Çeşit çeşit matematik

Yokuspokus

Nope thanks
Üyelik İptali
Kayıtlı Üye
3 Mart 2016
18.150
76.557
SÖZ İLE SAZDI

Söz ile sazdı,
Bir kabir kazdı.
"Yat" dedi.

Ah yıkayın şimdi, aksın kiri yılların;
Ben ne ettim sana da, yar beni kınarsın?
Sanmam ki Hak hesaptan kaçarsın,
Söz ile sazdı,
Bir kabir kazdı,
"Yat" dedi sevda.

Ah bir yel canda, yamayamadım ayaz alan deliği,
Ben deliydim cümle alem, bir siz bilirdiniz veliyi(!)
Sanmam ki masumdu el fikrin her zikri,
Söz ile sazdı,
Bir kabir kazdı,
"Yat" dedi akıl.

Ah "Ben" dediğim çakıl, bir zaman kayaydı şu yamaçta,
Sen hiç şaşmadın mı da kor tükürdün suratıma?
Sanmam ki kapanır, dille yürekte açılan yara;
Söz ile sazdı,
Bir kabir kazdı,
"Yat" dedi kabuk.

Ah adında hukuk, yalnız taşır mı adaşlar da Hakkına has?
Benim san'ım sizlerde, lakin sizler ne kadar esas?
Leyla ölmüştür ya Mecnun, bu tuttuğun nasıl yas;
Söz ile sazdı,
Bir kabir kazdı,
"Yat" dedi sabır.

Ah her gecemi gündüz kıl, Rabbim karanlıktan korkarım,
Kırıldı terazim, bilmem ki kaç günah ile yanarım?
Sanmam ki şu yükümle bir avuç gönle sığarım;
Söz ile sazdı,
Bir kabir kazdı,
"Yat" dedi iman.

Ah bendedir en huysuz liman, ne gemiler batmıştır demir almadan henüz;
Her aynada hatmedilmiştir bir hevesle, kırışmıştır bu yüz,
Sanmam ki candan kopardığım dualar kabulsüz,
Söz ile sazdı,
Bir kabir kazdı,
"Yat" dedi ümit.

Ah ne olur geçsin vakit, cehennemdir dünya dediğim yuvarlak,
Bir diyardır içimde görürüm, her gölge orada pirüpak,
Sanmam ki kubbemden bir yıldız daha kayacak,
Söz ile sazdı,
Bir kabir kazdı,
"Yat dedi düş'ün.

Ah hebadır senden ayrı geçen gün, üşürüm çaresiz,
Bilirim ben halimi anlatmayın, uçar mı kuş sebepsiz?
Hangi ud ile besteyse makamım, hüzn-ü narı da severim,
Söz ile sazdı,
Bir kabir kazdı,
"Yat" dedi tövbelerim.

Night​
 
ZAMAN

Zaman...
Gerisin geri aksan ya gözlerimden,
Anlam çıkarmadan sözlerimden...
...Derin bir sükut ile dinlesen.

Bir tutam daha demlensen, avuçlarımda;
Kabule müsait kelimeler olsan dualarımda.
Beni de ardın sıra...
...Bir serin bakış ile sürüklesen.

Sormasam hiç,
Sen de anlatsan dursan,
Tek cümle taşırmadan dudaklarından,
Tek bir giz dahi kaçırmadan şakaklarından.

Zaman...
Ellerimden sıyrılmadan söndürsen ya kızıllığını,
Sana karşı, kaşlarımda nasırlı o kızgınlığı...
...Bir yalın tebessümle unuttursan.

Gerisin geri aksan ya gözlerimden,
Anlam çıkarmadan sözlerimden,
Dinlesen sadece.

Bir telaş ile arasan toz kokulu sarı takvimlerde,
Bir tarihte, bir geçmişte,
Bulsan beni, yittiğim yerde.

Çekip çıkarsan ciğerimde saplı bıçağı,
Kürek kürek dağıtsan, üzerime yığılmış toprağı,
Gayret dolu bir yumrukla yakalasan nabzımı...
Bulsan beni, vazgeçtiğim yerde.

Zaman,
Beşiğinde salladığın günlerden birinde uyudum,
Zehrinde tatlandığım aşlardan birinde boğuldum,
An geldi, bir başka anın takibini unuttum,
An gitti, bir başka anın kuluydum.

Ben tam da buydum,
Bu kadar o,
Bu kadar şu,
Bu kadar bu.

Zaman,
Dilimden düşsen de dinlensen artık bir tenha diyarda,
Görünmesen, bakmasan bana yansıyanım, aynada,
Aynı bu kabulleniş,
İşte ağzımda bir geviş.

Zaman,
Göğsümde gri bir gök gürler de duyurmam,
Yağmurum büker sümbülün boynunu da...
...Uslanmam.

Usanmam, kendimle giriştiğim hiçbir savaştan,
Akıttığım kanı hiç saymadım kayıptan,
Deyip de koyun ey cümle alem, ibaretimdir sadece ayıptan,
Ah zanneder misin ki, ben hiç sevmedim?

Zaman,
Gerisin geri aksan ya gözlerimden,
Anlam çıkarmadan sözlerimden,
Anlatsam da dursan...
Ve hiçbir şey sormasan.

Night​
 
BEN DİVANEYİM

Bir diyar ki yaşıyoruz zehir zemberek,
Sırtımdadır "Geçmiş" dediğim kanlı yelek,
Kurt olmuş gözünü açan kundakta bebek,
Ben divaneyim, deli gönlüm biçare.

Pas tutmuş gümüşü gerdanda, lal tenin,
Sözü pak mı, aklı her cedde sövenin?
Ardıma çevirsem başımı, kesilsin!
Ben bi çareyim, deli gönlüm virane.

Kaynatsam akmaz kirleri, yapışmış,
Sorsam cevap gelmez: Dünya nasılmış?
Mecnun görmez, Leyla'da çivi çıkmış,
Ben viraneyim, deli gönlüm kerhane.

Zalimin zulmünü tatmıştır her nefes,
Alkış tutmuş bu düzene, nankör heves,
Hayvan olmuşuz artık gerek bir kafes,
Ben kerhaneyim, deli gönlüm bahane.

Bir masal vardı ya aklımda, hani, nerede?
Kaç bomba yuttum ben, pimini çektim de,
Boğaza bir bıçak, nabza şerbet hece,
Ben bahaneyim, deli gönlüm harabe.

Ar mı var, nar mı bıraktılar dalında?
Düştüm de kırıldı bacaklar, yolunda.
Sevdiğim türküyü dinler mi, duyar da,
Ben harabeyim, deli gönlüm kemane.

Bir bela beni bana öğretmiş ne hoş,
Bu dünyanın tüm ışıkları artık loş,
Yetişebilirsen durma, biraz da sen koş,
Ben kemaneyim, deli gönlüm rakkase.

Laftan ala gemiler batmıştır ufkumda,
Yedikleri her ne ise, dilerim istifra!
Savm-ı sükuttur ki inler şu canda,
Ben biçareyim, deli gönlüm divane,
Ben divaneyim, deli gönlüm virane,
Ben viraneyim, deli gönlüm kerhane,
Ben kerhaneyim, herkes benim içimde.

Night​
 
Son düzenleme:
KAHVERENGİ

Koş koşabildiğince...
...Ve kaybettir izini.
Hadi tam da şimdi...
...Döv dizini.

Bir bahar,
Sigaramın ucunda yanıyorlar;
Tüm şehir, bütün dünya,
sigaramın ucunda.

Dudaklarımda eriyor dualarım,
Adımlarım vatansız, siyahım.
Katrana zifir katıyor varlığım.
Pek çok şey var, yok saydığım,

Balonların gittiği yere götür beni,
Ellerim cebimde, selamlıyorum cenazeyi,
"Biraz solgun ve fazla aceleci...
...Bir tutam da pavor nocturnus"
De bitir sözlerini, yum gözlerini.
...
Biraz kusarım geçer, hepsi bu kadar,
Kan kokulu her sözü yutmuşluğum var.
Kahraman, gerdanında teneke madalyonlar,
Şıngırtısını seviyorum, beni ayıltırlar.

Aynada ne hüzünle bakıyorum gözlerime,
Saçlarım kısa, yakışmıyor yüzüme
Bir sonbahar, sigaramın ucunda yanıyorlar
De ve yut küllerini,
Ganj'a sal tek nefeslik hiçliğimi,
Bakarken aynamdan içeri,
Kapanıyor bir çift kahverengi.

Night​
 
SENİ ANLATMAK

Seni anlatmaya, hangi cümleler yetecek?
Hangi renk resmedecek, gecenin ardındaki uykuyu?
Hangi adımlar geride bırakabilecek,
Adını, asfaltına kazıdığım kuytuyu?

Bir gün delirmeyi seçecek, düş olup aktığın aklım,
Aynılardaki farkım, dilimin ucuna gelen saklım;
Hangi yolun sonusun sen,
Göğsüme doldurduğum gaybım?

Anlat biraz, hangi gökte aşıksın maviye,
Ya da hangi şehrin kubbesinde küstün güneşe?
Öyle mecbursun ve o kadar ince,
Hangi dalga vuracak kadar zalimdir, sahile?

Söyle, hangi dağda taştın?
Hangi hasta baştın?
Hangi gözde yaştın?
Söyle,
Hangi cümleler yetecek?
Hangi gönül işitecek?
Hatrımdan düşürmediğim çocuk parkları,
Hangi nesli büyütecek?

Söyle,
İnsan ne ise özünde; o değil midir?
Hangi cümleler değiştirebilir?
Hangi renk ile gizlenebilir?

Belki de sevilebilir, kader deyip içime akıttığım,
Maksadımı aşıp, nefretle baktığım,
Bir öfke ile elime geçeni fırlattığım,
Hangi aynanın aksisin sen?

Kaç fidan için asıldın küreğin ucuna,
Ya da hangi hayalden çıkageldi başarı?
Kimin peşi sıra yonttun taşları?
Ah dilimin ucundaki saklı,
Heykeltıraş mısın sen?

Seni anlatmaya hangi cümleler yetecek,
Lisanın için, sanırım susmam gerekecek.

Night​
 
BANA BAKIYORSUN

Bana bakıyorsun, o kadar sonsuz ve yabancı;
Emin olmasaydım hafızamdan, korkardım.
Bana bakıyor ve küskünlüğü fısıldıyorsun,
Yine de yağıyorsun, soldurmuyorsun güllerimi.

Cümleler de kursam anlatmaya, tarifi zor imkansızı,
Sadece aleve teslim zihninde, döversin kılıcı.
Tamamıyla cımbızlayıp yolmak gibidir kaşlarını,
Suskun ifadeye, sadece kalem gerekir.

Zira, konuşmak çoğu kez yeterli değildir,
Anlamak için nabız olup atmayı bilmek gerekir,
Damlatmak gerekir hokkana, mürekkebinde aşkla inleyen bir meczup,
Söyleyemediğini yaz hadi, duvara mıhlı bakışlara tutunup.

Sen; etimi uyuşturmadan, kanca kanca diktiğim kesikler gibi,
Nasıl tariflendirilir, pişman gözlerindeki çıkmaz sokakta kalmışlık hissi?
Ressamın paletinde tüm renkler içinde, kayıp bir renk gibi,
"Sadece gel" der gibi.

Hıçkırıklarla nakşediyorsun canıma, varlığına ispat bir çift gözün sahiciliğini,
Nasıl da geç kalınmış, nasıl okunması güç bir lisan bu, anladım derdini.
Bir renk daha lazım sana, resmetmen için imkansız tarifi,
Derken, seyre dalmışım affet, fani fırçamda can arayan küskün gözleri.

Night​
 
YANSIMALAR

Bir kez bile,
İnanmak gelmesin içimden asla...

Sevgi dolu genlerimin,
Henüz genleşmemiş sevgilerimin,
Tadı yoktu.

Yansımaları içerken,
Bir an geride kaldı seslerimiz,
Kahkahalar kabuğuna çekildi,
Simalar söndü, değişti ifademiz.

Dilimin altında korkusuz bir cümle,
Bakla ıslanmaz kaselere dönük iken yüzüm,
Çabalıyor, çıkmak üzere...

Hemen bardağıma sarıldım, oturduğum koltuktan doğrularak,
İçtikçe içtim,
İçtikçe hiçtim.

İçtim tavanı, koltuğu, insanları teker teker...

Yansımalarımızı izlerken,
Nefesimize vişne kokusu bulaşır,
Bardağım vişne suyu doluyken, yarılanır.
Yansımalar mideme iner,
İnsan dalgaları, sahilime vurur.
Koltuklar, avizeler, halılar, mabedimi örterler usulca,
Hadi kendine secdende vur başını betona.

O gün, bardağımdaki vişne suyuna yansıyan,
Her şeyi içtim, umursamadan.

Night​
 
Sansürledim ve pek çok mısrayı çıkardım. İnş başıma bi iş gelmez. :)
18-19 yaşlarında yazdımdı, ona verin.

KADIN

Kulak ver buraya biraz dinle,
Birkaç gerçekle başım belada yine;

Beşeriz, şaşarız,
"Kaderdir aşarız", dediğimizden kaş..ız,
Eşek havaya girmiş gölgeyle(!) semerlenince,
Sense canlıyken doldurulmuş oturtulmuşsun vitrine!

E ne olacaktı ki tavaflandırılınca bu ezilmişlik?
Şu hayat dediğin sübyancının önde gideni, babası i..ik,
Nüfustaki adın ne senin? Sefillik?
Daha kör kal, duaya kalkıyorken bu ümitsizlik!
Sorun olmaz asgari bir ucubelik.

Biraz delir hadi, al eline bir davul, vur da vur,
Sıfır kilometresi(!) daha makbul!
İkinci elde(!) kıyılmamışın namı yollu, kıyılmışın dul!
Ah kızım bilmez misin, kadın buralarda rahminden(!) sorulur!

Hop daha dur, karpuz kesilesi hikayeleri var insanlığın,
Bilek kestiren hazımsızlıkları var yaradılmışlığın,
Okkalısından tokatları, şarampole yuvarlanmışları,
Alna çalınan karaları var, düğünlük-kefenlik beyazları

Başka beyazları da var merak etme,
Bakış dardır daim ama geniştir serinleten yelpaze(!)
Al o beyazı çek b... nar....k bir inatla,
Ya da aç televizyonunu akıllı uslu(!) şovunu izle.

Aşkın memnusunu arıyor artık adam,
Şşş bak "This is a p..is" anam,
Yittiyse anlam, karardıysa aynam,
Buyurun yakın, bu da benim kınam.

Gerdekse girersin, gerekse asarsın,
Erkek adam(!) olunca temizine(!) bakarsın!
Kadın, seni el kiri sayan, elini kessin de çıkarsın,
Defolsun gitsin, alıştığı merada otlasın.

Sövmeye lazım olunca bir d...ik
Önce çıktığı yeri hatırlasın.

Night​
 

SEN

Gerekliydi sen kadar kötü, iyiyi anlatmak için,
Sen gibisi olmalıydı ki, kıymeti bilinmeliydi güzelliğin,
Rahatsızım yüzünden gözünden, bastır parayı,
Belki biraz daha samimi gelirsin, gerdirirsen suratı.

Tek elle kopça açarmış adamı, bir de övünüyor kud..muş,
Bir baksana kendine, sanki seni dayın doğurmuş.
Poz peşinde ifadelerin dahi satılık,
Eh zaten senin insanlığın, tek kullanımlık.

Çekinme hanım abla gel yolun ortasına park et,
Bir kere bulaştınsa, tabi tam doz zerk et!
Bakıyorum, hmm sizde taze bitmiş asalet,
İyi yıkayın köpükleyin, haysiyeti de cenabet.

Night

 
Çoğu biiipli yeri ben zor doldurdum, aynen devam bence sorun yok kalemine sağlık klişesine düşmek istemezdim ama mecburum buna
 
KALBİM ENKAZ

Sessizce gelip geçtiği bir yolda ilerler, karanlığı geceden içeri,
Tenhalarda saklanan boynuzlu yaratıkları fısıldar, kulağına hicvini.
Kalbini haşlar kazanında, bol baharatlıdır bu sote sevdiceğim,
Deşme daha bulamazsın orada, göğsümde atmıyor ecelim.

Rüzgarlarda oradan oraya savrulur, duvarlara çarpar, yüzünden bin parça;
Esasen her parçanın toparlanamaz dağılışında sadece bu kargaşa.
Karnında bir ok, yanlış hedef ve beyninde baltalanmış bir zafer,
Şakaklarımdan akıttığım terdir, bendeki sevgiler.

Sana dedim ki "Karabatak, çıkar başını derinden"
Ne sırrına muvaffak oldu can, ne ben daha çok bilirmişim annemden.
Bana söyle, var mı bir gündüz, güneşini batırıp geceye yenilmeyecek?
Ya da bir gece söyle bana, zifiri ışıkla delinmeyecek?

Sana mı kaldı hükmümde ağır başlılık, makamımda hicaz?
Bırak beni serseriyim, hazanda bile döktüğüm yaprak az.
Aklımda uçurum, itilmek için bekler aheste yanım, yanaş biraz,
Kanadımda kırıkla uçarım, gözüm ateş, kalbim enkaz.

Night

 
AĞZIMDA SÜT DİŞLER

Ağzımda süt dişler, yaşımda haneler ve bir garip döküm baharın gününde;
Aklımda bir düş, kana bulanmış bir bıçak var ellerimde.
Tamam bendim! Bendim bir kalbi yırtarak söküveren yerinden,
Sundum eğilip de yarı belime, "Buyurun, sizindir bundan sonra, belki atar yeniden"

Ağzımda süt dişler, daha yeni yürüdüğümdendir her düşüş acıtır,
Gırtlağıma çöksen de konuşturamazsın, derdim benden aladır.
Kokum küflü, altımda kervan saraylar, ancak kimi zaman emekler vicdanım,
Sorsam arş-ı alaya döndürüp yüzümü, "Gülebilir miyim yeniden Allah'ım?"

Bir kayboluşun ardından siliniyordu yüzler, çıkmaz sokaklara girdim de oturdum olduğum yere,
Diz çöküp de haykırdım, zannedersem haklıydım ve her çekişte etlerim lime lime,
Sonbahara vurulmuş bir yaprağın sarısı gibi, bu çıldırış, bu deliriş!
Ve bir kışa daha koşarken gün, toprak bedenimde ezilip geçiliş.

Ağzımda süt dişler, kaçıncı ölümün ardından kaçıncı dirilişle zorlarım kasıklarımı?
Dön dolaş yine aynı yerde, bir sanrıyla çöküp topluyorum yerden hiç-kırıklarımı.
Öğrendiğim ne varsa savuruyor aklım, gelip geçiyor üzerimden bir vapur belki,
Olması gereken denizse, sanıyorum okyanustu bendeki...

Suallerim belliydi, bir yokluk geçirilmiş kafama, göğsümde varlık sıkışır,
Gölgem benden halsiz, faniyim lakin bir sonsuzluk var, yaradana yakışır.
Ağlıyorum zannetme güzel, ağlama sen ne olur,
Gözlerimden akıttığım, yaş değil, kor aklımın buharıdır.

Night​
 
DELİLİK

Bir başlangıç yaz bana kalem,
Biz bize biraz konuşalım,
Bebeğim sakin ol, neden yarışalım?
Hadi kelimelerin yokmuş gibi düşün.

Anlatma, dilin damağın kurudu.
Kana kana içebilirsin bu suyu,
Büyütemedin bir türlü nazlı çocuğu,
Hadi hiç küsmezmişsin gibi düşün.

Galibi belli, yorma o güzel aklını,
Ölmeden önce göremezsin ardını,
Aramızda kalsın da üşüttün kafayı,
Biraz da doğmamışsın gibi düşün.

Night

 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…