- 30 Ekim 2018
- 16.163
- 36.782
-
- Konu Sahibi Sade frappe
- #121
Valla 6 yıl çalıştım . 9 aydır evdeyım zaman nasıl geçiyor anlamıyorum
Bazen ev temizlemekten bazen gezmekten .
Ben sıkılamadım evde olmaktan
Nasıl sıkılıyorsunuz
Bana adete zaman yetmiyor .
eşi ile tartistiginda ona mahkum gibi elini açmamali
Merhaba, beni uzun zamandır rahatsız eden bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Ben fotoğrafçıyım (gelin, damat, aile vs cekimleri yapiyorum) ama bir yere bagli çalışmıyorum. Yani bir is yerim yok. Aslında açmayı cok istiyorum; fakat şu an turkiyenin icinde bulundugu ekonomik kriz nedeniyle buna cesaretim yok. Neyse... bu nedenle home ofice calisiyorum; yani islerimi evden yürütüyorum. Şu sıralar pek de bir yoğunlugum yok, cogu zaman kendimi ev isleriyle mesgul ediyorum. Yani ev hanımı statüsünde yer alıyorum. Dolayısıyla bir yere bagli olarak (her ay duzenli maas alan birisi olarak) calismadigim icin kimse beni calisiyormus gibi gormuyor. Zaten dedigim gibi zamanimin cogunu evde calismayarak geçiriyorum.
...
Beni rahatsız eden durum şu: etrafımdaki kadinlarin çoğu calisiyor ve bir aradayken devamlı işten gücten laf açıp, calismayan kadinlardan dem vuruyorlar.
Misal bugun misafirlikteydik ve ev sahibi ögretmendi. 2 ay tatili var malum kadinin. Muhabbet aynen şuydu:
- Ayy ben sıkıldım.
- Nasıl vakit geciriyo bu evdeki kadınlar.?! -Yapacak hic bir sey bulamiyorum vs.
Örnegin: felancanın kızı işe girmis mesela. Aa girsin tabi canım, girmeyipte ne yapacak? Bunun sonrasını da dusunmek lazım, kadın çalışmalı.
-ee sen napiyosun evde?
-Nasil vakit geciriyosun?
- Neler yapiyosun, sıkılmıyo musun vsvs..
-komsularinla aran nasıl? Gidis gelis yapiyor musun?
Bu sorular ve muamele beni ciddi anlamda yormaya başladı. Bu tarz muhabbetler sıklıkla açılıyor ve her açildiginda benim enerjim bundan cok kotu etkileniyor. Kendimi ise yaramaz biri gibi hissetmeme sebep oluyorlar.
...
Evlilik dolayisiyla sehir degistirdim ve burda esimin ailesi, akrabalari ve dostalri disinda pek bir cevrem yok. Kimse bana su zamana kadar (kendi arkadaslarim haric) bir müsteri yönlendirmedi. Hep kendi çabalarımla; sosyal medya vasıtasıyla müsteriler bulup bir şeyler yapmaya çalıştım. Kimse aferin sana, çekimlerin güzel vs tarzında motive edici söz ve davranışlarda bulunmadıgı gibi aksine işimi önemsemediklerini belirten muamelelerde bulundular.
-senin cogu vaktin evde, napıyosun evde, bi günün nasıl geçiyo meselaa! (Hep bir küçümseyiş edasıyla tabi)
Bu durumdan o kadar sıkıldım ki. Bu muhabbetler her döndüğünde kendimi üretmeyen, pasif, ise yaramaz bi insan gibi hissediyorum. Egitim seviyesi benden katbekat dusuk olan insanlar tarafindan bile kucuk goruldugumu hissetmeye basladim. Meslegıme ve bana saygı duyulmadıgini düşünüyorum artık. Bir de yanlış anlaşılmasın bu muameliyi yapan kadınların çogu öyle kültürlü, kendini gelistirmiş, kariyeri parlak olan kişiler degiller. Bu kisilerin en kariyerli olani az öncede bahsettigim ilkokul ogretmeni, digerleri magaza ya da fabrikada calisan isciler. Kimseyi kucumsedigimden degil yanlis anlasilmasin..demek istedigim fotografcilik meslegini kucumseyebilecek turden meslekleri yok hicbirinin. Ki ben her daim kendimi gelistirmis bir insanim. Misal iki tane kisisel gelisim turunde kitabim var. Yani bir donem yazarlık yaptım ama o zamanda evde oturup yazdigim icin hep aynı muameleyi gordum. En yakin cevremdekiler bile kitabimi merak edip ya da sirf destek olmak amacli kitabimi alip, en azindan emege saygi icin bile okumadilar.
- eee nasıl yazma işleri, para geliyo mu bari?
Sırf üretmek icin yazan beni bile " bu isten iyi gelir elde edemiyorum bari artik yazmayayim" dedirterek baltaladılar...Bir romana başlamıştım, epeyde ilerlettiğim bir romandı bu. Nasıl olsa digerleri gibi bu da iyi satış yapamayacak, üretmemin ne anlamı var diye düşünerek sayfayı kapadım. Ama bugünkü muhabbet beni gerçekten çok hırslandırdı. O muhabbet esnasında onları dinlemiyormuş süsü vermek icin televizyona baktığımda muhabbeti ceviren kisilerin bana baktiklarini hissettim. O an kendime bir söz verdim. Kendimi pasif hissettigim o anda " sadefrappe artık çok daha başarılı ol ve şu kadınların çenelerini artık kapa" diyerek iç sesimle konustum.
Bu aralar boşladığım işime iki elle sarılmak istiyorum. Umarım bu hırsım yarın ve sonraki günlerde devam eder. Başarısızmışım hissiyatını bana o kadar güzel aşıladılar ki, bir yarım yapabilirsin derken diğer yarım hep o yarıma engel olacakmış gibi hissediyorum. Tam üretime gececekken amaaan boşver.nasil olsa yine bir engel çıkıp olmayacak bir şeyler diyorum.
Aranızda bnm durumumu yasayanlariniz var mi?
Benim durumumda olanlar bu durumu nasıl aştınız veya aşmaya çalıştınız? Sizlere de bana yapıla benzee muameleler yapıldı mı? Sizler bu durumla nasıl baş ediyorsunuz gerçekten merak ediyorum. Bir de burdan çalışan kadınlara bir şey sormak istiyorum. Sizler de çevrenizdeki çalışmayan kadınlara bu muameleyi yapıyor musunuz? Evden çalışıyor veya çalışmıyor olmamız sizi rahatsiz mi ediyor? Biz sabah akşam çalışalım, elalemin kadını evde yaysın otursun, ohh ne güzel diye mi düşünüyorsunuz?
Not: "yazarım diyorsun ama imla hataların var" tarzinda gerici eleştirilerde bulunmasın kimse lütfen! Gece yarısı telefonumdan yazdıgım bu yazıyı düzelttirmek zorunda birakmayin bana. Netice de her sey net bir sekilde anlasiliyor.
-
Kidemli yillarin ev hanimi olarak cevaplayayim (calisma hayatinda kisa donem bulundum)Ev işini sabahtan aksama yaptigim hiç olmadi. Zaten 2 kisiyiz yap yap bitmeyen bisey yok.
Eşim kendi ütüsünü + benimkileri yapar. Ben gun icinde bir ortalik toparlar, supururum anca buyuk temizlige haftasonu birlikte girisiriz.
Camasiri işten gelmeden makinaya atarim eşim gelince asar. Bulasik mak ben doldururum calistiiriin bitince esim yerlestirir. Bunlari bölüşmedik ama boyle birsey oturdu.
Kendimi sakatladigim icin evde full yatmaktayim bir suredir ama normalde sporumu, yogami yaparim, disari mutlaka cikarim. Ayagim iyilesince yeni bir kursa yazilacagim mesela...
Evde oyun konsolum var deli gibi oyun oynarim.
Begendigim kiyafeti alamadigim, bir kahve icemedigim olmadi hic. Haftanin 3 gunu de yemek yapmam genelde.
Herkesin kocasi asgari ucretle calismiyor. Asgari ucretle calisan birinin eşi de asgari ucretle calişsa mesela aksam yemeklerini her aksam disardan yiyecek, evine devamli temizlikci alacak butceleri olmaz yinede.
ben de ev kadınlığını hiç küçümsemediğim gibi yıllarca çalışmasam bile çok iyi bir ev kadını olabileceğimi hiç düşünmüyorum. Çalışmak -belki de alışkanlık- bence evde temizlik ve düzen sağlamaktan çok daha kolay geliyor bana
bu nedenle eleştirel yapanlara da şu şekilde katılmamak elde değil
ev işi nankör ve ilerlenebilinecek bir alan maalesef değil.
kimse sizi takdir etmez, yaptığınız işe saygı göstermez
o kadar didinirsin her şeyi eksiksiz yaparsın eşin görmez aman ne gerek var yordun kendini der -genelde çoğu-
çocukların bile bir süre sonra bağımsız olmak ister -haklı olarak tabi ki-
sgk ödenmez genelde emekli olamazsın.
annem şey derdi ben sadece bir yerde hanım oldum o da çalışma hayatımda...
Merhaba, hiç takılmayın diyemeyeceğim, çünkü bu tür hadsiz ve kendini bilmez insanların söz ve davranışlarından ben de çok rahatsız oluyorum. Ancak hayatta tek bir doğru yok, çalışırken mutlu olan çalışsın, evdeykrn mutlu olan da evde kalsın, hayatın amacı mutlu olmak olmalı, başkalarını küçümsemek değil tabi ki. Kaldı ki sizin freelance bir işiniz varmış ama zihniyet cahilse bunu nasıl anlatacaksınız ki. Ben olsaydım bunların hiçbiri ile görüşmezdim, kafam rahat ederdi. Ama sizin içlerinde görüşmekten keyif aldığınız kişiler de varsa haddini aşanları tersleyin geçin, birdaha da cesaret edemesinler insanların hayatını didiklemeye.
buna pek katılmıyorum
asgari ücretin toplamda 6-7 katı alıyoruz ikimiz
her akşam dışarıda yemek yemiyoruz
temizliğimizi de kendimiz yapıyoruz, 1 kere temizlikçi çağırmadık
GTA mızı da oynuyoruz.
haftasonu havuz-sporumuzu da yapıyoruz
sanırım biz biraz çalışkan çiftiz
Bence herkes eğitimli olmak zorunda ama maalesef öyle diil sonra bunun faturası günlük yaşantıda heryerde karşımıza çıkıyo, eğitim öğretimle birliktedir ve sosyal hayatın bi parçasıdır toplumda görgü, insan ilişkileri hepsini kapsar. Sadece matematik fen gibi bakılamaz eğitime,gerçi onlar da günlük hayatta çok önemli şeyler ama en azından özbakım becerisi bile okullarda okul öncesinde veriliyo askere gdip wc kullanmayı bilmeyenleri hepimiz duymuşuzdr.Bence degil. Kimsenin onayina ihtiyaciniz yok. Kimse okumus egitimli olmak zorunda degil, siz de herhangi bir is yapiyor olmak zorunda degilsiniz. Kanitlama cabasina girmeniz, beklentileriniz olmasi sizi daha cok yoracaktir. Yaptiklarinizi kendiniz icin yapiyorsunuz baskalarini bosverin.
Ben burda kadinin maddi özgürlüğünün mutlaka olması gerekliliginin altini cizmek icin böyle bir cümle kullandim.Evlilikte tabi ki her sey ortak.ona sözüm yok.Tutun ki ,şiddetli kavga etti kari koca ve bu her ailede olabilecek bir sey biliyorsunuz.O durumda ,kadinin arkasinda ailesi yoksa,kendi kazandigi 5 kurusu yoksa ,o kadin icin o bakis acisiyla ,hayatini idame ettirmesi acisindan kullanilacak tabir odur maalesef ki.... Gurur bile yapamaz .Acıkacak ,yemek bitecek ,o deli gibi tartistigi adama söyleyecek o bitti,şu bitti alalim da pisireyim diye.Bu durum itibari ile yazmistim onu .Bir kadin Tr şartlarinda çalışmamayı tercih ediyorsa ,ya ailesi arkadan destek olucak ,ya da eşi tarafi hakikaten köklü zengin olucak.Bu tarz şartlarda calismamayi tercih edebilir ,kendi görüşü .Benim düşünceme göre yine de calişilmali,hic bir şeyin sürekliliği baki degildir çünkü.Aslinda bakis acisiyla da alakali, ben mahkum gibi elimi acmiyorum ki, kavga da edilse es esstir bakkal Hüseyin degildir. El acmak cok uygunsuz bir kelime benim icin. Bunlar birlikte yasamanin verdigi normal seylerdir, ortaktir kimse kimsenin parasini almiyor evlilikte.
Ama tabiki bir diger yandan Türkiye de böyle görülüyor, yani böyle gören tayfa var.
Evlenirken bir erkek tanidigim calis öyle cocuk yap, kesinlikle meslegini eline al dedi saf saf bakmistim.
Meslegi olan bir insanim ama evlenirken böyle güvensiz adim atacaksam evlenmeyeyim ben o zaman hastalikta sgalikta diyoruz bu icine girmiyor mu bu durumun, varlikta yokluta, kavgada dahi birlikte olmak hem maddi hem manevi.
Ama dedigim gibi bir diger yandan Türkiye de esine kötü davranan, maddi tettit eden, maddi siddet yapan cok erkek var. Malesef bu durumda da kadin calismali düsturunu hakli cikariyor. Ama böyle bir ortamda yetisen cocuktan nasil hayir gelir, toplum nereye gider, görüyoruz malesef
Sade frappe bir internet sitesi yaptırmanı tavsiye ediyorum, online fotoğrafçı stüdyosu olsun, instanda, faceinde de paylaş, sponsorlu reklam olarak milletin sayfasında açılacak şekilde reklam ver, çok pahalı değil o reklamlar ama bir site hazırlat/hazırla mutlaka, sanal dükkanın olsun; çekimlerdeki kliplerini de paylaş, yazılarını da paylaş, müşteri yorumlarını da paylaş. Kuaför, gelinlikçi, çeyiz mağazaları vb. buralarla anlaş, kendi sitende onlara reklam alanı ayır ve karşılığında onlar da müşterilerine seni tavsiye etsinler. Sevdiğin işe asıl, gerisini de umursama.
Ben mesleğimi yapmaktan haz alamadım, mezun olduğum dalda iki farklı yerde işe girmeme karşın iki kere istifa verdim, 8-5 çalışmak, nöbet almak vb. bana göre değildi; daha serbest saatleri olan, görsellik içeren, zamanı olmayan bir meslekte kendimi geliştirdim (Gazetecilik) ve uzun yıllar ilgim olmayan bu alanda çalıştım; ta ki oğluma hamile kalana kadar.
E zamansızlık, gece yarılarına kadar pc başında giriş yapılacak haberleri, maç yahut dava sonuçlarını 7-24 beklemek vb. bunlarla birlikte çocuk bakmak epey zor olacaktı ve tercihimi oğlumdan yana kullanarak bu işimden de istifa ettim.
Şansım şu ki, maddi olarak zora düşmeyecektik; eğer böyle bir rahatlığım olmasaydı kolaylıkla istifa veremezdim hiçbir çalıştığım yerden. Bu lükse sahip olmayan kadınları da anlamamız gerekiyor; çalışmak zorunda olan biri, evde oturanın yaptığını elbette işten saymayacak, buna karışma haddi olmasa da. Çünkü "Zorunda" maddi bir şeyler kazanmak zorunda ki o ev dönsün, işte çalıştığı yetmeyecek, gelecek evde çalışmaya devam edecek, çoluğu çocuğu varsa bir başkasının emanetinde büyütmek durumunda kalacak... Sıkılmak kelimesi lügatında olmayacak... Evden çalışan-ev hanımı kişilerin de vaktini kendince eleştirecek. Bunun sorgulanması gayet doğal ama işte sizi aşağılar, küçümser şekilde yapılmaması gerekiyor.
Seni anlayabiliyorum ki ben de şu an resim ile uğraşıyorum. Amatör olarak fotoğrafçılıkla da uğraştım, makinam hala yanımdaki dolabımda yatıyor. :) Bizim ülkede, sanat sepet işleri zaten meslekten sayılmaz kuzum, onlar "Hobi" sınıfındadır (Bunu kendi ailem bile yaptı bana, Güzel Sanatlar okuma yasağı getirmişlerdi ben lisedeyken, o asla meslek değilmiş, hobiymiş). :)) İnsanlara, bunun da bir meslek olduğunu, özel yetenek gerektirdiğini ve düzgün yapıldığında, yeteri kadar insana ulaşıldığında, isim yaptığında bundan para kazanıldığını anlatamazsın, yapacaksın görecekler yani. :)
Bu yüzden birkaç eleştiri ile canını sıkıp, pes etme; onlara kızıp siteni kaldırıp atma, sayfanı silme. Sen işine odaklan.
Şimdi 3 senedir evdeyim ben de, çevremde neredeyse çalışmayan insan yok, sülalem başladı en başta "Gangsta napıyorsun evde, şu yaşında; işten de ayrıldın, salak mısın, çocuktan, yemekten, temizlikten artan vakti napıyorsun, iki üç tablo yapıyorsun da nooluyor yani, gül gibi işinden ayrıldın, senin yaptığını kalemi boyayı eline alan herkes yapar" vb. E gel yap yapabiliyorsan, neyse; gününü planladıktan sonra evde çok güzel zamanın artıyor bunu da belirteyim hani "İş bitmiyor, ev hanımları çok deli yoruluyor" deniliyor ya, bitiyor arkadaşım, sen abartmadığın sürece, kendini her gün temizliğe, lokanta aşçısı gibi mutfağa vurmadığın ve standart bir aile yemeği, mikrop kapmayacak kadar temizlik yaptığın, çoluğunu çocuğunu düzene sokup ve eşinle/varsa yardımcınla ya da annenle vb. paslaştığın sürece bitiyor işler ve kendine vakit ayırabiliyorsun. İşte paslanıp paslanmamak da bu noktada başlıyor, bu boş vakitle ne yapacaksın. Tv izlemek ve çekirdek çitleyip komşu dedikodularına dalmak da bir seçenek, evden iş yürütmek ya da bir şeyler okumak, üretmek vb. de bir seçenek. İnsanın keyfine, yaşam amacına kalmış.
Siz internet sitesi işini düşünün, artık dükkanlar sanal açılıyor.
Ben de sanal bir galeri hazırlığındayım artı youtube kanalı açtım, video hazırlıyorum (389247 video çektim hala birini beğenip yayınlamadım gerçiEditle hazırla güzelleştir, seç... Gözüme biri iyi gelse startı vereceğim), bunun haricinde reelde görüştüğüm yerler oldu, trafo, duvar vb. boyama için ressamlarla anlaşıyorlar, acaba dedim olur mu, bunu da kovalıyorum vb. Siz de yapın ne denildiğini de umursamayın.
MerhabaMerhaba, beni uzun zamandır rahatsız eden bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Ben fotoğrafçıyım (gelin, damat, aile vs cekimleri yapiyorum) ama bir yere bagli çalışmıyorum. Yani bir is yerim yok. Aslında açmayı cok istiyorum; fakat şu an turkiyenin icinde bulundugu ekonomik kriz nedeniyle buna cesaretim yok. Neyse... bu nedenle home ofice calisiyorum; yani islerimi evden yürütüyorum. Şu sıralar pek de bir yoğunlugum yok, cogu zaman kendimi ev isleriyle mesgul ediyorum. Yani ev hanımı statüsünde yer alıyorum. Dolayısıyla bir yere bagli olarak (her ay duzenli maas alan birisi olarak) calismadigim icin kimse beni calisiyormus gibi gormuyor. Zaten dedigim gibi zamanimin cogunu evde calismayarak geçiriyorum.
...
Beni rahatsız eden durum şu: etrafımdaki kadinlarin çoğu calisiyor ve bir aradayken devamlı işten gücten laf açıp, calismayan kadinlardan dem vuruyorlar.
Misal bugun misafirlikteydik ve ev sahibi ögretmendi. 2 ay tatili var malum kadinin. Muhabbet aynen şuydu:
- Ayy ben sıkıldım.
- Nasıl vakit geciriyo bu evdeki kadınlar.?! -Yapacak hic bir sey bulamiyorum vs.
Örnegin: felancanın kızı işe girmis mesela. Aa girsin tabi canım, girmeyipte ne yapacak? Bunun sonrasını da dusunmek lazım, kadın çalışmalı.
-ee sen napiyosun evde?
-Nasil vakit geciriyosun?
- Neler yapiyosun, sıkılmıyo musun vsvs..
-komsularinla aran nasıl? Gidis gelis yapiyor musun?
Bu sorular ve muamele beni ciddi anlamda yormaya başladı. Bu tarz muhabbetler sıklıkla açılıyor ve her açildiginda benim enerjim bundan cok kotu etkileniyor. Kendimi ise yaramaz biri gibi hissetmeme sebep oluyorlar.
...
Evlilik dolayisiyla sehir degistirdim ve burda esimin ailesi, akrabalari ve dostalri disinda pek bir cevrem yok. Kimse bana su zamana kadar (kendi arkadaslarim haric) bir müsteri yönlendirmedi. Hep kendi çabalarımla; sosyal medya vasıtasıyla müsteriler bulup bir şeyler yapmaya çalıştım. Kimse aferin sana, çekimlerin güzel vs tarzında motive edici söz ve davranışlarda bulunmadıgı gibi aksine işimi önemsemediklerini belirten muamelelerde bulundular.
-senin cogu vaktin evde, napıyosun evde, bi günün nasıl geçiyo meselaa! (Hep bir küçümseyiş edasıyla tabi)
Bu durumdan o kadar sıkıldım ki. Bu muhabbetler her döndüğünde kendimi üretmeyen, pasif, ise yaramaz bi insan gibi hissediyorum. Egitim seviyesi benden katbekat dusuk olan insanlar tarafindan bile kucuk goruldugumu hissetmeye basladim. Meslegıme ve bana saygı duyulmadıgini düşünüyorum artık. Bir de yanlış anlaşılmasın bu muameliyi yapan kadınların çogu öyle kültürlü, kendini gelistirmiş, kariyeri parlak olan kişiler degiller. Bu kisilerin en kariyerli olani az öncede bahsettigim ilkokul ogretmeni, digerleri magaza ya da fabrikada calisan isciler. Kimseyi kucumsedigimden degil yanlis anlasilmasin..demek istedigim fotografcilik meslegini kucumseyebilecek turden meslekleri yok hicbirinin. Ki ben her daim kendimi gelistirmis bir insanim. Misal iki tane kisisel gelisim turunde kitabim var. Yani bir donem yazarlık yaptım ama o zamanda evde oturup yazdigim icin hep aynı muameleyi gordum. En yakin cevremdekiler bile kitabimi merak edip ya da sirf destek olmak amacli kitabimi alip, en azindan emege saygi icin bile okumadilar.
- eee nasıl yazma işleri, para geliyo mu bari?
Sırf üretmek icin yazan beni bile " bu isten iyi gelir elde edemiyorum bari artik yazmayayim" dedirterek baltaladılar...Bir romana başlamıştım, epeyde ilerlettiğim bir romandı bu. Nasıl olsa digerleri gibi bu da iyi satış yapamayacak, üretmemin ne anlamı var diye düşünerek sayfayı kapadım. Ama bugünkü muhabbet beni gerçekten çok hırslandırdı. O muhabbet esnasında onları dinlemiyormuş süsü vermek icin televizyona baktığımda muhabbeti ceviren kisilerin bana baktiklarini hissettim. O an kendime bir söz verdim. Kendimi pasif hissettigim o anda " sadefrappe artık çok daha başarılı ol ve şu kadınların çenelerini artık kapa" diyerek iç sesimle konustum.
Bu aralar boşladığım işime iki elle sarılmak istiyorum. Umarım bu hırsım yarın ve sonraki günlerde devam eder. Başarısızmışım hissiyatını bana o kadar güzel aşıladılar ki, bir yarım yapabilirsin derken diğer yarım hep o yarıma engel olacakmış gibi hissediyorum. Tam üretime gececekken amaaan boşver.nasil olsa yine bir engel çıkıp olmayacak bir şeyler diyorum.
Aranızda bnm durumumu yasayanlariniz var mi?
Benim durumumda olanlar bu durumu nasıl aştınız veya aşmaya çalıştınız? Sizlere de bana yapıla benzee muameleler yapıldı mı? Sizler bu durumla nasıl baş ediyorsunuz gerçekten merak ediyorum. Bir de burdan çalışan kadınlara bir şey sormak istiyorum. Sizler de çevrenizdeki çalışmayan kadınlara bu muameleyi yapıyor musunuz? Evden çalışıyor veya çalışmıyor olmamız sizi rahatsiz mi ediyor? Biz sabah akşam çalışalım, elalemin kadını evde yaysın otursun, ohh ne güzel diye mi düşünüyorsunuz?
Not: "yazarım diyorsun ama imla hataların var" tarzinda gerici eleştirilerde bulunmasın kimse lütfen! Gece yarısı telefonumdan yazdıgım bu yazıyı düzelttirmek zorunda birakmayin bana. Netice de her sey net bir sekilde anlasiliyor.
-
Bence aşağılık kompleksine girmişsiniz, çogu kadın çalışsın çalışmasın kadının çalışması gerektiğini savunur ki bence de öyle bunda küçümseme ifadesi yok evde çalışmakla dışarda çalışmanın çok farkı var kusura bakmayın ama artık eline profesyonel makine alan herkes fotografçılık yapıyor
Çalışın ya da çalışmayın kimseyi ilgilendirmez ama size yapılanın aynısı o kadınların arkasından yapıyorsunuz siz fotografçılığınızın sorgulanmasını istemiyorsunuz ama 'ilkokul' öğretmeni diye bir çapa iliştirmişsiniz.
Bence ona buna kızacağınıza çalışacak mısınız çalışmayacak mısınız karar verin ve bunun sebebini de sorana açıklayın. Ya da açıklamayı ne dedik kimseyi ilgilendirmez