Bu siyasi atmosferde en ciddi benim

Kazen

Yönetim
Administrator
14 Kasım 2001
21.326
2
69.485
1.623
101


Siz nasıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı oldunuz?
-731 lira 48 kuruşu Mal Müdürlüğü’ne yatırıp İl Seçim Kurulu’na resmi başvuru yaparak.

Sonuç alamayacağınız bir adaylık için fazla bir meblağ değil mi?
-Cebimde olsa çıkarır verirdim. Önce iddaa kuponlarında çıkarmayı düşündüm ama olmadı. İmece usulü topladık. ‘Şafak Başgan seçmenleriyle buluşuyor’ diye bir gece yaptık Kadıköy’de. Balkon konuşması yaptım, ayakkabı kutusu dolaştı, herkes kendine göre yardım etti. Bir kısmını da bizim işyerinde yemekleri yapan abla verdi.

Adınızı oy pusulasında görüp soracaklar: Kim bu adam? Kimsiniz siz?
-Bu ülkede yaşayıp, vergisini verip anayasal haklarından faydalanmaya çalışan, bu sırada da bu hakların devlet tarafından sürekli gasp edildiğini görüp, en sonunda bir delik bulup bunları dillendirme fırsatı bulmuş biriyim. 1983 doğumluyum, Tekirdağlıyım. 28 Şubat’ın asıl mağduru benim. İmam Hatipler’in önünün kesilmesi için düzenleme tam ben teknik lisede okurken çıktı. Puanlar kırılınca üniversitede istediğim bölüme giremedim. 2002’de İstanbul’a geldim, Teknik Eğitim Fakültesi’nin metal bölümünü bitirdim.

Sandık nerede Şafak Başgan orada

Ne iş yapıyorsunuz?
-Bir sivil toplum kuruluşunun stüdyo kısmında çalışıyorum. Çünkü okulu bitirince KPSS’ye girdim. Bir türlü kadro açılmadı. Tekrar girdim ve sıfır atamayla karşılaştım. Bu yıl KPSS’ye hazırlanacağıma şu seçime hazırlanayım dedim, en azından bir kadro var orada.

Bu kadar mı?
-Tayyip Erdoğan sandığa gelin demiyor mu? Buyrun geldik. Ne yapacaksınız? Oyların temsilinde büyük sıkıntı var. Siyasi Partiler Kanunu 80’den kalma. Seçim mevzuatını araştırdım, en son düzeltme 88’de yapılmış. Aslında iktidar daha farkında değil. Benim gibi 100 tane ‘deli’ çıksa sandığı kilitler. Pusulada eşitlik olma zorunda. Bu durumda ya partilerin logoları küçülecek ya da pusula öyle bir büyüyecek ki sandığa sığmayacak.

Afişlerinizi gördüğümde tamamen mizah sanmıştım ama konuştukça anlıyorum ki iş ciddi.

-Yıllardır mizah yapıyorum, bunu profesyonelce yapmıyorum ama fanzincilik geleneğinden geliyorum. On yıl önce çıkardığım fanzinde, “Ne şeriat ne darbe, kafası güzel Türkiye” demiştik. Çok da konuşulmuştu. Ve orada ismim hiç yoktu. Bir delinin kuyuya taş atmasının geri dönüşlerini orada gördüm. Keşke reel kimliğimle aday olmasaydım, çünkü bu beni ortaya çıkarıyor ve rahatsızım. Ama başka seçeneğim yok. R’yi ekledim sadece. Hani isimlerin önüne TC konuyordu ya bir ara, ben de alkol yasaklarına karşı R eklemiştim: Rakı Şafak Tanrıverdi.

Afişlerdeki Ayhan Işık’vari fotoğraf nereden çıktı?
-Yıllar öncesinden. Bir fotoğraf görmüştüm bir yerde, geyiğine fotoşopla kendi yüzümü eklemiştim. Kimdi neydi unuttum. Bu kampanyada kullanmaya başlayınca biri dedi ki, fotoğraf manidar. Neden? Çünkü fotoğraftaki esas kişi İhsan Alyanak. İzmir’in eski CHP’li belediye başkanı. Boksör. Zimmetine tek kuruş geçirmemiş, dürüstlüğüyle anılan bir adam. Ben farkında bile değildim.

İşe belediye binasını yıkarak başlayacak

Robin Williams’ın ‘Yılın Başkanı’ diye bir filmi vardı. Esprisine girdiği seçimi kazanıp ABD Başkanı oluyordu. Ya kazanırsanız?

-Kazanırsam ilk gün belediye binasını yıkarak işe başlayacağım. Sloganımız “Home office belediyecilik, yerinden yönetim.” Teknoloji o kadar ilerledi, Başbakan tablet dağıtıyor. Ama aday olurken bile prosedür yüzünden oradan oraya gidiyorsun. Bize ne kadar janjanlı anlatsalar, beyaz masa şudur budur deseler de yönetimde bu şeffaflığı kullanmıyorlar.

İster mizah ister ciddiyet. Alacağınız bir oy bile bir kesim tarafından oyları bölmek kabul edilecek.

-Ben de onu diyorum: “Oyları bölmeye geliyorum. Partilerden siz de mi sıkıldınız?” Ben sıkıldım ve birçok insan sıkıldı. Bu kampanyayla “Bak böyle bir ses de çıkarılabilir” diyoruz. O kadar komik bir siyasi atmosfer içindeyiz ki; görüyorsun söylenenleri, afişleri. Bu atmosfer içinde en ciddi benim gibi geliyor bazen. İnsanlar onlara inanıyor, hâlâ bana inanmıyor, “Ciddi misin” diye soruyorlar.

Kaç oy bekliyorsunuz?
-Medya beni fark etmeden önce üç-beş bin oy alırım diyordum. Şimdi hiç bilmiyorum. Her partinin ya da adayın kemik kitlesi var. Bir de bunların dışında lanet olsun deyip sandığa gitmeyecek olanlar var. Bu kritik bir seçim ve bence Topbaş ile Sarıgül arasındaki fark çok küçük. İkisinden birisi 400-500 bin oy farkla kaybederse ve bende birleşen oylar da o farka denk gelirse, o zaman yaptığımız işin ne kadar anlamlı olduğu anlaşılır. İşte o temsil edilemeyenler, yok sayılanlar, ciddiye alınmayanların ne kadar fark yaratacağını görürler.

SLOGANLAR
- Hedef 1963.
- Partilerden siz de mi sıkıldınız kuzum?
- Sandık var dediler geldik.
- İstanbul butikşehir olacak! İstanbul’u küçültmeye geliyorum.

Zeynep Miraç
 
Ben bu konuyu nasıl gözden kaçırmışım, okurken yüzümde tebessüm yarattı, ben gibi kararsızlar için iyi bir aday olabilir, mizahi tarzını, sloganlarını, kendiyle barışık olmasını sevdim. Ne güzel dile getirmiş" Benim gibi 100 tane deli çıksa, sandığı kilitler."

Başarılar dilerim Rakı Şafak Başgan'a
 
Keşke Şafak Bey kadar cesur olabilse insanımız...

Aktif siyasete girmese bile en azından ''parayı verenin'' yada ''otoritenin istediğinin'' değilde ''bildiği, tanıdığı, güvendiği insanların'' aday olabilmesi-aktif siyaset yapabilmesi için seçim kanununda düzenleme yapılmasının gerektiğini etkili bir şekilde savunabilse...

Bu ülkenin yönetim şeklinin Cumhuriyet olduğunun ve dolayısı ile devletin, meclisin, belediyelerin önünde saygı ile eğilinmesi gereken korkulacak mecralar değil de kendisine hizmet etmek ile yükümlü birimler olduğunun farkına varabilse....

Şuan gerek iktidar gerek muhalefet tüm siyasi partiler kendi adaylarını belirliyor...tepeden inme adaylar listelerde...ve maalesef tanımadığımız yada bilmediğimiz hatta en kötüsü güvenmediğimiz adaylar...

Hani oy kullanalım diyoruz ya...Belkide oy kullanmamalıyız...Hemde hiçbirimiz...
 
Oy kullanmama hakkımız olsa keşke, oy kullanmak vatandaşlık görevidir deniyor, oy vermeye gitmeyenlere para cezası veriliyor.
Vatandaş olarak oy kullanmama hakkımı istiyorum.

Vatandaşlık görevi deniyor ama iktidara, muhalefete oy verecek herkese hitaben de hakkımı helal etmiyorum deniyor, sokaktaki insan x'e oy verenlerin iki elim yakasındadır diyor.
Adaylara bakıp bakıp düşünüyorum, ya çalışır sandığım çalışmazsa, çalışmaz sandığım çalışacaksa, bir kişinin bile verdiğim oy'a sövdüğünü düşünüyorum da işin içinden çıkamıyorum.

Hem Cumhuriyeti savunup hem dinimi yaşamak isterken, Atatürk'e şükran duyup öte yandan kul hakkından korkarken, ben kime oy verirsem Atatürk'ün, bu ülkeyi kurtarmak için şehit olanların ruhunu incitmem, vatandaşın kul hakkına girmem(
 
Hani oy kullanalım diyoruz ya...Belkide oy kullanmamalıyız...Hemde hiçbirimiz...

Aslında keyfi değilse eğer oy kullanmamak, oy kullanmamayı istememekte bir duruştur ve bana göre o ülkenin siyasal sisteminde ki eksiklikleri yada yanlışlıkları gösterir. Okudun mu bilmiyorum ama senin bu cümlenden aklıma Jose Saramagon Görmek adlı kitabı geldi kitapta seçimlerde halkın %80 nin boş oy kullanması sonucu hükümetin paranoyalarını ve tutumunu anlatılır. Körlükle beraber okunması gereken bir kitaptır.
 
Son düzenleme:

Vatandaşlık görevi olarak evet...ama öyle devlete böyle vatandaş diyesim geliyor maalesef...

Cezası da pek birşey değilmiş bu arada

Tarafı ne olursa olsun toplumu yönlendiren aydın(!) kesimi de anlamıyorum ben açıkçası...Aslında oy kullanmanın değil de kullanmamanın çok daha büyük bir etki yaratacağını görmek için müneccim olmak gerekmiyor...

Ama çok daha farklı kurguların içerisindeyiz diye düşünüyorum ben...Seçim sistemlerinin, yönetim sistemlerinin çok üzerinde kurgular...

Bir düşünsenize uzay çağındayız değil mi...nanoteknoloji almış yürümüş...bize hala 3-5 dakikalık ses kaydı muhabbeti yaptırıyorlar...

Bazı şeyleri oturup uzun uzun düşünmek lazım...

Neyse...
Hangi şartlarda hangi düşünce ile kime oy verirsek verelim şu ortamda illa ki bir küfreden çıkacaktır
Önemli olan vicdanen rahat olabilmek...ben kendi içimde doğru isem o küfürler en çok sahibin yakışır



İkisini de okudum Angry...ve ilk yorumumu yazarken de aklımdan geçmişti benimde...

Bazı kitapları okuduğumda bir umut kaplıyor hayata dair içimi...Keşke herkes okusa ve toplumsal harekete dönüşse diyorum...

Geleceğe dair güzel hayaller kuruyorum mahzun mahzun...

Sonra bir gülme geliyor
 

Ben de buna karsiyim...
Biz tavrimizi gosterelim diye oy kullanmayiz, farkli siyasi goruse sahip kisiler araba araba secim alanlarina tasinir...
Sonra kullananlarin 50% siyken, ulkenin yarisi bana oy verdi haline gelir, ve aslinda sizin o kucucuk gordugunuz oyunuz devlesip, fasist bir hukumeti engelleyebilecekken oturdugunuz yerde onu bile yapmamis olarak baka kalirsiniz...
Bana kalirsa kesinlikle herkes oyunu kullanmali ve sesini duyurmali...
Bu arada Jose Saramagon-Korluk okudum, harika bir kitapti, bir kitabin her kelimesi insanin gozunde canlanir mi? Canlandi bu kitapta, kesinlikle ben de tavsiye ederim ama unutamadigim yerlerden biri de doktorun karisini aldatmasiydi, kadinim ya nasil cimbizle cekmisim, uyuz olmusum
Diger kitabi okumadim, guzel tavsiye icin tesekkur ederim, sansim olan ilk anda okuyacagim...
 

Bu arada Jose Saramagon-Korluk okudum, unutamadigim yerlerden biri de doktorun karisini aldatmasiydi, kadinim ya nasil cimbizle cekmisim, uyuz olmusum

zaten aldatma ile çürümüşlügün hane icine kadar ilerledigini, duzenin ahlaksız yanlarının en az bu kadar irite edici oldugunu anlatmaya calısıyordu. gormek kitabı ise korlukte bahsettigi duzen ve kaos arasındaki kavram karmaşasının nasıl bir çelişki oldugunu anlatıyor ve kırılmanın netlik kazandıracagını ornekliyordu.
yani birbirinin devamı kitaplar, o yuzden korlugun pesine gormeyi okuman daha iyi olacak

usha'nın degindigi aydın sorunu, politik cıkmazlardaki sessizlikleri de okudugun körlükte temsil ediliyor... adam nasıl da sıkıstırmıs her seyi bir kitaba, ustalıkla hem de :)

Oy kullanmama hakkımız olsa keşke, oy kullanmak vatandaşlık görevidir deniyor, oy vermeye gitmeyenlere para cezası veriliyor.
Vatandaş olarak oy kullanmama hakkımı istiyorum.

aynen yazdıgın gibi oy vermemek, oy vermek kadar siyasetin icinde birşey ve boyle bir hakkın yasal olarak tanınmaması trajikomik.
ben yıllardır kullanmıyorum mune ve simdiye kadar para cezası gelmedi kapıma, cıkacaksa da bilerek goze alarak yaptım zaten.
fakat maddi geliri olmayan insanların "bos oy" kullanmak icin bile buna suruklenmesi dahi durumun vahametini gosteriyor...

oysa baraj vb hesaplar yapılırken oy kullanan insanların yuzdesi bile o kadar onemli oluyor ki... yani atılan bos oy kazanan partinin işine yarıyor. dolayısıyla baraj nedeniyle 1kisi bile cıkarması zor olan dusurt buldugum herhangi bir partiye oy vermek dahi kendimi kullanılmıs hissetmeme neden oluyor...

benim icin siyasi bir kokuşmuşluk soz konusu iken bu insanları desteklemek vatandaslık gorevi degil aksine ahlaksızlıklarının bir parcası olmak anlamına geliyor, kendimi en az onlar kadar kirli hissediyorum.
gecenlerde okudugum bir cumle vardı, oy vermek ile gercek bir degisim olabilecek olsaydı zaten yasaklanırdı... diye.

kadınların secimlerle ilgili adaylara soru bolumunde de yazmıstım, vaatlerini duymaktan ziyade secildikleri taktirde adaylık icin harcadıkları parayı tolere etmekle kalmayıp kac katını kazanacaklarını merak ederim...

yine de yerel secimlerde muhtarımı secmek icin sandıga gidiyorum, her gun aynı mahallede gorup selamlastıgım ve senin dedigin gibi calısmasını bildigim tek insan.
gerci baska biri de olsa ikametgah islemini o da yapacak ama sanırım biraz da tanıdık kazansın hesabı oluyor:26:
fakat bunu ulke geneline yansıttıgımızda durum cok daha cirkinlesiyor... ozelestiri yapacak olursam ucundan bir yerden de olsa bunun bir parcası oluyorum aslında, sanırım daha net olmak lazım.
 
ben bu seçimde oy kullanmayı düşünmüyorum. birincisi bulunduğum ilçede partilerin ciddi bir aday belirleme yöntemine gittiğine inanmıyorum. mevcut başkan için o kadar anket yapıldı, istenmediği belliydi ama yinede tekrar aday oldu. diğer partilerinde ciddi bir aday belirleme süreci güttüğünü görmedim. siyaset işte.
ikincisi ben parti liderlerinin otobüslerin tepelerine çıkıp adayları kenara iterek bangır bangır birbirlerine laf yetiştirmesine anlam veremiyorum. ve aşağıya yığın yığın toplanıp onları alkışlayan insanları hiç anlamıyorum.
Erdoğan'ın duruşunu seviyorum, 17 aralığın onu bitirme planı olarak başladığına inanıyorum ancak bu onu her yönü ile kabul ettiğim manasına gelmiyor. çok itici bulduğum yönleri de var. bu işi bu noktaya onların anlayışsızlığı, tepeden inme kanun düzenlemeleri, kendilerini daima haklı görme , diğer insanları değersizleştirme politikaları getirdi. Chp keza yine aynı. tepeden inme parti içi politikalar. ama ne olursa olsun akp yi ezelim tutumları, çözümden değil krizden nemalanan siyasi atakları, garip siyasi bütünleşmeleri. diğer partiler de aynı şekilde. hepsinin tek derdi halkı yüceltmek değil akp yi yıkmak. dinime küfreden müslüman olsa. böyle iğrenç bir siyasi ortamda en anlamlı tepki sandığa gitmemek bence. kimseyi kışkırtmak değil amacım : ) kendi adıma konuşuyorum. eğer ben bir vatandaş isem tepki göstermek benim en doğal hakkımdır. koyun değilim ki tepkisiz kalayım. yada fikirsiz değilim ki aman diğer parti kazanmasın diye benimsemediğim adaylara oy vereyim. Bahçelinin tahterevalli siyaseti benzetmesi var ya işte öyle : )
siyaset baştan dizayn edilecekse bunun mimarı halktan başkası olamaz. 2000 seçimleri öncesi Türk siyasi hayatına mal olmuş isimleri mazide bırakan biz değil miydik.
çok şey istemiyoruz ki. istediğimiz tek şey, halkına eşit şartlarda yaklaşacak, kimseyi ötekileştirmeyecek, çözümü insanların eksiklerinde değil artılarında arayacak, çağdaş düşünebilecek, ilerlemeyi bilim ve fende arayacak, ahlaki değerlere sahip çıkacak, Türklüğünden gocunmayacak, adaleti herşeyden önde tutacak

galiba çok oldu: (((
 
Son düzenleme:
çok hoş yaaa: ))) bende o madurlardanım: ))
ahhh ahh önümüz açılsaydı kimbilir bizden ne mühendisler ne mimarlar, ne bilim adamları çıkardı

arkadaşım arkadan bağıryo , senden bi halt olmazdııııı
 

Bu gibi kararsızlıklarda ve tepki oylarında her ile bir Ragıp Başgan lazım galiba

Ben oy vermemenin de bir vatandaşlık görevi olduğunu düşünüyorum . Ülkesinde seçim mi var , kim aday , neler oluyor diye hiç bir bilgi sahibi olmayan insanların sandığa gitmemesini tenzih ederek , tepki için oy vermemenin de tepkisizlik tepkisi olduğunu düşünüyorum .

Tabii son çare olmalı oy vermemek (bence) yine de bağımsız adaylardan , % 1 barajını geçemeyen parti adaylarının seçim projelerine bakmak lazım , biri bize uyuyor olmalı .
 

böyle bir aday çıksa verirdim inan olsun, ben mi olsaydım acep : )))))))
o R koymuş başa bende A koyardım Ayranın A ' sı : )) böylelikle milliyetçiliğime vurgu yapmış olurdum : )
 
Son düzenleme:

söyleyeceğim herşeyi burda da söylemişsin ,üstüne daha yazacak birşeyim yok valla:)
haa var ,oy vereceğim ben ,ama genel anlamda verdiğimiz oyların kötünün iyisine gittiği görüşüm var benim .
aslında hiç kimse içine sinerek oy vermiyor ,vermemeli de .
çünkü mevcut siyasi ortamda bize moda mod uyan bir siyasi eylem durumu söz konusu değil bence .
o yüzden sağ ya da sol parti yandaşları farketmez ,kraldan çok kralcı olunmasına karşı bir insanım .
aslında insanların fanatikleşmesi bu sebepten ileri geliyor
çok çabuk gaza geliyoruz ,tepkilerimizi bile dile getirirken sanki siyasiler anamız babamız mışız gibi sahipleniyoruz,bu da bizi birbirimize düşürüyor ,neticesinde de siyasiler gibi mahallevari bir ortam oluşuyor halk arasında da .
insanalr birbirine düşman kesiliyor ..
birey olarak herkesin sempati duyduğu insanlar olabilir ,partiler olabilir ,liderler olabilir..
sandığa gittiğinde de vicdanen hangsi ona uyuyorsa ona oy verebilir ,bunlar çok normal .
ama işi fanatiklik boyutuna getirince tadı tamamen kaçıyor..
keşke herkes oy verdiği partiyi ya da beğendiği lideri ,ideolojilerinden arınmış bir şekilde eleştirebilmeyi de öğrenebilse..
işte o zaman hiçbir sorun kalmayacak da maalesef sağcısı da solcusu da aşırı bir sürü psikolojisine sahip ..
 
böyle bir aday çıksa verirdim inan olsun, ben mi olsaydım acep : )))))))
o R koymuş başa bende A koyardım Ayranın A ' sı : )) böylelikle milliyetçiliğime vurgu yapmış olurdum : )

R rakının R siymiş dikkat etmemişim

Bende K koyayım o zaman , kımızdan yola çıkayım şansım ne olur acep :44:
 
keşke..........................................
 
Kazen paylasim icin tesekkürler hic haberim olmadi bu sahistan ama bayildim, fena bayildim. Söylediklerinin icinde mizahla harmanlanmis cok güzel mesajlar gizli.

"Bu kritik bir seçim ve bence Topbaş ile Sarıgül arasındaki fark çok küçük. İkisinden birisi 400-500 bin oy farkla kaybederse ve bende birleşen oylar da o farka denk gelirse, o zaman yaptığımız işin ne kadar anlamlı olduğu anlaşılır. İşte o temsil edilemeyenler, yok sayılanlar, ciddiye alınmayanların ne kadar fark yaratacağını görürler."

Ülkede islemeyen demokrasiyi öyle güzel tarif etmis ki! O temsil edilemeyenler, yok sayilanlar.....Hani %45, %50 oylarin "ülkenin yarisi benim" demek olmadigini...Azinliklarin "marjinallestirilmemesi, ötekilestirilmemesi" gerekliligini harika vurgulamis.

Oyum belli oldu benim. (Oy veremeyecegim ama gönlümdeki oy)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…