• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Can Dündar'ın Erdoğan göndermesine Atatürk'lü yanıt..

Peki, İskilipli Âtıf Hoca aslında kimdi?..

Âtıf Hoca’nın adı ilk kez, İstiklal Mahkemesi’nin önüne çıkmadan çok önce, 1908 Devrimi sırasında “muhalif” olarak öne çıkmıştı. Öyle ki; Mahmut Şevket Paşa’nın katli nedeniyle suçlanmış ve Sinop’a sürgün edilmişti…
Âtıf Hoca yıllar sonra, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından bu kez Teali İslam Cemiyeti’nin kurucusu olarak sahneye çıktı. İngilizlerle, Sait Molla ve Rahip Frew isimli İngiliz ajanlarıyla içli dışlı olan bu derneğin başkanı Mustafa Sabri, Damat Ferit hükümetine şeyhülislam olarak atanınca Teali İslam Cemiyeti’ni fiilen yardımcısı Âtıf Hoca yönetmeye başladı.
Haa, Mustafa Sabri kimdi diye soracak olursanız; Kurtuluş Savaşı’na karşı hainlerin oluşturduğu İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucuları arasındaydı. 11 Nisan 1920 tarihinde başta Mustafa Kemal olmak üzere Kuvayi Milliyecilerin idam fetvasını kaleme alan kişiydi. Sevr Antlaşması’nı kabul eden hükümette şeyhülislamdı ve ilk imza atanlar arasındaydı. Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey’in idamına da fetva veren kişidir…

İşte İskilipli Âtıf Hoca, Teali İslam Cemiyeti’ni bu kişiyle birlikte kurmuş ve fiilen yönetmiştir. Bu cemiyetin, Anadolu’da Kurtuluş Savaşı’nı örgütlemeye çalışan Mustafa Kemal ve arkadaşları ile ilgili bildirilerinden birini okuyalım:
“…Yazık ki halkımız Talât, Enver, Cemal, Mustafa Kemal gibi beş on eşkıyanın vücudunu ortadan kaldırmak için gereken fedakârlığı yapmıyor. İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiler. Şimdi usulca oturup yenilginin sonuçlarına katlanmak yerine Yunanlılarla harbe tutuşuyorlar. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır. Harp yıllarında sizleri cephe cephe sürükleyen ve din kardeşlerinizin suçsuz yere ölmelerine sebep olanlar arasında Mustafa Kemal, Ali Fuat, Bekir Sami gibi zalimler de vardı. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?
Elinize aldığınız bu fetva Allah’ın emridir, padişah fermanıdır. Sizler bu katil canavarları daha fazla yaşatmamakla mükellef ve görevlisiniz. Bunların vücudlarını külliyen ortadan kaldırmak Müslümanlık için farz olmuştur…”
Nasıl buldunuz, etkileyici değil mi?!..
***

Âtıf Hoca, tüm bu yaptıklarına karşın, cumhuriyetin ilanından sonra çıkarılan afla kurtuldu. Ancak durmadı. Savaştan sonra İngilizlerin yardımıyla Yunanistan’a sığınan, cumhuriyete ve Türk milletine “Müslüman barbarlar” diye saldıracak kadar gözü dönmüş olan Mustafa Sabri ile ilişkisini sürdürdü.
Son olarak Kıyafet Devrimi’ne karşı, “Frenk muhalifliği ve şapka” isimli bir kitapçık kaleme aldı. Bu kitapta ve yaptığı konuşmalarda “şapka giymenin küfür ve dinsizlik” olduğu propagandası yapıyordu. İstiklal Mahkemesi tarafından tutuklandı ve 4 Şubat 1926 yılında “Devrim karşıtı faaliyetler içinde olduğu” suçlamasıyla idam edildi…
Aslında yazılacak daha çok şey var, ancak yerim bitti. Ama İskilip Devlet Hastanesi’ne adı verilen İskilipli Âtıf Hoca’nın öyküsü kısaca budur..
- Vicdan da sizin, karar da sizin…

Ümit Zileli

Ben buna daha önceden de cevap verdim.
İki kaynak bir doğru
Vicdan size kalmış
 
Peki, İskilipli Âtıf Hoca aslında kimdi?..

Âtıf Hoca’nın adı ilk kez, İstiklal Mahkemesi’nin önüne çıkmadan çok önce, 1908 Devrimi sırasında “muhalif” olarak öne çıkmıştı. Öyle ki; Mahmut Şevket Paşa’nın katli nedeniyle suçlanmış ve Sinop’a sürgün edilmişti…
Âtıf Hoca yıllar sonra, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından bu kez Teali İslam Cemiyeti’nin kurucusu olarak sahneye çıktı. İngilizlerle, Sait Molla ve Rahip Frew isimli İngiliz ajanlarıyla içli dışlı olan bu derneğin başkanı Mustafa Sabri, Damat Ferit hükümetine şeyhülislam olarak atanınca Teali İslam Cemiyeti’ni fiilen yardımcısı Âtıf Hoca yönetmeye başladı.
Haa, Mustafa Sabri kimdi diye soracak olursanız; Kurtuluş Savaşı’na karşı hainlerin oluşturduğu İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucuları arasındaydı. 11 Nisan 1920 tarihinde başta Mustafa Kemal olmak üzere Kuvayi Milliyecilerin idam fetvasını kaleme alan kişiydi. Sevr Antlaşması’nı kabul eden hükümette şeyhülislamdı ve ilk imza atanlar arasındaydı. Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey’in idamına da fetva veren kişidir…

İşte İskilipli Âtıf Hoca, Teali İslam Cemiyeti’ni bu kişiyle birlikte kurmuş ve fiilen yönetmiştir. Bu cemiyetin, Anadolu’da Kurtuluş Savaşı’nı örgütlemeye çalışan Mustafa Kemal ve arkadaşları ile ilgili bildirilerinden birini okuyalım:
“…Yazık ki halkımız Talât, Enver, Cemal, Mustafa Kemal gibi beş on eşkıyanın vücudunu ortadan kaldırmak için gereken fedakârlığı yapmıyor. İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiler. Şimdi usulca oturup yenilginin sonuçlarına katlanmak yerine Yunanlılarla harbe tutuşuyorlar. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır. Harp yıllarında sizleri cephe cephe sürükleyen ve din kardeşlerinizin suçsuz yere ölmelerine sebep olanlar arasında Mustafa Kemal, Ali Fuat, Bekir Sami gibi zalimler de vardı. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?
Elinize aldığınız bu fetva Allah’ın emridir, padişah fermanıdır. Sizler bu katil canavarları daha fazla yaşatmamakla mükellef ve görevlisiniz. Bunların vücudlarını külliyen ortadan kaldırmak Müslümanlık için farz olmuştur…”
Nasıl buldunuz, etkileyici değil mi?!..
***

Âtıf Hoca, tüm bu yaptıklarına karşın, cumhuriyetin ilanından sonra çıkarılan afla kurtuldu. Ancak durmadı. Savaştan sonra İngilizlerin yardımıyla Yunanistan’a sığınan, cumhuriyete ve Türk milletine “Müslüman barbarlar” diye saldıracak kadar gözü dönmüş olan Mustafa Sabri ile ilişkisini sürdürdü.
Son olarak Kıyafet Devrimi’ne karşı, “Frenk muhalifliği ve şapka” isimli bir kitapçık kaleme aldı. Bu kitapta ve yaptığı konuşmalarda “şapka giymenin küfür ve dinsizlik” olduğu propagandası yapıyordu. İstiklal Mahkemesi tarafından tutuklandı ve 4 Şubat 1926 yılında “Devrim karşıtı faaliyetler içinde olduğu” suçlamasıyla idam edildi…
Aslında yazılacak daha çok şey var, ancak yerim bitti. Ama İskilip Devlet Hastanesi’ne adı verilen İskilipli Âtıf Hoca’nın öyküsü kısaca budur..
- Vicdan da sizin, karar da sizin…

Ümit Zileli

...............................................
 
Son düzenleme:
Kimsenin kimseyi hedef gösterdigi yok.
Icinde bulundugunuz tutarsiz davranisi size göstermek var.
Ayrica orada bunu savunan tek siz degildiniz yani bir hedef varsa orada onu savunan herkes hedef olur.

Orada milletin kutsalina en adi sekilde küfredeni bile " agiz aliskanligi" diye savunurken, burada "Atatürk ün hatasida vardir dogrusu da yada benim inancimda kiyam Allah a yapilir ve Atatürk heykeli bir puttur önünde kiyam etmem" " diyen insanlari " nankörrrrr,elestirmeyeceksin minnettar olacaksin" gibi tutarsiz bir sekilde nitelemeniz.

Yani siz, insanlarin inancina, en büyük kutsalina küfrü bile " olabilir" diye nitelerken, Atatürk ü elestiren yaptigi yanlisa " yanlis" diyen insanlara "nankör, elestiremezsin, minnetter olacaksin" diyemezsiniz.

Artik yeter, yetttiiiii anlatabiliyor muyum?

Atatürk benim kutsalimdan, beni ve onu yaratandan bile üstün hale getirildi.
Yeter!


AYRICA NOT: Rabiya, birak seviyesizlessin. ben verecek cevabi olmayip seviyesizleseni cok gördüm
 
Son düzenleme:
Peki, İskilipli Âtıf Hoca aslında kimdi?..

Âtıf Hoca’nın adı ilk kez, İstiklal Mahkemesi’nin önüne çıkmadan çok önce, 1908 Devrimi sırasında “muhalif” olarak öne çıkmıştı. Öyle ki; Mahmut Şevket Paşa’nın katli nedeniyle suçlanmış ve Sinop’a sürgün edilmişti…
Âtıf Hoca yıllar sonra, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından bu kez Teali İslam Cemiyeti’nin kurucusu olarak sahneye çıktı. İngilizlerle, Sait Molla ve Rahip Frew isimli İngiliz ajanlarıyla içli dışlı olan bu derneğin başkanı Mustafa Sabri, Damat Ferit hükümetine şeyhülislam olarak atanınca Teali İslam Cemiyeti’ni fiilen yardımcısı Âtıf Hoca yönetmeye başladı.
Haa, Mustafa Sabri kimdi diye soracak olursanız; Kurtuluş Savaşı’na karşı hainlerin oluşturduğu İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucuları arasındaydı. 11 Nisan 1920 tarihinde başta Mustafa Kemal olmak üzere Kuvayi Milliyecilerin idam fetvasını kaleme alan kişiydi. Sevr Antlaşması’nı kabul eden hükümette şeyhülislamdı ve ilk imza atanlar arasındaydı. Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey’in idamına da fetva veren kişidir…

İşte İskilipli Âtıf Hoca, Teali İslam Cemiyeti’ni bu kişiyle birlikte kurmuş ve fiilen yönetmiştir. Bu cemiyetin, Anadolu’da Kurtuluş Savaşı’nı örgütlemeye çalışan Mustafa Kemal ve arkadaşları ile ilgili bildirilerinden birini okuyalım:
“…Yazık ki halkımız Talât, Enver, Cemal, Mustafa Kemal gibi beş on eşkıyanın vücudunu ortadan kaldırmak için gereken fedakârlığı yapmıyor. İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiler. Şimdi usulca oturup yenilginin sonuçlarına katlanmak yerine Yunanlılarla harbe tutuşuyorlar. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır. Harp yıllarında sizleri cephe cephe sürükleyen ve din kardeşlerinizin suçsuz yere ölmelerine sebep olanlar arasında Mustafa Kemal, Ali Fuat, Bekir Sami gibi zalimler de vardı. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?
Elinize aldığınız bu fetva Allah’ın emridir, padişah fermanıdır. Sizler bu katil canavarları daha fazla yaşatmamakla mükellef ve görevlisiniz. Bunların vücudlarını külliyen ortadan kaldırmak Müslümanlık için farz olmuştur…”
Nasıl buldunuz, etkileyici değil mi?!..
***

Âtıf Hoca, tüm bu yaptıklarına karşın, cumhuriyetin ilanından sonra çıkarılan afla kurtuldu. Ancak durmadı. Savaştan sonra İngilizlerin yardımıyla Yunanistan’a sığınan, cumhuriyete ve Türk milletine “Müslüman barbarlar” diye saldıracak kadar gözü dönmüş olan Mustafa Sabri ile ilişkisini sürdürdü.
Son olarak Kıyafet Devrimi’ne karşı, “Frenk muhalifliği ve şapka” isimli bir kitapçık kaleme aldı. Bu kitapta ve yaptığı konuşmalarda “şapka giymenin küfür ve dinsizlik” olduğu propagandası yapıyordu. İstiklal Mahkemesi tarafından tutuklandı ve 4 Şubat 1926 yılında “Devrim karşıtı faaliyetler içinde olduğu” suçlamasıyla idam edildi…
Aslında yazılacak daha çok şey var, ancak yerim bitti. Ama İskilip Devlet Hastanesi’ne adı verilen İskilipli Âtıf Hoca’nın öyküsü kısaca budur..
- Vicdan da sizin, karar da sizin…

Ümit Zileli

FTİRA: "Mustafa Kemal bilmem kimi (İskilipli Atıf Hocayı kastederek) idam etti,ipe çekti… Ben olsam onu 10 defa diriltir 20 defa idam ederim. Niye ederim? İstiklal mücadelesi yapılıyor “Sakın ha Yunan ordusuna bir şey demeyin”,Kuvayı Milliye “Eşkıya ordusu” diyor.. Sen bana karşı bu mücadeleyi vereceksin ben de san hayat hakkı tanıyacağım… Allah bana o hayatı haram eder. Manyak!.. Ne olmuş… eee. Peygamber onu davet etmiş “ Ne bekliyorsun gel!” Kurban kesim onu Peygambere… Vatan düşmanı…" (Haydaa Baş)

CEVAP: Bazıları meydanı boş bulmuş,ha bire atıp,tutuyor. Atıp tutmakla kalsa ne ala,seksen yıllık yalanı,iftirayı sürdürmekte de beis görmüyor. Neymiş efendim “ İskilipli Atıf Hoca Yunan işgal kuvvetlerine direnmeyin diye fetva yazan yunan işbirlikçisi,kuvayi milliye düşmanı hainmiş…” daha neler! Bu konuda tarih hükmünü çoktan verdi beyler. Çağ bilgi çağı,sene 2011,“bilgi karanlıkları çoktan aydınlattı. Mızrak çuvala sığmıyor!

“İskilipli Atıf Hoca” kısacası ile Osmanlı son döneminin büyük ilim adamlarından bir tanesidir. Hem medrese mezunu hem de Darülfünun ( İstanbul Teknik Üniversitesi ) mezunu,yayınlanmış pek çok eseri bulunan bir müderris (profesör)dir.

Yargılanmasına sebep olan “Frenk mukallitliği ve şapka” kitabını “Şapka kanunu” çıkmadan bir buçuk yıl önce yazmış,Milli Eğitim bakanlığı onayı ile Devlet matbaasında bastırmış ve devlet tarafından dağıtımı yapılmıştır. Suç olmadığı gibi 1925 yılında sonradan çıkarılan kanuna göre suç bile olsa,kanunlar geriye doğru uygulanmaz,ancak yürürlüğe girince uygulanırlar.

Giresun ve İstanbul İstiklal mahkemeleri “suç unsuru bulunmuyor” dedikten sonra
Ankara istiklal mahkemesi başkanı Ali Çetinkaya “…İnkâr filan edeyim deme! Temyizsiz (Yargıtaysız),istinafsız (üst mahkemesiz) bir mahkeme karşısında bulunuyorsun. Ufak bir yalan söylersen okkanın altına gidersin.” deyip savcının 5 yıl hapis istemine rağmen İskilipli Atıf Hoca hakkında önce idam kararı verip Ulucanlar cezaevin de infaz ettiği,sonrada şahitleri dinlediği… “büyük istiklal yargıcı”mızdır kendileri.

Asıl yanlış olan da İskilipli Atıf Hoca asla yunan işbirlikçisi olmadığı gibi,15 Mayıs da İzmir’e yunan ordusu çıktığında İstanbul da tertip edilen İlk Milli protesto Mitinginin de “tertip komitesi” içinde idi. Hükümet tarafından Şeyhülislama hazırlattırılan Fetva ya imza atmadığı gibi,imzaya gelenleri de kovmuştur. Üstelik imza atmadığı fetva için ismi basında kullanılınca adı geçen gazeteleri tekzip etmiş ve tekzibini de yayınlatmıştır.

Siyaset yapmak herkesin hakkı… Dağarcığınızdaki projelerinizi sunun değerlendirelim. Edremit’in il olmasını savunuyordunuz,sonuna kadar destek verelim. Ancak dedemi mezarında ters döndürmeye hakkınız yok arkadaşım. Yirmi iki yıllık savaş gazisi dedem “Kızıklı lı Kör Yusuf,” pek hayırla yâd etmezdi adını geçirdiklerinizi. Pek çoğunu da cephelerden tanırdı,Yemen’den,Filistin’den,Çanakkale’ye kadar. P harfi ile başlayan cümleler kurardı genellikle.
Bu şehirde tarih okuyan yok mu beyler!…. Bu ne sessizlik?
 
evet minnettar olmalı. azcık vicdanı varsa,hele bir kadınsa,seçme ve seçilme hakkını onun sayesinde aldıysa,şurada rahat rahat yazabiliyorsa evet minnet ve vefa duymalı bir insan.
ama bir biz bilemedik kıymetini bakın bütün yabancılar bildi,biz hala diktatör demeye devam edelim. hitlerle,mussoliniyle bir tutalım.
http://www.kadinlarkulubu.com/showthread.php?t=549706
şu linkede baksınlar isteyenler
 
Kimsenin kimseyi hedef gösterdigi yok.
Icinde bulundugunuz tutarsiz davranisi size göstermek var.
Ayrica orada bunu savunan tek siz degildiniz yani bir hedef varsa orada onu savunan herkes hedef olur.

Orada milletin kutsalina en adi sekilde küfredeni bile " agiz aliskanligi" diye savunurken, burada "Atatürk ün hatasida vardir dogrusu da yada benim inancimda kiyam Allah a yapilir ve Atatürk heykeli bir puttur önünde kiyam etmem" " diyen insanlari " nankörrrrr,elestirmeyeceksin minnettar olacaksin" gibi tutarsiz bir sekilde savunmaniz.

Yani siz, insanlarin inancina, en büyük kutsalina küfrü bile " olabilir" diye nitelerken, Atatürk ü elestiren yaptigi yanlisa " yanlis" diyen insanlari " nanhör, elestiremezsin, minnetter olacaksin" diyemezsiniz.

Artik yeter, yetttiiiii anlatabiliyor muyum?

Atatürk benim kutsalimdan, beni ve onu yaratandan bile üstün hale getirildi.
Yeter!


AYRICA NOT: Rabiya, birak seviyesizlessin. ben verecek cevabi olmayip seviyesizleseni cok gördüm




bide koskaca forumda alıntılama yapma diye bi deyim çıkardı sen delirdnmi Allah askına sen kime neyi savunuyosun burda kimse burda Atatürke tapılıyo diye bişeymi dendi senin derdin ne Allah askına niye herkesi birbirine düşürmk için ugrasıyosun insanlar Allahınıda biliyo Kitabınıda biliyo Peygambernide biliyo Atatürkünüde biliyo ama dogru sen ve basbakanının en iyi yptıgı şey kendni bgnmişk insnlrı otrp birbirine düşürmek aynı ona benziyosun
 
Son düzenleme:
Al o zaman seni alıntılamadan yazıyorum hayatımda gördügüm en cahil cühela insanlardan birisin ha bunu sadece yanlış biliyosn bişeyleri diye yazmıyorum insanlara yaklşımın bile bnu gösteriyo 2gündür yazılarınla belli ettiin zaten kendini sen

Cehalet öyle binektir ki, üzerine binen zelil olur, arkadaşlık yapan yolunu kaybeder. Hz.Osman r.a.

bayyy bayyyyyyyy:3:

Biz weisi gayet zeki , bilgili ve donanimli olarak görüyoruz ! Ama tabi herkes anlayamaz zeki insani donanimli insani yormayin kendinizi ...
 
Bu arada her şeyi geçtim
İslama göre bir millete dış görünüşü açısından benzemek doğru değil
 
Bana hiiic " bak yabanci ne dedi" muhabbeti yapma rica ederim.

Ben dogrusunuda yanlisinida bilirim.

"Yaptigi hic dogru birsey yok" diyen kimse olmadi.

Sorun sizin her yaptigini kosulsuz iyi kabul edip, yaptigi hatalari elestiren insanlara tahammülsüzlügünüz.

Kimse melek degil, günahsiz ve hatasiz olsun.

Her insanin yanlisi vardir ve hatasida elestirilir, tartisilir, konusulur ders alinir.

Siz ise her saygisizliga, adilige, terbiyesizlige, en kutsala saldiriya " olabilir, olabilir" deyip, konu Atatürk ün yaptigi bir hata olunca " nankööööör" moduna giremezsiniz bu kadar basit.

Ayrica bir insan tesekkürünü, inancina ters bir sekilde heykelinin önünde kiyama durarak bildirmek zorunda diye bir kural yok.

Bende inancima göre, ruhuna bir Fatiha okuyarak onun yaptigi iyi isler icin onu anarim..

Yeter tutarsiz ve komik olan bu tavirlara sustugumuz yya.
 
Son düzenleme:
İki gündür sinirlenmiş bence , aboww ateş cikiyor yorumlarından valla yanacagiz kacin :)
 
Şapka ve Kıyafet Devrimi - (25 Kasım 1925)-

Kılık – Kıyafette Değişiklilikler ve Şapka Kanunu Osmanlı toplumunda bir kıyafet birliği yoktu. Müslümanlar toplumdaki yerlerine ve aldıkları görevlere göre değişik biçimde giyinirlerdi. Gayri Müslimler ise kendilerine göre giyinmekteydiler.II. Mahmut döneminde bu kargaşa önlenmeye çalışılmış hiç değilse devlet memurlarının düzgün bir görünüşe kavuşmaları için çaba sarf edilmişti.Onun zamanında memurlar ceket, pantolon giymişler başlarına da Balkanlar’daki Yunanlılar ve Tunuslularca kullanılan fes giymeye başlamışlardı.Bazıları bu festen dolayı II. Mahmut’a gavur padişah sıfatını takmışlardı.Uzun bir süre fes geri kalmışlığın simgesi olarak kaldı.

Mustafa Kemal Ülke halkını her alanda çağdaş ve uygar düzeye çıkarabilmek için değişiklikler tasarlarken, giyim konusundaki bu kargaşaya son vermek için dış görünüşüyle de bunu vurgulaması gerektiğine inanıyordu. Bunun için 25 Ağustos 1925'te Kastamonu'ya yaptığı bir gezide başına şapka giyip, "Buna şapka derler" diye halkı şapka giymeye özendirmesinden sonra, 25 Kasım 1925'te “Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanun” çıkarılıp, dinsel giysilerle sokakta gezilmesi yasaklanmıştır. Böylece toplum kılık - kıyafet olarak da modern bir görünüşe kavuşmuş oldu. Mustafa Kemal Türk kadınının da kıyafetine asla dokunmamıştır. Türk kadını kendi kendini çağdaş kıyafete kavuşturmuştur.
 
Bana hiiic " bak yabanci ne dedi" muhabbeti yapma rica ederim.

Ben dogrusunuda yanlisinida bilirim.

"Yaptigi hic dogru birsey yok" diyen kimse olmadi.

Sorun sizin her yaptigini kosulsuz iyi kabul edip, yaptigi hatalari elestiren insanlara tahammülsüzlügünüz.

Kimse melek degil, günahsiz ve hatasiz olsun.

Her insanin yanlisi vardir ve hatasida elestirilir, tartisilir, konusulur ders alinir.

Siz ise heryese " olabilir, olabilir" deyip, konu Atatürk ün yaptigi bir hata olunca " nankööööör" moduna giremezsiniz bu kadar basit.

Ayrica bir insan tesekkürünü, inancina ters bir sekilde heykelinin önünde kiyama durarak bildirmek zorunda diye bir kural yok.

Bende inancima göre, ruhuna bir Fatiha okuyarak onun yaptigi iyi isler icin onu anarim..

Yeter tutarsiz ve komik olan bu tavirlara sustugumuz yya.



şu cümlenden anlaşılıyoki sen burda kimsenin yazdıgı hiçbişeyi okumuyosun buna kesin kanaat getirdim sana sabahtan beri diyorumki burdaki insanlar dogrunun olabilicgi gibi hatanında olablcgi her insanın yanlş ypablcgni ama Atatürk içinde bi minnetrlık borcumuzun oldgnu dile getirmye calışıyolr yoksa kmsenn put onunde kıyama durma gib bişeyden bahsettgini görmedim bile her insanın hatası dile getrblr zaten kmsenn buna bişey dedgi yok bak frkındaysan ama senin dogrulrn kalıplşmış dışına çıkamıyosun neyse arkadasım daha fazla bişey yazmıcm zaten bnun üstünede bin tane putlarla ilgli bişey yazcksn sen iyi akşamlar
 
Ya hala ayni sey ya.
Sanki biz hic okumadik bilmiyoruz arastirmadik da Sapka kanunu kopyalaniyor buraya.

Ya kardesim!
Onlari cooook aratirdik cooook.
Yani vikipedia copy yapmayin buraya.

Atatürk, Osmanli ile bütün alakalari kesmek icin herseyi temelden degsitirmek istemistir.
Kilik kiyafette bundan biriydi.
Degistirmek istedi, ve kilik kiyafetini degistirmek istemeyen insanlara zor kullanilmasinda sakinca görmedi deyin samimi olun ya.

Bu davranisi dogru bulmaniz sorun degil.
Deyin ki " evet yapmistir, gerek görmüstür, tamamen kökten degitirmek icin, osmanli ile hicbir bag kalmasin diye yapmistir, bu dogrultuda, hapse atmalar asmalarda olmustur, zira halk istememistir ama bana göre gerekliydi" deyin canimi yeyin ya.

Ama saklanmayin bahaneler arkasina.
Bunlar olmustur benim sinirim, " bunlar yokkkkkk" diye gercegin üstünü örtüp Atatürk e elestiri getirilmesine mani olmaya calismaniz.

Bunlar olmustur, bunlar gercekler, ama gereklimiydi, gerek yokmuydu bu konuda tartisilabilir.
Siz bunun gerekli olsugunu savunursaniz birsey diyemem ama cikip " yokkktuuuuuu öyle birseyyy" demenizi kabul etmem / edilmez
 
Son düzenleme:
“(...) Şapka giydirdim anlasınlar ki insan, kisve ile din değiştirmez ve dini, herhangi bir kisveye alet etmez! Kısa bir zamanda bunu anlayacaklardır. Din ile kisvenin farkının ne olduğunu idrak edeceklerdir. Ben bu hesapları bir “gardrop” mevzuu üzerinde duracak kadar basit görmüş veyahut üzerinde durarak, onu inkılap kabul etmiş bir insan değilim. Şapka giydikten sonra bu iş ayrı, o iş ayrı diyecekler. Anlayacaklar ki, şapka giymekle kimse dinini değiştirmez”. Atatürk

$Ataturk sapka.jpg

:72::72::72::72::72::72::72::72::72::72::72:
 
şu an internetten car car konuşabilen arkadaşlar bunu da ATAMIZA borçlusunuz farkında değilsiniz değil mi ? :9::9::9::9:
 
bu kadar vatan haini ata düşmanı ile aynı forumda olmak istemiyorum adminlere duyurulur !! :72::72::72::72:

“(...) Şapka giydirdim anlasınlar ki insan, kisve ile din değiştirmez ve dini, herhangi bir kisveye alet etmez! Kısa bir zamanda bunu anlayacaklardır. Din ile kisvenin farkının ne olduğunu idrak edeceklerdir. Ben bu hesapları bir “gardrop” mevzuu üzerinde duracak kadar basit görmüş veyahut üzerinde durarak, onu inkılap kabul etmiş bir insan değilim. Şapka giydikten sonra bu iş ayrı, o iş ayrı diyecekler. Anlayacaklar ki, şapka giymekle kimse dinini değiştirmez”. Atatürk

Eki Görüntüle 1178496

:72::72::72::72::72::72::72::72::72::72::72:

şu an internetten car car konuşabilen arkadaşlar bunu da ATAMIZA borçlusunuz farkında değilsiniz değil mi ? :9::9::9::9:

şu yalan yanlş arastrmış oldgu herşeyi bile ona borçlu aslında günah valla bu şekilde konuşman senin Atatürke senin için yaptılarını hiçe sayıyosun buda günah sonuçta
 
Son düzenleme:
“(...) Şapka giydirdim anlasınlar ki insan, kisve ile din değiştirmez ve dini, herhangi bir kisveye alet etmez! Kısa bir zamanda bunu anlayacaklardır. Din ile kisvenin farkının ne olduğunu idrak edeceklerdir. Ben bu hesapları bir “gardrop” mevzuu üzerinde duracak kadar basit görmüş veyahut üzerinde durarak, onu inkılap kabul etmiş bir insan değilim. Şapka giydikten sonra bu iş ayrı, o iş ayrı diyecekler. Anlayacaklar ki, şapka giymekle kimse dinini değiştirmez”. Atatürk

Eki Görüntüle 1178496

:72::72::72::72::72::72::72::72::72::72::72:

Ama alimler öyle demiyor.
Giyiminle kafire benzeme diyor
Hz mUhammed de giyimi ile kafirlere muhalefet etmiştir
 
Birde internette her gördügünüz altinda " Atatürk " yazan yazilari suraya kopyalamayin ya.
Bari hangi konusmasinda ne zaman söylemis bir belge olsa.

Gecen internette gördüklerimden biri " Birgün bu ülkenin basina dinci biri gelirse, onu indirmek icin bütün imkanlarinizi seferber ediniz" ATATÜRK yazisiydi.

Artik kendilerini astilar yani önceden adini kullanirlardi simdi Atatürk ü konusturuyorlar.
Gerci onun agzindan siir bile yazdilar ya neyse..

Tövbe Estafurullah ya kullanmanin bu kadar...
 
Son düzenleme:
Back