Çok güzel bir yazı ve kesinlikle katılıyorum. Yaşanan her kötü deneyim bizlere verilmiş birer hediyedir. Boşa geçen zamanları ardımızda bırakırken dönüp bir bakmak lazım. Her şey yolunda iken kimse arkasına dönüp bakmak istemez. Yaptığı hataları ise görmek istemez. Bu nedenledir ki her zaman aynı hataları yapar insanoğlu. Hep aynı tarzda ilişkiler yaşar veya hep aynı tarzda muamele görür farklı farklı insanlardan. Yaşamı hep aynı çember etrafında döner. Aslında hiç bir şey yaşayamadığını, yaşadıklarının mutluluk değil anlık zevkler olduğunu, kendisi için değil hep başkaları için yaşadığını anlar yaşama veda ederken.
Çok iç karartıcı oldu belki ama, dans dersi almadığı için, ata binmeyi öğrenmediği için, hep merak ettiği raftingi, uçuşu, dalışı yapmadığı için kızar kendine geç kalmışlığının limanında. Keşke der dünyayı gezseydim günde 12 saat çalışacağıma, az kazansaydım da özgür olsaydım giderlerimin kölesi olacağıma. Keşkeleri çok olur. Misafirlerinden başka kimsenin görmediği porselen takımı, en sevdiği ve kıyamadığından giymediği elbisesi, ömür boyu biriktirdiği eşyaları bir hiç olur gözlerinde. Yine bir keşke der artık düşünmez üst üste yığdıklarının akibetlerini.
Bir Fransız atasözüydü yanlış hatırlamıyorsam, bilen lütfen cümlemi düzeltsin. Bir kitapta okumuştum hayat felsefem yapacak kadar inandığım bir sözdür. ''Mutfakta sıcaktan bunalıyorsan çıkmasını bileceksin'' der. Bunalmayan insan çıkış yolu aramaz. Yaşadığı günlerin muhasebesini yapmaz.
Kendi kendine; neredeyim, neler yaşadım, nedeni neydi, bu olayda sorumluluğum ne, ben kimim, ne yapmam lazım? Gibi sorular sormaz. Hayatının bir döneminde yaşamanın anlamsız geldiğini düşünmeyen kişi, bir ara kendine gelip ben niçin doğdum, görevim ne, şimdi sırada ne var, sınavım ne? sorularının cevaplarını aramaz.
Doya doya yaşamak için, yaşadıklarınızdan darbe almamak için, sevgi dolu ömür için, Yaradana minnetimizi göstermek ve ''en iyi şekilde hayatıma yön verdim'' diyebilmek için, durup bir düşünün. Yaşadıklarınız gerçekten bir ödül olabilir. Bu yazıyı paylaştığınız için, kalplerde biraz olsun bir değişim kıpırtısı yaşatma umudunuz için teşekkürler.
Çok iç karartıcı oldu belki ama, dans dersi almadığı için, ata binmeyi öğrenmediği için, hep merak ettiği raftingi, uçuşu, dalışı yapmadığı için kızar kendine geç kalmışlığının limanında. Keşke der dünyayı gezseydim günde 12 saat çalışacağıma, az kazansaydım da özgür olsaydım giderlerimin kölesi olacağıma. Keşkeleri çok olur. Misafirlerinden başka kimsenin görmediği porselen takımı, en sevdiği ve kıyamadığından giymediği elbisesi, ömür boyu biriktirdiği eşyaları bir hiç olur gözlerinde. Yine bir keşke der artık düşünmez üst üste yığdıklarının akibetlerini.
Bir Fransız atasözüydü yanlış hatırlamıyorsam, bilen lütfen cümlemi düzeltsin. Bir kitapta okumuştum hayat felsefem yapacak kadar inandığım bir sözdür. ''Mutfakta sıcaktan bunalıyorsan çıkmasını bileceksin'' der. Bunalmayan insan çıkış yolu aramaz. Yaşadığı günlerin muhasebesini yapmaz.
Kendi kendine; neredeyim, neler yaşadım, nedeni neydi, bu olayda sorumluluğum ne, ben kimim, ne yapmam lazım? Gibi sorular sormaz. Hayatının bir döneminde yaşamanın anlamsız geldiğini düşünmeyen kişi, bir ara kendine gelip ben niçin doğdum, görevim ne, şimdi sırada ne var, sınavım ne? sorularının cevaplarını aramaz.
Doya doya yaşamak için, yaşadıklarınızdan darbe almamak için, sevgi dolu ömür için, Yaradana minnetimizi göstermek ve ''en iyi şekilde hayatıma yön verdim'' diyebilmek için, durup bir düşünün. Yaşadıklarınız gerçekten bir ödül olabilir. Bu yazıyı paylaştığınız için, kalplerde biraz olsun bir değişim kıpırtısı yaşatma umudunuz için teşekkürler.