• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Çocuk Hakları ve Sorunları...

Çok seviniriz.
Konuya yazanların çoğu bu başlığın neden açıldığını biliyor ama bilmeyenler için açıklama olsun.

Bu topiğin açılış amacı ilk mesajda sıraladığımız maddelerle ilgili hertürlü bilgi, veri, istatistik ve raporları derleyip hazırlayacağımız dosyaya dilekçe ilave edip TBMM'ye göndermek.

Biz kadınlar olarak sosyal sorumluluk projesi başlattık bir nevi.

KK 'yı yıllar sonra böyle bir sorumluk projesi tasarlarekn görmek ne kadar mutuluk verici bir şey. her zaman, ait olduğumuz bu platformu böyle sağduyulu çalışmalar içerisinde görmek isteyen birisi olarak çok ama çok onur duydum. gördüğüm kadarıyla görevlendirmeler yapılmış, bir eğitim kurumunda çaılıştığım için eğitim başlığını alabirim diye düşünmüştm amaarkadaş almış. isterse ortak çalışabiliriz:34:
 
Son düzenleme:
SOKAK ÇOCUKLARI ÜZERİNE

Sokak çocukları suçlu mu madur mu? Tecrit edilmeli mi? Sokak çocukları bizce madur. Her gece hangi sokaktan hangi çocuğun kaçırılarak hangi ormana götürüldüğünü ve burada hangi organının alınarak organ mafyası tarafından nereye gömüldüğünü ve ya hangi denize atıldığını; her gece hangi sokaktan hangi sokak çocuğunun kaçırılarak cinsel istismar aracı olarak kullanıldığını; her gece hangi sokaktan kaçırılarak kapkaç mafyasına üye yapıldığını biliyor muyuz?

Farkında mısınız son yıllarda en çok gündeme gelen toplumsal sorunlardan bir tanesi "sokak çocukları" diye kolay bir tabirle tanımlanan sorundur. Bu çocuklar kendi istekleriyle bu hale gelmediler. Sokaklara hayatın acımasız tekmesini yiyerek daha hayatın ne olduğunu bilmeden atılıyorlar. Ya çalıştırılmak için ya dilendirilmek için ya da ailesi içerisinde şiddete maruz kaldıkları için sokaklarda yaşamaya mecbur bırakılmış zavallı çocuk yüzleridir onlar. Sokaklarda da onları her türlü acımasızlık çepeçevre sarmalıyor. Fiziksel şiddet, dayak aşağılama, cinsel taciz, uçucu madde bağımlılığı (tiner,bali,hap.) . Birkaç yazı halinde bu sorunu bugünü ve çözüm yollarıyla tartışmak istiyorum.

Sokakta çalıştırılan çocukların % 12.26'sını 13-15 yaş arası çocukların oluşturduğunu ve her 100 sokak çocuğundan 40'ının evde fiziksel ve cinsel şiddet gördüğü için sokaklarda yaşamayı tercih ettiğini, 3-7 yaş sokak çocuklarının çok düşük ekonomik gelirli evlerden çıktıklarını, sokak çocukları üzerine yapılan bir araştırmaya göre: aile içi şiddet gören çocukların %30'unda anne veya babanın üvey olduğunu, %85'inin sigara, %65'inin bali, tiner, hap, esrar gibi uyarıcı madde kullandığını, %41'i nin sokak çetelerine katıldığını, %82'sinin kesici delici yaralayıcı alet taşıdığını, %43'ünün fiziksel %54'ünün cinsel ve duygusal şiddet gördüğünü biliyor muydunuz?

Eğer bilmiyor ve sokak köpeklerine verdiğiniz değeri bu çocuklara vermiyorsanız bence bir an önce bu konuda duyarlaşmalısınız. Çünkü gün geçtikçe sayılarının artması özellikle büyük kentlerde çok daha büyük toplumsal sorunlara yol açacaktır.

Konuya durumun hassasiyetinden bahsederek ve bazı oranlar vererek bir giriş yapmak istedim. Unutmayınız ki onlar çocuk. Onların saldırganlıkları kişiliklerinden değil, toplumun onlara nefret dolu bakışından oluşuyor. Onlara sevgiyle, şevkatle yaklaşarak ve duyarlılıkla davranmak bence atılacak en doğru ilk adım olacaktır. Daha sonra ise sorunu asla örtmeden, tüm gerçekliğiyle toplumun tüm kesimlerinin tartışması ve çözüm yollarının aranması bence bir insanlık vazifesidir.

Hele de bu soğuk kış günlerinde bizim çocuklarımız sıcacık evlerde huzur içerisinde yaşarken onlar sokakların tüm acımasızlığıyla yaşıyorlar. Lütfen bunu görmezden gelmeyelim.

http://www.arifverimli.com/uabildiriler.aspx?menuID=365&id=112
 
Son düzenleme:
Sokak çocukları, kayıp çocuklar...insanın içi cız ediyor..800 e yakın çocuk kayıpmış, burdan öğrendim, peki nerde bu çocuklar? düşünemiyorum
Gerçekten çok faydalı bir dayanışma olmuş, ben yardımcı olamasam da, nerdeyse hepsini okuyup bilgi sahibi oldum, teşekkürler, ellerinize sağlık
 
Sokak çocukları, kayıp çocuklar...insanın içi cız ediyor..800 e yakın çocuk kayıpmış, burdan öğrendim, peki nerde bu çocuklar? düşünemiyorum
Gerçekten çok faydalı bir dayanışma olmuş, ben yardımcı olamasam da, nerdeyse hepsini okuyup bilgi sahibi oldum, teşekkürler, ellerinize sağlık

Rabbim ailelerine sabır versin kayıp ölümden daha beter:5:
 
Her gün 7 çocuk kayboluyor

Jandarma bölgesindeki kayıp çocuk bilançosu ürkütüyor. Her gün 7 çocuk kayboluyor. Kayıp çocuklar için özel birim kuran jandarma, 1449 çocuğu arıyor.


Sarıyer’de kaybolan ve bir havuzda boğulmuş halde bulunan 3.5 yaşındaki Pamir Dikdik, Kars’ta kaybolan ve öldürülmüş halde bulunan Mert Aydın ile Bitlis’in Güroymak ilçesine bağlı Çayarası Köyü’nde kaybolan amca çocukları 5 yaşındaki Serpil ile 4 yaşındaki Bilal Bayhan’ın ölü olarak bulunması gözleri kayıp çocuklara çevirdi. Jandarma Genel Komutanlığı, Türkiye genelinde jandarma bölgesinde son 5 yılda, 14 bin 412 çocuk kaybolduğunu, bu çocukların 13 bin 528’inin bulunduğunu, 834 çocuğun aranmasının ise sürdüğünü açıkladı. Komutanlık, önceki yıllar da dahil edildiğinde kayıp çocuk sayısının hâlâ 1449 olduğunu bildirdi. Jandarma, kayıp çocukların bulunması için özel birim kurdu.

‘Cezai yaptırımlar arttırılmalı’

Jandarma Genel Komutanlığı’nın düzenlediği ‘Kayıp Çocuklar Çalıştayı’nın açılış konuşmasını İçişleri Bakanı Efkan Âlâ yaptı. Bakan Âlâ, çocukların güvenliği için her türlü tedbirin alınması gerektiğini belirterek, “Çocukların suça sürüklenmelerine engel olmak, onları zararlı alışkanlıklardan korumak birinci önceliğimizdir. Kayıp çocukların bulunması için her türlü çabayı harcıyoruz. Türkiye genelinde kaybolan çocukların yüzde 97’si jandarma ve polis tarafından bulundu. Bu önemli bir başarıdır” dedi. Ailelere seslenen Âlâ, söz konusu insan olunca istatistiklerin anlamlarını yitirdiğini kaydetti. Âlâ, “Kaybolan çocuklarımızın sorumluluğu üzerimizdedir. Aileler çocuklarına daha hassasiyetle sahip çıkmalılar” dedi. Çocukları kaybolan toplumun geleceğinin tehlike altında olduğuna değinen Bakan Âlâ, bu çocukların bulunabilmesi için kurumlar arası tam işbirliği sağlanması, toplumsal duyarlılığın artırılması, cezai yaptırımların gözden geçirilmesi gerektiğine işaret etti.

1449 çocuk hâlâ kayıp

Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Servet Yörük de çocukların kaçırılmasındaki en önemli etkenlerin organ nakli, çocuk işçiliği, silahlı çatışmada kullanma ve terörizm olduğunu belirtti. Yörük, “Türkiye’de son 5 yılda jandarma bölgesinde her gün 7 çocuk kayboluyor ve 6’sı bulunabiliyor” dedi. Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Başkanı Tümgeneral Arif Çetin ise kayıp çocuk sayısında ciddi bir artış olduğunu söyledi. Jandarma bölgesinde son 5 yılda 14 bin 412 çocuk kaybolduğunu, bu çocukların 13 bin 528’inin bulunduğunu, 834 çocuğun aranmasının sürdüğünü açıklayan Çetin, önceki yıllar da dahil edildiğinde kayıp çocuk sayısının hala 1449 olduğunu bildirdi. Çetin, “6 Nisan’dan itibaren 81 ilde özel ekipler kurduk. Bu ekiplerin oluşturulması ile çocukların yüzde 94’ü bulundu” dedi.

En fazla ihbar Ankara ’dan

Çalıştay’da kayıp çocuklar Ulusal Bilgi Sisteminin Oluşturulması Projesinin hayata geçirilmesi için çalışmalara devam edilmesi gerektiği vurgulanırken, kayıplar konusunda sokakta çalışan, dilenen; suça karışan; ticari cinsel sömürü mağduru çocuklarla ilgili incelenme yapılmasının önemine değinildi. En fazla kayıp çocuk ihbarı yapılan ilin Ankara olduğu da kaydedilen çalıştayda, Ankara’yı İzmir ve Bursa’nın izlediği ifade edildi.
Jandarma Astsubay Çavuş Işıl Sezer ise okullarda velilere yönelik farkındalık yaratmak için de harekete geçtiklerini belirterek, çocukları kaybolan ailelelere nasıl hareket etmeleri ya da kayıp bir çocuk görüldüğünde neler yapılması gerektiği konusunda eğitim verileceğini dile getirdi.

Kaynak:http://www.radikal.com.tr/turkiye/her_gun_7_cocuk_kayboluyor-1187885
 

Kesinlikle öyle, en azından bir mezarı var dersin..
Pamir'i hala unutamadım, aklıma geldikçe sanki ciğerlerim sökülüyor, anne-babayı düşünemiyorum
:50:
Allah'ım sabırların en büyüğünü versin.

Amin..
Ben de çok etkilendim:31:Hatta hayatımı büyük boyutta etkiledi:(
 
KK 'yı yıllar sonra böyle bir sorumluk projesi tasarlarekn görmek ne kadar mutuluk verici bir şey. her zaman, ait olduğumuz bu platformu böyle sağduyulu çalışmalar içerisinde görmek isteyen birisi olarak çok ama çok onur duydum. gördüğüm kadarıyla görevlendirmeler yapılmış, bir eğitim kurumunda çaılıştığım için eğitim başlığını alabirim diye düşünmüştm amaarkadaş almış. isterse ortak çalışabiliriz:34:

Teşekkürler DatluCadu:42:
Hergün siyaset bölümünde okuduğumuz haberler, tv'de yayınlanan haberler artık canımıza tak etti, bizde hep beraber birşeyler yapmaya karar verdik, dövünmekle elimize birşey geçmiyor, ortak çalışmaya, herkesin elindeki verilere, incelemelere ihtiyacımız var, bu birkaç kişinin değil, burada üye olan ve katkı sağlamak isteyen her arkadaşımızın konusu. Topiği sahipli sanıp yazmaya çekinmesin kimse, bu sitede herzaman açılan konular gibi değil, sosyal sorumluluk projesi, bu sebeple ilk sayfadaki ana başlıklarla ilgili fikir vermek isteyen veya projeyle ilgili önerisi, tavsiyesi olan herkesi bekliyoruz:34:




Hanımlar,
dün gece uğrayamadım, kibler vardı, şu anda da var onları halledeyim geleceğim, burası aklımda:34:
 
SOKAK ÇOCUKLARI
DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ dolayisiyla ele alinan ve "gayri resmi rakamlarla bu sayının 200 bine çıktığı " bildirilen konu. " 3 yetmez 5 doğurun " diyen adam cafcafli tek adam şovu nda bu konu hakkinda , alnı ak, başı dik konuşsaydı ya ..

"ülkemizde 42 bin çocuğun sokakta yaşadığı ancak gayri resmi rakamlarla bu sayının 200 bine çıktığı belirtiliyor, suça karışan her 5 kişiden biri de çocuk.

cumhuriyet

istanbul haber servisi- ülkemizde 42 bin çocuğun sokakta yaşadığı ancak gayri resmi rakamlarla 200 bine yakın çocuğun sokakta yaşamını sürdürmeye çalıştığı belirtiliyor, suça karışan her 5 kişiden biri de çocuk. uzmanlar, türkiye’nin çocuk hakları sözleşmesi’ne imza atan 193 ülke arasında yer almasına karşın çocukların haklarından yeteri kadar yararlanamadığı, çocukların ne yazık ki korunamadığını belirterek “ geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın kendilerine, ailelerine ve ülkelerine faydalı, üreten bireyler olması için sağlıklı yaşam hakları, eğitim haklarını ve güvenli bir ortamda yetişme haklarını korumalıyız” dediler.

her yıl ekim ayının ilk pazartesi günü “dünya çocuk günü” olarak ele alınıyor. sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu’ndan (sheçk) edinilen verilere göre, türkiye’deki sokak çocuklarının tam sayısı hakkında net bir bilgi olmadığı ancak gecekondu yaşamının çocuğun sokağa inmesiyle doğru orantılı bir etken olduğunu, istanbul’da 625 bin çocuğun sokak çocuğu olma riskiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. yapılan araştırmalara göre ülkemizde 0-6 yaş arası 300’e yakın çocuk anneleriyle birlikte cezaevinde kalıyor, yaş ortalaması ağırlıklı olarak 14-18 yaş olan 2 bin 300 çocuk ise çeşitli suçlardan cezaevinde bulunuyor. 15 yaşından küçük 4.9 milyon çocuk ulusal yoksulluk sınırının altında yaşarken, canlı doğan her bin bebekten 39’u bir yaşını doldurmadan hayatını kaybediyor, çocukların yüzde 17’si ise temiz içme suyuna erişemiyor.

araştırmalar, sokakta çalışma yaşının 7 ile 11 arasında olduğunu, sokakta çalışan ya da yaşayan çocukların yüzde 95’inin ise erkek olduğunu gösteriyor. tbmm’de kurulan kayıp ve mağdur çocuklarla ilgili araştırma komisyonunun geçen yılki raporuna göre ise ülkemizde haber alınamayan çocuk sayısı 2 binleri geçmiş durumda. ab istatistik kurumu eurostat’ın bu yılki araştırmasına göre ise 18-24 yaş arasındaki her iki kız öğrenciden birinin de ortaöğretimi tamamlamadan okulu bırakıyor. çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı verilerine göre, yaklaşık 17 milyon çocuğun 1 milyonu çalışıyor. adalet bakanlığı verilerine göre de yılda ortalama 7 bin çocuk tecavüz ve tacize uğruyor. çocuk vakfı tarafından her yıl yayınlanan dünya çocuk günü türkiye bildirgesi bu yıl şair mustafa aydoğan yazdı. aydoğan tarafından kaleme alınan bildirgede, daha güzel bir dünya dileğinde bulunuldu ve “umut var, hep var olacak” denildi.


KAYNAK:https://eksisozluk.com/turkiyede-42-bin-cocuk-sokakta--3566761
 
Teşekkürler DatluCadu:42:
Hergün siyaset bölümünde okuduğumuz haberler, tv'de yayınlanan haberler artık canımıza tak etti, bizde hep beraber birşeyler yapmaya karar verdik, dövünmekle elimize birşey geçmiyor, ortak çalışmaya, herkesin elindeki verilere, incelemelere ihtiyacımız var, bu birkaç kişinin değil, burada üye olan ve katkı sağlamak isteyen her arkadaşımızın konusu. Topiği sahipli sanıp yazmaya çekinmesin kimse, bu sitede herzaman açılan konular gibi değil, sosyal sorumluluk projesi, bu sebeple ilk sayfadaki ana başlıklarla ilgili fikir vermek isteyen veya projeyle ilgili önerisi, tavsiyesi olan herkesi bekliyoruz:34:




Hanımlar,
dün gece uğrayamadım, kibler vardı, şu anda da var onları halledeyim geleceğim, burası aklımda:34:
elinize emeğinize sağlık. çorbada tuzumuz olursa ne mutlu, konuların hepsi paylaşılmış, ortak çalışmak araştırmak isteyen olursa ben hazırım:34:
 
hepsini topluca paylaşmak istemiyorum kısa kısa kesitler halinde olsun ki okuyanı da bunaltmasın, o kadar çok veri buldum ki malesef üzülüyorum utanıyorum bunu söylerken. Konum Cinsel İstismardı buyrun biraz istatistikler konuşsun ve etrafımızda belki de tanıdığımız hatta sevdiğimiz ne kadar çok SAPIK olduğunu bir kez daha görelim..


ÇOCUK İSTİSMARI VE TECAVÜZLERİ

Çocuk bütün canlılar içinde en uzun bakımı, korunmayı ve sevgiyi
gerektiren varlıktır. Bir toplumun ilerleyebilmesi ve kalkınabilmesi o toplum
içinde yetişen çocukların bedensel, ruhsal ve sosyal yönden sağlıklı
gelişmesiyle mümkündür . Çocuk yetiştirme yöntemi
ne olursa olsun zaman zaman çocukların fiziksel cezalara uğradıkları ve
bununla beraber duygusal hasarların da ortaya çıktığı, bazen de cinsel yönden
zedelendiklerinin gözlendiği bilinmektedir. Aileler çocuk yetiştirme sürecinde
bilerek ya da farkında olmadan çocuklarının gelişimini olumsuz yönde
etkileyecek, kimi zaman şiddet, kimi zaman da ihmal şeklinde davranışlar
gösterebilmektedirler. Bu nedenle istismar ve ihmalin tanınması, önlenmesi ve
müdahalelerde bulunulması gerekmektedir.
Son yıllarda dünyada çocuk istismarı konusu, gerek tıbbi, gerekse
toplumsal açıdan giderek önem kazanmaya başlamıştır. Bu durum Türkiye için
de geçerlidir. Konunun yeterince bildirilmemesi, tanı konulmasındaki
güçlükler, inkar edilmesi ve gizli kalması sorunun önemini daha da
artırmaktadır . Son zamanlarda dünyada ekonomik
krizler refah yaşam düzeyinin azalması ile birlikte bir çok sorun ortaya
çıkmıştır. En önemlisi de güç koşullar altındaki çocuklardır. Bu çocuklar
fiziksel, duygusal ve cinsel istismara maruz kalmakta, uyuşturucu madde
kullanımına alışmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine
göre dünyada 1-14 yaş grubundaki 40 milyon çocuk istismar veya ihmale
uğramakta, desteğe ihtiyaç duymaktadır.

Dünya sağlık örgütü çocuk istismarını "Bir yetişkin tarafından bilerek ya
da bilmeyerek yapılan ve çocuğun sağlığını, fizik gelişimini, psikososyal
gelişimini olumsuz yönde etkileyen davranışlar
" olarak tanımlamaktadır. Bu
tanımda amaç değil, sonuçlar önem taşımaktadır. Başka bir deyişle, yetişkinin
niyeti önemli değildir, eylemin çocuk üzerindeki etkisi önem taşımaktadır.

---
Türkiye'nin Durumu

Türkiye, dünyada çocuk istismarı (özellikle cinsel istismar) sıralamasında üçüncü. Sadece geçtiğimiz yıl Türkiye genelinde 18 bin çocuğun cinsel istismara uğradığı belirtiliyor. Son 10 yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısının ise 250 bin. Bu tablo insanın kanını donduruyor.
Son günlerde örnekleri basında daha sık yer bulan çocuk istismarı ve tecavüz konusunda, istismar olgularının sıklığı ve dağılımı ile ilgili herhangi bir gerçek veri yok. Çocukluk çağında yaşanan istismar ve ihmalin yaygınlığına ilişkin toplumsal tarama çalışmalarının da sayısı az. Olayın belirlenmesinin zorluğu, gizli tutulması ve verilerin kayıt altına alınmasındaki yetersizlikler ise kamuoyuna yansıyan sonuçların gerçeğin çok altında olduğunu gösteriyor. Ortaya çıkan rakamlarla sağlıklı bir tablo ortaya konulamıyor. Ancak var olan bu tablo bile insanın kanını donduruyor.

Geçmiş yıllarda yapılmış bazı lokal araştırmalar bulunuyor.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin çatısı altında öğretim üyelerinden oluşan Ankara Çocuk Koruma Birimi'nin araştırmasına göre, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne 2005 yılında gelen vaka sayısı 17. 2010'da ise bu sayı 34'e yükselmiş. Cinsel istismarı sorgulayan lokal çalışmalara göre üniversiteye giden öğrencilerin yüzde 10 ila 44'ünün çocukken cinsel istismara maruz kaldığı ortaya çıkmış. Gelen vakalara göre bunların yüzde 60'ı kız, yüzde 40'ı erkek.

İzmir'de hekimlerin ve sosyal hizmet uzmanlarının oluşturduğu Çocuk İstismarı Komisyonu'na göre ise Türkiye genelinde yılda 7 bine ulaşan sonuçlar elde edilmiş. Ancak fark edilmeyenler ile fark edilse bile gizlenenler de dikkate alındığında ortaya bir dehşet tablosu çıkıyor.

Son beş yılda ıslah evlerinden ve büyük cezaevlerinin sübyan koğuşlarından adliyeye yansıyan tecavüz vakalarının sayısı ise 250. Yatılı pansiyonlu okullarda, çocuk yuvalarında ve Yatılı ilköğretim Bölge Okulları'nda (YİBO) personelin, müdür yardımcılarının, öğretmenlerin ve esnafın cinsel istismarına uğradığı için medyada yer alan ve adliyeye yansıyan olay sayısı sadece 2009 yılında 200 civarında. 2001'de yıllık 2 bin-2 bin 100 aralığında olan çocuklara tecavüz suçu her yıl artmış. Bu rakam 2010 yılında 7 bine kadar çıkmış.

Edirne'de 14 yaşındaki sağır ve dilsiz Z.K.'nin tecavüz sonucu hamileliği daha birkaç gün önce gündeme düştü. Öncesinden de gündeme gelen B.Ç., N.Ç, Ö.C. diye kısaltmalarla anılan küçük yaşta ağır bedeller ödeyen çocuklar hala hafızalardaki yerini koruyor.

Uluslararası Çocuk İstismarı ve İhmali Derneği'nin 19. Uluslararası Kongresi'ne başkanlık eden Prof. Dr. Figen Şahin, çocuk istismarının Türkiye'deki verilerine dikkat çekiyor. Şahin, Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre, çocuklara karşı işlenen cinsel taciz, saldırı ve istismar suçları ile ilgili davaların sayısı, 2009 yılında 13 bin 812, 2010 yılında 17 bin 241 ve 2011 yılında ise 18 bin 334 oldu. Bu da 2011 yılındaki toplam 24 bin cinsel saldırı suçunun yaklaşık yüzde 70’i.

Yine bazı kaynaklara göre son 10 yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı Türkiye'de 250 bin.

Aile içi, tanıdık veya herhangi birileri tarafından istismara uğrayan çocuklar için de, durumun erken fark edilmesinin vahim sonuçların doğmasını bir nebze olsun azaltabildiğini de hatırlatan uzmanlar ailelere şu uyarılarda bulunuyor:
"Çocuğunuzun istismara uğradığını anlayabilmek için, davranışlarına dikkat etmelisiniz. Aslında her çocuk yaşadıklarının sinyallerini farklı şekillerde verir. Ani davranış bozuklukları, hareketlerinde keskin farklılıklar, altını ıslatması, aşırı korku, uyku ve yeme bozuklukları aileyi harekete geçirmesi gereken önemli sinyaller."



Kaynak: timeturk.com ve
Çocuk İstismarı Üzerine Yazılmış Makalelerden Derlemeler
(www20.uludag.edu.tr,2005)







 
Geçen yılın rakamlarına göre 15 yaşından küçük tam 347 kız çocuğu anne oldu. Bu utanç rakamları devletin resmi Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’na ait. Şükür ki bu konuda rakamlar hızla düşüyor. 2001 yılında 15 yaşından küçük anne olan kız çocuklarının sayısı 2 bin 717 idi. 2007 yılında bin 149’a indi. Bu rakam geçen yıl açıklanan verilere göre; 347’ye kadar düştü. Ancak 15 yaşın altında yüzlerce kız çocuğunun hâlâ anne olduğu bir ülkede bu utanç rakamları insanı boğuyor.

Çocuk anneler
15-18 yaş arasında anne olan kızların sayısı da korkunç. 2010 yılında tam 97 bin 10 kız, yani henüz çocukluktan ergenliğe geçen çocuklar anne oldu. TÜİK’in rakamlarında bunların kaçı 16, kaçı 17 ve kaçı 18 olduğu detaylı yazmıyor. İstatistiklerde bunların toplam sayısı 97 bin 10 olarak belirtiliyor. Eğer detaylı bir döküm çıksa tablo daha vahim hale gelecek.



Bu rakamları hatırlatmamın sebebi önceki gün gelen bir haber. Haber aynen şöyleydi: “Bölge illerine hizmet veren Diyarbakır Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde 2010 yılından bu yana 18 yaş altındaki bin 286 çocuk doğum yaptı. Erken yaşta evliliklerin sık yaşandığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kız çocukları, 18 yaşına girmeden anne oluyor.

Bölge illerine hizmet veren Diyarbakır Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde 2010 yılında 573, 2011 yılında 520, bu yılın ilk 8 ayında ise 193 olmak üzere 18 yaş altındaki toplam bin 286 çocuk anne oldu. Yılda yaklaşık 20 bin doğumun gerçekleştiği hastanede, 13 yaşında 20 çocuk doğum yaptı.” Haberin son satırını yeniden okuyun; 13 yaşında 20 çocuk doğum yaptı. Okulda olması gereken yaşta, daha oyun yaşında olan 13 yaşın altındaki kız çocuklarının doğum yaptığı, onlara bu zülmü yapan erkeklerin yaşadığı bir ülkede yaşamaktan utanıyorum. Siz de utanın erkekler….

Çocuklara cinsel saldırıda rekor

Türkiye çocuklara yönelik cinsel saldırıda her yıl rekor kırıyor. Adalet Bakanlığı’nın verileri dün Radikal’de yayınlandı. Buna göre çocuklara karşı işlenen cinsel taciz, saldırı ve istismar suçları ile ilgili davaların sayısı, 2009 yılında 13 bin 812, 2010 yılında 17 bin 241 ve 2011 yılında ise 18 bin 334 oldu. Bu da 2011 yılındaki toplam 24 bin cinsel saldırı suçunun yaklaşık yüzde 70’ini oluşturuyor. 7 bin 610 sanık hakkında 15 yaşın altındaki çocuğa tecavüz, 4 bin 903 sanık hakkında çocuğa cinsel istismar, 1759 sanık hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçlaması bulunuyor. Bu dosyaların 2 bin 13’ünde, yapılan incelemede çocukların ruh sağlığının bozulduğu tespit edildi. Çocukların fuhuşta kullanıldığı olaylar nedeniyle 2009’da 812, 2010’da 764, 2011’de 672 dava açıldı.


Erkeklere saldırı yüzde 40

Dünya rakamlarına göre cinsel saldırıların yüzde 74’ü kız çocuklarına uygulanıyor. Yüzde 26 oranında da erkek çocuklar cinsel istismara uğruyor. Ancak Türkiye’de bu oran kız çocuklarında yüzde 60, erkek çocuklarında yüzde 40 olarak belirleniyor.

Şunu da eklemeliyim ki, 18 yaşın altında olan kızlar -şayet kaza-i rüşt kararı, aile rızası ile evlilik vs durumları yok ise- doğum yaparken annelerinin kimliklerini kullanıyorlar. Bizzat bunu gördük ve tespit ederek olayı ilgili yerlere bildirdik. Özel sağlık kuruluşlarında bu durumun karşılıklı anlaşma yoluyla halledilebilmesi ihtimali ise hiç de uzak değil.
 
ÇOCUKLAR CİNSEL İSTİSMARA UĞRADIKLARINI SÖYLEMEYEMEZLER ÇÜNKÜ...

*Olayın ne olduğunu anlamayacak ve kelimelerle ifade edemeyecek kadar küçük olabilirler,

*Olayın gizli tutulması için tehdit edilebilirler,

*Cinsel istismar yolu ile verilen ilgiden ve buna eşlik eden duygulardan dolayı kafaları karışmış olabilir,

*Kimsenin kendilerine inanamayacağını düşünürler,

*Kendilerini suçlarlar veya kendilerinin kötü olduğuna ve istismarın kendileri için bir ceza olduğuna inanırlar,

*Utanıyor olabilirler,

*Cezalandırılma korkusuyla yaşayabilirler,

*Sevdiklerinin sorun yaşayacağı korkusu ile söylemeyebilirler.

DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Yanlış: Çocuklar cinsel istismarı hayal güçlerinin genişliği nedeniyle uydururlar.
Doğru: Çocuklar bu konuda genellikle yalan söylemez. İlk kural çocuğa inanmaktır.

Yanlış: Yaşanmış bir iki olay önemli değil. Çocuklar olan biteni çabuk unuturlar.
Doğru: Bir kez olan ya da tekrarlayan cinsel istismar çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığı açısından ciddi derecede zarar verir.

Yanlış: Olayı provoke eden çocuklar, şirin ve cazip kız çocuklar, evden kaçan çocuklar, ihmal edilmiş çocuklar.
Doğru: Mağdurlar her sosyo-ekonomik ve her sosyo-kültürel gruptan gelen kız ve erkek çocuklar olabilir.

Yanlış: Parklar, genel tuvaletler, ıssız sokaklar, karanlık yerler, boş inşaat sahaları tehlikeli bölgelerdir.
Doğru: Olayın olduğu yer genellikle ev, okul, ev ile okul arasındaki yol gibi çocuğun içinde bulunduğu yakın çevresidir.

Yanlış: İstismarcılar genellikle yaşlı ve yabancı erkeklerle sokakta yaşayan kimsesiz insanlardır.
Doğru: Olayların yüzde 80-95’inde fail 20-40 yaşları arasındaki, mağdur tarafından tanınan evli ve çocuklu erkeklerdir.

Yanlış: Marjinal ortamlarda ortaya çıkar, muhafazakâr veya tutucu ortamlarda ortaya çıkmaz.
Doğru: Çocuklara yönelik cinsel taciz, tüm ortamlarda ve istisnasız tüm sosyal sınıflarda görülebilir.

Yanlış: Bazı tacizler daha önemsiz, bazıları ise çok önemlidir.
Doğru: Cinsel tacizde önem dereceleri olmaz, şiddetin dereceleri vardır.


YAPILMASI GEREKENLER
Durumu yazılı ya da sözlü olarak en yakın karakol ya da Cumhuriyet Savcılığı’na bildirin. Bulguların kaybolmaması için çocuğu en yakın sağlık kurumuna götürerek rapor alın. Savcılık durumu Adli Tabiblik’e gerekli incelemeler yapılması için yönlendirir. Çocuğun ruhsal belirtileri çok ve fazla ise bir sağlık kuruluşundan ve profesyonelden yardım alın.

--

Ve unutmayalım ki, çocuklar cinsel istismara uğradıklarını yıllarca saklayabiliyorlar, korkuyorlar, çekiniyorlar. Benim çocuğuma olmaz demeyelim, cinsel olarak çocukları istismar edenler yüzde doksan hep en yakınları dedeleri,abileri,amcaları,kuzenleri hatta ve hatta babaları. Mümkün oldukça evlatlarımızla konuşalım, her durumda yanlarında olduğumuzu bilsinler. Davranışlarını sürekli gözlemleyelim ve asla kızıp bağırmayalım. Bir çocuğun bile hayatını kurtarsak dünyayı kurtarmışız demektir.
 
Yazıklarımı okumanızı ve eklememi ya da çıkarmamı istediğiniz herhangi bir şey olup olmadığını bana iletmenizi istiyorum hanımlar. Bu dosyaları dilekçelerle birlikte TBMM Dilekçe komisyonuna iletebilirsek ve toplu imzaya açarsak ciddi destek alacağımız düşünüyorum. Hatta projeye katılmayan ve destek olmak isteyen hanımlarımız da dilekçelerimizi elektronik ortamda imzalarsa eğer komisyon da kamuoyunun tepkisini görmüş olur.
 
Kayıp çocukların ürperten esrarı



Gazeteci-Yazar Önder Şuşoğlu ile ‘Kriminal Oda’da her hafta farklı bir yaşanmış cinayet öyküsü…

Kayseri’de Ramazan Bayramı’nın ikinci günüydü. Mahallenin çocukları en güzel elbiselerini giymiş, neşe içinde bayramın tadını çıkartıyordu. Evleri dolaşıp geleneksel el öpmenin ve büyüklerinin bayramını kutlamalarının ardından şeker ve lokumlarını aldıklarında adeta havalarda uçuyorlardı. Ancak, gün bu şekilde geçmiş, hava kararmaya başladığında iki ailenin bayram mutluluğu hüzne dönüşmüştü. Zira üç çocuk akşam evlerine dönmemişti. Eron ailesinin on yaşlarındaki oğlu Berk ile yedi yaşındaki kızları Mine ile Geren ailesinin on bir yaşındaki kızları Tülay tüm aramalara bulunamıyordu. Komşu aileler hep birlikte çocuklar için seferber olmuş, muhitte geniş bir arama başlatmıştı. Ama küçük çocuklardan en ufak bir ize dahi rastlanılmadı. Bir netice alamayan aileler, durumu en yakın polis karakoluna bildirerek, çocuklarının bulunması için kayıp ilanı verdi. Polis telsizleri devreye girerek daha da geniş bir alanda arama çalışmaları başlatıldı.

Ne yazık ki tüm aramalara rağmen üç küçük çocuktan bir haber alınamadı. Bu gelişme üzerine olaya cinayet masası dedektifleri el koydu. Büyük bir soruşturma başlatıldı. Mahallede onlarca çocukla konuşuldu. Ailelerden yardım istendi. Şüpheli birçok kişi sorguya alındı. Ama beklenen ipucuna ulaşmak mümkün olmadı.

ÖZEL EKİP GELDİ
7(5).jpg

Olay ile ilgili araştırma yaklaşık bir buçuk sene sürmüş ama altmış kişilik bir ekibin tüm uğraşlarına rağmen çözülememişti. Bu durum üzerine Cumhurbaşkanı bunun üzerine devreye girerek bu olayın bir an önce çözülmesini istedi. Devletin en tepesinden gelen bu talimat üzerine Konya’da başarılı çalışmaları ile göz dolduran cinayet masasında görevli özel bir ekip hazırlanarak Kayseri’ye hareket etti. Ekip Kayseri’ye yerleşerek çalışmalarına başladı. Ekip önce “Organ mafyası” bağlantısı ile ilgili iddia ihtimallerini devre dışı bıraktı. Çünkü Türkiye’de böyle bir cinayet hiç işlenmemişti. Ardından ise çocukların aileleri, yakınları ya da husumetleri olan birisi tarafından mı bu olay gerçekleştirildi diye araştırma yaptı. Ancak bu da sonuçsuz kaldı. Özel ekip, çocuklardan ikisinin kız olması nedeniyle pedofili örneklerini inceledi. Çemberi daraltıp özelden genele gittiler.

Uzman ekip aralarındaki değerlendirmelerde, suçlu profillerine dışarıdan bakıldığında çevresinde iyi bilinen, mülayim insanlar olduğunu ama içlerindeki fırtınaların bilinmediğini, bunu dışarı çıkarmanın da kendi işleri olduğunu söylüyordu. Bu olayda en önemli detay, kaybolan üç çocuktan en büyüklerinin kız olmasıydı. Bunun üzerine dedektifler, cinsel saldırı olabileceği ihtimali üzerine yoğunlaşmaya başladı. Diğer iki çocuğun da görgü tanığı olduğu için öldürülebileceği üzerinde durdk. Önceki deneyimlerine göre katilin bir kişi olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu, bu nedenle de çevrede yaptıkları incelemelerde bu konu üzerine yoğunlaşmışlardı.

TEMİZLİK YAPAN BEKAR ERKEK

Deneyimli ekip, çevrede yaptıkları incelemeler sonucu çocukların araçla kaçırılmadığını ve başka bir yere gitmedikleri belirledi. Sonra ise olayın bir evde gerçekleşmiş olabileceği üzerine durdu. Ekip, çocukların şeker toplamak için dolaştığı mahalledeki tüm kamera kayıtlarına ulaştı. Çocukların apartmanlardan çabuk çıktığını gördü. Bu durumu değerlendirdiklerinde, çocukların sadece birinci kattaki ilk dairelere girip çıktıkları izlenimi edinmişlerdi. Daha önce olayı araştıran cinayet masası dedektifleri çalışmalarında, bekar bir erkeğin her gün evinde temizlik yaptığı notu bırakmıştı. Uzman polisler bu kişiyi araştırma kararı alarak şüpheli üzerine yoğunlaştı.

ŞÜPHELİ OTO KİRALAMA

Dedektifler, takip ettikleri şüphelinin maddi imkanları yerinde olmamasına rağmen Küçük çocukların kaybolması olayından iki gün sonra arkadaşının adına bir otomobil kiraladığını öğrendi. Bu kişinin daha öncesinde bir otomobil kiralayıp kiralamadığına bakıldı. Kiralamamıştı. Polisler şüpheliyi daha iyi araştırdığında olaydan iki hafta sonra memleketi Yozgat’a taşındığını belirledi. Özel ekip ismi Duran Nice olduğu tespit edilen şüphelinin cinayetin birinci derecede sorumlusu olduğuna inanıyor ama delilleri tam toplayamadıkları için zamana ihtiyaç duyuyordu. Çünkü maddi deliller gerekiyordu. Bu nedenle bir taraftan da teknik ve fiziki takip başlatmışlardı.

ŞÜPHELİ, HİSSETTİRİLMEDEN SORGULANDI

Uzman ekip, katilin Duran Nice olduğunu tahmin etmesine rağmen bunu ona hiç hissettirmemişti. İfadesi gerekiyordu. Bu nedenle dedektifler Nice’yi sıkmadan küçük bir sorgudan geçirdi. Dedektifler şüpheli ile binasına girerken tesadüf gibi karşılaşarak on dakika ayak üstü konuştu. Zanlıyla sigara bile içti. Daha sonra uzman dedektifler bu on dakikalık görüşmeyi on saat analiz etmeye çalıştı. Burada doğru hamleleri yapmak, onları neticeye götürecekti. Nice ile ilgili delil toplamada artık doğru şifreleri bulmaları, pin kodunu çözmeleri gerekiyordu.

HİÇ HATA YAPMADI


Katil profillerini incelediğinizde cinayet işleyen kişilerin serin kanlı, heyecan yapmayan, rahat kişiler olduğunu bilirsiniz. Duran Nice ile konuşulurken, bu profile uyuyordu. Nice, hiç şüphelenmeden normal yaşamına devam ediyordu. Bu sürede teknik ve fiziki takip devam ediyordu. Polis, bir yandan delilleri topluyor bir yandan katili takip ediyordu. Cinayet masası dedektifleri son günlerde Nice’nin üzerinde baskı kurmaya başladı. Artık kendisinin önemli bir şüpheli olduğunu ona yavaş yavaş hissettiriyorlardı. Nice’yi hata yapmaya zorluyorlardı. Ancak Duran Nice hiç hata yapmıyordu.

Şahsı tespit ettikten sonraki süreç de önceki süreç gibi çok zorlu ilerliyordu. Bu, sıfır hata soruşturmasıydı. Sıfır hata soruşturmasında sebebi iyi belirleyemezseniz istediğiniz kadar çalışın, sonuca gidemezsiniz. Olay yerini, delil toplamayı, faili doğru belirleyemediyseniz sonuca gidemezsiniz. En son aşamada artık ellerinizin titrememesi gerekiyordu. Ameliyat çok önemli olduğu gibi çok da büyüktü.

ZANLININ YOZGAT’TAKİ KÖYÜNE GİDİLDİ

Cinayet masası dedektifleri, Duran Nice’nin kiraladığı arabayla çocukları Yozgat’taki köyüne getirdiğini ve oraya gömmüş olabileceğini düşünüyordu. Aralarında yaptıklarında istişarede, ceset aramak için eğitimli köpekleri getirerek köyde çalışma yapmaya karar verdiler. Bu uzun soluklu bir çalışma olacaktı. Ama bu esnada çok ilginç bir gelişme oldu. Dedektifleri şaşırtan gelişmede, polis Nice’yi değil de o polisi çözmüştü. Duran Nice, uzman polislerin kendisini tespit ettiğini ve olayı çözdüğünü fark etti. Polisin son adımı atmak üzere olduğunu anlayan Nice, dedektifler tam köye doğru yola çıkarken, “Ben de geleyim” dedi. Geldi ve hiç tereddüt etmeden cesetlerin yerini gösterdi. Nice öldürdüğü çocukların cesetlerini köy yakınında bulunan baraj yakınlarında gömdüğünü söylemesi üzerine ekipler, belirtilen bölgede yüzey kazısı yaptı. Polis kazıda, çocuklara ait kemik ve elbise parçaları yanında şeker ve şeker kağıtları da buldu.

KAN DONDURAN İTİRAF

Üç çocuğun katili duran Nice polise verdiği ifade de; dört kardeş olduklarını bir ağabeyinin Avusturya’da, ablasının ise Fransa’da yaşadığını belirtti. Ortaokulu birinci sınıftan terk ettiğini ve bahar nezlesi nedeniyle okulundan ayrıldığını söyledi. İyi bir köpek eğitimcisi olduğunu öne süren Nice askerde de köpek eğiticisi olarak görev yaptığını belirtti.

CİNSEL İLİŞKİYE DÜŞKÜNÜM

Nice, “Askerden geldikten sonra ağabeyimin yanına Avusturya'ya gittim. Çiçek serasında çalıştım. Ağaç kesme makinesiyle odun doğrardım. Bir evlilik yaptım. Bu evlilik on beş ay sürdü. Eşim cinsel ilişkiden hoşlanmıyor, soğukluk duyuyordu. Ben ise cinsel ilişkiye düşkünüm. Bu aramızda sorun oldu. Bu yüzden boşandık. Sonra Türkiye'ye döndüm” dedi.

KIZ ARKADAŞIMI BEKLİYORDUM

Duran Nice olay günü ise, “Herhangi bir psikolojik sorunum yoktur. Sigara tiryakisiyim. Günde 1.5 paket sigara içerim. Bayanlara karşı aşırı isteğim var. Düzenli cinsel hayatım yok. Günde bir kez cinsel içerikli filmler izlerim. Küçük çocuklara ise ilgim yoktu. Bayramın ikinci günü kız arkadaşım eve gelecekti. Heyecanla onu bekliyordum. Kız arkadaşımla cinsel ilişkiye girmeyi düşünüyordum. Ancak onu beklerken yaşları küçük üç çocuk eve geldi” dedi

AĞLADIM SONRA DA BAYILDIM

Çocukları 'gelin size şeker vereyim' diye eve aldığını belirten Nice, “Çocukları ayrı ayrı odalara aldım. İlk olarak Tülay Geren’in bulunduğu odaya gittim. Ve elleriyle ağzını koli bandıyla bantlayarak birkaç defa sardım. Tecavüz ettim. Banyo ya götürdüğüm Tülay'ı yere sırtüstü yatırdım. Çabuk ölmesi için kalbinin hizasından bir kez vurdum. Bıçak eğildi. Ben de bıçağı sapından kırıp kalbine soktum. Ardından önce Mine’yi ardından Berk’i boğdum. Çocukları öldürdükten sonra bir süre yanlarında oturup, ağladım. Ne yaptığımı bilmiyordum. Bu sırada cesetlerin yanına bayıldım, düştüm. Uyumuşum, Kendime geldikten sonra dışarıya çıktım” dedi.



Acımasız katil sonra on bir yaşındaki Tülay Geren’e tecavüz edip, bıçakla öldürdüğünü söylemişti. Nice ifadesinde, “Üç çocuğun cesetlerini banyoya koyup, bayramın üçüncü günü çarşıda bulunan bir marketten iki bavul satın aldım. Tülay ile Berk'in cesetlerini bavullara, Mine’nin cesedini ise evdeki bir valize koyup, kiraladığım otomobilin bagajına koydum. Daha sonra doğum yerim olan Yozgat’taki köyümün yakınlarından bulunan baraj kenarında kazdığım bir metrelik çukura üst üste koydum."dedi.

ÖLMEMEK İÇİN ÇOK ÇIRPINDI

Üç çocuğun katili Duran Nice öldürdüğü çocuklar içinde en çok Mine’ye üzüldüğünü belirterek, poliste alınan ifadesinde "Mine’ye arkasından sarılıp, ağzını kapattım. Sonra sağ kolumla bastırarak boynunu sıkıştırdım. Ölmemek için çok çırpındı. Bir buçuk yıldır vicdan azabı çekiyorum. Mine’nin çırpınarak kollarım arasındaki can verişini hiç unutamadım."dedi.

Nice dört saat süren sorgusu sırasında son derece sakindi. Tüm soruları tek tek yanıtlarken iki kez pişman olduğunu tekrarlamış, ifadesi ise tüyleri ürpertmişti.

ŞİŞLENME KORKUSU

Duran Nice sorgusunun ardından çıkartıldığı mahkeme tarafından cezaevine gönderildi. Hukukçular, Nice’nin adam öldürme, alıkoyma ve tecavüz gibi üç ayrı suçtan yargılanacağını ve ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırılacağını söylüyordu.

Duran Nice cezaevinde diğer mahkumlar tarafından şişlenerek öldürüleceği şüphesi üzerine tecrit bölümünde iki yataklı odada tek başına tutuldu. Ayrıca infaz koruma memurlarınca sürekli gözetim altına alındı.

Cezaevindeki odasında zaman zaman yatağın üzerinde oturup uzun süre durduğu belirtilen Duran Nice’nin güvenlik nedeniyle jandarma aracıyla, polis eskortu eşliğinde F Tipi Cezaevi’ne nakledildi.

SAMANLIKTA İĞNE ARAYARAK BULDULAR

Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığında görevli sekiz kişilik uzman polisten oluşan özel ekip, adeta samanlıkta iğne aradı. Yaklaşık dört yüz evde arama yapan ve bölge sakini on bine yakın kişiyi dinleyen özel ekip elemanları dikkat çekmemek için sadece geceleri çalışarak yaklaşık dört aylık bir çalışmayla cinayeti çözmeyi başardı.

Kaynak:http://www.aksam.com.tr/guncel/kayip-cocuklarin-urperten-esrari/haber-240575

:50::50::50::50::50::50:
 
Yazıklarımı okumanızı ve eklememi ya da çıkarmamı istediğiniz herhangi bir şey olup olmadığını bana iletmenizi istiyorum hanımlar. Bu dosyaları dilekçelerle birlikte TBMM Dilekçe komisyonuna iletebilirsek ve toplu imzaya açarsak ciddi destek alacağımız düşünüyorum. Hatta projeye katılmayan ve destek olmak isteyen hanımlarımız da dilekçelerimizi elektronik ortamda imzalarsa eğer komisyon da kamuoyunun tepkisini görmüş olur.

Ulytau çok güzel canım.
Birde bu konu nasıl çözülür.
Cinsel istismarın önüne nasıl geçilir ,yasalarda boşluk var mıdır?
Yeni düzenlenen çocuk istismarı yasasında bildiğim kadarıyla cezalar ağırlaştırıldı ama yeterli midir?
Bu konuda da bir kaynak bulabilirsek güzel olur.
 
http://sozcu.com.tr/2014/gunun-icinden/cocuklugunu-yasayan-yok-493779/

Diğer partilerin böyle komisyonları var mı bilgisi olan var mı?

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde 5 yılda bir toplanan BM Çocuk Hakları komitesi var ve hafızam beni yanıltmıyorsa 2012 Ekim ayında toplanmışlardı, 2017 yılında tekrar toplanılacak diye hatırlıyorum, toplantı sonrası düzenlenen raporu biraz okumuştum, linki kaydettim sanıyordum bulamıyorum, bulunca eklerim buraya.

Yalnız bu proje sebebiyle bir derneğin çalışmalarını inceledim, çokta aktif bir dernek, TBMM'ye bir rapor yollamışlar, iddialarına göre rapor şöyle bir göz atılıp rafa kaldırılmış, raporla ilgili ne geri dönüş ne de mecliste bir görüşme olmamış.

Ayrıca 2007'de bir akademisyen tarafından hazırlanmış bir yazı da özellikle bir cümle çok dikkatimi çekti, akademisyen partilerin seçim vaadlerinde çocuk haklarıyla ilgili hiçbirşeyin yer almadığını yazmıştı.
 
Back