• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Çocuk Hakları ve Sorunları...

hayır kötü muameleye ugradıklarına dair bir şey konuşmadılar
hatta aksine çok iyi şeyler sölediler
bilemiyorum
sosyal sor.projemiz kk kapsamında büyürse tekrar bir röpörtaj yapmak isteyen ankaralı yada farklı illerdeki
ceza evine yakın yerlerden arkadaşlar olabilir
onlarla iletişe geçeriz belki
sesimiz solugumuz nereye ulaşırsa

nevreste annelik gibi bir duygu ile,inanılmaz daha kötü hissettiriyor okuduğumuz haberler:30::30:

Umarım sahiden öyle yaşatılıyorlardır :31:Bu tür şeyleri duymak çok güzel Allah razı olsun o insanlardan bu çocuklara öyle iyi davranıyorlarsa:31:

Öyle canım duygularımı ifade edemiyorum:31:
 
Kaç gündür topiği ihmal ettim istemeden:50:

Araştırmalarınız nasıl gidiyor? Ben kendi konularımı toparlıyorum.
Sanırım hepimiz hazır gibiyiz, şayet sizlerce de sorun olmayacaksa 5 Mayıs 2014 P.tesi günü hepimiz araştırmalarımızı teslim edelim.
Toplu dilekçemizi de yazıp ilgili mercilere gönderelim hepsini:34:
 
Kaç gündür topiği ihmal ettim istemeden:50:

Araştırmalarınız nasıl gidiyor? Ben kendi konularımı toparlıyorum.
Sanırım hepimiz hazır gibiyiz, şayet sizlerce de sorun olmayacaksa 5 Mayıs 2014 P.tesi günü hepimiz araştırmalarımızı teslim edelim.
Toplu dilekçemizi de yazıp ilgili mercilere gönderelim hepsini:34:

Mune'ciğim araştırmalarımızı buraya kopyaladık ekstradan bi dosya gibi bir şey hazırlayacak mıyız ?
 
Çocuklar şiddeti unutmaz!
Central Hospital’dan Uzm. Psikolog Aycan Bulut uyarıyor: “ Çocuklardaki duygusal zararın etkisi genellikle ergenlikte ya da ebeveyn olduklarında ortaya çıkar.”


Ülkemizde birçok çocuğa ebeveynleri ya da yakın akrabaları tarafından fiziksel şiddet uygulandığı tahmin ediliyor. Fiziksel şiddetin neden olduğu duygusal travmanın, fiziksel yaralar kadar çabuk iyileşmediği de biliniyor. Central Hospital’dan Uzm. Psikolog Aycan Bulut uyarıyor: “ Çocuklardaki duygusal zararın etkisi genellikle ergenlikte ya da ebeveyn olduklarında ortaya çıkar.”

Şiddetin Yol Açtığı Psikolojik Sorunlar Kalıcıdır

Aile içi şiddet; aile üyelerinden birinin diğerini duygusal, fiziksel ve cinsel istismara maruz bırakması, sosyal olarak izole etmesi ve maddi açıdan kontrol etmesi ya da yoksun bırakması gibi davranışları içerir.

Şiddete tanık olmak bile çocukları etkiler
Ev içindeki şiddete tanık olmak çocukları ve çocukların geleceklerini ciddi bir biçimde etkiler. Saldırganlık ve şiddet gibi davranışlar dışarıdan öğrenilir. Çocuk şiddete maruz kaldığı zaman aynı şiddeti hatta fazlasını etrafındaki kişilere uygular. Çoğu ebeveyn çocuğun şiddetten etkilenmeyeceğini ya da çocuğun yaşadıklarını unutacağını düşünür. Ancak çocuklar unutmazlar. Aile içinde şiddet gören çocukların, diğer çocuklara nazaran daha yüksek düzeyde duygusal ve davranışsal sorunlarının olduğu bilinir. Şiddet ve saldırganlık, ebeveyni model alarak öğrenilir. Şiddet, çocukların korku ve kaygı yaşamasına, asabi olmasına, uyku bozukluklarına, davranışsal ve gelişimsel gerilemelere, fiziksel şikayetlere, düşük benlik saygısına, kendine ve başkalarına karşı güven eksikliğine, uyum sorunlarına, ders başarısızlıklarına, dikkat eksikliğine, iletişim problemlerine, asosyal kişiliğin gelişmesine ve depresyona neden olur.

Saldırgan ve öfkeli kişiler fiziksel şiddet uygulamaya ihtiyaç duyarlar. Öfkeli kişiler aynı zamanda yüksek sesle bağırarak karşısındaki kişiyi sindirmeye çalışırlar. Böyle kişilerin iletişim ile ilgili sorunları vardır. Bu kişiler, bağırarak ve şiddet uygulayarak kendilerini ifade ederler. Özellikle kendilerinden küçük ve güçsüz kişilere karşı şiddet kullanarak karşısındakini sindirirler. Bu durum ebeveyn ile çocuk arasında sıklıkla yaşanır. Halbuki çocuklar bakıma ve korunmaya ihtiyaç duyarlar.

Çocuk şiddeti ebeveynlerinden öğrenir
Çocuk ne yaparsa yapsın, ders vermek ya da disiplin öğretmek için çocuğa şiddet uygulanmamalıdır. Bu durumda çocuğun öğreneceği tek şey şiddet uygulamaktır. Çocuklar, hayatı ebeveynleriyle kurdukları ilişkiden öğrenir. Şiddet olan bir evde çocuk da ev dışında şiddet uygulamaya başlar ve bu onun için doğaldır. Ebeveynler, çocukları doğduğu andan itibaren onlara karşı sabırlı ve ilgili davranmalıdır. Bu durum, özellikle sıkıntılı, stresli, yorgun ya da üzgün hissedilen zamanlarda ya da çocuğun bakımında anne babaya yardım edecek bir aile büyüğü olmadığında zorlaşabilir. Her ebeveyn bazen zor günler geçirebilir ya da olan bitenin acısını çocuklardan çıkardıkları zamanlar olabilir. Bu, onların iyi ebeveynler olmadıklarının göstergesi değildir. Sorun odaklı olmak yerine çözüm odaklı olmak gerekir. Onlar, sadece zorlu koşullarda uygun sorun çözme becerilerini kullanamayabilirler. Yapılması gereken daha sakin olan ebeveyni aktif hale getirmek ve aşırı tepki vermeden uygun sorun çözme becerilerini geliştirmektir.

Ebeveynler çocuklarına nasıl davranmalı?
Çocuğunuza zaman ayırın. Çocuğunuza sarılın, kucaklayın, öpün, dokunun, ona olumlu geri bildirimlerde bulunun, sevdiğinizi söyleyin. Çocuğunuzdan kaçmayın, uzak durmayın. Söylediklerine ve düşüncelerine saygı gösterin. Ceza vermeyin. Olmasını istediğiniz kişi gibi çocuğunuza davranın. Fiziksel şiddet uygulamayın. Aşağılayıcı şekilde konuşmayın. Çocuğunuza saygı gösterin. Hata yaptığında bile onun yanında olacağınızı hissettirin. Eğer kontrolünüzü kaybedip istemediğiniz bir şeyi öfkeyle çocuğunuza söylerseniz asla özür dilemekten utanmayın. Bu şekilde çocuğunuz yetişkinlerin de hata yapabileceğini ve bunu açıklayabileceklerini görür. Olumlu davranışları pekiştirici şekilde davranın. Çocuğunuzu takdir edin. Çocuklar için ilginin iyisi kötüsü yoktur. İlgi ilgidir. Bu nedenle siz olumlu davranışı destekledikçe bu davranışlar çoğalacaktır.

Çocuklarda şiddete bağlı depresyon olabilir
Ailenin, çocuğun depresyona girmesinde büyük etkisi vardır. Aile içi çatışmaların, özellikle de okuldaki başarısızlığın çocuklardaki depresyon riskini artırıyor. Aile içi çatışmalar, çocuk ve ergenlerde depresyon riskini arttıran etkenlerin başında geliyor. Çözüm zorlaştıkça depresyon artıyor. Anne ya da babası depresyonda olan çocuklar, diğerlerine göre daha fazla risk altında. Okul başarısızlığı da, depresyonu etkiliyor. Genellikle okulda başarı yakalayamayan çocuk çöküntü yaşayarak depresyona giriyor. Günümüzde kendine güveni az olan, kendini beğenmeyip başarısız bulan çocukların da depresyona yakalanma oranları yüksek. Psikiyatride benlik saygısının düşüklüğü olarak tanımlanan bu durum, çocuğun depresyona yatkınlığını arttırıyor. Çocuğun yaşamını olumsuz etkileyen her türlü olay birer risk etmenidir: şiddet, boşanma, ölüm, hastalık, ağır ekonomik sıkıntılar gibi.

Çocuklar bebeklikten itibaren her yaşta depresyona girebilir. Bebeklerde depresyonun belirtilerini farklıdır. Şiddetin tetiklediği depresyon okul öncesi dönemde ilgisizlik, uykusuzluk ve kilo kaybı olarak kendini gösterir. Bebeklik depresyonu ise farklıdır. Özellikle anneden ayrı kalarak cezalandırılan çocukta huzursuzluk, ağlamayı takiben beslenme bozukluğu, mide bağırsak sisteminde sorunlar ve son olarak içe kapanmaya varan bir sorun şeklinde depresyon belirtileri ortaya çıkıyor. Bu durumda bebek çevre ile ilişkiyi tamamen keser. Duruşu, bakışı dikkat çekicidir. Anne bebeğe ilgi göstermezse bebeklik depresyonu kalıcı olur.

Çocuklarda depresyon farklıdır
Erişkin depresyonuyla çocuklarda görülen depresyon farklıdır. Erişkinlerdeki depresif duygu durumu, içe kapanma, konuşmama gibi belirtiler görülürken, çocuklarda ise kolay kızma, bağırma şeklinde kendini gösterir. Erişkinlerde görülen aşırı iştah açılması çocuklarda da olabilir. Ancak erişkinlerde izlenen bulgulardan aşırı kilo kaybı yerine çocuklukta, gelişim dönemine göre beklenen kilo artışının olmayışı tanı için yeterlidir, çocuklarda kilo kaybetmesi koşulu aranmaz. Küçük çocuklarda üzgün yüz ifadesi, halüsinasyonlar, içine kapanma ve somatik belirtiler yani bedensel yakınmalar daha sık görülür. Depresyonda yaşla değişmeyen en önemli bulgular konsantrasyon bulguları, uykusuzluk ve intihar düşünceleridir. Her ne kadar intihar riski yaşla birlikte artsa da çok küçük çocuklarda bile olabilen bir risktir.

Kontrolünüzü kaybedeceğinizi anladığınızda ortamdan uzaklaşın
Çocuğunuza karşı kontrolünüzü kaybedeceğinizi hissettiğiniz zamanlarda derin bir nefes alın ve içinizden 10'a kadar sayın. Nefesinize odaklanın. Kendinize sizi sakinleştiren şeyler söyleyin. İmkanınız varsa ortamdan uzaklaşın ve sakinleşene kadar bekleyin. Çocuğunuza mutlaka açıklama yapın. Neye kızdığınızı, ne hissettiğinizi, ne düşündüğünüzü söyleyin. Sorundan kaçmayın birlikte çözüm bulun. Tüm bunları yaparken, bir yandan onu ve kendinizi incitmekten kaçınırsınız, diğer yandan da ona öfkenin nasıl kontrol edilebileceğini öğretmiş olursunuz. Son olarak çocuğunuza ve çevrenize karşı öfkenizi azaltamıyorsanız ve şiddet kullanmaya devam ediyorsanız bir uzmandan yardım alabilirsiniz.
aynak http://www.milliyet.com.tr/cocuklar-siddeti-unutmaz--cocugum-1728773/

 
Son düzenleme:
Kaç gündür topiği ihmal ettim istemeden:50:

Araştırmalarınız nasıl gidiyor? Ben kendi konularımı toparlıyorum.
Sanırım hepimiz hazır gibiyiz, şayet sizlerce de sorun olmayacaksa 5 Mayıs 2014 P.tesi günü hepimiz araştırmalarımızı teslim edelim.
Toplu dilekçemizi de yazıp ilgili mercilere gönderelim hepsini:34:

bana uyar..
herkes ok mİ kızlar?
 
Kaç gündür topiği ihmal ettim istemeden:50:

Araştırmalarınız nasıl gidiyor? Ben kendi konularımı toparlıyorum.
Sanırım hepimiz hazır gibiyiz, şayet sizlerce de sorun olmayacaksa 5 Mayıs 2014 P.tesi günü hepimiz araştırmalarımızı teslim edelim.
Toplu dilekçemizi de yazıp ilgili mercilere gönderelim hepsini:34:

Ben pazartesi gününe yetiştiremeyebilirim. :18: Malum zaman daraldı bir yandan kpssye de hazırlandığım için uzun süre oturamıyorum başına. Word dosyama bir sürü şey kopyaladım ama ayıklanması gerek. Tam olarak nasıl yaptınız raporlamayı? Problemin tanımı ve TR'deki durumu olarak yazıp sonrasından haberlerden örnekler şeklinde mi? Yoksa daha farklı mı? Hepimizinki homojen olsun.
 
Kaç gündür topiği ihmal ettim istemeden:50:

Araştırmalarınız nasıl gidiyor? Ben kendi konularımı toparlıyorum.
Sanırım hepimiz hazır gibiyiz, şayet sizlerce de sorun olmayacaksa 5 Mayıs 2014 P.tesi günü hepimiz araştırmalarımızı teslim edelim.
Toplu dilekçemizi de yazıp ilgili mercilere gönderelim hepsini:34:

bana uyar..
herkes ok mİ kızlar?

Benim araştırmam tamam..Veri toplamak bir şey değil de, onları okuyup düzenlemek epey zamanımı aldı..Bir de benim tek konum vardı, çift konusu olanlar naptı ya:26:

Dosyayı kime vericez? Mune sende mi toplanacak?
 
süper bi konu kızlar arkanızdayız. evlat hepimizin. uzanan ellerin kırılması için bizde varız. yogun ders çalışıyorum. o yuzden araştırma yapamıcam. ama konuyu takip edicam kızlar.
 
Ben pazartesi gününe yetiştiremeyebilirim. :18: Malum zaman daraldı bir yandan kpssye de hazırlandığım için uzun süre oturamıyorum başına. Word dosyama bir sürü şey kopyaladım ama ayıklanması gerek. Tam olarak nasıl yaptınız raporlamayı? Problemin tanımı ve TR'deki durumu olarak yazıp sonrasından haberlerden örnekler şeklinde mi? Yoksa daha farklı mı? Hepimizinki homojen olsun.

Ben giriş gelişme sonuç şeklinde hazırlıyorum, giriş kısmına medyada çıkmış haberleri ekledim, gelişme kısmına devletin alması gereken önlemler, yapılması gerekenler, sonuç kısmına da dilek ve temennilerimi yazacağım, illa ki çok veri toplamanıza da gerek yok, zaten medyada yer alan haberlerden haberdarlardır zira bizim gibi girişimde bulunup bizden çok daha teferruatlı rapor hazırlayıp meclise, çocuk hakları komisyonuna sunan dernekler, sivil toplum örgütleri var, hepsinin çalışmalarına göz attım, yurtdışına çıkıp orda da incelemeler yapan dernekler olmuş, maalesef ki hazırlayıp sundukları raporlar gündeme alınmamış, okunmamasından korktuğum için okunmayacak bir sürü veri yerine yapılması gerekenler, dilek ve temennilerimize yönelik dosyalar hazırlarsak daha yararlı olacağını düşünüyorum.

Hatta araştırmalarım sırasında ABD Dışişleri Bakanlığı Mevzuat modeli ve global inceleme dosyasını buldum çocuk pronografisi üzerine, Afganistan'dan tutunda İsrail, Ürdün, Zimbabwe'ye kadar birçok ülkede suçun tanınıp tanınmadığı, suçun tanımı ve cezai karşılığı üzerine araştırma ve bizim ülkemizinde dahil olduğu istatistiklere ulaştım, modellemeler var ama henüz ortada somut gelişmeler yok.

Benim araştırmam tamam..Veri toplamak bir şey değil de, onları okuyup düzenlemek epey zamanımı aldı..Bir de benim tek konum vardı, çift konusu olanlar naptı ya:26:

Dosyayı kime vericez? Mune sende mi toplanacak?

Bana teslim edersiniz Med, TBMM, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı BM Çocuk Hakları Komisyonu ve Chp Çocuk komisyonuna yollarız, aklınızda başka merciiler varsa onları da yazın lütfen:34:
 
Ben giriş gelişme sonuç şeklinde hazırlıyorum, giriş kısmına medyada çıkmış haberleri ekledim, gelişme kısmına devletin alması gereken önlemler, yapılması gerekenler, sonuç kısmına da dilek ve temennilerimi yazacağım, illa ki çok veri toplamanıza da gerek yok, zaten medyada yer alan haberlerden haberdarlardır zira bizim gibi girişimde bulunup bizden çok daha teferruatlı rapor hazırlayıp meclise, çocuk hakları komisyonuna sunan dernekler, sivil toplum örgütleri var, hepsinin çalışmalarına göz attım, yurtdışına çıkıp orda da incelemeler yapan dernekler olmuş, maalesef ki hazırlayıp sundukları raporlar gündeme alınmamış, okunmamasından korktuğum için okunmayacak bir sürü veri yerine yapılması gerekenler, dilek ve temennilerimize yönelik dosyalar hazırlarsak daha yararlı olacağını düşünüyorum.

Hatta araştırmalarım sırasında ABD Dışişleri Bakanlığı Mevzuat modeli ve global inceleme dosyasını buldum çocuk pronografisi üzerine, Afganistan'dan tutunda İsrail, Ürdün, Zimbabwe'ye kadar birçok ülkede suçun tanınıp tanınmadığı, suçun tanımı ve cezai karşılığı üzerine araştırma ve bizim ülkemizinde dahil olduğu istatistiklere ulaştım, modellemeler var ama henüz ortada somut gelişmeler yok.

ÇOCUKLARDA UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMI
Ülkemizdeki çocukların bir diğer sorunu da ne yazık ki uyuşturucu madde kullanımı. Kamu ve özel bağımlılık tedavi merkezlerinin araştırmalarına göre, uyuşturucu madde esaretinden kurtulmak için tedavi merkezlerine başvuranların yüzde 10'a yakınını 12-14 yaş arasındaki çocuklar oluşturuyor. ÇEMATEM (Çocuk ve Ergen Madde Bağımlıları Tedavi Merkezi)’e göre çocuklarda uyuşturucu kullanımı6 yaşına kadar düştü ve ülkemizde herhangi bir maddeyi, hayatında en az bir kere kullanmış olan 18 yaş altı çocuk oranı %10. Yani her 10 çocuktan biri herhangi bir uyuşturucuyu deniyor.
Sağlık Bakanlığı’na göre de bir yılda 4 bin çocuk bağımlılık tedavisi görüyor.
Örnek Olaylar
• Bayrampaşa'daki bir inşata girerek uyuşturucu kullanan gençlerden 18 yaşındaki Vedat Sezen ile 15 yaşındaki Engin Koç'un cesetleri bulundu. (14/10/2007)
• Adana'da çok sayıda uyuşturucu hap içen 16 yaşındaki Muhammet Abdullah Ağuş fenalaşınca Adana Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak midesi yıkandı, ardından Adana Numune ve Eğitim Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi, ancak burada yer olmadığı için Mersin Devlet Hastanesi'ne sevk edilen çocuk yolda fenalaşarak burada hayatını kaybetti. (10 Ağustos 2012)
• Haydar ile Nurhan Çukurlu, 3 yılönce uyuşturucuya başlayan 19 yaşındaki bağımlı oğullarının tedavi edilmemesi ve uyuşturucu kullanımına mani olamamaları üzerine çareyi hapse attırmakta buldu. (2010)

Çocuk ve ergende madde kullanma evreleri:
Deneysel kullanım: Maddenin etkisinin fark edilerek, durumunda değişiklik sağlamak için çeşitli maddelerin denenmesi. Genellikle ikinci evrenin gelmesine yol açar.
Sosyal kullanım: Sosyal ortamlarda kullanarak, değişiklikleri devam ettirmektir. Benzer kişilerle paylaşılabilir ve sadece onlarla paylaşılan bir sosyal aktivite haline gelebilir.
Operasyonel kullanım: Artık kötü kullanım gelişmiştir. Genellikle gerilimden kurtulmak ya da eğlenmek için kullanılır. Kimileri zevk için kullanırken, bazıları da mutsuzluğu, sıkıntıyı gidermek için kullanır.
Bağımlı kullanım: Artık yaşamını devam ettirebilmek için maddeye gereksinimi vardır.
İstanbul’da 32 bin lise öğrencisi arasında yapılan çalışmada, her 100 öğrenciden 45’i sigarayı, 32’si alkolü ve 9’u da uyuşturucuyu hayatında en az bir kere kullandığını ifade etmiş.

Madde kullanımının nedenleri:
• Madde kullanımına ilişkin yanlış inanış ve bilgiler.
• Büyüdüğünü ispat ve isyan.
• Zorluklarla başa çıkamayacağı korkusu.
• Merak.
• Yaşıt baskısı.
• Ruhsal sorunlar.
• Madde pazarlayıcılarının tuzakları.

Gençlik çağı madde kullanımına başlama ve bağımlılık açısından riskli bir dönemdir. Çünkü:
• Duygular yoğundur.
• Kendine aşırı güven ya da aşırı güvensizlik vardır.
• Gruba uyma arzusu yoğundur.
• Enerjiyi boşaltıcı olanaklar kısıtlıdır.
• Anne ve babalar iletişim ve sorunlarla başa çıkmada zorluk yaşar.
• Kitle iletişim araçları, yanlış özdeşim modelleriyle çarpıklıklara özendirici zemin hazırlamaktadır.
• Gençlere sahip çıkılacak olanaklar azdır (spor, eğitim, eğlence vb).
Ne Yapılmalı?
Madde bağımlılığının önüne geçilmesinde en önemli etken eğitim. Sadece çocukların değil ailelerin de eğitilmeleri ve bilgilendirilmeleri gerekiyor. Birçok aile, madde bağımlılığı ile ilgili çıkan haberleri üstüne alınmayıp “ benim çocuğum yapmaz, onlar tinerci çocuklar” olarak değerlendiriyor ve aslında en büyük hatayı burada yapıyor. Bu noktada hem eğitimcilere büyük rol düşüyor. Eğitimciler hem velileri hem öğrencileri bilinçlendirmeli.
Okullarda ise çocukların bu tür maddelere yönelmemesi için çeşitli önemler alınmalı.
Boş vakitlerini daha verimli değerlendirmeleri için, kitaba, okumaya, araştırmaya, güzel sanatlara ve spora yönlendirilmeliler. Rehberlik çalışmaları artırılmalı, çocuklar psikolojik olarak gözetim altında tutulmalı ve desteklenmeli. Gerekirse rutin sağlık kontrolleri yapılmalı.
Maddeye ulaşım konusunda ise görev devletin. Bu tür maddelerin satışı ve kullanımı bir yana özellikle gençlere ve çocuklara ulaşmaması için önlemler alınmalı. Okullarda güvenlik artırılmalı. Özellikle serbest kıyafet uygulamasından sonra içeri giren kişiler kontrol edilemez oldu.
Bu tür tehlikeler söz konusu çocuk olunca aranıp bulunmayı beklemez. Onlar çocukların ayağına gelir. Bu da demektir çocukların bulunabileceği yerler güvenli tutulup denetim altına alınırsa, tehlikenin büyük oranda önüne geçilmiş olur.
Çocuk parkları ve çevresinde, sigara içen yetişkinler de çocukları olumsuz etkilemektedirler. En azından çocukların oynadığı alanlarda sigara vb. maddelerin kullanımı yasaklanmalıdır, yasağa uyulduğunun takibi için görevliler bulunmalıdır.
Bağımlılık sonrası tedavi aşamasında ise sağlık hizmetleri geliştirilmeli, tedavi sonrasında da takibi yapılmalıdır.
Madde bağımlılığı yüzünden eğitimi yarım kalan çocuklar çeşitli programlarla desteklenmeli, eğitime yönlendirilmelidir. Bu konuda bu çocukların ailelerine yardım edilmeli.





KAYNAKLAR
http://www.sabah.com.tr/Cumartesi/Yazarlar/bsemerci/2010/12/04/cocuk_ve_ergenlerde_madde_kullanimi
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=235699
http://www.memurlar.net/haber/269609/
http://t24.com.tr/haber/uyusturucu-tedavi-merkezlerine-basvuranlarin-yuzde-10u-cocuk/245582
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/saglik/93160.aspx

Ben bu şekilde yazdım, yasal düzenlemeleri eklemedim daha çok önerilere yoğunlaştım. Başka ne eklemeliyim sizce? Sizler nasıl yaptınız? :26:
 
Ben giriş gelişme sonuç şeklinde hazırlıyorum, giriş kısmına medyada çıkmış haberleri ekledim, gelişme kısmına devletin alması gereken önlemler, yapılması gerekenler, sonuç kısmına da dilek ve temennilerimi yazacağım, illa ki çok veri toplamanıza da gerek yok, zaten medyada yer alan haberlerden haberdarlardır zira bizim gibi girişimde bulunup bizden çok daha teferruatlı rapor hazırlayıp meclise, çocuk hakları komisyonuna sunan dernekler, sivil toplum örgütleri var, hepsinin çalışmalarına göz attım, yurtdışına çıkıp orda da incelemeler yapan dernekler olmuş, maalesef ki hazırlayıp sundukları raporlar gündeme alınmamış, okunmamasından korktuğum için okunmayacak bir sürü veri yerine yapılması gerekenler, dilek ve temennilerimize yönelik dosyalar hazırlarsak daha yararlı olacağını düşünüyorum.

Hatta araştırmalarım sırasında ABD Dışişleri Bakanlığı Mevzuat modeli ve global inceleme dosyasını buldum çocuk pronografisi üzerine, Afganistan'dan tutunda İsrail, Ürdün, Zimbabwe'ye kadar birçok ülkede suçun tanınıp tanınmadığı, suçun tanımı ve cezai karşılığı üzerine araştırma ve bizim ülkemizinde dahil olduğu istatistiklere ulaştım, modellemeler var ama henüz ortada somut gelişmeler yok.



Bana teslim edersiniz Med, TBMM, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı BM Çocuk Hakları Komisyonu ve Chp Çocuk komisyonuna yollarız, aklınızda başka merciiler varsa onları da yazın lütfen:34:
...Benim aklıma başka merci gelmedi...Derneklerle görüşecek miyiz müdürüm?
 
$1656125_10152176942265822_51206508_n.jpg


güzel bir resim
 
yenGenC diye bir üye vardı,o birçok projede yer aldı,ben ona da haber vereyim.:13:

teşekkür ederim sevdaluk
şimdi de çocuklarla beraber çalışıyorum aslında.
Vaktim olsa ensest konusunu seçerdim,ünide okuduğum il ensest vakalarıyla alıp yürümüştü.Bunun için şehrin ileri gelenlerini toplayıp -içinde benim öğretmen sosyoloji doçentleri de var- bir değerlendirme yapmışlardı.Çıkan sonuç da: camii hocalarına görev verelim,bunu kötülesinler.Büük çapta da birşey yapmayalım ki,şehrin adı çıkmasın.
yani sümenaltı edelim:47::47:
bu konu özellikle-çok ilgi alanıma giriyor ama maalesef yoğun bir işte çalışıyorum.
Üstelik kendime ait bir bilgisayarım da yok artık,o nedenle yaparım sözü vermek istemiyorum.
Ama eğer uygun olursam birşeyler hazırlamaya çalışacağım
seviyorum sizi :kkk::kkk:
 
Back