Hiçbir zaman anne olma hayalleri kurmadım, şimdi çocuğum var. Ama artık 35’ime geldim ve bunun biyolojik bir ihtiyaç olduğuna inanıyorum. Taşlanacağımı biliyorum ama söyleyim yine de, 40 yaşına gelip kedi/köpek annesi olan veya evlenmeyip işkolik olan kadınları görünce içim acıyor. Çünkü baktığında aslında o sevgi, sahiplenme, kendini adama güdüsü onlarda da var ama doğurmadığı veya kendini besleyen anlamlı ilişkiler kuramadığı için kendini kedi köpeğe veya belki de işine gücüne adamış hayatındaki boşluğu dolduruyor. Yani o hisler bastırsanız da başka bir şekilde ortaya çıkıyor, yok olmuyor ve aslında insanlar böyle yaparak kendini kandırıyor sadece. Bu bana hastalıklı geliyor. İnsan da her canlı gibi doğar, büyür, ürer ve ölür. Doğada amaç yeni nesiller için gen aktarımıdır. İnsan da doğadan kopuk bambaşka bir canlı olmadığına göre hayatımızda kendimizi başka şeylere dönüştürmeye ihtiyacımız yok bence illa özgür kadın olunacak diye. Benim çok arkadaşım var dünyayı gezmiş görmüş her yerde yemiş içmiş, kariyeri gayet iyi. Ama eve gelip çok yalnızım niye kendime göre birini bulamıyorum diye ağlıyor.
Ben evliyim, çocuğum var ortalama da bir kariyerim. Bana sorsanız sorumluluklarım çok ağır, çok bunalmış durumdayım. Keşke evlenmeseydim veya doğurmasaydım dediğim zamanlar da oluyor. Ama 1 hafta izin alsam evde otursam veya tek başıma ülke ülke gezdiğimi düşündüğümde de ailem olmadan mutlu hissetmiyorum kendimi. Bence bu koşturmaca, iş, güç, ev, çocuk insanların hayatının en anlamlı yılları çünkü.
Bizim bu ülkede çektiklerimiz ataerkilliğin tepemize etmesinden kaynaklı. Gelişmiş toplumlarda kadın böylesine ezilip yok sayılmıyor yani aslında bir çocuk büyütmek çok daha kolay, eş desteği çok daha fazla. Niye ürüyoruz bu iğrenç dünyada gibi soruları bizimki gibi 3.dünya ülkelerinde biz soruyoruz bence.