• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Can Dündar'ın Erdoğan göndermesine Atatürk'lü yanıt..

Sana kac kere söylemek zorundayim okudugunu anlada sonra yorum yap diye..

Yazida kimse "asilmaktan" bahsetmemis, hapse atmaktan bahsetmis..

Ayrica az oku kendini gelistir, bilmeden ahkam kesmek seni ancak kahkaha malzemesi yapar:))

Birde o bilgisizlikle kalkip laf kalabaligi yapma:)

Asilanlar yok öyle mi?:))

25 Kasım 1925 tarihinde çıkarılan Şapka Kanunu'nun ardından bu kanun çeşitli illerde protesto edilmiş, Rize'deki olayları bastırmak için ise Hamidiye Zırhlısı Rize'yi top atışlarına tutmuştur. 12 Aralık'ta istiklal mahkemelerince yargılanan 143 kişinin 8'i hakkında 13 Aralık'ta idam kararı alınmış, 14 Aralık'ta ise idam edilmişlerdir.

http://www.timeturk.com/tr/2012/12/12/sapka-yuzunden-rize-bugun-bombaladi.html#.U7dJcLHm7jI





2 gündür yazılarınızı okuyorum hareketlernz tavrınız insnlara yaklşmnız ben bilrim havalarınız saçma sapan erdoganı savunma hareketleri fln bırakın artık ya bunları Allah aşkına
 
din ve devrim bazında değil 'insanların ölmesi' bazında bakıyorum olaya. ve bilmek istiyorum. insanların ölmesine her koşulda karşı iseniz buna da karşı mısınız? depilsiniz anladığım kadarıyla. demek ki insanların ölmesi adına sahte duyarcılık oynamanın anlamı yok. iyi günler.

kusura bakmada kimse size sizin gibilere birsey acikmalak zorunda degil ,artik aciklamicamda bu konuda son mesajim,beni nasil bildiniz düsündüz umrumda degil


Bu soruya cevap vermemeliydin çünkü ikisi aynı şey değil canım.

'Size karşı savaş açanlarla siz de allah yolunda savaşın'

İle

'şapkaya isyan çıkardı diye öldürüldü'

cümlelerinin alaksı nedir

haklisin canim cevap verdimede pisman ettiler zaten
onlar gibi cevap verecegim artik
 
Iyi iki gün okumussun daha da okuma hayde.
Kimse kimseyi okumak zorunda degil.
Bizde dinimize, kitabimiza küfredeni savunanlari görüyoruz " birakin artik beaa" demiyoruz ..
Haydi canim haydii..
 
Sözde Atatürkçü nedir yahu ? Sözde dindar olanların bir uydurması olsa gerek:)

Tekrar mesajları kibledim bakalım....Yaptırımı yoksa ben de verilen cevapları kopyalayıp duracağım.
 
Bir yanda Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllar..Daha yeni yeni emekleyen yeni kurulmuş bir devlet..
Ve bu devlete, her türlü bahaneyle (bunlardan biri de şapka bahanesi) devrim ve ilkelere karşı halkı kışkırtıp isyana teşvik eden, dış mihrakların kucağına oturan vatan hainlerinin asılması durumu;

Öte yanda neredeyse 1 asırlık bir cumhuriyet...Ve insanların her haltına karışan bir başkan..

Bu iki durumun kıyaslanıp, atıf yapılması nasıl bir aklın, mantığın ürünüdür ya rabbi..
 
Bir yanda Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllar..Daha yeni yeni emekleyen yeni kurulmuş bir devlet..
Ve bu devlete, her türlü bahaneyle (bunlardan biri de şapka bahanesi) devrim ve ilkelere karşı halkı kışkırtıp isyana teşvik eden, dış mihrakların kucağına oturan vatan hainlerinin asılması durumu;

Öte yanda neredeyse 1 asırlık bir cumhuriyet...Ve insanların her haltına karışan bir başkan..

Bu iki durumun kıyaslanıp, atıf yapılması nasıl bir aklın, mantığın ürünüdür ya rabbi..

u iki durumun kıyaslanıp, atıf yapılması nasıl bir aklın, mantığın ürünüdür ya rabbi..

Med, bana demiyorsun değğil mi?
Ben kıyas yapılmasına karşı olduğumu söylemiştim
 
ATATÜRK ALEYHİNE İŞLENEN SUÇLAR HAKKINDA KANUN


Kanun Numarası : 5816
Kabul Tarihi : 25/7/1951
Resmî Gazete : 31.07.1951/ 7872


Madde 1 – Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.

Yukarki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.

Madde 2 – Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır.

Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.

Madde 3 – Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re'sen takibat yapılır.

Madde 4 – Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 5 – Bu kanunu Adalet Bakanı yürütür.

--------------
kkdaki kuralları tekrar koyayim buraya.

tekrar yazıyorum. konudaki diktatör kelimesi ve bunu doğru bulmak Atatürke hakaretin dikalasıdır.

Iyi iki gün okumussun daha da okuma hayde.
Kimse kimseyi okumak zorunda degil.
Bizde dinimize, kitabimiza küfredeni savunanlari görüyoruz " birakin artik beaa" demiyoruz ..
Haydi canim haydii..



şşşş kendine gel kovboy adabını bilde konuş Allahımızıda Kitabımızıda Peygamberimizde Atatürkümüzüde sizin kirli agzınızdan saçma zırvalamalarınızdan kendini begenmiş küstah insanlardan ögrencek degiliz :34: hadı canım debelen dur


okypete yanlış alıntılamşm seni k.bkma
 
Son düzenleme:
Aha bak alin okuyun " kitaba, Tövbe hasa Allah a, peygambere" küfür eden kisi " agiz aliskanligi, sinirlenmis söylemis" diye nasil savunulmustu.

http://www.kadinlarkulubu.com/showthread.php?t=650463&page=4

Yani gecin artik kardesim ya.

Dinime küfredene bile " olabilir" deyipte " Atatürk ü elestiremesin, nankörrr, minnattar olacaksin" söylemleriniz beni benden aliyor.
 
Son düzenleme:
Hadi kovboy sen vahsi batiya..
Yazilarimi alintilama beni okuma, okuyorsanda durup " okumak istemiyorum " diye sacmalama..
 
MEd, 1925 yılındaki bir gazeteden bahsediyoruz.
Karşıt bir fikrin bile olamadığı
İŞte kökten devrim i,çin bu gerek, kazımak gerek deniliyor
Yani iyi kötü olması önemli değil
Tek şart aaranıyor o da resimdeki gibi olmak

İşte o kökü kazınması gerekenler islam alimleri değil, biliyorsun değil mi? Dini kendine kalkan yaparak (tıpkı bugünkü gibi) dış mihraklarla iş birliği içine girip rejimi kökten yıkmaya çalışan vatan hainleri.

Atatürk'ün islama verdiği değeri, islam adına yaptığı hizmetleri konuşalım seninle bilare meryem..Kanıtlarla ve belgelerle. Belki o zaman O'nu ve uygulamalarını islam karşıtı gibi görmekten vazgeçersiniz.

u iki durumun kıyaslanıp, atıf yapılması nasıl bir aklın, mantığın ürünüdür ya rabbi..

Med, bana demiyorsun değğil mi?
Ben kıyas yapılmasına karşı olduğumu söylemiştim

Hayır sana değil..
 
şşşş kendine gel kovboy adabını bilde konuş Allahımızıda Kitabımızıda Peygamberimizde Atatürkümüzüde sizin kirli agzınızdan saçma zırvalamalarınızdan kendini begenmiş küstah insanlardan ögrencek degiliz :34: hadı canım debelen dur


okypete yanlış alıntılamşm seni k.bkma

hakaret etmeden tartissan :31:
 
İşte o kökü kazınması gerekenler islam alimleri değil, biliyorsun değil mi? Dini kendine kalkan yaparak (tıpkı bugünkü gibi) dış mihraklarla iş birliği içine girip rejimi kökten yıkmaya çalışan vatan hainleri.

Atatürk'ün islama verdiği değeri, islam adına yaptığı hizmetleri konuşalım seninle bilare meryem..Kanıtlarla ve belgelerle. Belki o zaman O'nu ve uygulamalarını islam karşıtı gibi görmekten vazgeçersiniz.



Hayır sana değil..

Seninle bu konuda değil
Bir gün öözel olarak konuşalım
İkimiz de kendimizce bildiklerimizi sunarız
Güzel bi tartışma olur
Eminim ikimiz de birbirimizden faydalanırız
 
Al o zaman seni alıntılamadan yazıyorum hayatımda gördügüm en cahil cühela insanlardan birisin ha bunu sadece yanlış biliyosn bişeyleri diye yazmıyorum insanlara yaklşımın bile bnu gösteriyo 2gündür yazılarınla belli ettiin zaten kendini sen

Cehalet öyle binektir ki, üzerine binen zelil olur, arkadaşlık yapan yolunu kaybeder. Hz.Osman r.a.

bayyy bayyyyyyyy:3:
 
şimdi benim eski mesaj bulunmuş ve hedef gösterilmişim. güzel. bir insanın sinirle söylediği bir söz içinki o yörede çoğunun ağzındaymış,ağız aşınalığı,ölmeyi haketmiş denmesiyle,
,ülkenin parçalanması için isyan çıkaranların idamı bir tutulmuş ha.
ne diyeyim. susmak en güzeli burada. nokta.
 
Son düzenleme:
Atıf Hoca, şapka devriminden önce yayımlamış olduğu Frenk Mukallitliği ve Şapka risalesinde Müslümanları amel-iman bütünlüğüne davet ediyordu. Müslümanların Müslüman olmayanların kılık kıyafet ve kültürel alışkanlıklarına benzemeye çalışmasının caiz olmadığını söylüyordu. Bir Müslüman ile Hıristiyanın veya bir Yahudinin kılık kıyafetinden ayırt edilebileceğini, hatta edilmesi gerektiğini savunuyordu. Kendi ifadeleriyle "Batı medeniyeti ancak insanın hayvani ve cismani yönüne hizmet ediyor"du.[4]

26 Aralık 1925'te, risaleyi yayınlayan ve dağıtanlarla birlikte, 13 kolluk kuvveti gözetiminde Ankara'ya gönderildi. 26 Ocak 1926 Salı günü Ankara İstiklal Mahkemesinde yargılandı. Risaleyi kanunun çıkarılmasından önce yayınlamış olduğunu, içerikleriyle ilgili görüşlerinden vazgeçmemiş olduğunu, bununla birlikte kanuna karşı bir harekette bulunmadığı şeklinde bir ilk savunma yaptı.[4] Savcı, İskilipli Âtıf Hoca için 3 yıl hapis cezası istedi. Mahkeme, müdafaa için bir gün sonraya bırakıldı. Ancak Atıf Hoca savunma haklarından tümüyle vazgeçtiğini belirterek idama götürülmesine razı bir tutum aldı.

Ertesi gün, mahkeme reisi Ali Çetinkaya, müdafaa yapmaya gerek görmeyen Atıf Hoca'yı idama mahkum etti. Atıf Hoca 1 hafta sonra Ankara Samanpazarı Meydanı'nda asıldı.


Peki, İskilipli Âtıf Hoca aslında kimdi?..

Âtıf Hoca’nın adı ilk kez, İstiklal Mahkemesi’nin önüne çıkmadan çok önce, 1908 Devrimi sırasında “muhalif” olarak öne çıkmıştı. Öyle ki; Mahmut Şevket Paşa’nın katli nedeniyle suçlanmış ve Sinop’a sürgün edilmişti…
Âtıf Hoca yıllar sonra, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından bu kez Teali İslam Cemiyeti’nin kurucusu olarak sahneye çıktı. İngilizlerle, Sait Molla ve Rahip Frew isimli İngiliz ajanlarıyla içli dışlı olan bu derneğin başkanı Mustafa Sabri, Damat Ferit hükümetine şeyhülislam olarak atanınca Teali İslam Cemiyeti’ni fiilen yardımcısı Âtıf Hoca yönetmeye başladı.
Haa, Mustafa Sabri kimdi diye soracak olursanız; Kurtuluş Savaşı’na karşı hainlerin oluşturduğu İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucuları arasındaydı. 11 Nisan 1920 tarihinde başta Mustafa Kemal olmak üzere Kuvayi Milliyecilerin idam fetvasını kaleme alan kişiydi. Sevr Antlaşması’nı kabul eden hükümette şeyhülislamdı ve ilk imza atanlar arasındaydı. Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey’in idamına da fetva veren kişidir…

İşte İskilipli Âtıf Hoca, Teali İslam Cemiyeti’ni bu kişiyle birlikte kurmuş ve fiilen yönetmiştir. Bu cemiyetin, Anadolu’da Kurtuluş Savaşı’nı örgütlemeye çalışan Mustafa Kemal ve arkadaşları ile ilgili bildirilerinden birini okuyalım:
“…Yazık ki halkımız Talât, Enver, Cemal, Mustafa Kemal gibi beş on eşkıyanın vücudunu ortadan kaldırmak için gereken fedakârlığı yapmıyor. İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiler. Şimdi usulca oturup yenilginin sonuçlarına katlanmak yerine Yunanlılarla harbe tutuşuyorlar. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır. Harp yıllarında sizleri cephe cephe sürükleyen ve din kardeşlerinizin suçsuz yere ölmelerine sebep olanlar arasında Mustafa Kemal, Ali Fuat, Bekir Sami gibi zalimler de vardı. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?
Elinize aldığınız bu fetva Allah’ın emridir, padişah fermanıdır. Sizler bu katil canavarları daha fazla yaşatmamakla mükellef ve görevlisiniz. Bunların vücudlarını külliyen ortadan kaldırmak Müslümanlık için farz olmuştur…”
Nasıl buldunuz, etkileyici değil mi?!..
***

Âtıf Hoca, tüm bu yaptıklarına karşın, cumhuriyetin ilanından sonra çıkarılan afla kurtuldu. Ancak durmadı. Savaştan sonra İngilizlerin yardımıyla Yunanistan’a sığınan, cumhuriyete ve Türk milletine “Müslüman barbarlar” diye saldıracak kadar gözü dönmüş olan Mustafa Sabri ile ilişkisini sürdürdü.
Son olarak Kıyafet Devrimi’ne karşı, “Frenk muhalifliği ve şapka” isimli bir kitapçık kaleme aldı. Bu kitapta ve yaptığı konuşmalarda “şapka giymenin küfür ve dinsizlik” olduğu propagandası yapıyordu. İstiklal Mahkemesi tarafından tutuklandı ve 4 Şubat 1926 yılında “Devrim karşıtı faaliyetler içinde olduğu” suçlamasıyla idam edildi…
Aslında yazılacak daha çok şey var, ancak yerim bitti. Ama İskilip Devlet Hastanesi’ne adı verilen İskilipli Âtıf Hoca’nın öyküsü kısaca budur..
- Vicdan da sizin, karar da sizin…

Ümit Zileli
 
Back