Çok sinirliyim

Lullaby

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
20 Haziran 2009
3.061
11
0
Kocaeli
oldukça çok arkadaşı olan bir insanım, herkesle samimi bir şekilde durmayı da severim, içten devranmaya çalışırım.
ama son birkaç ay içinde insanlar bana çok garip şeyler yapar oldular, benim içtenliğime rağmen bana saçma sapan şekilde davrandılar.
anladım ki kimseye sinir olmamak için kimseyle alakanızın bulunmaması gerek. artık dost kavramı benim için bitmiştir. daha fazla insanların benim sinirimi bozmasına izin vermicem!
size tavsiyem hiç bir sırrınızı bir arkadaşınıza anlatmayın, hiç kimseyi özel sanmayın ve dostunuz sanmayın, aslında hiç biri gerçek sizi umursamıyor!
 
aşık veysel boşuna dememiş benim sadık yarim kara topraktır diye :)
ben de öyle sırlarımı sadece anneme ve ananeme anlatırım en güzel ve samimi yorumları onlardan ne varsa aileden var kısaca
arkadaş çevresi insanı kıskanabiliyor bu kıskançlık da saçma sapan davranışlar olarak geri dönüyor maalesef
 
Maalesef öyle insan yasadıkca,canı acıdıkca anlıyor..kızımda işyerinde sorunlar yasıyor,bıktım artık herkesin birbirinin yüzüne gülüp arkasından konusmalarından diyor..kızımda yüzüne her gülene kendi gibi sanıyor dostu arkadası hatta sırdası oluyor..her seferinde tembih ediyorum sadece aynaya bak ve o aynadaki kişiye güven diye..yasadıkca anladı gercekleri!!!
 
çok doğru söylemişsiniz, aynen böyle yüzüne gülüp arkadan konuşan bir arkadaşım vardı bu huyuna dayanamayıp uzaklaştım ondan.
meğerse herkes aynıymış bana sadece gülen taraflarını gösteriyorlarmış, diğerlerinin arkasından konuştuğunu görecek kadar yakın değilmişim meğerse ki onlara.
ben de deniyorum nefret ettiğim insanların yüzüne bişey yokmuş gibi gülmeyi ama beceremiyorum ağlıcak gibi oluyorum, ama bunu yapmayı öğrenmem lazım artık
kimseyle gerçekten samimi olmayıp havadan sudan konuşup nefret bile etsem yüzlerine gülmem lazım kimseyi de dost bilip bağrıma basmamam lazım sadece kendimi düşüncem bundan sonra tırnağımı bile oynatmıcam başkası için.
 
peki esas soru size yanlış yapanları bir kalemde silmeli miyiz? yani ben bana yanlış yapanı istesem de sevemiyorum artık o yüzden arkadaşlarıma hep yanlış yapmamaya çalışırm onlar bana ters bişi yapmadığı sürece hep kollarım onları, ama bir hata yaptıklarında ki bu genelde büyük bir hata olur çok sert çıkışıyorum ve genelde karşımdaki de özür dilemiyor ve o kişiyi ömrümce görmek istemiyorum bir daha tüm sevgim bitiyor, silip atasım geliyor bu yanlış mı? ama benim gönlümü almıyorlar ki doğru düzgün özür bile dilemiyorlar, bir de haklı gibi üste çıkmaya çalışıyorlar
 

Yüzsüzdür insanoğlu kimse bilmez fendini, Kime iyilik yaptıysan ondan koru kendini ahh ahh atalarımız yaşamış da söylemiş bunları, en büyük hatamız karşımızdakini kendimiz gibi bilmemiz...
 
Yüzsüzdür insanoğlu kimse bilmez fendini, Kime iyilik yaptıysan ondan koru kendini ahh ahh atalarımız yaşamış da söylemiş bunları, en büyük hatamız karşımızdakini kendimiz gibi bilmemiz...

hem de o kadar yüzsüzler kiiii
inanılmaz bi şekilde son 2-3 ayda merabamın zor olduğu kişilerle sırf onların bana bulaşması uğraşmasıyla öyle şeyler yaşadım ki.
gerçekten insanların psikolojileri ii değil.
ben kendimi depresyonda sanırdım ama ben gerçekten iyiymişim meğerse durduk yere millete sarmıorum en azından
 
ne sandiniz..kimse kaniniz caniniz kardesiniz gibi olamaz hos su zamnda kardesller bile birbirine kazik atiyorken....

aynen katılıyorum
oyle bır zamankı, kardes bıle kardesı kıskanır olmus, kazık atar olmus..
Bırtek guvendıgım allahım ve annemdır..
Sonrada yavrularım..
Yavrularıma anlatıyorum cogu zaman derdımı..
Anlamasalarda onların o guzeller guzelı parlak gozlerı benı mutlu etmeye yetıyor :)
 

evet katılıorum ben de hatta arkadaşlarım bile kardeşimden daha fazla yardımcı olur nerdeyse
birtek annem.. o da sanırım bi yere kadar..
şuanda tek güvendiğim insan hayatımda sevgilim,
benim arkadaşım, ailem gibi oldu artık, tek gerçek arkadaşım o benim.
 
Bende cok sewdigim kardesim kankam dedgim kişiden büyüüüükkk bi kazık yedim ve ondan sonra anladım..cok iyi niyetliyim insanlara ön yargılı yaklasmam..önce karsımdakinin yerine koyarım kendimi..anlamaya calısırım..yardımcı olurum elimden geldigince ama BAZI insanlar bunları haketmiyo ve herzaman söyledigim bir lafım vardır rabbim bizi iyi insanlarla karsılastırsın!!!! rabbim cocuklarımızı korusun :26::26: kızımada sölerim bi derdin sevincin oldugunda sana en yakın olan ANNE dir gel bana anlat!!
 

evet ben de hep söylerim bu lafı, bazen diyorum ki sevgilimden yana şanslı çıkmam için dostlardan feragat etmem gerekliydi belki de
henüz çocuğum yok ama eminim onun canının yakanı öldürmek isterim ilerde daha da kötü yaralar beni,
ama şu da var ki insan pişe pişe öğreniyor, aah hayat!
artık bana kimseye önce ben iyilik yapmıcam geçti o "iyilik yap denize at balık bilmezse halık bilir" tavırları.
önce bana iyilik yapanı bana sırrını vereni benim arkamı kollayanı, ben kollıcam sonrasında asla ilk ben değil.
bi ara yine böyle bir buhrana girip bütün arkadaşlarımı silmiştim, tekrar aynı moda girdim,
hiç kimseye güvenim kalmadı arkadaş, ben de onlar gibi oldum çıktım ii mi artık ben de insanların arkasını kollamayan, işine göre davranan, gerdi mi kaçan bir tip oldum.
ama millete yaranmaya çalışmaktansa eeeeen güzeli silip atmak, çünkü o yaranmaya çalışmalar bi işe yaramıyor karşıdaki hata yapınca alttan almıcan alıcan kalemi çizicen üstünü.
 
azcık rahatladım ama buraya yazınca :)
artık hiç dostum kalmadığı için kimselere derdimi anlatamaz oldum ne varsa kk da var.
bugün erken yatmam gerekiyordu sinirden saatin de farkına varmamışım.
kimseler için uykusuz kalmaya değmez, hatta 1 saniye düşünmeye bile değmez
herkese iyi geceler
 
merhaba,

ben de evlendim şehir değiştirdim. Çok yalnız hissediyorum kendimi. Hiç bir dostum arkadaşım yok. sizin gibi hem güvenemiyorum hem de belli bir yaştan sonra insanlar sizi kolay kolay hayatlarına sokmuyorlar.

İş yerindekiler zaten mesafeli. Burada kimse kimseye güvenmiyor.

Eski dostlarım da kimi şehir değiştirdi, kimi evlendi çocuk sahibi oldu, hiç konuşamıyoruz yoğunluktan...

yalnızlık aldı başını gitti..insan hemcins bir arkadaş arıyor kendine. Geçenlerde denk geldiğim bir yazıyı paylaşmak istiyorum:

Yeni dostlar edinemiyorum artık... Sanıyorum yaşım geçti. Her dostluk ayrı bir yalnızlık korkusu. Zaten bir yaştan sonra edinilen dostluklar çakma oluyor her ne kadar olsa.

Çocukluğunuzda sümüklü halinizi görmemiş bir dost, her daim temiz burunla görünmek zorunda kaldığınız bir kasıntıya dönüşüyor. Pijamayla karşılayamadığım, zil çaldığında koşarak yatağı topladığım, ve değerini ikram edilen pasta, börekle ölçen dostlar olmasa da olur bu hayatta.

Olanlarla idare ediyorum işte. Yaz tatilimde kuran kursu çıkışında kavga ettiğim, ilkokul öğretmenimden dayak yiyişimi görmüş, saklambaç oynarken yerimi söylemiş, cıllıklık eden, günlerce küstüğüm, barışmak için peşine düştüğüm, tüm masumiyeti ile bugüne gelmiş dostlarımla idare ediyorum. Artık kendimi anlatmama gerek kalmamış hiçbirine. Mutfak masasından salona geçmeden ağırlanabiliyor her biri.

Her dakikayı konuşmak zorunda kalarak geçirmediğimiz, ve görüşmenin karşılıklı konuşmaktan çok, beraber zaman geçirmek, anı birlikte yaşamak ve aynı ortamda nefes almak olduğuna kani olduğumuz üç-beş, veyahut bir elin sayılı parmağı kadar dostlar işte.

Herkesi memnun etmeye çalışmışım yıllarca. Kendimden geçmişim. Dinlemişim şişmişim. Hayatımı han kapısı etmişim geleni almışım, gireni ağırlamışım. Ailemden çalmışım han misafirlerine vermişim. En sevgililerimi ihmal etmişim. Her dinlediğim acıyı yaşamışım günlerce. Uykusuz gecelerin müdavimi olmuşum ‘’ne olacak bunun hali’’ diye.

Sonuç … Yorgun ve argın düşmüşüm. Elde pek bir şey yok. Dengesi bozulan algı halim dışında.

Sorunsuzluk sorun oldu bugünler ben de. Alışmamışım imtihansızlığa belasızlığa ve musibetsizliğe. Mutlak imtihan olmalı insanoğlu hayatta ise imtihanım nerede bekler oldum. Hoş, Allah’ın içimize koyduğu nokta, hani sanatçı tatminsizliği denilen şey aslında yaradanın ‘’beni bul’’ noktası olsa da kaçımız farkında, kaçımız feleğin çarkında bilinmez.

Saçmalama ayarındayım. Her şeyi sorguladığım bir dönem sanırım. En çok da dostları ve yalnız kalmayı. ‘’Bu kim’’ ‘’niye burada’’ dönemi de diyebiliriz. Bir oradan bir buradan konuşmak istiyor canım. Ve saçmalamak.

Şeve gibi… Gözlerim isimsiz bir ülkenin ağı sanki. Sahrud ve seydunayım. Kavuşmamış iki ırmağın öyküsü. Suskun yaranın kanamasıdır, suskun dününü öldürmenin yasıdır ya Şeve. Hep yalnızdır… İşte öyle…

Oldukça karanlıktır aslında yalnızlık bilirim… Hem kavramında, hem nefes alınışında. Ama yine de dalmak istiyorum midyelere kadar.

Zaten her beyin birer yalnızlık belirtisidir. Açmadığımız her beyin ve her yürek kendi başına yalnızdır. Uzaklara bakan bir göz, bir pişmanlık, bir oğul yarası bir sevda acısı yapayalnızdır aslında. Hissetmeyen anlamaz. ‘’Anlıyorum’’havada asılı kalır. Bilirsin ki ciğerde çekilen başka şeydir. Dinlemek, empati başka şey. Sadece sen bilirsin onu. Yaşayan bilir…

Yalnızlık gözlerindeki ışığı aramaktır ‘’beni seviyor musun’’ sorusunda. Bir dostta, bir eşte, bir seste… Tatmin olamadıkça ezilirsin, ağırlık biner yüreğine. ‘’Evet’’ kadar haksız olmamalıdır bu sorunun cevabı. ‘’Hem de nasıl’’ kadar tok tutan, sonrasında nasıl sevdiğini anlatmak kadar içten olmalıdır. Kani olmalıdır yüreğin sevildiğine.

Hakkı arayışımız da yalnızdır, sevdaya dalışımız da. Her aşk yalnızdır. Sevda tek kişiliktir aslında.

Mahalleye ilk taşınıldığında, ufaktan demirbaş çocuklara sokulurken, bir anneye nasıl zavallı gelirse çocuk öyle zavallıdır yalnızlık.

Bazen ümit. Bazen korku. Aslında her korku, ölüm korkusunu içinde taşıyan, hep ucunda ölüme varan bir yaşayıştır. Her korku biraz ölümü barındırmaz mı içinde. Yükseklik korkusu düşüp , deprem korkusu göçük altında kalıp ölmek korkusu değil midir biraz. Karanlık korkusu mezarı anımsatmaz mı her insana. Her korku yalnız kalmak ve ölmek üzerine kurgu değil midir…

Hem yalnızlıktan ölesiye korktuğum, hem de yalnızlığıma haksızlığımı hatırladığım günlerdeyim.

Dostsuz, arkadaşsız ve komşusuz kalmak istediğim günlerde. Asansörde rastlaştığım komşudan ‘’ya sonra görüşmek zorunda kalırsam’’ diye göz kaçırdığım. Herkesten kaçtığım. Ve anladığım ki, tek aile kalırmış insana. Kötülük edemeyecek tek yürek anne yüreği imiş. İçten hissedecek yürek baba yüreği.

Katıksız ve karşılıksız sevecek, kızsan da küsmeyecek tek ciğer evlat ciğeri imiş. Kardeş kardeşin sırrını saklar imiş sadece. Ve elbette EŞ… Biyolojik olmaksızın sonradan hayatımıza dahil olan. Namus ve aidiyet kavramını harman edip, DNA yı gereksiz kılmış, omzuna yaslanılmış ve eş kelimesine denk olmuş olanından.

‘’Seni anlıyoruma’’ tav olmaktır yalnızlık. Yanındayım. Elim elinde.

Yalnızım. Ve tavım her iyi şeye…



Betül Kurşun
 
çok güzel bir yazıymış :)
teşekkür ederim paylaştığınız için
ama ben yanlızlıktan korkmuyorum
küçükken ufak bir ilçede yaşardık ilçe 1.siydim ilkokul 1den beri
dolayısıyla çocuk akıllarıyla kimse beni sevmezdi hep alaşağı etmek isterlerdi
hiç arkadaşım olmadan tek başıma dimdik büyüdüm ben.
dolayısıyla yalnızlıktan gocunmuyorum,
insanlarla uğraşarak yorulmaktansa,
fazla olan enerjimle sıkılmayı tercih ederim,
bundan sonra boş muhabbetler yapıp,
kendimle ve başkalarıyla ilgili hiçkimseye hiçbirşey anlatmama kararı aldım
özellikle sorsalar dahi geçiştiricem
çünkü inadına gidip o insanla konuşuyorlar bir de üstüne.
bundan sonra yalnızım bencilim mutluyum.
kimseye de 2. bir şans vermiyorum.
 
Seni baya karamsar gördüm dost konusunda ne söyleyebilirim haklısın bende öyle okkalı kazıklar yemişimdir .

Ama kendini bu kadar kapatma ben de senin gibiydim.Ta ki karşıma kardeşimden öte seveceğim dostum çıkana kadar.

her şey umut etmekle olur . Umudunu kaybetmiş bir insanın başka kaybedeceği nesi olabilir ki ? Ve yakınlarda bir yerlerde

yüreğini açabileceğin birisi mutlaka vardır yeter ki dikkatli bak etrafına çünkü bizler kapanan kapılara o kadar çok bakıyoruz ki

açılan yeni kapıları görmüyoruz bile her şeyde bir hayır vardır . Bir şey ya gerçekten olmaması gerektiği için olmamıştır ya da

daha iyisi olacağı için olmamıştır sen yeter ki umudunu yitirme :)
 

karamsarım evet, kapattım kendimi de,
bundan sonra beni açabilen çıkarsa o dostum olsun benim, ben kendimi yoktan yere açmayacağım.
umarım senin olduğu gibi bir dost çıkar karşıma, ama fark şu ki bu dosttan bile kazık bekler hale geldim ben.
o yüzden duvarlarımı indireceğimi pek sanmıyorum, o duvarları yıkan olursa başımın üstünde yeri var.
 

Sen kapının kolunu sıkı sıkı tuttuktan sonra kolay kolay cesaret edemez kimse kapını çalmaya .

Kazık bekleme konusunda çok haklısın çünkü ne zaman neyin ne olacağı hiç ama hiç belli olmuyor biz buna hayatın cilveleri diyelim.

Bir de şöyle düşünelim düşmeden kalmayı nasıl öğreneceksin , denize girmeden yüzmeyi nasıl öğreneceksin ?

sarsıldıkça yere daha sağlam basacaksın daha da güçlü olacaksın öldürmeyen şey güçlendirir derler aynen öyle olacak

temkinli olacaksın fakat duvarlarına kapılar koyacaksın ki yüreğini de kalbini de sadece o kapıyı çalana vereceksin

dilerim bir gün güzellikler kapını çaldığında içeri buyur edersin her şey gönlünce olsun :)
 
çok teşekkür ederim güzel dileklerin için :)) umarım dediğin gibi biri çıkar
ancak bu başlığı açmama sebep olan olaylar katlanarak büyüdüğü için fikrim değişmek yerine kanıksadım resmen:))
 

waaaoww süper bi telkin :79:
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…