuz için belki bugün bu kadar pasifiz ve kadına karşı söylem için gerekli mücadeleyi veremiyoruz.

Linki okudum ve kitabı da edinip okuyacağım.

Osmanlı zamanında bazı kadınların erkek erkin farkında olması ve toplantılar düzenlemesi, bazı cümleler söylemesi ne yazık ki kadın mücadelesi diye adlandırılamaz.

Ortadoğu coğrafyasında bir erkek mücadelesi bile yokken, kadının mücadelesinden bahsetmek fazla romantiklik olur.

Mücadele sokakta verilir.

Haklar sokakta alınır. Tarih, hiç bir hakkın hiç bir ülkede farklı alındığını yazmaz.

Bu nedenle, Atatürk tarafından kadına ve insana verilen zaten olması gereken hakların değeri bilinmemiştir.
 
Linki okudum ve kitabı da edinip okuyacağım.

Osmanlı zamanında bazı kadınların erkek erkin farkında olması ve toplantılar düzenlemesi, bazı cümleler söylemesi ne yazık ki kadın mücadelesi diye adlandırılamaz.

Ortadoğu coğrafyasında bir erkek mücadelesi bile yokken, kadının mücadelesinden bahsetmek fazla romantiklik olur.

Mücadele sokakta verilir.

Haklar sokakta alınır. Tarih, hiç bir hakkın hiç bir ülkede farklı alındığını yazmaz.

Bu nedenle, Atatürk tarafından kadına ve insana verilen zaten olması gereken hakların değeri bilinmemiştir.




Dönemin koşullarını göze alırsak aslında toplantılar yapmalarını, dergi çıkarmalarını "mücadele" olarak adlandırabiliriz diye düşünüyorum. Bunca mücadeleyi (ben mücadele olarak adlandırıyorum ) görmezden gelip "lütuf" olarak haklarının verildiğini söyleyen resmi tarihe itibar etmiyorum açıkçası. Tepeden inme bir şekilde haklar verilmedi, kadınların ısrarlarının büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Burada Atatürk karşıtı bir çizgide bunu savunmuyorum, tamamen kadın mücadelesi ekseninde bakıyorum olaya.

Mücadeleye en güzel örneği, Nezihe Muhiddin'i verebiliriz. Parti kurmasına rağmen kadınlar bu haktan mahrum olduğu için partisi kapatılmış misal. Atatürk döneminde oluyor bu olay dikkatinizi çekerim. Parti kurmak için pek çok girişimi olması ve zorluklarla karşılaşması "mücadele" olarak adlandırmayı hak ediyor.

1923'lerde Cumhuriyet gazetesi kendisinin bu hak mücadelesine "havva'nın kızları, meclis'e girip yılın manto modasını tartışacak" diye alaya almış. Cumhuriyet gazetesi????

Birtakım hak arayış mücadelesi olmuş ki dönemin rejimi bu hakları "vermek" zorunda kalmış açıkçası.

Tabii siz farklı yorumlayabilirsiniz bu tür gelişmeleri, tarihte deney ve gözlem olmadığı için kesin kanıtlar da yok. Sadece şimdi yaptığımız gibi fikir alışverişinde bulunuyoruz.
 
Dönemin koşullarını göze alırsak aslında toplantılar yapmalarını, dergi çıkarmalarını "mücadele" olarak adlandırabiliriz diye düşünüyorum. Bunca mücadeleyi (ben mücadele olarak adlandırıyorum ) görmezden gelip "lütuf" olarak haklarının verildiğini söyleyen resmi tarihe itibar etmiyorum açıkçası. Tepeden inme bir şekilde haklar verilmedi, kadınların ısrarlarının büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Burada Atatürk karşıtı bir çizgide bunu savunmuyorum, tamamen kadın mücadelesi ekseninde bakıyorum olaya.

Mücadeleye en güzel örneği, Nezihe Muhiddin'i verebiliriz. Parti kurmasına rağmen kadınlar bu haktan mahrum olduğu için partisi kapatılmış misal. Atatürk döneminde oluyor bu olay dikkatinizi çekerim. Parti kurmak için pek çok girişimi olması ve zorluklarla karşılaşması "mücadele" olarak adlandırmayı hak ediyor.

1923'lerde Cumhuriyet gazetesi kendisinin bu hak mücadelesine "havva'nın kızları, meclis'e girip yılın manto modasını tartışacak" diye alaya almış. Cumhuriyet gazetesi????

Birtakım hak arayış mücadelesi olmuş ki dönemin rejimi bu hakları "vermek" zorunda kalmış açıkçası.

Tabii siz farklı yorumlayabilirsiniz bu tür gelişmeleri, tarihte deney ve gözlem olmadığı için kesin kanıtlar da yok. Sadece şimdi yaptığımız gibi fikir alışverişinde bulunuyoruz.


demek dönemin rejimi bu hakları 'vermek' zorunda kalmış öyle mi? (kusura bakma ama yaklaşımın temelsiz ve saçmadan öte aptalcaya kayıyor burada)

Cumhuriyetin en büyük kazanımıdır kadın hakları ve kadını evden çıkarmak için en çok mücadele de cumhuriyet kurulduğunda verilmiştir.
Hala verilmektedir.
Cumhuriyet düşmanları cumhuriyet döneminden bahsederken kadınlarımızı evden çıkardılar,başlarını açtılar, ahlaklarını bozdular,karma eğitim getirdiler, artık eşlerine bağımlı değiller diye günümüzde bile bunu politika malzemesi yapıyorlar ve yine kadınlardan destek görüyorlar.

Bunu bilmemek,anlamamak ya da çarpıtmak için nasıl bir kötü niyet gerekli olduğunu bilecek kadar çok yaşadık bu ülkede maalesef....
 
demek dönemin rejimi bu hakları 'vermek' zorunda kalmış öyle mi? (kusura bakma ama yaklaşımın temelsiz ve saçmadan öte aptalcaya kayıyor burada)

Hmm " aptalca".. Lütfen bu üslupla bir daha mesajımlarımı alıntı yapıp cevap yazmayın.
 
Son düzenleme:
Dönemin koşullarını göze alırsak aslında toplantılar yapmalarını, dergi çıkarmalarını "mücadele" olarak adlandırabiliriz diye düşünüyorum. Bunca mücadeleyi (ben mücadele olarak adlandırıyorum ) görmezden gelip "lütuf" olarak haklarının verildiğini söyleyen resmi tarihe itibar etmiyorum açıkçası. Tepeden inme bir şekilde haklar verilmedi, kadınların ısrarlarının büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Burada Atatürk karşıtı bir çizgide bunu savunmuyorum, tamamen kadın mücadelesi ekseninde bakıyorum olaya.

Mücadeleye en güzel örneği, Nezihe Muhiddin'i verebiliriz. Parti kurmasına rağmen kadınlar bu haktan mahrum olduğu için partisi kapatılmış misal. Atatürk döneminde oluyor bu olay dikkatinizi çekerim. Parti kurmak için pek çok girişimi olması ve zorluklarla karşılaşması "mücadele" olarak adlandırmayı hak ediyor.

1923'lerde Cumhuriyet gazetesi kendisinin bu hak mücadelesine "havva'nın kızları, meclis'e girip yılın manto modasını tartışacak" diye alaya almış. Cumhuriyet gazetesi????

Birtakım hak arayış mücadelesi olmuş ki dönemin rejimi bu hakları "vermek" zorunda kalmış açıkçası.

Tabii siz farklı yorumlayabilirsiniz bu tür gelişmeleri, tarihte deney ve gözlem olmadığı için kesin kanıtlar da yok. Sadece şimdi yaptığımız gibi fikir alışverişinde bulunuyoruz.

"Mücadele" buna deniyorsa sizin gözünüzle haklı olabilirsiniz elbet.

Sadece Türkiye'de değil tüm dünyada kadınların hiçe sayıldığı, kadının yeri evidir mantığının önde olduğu bir zamandan bahsediyoruz.

Ancak, tarihin hoşumuza giden kısmına inanıp hoşumuza gitmeyen kısmını reddederek bir yere varamayız.

Kadınlar bu ülkede Atatürk'ten haklarını söke söke almışlardır gibi bir yaklaşım gerçekle uzaktan yakından bağdaşmaz.

Tariihi bilmek için biraz bugüne bakmak gerek.

Türkiye'den bahsediyoruz. Daha bugün bir kadının bıçaklanarak öldürülmesinde tayt giymesinin tahrik unduru kabul edildiği bir ülke!

2014 Türkiye'sinde hakim olan bu erkek egemen anlayışı alıp o günlere götürürseniz, kanımca "Tepeden inme bir şekilde haklar verilmedi, kadınların ısrarlarının büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum" diyemeyiz.

Tamamen öyle oldu. Dünyaya bakışı yüzyıllar ilerisinde olan Atatürk, insana insan gibi değer veren hakları tepeden verdi.

Mücadele edilmemiş bir hakkın değeri de kadınlar tarafından bilinmedi, hala bilmeyen çok kişi var. Tek misyonunun çocuk doğurup kocasına hizmet olduğunu özümsemiş yüzbinlerce kadın var.

Erkek erk de, kadın üzerinden sadece siyaset üretti. Bütün partilerde böyle oldu. CHP buna dahill, hatta başta gelir.
 
"Mücadele" buna deniyorsa sizin gözünüzle haklı olabilirsiniz elbet.

Sadece Türkiye'de değil tüm dünyada kadınların hiçe sayıldığı, kadının yeri evidir mantığının önde olduğu bir zamandan bahsediyoruz.

Ancak, tarihin hoşumuza giden kısmına inanıp hoşumuza gitmeyen kısmını reddederek bir yere varamayız.

Kadınlar bu ülkede Atatürk'ten haklarını söke söke almışlardır gibi bir yaklaşım gerçekle uzaktan yakından bağdaşmaz.

Tariihi bilmek için biraz bugüne bakmak gerek.

Türkiye'den bahsediyoruz. Daha bugün bir kadının bıçaklanarak öldürülmesinde tayt giymesinin tahrik unduru kabul edildiği bir ülke!

2014 Türkiye'sinde hakim olan bu erkek egemen anlayışı alıp o günlere götürürseniz, kanımca "Tepeden inme bir şekilde haklar verilmedi, kadınların ısrarlarının büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum" diyemeyiz.

Tamamen öyle oldu. Dünyaya bakışı yüzyıllar ilerisinde olan Atatürk, insana insan gibi değer veren hakları tepeden verdi.

Mücadele edilmemiş bir hakkın değeri de kadınlar tarafından bilinmedi, hala bilmeyen çok kişi var. Tek misyonunun çocuk doğurup kocasına hizmet olduğunu özümsemiş yüzbinlerce kadın var.

Erkek erk de, kadın üzerinden sadece siyaset üretti. Bütün partilerde böyle oldu. CHP buna dahill, hatta başta gelir.

Onun derdi chp degil bosver :))
 
yaa bu ekmel ihsanoğlu bey istiklal marşıyla ilgili büyük bir gaf yapmış bilen duyan var mı?
bakındım bakındım konuyu da kimse açmamış.. aynı şey akp tarafından yapılıyor olsa konu daha o dakka açılırdı :27:
 
yaa bu ekmel ihsanoğlu bey istiklal marşıyla ilgili büyük bir gaf yapmış bilen duyan var mı?
bakındım bakındım konuyu da kimse açmamış.. aynı şey akp tarafından yapılıyor olsa konu daha o dakka açılırdı :27:

yooo var konusu gözünden kaçmış herhalde
 
Back